7.08.2013

beyne işleme sanatı - annesel telekinezi yöntemleri

annem çalışmalarına devam ediyor. acındırma yoluyla tekrarlaya tekrarlaya beyne işleme çalışmaları. şöyle annem bir şeyi bana açık ve net söylerse hayır dememden korkuyor, ve bu yüzden sanıyor ki bana açıkça söylemeden ima ederek, işleyerek, bir çeşit kandırarark bir düşünceyi aşılarsa, inception ederse, benim bunu hiiiç fark etmeyip yapacağımı sanıyor haalaaaaaaa.

hala bekar komşunun ne kadar zorlandığından, hayatının zorluklarından bahsediyor. hazır yemek yemek de sağlığı bozarmış, kötü ütülenmiş kıyafet giymek iş yerindeki imajını zedelermiş... vah vah.

bir zamanlar bebeklilere, bebeklerin sevimliliğine özendirmeye çalışan annem.

var öyle kızlar, artık yaşının geldiğini düşünerek bebeği olsun uğruna artık çoğu düşüncesinden feragat edip evlenen. eminim erkekler de vardır. yani benim arkadaşlar arasında var öyle, yaşı geldi, bir yuvası olsun deyip öyle evlenen. evliliği düşünmese de kız arkadaşını yarı yolda bırakmak istemediği için evlenen.
bahsettiğim arkadaşımın eşi basbaya durumun farkında ama evliliğe öyle odaklı ki önemsemiyor. yeter ki evlensin.

e mantık evliliği yapabiliyorsan yap bana ne. ama içinde sevgi-aşk olmadan olmasın.

ülkemizde özellikle kızlar evlilik odaklı yetiştiriliyor, daha 10 yaşındaki çocuklara sen evlenince, senin düğünün, sen de loğusa olacaksın... vs diyenler çook. hayalleri de evlenmek oluyor.
ben çocukken oynadığım kız arkadaşlarımın çoğuyla her Allahın günü evcilik oynardık. her gün bir umutla bugün ne oynayalı derdim, garip garip suratıma bakıp evciliiiiik derlerdi. ay ben sıkıldım desem başıma öğretmencilik, hemşirecilik çıkacaktı... hergün biz ve oyuncak bebebklerimiz annelerimiz gibi ev gezmesine birbirlerine gideceklermiş, oyuncak pastalar yiyip, oyuncak fincanlardan hayali kahveler içeceklermiş. her gün ama her gün.
ulan hayat zaten monoton bari oyunumuz heyecanlı, uyduruk olsun!!
anlatabilirsen anlat. ay ben sıkıldım deyince yapılan değişiklik oyuna başka bir bebek sokmak! sohbetleri bile aynı oyuncak bebeklerin; temizlik, ütü, akşama ne yemek yapsak, ha biraz dedikodu.
ben sıkılıp oyuncak bebeğime çiftetelli oynatmaya başlardım. bari kalkıp iki göbek atsınlar!
çok komikmişim deliymişim! e bari düğüne gitsinler de komik bir şey olsun. uydururdum böyle. korsancılık oynatmaya kalktım boşuna çaba. daha doğrusu boşuna yırtındım!!! yahu çizgifilmde izlemediniz mi? izlediiiiik. eee oynayalım işte.. yahu evcilik dururken ne korsancılığı.
bıraksam hergün sadece evcilk oynayacaklar, ve bununla eğlenecek, mutlu olacak, onlara bu yetiyor..
ben de bazen bunları başbaşa bırakır mahallenin, daha doğrusu sitelerin, apartmanın oğlan çocuklarıyla yakartop oynardım. valla kızlardan daha eğlencelilerdi!!
bana kalsa kızılderili olup ok ve yayla kovalamaca oynayacağız, garip sesler çıkararak hayali bir ateşin etrafında dört döneceğiz... bir keresinde de hayalimi gerçekleştirdim!! ha valla çok eğlendik. kızlar bizi az öteden izlemişlerdi, muhtemelen kafayı yediğimi konuşuyorlardı. kızlar evcilik oynar ki!!

yahu hayatta yapacağınız bu olabilir bari oyunlarınız değişik olsun.
oturup tv seyretmek ve hayal kurmak bile bu kızlardan daha eğlenceli gelirdi bana. ama hep de yalnız oturulmuyor ki...
neyse bari ablam hatırım için her türlü hayalime ortak olup oynardı da...

gene evcilik oynadıkları bir gün içim sıkıldı yahu hiç sıkılmıyor musunuz her gün aynı oyun???
onlar o sırada hayali börek yapmaya dalmışlar, böyle bir manasız baktılar yüzüme yooo dediler.
ayy saçlarımı yolacağım!! kakın bari ip atlayalım!! top oynayalım!

daha sonraları o 90lardaki atari salonlarında zaman geçirdiğim çok oldu çocuklarla. çok eğlenceliydi be ya. ay kızlardan eğlenceliydi en azından.

benim içimde bir çocuk var, belki de küçük bir oğlan çocuğu...
ama annem tutmuş sanki ben anaç, hamarat bir ev kızıyım da bana duygu sömürüsü yapıyor.
 hani adam yalnız sıkılıyordur sohbet et, arkadaş ol, sinemaya gidin de demiyor..

tutmuş bana yemek ve ütüden bahsediyor. benim bayılarak yaptığım şeyler sanırsın. kendimin annemin ütüsü yetmiyor komşulara ütüye gideyim bari... ya dışardan getirtiyormuş ya dondurulmuş gıdayla besleniyormuş, yazıkmış, böyle devam ederse sağlığından olurmuş.

bu ve benzeri laflar her gün duyar oldum.
ben kimse sağlığından olsun demiyorum ki, kendi çarelerini kendileri buluversin diyorum.. :)

ne yapayım anne? dedim?
hayır kızacağımı bildiği için açıkça da söyleyemiyor, ama bu imalar ve beyne işleme sanatı da beni sinirlendiriyor. çünkü uzun sürüyor. açıkça konuşsak, ben evet ve ya hayır desem de konu kapansa.

annemde konular kapanmaz kolay kolay. sene be sene işkence gibi sürer, pişirilip pişirilip sunulur önüne..

baktı bebek sahibi olma isteği hatırlatması yaramadı, yaşımla ilgili imalar da, zaman zaman sırf bir iki kez bahsettiğim arkadaşlarımdan da umudunu kesti (sanmam annem de umutlar tükenmez üniversiteden hala bekar arkadaşlarımdan bile umutlu, ki bazılarını ben bile unuttum annem unutmadı) , sonra yeni eşyalarla kendin seçerek ev düzenlemenin ne kadar zevkli birşey olacağıyla ilgili sohbetlerde yaramadı, güzel olurmuş da şimdi mesela bizim ev eşya doluymuş, atılmazmış yazık, işte baştan yeni eşyayla ev kurmak anca evlenince oluyormuş....

evlensem de evimi oluşturmaya başlasam ne çekişeceğiz kimbilir annemle... yıllarca uğraştım giyimime karışmasın diye, eşyada sökermi bilmem.. yeni yöntemler geliştirir. ki bazen kıyafette bile beni tufaya getiriyor.
böyle bazen giyilir diye bir elbiseler aldırdı bana, canım alışveriş istiyormuş demek, kandım. mürebbiye elbisesi sanırsın. yada günlere katılan hanım hanımcık bir an önce hanım kadın olmak isteyen kendini genç değil anaç hisseden kızların giyeceği türden. Yalan Dünya'nın Nurhayat'ının giydiği türden. ben daha modern elbiseler severim, cicili değil tabi, zor, spor-şık-rahat ama sade- zarif ve zaman-moda dışı değil ... :) zor dedik ya ne !

giyeyim diyorum yer bulamıyorum o elbiselere... kızıyor niye almışım o zaman diye. sen aldırdın! kanıma girdi resmen. pohpohladı da.. yuttum ben de tamam mı??

benim de poh poha ihtiyacım var!!

biri beni  pohpohlasın!


ikna etmeye bayıldığı gibi kuvvetlidir de bu yanı annemin... artık eşya almaya kalksam kendi zevklerini bana dayatmak için denemediği yöntem kalmaz. kıyafette de öyle ya kendinin şimdi ve ya gençken giyemediklerinin benzerlerini benim giymemi istiyor, ısrarı ondan... şort-yelek, etek-yelek saplantısı gibi...
lütfen modadan çıkarılsın şunlar!! neyseki şimdiki eteklere etek demeye şahit lazım, minnacık. yoksa eskiden olduğu gibi bana kot etek aldırır üstüne de kot yelek giydirerek takım ettirir...yaptı yaptı...bir kere giyebildiydim.

hala saplantısı var. kızın biri mini kot etek üstüne salaş bir tişört giymiş. etek çok miniymiş ama neyse, o bol tişört yerine düz bir tişört giyip üstüne de kot yelek giyseymiş çok güzel olurmuş. dedi  geçende!! moda değil artık de!! gel sen de!! moda insanın kendine yakışanı ve sevdiği şeyleri giymesiymiş nutkunu atar. aslında moda annemin dediklerini giymektir!! ^^

ama kendinin yapamadıklarını mesela gezmek gibi, benim yapmamı istemiyor... hem teyzemle sohbette gençken gezilir aslında, sağlıklıyken diyorlar hem benim gezmemi istemiyorlar... anca yemek!! kendinin yiyemediklerini ben yemeliyim... bu.


..........
güya kısa yazacaktım ha!! hihohihohoh hhe..

neyse annem devam ediyor yani. bu kez acıma duygularımı törpülemeye çalışıyor.

bir ara sıkıldım, ne yapayım? dedim. cevap da vermiyor, böyle yüzünde gıcık tuhaf bir ifade, ben söylemesem sen anlayıp yapsan da yaptırım olmasa der gibi.

ne yapayım anne? yemek mi götürelim her gün? gidip evini temizleyip, ütüsünü mü yapayım?

(neyim ki ben hizmetçi mi, bir de komşununkini, kendiminkilerle başedemiyorum kimi zaman. evde ütü işini ben devraldım. napayım. yıllarca annem ütüledi bıktı, artık yaşı da kelame erdi her iş ona bırakılmaz. mesela ben ütülerim der birşeyi, bir kenara koyar aylarca kalabilir orada. mecburen artık ben ütülüyorum. zevk aldığım için mi ben yapıyorum sanıyor acaba.. ki yaparken de şarkı söylemiyorum.. terlediğim için ve sevmediğim için suratsız olıyorum. annem de kızıyor yapma o zaman!! kim yapacak? yardımcınız yapsın diyebilirsiniz... hangibirini.. işte bazen.. ütü içinde sürekli para verilmez ya.. nereden geliyor o değirmenin suyu mu derler ne)


hamarat, anaç bir kızım da komşuların işlerine koşacam.. ne işgüzarım yaa..


hani böyle hizmet etmeye bayılan, biraz da yapay bir kibarlıkla hareket eden, hem hamarat, hem anaç, hem evine hem konu komşuya, çoluk çocuğa, gence yaşlıya yardıma koşan, saçını süpürge etmeye hazır ve nazır görünen kızlara bir hayranlıkla bakar, davranır.
ne kendi öyle ne ablam ne de ben. ama annem bu tip kızlara- neyse bayılır.



şöyle annemin aldırdığı elbiseleri giyip, börekler açıp dağıtsam mı ne!!

kendi de öyle bir insan değildi, eskiden de çalışmak zorundaydı, iki kızı tek başına büyütecekti, bir ton masraf ve fatura vardı. yoğundu herhalde ondan hayranlık duyuyor ev hanımlarına...


anne madem hamarat ve anaç bir ev kızı olmamı istiyordun niye okuttun.

insan hem okuyup, hem çalışıp hem de öyle olabilirmiş ki!!

ee sen niye olamadın??

anca bize yeterdi çabaları, konu komşuyu bırak teyzemi bile çok düşünecek vakti de hali de yoktu, keza teyzemin de öyle...

ben çalışmıyormuşum ki şu an!!!

sanki bilmiyor, belki bilmiyor mu bu haller ruhuma aykırı..

anca kendi evimin işine yetişebilirim ben...

konu orada kapandı istediği cevabı alamadı.. işlemeye devam.

:::::::::::::::::

uzuun yıılllaaaar sonra değil bunlar neyse... yıllarca da işleyebilir ama..

bir gün gene konu aynı yere geldi.. erkeklere bekarlık zormuş, temizlik, ütü, yemek bilmezlermiş. hazır beslenip sağlıklarını bozarlarmış, vs vb..

mesaj bana bana geliyor yolda.

üniversitede bir kaç arkadaşım vardı, yurttan eve çıkmışlardı, sonraları da ailelerinden ayrı kaldılar. senden benden iyi ahçılar, poğaça yapıp getirmişliği var şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuşluğum da var!!
isterlerse uğraşırlarsa olur demek ki anne! dedim...

herşeye de bir lafım varmış!! hiç mi acımıyor muşum???

daha ailelerin evlerinden yani ayrılmış, acemi üniversite öğrencisi değil ki bu, kimbilir kaç yaşında adam.
ki öğrenci de oldu sitede, ben değil işgüzar ev hanımı teyzeler acısın.
anaçlığın da bu kadarı artık, ben mi. bana mı kaldı koca, boyumdan büyük adamlara acımak.. uzaktan acırım tamam..

annecim, baktın bebek istetemedin, yeni ev döşeme zevkine kaptıramadın, şimdi acındırarak mı evliliği kafama sokacasın? sanki anlamadım sen de beni iyice şaşkın sandın.

ne evliliği kızım?? bana git evlen mi demiş???

diyor bir de. aha inkar dönemi...

o bana işleye işleye kendi fikrini benim kendi fikrim sanmamı sağlayacak. çok denedi tutmadı usanmadı hala deniyor.

_____________

valla bu son. hehe yalan daha uzatacağım :))


birkaç defa, kaç defa bilemem.
bir kaç defa, bir kaç defa bahsettiğim arkadaşlarımdan umutlandı annem. evlenecem diye.

ben de niye konuştuysam, iyi bir gün geçirdim de zahir komik bir şey oldu (komik bulmaz gerçi) da paylaşmak istedim zahir, çeneme vurdu.

benim anlattığım bölük pörçük anılar, durumlardan yol yaptı kendine. yaptığı çıkarımları pişirip pişirip önüme sundu, defalarca da soru sordu.
anladım pek cevaplamadım, es geçtim, kapattım konuları.

anneme göre erkekler ve kızlar evlenmek için  iletişimde bulunur, arkadaş olamazlar, niyet evlenmek olur sırf. sizin zamanınız gibi değil artık herşey desen de nafile. kızlarla erkekler arkadaş olmaz, olamaz, niyet evlilik olabilir ona göre. bu düşüncesinden sıyrılamadığı için anneme göre okulda, dershanede, işte, neredeyse bir erkekle iletişim kurmuş, arkadaş olmuşsam niyet evliliktir.
her arkadaşlık sevgililiğe gitmeyeceği gibi her sevgililik de evliliğe gitmeyebilir. mecbur da değiller insanlar.
annem daha sevgililiği kabullenebilmiş değil ki. arkadaşlık, erkek arkadaş sıfatına anca gelebildi. cinsellik ima edebilecek hertürlü şey çirkin, olamaz, olasılık dışı falan... böyle şeyler şöyle ifade edilebilir evlenmek istemek, bebek istemek.

dedim ya gene uzatırım ben diye.

neyse birine takmıştı gene, nazlı evlenecek ona göre.
hem sadece dershaneden sınıf arkadaşıyız valla, zaten çocukta evlenme düşüncesinin zerresi yoktur.

iyi ki bir iyi biçimde bahsetmişim. dilene dolandı artık. zaten yorgun geliyorum kafam şiş gibi. biraz oturup dizi izleyecem, ama fırsat yok. annem başlıyor konuşmaya vır vır vır. şöyle miymiş böyle miymiş.
çocuk hakkında benim bilmediğim şeyler soruyor. bilmiyorum dedikçe hem şaşıyor hem çoşuyor. e sormuyor muymuşum? niye sorayım ki??? 7 ceddinin şeceresini isteyecek annem!

eğer kızarsam yeter artık sorma yahu diye. pis pis sırıtarak niye, n'oldu aşık mısın? der.

geniş zaman kullandım çünkü bu ilk değil, ilkokuldaki ilk aşkımdan bu yana 25 yıl geçti, ben de değiştim ifadeler de ama annem aynı..
tee o zaman da böyle anlamıştı aşık olduğumu.. beni kızdırarak anlamaya çalışmıştı. başarmış ki yerleşmiş hala aynı tekniği kullanıyor.
bu çocukla aranızda özel bir şey mi var? görüşüyor musunuz?  olur mu? olacak mı?? diyemiyor, diyemez.

ne aşkı yaa!! çocuk dershaneyi bile bıraktı, değiştirmiş, bir daha görmedim bile.... bir dizi izletmedin zaten kafam zonkluyor yaa...

aman sen de her şeye kızıyorsun...diyor. kızdırma.

bi keresinde nasıl bir ruh halindeysem tepemi attırdı. böyle bir arkadaşımdan o kadar çok bahsedip soruyor ki usandım. sanırsın kendi aşık, sürekli ondan bahsetmek istiyor.

ben de annem gibi -ama ondan biraz daha yetenekliyim yaa-, rol yapma konusunda kabiliyetsizim, yani sahte olduğu çok belli oluyor. rol yaparak ay çok aşığım ama o beni sevmiyor, bakmıyor bana, o aslı'yı seviyor diyerek küçük bir çocukmuşum gibi sesler çıkararak ağlama taklidi yaptım. aklımca anneme ders olacaktı onun yerine anneyle alay ediyormuşum diye tartışma çıktı. annem şakadan anlamaz ki alay sanır hep ben de öğrenememişim, hala imadan, şakadan anlar diye umut ediyorum...
_________

gene bu bekar komşu durumunda da aynısını yaptı.
her gün konu buydu. usandım ya. konuşacak başka bir şey yok mu?
dedim.
niye ki ne olmuş rahatsız olacak? aşık mıymışım ki??

böyle de aklı sıra imalı bakışlar, bıyık altı gülümsemeler.

çok güldüm, ben değil sen aşık gibisin anne dilinden düşmüyor!! dedim.
kızıyor tabi.
ama kendi kaşındıııı. napiiiiim. yok artıkmış bu yaştan sonraymış tövbeymiş.

ben niye aşık olacağı ki benden çok sen gördün adamı, sen sohbet ettin (ayaküstü) benden çok.
senin sürekli anlatmaların, övmelerin ve acındırmalarınla mı aşık olacağım anne!!??

öff amanaannn sen de nazlı!
;;;;;;


e bu kadar mı acınası durumdayım, beceriksiz, ve acizim, kendi duygularımın bile farkına varamayacak kadar ahmak biriyim de annem mi beni aşık edecek? telkin yoluyla....
anlamıyorum ki beni ne sanıyor...


annem telekineziyi duymasın, uygulamaya sokar kesin!! bu kez beni telekinezi yoluyla evlendirmeye çalışır. ki yaptığı şeyler zaten bir tür telekinezi bence...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder