off her şeyimiz bir kavga bir tartışma olur mu. oluyor bazen. tükenmişlik sendromu yaşamıyorum şükür.
annem hala birilerine diyette olduğumu söylüyor, hiç bir şey yemiyormuşum.
diyeti bırakalı yıl oldu, alışkanlıklarımı değiştirdim. ama anneme göre bir süre diyet yapılır, bitince gene manyaklar gibi yenip sonra yine diyet yapılır gibi birşey.
hiç bir şey yemiyor diye şikayet ettikleri de beni zargana gibi bir şey sanıyor ya da neydi o hastalıklara yakalananlardan. sonra görünce ee normal görünüyor diyorlar..
eskiye göre bişey yemiyorum zaten, üniversiteye hazırlanırken yedire yedire şişirdiydi beni. zaten sivilceliyim zaten stresteyim üstelik de şişkoyum... normal kilolara dönmem ne çok çaba gerektirdi. arada gene kilo aldığım yıllar oldu ama o zamanki kadar değil.
ee normal görünüyor deyince de bozuluyor, diyecekler ki nazlı ye, 300 kilo ol, olsun...
bazen böyle sakin günler olur evde nispeten ama bazen de taktı hoca bana taktı sendromu olur, annemin tartışma yapası, mücadele etme havası gelmiştir, vay haline..
işte o günde tee kahvaltıda başladı. hiçbir şey yemiyormuşum endişeleniyormuş benim için. şişmanken endişelenmiyordu, eski kafalar işte... tombulluk güzelliktir sağlıktır gibi bir anlayış varmış ya zamanında.
hayatın anlamıymış yemek yemek. şöyle bir tavır var, ben çözdüm hayatı işte sen uğraşma benim dediğimi yap, mutlu ol, boşuna yorulmamış olursun. oysa bazen bişeyleri öğrenmek için yaşaman gerekir. kendin geçmelisin o yollardan. ama anlayan kim. o yollardan geçilmiş, işte hazıra kon nazlı. böyle ima ettiği zaman bazen teyzemi de safına çeker, diyorum ki sizi gören de çok mutlusunuz sanır.
kızarlarsa ben mutluluğu ne bilecekmişime dayanabilir iş. yaşım başım kaçmış, ne yaşamışım ki. hayat hep mutluluk değilmiş ki falan.
ee bende polyanna değilim ki saf ve sonsuz mutluluktan bahsetmiyorum. hayatın ve mutluluğun anlamını sadece yemek yemeğe dayandırmalarına ve bana dayatmalarına gıcığım. herkesin başkadır mutluluğunun anlamı. ama onlar bulmuş, niye arayayım, onlar gibi yapayım.off
sabah kahvaltı masasında başlayan durum gün boyu bende kusur aramaya dönüştü.
nereye gidiyorsun? bunu mu giyeceksin? oradan gitme ha başka yol kullan, şuradan da gitme, o dolmuşa binme, güneşte bekleme... çok geç kalma...vs vb
takıntı, korku, hüsnü kuruntu günü.
demek ki akşama bana gene kaynanasını ve korkunç yıllarını anlatacak, ta ki rahatlayıp uykusu gelinceye kadar...
bilmeyen birine anlatsa belki ilginç olur, ama ben ezberledim artık.
--------------------------------
geç vakit yatmadan duş aldım. ha buna da gıcık ne diye her gün duş alıyor muşum? e ter kokarım diyorum. kok biraz ne var? diyor...
bazen bu takıntı dönemleri uzar da uzar. muayyen gün misali.
hergün aynı şekilde söyleniyor. hiçbirşeyyemiyorsun, yenilerinisonragiyersin, bunumugiyeceksin..öyle yap böyle yapma ha....
____________
şehride yaşıyoruz, apartmanlara tıkılı, binalar da birbirine çok yakın mesafede. böyle olunca odanın penceresini açamıyorum.
hemen yakındaki apartmanın karşımızdaki ve onun üstündeki dairesi çok yakın, iki de bir de yazın bir gürültüyle balkona çıkarlar, saat kaç olursa olsun onlara dünya kendi çiftlikleri, ışığı da bir açar bir kapatırlar.
ister güzellikle söyle ister kavga et, derileri kurşun geçirmez değil belki ama zihinleri laf geçirmez resmen.
kavga edince kısa bir süre dikkat ediyorlar, ama balık hafızası misali bir beyincikleri olduğu için ana birkaç gün.
güzellikle söylesen de işlemiyor, önemsiz birşey gibi geliyor onlara. hıı sen ışıktan mı rahatsız oluyorsun tamam der akşama unuturlar. gene aynı. hem gürültü hem ışık.
haliyle o taraftaki pencerem de kısık perdem de kapalı.
e balkon ışıklarını açtıkları an ben kabak gibi karşılarında kalacağım, çekirdek çitleyip izleyeblirler..
bu yıllardır değişmez bir durum. ama gel gör ki değişmiyor bir yana annem de anlamıyor.klima takıldı ama her zaman kullanamıyorum, klimanın havası beni hapşırtıyor. içi temizlense, filtreleri değişse bile.
her gün aynı dırdır yazın. perdemi açmıyor muşum hava gelmezmiş. anne biliyorsun durumu, rahatsız oluyorum ışıktan içeri görünüyor. diyorum.
görünmeyeceğini iddia ediyor. görünüyor diyorum. görünmez diyor.
valla görünüyor anne, hani bir misafirliğe gitmiştim mahsus ahbap olursak belki dikkat ederler diye, perde açıkken kabak gibi önlerinde odam, yatağım. hatta tam karşının bir alt katı da benzer şekilde görünüyor perdeleri açıksa.
ee nolmuş diyor, oturup da izleyeceklermişmiş sanki, sen de nazlı!
e izliyorlar tabi. sapıksı bir akrabaları var yanlarında kalan, o.
anneme göre birşey olmaz, benim abartmam.
napiim karşıdaki sapığa anatomi dersi mi vereyim.
ben de yataren daha usturuplu birşey giyeymişim.
ya anne bu sıcakta mı? hadi pijama giydim diyelim bu ona beni izleme hakkı mı verir, ya da onu engeller mi sanıyorsun, ya da bacağım derim kapalı diye seyirlik değilim hala...
hala iddia ediyor şuncacık yerden ne görünecekmiş, gelip bir de odamda tatbikat yapıyor. odam karanlıkmış ki!!!
annecim balkonun ışığını açıyorlar direk benim üstüme, gözümün içine giriyor hatta...
görünmez bence aman ben senin iyiliğin için, iyi terle dur burda!!
ha ben bayılıyorum!
annem bazen bazı şeyleri kendi görmeden deneyimlemeden inanmaz.
kime çektiğim belli di mi.
sırf lafla müdahale ona yetmiyor, gelip perdeme de müdahalede bulunuyor bu müdahale bazen de olur olmaz zamanlarda oluyor.
dışardan gelirim tam üstümü değiştireceğim benim perdeler sonuna kadar açık... perdeyi çektiğimi görürse de ne çekiyorsun ben açtım diyor.
e geçende de ben geç vakit duştayken, özellikle yapıyor sanırsın, sanki ben karşıdakilere anatomi dersi vermekle yükümlü mahallenin fahriye ablasıyın, bir çıktım benim pencere ooh kabak gibi açık, karşının balkonunun ışığı yanıyor , benim oda aydınlık ve seyirlik olmuş tabi.
napıyorlar sanıyorsunuz balkonda albert camus, tolstoy, shakespeare, dostoyevski mi okuyorlar,
nuri bilge ceylan'ın filmini mi izliyorlar...??
napacaklar ellerinde karpuz, çekirdek neyse işte tıkınırken bağırarak sohbet edip etrafı izliyorlar.
seslendim anneme ben havluyla gösteri mi yapacam pencereye kadar gidip.
pencerenin önünde hala pazarlık yapıyor benle, sadece inceyi çekse yetermiş.
ince perdem de yani varla yok arası birşeydir.
yahu annecim çek hepsini işte..
aman nazlı be sen de!!
tamam kalsın ışığı da açayım striptiz yapayım, millet gövde görsün, hiç görmedik demezler, bilgi olur işte!!
aman sende ben öyle mi dedim?? al çektik yiyecekler sanki!!
ha bir de gelip yesinler bari!! tövbe tövbeee..
kendinin öyle bir derdi yok, penceresi ve balkon kapısı ya boşluğa yada duvara denk gelmiş..
oysa bize yıllarca öğrettiği şeyler arasında özel hayatı korumak da vardı, popüler bir başlıktı.
defalarca söylerdi aynı şeyleri, pencerenin önünde giyinmeyin, kalın perdeyi kapatmadan ışığınızı açmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder