21.08.2012

kuru üzüm - fıstık ezmesi - muz krizi



neden sevmediği defalarca söylememe rağmen illa ısrarla kuru üzüm yedirmeye çalışıyor annem anlayamıyorum. 'istersen ye' diyor

tamam anne evde kuru üzüm stoku var, ama sevmiyorum kayısı olsa yerim, ama üzüm sevmiyorum. Her seferinde söyletme yaa. Diyorum

olur ya o yerken canım çekermiş. Çekerse zaten yerim aramızda ayrı gayrı mı var? Yok. Ama çekmez. Çok acıksam bile aklıma gelmez.


kuru üzüm son tercih bile değil. Ama öyle nispet yapar gibi falan yiyemezmiş ki. Bende yemezsem içi rahat etmezmiş.

öyle kızına yedirmiyor da kendi yiyor gibi olurmuş. Canım olur mu? Sanki ben bilmiyorum, hem başkası da yok ki, öyle düşünsün! Olsunmuş


nolur nolmazmış. Annem fbi falan tarafından izlendiğimizi ve bizi izleyen ajanın kendini yargılayacağını düşünüyor galiba..... ^^


ajan beni delirtmesini ya da aynı sahnenin neden bu kadar sık yaşandığını sorgulamayacak, yargılamayacak galiba...


annecim ya biliyorum ayrımız gayrımız yok, benden bişey de sakınmazsın biliyorum, gülüm eminim. Bana kanıtlamana gerek yok ki


kompleksli, annesini tanımayan bi manyak değilim ki 'annem bana yedirmiyor, kendi yiyor' diye düşüniim! İstedığım kadar anlat hep aynı sahne


yaşanacak illa o sahne ve benzerleri. Aynen ben rejımdeyken pudıng yedirmek istemesı gibi. Bi tane kuru üzüm, bi kaşık puding girecek ağzına ..

aman zaten benim alerjim var diye fıstık ezmesi yiyemiyormuş. e sen ye anne diyorum. yok olmaz, canım çekermiş. çekmez, ben sevmem bile. yok.

yerse illa bana da bir lokma yedirmek mecburiyetinde hissediyor kendini. yiyemeyeceğime göre.

hem de şikayet ediyor, benim yüzümden yiyemiyormuş, çok sevdiği falan da yok yani. ne zaman fıstık ezmesi alınsa bi şekilde bir kaşık alıyor sadece.

koca kavanoz bozulup atılıyor. sonra da sen de yiyemiyorsun işte ondan bitmiyor diyor. ben yiyemem ki! işte ondan. alerjenik yapımdan ben mi suçluyum ki?

alma o zaman hem araya gitmesin hem de belki benim canım çekmesin. aynı kısır döngü ama.

yasak gibi ya hani, canı çekiyor aksi gibi. sonra benim canım çeker diye korkuyor. sanki aptalım da alerjim olduğunu bile bile yiyip geberecem falan.

gene de dayanamayıp bazen bi kavanoz alıyor. bir-kaç kaşıktan sonra çöpe atılmak için bekliyor buzdolabında. gene dırdırı başlıyor, israfmış falanmış ama... ee anne napayım? ben mi yiyeyim?

-sakın haa! alerjin...! ayy 30 yıldır bilmiyordum bende!!! ya alma ya ye bitir süresi dolmadan! ya da şikayet edip durma! yok araya gitti yok sen yiyemiyorsun...


annem benim herhangi bir şeyi sevmeme nedenimin inat ya da tutuculuk olduğunu düşünür, ama kendi sevmediği şeyler konusunda haklı ve değiştirilemezdir.

o kesin kararını vermiştir. ama benim henüz kesin karar vermem mümkün değildir. çünkü hala sadece onun gözünde de olsa küçüğümdür... bu yüzden kesin kararlar vermemeliyimdir.

hani büyüme çağındayken yaptığı doğruydu, yeniyetmeliğe doğru insan inat olsun diye yapabiliyor bazı şeyleri. kendi dediğinin olmasını, olacağını kanıtlamak için falan.

 o zamanlar birşeyi ye diye israr etmesi iyiyidi, genç bedenin değişik ve fazla vitamin falan alması gerekir tabi.

 muz sevmezdim hiç. ama annem de hep bal gibi aşırı tatlı meyveleri sevdiği için öylesini alırdı. illa.

onun seçimi doğru! meyve öyle olmalı. damak tadım onunkisi gibi olmalı her zaman... bunu bile dayattığı olduydu..

asıl inat kendiydi, kendisinden farklı zevklerim olmasına dayanamıyor.. anlam veremiyor. ama böylesi daha lezzetli kızım!

bana öyle gelmiyordu ama benimkisi inattandı, çünkü onun damak tadı en doğrusu, aslında herkes onun gibi düşünse... zevkler ve renkler tartışılmaz diye boşuna demişler, annem tartışır! onun zevki en doğrusu. en kesini.

elinde güç olsa diktatör olurdu! :) hem de öyle bi diktatör ki halkından her bir insanın zevleri bile onunkisi gibi olacak. yasa yayımlardı valla!

ve israrla o şeyi yedirmeye çalışır, asla asla vazgeçmez pes etmez. istediğin kadar istemem, sevmem de bilakis bu laflar ona vız gelir tırıs gider

hatta şevk ve zevk verir. yedirecek, beğeneceksin ve yaa bak gördün mü ben haklıyım diyebilecek. kazanacak.

ben küçükken bu tartışmalar ya benim bağırmamla sonuçlanırdı ki, o zaman o mazlum ben suçlu durumuna düşerdim. ya da ağlamamla ve ya ver yiyecem deyip onun istediğini yapmamla...

bağırmışsam  çok da güzel masum olur ben senin iyiliğin için den başlar artık nutuk.

çok tutucusun, eski kafalısın, inatsın, değişik tatlara kapalısın, ama böyle olmaz ki.. inanamıyorum bu sevilmez mi? muz bal gibi olunca güzel olur kızım, ben bilmeyeceğim de kim bilecek? annene güzenmiyor musunsen????? (duygu sömürüsü)

off anne sanki hayatımda muz yemedim hiç. hem tatlısını hem ham olanını yedim, benim beğendiğim az tatlı olanı işte!  kabul yok!

-ne o öyle ham hali! hiç bir şeye benzemiyor tadı!! illa kabul ettirecek bir şekilde. bir ye bak... ona göre yersem fikrim değişecek. her seferinde bunu bekler.

aa anne hakkaten böylesi en güzeliymiş! dememi bekler. nadiren başarır. ama genelde zevklerimiz uymaz. o da buna katlanmaz ve ikna yoluna devam eder.

bu tartışmalar 6-7 yaşındaki çocuklarınkine bile dönüşebilir... -böyle güzel +hayır anne öyle güzel -böyle güzel +hayır anne öyle güzel .... defalarca tekrarlanabilir bu benzeri diyaloglar..

ben pes edinceye kadar sürer genelde, tamam senin dedğin doğru sus artık lütfen! ama yamayacam!! ya da kapı falan çalar konu dağılır. bir süre sonra o konuya geri dönülebilir ama.

 sonuçta muz hayatımızın içinde olan bir meyve! bu tartışmadan sonraki muzla karşılaşmada artık kendini haklı bulduğumu düşünür, farz eder...

 gene bana bal gibi aşırı olgunlaşmış muzu yedirmek için ısrar eder. bazen de hadi be kızım canımsın ye, hatırım için ye der.. tatlı dil?! bazen de istersen ye, canın çekmez mi der.

hatta bazen tattik değiştirir acaba beni kıskandırabilecek mi, ve böylece ona göre inadımı kırabilecek mi?

öyle bir yer ki ne yiyorsa benim de öyle yememi istediği şeyi, sanırsın dünyayı kurtaracak falan bir şey icat etti ya da dünyanın en zevkli en lezzetli vs şeyi...

sanırsın öyle muhteşem bir zevk ki bu ben bundan mahrum kaldığım için büyük hata yapıyorum.... uzata uzata hııımmmmm der oooffff der ayyy bu ne kadar lezzetli böyle allahımm! der

hatta bunu yaradana kurban olayım! der!! oohhh ben yiyorum sen yemiyorsun oh ya oh ya! çatla da patla! bile der. saklayarak yiyormuş gibi yapar 3 yaşındayken bi kere bu numarayı yumuşsam kazık kadarken de yutarım ne de olsa..

hem zekamla, kararlılığımla falan övünüyo başkalarına ama kendine karşı tam bir ezik, zavallı, aptal, kul köle olmamı bekliyor????

ya da al be bi ısırık! der. kandıracak beni güya. zaten ben de sana kötüsünü yedirmeye çalışıyordum ben iyisini yedim oturdum bile demişliği var ki beni kahkahalara boğmuştu... hangi anne yapar öyle şeyi yaa??

 istediğin kadar yemin et inattan değil anne sevmiyorum böylesini, daha az tatlı, az olgunlaşmış olanı var mı ver yiyim de... ıgg ıgı ikna olmazzzz!!! zaten öylesini almamıştır da.


çocukken bu 'imrendirmeye çalışma yöntemi' neyse de ben 27 yaşlarındayken bile hala aynı yöntemleri uygulamaya çalışması şaşırtıcıydı...

bütün meyveleri aşırı olgunlaşmş, ballaşmış halleriyle seviyor annem ve 7,5 milyar insan da böyle sevmeli!!! tabi en yakınında ben olduğum için hatalarını düzeltmeye!!!, ikna etmeye (çeşitli yöntemlerle baskı kurmaya) benden başlıyor.

bu durumu meyveleri kendim alarak çözdüm. meyvelerimizi ayırdık.. yataklarını ayıran çiftler gibi. o saçma buluyor bazen deniyor ama artık konuyu dağıtmayı da biliyorum..

ama vazgeçmez dedim ya 'istersen dolapta var yani benimkilerden yiyebilirsin' diyo... 'kıskanma yani'

 her Türk annesi gibi fazla yeme konusunda da ısrarcıdır, tüm dolabı yesen bitirsen sonra da oturup ben açım, doymadım, beni iyi beslemiyorsun, doyurmuyorsun desem sevinçten havalara uçar! bu konularda çok mantıksız..

never finished!!

 to be continued....




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder