bir geziye-tatile gitme konusu açıldı eyvah!! annem şimdiden başladı, 1 havlu alsak yeter! eskilerimizden götürüz orada yıpranmasın! çok bi şey almaya gerek yok 3-5 gün için. bi şort iki tişört al nazlı, yeter! makyaj malzemesi de taşımana gerek yok... zaten hava sıcak fazla kıyafet yok giyilecek, ama hırka alalım mutlaka bir tane!! nasılsa sabun-şampuan falan olur otelde, bi diş macunu alsak yeter...
ooof of... eskisi gibi söz dinlemiyorum, yoksa ben en çok mağdur oluyorum.
1 havlu asla yetmez. sen çok uzun kalırsın şimdi duşta ben bekleyemem deyip benden önce girer, hemen kurulanıp verse bari havluyu, yatağa bir güzel uzanır, ohhh der rahatladım, öyle uyumuşluğu da var. uyandırmıştım mecburen, tatlı tatlı uyumuş sabahı bekleseymişim ne olurmuş, uyandırmışım ama ben.. ha onu yaptığım da oldu, kimin aklına uyup tura katılırsın ki!!
sabahı bekledim havluyla uyudu diye, sabah da bir acele bir telaş ben yıkanamadım. aman bir programı varmış turun, aman kahvaltıyı kaçırmayalımmış, aman bekletmeyelimmiş, alel acele indirmişti beni. ama başkaları yıkanacam, süslenecem diye bizi bekletmişti. içlerinden dişime göre olana sataşınca da kızım huzursuzluk çıkarma demişti...
ne güzel diil mi!
zaten havluyu aldığımda ıpıslak olur, e tek havlu alınca... e ben demiştim iki havlu alalım anne, yaa evet keşke alsaymışız der dönünce. ama bir zaman sonra bir gezi-tur-misafirlik falan olursa gene başa döneriz.. 1 havlu yeter! kış olsa belki. hani çok terlemeyeceğin için her akşam duş almayıverirsin de ağustosta!!
eskilerimizden götürmek de bir felaket. bu yanılgıya küçükken epey düştüm ben. ama yıllardır yemedim!
sanki hiç kıyfetimiz yokmuş gibi yollarda yıpranacağından korkarak götürtmezdi yanımda yenilerimi. sonra fotoğraflarda eski kıyafetlerimizle çıkarız. sonra ben hiç hoşlanmam o fotolardan. hatta annem unutmuş telkinlerini, telekinezi mi yoğsa, aa nazlı niye bunu giymişsin ki epey eski bu? gibisinden bir şeyler demişti. e sen eskileri giyip gidelim yıpranmasın derdin dedim. hatırlamadı bile... farkında mı diil acaba.
(evsiz gibi diiliz yaa, o kadar da diil hayır yazarken gözümün önüne o tipler geliverdi de. ama gene de eskimişler, çok giyildiği için soluktur, yıpranıktır, hiç değilse yenilere göre daha hızlı şekli kayar, dizi çıkar mesela. öyle.)
e artık uymuyorum. ama annem telkinlerini sürdürür, bırakmaz. ev dışında geceleyeceğimiz bir durum söz konusu olur olmaz, aylarca zaman olsa bile zamana yayarak telkinlere başlar....
uymuyorum hatta sırf gezi de ilk defa giymek için yeni kıyafetler alıyorum, yola çıkmadan kuaföre gidip saçımı yaptırtıyorum!!! ooooh kokoşum!!!
çok kıyafete gerek yok az götürelim, asla doğru diil. daha önce de oldu, bir şort bir tişört. ondan sonra daha şık olmak gerekir, ya da istersin ama yanında yoktur, ya da kıyafetinin başına bir şey gelir... her gün için ayrı iç çamaşırı ve kıyafet götürürüm, bazen alt-üst kombinden miktar azalır, kışsa çorap da, ekstra olağan dışı durumlar için bir tane de yedek, hem vücut hem baş havlusu alırım, hiç eksik etmem, hatta anneminkini de ben taşırım... bir de yedek ayakkabı alırım. ama çok yer kaplamayacak olanından. takılarımı, bir hırka ya da kot gömlek, bir şal da eksik etmem... fön makinası, saç düzleştirici beklediniz şimdi benden di mi, ama yok o kadar diil. telefon ve fotoğraf makinesi ve onların şarj aletleri yeterinde yer tutuyor zaten.. ha gittiğim yerden de eli boş dönmem... :))
oohhh kokoşsam kokoşum!!
makyaj malzemem eksik olmaz, otellerin şampuanları malum, yanımda mini seyehat setimi eksik etmem. e annem de bir güzel yararlanır bu nimetlerden... sonra da iyi ki almışsın der mesela. otelin şampuanı keçe gibi ediyor saçı... işte o yüzden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder