bu kadar kendinden emin nasıl olunur??
bilmiyorum ama annem seminer verebilir!!
kendinden öyle emindir, bildiğinden öyle şaşmazdır ki bana benim arkadaşımı satmaya çalışır.
2 arkadaşımın adını karıştırıp, iddia etmedi gibi.
bu kez de konu bir arkadaşımın nereli olduğu ile ilgili.
tesadüfen ortaokulda çok samimi olduğum ama sonra taşındıkları için koptuğumuz bir arkadaşımla karşılaştık.
onlar taşındıktan sonra haberleşmeye çalışmıştık. yavrum o zamanlar e-mail mi vardı? cep telefonu mu vardı da mesajlaşalım? twtter mı vardı? face mi? whatsapp mı varıdı?
yoğdu yavrım!
lakin mektup ve kart atmanın da miyadı dolmak üzereydi ki koptuk.
sık sık beraber ders çalışırdık Ayşe'yle, Kayseriliydiler.
ama anneme göre Elazığlıydılar.
karşılaşmadan sonra konu açılmış oldu, ben de haliyle konuşma fırsatı bulmuşum demek, ama annem benim bir yanlışımı yakaladı ona göre.
+hayır Elazığlıydılar
-Kayseri.
+hayır kızım Elazığ, ben hatırlıyorum.
-annecim arkadaş benim değil mi?
+ay bu gençlerde hiç hafıza yok, nasıl olacak sizin bu haliniz bilmem! halbuki ben hiçbirşeyi unutmam!
-madem öyle bulaşık makinası nasıl çalışıyor?
(ters bakış atar)
+ne alakası var şimdi?
-e madem hafızan çok güçlü, hiç unutmazsın niye bu en gerekli şeyleri unutuyorsun?
+of aman nazlı!
aradan bir zaman geçiyor, annem Ayşe konusuna geri dönüyor. bu geçen süre zarfında bunu düşünmüş demek. neyse ki geçen süre az, bazen o kadar çok zaman geçmiş oluyor ki, günler mesela, artık ben konuyu unutmuş, kopmuş oluyorum. ama annem o günler boyunca bu konuyu düşünüp durduğundan pat diye o konuya girer şaşırtır insanı. anlamazsan da yani ben anlamazsam da bu gençler çok unutkan olur.
oysa bence konu kapanmıştır, günlerce o konuyu düşünmem ki kendi gibi. şimdi kendi kafasında sürekli o konuyu düşününce sanıyor ki ben de aynı şeyi düşünüp duruyorum ve hemen aynı yerde buluşacağız...
bu uygulamayı benim bir hatamı bulmak için de kullandığı oldu. bilmem ne zaman bilmem ne vakit bilmem nerede olduğumu söylemişim ama o saatte orada olmam imkansızmış çünkü o saatte dersim varmış, şu varmış bu varmış???
sonuçta bir polis araştırmasının ortasında, sorguya çekilmiyorum, normal bir zaman işte.
beni hatalı ya da yalancı çıkarmak istemesi neden acaba? oysa ki ben lafı uzatmamak için detay vermemiştim, saati kesin belirtmemiştim, çünkü zaten iki de bir saati kontrol eden biri değilim. ne fark eder ki ha saat 17.00 da oradaydım ha saat 18.00da ha 20.00da?
benim hatamı mı yakalamak istiyor, yalanımı mı? yoksa kendi hafızasının gücünü mü kanıtlamaya çalışıyor? benim anlattığımda bir tutarsızlık, bir sapma ya da yanlışlık aramayı çok sever..
bir yaz memlekete gitmişlerdi Ayşeler, zahir her yaz gidiyorlardı da ben bu seferini hatırlıyorum. bana Kayseri'den telefon etmişti hatta.
ama tabi anneme göre Elazığ. bunu hatırlamış bana anlatıyor ama gidilen yer Elazığ.
-hıı aramıştı.
+ya dedim sana değil mi? ben hatırlarım işte, unutmam!
-Kayseri'den.
+Elazığ'dan kızım!
-ama Kayserililer.
+yok Elazığlılar nazlı!
-Kayserililer anne!
+ay nazlı! ben adım kadar eminim Elazığlılar, Elazığ'dan seni aramıştı!
-anne arkadaş benim arkadaşım nereli olduğunu bilmez miyim ya?
+arkadaş senin de, ben de eminim Elazığlılar, anlatmıştı.
Mersin'de Elazığlı da çoktur ama tesadüf hiç bir samimi arkadaşım Elazığlı değildi. biriyle de karıştırıyor olamaz bu yüzden.
ama o kadar emin ki benim yanlışımı kabul etmek istemediğimi bile düşündüğünü söylüyor.
-nereden çıkardın ki bunu?
+Elazığlılar da ondan! ben hiç unutmam! sizin nesilde hiç hafıza yok, varsa yoksa teknoloji! sanki b.k var! siz gelecekte ne yapacaksınız bilmem valla! çok zor işiniz çok!
(şair burada ay anne burada teknolojiden neffret ettiğini anlatmaya çalışıyor)
geçiştirmeye çalışıyorum ama o zaman benim unutkan olduğuma inanacak, tecrube edildi yani daha önce!
-annecim vallahi de billahi de has be has Kayserililer!
(gülerek benim ne kadar inat olduğumu söylüyor. o kadar emin yani kendinden.)
ama arkadaş benim, saattlerce beraber ders çalışan, 3 yıl arka arkaya sıraları paylaşan, bazen de ders çalışacam ayağına dedikodu falan yapan, okulu kırıp gezen, sınavlarda arada bir kopya alışverişi yapan ... benim!!!
hayır ama annem daha iyi bilir!
ben geçiştirmek, konuyu kapatmak için ne kadar minimal davransam annem o kadar daha emin oluyor kendinden ve benim yanlışımdan.
böylece de kendi hafızasını övecek şeyleri sıralıyor.
işin tuhafı fena değildir hafızası evet ama en çok kötü anılar hatırlar, çok detaylı, ve bunları yeniden yeniden anlatmaya da bayılır. her seferinde ilk kez anlatıyormuş gibi davranması yetmez ilk kez oluyormuş gibi hiddetlenir, tansiyonunu oynatır! kendi ilk kez anlatıyor ve ben ilk kez duyuyorum sanır, dikkatle dinlememi ister, kendi sinirini oynatırken benimki de asla iyi durumda kalmamalıdır. kendini heder ederken beni de yannda götürmek ister...
kötü şeyleri çok iyi ve detaylı hatırlıyor da iyi ya da normal şeyleri değil....
ama iddiasını da eksik etmez..
hatta öyle savunur ki kendini bir an için şüpheye düşersiniz kendinizden. öylesine emindir kendinden.
yani tutup senin adın Ali değil diye Nizamettin diye başlasa, şüphe edebilirsinzi ya hakkatten benim adım Ali değil miydi diye... kafasını da karıştırı insanın!
tabi kendinden bu kadar emin olunca da sizinle alay etmeyi iyi bilir, hafızanızın zayıflığı ve gelecek nesillerden umutsuzluk bile diline dolanarak alaydan, azara, azardan nutuğa, nutuktan kafa ütülemeye kadar çeşit çeşit durumlarda bulursunuz kendinizi.
o yüzden konuyu kestirip atmak için geçiştirme, konu değiştirme gibi yöntemlere başvurmamanızı tembih ederim eğer annemle karşılaşırsanız!
pratik zekanızı kullanıp kanıtlayın!
yoksa temcit pilavı gibi konu bir kaç kez önünüze gelir.
gerçi siz kanıtlasanız bile bildiğinizin doğruluğunu annem bir süre daha bunu kabullenemez ve tezinizi çürütmek için çeşitli zamanlarda çıkış yapar. hatta sizi gafil avlamaya çalışır ki haklı olduğunun altı çizilsin.
bazn şaşrtmaca da yapabilir. ben böyle hatırlıyorum ya neyse der. siz sanırsınız ki unuttu, konu kapandı. hayır. annem sadece zaman kazanmak ve düşünmek için yapmıştır...
______
mesela bu basit örnekte olduğu gibi.
+Allah Allaaah ben niye öyle hatırlıyorum peki?
-bilmem.
aradan bir süre daha geçti.
bu kez kanıt aramış, eski fotoğraflarımda.
yok sucuk ve ya pastırmayla anı fotoğrafımız yok Ayşe'yle :)
hakkat ya! niye bana sucuk ve pastırma getirmemiş ki? cık cık cık aşkolsun!!
fotoğraflarda ne bulacak?
memlekette çektiği fotoğraflardan bana vermiş değil ya?
+hah işte buldum!
-neyi?
+bak işte burada Ayşe'yle fotoğrafınız!
-hııı.
+bak bu kazağını hatırladın mı? babaannesi örmüş, öyle demişti Elazığ'da!!!
-annecim sen hala orada mısın?
+hatırladın mı bak, babaannem Elazığ'da benim için örmüş demişti!
inanın benim için daha çok uzadı.
el mecbur Ayşe'nin facebook sayfasını açıp, profil sayfasından memkeletini gösterdim.
buna ne dese beğenirsiniz? tamam Kayserili olabilir ama o yaz Elazığ'a gitmiş, babaannesinin ördüğü kazakla sonradan poz vermiştiniz!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder