biz kadınlar kendimizi kandırmaya bayılıyoruz değil mi. bir şeyi kırk kere söylersen inanırmışsın misali.
mesela 155lik buyuna 15 cm lik topuklu giyip kendini gerçekten uzun sanan arkadaşım var.
20 güne bir dip boyası yaptırmasına rağmen kendisini sarışın zanneden de.
senelerr önce burnunu ameliyat ettirmesine rağmen doğalım diye geçinen de var. gerçi çok doğal yapmış doktoru burnunu ve zaten gereksiz bir operasyondu. o aralar evlenemedi diye burnunu kabahatli bulmuştu. herşey bitmiş burnu azıcık kemerli diye evlenemiyordu aklınca. erken olması, yanlış seçimleri erkek arkadaşlarını sevgisiyle boğması falan değildi yani burnunun kemeriydi engel!
bildiğin tombul olup da kendine azıcık fazlam var balık etliyim ben diyen de var.
belki her gerçeği kabul etmek zor geliyor insana. ve bence de insan en çok ve en iyi kendisine moral vermeli. bir başkası nın gelip karşılıksız moralini düzelteceği seni mutlu edeceği falan yok.
ama bu kadarı da birazcık fazla değil mi mesela?
mesela minyomum ama havalıyım diyebilir. güzel sayılmam ama çok karizmatiğim çok çekiciyim diyebilir. topukluyla balerin gibi yürürüm diyebilir. ya da saçlarım zaten küllü kumral ben sadece ışıklandırma yaptırdım. ya da burnumda eğrilik vardı nefes alamıyordum düzelttiler.
---
illa da annemin bir arkadaş toplantısına gittim. birinin kızı daha gelmiş. aman kızı öve öve bitiremiyorlar. neymiş efendim mühendismiş. demek ki çok zeki.
lan babası rüşvetle mezun etmedi miydi onu? sonra da kendi şirketine aldı çalışıyormuş gibi görünsün diye!! kızları mutlu olsun dışarıya iyi görünsün diye debelenip durdu adamcağız. hatta orta okulda sınıfta kalmış da okula bağış yapıp geçirtmişlerdi sene kaybı olmasın diye. ama ertesi sene gene kalmıştı gene bağışla yıl kaybetmedi!
hayır salak olduğundan değil bayağı da zekiydi yani hatırlıyorum, bir keresinde aynı sınıftaydık kursta ve annelerimiz arkadaştı görüşürdük. bir süre yani annem sebepsiz alınganlık ve kompleksleri yüzünden irtibatı kesinceye kadar. gerçi bu kıza zor katlanılırdı, zeki ama mantıksız. ya da umursamaz mı desem deli gibi bir şeydi.
bir keresinde kursta bir arkadaşımıza doğum günü pastası alınmıştı. kıskandı her halde kutlamayı. bütün pastayı neredeyse kendi yemişti hızlıca! sonra da felalaşmış annesi çağırılmıştı.
ha bir de sınav zamanı üniversite hazırlık kitaplarını sinirlenip fırına atıp yakmaya kalkmıştı. ay yok o seray değildi o başka birinin kızıydı haa o betül'dü şükriye teyzenin kızıydı, o da ayrı manyaktı. annem de betül'ü çok iyi görüyordu arkadaş olmamızı istiyordu, aklı sıra bana örnek olacakmış. küçük bir sosyopattı valla. büyüklere masum şirin inek kızı oynarken kendi arkadaşlarına lafların arasında hakaret ederdi. annem bana inanmamıştı bana kaltak dediğine. ama sonra başka birinin kızına demiş anneler kavga etmişti. ama annem gene de bana inanmamıştı! benim haklı olduğumu kabul etmemek için razıdır herşeye.
söylemedim bunları tabi.
seray tutturmuş da bana abla demeye. sen beni ablamla karıştırdın herhalde dedim. yyo diyor ablam yaşındasın. 89luymuş da kendisi!!! yeni girmiş 30 yaşına daha. hahahahaha.
??????? ne var gülecek.
seraycım buradaki herkes senden yaşça büyük ya ve sizi yıllardır tanıyor ya, yani herkes 1989da ilk okulda olduğunu hatırlar.
89luyum ben!
nasıl oluyor o zaman 1990da ablamın doğum gününde beraber çekilmiş fotoğrafımız var?
çatmazdım aslında. tuttardım acırdım. ama bana abla demesi bir yana. babasının zoruyla iş yerinden bir kurban edilmiş çalışanla evlendirilmesini kimse bilmiyormuş gibi - belki rüşvetlerle sınıf geçtiğini özel bir üniversiteden baba parasıyla diploma alındığını pek bilmezler ama benim kulağıma birden çok defa farklı yerlerden gelmişti - evliliğiyle övünmeseydi.
evlenirsen sen de görürsün inşallah nazlı abla demeleri olmayaydı. kaşındı kendi kaşındı.
kız facebooka beraber fotoğraflarımızı yükleyen bile sensin be! tbt olarak yayınlamadın mı? 1990da bebek olman lazım ama kazık kadar. genetik faktörle bir de iri kemikliydi hızlı büyümüştü, ben ve ablam yanında cülük gibi kalıyorduk. gerçi aniden boy atmış sonra durmuş ama 160da kalakalmış hayret bize 175 olur gibi gelirdi. hatta 1990daki ablamın doğum gününde ablam 12yi bitiriyordu. daha yeni regl olmaya başlamıştı annelerimiz konuşuyordu.
seray da daha 9 yaşında o zaman ve çoktan regl olmuştu. hatta annesi korkmuş doktora sormuş. olabilir demiş hızlı gelişiyor demek demiş.
ufak at bari. 1981lisin bari 85li de. bari çocukluğundan beri tanıştığın kimselere değil yabancılara at yalanını.
ne eğlenmiştik ne gülmüştük o ablamın doğum gününde diye yumuşattım.
tabi gülünür. seray deli deli hareketlerle dans etmiş takla atmaya kalkıp götüyle limonata devirmişti. ben devirsem ağzıma sıçaack annem nasıl da hoş görmüştü seray'ı. ben sebep olsam senelerce başıma kalkardı oysa.
seray üniversitedeyken okula gitmek yerine erkek arkadaşıyla fink atmış ankara'da. atabilir elbet kendi bileceği iş ama çok başarılı çok çalışkandım diye ayalan savurma. ne dedikodular duyuldu zamanında oooof. sevgilisiyle pavyona gitmiş sahneye atlayıp solist kadınla şarkı söylemiş. meyhanelerden toplamış amca çocukları. okulda kıskandığı bir kızın saçlarını tutuşturmuş. bir mağazadan ayakkabı çalmış. geceleri yurttan kaçıp parklarda uyumuş.
zeka kıtlığından değil bunlar çabuk da öğrenirdi; leb demeden alırdı öğretmenden hemen. bizim dakikalarca uğraştığımız matematik sorusunu şıp diye çözerdi. ama bir gram duygu bir gram mantık yoktu taaaa çocukken bile.
şimdi de başarılı bir mühendis ve hanım hanımcık bir eş rolü kesme bari.
saki babasının mercedes arabasını çalıp çalıp bir yerlere çarptığını, bilmem kaç promil alkollü çıkıp tanıdıklar vasıtasıyla paçayı sıyırdığını bilmiyoruz.
istese okulu 4 yılda bitirirdi ama delilikten uzattı da uzattı. baktılar mezun olamıyor; babası okula yüklü miktarda bağış yaptı. aa ne tesadüf o sene mezun olup babasının firmasında baş mühendis oldu!
tabi sekreterine kül tablası fırlatıp kafasını yardığını, sinir krizleri geçirip ofiste olay çıkardığı da biliniyor. yapmışsız bir çılgınlık haha gençken de deli akardı kanım de bari. her zaman aklı başında ve çalışkanmışmış.
kız sen 9-10 yaşlarından beri anti depresan içiyon be!!
bir kaç sene görüşmemiştik o doğum gününden sonra. arada deli haberlerini almıştık. ufakken de yapardı. evdeki tabak çanağı pencereden aşağı atmalar, tüm kıyafetlerini kesip atmalar.
eskiden mersin'de çarşıda meşhur mağazalar vardı böyle avm'ler çook sonradan çıktı. petrol, ender, çukurova, ykm falan vardı. hatta ykm mağazasında karşılaşmıştık okul önlüğü ararken kendimize.
annesinin elinde çok fazla kıyafet vardı biz şaşırınca anneme yavaşça seray kıyafetlerini yırrtı da demişti. sonradan birinden dedikodusunu duymuştuk. işten eve bir gelmişler ki anneanne uyuyorken seray evde ne kadar kıyafeti varsa hepsini makasla doğramış, yırtmış evin her yerine atmış, pencereden aşağı da atmış. hatta üstünde bir don bir atletle kalakalacak kadar.
o zamanlar kadınların arasındaki konuşmalara göre seray tek çocuk olduğu için şımarıklık ediyordu. kadınlar arası bir efsane tek çocuklar şımarık ve bencil olurdu muhakkak ikinci de yapılmalıydı.
ben çok gördüm çok kardeşlş şıl-marık ve bencil arkadaş; alakası yok kardeşlilik kardeşsizlikle.
aha ablamın kardeşi var ama bencil. kaynanasını kaplıcaya götürüyor ama öz annesinin varisinden haberdar bile değil ve alakadar da değil. tabi anneme sorsan ablam değil ben bencilim. niye alıp seni kaplıcaya götürmüyor? niye üniversite hastanelerinde profesör peşinde koşmuyor senin için?????????
neyse ykm'de karşılaştığımız o gün annesi fısıltıyla seray'ı doktora götürdüklerini ilaç yazdığını söylemişti. yıl 1993 falan yani! 89luymuşmuş!!
bir ara 2000lerin başında babası seray'ı londra'ya kuzeninin yanına göndermiş, onlar eğitim amaçlı olduğunu iddia ediyorlar ama sonradan doktor doktor gezdikleri çıkmıştı ortaya. ben depresif halini değil deli halini görmüştüm ama bipolar sanmam olsun. belki sınırda kişilik bozukluğudur.
tabi üniversitedeki sevgilisi dayanamamış bu kadra geçmeyen deliliğe, ayrılmış. seray sapıtmış gene. iş yerinde de sapıtınca ara verilen ilaçlara tekrar başlatılmış.
bir süre sonra da aynı iş yerinden genç bir mühendisle evlendiğini öğrenmiştik. onlar aşk evliliği olduğunu iddia etse de babasınn marifeti olduğu dedikodusu çıkmış. e kız bozmuş tabi kızlığını ve deli dolu birisi; iş yerinden çaylak saftirik bir mühendis çocuğu mecbur etmiş kızıyla evlemeye. nasılsa artık.
hattaaaa seray'ın neredeyse 8-10 yıllık evliliğinde çocuk sahibi olmamasının nedeni de ilaçlarmış. tabi hamileyken içemeyecek, içmezse gene sapıtacak.
ama tabi kendisine ve annesine sorsanız; aşk evliliği, çocuk istemiyorlar, aşırı başarılı bir mühendis, okulunu birincilikle bitirmiş, 1989lu, boyu 172! 162 değil!! zayıflığına diyecek bir şey yok. zayıf gerçekten. herhalde ilaçlar yaktırıyor!?????????
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder