29.09.2018

ceket ve poşet

havalar serinlemeye başlayınca en çok münakaşa etmek zorunda kaldığım konular gene depreşti.
*birincisi sigara içip içip evi havalandırmayı reddetmesi (havalandırdığını iddia eder ama sadece 30 saniye açık kalır kapı. kendisi için yeterli. herhalde benim yüzümden üşütüp hasta olacak değil!!! ama ben sigara soluyup soluyup kendi yüzünden gelecekte hasta olabilirim sorun değil!! nasılsa anında olacak bir şey değil bu yüzden neyden olduğu tam kesitirilemez ve nasılsa kendi yağ gibi üste çıkıp beni suçlayacak neden bulur!)
*ikincisi giyim kuşam. o bana hiç karışmadığını özgürlükçü olduğunu asla baskıcı yasakçı olmadığını iddia eden ama bu yaşımda bile her halta karışmak müdahale etmek için çırpınan annem, aşırı mantıklı soğuk-sıcak algısıyla gene başladı. yazın bana gömlek ya da kalın hırka giydirmek için savaşan annem havalar serinlerken her nedense işe giderken üstüme birşey almayayım diye uğraşıyor. daha akşamdan beynime işlemk için sürekli havaların aslında o kadar serinlemediğini hiç de bir şey olmadığını bir tişörtle gezilebileceğini tekrar tekrar söylüyor! sabah da üzerime gömlek almayayım diye etrafımda pervane, sanki basket oynarmışcasına sürekli blokajda hareketlerimi engellemek için savaş veriyor1??

her sabah aynı mücadele!!! ince astarsız gömlek gibi bir ceketim var bu mevsimde üzerime aldığım, ve sıkıldığım için kollarını kıvırırım. her sabah kollarını açılmış 3 düğmesi de iliklenmiş buluyorum ve bir kaç seferdir de arıyorum yok; hiç üşenmemiş boyu yetmediği fıtıkları müsade etmediği için vestiyerin kapalı gözüne asamamasına rağmen bunları göze alıp asıp saklamış oluyor.
bir de alacağımı anladığı an dolap kapağıın önünde beni laf kalabalığına getirmeye çalışıyor. akşama ne yemek yapacak nasıl yapacak gelirken neler alınacak diye motor gibi sıralarken asla kımıldamıyor ki almaktan vazgeçeyim?

annemin anlayamadığı şey insanlar arasındaki hissiyat farkları. ona göre en doğrusu her zaman sadece kendisi. dünya annemin algılarına göre hareket etmeli. ağustosta hırka giyip eylül sonunda bir bluzla gezip kışın da kot ceketle idare etmeli....
hele menapozdayken aman allahım cehennemi yaşadık. kaç defa kendisi yanıyor diye tüm evin pencerelerini açıp bizim üşütmemize sebep oldu kaç defa!!! asla da kendini suçlamaz. okulda üşütmüşüzdür!!!
ya da aniden üşüyüp aşırı ısıttığı ve ısrarla aşırı kalın giyinmeme sebep olduğu için.
belki kendi vücut ısısı farklı ve fazla. her kesin aynı olamaz ama annem bunu asla anlayamaz. mesela çorap giymeme de tahammülü yoktur kendi ayakları yanıyormuş yanıyor!!!
e sen giymeee? ama neden ben de giymeyeceğim çünkü annemin hissiyatı doğru!!!

eğer çok konuşarak beynine girip seni istediği gibi giydiremezse dayanamıyor artık müdahale ediyor. kaç kere bu havalarda kapıda ceket çekiştirdik anlatamam!!!
sıcakmış hava terlermişim! e çıkarırım sıcak gelirse????????

ama yazın dikkat edin mersin'de yaşıyoruz!!!!!!!!! yazın temmuz ağustosta tutturur da ceket diye! hatta marmarise gitmiştik evvelki sene içi büflonlu kapitone anorak mont veriyor giyecekmişim???????????????????????????????????????????????????????????????

saplantılı halde ikide bir arayıp havanın sıcak olduğunu ceketi giymememi tembihliyor???????

yani dolaptan bir şey almayı unutmuş olsan da istesen, spesifik olarak yer belirtip koordinat versen arar tarar karıştırır asla bulup getiremez.
ama aklına düşmüşse elime ceket vermek; tüm dolapların en kenarında köşesinde, hurçların içinde, çekmecelerin dibinde kalmış, en eski en topaklanmış en eprimiş en sünmüş iğrenç bir ceketi bulup elime tutuşturur büyük bir zevk ve zafer duygusuyla!
hele öenmi şık görünmen gereken bir yere giderken bunu yapmaktan ayrı bir haz duyuyor sanki! dolapta askıda tonla ütülü gömlek, ceket, mont ve hırka dururken; 20 yıllık bir hırkayı vermeye çalışır eline. bunu mu veriyorsun deyince, bu eskimiş şeyi evde bile giymediğim şeyi mi giyeceğim toplantıda deyince şaşkınlıklar içinde kalarak evet der bir de. ne olmuş.
yani sana bu dandik şeyler yakışır demek istiyor adeta.


*---------------*****************************---------------------------



bir de poşet verme sevdası var. her Allah'ın günü evden elimde bir torba olmadan çıkamam. arada yemem için muz verecek mesela ama buzdolabı poşeti ya da eli yüzü düzgün bir mağaza poşeti yerine lekeli kırışık kocaman bir market poşeti verir.
bir de kıvırıp çantama tıkmama sinir oluyor elimde taşıyacakmışım!!!

zaten sana göre ne yaparsam yapayım düzelemeyecek bir ucube çirkinliğim yok mu bir de elime çirkin poşetler vererek perçinlemek garantilemek mi istiyorsun?
kimse kadın diye dönüp bakmasın bana istiyor!
sonra da evlenmemi bekliyor. hem asla evden çıkmayacak sosyalleşmeyecek konuşmayacak ve dikkat çekmeyeceğim hem de evlenivereceğim?

ya evvelki yaz arkadaşımın nişanına gidiyorum, özenmiş giyinmişim: son anda elime büyük bir hevesle bir poşet tutuşturuyor! içinde de 2 domates var! muz kalmamış. ee napacam bunu? yiyecekmişm??????????
arkadaşımın nişanında domates mi yiyeceğim?
kenara çekilir yermişim!!!!!!!!!!!!!!
çantamda yer yok ama zaten mesele elimde taşımamı sağlamak!!!
ya da son dakikada beni sanki hazırlanırken tepemde bir o yana bir bu yana beni sigara dumanına boğarak sinirlendirmemiş gibi daha da sinirlendirip moralimin bozulmasını sağlamak amacı. böylece asla memnun olamayacak eğlenemeyecek fotoğraflarda da bu çirkin suratım iyice asık çıkacak!!!







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder