komşulara diyor ki yazlığımızı çok seviyormuş hem orada çok daha rahat ediyormuş hem yorulmuyormuş!
o zaman oraya tamamen yerleşin teyzeciğim desinler bekliyor çünkü. sonra dönüp bana bakarak ve ima ederek benim istemediğimi vurgulayacak ve insanlar da beni kınayacak!! mesele o!
hem orada rahat rahat içiyormuş sigarasını! heryer açık ve esintili olduğundan beni hiç rahatsız etmiyormuş!!!
o kadar da emin ki!!
her zaman rahat içiyorsun.
hayır hiç rahat içemiyormuş!!! ben rahat vermiyormuşum ki!! tabi bırakacam tüm evi dumanaltı edip suratıma üfleyerek beni de zehirleyerek yaşayacak!!!
kış ayları zaten bir işkence. asla evi havalandırmak istemiyor. ben olmsasm aylarca nefes ve sigara dumanıyla yaşayacağız!! bir tek yemek kokusu oluyor diye mutfağa izin var havalandırmaya.
bunu da komşuya diyor rahat vermiyormuşum sigara içmesine.
tabi beni de zehirle anneciğim ne olacak biraz ömrümden gitse bok var yaşanacak uzun uzun zaten!!!
aman öyle mi demiş kendisi? senelerdir içiyormuş kendine bişey olmamış da bana azıcık koktu diye mi olacakmış!?
ya olursa diye bir endişesi yoktur annemin. olursa olmuş olur ne var.
sanki her zaman rahat içmiyor da. ben seninle aynı anda zehir solumak zorunda mıyım???
tabi biz çocukken gençken içmezdi. mutfağın kapısını çeker orada içip havalandırır, hava iyiyse balkonda dolanarak ya da oturarak içerdi.
ne zaman ki menapoza girdi zaten deli deli zamanlarda afakanlar hararetler basıyor olmadık zamanlarda üşümeler geliyor; işte o zamanlar saldı gitti.
tabi ablam kısa süre sonra evlenip uzaklaştı eniştem de kırk yılda bir bir tane içer. hiç solumuyor yani. oh favori evladı kurtuldu beni takan yok!
ben senelerdir evde kavga çıkarıyorum. normal söylemekten anlamıyor. sen ne kadar rahatısız olduğunu karşısında anlatıyorsun he hı deyip gidip bir sigara yakıp üfleyerek içiyor!!!
kulak duyuyor beyinde yer etmiyor.
mecburen kıyamet kopartmak gerekiyor her seferinde kırıcı kötü tepkiler. anneme sorarsan çok çok aşırı dikkat ediyormuş ama ben uyuzmuşum.
bir gün kavga ederken bana ben nefes alamıyorum deyince alamazsan alama demişliği var ve asla özür dilemedi.
sabah ilk iş sigaraya koşuyor. en tuvalet ne su içme derdi var ne de günaydın deme. sadece sigara. yani ben duman altında kahvaltı ediyorum!!! orayı burayı açsan nafile. 20 saniye geçmeden kapamaya başlıyor yetermiş!!!
tabi başka insanlara anlatırken tüm teatral havası oyunculuk yeteneğini konuşturarak yalanlar söylüyor. asla benim yanımda içmezmiş rahatsız oluyorum diye!!!
nasıl yalan kuyruklu!!
yani eğer hemen önceki gün büyük ve kırıcı sert tepkilerle münakaşa çıkarttıysam anca dikkat eder. ama zamanla unutuyor. hatta karşıma oturup güya yana üfleyerek konuşur benimle pişkince....
anneme göre duman zararsız, hele yüzüme değil yana üflüyorsa ve rüzgarda havada dağılıp görünmez oluyorsa hiç değil o sadece koku!!! zararsız. aslında zarar verip vermemesi umrunda değil. ona göre ne kadar verecek ki????
ben her zamanki gibi kötü bi insan olduğum için çok bet huyluyum anneciğim mutlu olmasın diye onu rahatsız etmek için yersiz ve gereksiz manasız yere hır çıkarıyorum. rahatsız olunacak endişelenecek bir şeyi yok. bir paketi pofur pofur içtiği ve 3 gündür havalandırılmayan salonda bile otursam ne önemi var ki takar bir şey olmaz.
hele yazlıkta sürekli ağzında sigarayla dolaşır gayet lakayt!!! heryer açık olduğu için hiç koku kalmıyormuş!!!
annem bir türlü anlamıyor benim sadece sigaranın perdelere kumaşlara saçıma kokusunun sinmesinden hoşlanmadığımı düşünüyor ve inanıyor sen ne anlatırsan anlat.
duman zararsızmış sadece kokusu hoş olmayabilirmiş ben abartıyormuşum.
şu gün hasta olsam kendini suçlamamak için bahaneleri hazırda tutuyor yani sanki.
ben her sabah sigara dumanı ve yayılan kokusuyla uyanıyorum; neyse ki akşam 11 den sonra içmiyor çünkü yoksa gece aşırı derecede öksürüyor. güya hani bir şey olmamıştı? hele kışın üşütürse. o sesin 152lik bir kadından çıkmasına şaşarsınız!!!! te odasında öksürür komşular bile duyup rahatsız olur.
o da garip ve saçma ama annem evvelki sene bronşit 1olmuştu ve çok öksürüyordu özellikle geceleri. komşu da gece tavana duvara falan vuruyordu!!!
kendi piç kurusu oğulları her sabah okula giderken bağırarak itişerek küfrederek hazırlanıyor, akşamları odalarında maç ve kavga ediyorlar hiç umurunda değil rahatsız olmuyor, uyarılara aldırmıyor.
ama kendine en ufak gürültüde bunu haksızlık olarak görüyor. çok kere başka yerlerden gelen müzik sesi gibi gürültülere kapıya dayandı da ağzının payını vermek zorunda kaldım, gerçi anneme kalsa boynumuzu büküp yapmadığımız gürültüyü kabullenip af dileyeceğiz ya!!!!
annem öksürünce uyanıyormuş duvara vuruyor öksürmesinmiş!!!
her yaz da sigara yüzünden tartışsak da nafile yazın daha iyiymiş. her yer açık diye ağzında sürekli sigarayla dolanıyor. bari benim tarafımdan uzak dur ama yoooo gayet pişkiiin. mesela ben balkona kaçarım temiz hava alayım diye hop yanımda biter dumanıyla!!! gümneşlenecem azıcık balkonda; kapıda dikilip sigarasını içer rahaaaaaat rahat!! dağılıyormuş ama!! burnunun dibindeyim dağılsa ne olur ilk önce bana geliyor bana solutuyorsun!!!!!!!!!11
ha ama kendim içsem sigara hiç istemiyor!!! ve kavga da büyürse bana SEN DE İÇMİŞTİN AMA SİGARA!!!!!!!!!!!!!! diyor mızıkçı çocuk arsızlığıyla!!!!!!!!!!
hayatımda sadece 1 paket sigara satın aldım kendime ve 20 adedi bitiremedim bile. ama anneme göre ben de içtiğim için şikayet hakkım yok!!!!
sanki önceden vardı da!!
tabi yazlıkta benim odam da yok ki kapımı kapatayım. işte bundan da aşırı memnun. köşede gözünün önüde sürekli beni gözetliyor kontrol ediyor, konuşuyor ve soru soruyor...
yazlık değil de işkence evi sanki!!! daha çok sigara dumanı, kendi odam yok, tuvalet-banyo sırası beklemek zorundayım ve sürekli gözetlenip sorgulanıyorum....
ha tabi bir de pazar çilesi var.
2 kişiyiz ama annem çıldırıyor pazarda nasılsa hammalı da var. geöen sene bıraksam 12 kilo çilek alacaktı!!! ben taşıyacakmışım tabi ki!!! sadece o da değil poşetler dolusu sebze de!!!!
reçel yapacakmııış!!!! ben yiyemiyorum alerjim var ama anlamıyor. sanki alerji öldürecekmiymiş. ya her yerim kızarıp kaşınıyor? sen alışverişten tatmin ol diye ben çile çekeceğim!!!!!!!!
bir gün de 36 yumurta getirmiş eve!!!!!!!!!! kim yiyecek kendi midesi tansiyonu kaldırmıyor ki fazlasını. bayatlar. e ben sabah sucuklu yumurta yaparmışım! bana iyilik ediyormuş.
işlenmiş gıda tüketemiyorum sırf katkı maddesi içerdiği için değil; polikistik overdan mıdır nedir sivilce yapıyor bende. ama asla anlamıyor annem asla beynine işlemiyor.
aslında galiba ben dikkat ettikçe bunlara benim inadıma, beni zorlamak sınamak için bir challence-meydan okuma, bir tür kendiyle yarışma ve eğlence sanki.
inadıma sucuk sosis hamur işleri şekerli şeyler doldurur eve yazın özellikle. çünkü markete tek de gidebiliyor.
yiyemiyorum demenin bir manası yok gözünde anlamıyor ki bomboş gözlerle bana bakıp neden diyor? bu polikistik over-kist-kilo kısır döngüsünü baştan anlatsan ne yazar. sadece mideme dokunduğu için diye düşünüyor!!! çünkü sadece kendinde olan sorunları önemseyip aklında tutabiliyor!!!!
bir ezberlemiş "yiyemiyoruz hazmedemiyoruz midemize dokunuyor" tamlamasını tamam. ona göre benim yemek istememe yiyememe sebebim sadece midem olabilir!! anlamaması çok garip çünkü bir deha kadar zeki olduğundan ve bir fil kadar hafızalı olduğundan emin.
herkese de zevkle "yiyemiyoruz hazmedemiyoruz midemize dokunuyor" diyor. hatta kendini kaptırıp ben de yaşlı kocası ya da ikiziymişim gibi herşeyi aynı anda yapamadığımızdan emin hale geliyor. yürüyemiyoruz yiyemiyoruz içemiyoruz uyuyamıyoruz!!!
garip.
her seferinde düzeltmem gerekiyor midem yüzünden değilllll diye yaaa deyip anında gene unutuyor. ertesi gün gene baştan!!! hatta bazen de midemden olduğundan emin ısrarla midemin de hazmetmediğini iddia ediyor!! ne istiyorsun senin gibi gastrit-ülser-reflü hastası mı olayım???????? bari midesi sağlam henüz diye sevineceğine memnun olmuyor yaa!!!
hele kışın bir mide sorunu yaşadı; doktora götürünceye kadar göbeğim çatladı o ayrı, o kadar kaprisli ve küfürbaz huysuz ki; iyileşti midesi ama bu sefer domatese düşman oldu salatalığa falan da. ve asla eve sokmak istemiyor asla.
annemin düşmanlıkları çok abartılıdır. birisinden bir şeyden nefret ettiği zaman yanıp kül olmalarını yok olmalarını diler!!!!!!!! gerçi acıma duygusu nöbeti de çok abartılı ve mantıksız. kendini de dünyanın en mantıklı insanı addediyor bir de!!! evvelki sene eve Suriyeli bir aile alıp beraber yaşayacaktırk!!! maddi yardım etmek yetmiyor koynumuza alacağız????? tiksinirse ben önceden tuvaleti banyoyu silecekmişim!!! çalışmayacak evden çıkmayacak ve annemi yabancılarla yalnız bırakmayacakmışım??????* ne şahane mantık ama!!! gece boğup gebertmeyecekleri ne malum mesela????? ona da çare buldu; nöbet tutarmışım! ha uyumayacam da!!! ne harika bir hayat!!! ne mantık. tabi acıma nöbeti geçtiğinde onca insanı kapı dışarı etmeyi bana bırakacak ve hal tavırlarıyla sanki kendisi bayılıyormuş da ben kovuyormuşum numarası çekecek. benden nefret edip sonra gebertirlerse diye bir endişesi de olmaz hiç. dünyanın en mantıklı en aklı başında en düşünceli insanı oysa!!!
senelerce evcil hayvan istedik asla yanaşmadı ama acıma nöbetinde hasta ölmek üzere kedi getirip bana bok temizletti. garip bir bakteri-virüs falan bulaşır diye bir endişesi hiçyok. o anda sadece acıma nöbetinde kediye odaklanmış ama bir şey de yapamıyor benim planlarımı da sürekli baltalıyordu. artık kavgaya tutuşmuştuk ama anlamıyor.
kedi besleyen komşuya danışayım diyorum kavga kıyamet bana bağırarak istemiyor, atlayıp taksiye bir kliniğe gidelim diyorum ona da isyan ediyordu çok para alırlarmış, ne yapayım peki????????????? ne desem beğenmiyor ama bir çözüm ürettiği de yok!!! sabaha kadar kedinin ölümünü izleyip bokunu temizleyeyim istiyor ama üç gün sonra da şikayete başlayacak; yok tüy oldu yok çiş oldu bilmem ne!!!
yani insanın bam telini bulup üstüne basmaktan zevk alan bir insan. akşam akşam bağırtıyor beni!!!! ne yapsam beğenmeyip eleştiriyor ama hiiiiç de önerisi yok. ne yapayım peki sen söyle diyorum ağlamaklı ağlamaklı bilmiyorum diyor!!! o zaman bırak ben bişey bulayım onu da baltalıyor. herhalde kedi elimde ölsün sonra da beni kedinin ölümüne sebep olmakla suçlasın istiyordu!!!!!!!!
zaten zamanında bize zorla bir japon balığı almıştı; 6. ayında ölünce sonunda pişkince beni suçlamıştı. önce ahmakmışız ölüm nedir bilmiyormuşuz gibi saçma tavırlarla açıklayıp ağlıyor efem çok üzülmüş ama tuvalete atıp sifonu çekebilmiş!!! ben bahçeye gömerdik diye ağlayınca da yani kabahati asla olmayacak ya iila senin yüzünden öldü çok yem verdin diye bana yıkıyordu suçu rahatça. ablacığıma kıyamaz ama o hassas yavrusu!!!
ablam çok hassasmış duygusalmış hemen üzülüp ağlıyormuş kıyamazmış.
herkesin üzüntüsü farklı ben de sinirleniyorum önce mesela ama anneme göre ben huysuz kötü ruhsuz bir insanım hiç hassas değilim. ama tut ki bam telime gelmiş ablam gibi hemen ağlamaya başlamışım buna da sinir olup beni azarlar; saçma yere ağlıyromuşum!!! kendi karar verecek ya bunlara da. ne zaman ne kadar üzülüp ağlayacağıma da!!!
------------
ha tabi yazlığa geçtiğimiz ilk gün de kriz. ve bana işkence.
geçen sene mesela ablam da denk gelmiş bizimle gelmişti. kapıya geldik, ben açtım anahtarla. çünkü annemin gözü eskisi gibi görmüyor tabi açamıyor yani zorlanıyor o zaman da sinirlenip ana avrat sövüyor. ablam desem sanki bir yabancı, turist gibi her zaman bize geldiğinde. şehirdeki evde de yani. sürekli bir şey lazım olunca yerini bilmiyor tavırlarında yabancı gibi hizmet bekliyor.
nazlı su içecem. susadım.
iyi iiiç.
e bardak nerede?
nerde olur bardaklar?
sanki su bardakları ayrı bir diyarda? alıp tavandaki gizli bir bölmeye koyacaz? herkesşn hemen hemen aynı yerde olmaz mı? mutfak dolaplarının camlı kapaklı yerlerinde? aç birini bul al iç değil mi. ama spesifik bir tarif bekliyor yer ve hangi bardak?
ne bileyim ben belki değişik yere koydunuz?
ya annem senelerce senin evini kendine göre düzenlediği için hem seninle hem dünürle didiçmediniz mi? böyle saplantılı bir insan kendi evinde bardakları farklı yere koyar mı? koydurtur mu? ama aşırı mantıklı ve zeki ya anası gibi hiiiiç gelmez aklına bunlar.
içiyor. sonra bana bardağı napayım diyor?
sanki yabancı biri de içtiği bardaktan tiksinecez.
sonra havlu lazım mesela ama asla yerini bilmediği iddiasında? diyelim ki bilmiyor, ara bul. ama çekmeceleri kurdalamak istemezmiş! ah canım!!! çantamı kurcalıyon ama!!!?
mesele sadece yerini bilmemek değil ki evin kızı kendisi de; kalkıp herşeyi ben eline vereyim istiyor. ya yetmiyor mu annemin elinin altındaki hizmetçisi olmam?????????????
böyle bebek gibi eline bardak ver bardağı elinden al, havlu lazımsa al eline ver işi bitince geri al.... yabancı misafir turist bizim evde. annem de bundan çok memnun ve gayet rahat benim hizmet etmemi bekliyor sürekli. ha ben ablamın evinde kalınca böyle karşılanıyormuyum peki? HAYIR. hatta anneme kalsa evi temizleyip ütüsünü de ben yapacam. mesela bir gün yanımda pijama getirmeyi unutmuşum ablamdan istedim; çok bozuldular efem ana-kız kendim alaymışım sanki bilmiyormuşum yerini!!! ulan sen ana evinde turist oluyon da ben kocasıyla ayrı yaşayan ablamın evinde köle oluyom!!!!!!!!!!!!?????*
geçen sene de işte ben açtım kapıyı girdim içeri. efem prenses ile kraliçe giremiyor. yüzlerinde tiksinmiş bir ifadeyle kapıda dikilip bir şeye dokunmak istemiyor ve elleri bilekten kırık ve hava durarak içeri giremiyorları. annem de hemen fikir üretti ablamla kendisi bahçede oturacaklarmış ben evi temizledikten sonra çağıracakmışım!!!! arkalarını dönüp kıçlarını kıvırarak giderken de ablacığıma veryansın ediyor annem; kendisi diyormuş hep kışın da gelelim hafta sonları temizlik yapalım ama ben yanaşmıyormuşum!! ablam da anncim kızın zamanı hali mi var ki kışın bir de yazlık temizlesin? nerden aklına gelsin ki neden beni düşünsün? hemmen anneciğine onay veriyor ki aman araları bozulmasın aman.
bir de bana hizmetkar gözüyle bakılmasına alınmamam gücenmemem üzülmemem ve sinirlenmemem gerekiyor ki ne tepki göstersem yersiz, saçma gereksiz!! yani bunu akıl etmemem ve düşünmemem bile gerek!!! ne yani yaşlı annemle turist ablam mı temizleyecekti evi benim gibi planlanmamış istenmemiş bir ucube dururken aşk çocuğu mu hizmetkar olacaktı!!!
bundan ayrı bir de araya zaman girince evdeki tüm elektroniği çoktan unutmuş oluyor annem ve hepsini en baştan izah etmem gerek kullanması için. tam temizlik yapıyorum diyelim içerden tv nasıl açılıyor diyor. ama temizliğe ara vermeden anlatacağım haa!!!!!!!!!!!
kızıyor gelme sen yap işini!!! söyle nasıl açılıyor bu!!! robotum ya ben anında bilecem sanki anlatınca anlıyormuş gibi. kırmızıya basacaksın diyorum. şaşkın ne kırmızısı????????? kumandadakiiii!!!!! kırmızı yokmuş!!!!! yeşildir o zaman!!! yeşil de yokmuş!!!
ne kadar da cahil ve ahmağım 8 aydır görmediğim boktan kumandayı nasıl hatırlamam!!! e sen benden daha zeki daha hafızası güçlü değil misin sen niye hatırlamıyorsun??????
kendi kanepeye oturup ayacıklarını uzatacak; ayak parmaklarını ayırıp oraya buraya hareket ettirerek oturduğu yerden emir verip azarlayacak beni!!
tabi temizliği de yerlere yatarak kendimi oradan oraya atarak yapmamı istiyor. senin fıtığın kireçlenmen olmasın sen kendine dikkatli bak diye birşeyi assssssla söylemedi bir kere bile.
ama ablacığıma kıyamaz, ablam telefonda temizlik yaptığından bahsetmişse ah yavrusu ah kıyamazmış sen yapma kadına bırak der!!! ama anneme kalsa eve hiç yardımcı almayacağız hepsini ben yapacağım!!!
bak yazlık konusundan hayatımdaki milyonlarca olumsuz anı ve travmaya ulaştım gene. armut dibine düşermiş beni de kendine benzetti!!!
ağzımdan güzel laf beynimden güzel fikir geçmiyor.
istediği de bu zaten. asla olumlu bir düşüncem hissim olmasın. dünya bana zehir bana bok gibi olsun ama işkenceyle mecburen robot gibi yaşayayım eşşek gibi.
tabi nasılsa kimse beni takmıyor gerekmiyor da....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder