hep aynı şeyler.
daha önce bahsettiğim yoldan geçiyoruz hemen hemen her gün, eğer bir yere çıkmışsak.
işin tuhafı çok benzer bir yol hem yazlıkta hem de şehirdeki evimizde var.
dışarı çıkarken sitenin kaldırımında yürümek icap ediyor ve kaldırıma kadar sarkmış begonviller var.
yazlıktakiler tabi daha yoğun.
kaldırımdan yürürken o kadar sarkmış ki dallar eğilerek geçmem gerekiyor.
ve annem her seferinde ama şaşmaz şekilde her seferinde hatta aynı gün içinde 2 kere çıkmışsak bile ikincisinde de aynı şey zannediyor.
neden karşıdan gelenlere selam veriyorsun?
sanki Japon'um da eğilerek selam verecem karşıdakilere?
ama her seferinde aynı sorular olabilir mi? ya birine selam veriyorum zannediyor ya alakasız salak salak eğiliyorum.
niye eğiliyorsun ki?
hadi ilk bir kaç defa anlamamış ol, unut. bütün bir yaz boyunca da her seferinde anlaşılmaz hatırlanmaz mı artık yaa!!??????????
begonviller kafama değecek çok uzamış.
döner bakar boş boş.
o kadar uzamamış ki! benim başıma değmiyor!
senin başına değmez tabi benden kısasın.
aman sanki sen de çok uzunsun da!
ha bir de bu var. annem sanki benim boyum daha uzun olsun diye herhangi bir şey yapmış gibi boyumu beğenmez. en azından benden 11 cm uzun diye memnun da olmaz. kısa bulur. ama ablamla santimi santimine aynı boydayız, onu kısa bulduğunu görmedim hiç!
sen topuklu giyiyorsun ondan!
şu anda topuklu mu var ayağımda anne?
anneme kalsa bir kaldırımda yürürken bile nasıl geçeceğime, dalların başıma değip değmeyeceğine eğilmem gerekip gerekmeyeceğine bile kendisi karar vermeli.
2 aydan bile az fazla bir zamanda defalarca geçtik o kaldırımdan ve annem her seferinde şaşmadan bana neden eğildiğimi sordu! her seferinde dediğime anlam veremedi ve saçma buldu. kendi eğilmiyormuş değmemiş başına dallar!!!!
sana değmez tabi demek ki o kadar uzamamış.anneme göre arada bir fark yok. ben de çok kısa boyluyum zaten! oysa kendisi zamanının orta boylusu.
iyi ki bir kaç tane kendinden daha kısa arkadaşı var, kendini orta boylu farz ediyor.
------------------
mesela toplu taşımaya binmek için giderken, yönümüzden dolayı dolmuşun arkasını görüyoruz. yani yakınımızda bir durak var ve biz oraya vardığımızda park halinde bir kaç araç bulunuyor her zaman.
ama işte siteden çıkış ve gidiş yönümüzden dolayı dolmuşların arkasını görüyoruz ilk.
ve dolmuşların arkasında nereye gidecekleriyle ilgili bir tabela bulunmuyor, sadece ön yüzlerinde var.
ama annem her seferinde ama her seferinde şaşmadan, üst üste günlerde hatta gün içinde 2. kez bile olsa ayyyynı şeyi yapıyor.
nazlı hangisi gidiyor bizim oraya?
dolmuşun arkasında yazmıyorsa ve önce sadece arka tarafından görebiliyorsak ben nereden bileceğim bizim güzergaha ait dolmuş hangisi???????????
bilmiyorum bakmak lazım.
ama hangisi gidiyor işte?
annecim arkasında yazmıyor biliyorsun.
tamam hangisine bineceğiz?
bakmadan bilemem ki yazmıyor arkasındaaa!!
önden git bak mı diyorsunuz ahtapot vantuzu gibi yapışıyor koluma bırakmıyor ki hızlı gidip bakayım. hem kendi ağır çekim hızında hem önceden varıp bakma imkanım yok henüz! öyle bir teknoloji gelişmedi!!
hem her seferinde soruyor hem de her sefeirnde en az 3 kez.
yaklaştıkça ayyyyynı soruyu tekrarlıyor. hangisine bineceğiz?
yaklaşınca bakarız. yazmıyor ki arkasında.
bir de cevabımı beğenmiyor efem! nooldu sen üssstün zekalıydın muhteşem bir öngörün ve hafızan vardı sen bil madem bu kadar aşmış bu kadar üstün bir varlıksan niye bana soruyorsun? sana malum olmuş olmalı!!
yaklaştık çok diyelim gene soruyor!
kolumu bırak da bakayım ön tarafına!
hangisine binecez nazlı!
annecim ön tarafındaki yazıya bakmak lazım ya bırak kolumu da bakayım!
ve bunlar herrrrr gün tekrarlanıyor.
------------------
şehirde de bir yere giderken geçtiğimiz kaldırımın kenarında çöp tenekeleri dizili. eskiden biz çocukken ya da gençkızken annemin burnu o kadar hassastı ki yan mahalledeki çöpün kokusunu alır, tiksinir, söylenir dururdu. zaten söylenip durmadığı bir an yoktur. mütemadiyen bir şeylere söylenir, şikayet eder, tenkit eder, hiç susmaz ağzı hiç kapanmaz.
demek insan yaşlandıkça duyuları da köreliyor. eskiden her kokuyu fazlasıyla alan, bilmediği şehirde şaşmadan yol bulan, herşeyin paketini gözü kapalı doğru açabilen annem aksine döndü.
hiçbir şeyin kapağını, paketini açmayı beceremiyor, bir yere her zamanki değil farklı bir yoldan gidilecek olsa anında yönünü şaşırıyor, hiç bir kokuyu eğer aşırı fazla ve yakın değilse almıyor.
bir gün bir yerde durduk aman allahım o kadar kötü kokuyor ki başka bir yere geçelim kokuyor diyorum hiiiç anlamıyor.
ve annemin şöyle de bir huyu var; kendini rahatsız etmiyorsa kendisi duymuyor görmüyor hissetmiyorsa o şeyi da sana rahatsızlık veriyorsa bile anlamaz ve kabul etmez hatta arsız huysuzluğu üstündeyse inadı tutar ve sana karşı öyle bir şey olmadığını dahi iddia eder.
artık iğrenç çöp tenekelerinin yanında uzuuun uzun durabiliyor burnu koku almıyor. ve sen şikayet edersen anlamıyor kokmadığını iddia ediyor kendisi duymuyormuş!!!
-----------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder