13.06.2018

pazar heyecanı

okullar kapanmış nazlı biz niye geçmiyoruz yazlığa??????????
sanki karne alan öğrenciyim de okullar kapandı dediğim an benim de işim bitiveriyor!!
sanki kendisi öğretmen değildi de haberi yok işten güçten!
ama artık çok kolaymış hep bilgisayardanmiş işler niye hemen bitirmemişiz ki!!!

şimdiden yazlığın hayalini kuruyor. sanki yazlık denen şeyden de bir haberi yararlanmışlığı var. duyanlar da sanıyor ki annem deniz-kum-havuz-güneş keyfi yapacak!!!
yüzme bilmememiz bir yana güneşlenmeye de iyice karşı oldu. tek istediği ufacık bir evde yaşamak ve yakındaki pazardan alışveriş yapabilmek.

daha aylar öncesinden yaz yaklaşıyor diye heyecanlanıyordu. pazara gitme hayalleri kuruyordu.
gene başladı iyice şimdi. 10 dakikaya bir yanıma gelip pazardan neler alacağımızın hayalini kuruyor anlatıyor ve yazlıkta bıraktığımız kuru gıdaların şeceresini istiyor benden!! başka hayatta bir derdim yok ya yazlıkta kaç kilo nohut bırakmışız gramı gramına bileceğim!! madem hafızan şahane mükemmel sen neden bilmiyorsun ya?

tıklık tıklım bir yazlık, bahçede ahırdan boşanmış deli danalar gibi koşturan her yaşta velet çığlık çığlığa ve etrafa su yada kum saçarak dolanıyorlar. ev desen ufacık! her ses her yerden duyuluyor! üstelik sıcak. ve benim bir dolabım, odam, tuvaletim bile yok. her sabah erkenden ya gürültüden ya sigara kokusundan ya sıcaktan terleyerek uyanıyorum.
bana işkence olunca anneme harika geliyor herhalde!

niye terliyorum klima yok mu? 2 tane kocaman yeni sayılır klima var ama annem korkuyor ve açtırmıyor!!!!!!!! ne kavga ne gürültüyle.

o kadar kuralcı ve sabit fikirli ki anneme kalsa sadece ağustos ayında kolsuz bluz ve şort giyilebilir ve dışarı da sadece markete ya da pazara ev alışverişine en kısa süreler için çıkılabilir!! yani o askılı bluzlu ve şortlu halini kimsecikler mümkün mertebe görmeyecek!

herkes güneşlenmekten yüzmekten afrika kökenli insanlar gibi esmerleşmiş olacak sen ise beyaz peynir gibi dolanacak bu arada da sıcaktan ve güneşten şikayet edeceksin!!!!!!!!

hele yazlığa geçtiğimizde; daha 15 dakika olmamış pazardan döneli öteki haftaki pazarın hayalini kuruyor annem. eskiden uyuyana kitap okuyana falan saygı duyardı şimdi zerre umrunda değil; pişkin pişkin gelip ikide bir dibime bana gelecek hafta pazardan ne alacağımız ne yemekler yapacağımızı anlatıyor.

kitap okuyorum deyince okuuuuu diyor. tepemde carcar konuşurken ve benden cevap beklerken nasıl okuyacağım? ya da nasıl dizi izleyeceğim???????
böyle deyince de çekilip ha tamam diyor ama bu sefer de tam dalıp gitmişken yaptığın şeye aniden çıkagelip konuşuyor 15 dakikada bir falan!!!
aslında sabahtan akşama kadar evde pinekleyip sadece kendini dinlememi istiyor. anlattığı da hep aynı şeyler ve elbette bir tane olumlu olay düşünce falan yok!!
depresyona sokup beni damdan atlayayım istiyor sanki!!

gece bile geç saatte uyanıp yattığı yerden höykürerek uyuyamadaığını haykırıyor ki o ana kadar horultusundan geçilmiyordu. yani gece deliksiz uzun bir uyku bile fazla bana!!!!


işe giderken hemen hemen her sabah bakım-makyaj rutinimi sorgulayıp eleştirir gereksiz anlamsız bulurken pazara gideceğimiz zaman sabahtan bana hatırlatıp duruyor sanki 200 kere hangi gün pazara gidileceğini ne alınacağını hiç söylememişcesine sürpriz yaparmış gibi bir heyecan ce şevkle bana ne giyeceğimi ne renk far süreceğimi sorup cevaplamadan benim yerime planlama yapıyor!!
işe giderken ya da bir yere giderken değil dangalak kıro dolu sebze-meyve pazarına giderken elbiseler giyip makyajlar yapacağım????????????????????

yeşil elbisemi ütülemiş miyim? istersem hadi ütüleyelimmiş!! yeşil farım varmış değil mi onu sürermişim!!!

napalımmış hayatımızda başka birşey yokmuş ki!!

senin yoksa yok!!

tabi yani her yaz bir önceki yazı falan unutmuş halde büyük umutlarla bütün yaz tamamen eve kapanıp assssla şehre inmeyeceğimizden de emin konuşuyor! hem gerekmeyecek hem istemeyeceğiz.
ama ne yüzeceğiz ne güneşleneceğiz ne akşam sahilde takılacağız. eve kapanmış ceza almış gibi klima vantilatörden de korkarak terleyerek sıcaklanarak ev hapsinde gibi yaşayacağız! sadece tek eğlencemiz pazara gitmek olacak. ve bu harika ideal hayat anneme göre sanki! tabi böyle durumlarda da kusur bulmadığı gün yok!!
yani daha mutsuz daha ruhsuz daha da mutsuz ve ruhsuz robot gibi yaşayacağız ta ki ablamlar ya da beliki teyzemler teşrif etmeye layık bulurlarsa bizi inzivaya çekildiğimiz mağaramızdan çıkma hakkına ve lüksüne bir lütufmuşcasına çıkmaya hak kazanacağız. ama ola ki lütfedip de teşrif edemediler aylarca kımıldamadan yaşamadan ot gibi evde pinekleyerek yollarını gözleyeceğiz?

aslında tüm hayatımız da böyle olmalı!!! yaylaya köye iyice insansız inzivalara çekilip, lütfedip teyzemler ve ya ablamlar teşrif edinceye kadar cezalı gibi ruhsuz bir hayat yaşamalıyız. ha onlar gelince eğlenip mutlu mu olacağız? eğlenecek miyiz? hayır bize bunlar yasak bir nevi!!! annem ağrısından sızısından şikayetler sıralarken ben de aman misafirlerimiz rahat etsin diye 5 dakika oturmdan hizmet edeceğim!!!

işte hayat bu!!! annemin hayallerindeki de bu. ama köy olursa tabi hayvan da yetiştirip bahçe de ekeceğiz ki ablacığıma taze ürünler yollayabilelim!!! ben de çalışmak sosyalleşmek falan dururken tarlada bir başıma kendimi sakatlamaya çalışacağım annem de hanım ağa gibi emirler yağdırıp ardından da eleştirilerini sergileyecek!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder