bir zamanlar nerede, televizyonda, yolda, sokakta, dergide, gazetede vs vb. bir bebek, çocuk görse bana dönüp ayy ne tatlı değil minazlı?! insanın bir tane yapası geliyor değil mi? ya da ayy ne tatlı diil mi nazlı? insan ay keşke bende de bundan olsa diyor değil mi? diyen bir annem vardı.
başlarda sinirleniyordum amacını bildiğim için.
1.si annem bebek ve çocuktan bahsedince mi benim aklıma gelecek bu? o kadar mı anormalim, aptalım, hormonsuzum, beyinsizim.??
2.si annem bebek çocuk deyince mi anca uyanacak duygularım?
o kadar acizim ki annem annelik duygularımı uyandırmasa anlamayacağım.
3. sü diyelim ki tamam bebek istedim sırf bu amaçla mutlu bir yuva kurulur mu? biri vardır hayatında ve dersin ki ne bileyim hiç tatmadım, hayal ettim sırf. işte bu adamla evlenilir, bundan çocuk yapılır. ya da doğal olarak olaylar öyle gelişir karşılıklı... çocuğumuz olsun bizim denir.
birileri çocuk torun falan istiyor diye geri dönüşü olmayan bir yola girilir mi bu senin kararın olmalı.
böyle deyince de canım baskı mı yapıyormuş sanki!!
anne sanki ben seni hiç tanımıyorum! acaba kendinin de mi farkında değil yoksa yaptığını inkar ederse beni gene de uyutacağını mı sanıyor?
üniversite sonda başlayan bu durum uzuuun yıllar devam etti. bir de aralıklarla yapıyor ki gizli baskı olsun??!!
bana illa şununla evlen mi diyormuş??
bana baskı yapmıyormuş ki?
güya bana ısrarcı olmadan, yavaşça beynime işleyecek... ben farkında olmadan hareket edeceğim... öyle de ahmağım ki farkına varmayacağım....
aman yok baskı yapmıyormuş da, torun da illa istemezmiş de biz mutlu olalımmış yetermiş de ama kendi hayattayken olsaymış da bunlar gözü açık gitmeseymiş de..
bu gizli baskıyla karışık duygu sömürüsü yıllarca sürdü. ben patlayıp isyan edinceye kadar. çileden yavaş çıktım bu kez...
sanırsın ben yalnız, yaşlı ve kimsesiz geberip gitmek istiyorum, arkamdan bir hatırlayanım bile olmadan..
öyle bir davranıyor ki annem o zaman sanki bunlar benim aklıma gelemez gibi.
tabi asla cinsel duygulardan bahsedilemez, o bir gerçek değil, olağan dışı çirkin ir durum. bir kızın aklından bunlar geçmemeli. sadece anne olmayı istemeli.
sinirimden beni ağlama krizine soktuydu, bir kaç defa da olduydu böyle, beni hiç anlamadığı için hep sabrımın, duygularımın sınırlarını zorladı. biraz aşınca da ben patladım. o zaman da bir acıma duyar ki o da beni delirtir. bir kere zırladın diye dünyanın en savunmasız, en zavallı şeyisin, annen olmazsa ölüvereceksin, gibi.
sanki ben istemiyorum evlenmek, çocuğum olması, bir yuvamın, benimle beraber hayatını paylaşacak biri, bir hayat arkadaşı, bir ortak. yaşadığıma, varolduğuma şahitlik edecek biri... sanırsın ben yalnız biçare ölüp gitmek kayıplara karışmak istiyorum.. niye böyle yapıyorsun anne!!
damarıma denk gelmiş, o zamanlar kafam bozuktu.
sanıyor ki böyle gizli baskı kurarak beni içte etkileyecek, acele ettirecek, aklıma düşürecek.
ama ben de normal bir kızım zaten aklımda. öyle olunca noluyor ters işliyor süreç. annemin bu davranışları ya sinirlendiriyor ya üzüyor ya inatlaştırıyor... hatta belki korkutup soğutuyor bile...
böyle olunca bi süre sonra vazgeçti ay ne tatlı bebek değil mi lafından. zaten herkesin oluyor benim olmuyor hayatımda bir gelişme gibi geliyordu. bir de sürekli birinin sözlerle hatırlatması çileden çıkarırdı beni.
zaten istiyor hatta imreniyorum, ümitsizliklere kaılıyorum. bir yandan da annem zırt pırt laf.
o sanıyor ki benim aklıma gelemez ben de ne aşk duygusu var ne cinsel dürtü ne yalnız kalma korkusu. salak nazlı ne bilsin.
vazgeçtikten bir süre sonra ara ara yaşlanınca yalnız kalmaktan, yalnız ölmekten, mirasının kime kalacağından falan bahseder oldu. ara ara.
gene patlattı beni. yani o kadar ümitsiz vakayım ki daha 30ların başında oturup yalnız ölmekten korkayım. yalnız ölmemek, ki evlilik de çocuk da bunu engellemeyebilir, için körükörüne bir evlilik mi yapayım anne?
sırf evlikik ve bebek olsun diye sevmediğim bir adamla ömrümü mü çürüteyim. dedim. ay ama nazlı o öyle mi demiş???!! yani sevmediğin adamla evlen mi diyormuş ki?
e ne bu peki?
istermiş tabi sevdiğim adamla evleneyim mutlu olayım.
ee yok ama yok anne işte. sevdiğim adam yok!!!! yooookkkk. yok. defalarca yok işte yok yok dedim sinirimden.
sanırsın süper biri var ama ben salak evlenmiyorum onla!!
hem beni tek başıma bir yere zor gönderiyorsun sana kalsa siteden çıkmayayım, hemde sevdiğim birini bulacam.!!! nasıl olacak o..
internetten olurmuş belki... hiç mi tanışmayacam adamla şahsen diyelim ki oldu, düğün de mi tanışcaz??
amaan nazlı sanki sana pranga vuruyorum diyor bu kez de...
bir süre sonra bundan da vazgeçti.
kendi demese bebek yapmak gelme aklıma.. ne salağım ve şahane biri de var hayatımda ama ne evlenmek aklıma geliyor ne istiyorum...
bir gün de işte biraz zorlasan dedi. neyi zorlayacaksam? sanki evliliğe yanaşmayan bir adam var...
anlamıyor ama e kadar açık konuşsam da...
napayım zorla mı seveyim zorla mı evleneyim ne ne???
hani şu o zamanki çıktığıma (^^) kiradaki bi evimizi satip vermeyi teklf etmişti annem. han, sanıyor ki sırf işsiz diye evlenmiyoruz.
anne hayatta ki tek sorun ve evlilik engeli bu mu?
belki iyi değil aramız yeterince uyumlu değiliz, belki hazır değiliz, emin değiliz, hatta hiiiç düşünmedik, öylesine tatlı vakit geçiriyoruz. her ilişki evliliğe gitmek zorunda değil ki
ama anneme göre tüm hedefler evlilik için olur başka ne olur..
bir süre aşırı asosyal bir depresif dönenim oldu. bu kez de hiç arkadaşın kalmayacak diye söylendi durdu.
onu ara bunu ara adını ağzımdan duyduğu herkezi aday sandı aratmaya çalıştı.
çeşitli dönemler işte daha önce de yazmışımdır.
son dönemlerde başka bir yol buldu. merhamet duygularımla oynamak...
birisine acıdığın için onunla evlenmek ne iğrenç ve yanlış bir fikir...
belli ki beğendi de ondan ikide bir bahsediyor.
böyle birini bana uygun görürse de gizliden fikir ekimi yapmaya çalışır, ama rol kabiliyeti olmayınca da hemen anlar sinir olurum. doğrudan da söyleyemiyor bak şu adam sana göre bir tanısan, tanışsanız. diyemiyor yapamıyor da öyle.... güya kızının hiç bir işine karışmayan baskıcı olmayan özgürlükçü anne olacak... hah ha neredeee....
bizim site de bir bekar adam bulmuş. hangi ara tanışıp da sohbet edyiyorsa dilinden düşmüyordu. öve öve bitiremiyor.
o kadar az zamanda nasıl karar verdin ki diyorum, belki sahte kibar. sahte medeni, ay öyle insan çok da. toplum içinde bir medeniyet abidesi centilmen, başbaşa kaldın mı kompleksli egoist bi hödük...
baktı övmeyle olmuyor bu kez acındırmaya başladı. işte hep hazır yemek yiyormuş yazık zararlımış sağlığa.. hep dondurulmuş gıda ya da siparişle olurmuymuş. pismiş hem de besinsizmiş. çocuk bu gidişle çökermiş yazıkmış... kendi kendine de pek ütü yapamıyormuş yazık hep aynı şeyleri giyiyormuş mecbur. kırışık değilmiş ama çift çiizgili mesela, yanlış ütülenmiş. lekeli kalmış.
ay yazıkmış bazı erkekler becerekli oluyormuş da işte bu da beceriksizmiş demek napsınmış elinden gelmiyorsa...
böyle bazı insanların kendini derleyip toparlayacak birine ihtiyacı olurmuş.
sıklıkla aynı mevzu. bize ne ki diyorum koca adam. ama şöyle ama böyle. bize ne yardımcı kadın tutsun, temizliği ütüyü yaptırsın...
off napayım anne gideyim evini mi temizleyeyim? yokk canımmış daha nelermiş!! ee o zaman bize ne??
bizim yardımcı kadının telefonunu ver, ayarla gitsin yapsın dedim bozuldu. ben yapayım diyorum olmaz temizlikçi yapsın diyorum beğenmiyor.
bir de güya çaktırmadan konu açıyor... ben yer miyim anne!!
ee napiim anne gideyim evleneyim mi adamla. bedava hizmet götüreyim ayağına!! üf aman nazlı ne varmış bunda konuşuyormuş öyle..
zaten bir de birilerini övme dönemi olur annemin. akı sıra beni etkileyecek. aklıma sokacak. ben anlayınca da bir inkar ediyor bir inkar...
bir arkadaşımdan birden fazla bahsedeyim aşığım sanıyor birde. hem endişeleniyor hem seviniyor. garip. sonra benim anlattıklarımdan yola çıkarak övmelere başlıyor sanki tanıyor gibi. aklıma sokacak aklı sıra.
aklımdaysa öyledeir sen sokamazsın. anlayamadığı bu..
ahmet diye bir arkadaşım vardı, 2 kere anca bahsetmişimdir ki zaten çok görmedim, gruptaydı benim arkadaşların ama kayboldu ortadan. neyse annem kafayı ona taktı bir ara.... çok az bir şey anlattım övmeye ve bana sürekli sormaya başladı. zaten bir kaç kez gördüm o kadar, özel biri değil desem de inandıramadım. annem övmeyi sürdürdü. tabi bilgi az olunca da aynı şeyleri tekrarlıyor. bana aile şeceresini soruyor adamın. ben ne bileyim ki...
....
son favorisi; bzim sitenin bekarı,
yemek yapmış hadi çıkıp götüreyimmiş biraz. geçen de bana bunu dedi.
ne var. bir şey yok. ama bana ne. ben hizmetkar ruhlu değilimdir. hele yanlış anlaşılabilecek durumlarda iyilik yapmayı da sevmem.
ne o koca kapaklamaya çalışan maharat ev kızları gibi bekar komşuya dadanmış gibi yemek götüreceğim ki.
zaten gıcık bir tip, bir de yanlış mı anlasın.
o kadar yapmış da yorulmuş da şmdi kendi götürüp veremezmiş de bilmem ne... anneeee yemem bu numarayı.
yani hoş adam biraz tanımaya çalışsana nazlı da diyemiyor. öyle dese de yapmam ya...
bilmiyorum anneme erkek seçimi konusunda güvenmem. babamdan belli.... beni kesin üzüntüye sürükleyecek birşey çıkar. hem sezgilerinden şüpheliyim hem karşısındakini tanıyamamasından, hem de beni bir türlü tam anlayıp tanıyamamasından kabul edememesinde.n. annemin yani.
bi de gizli ısrara inat.
bir de annem insanları değiştirmeye çalışmayı, uğraşmayı çok seviyor. bu onun için bir macera bir mücadele ve bir meydan okuma.... acaba diyorum hani sanatçılardaki bu yaratıcılık kadınlarda buna mı dönüşüyor. yaratma isteği değil de değiştirme isteği.
yani şu tipik kadınlardan, eh işte bununla evleneyim de sonra ben onu değiştiririm diyerek evlenenlerden.
sonra istedikleri olmayınca, istediği kadar değiştiremeyince çıldıranlardan.
o zaman sana daha uygun, çok da değiştirmek istemeyeceğin, öyle de idare edebileceğin brini bulaydın.
bence öyle, tam hayallerindeki gibi biri olmayabilir ama kabul edebileceğin özellikleri vardr. ben birini baştan yaratmayı sevmem. öyle seviyorsam ne ala yoksa güle güle...
insanlar özellikle de kadınlar buna bayılıyor ama.
bana göreyse boşuna zaman ve emek kaybı enerji kaybı...
çook kız arkadaşım böyle evlendi, hiç evlenmeyeceğine bu olsun ben bunu değiştiririm diyerek. sonra kendileri yoruldu, usandı, adamlar bezdi hayattan...
ben bütün enerjimin ve dikkatimin bir kişide ve bu bir kişiyi değiştirme kendi istediğim kıvama getirme cabasından yana değilim. hiç sevmem... çok yorucu ve yıpratıcı ve çoğunlukla sonu hüsran, mutsuzluk... boş bir çaba.
--------------
+nazlı nereye gidiyorsun?
-canım çekti bebek yapıp gelecem anne!
+???
-e insanın canı çekiyor değil mi nazlı? insan benim de olsa diyor değil mi nazlı? ay ne güzel bebek insan benim de olsun diyor değil mi nazlı? ay çok tatlı bu bebek elbiseleri insana bebeği olsun istetiyor değil mi nazlı? ne güzel bebeğin olsa bunları nasıl giydirirsin, süslersin, çok güzel şeyler vra burada diil mi nazlı? diyen sen değil miydin anne. aha canım çekti işte.. :)) hehhehehehehehhe
+amaan sen de!
ha bir de beni şöyle özendirmeye de çalışmışlığı var. bebek-çocuk kıyafeti satan mağazalarda dolaştırarak! bir akrabamızın bebeği olmuştu ona hediye alma bahanesiyle 3 saat dolaştık.
+ya anne bebek kıyafetleri tatlı ve bir bebekle uğraşmak da bazen tatlı diye çocuk yapılır mı?
sanki oyuncaktan bahsediyor. valla ben anlamıyorum bu kadınları. ben normal değilim herhalde.
çocukluğundan beri düğün töreni hayal edip nasıl biriyle evlenmek, hayatını birleştirmek istediğinden habersiz kızlar, oyuncaklar ve bebek-çocuk kıyafetleri çok sevimli diye kızının bebek yapmasını hayal eden ve böylece kafasına işlemeye çalışan anneler... düğün ve yepyeni ev eşyaları sahibi olmak için evlenmek kadar sadece bir çocuğu olsun diye evlenmek de tuhaf. saçma. hatta korkutucu.
hadi bizler yanlış duygu, durum ve ya olaylar sonucu dünyaya geldik bari yeni nesil gelmesin böyle.
-niye olmasın?
+kiminle yapacağım önemli değil mi?
-önemli tabi.
+eee.
-ne eee?
off. düğün amaç, erkekler araç. bebek amaç gene erkekler araç. ah canıımmm yazzıık.. ne çektin be erkek :)))
kızlar sizi kullanıyor ha! :))))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder