kırk yılın başı ama gerçekten neredeyse 2,5 senedir ilk defa arkadaşlarımla görüşeceğim, benim burnumdan getirmek için gene elinden geleni yapıyor anneciğim.
hem bana asosyalsin arkadaşın çevren yok der; bayılır beni eleştirmeye bayılır laf sokmaya bayılır kusur aramaya.
ama ister ki her zaman evde tek başıma gözünün önünde kımıldamadan oturayım, hiç kimseyle görüşmeyeyim konuşmayayım bile. yani o kadar ki ablamla bile konuşmayayım!
kendisi gençken o kadar sosyalmişmiş o kadar çevresi varmışmış o kadar popülermişmiş ki....
nerede o arkadaşların akrabaların hayranların peki?????????? anneme göre babamla evlinince hepsinden kopmuşmuş. hiç kendinin kabahati yoktur zaten her zaman herkesten üstündür ve her zaman kendisi hariç herkes suçludur.
seneler sonra eski öğretmen arkadaşlarıyla buluşuyor ayda bir kere. hem öncesinde hem sonrasında her gün dırdırdırdırdırı. ya sevmiyorsan kadınları her seferinde gitme. 2-3 ayda bir katıl. ama yok zevk alıyor bir yandan.
bütün gün sabahtan akşama kadar aynı şeyleri anlatıp duruyor. evden çıkarken merdivenden inerken bile motor gibi konuşmaya devam ediyor; ben hadi görüşürüz artık sen içeri gir diyorum üşütme.
e ben seni telefonla ararım anlatırım o zaman diyor.
zaten anlatmadığı bir şey kalmadı ki. takılmış plak gibi sürekli başa sarıp en baştan anlatıyor.
ablacığım hani o favori evladı başından savıveriyor ona sesi çıkmıyor. aman onun yavrusu çok çalışkan çok meşgul çok önemli işleri olan birisi!!! aman onu rahatsız etmesin aman onu sıkmasın.
ablama anlatmamış çünkü onu sıkmaya başını ağrıtmaya hakkı yokmuş.
ha beni sıkmaya var ama.
ama o evliymiş.
ooooooooooooooooo o zaman üst sınıftan!
hadi evde anlatıyor, bari telefonla arayıp anlatma! akşamları tv izleyemiyor; sürekli bir bana vir tv ye bakıp eski arkadaşlarını anlatıyor.
bakmayın çok laf bildiğine, iğneli laflarına, sürekli kusur arayan eleştirel haline; bakmayın sürekli beni susturup bastırıp kendi konuştuğuna; başkasına dişi geçmiyor.
ne hazır cevaplığı ne özgüveni ne tersleyecek cesur hali kalıyor. bildiğin ezik pısırık biri gibi ne derlerse yutup cevap veremeyip;
gene de gidiyor gene de katılıyor. cevap veremeyince de şişip kalıyor. benim kafamı ütülüyor.
ne efendim sanki ilk sefer karşılaşmışlar gibi yıllardır; sanki her ay görüşmüyorlar gibi sırf başkasını üzmekten zevk aldıkları için aynı soruları soruyorlar.
gerçi annem de başkasını eleştirmek kusurlarını bulup yüzüne çarpmaktan büyük haz alır ama dişini geçirebileceğini düşündüğü kişilere yapabiliyor anca. kendinden lafazan kendinden geveze kendinden daha hoyratça davranabilen kimselerin yanında ezik büzük kalakalıyor.
içine oturunca da gelip gelip aynı şeyleri anlatıyor bana. defalarca ama 2 değil 5 değil. her tenefüste arayıp en baştan anlatmak istiyor. derse girecem telefonu kapamayayım kulaklıktan kulağıma anlatsın istiyor. başka derdim yok çünkü.
ne efendim kızının çocuğu olmadı mı hala ne efendim küçük evlenmedi mi hala.
1 ayda bu sürprizler mi olacak geçen ay da sormuştu?
hoşlanıyorlar ezik ezik kıvranıyor orada annem. hem onlara hem anneme kızıyorum. bana senelerdir lafları çakıp durmayı biliyorsun! her türlü en ufak kusurumu bile gözünde büyütüp her fırsatta laf sokmayı çok iyi biliyorsun ama şu kadınlara bir şey diyemiyorsun.
ne oldu çok zekiydin çok açık gözdün çok ama çok özgüvenliydin ne oldu?
su içerken çıkardığım sesten bile irite olup bana her fırsatta laf sokuyor! ama başkasına gelince bir eziklik bir hoşgörü.
neyse geçen hafta sonu epey bir zaman sonra 3 kız arkadaş buluşacağız.
annem hem bana assoyalsin diye laf sokar hem de en ufak sosyalleşmemden gıcık kapar. hani bu ne perhiz bu ne lahana turşusu var ya aynen.
komşuyla ayak üstü asansör beklerken bile 3 cümle kurmamdan hoşlanmıyor ama sosyalleşmemi de istemiyor demek için için. olur ya nazlı'yı biri sever olur ya takdir falan eder. ama yerecek aşağılayacak burun kıvıracaklarından emin olsa her ortama seve seve sokar.
ben eve böyle sinirli mutsuz üzgün döneyim resmen gizleyemediği bir neşesi oluyor.
önceden hazırlıklar;
saçın yağlı, sivilcen çıkmış, götün büyük, elbisen kırışık, bıyığın çıkmış. kıyafet eskimiş, kıyafet ütüsüz, götünü büyük boyunu kısa gösteriyor. sonra buluşacağım arkadaşlarımı kötüler. annemin gözünde bir tek kendisi harika özelliklere sahip diğer insanlar iğrenç.
son vuruş; şimdi sana hala evlenemedin mi diye soracaklar.
annem bir kaç yüzyıl öncesinde kaldığı için; teknoloji özürlü olduğu için, sadece kullanamamak değil anlatsan da dimağı almıyor anlayamıyor, sanıyor ki biz 2,5 senedir hiiiiiiiiiç haberleşmemişiz! sanki evlenmediğim bilgisi onlara sürpriz.
kızın bir zaten evlilikten çekeceğini çekti boşandı. öbürü de müzmin bekar. diğeri evli ama hiç de mutlu falan değil. aşırı bir şey yok ama zar zor idare ediyor.
madem hala evlenmedin mi diye soracaklarından korkacağız sen niye her ay söylene söylene gidiyorsun. eşşek gibi gideceğiz diyor bir de. ne mecburiyetin var ki?
bana övünmeye bayılır; harika zengin ve sosyal çocukluğu ve ilk gençliğiyle bana onların yarısını bile yaşatmamış yaşatamamış olmasına rağmen. hiç utanmadan hiç sıkılmadan gayet pişkince.
ama arkadaşlarına yapamıyor. pısıp kalıyor. ne ters cevap verip oturtabiliyor ne övünüp kıskandırabiliyor.
bu yaşlı kadınlar arasında bile hala sidik yarışı var ha. yaşları 68-72 arasından değiliyor ama hala sahteler hala yarış peşindeler. o da ayrı konu.
neyse bakıyor ki annem arkadaş buluşmamı engelleyemeyecek huzursuz edecek ki yeterinde keyif alamayayım. mesela kırk yılın başı kızlarla güleceğimize ben oturup götümün büyüklüğünü saçımın iyi şekil almadığını falan düşünüp ama sadece bu boktanlıkları düşüneyim hatta afrikadaki açları korona virüsünü temizlenmemiş genel tuvaletleri falan; orada olmaktan bir bok anlayamayayım hatta mümkünse daha da beter şişeyim!!!
sağ olsun beni 15 dakikada bir arayıp - sanki kızkıza toplandık diye striptiz kulübüne seks kılaba falan gideceğiz ne bok yiyeceğiz ki kontrol etmeye çalışıyorsun? - depremde ölenlerin sayısını güncelliyor!!
olur ya eğleniyorumdur aman aman boğazıma dizime durdun düğüm düğüm olsun! zıkkımın pekini içeyim.
demiyor ki zaten kırk yılda bir çıkıyor dışarı bari eğlensin azıcık. eğlence de dedikodu kahve belki sinema ve alışveriş yani sanırsın uyuşturucu çekip grup seks yapacaz. tam aksi zehiri zıkkım olsun diye umuyor!
niye kendine oluyor neden ben mutlu olayım?
bu da beni her haftasonu froum'a götürmeye çalışan annem yani! hatta hafta içi de gidelim istiyor ama anlamıyor yorgun oluyorum bir de yetişkin bir bebeğii forumda eğlendirecek halim yok.
koca bebeğin eğlenmesi de tamamen olumsuzluklar üzerine kurulu yani. koca bebek annem bütün mağazalara girip hiç bir şeyi beğenmeyip sürekli eleştirerek eli boş dönmekten ve 10 dakikalık taksi yolculuğunda şöförle siyaset konuşmaktan zevk alıyor.
bir de demez mi ben senin için istiyorum forum'a gitmeyi?
niye? eğlenmekten çok yorgunluk ve işkence! demek ki büyük zevk alıyor benim yorulmamdan ve mutsuz olmamdan. hiç istediğim bir şeyi alamıyorum tepeme dikilip dırdır ediyor.
kendisi eğleniyor esas; bana o sana yakışmaz bu yaşına uymaz demekden taz alıyor resmen.
benim içinmiş biriyle tanışırım diyeymiş.!!!!!!!!!!!!!!!!
yanında dırdırcı kaprisli ve suratsız anasıyla dolanan bir kızı k,m ne yapacak acaba?????? etrafına gelenleri itiyor itiyor negatifliğiyle. hem bir tezgahtara bile bir şey sordurtmazken nasıl tanışacağım biriyle.
kadın çalışana bile sordurtmuyor iyice sapıttı annem. bana dirsek atıp önüme geçiyor doğru şeyi bile soramıyor.
geçende annemi düzeltmeye çalışıyorum mazisini değil m bedenini soracaksın diye dönüp bana sus sen ben sorarım diyor. kadın çalışana bile kısa bir soru cümlesi kurmayacağım ama asosyalim.
ablamla bile telefon konuşmama gıcık oluyor.
ama sırf kendisi konuşacak çünkü o böyle deşarj oluyor! saygı duyun.
ama sen nasıl deşarj olacaksan ol! umrunda değil. hatta olma için şişsin.
işte bu yüzden yanlış beslenmekten değil ki mide hastası oldum.
rahatlamadı yetmiyor neden kendisi kadar reflü değilim mesela?????
gastritte stresten uzak durulması tavsiye ediliyor. nasıl olsun ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder