her sene ama aksatmadan her sene daha nisan sonu mayıs başı annem başlıyor: yazlığa geçelim.
tabi ki her sene ama her sene hiiiiç sektirmeden büyük umutlarla ve gayet kendinden emin bir şekilde şöyle diyor;
bunları yanına almayacaksın değil mi? almasan olmaz mı???????
bunlar dediği tüm makyaj-bakım ürünlerim, bilgisayarım, kablolar, şarj aletleri, şarjlı diş fırçam!
sadece saçımı tarasam, yıkansam ve dişimi fırçalasam yetermiş!!!
tabi ama kendi arkadaşları falan uğrayacaksa öyle değil; o kadar havalanıyor ki gidip dandik kuaförde makyaj yaptırayım istiyor ve tabi ki bana zorla dırdırla aldırdığı korkunç yeşil elbisemi giymemi!!! kuaför elbiseme göre makyaj yapacakmış!!!
sağ olsun annem bana ve benim becerilerime hiiiç inanmadığı için herkes benden daha iyi giyinmeyi biliyor, herkes benden daha iyi saç ve makyaj yapıyor. hadi saçı kuaför daha iyi yapıyor ama makyajı başkasına yaptırmam, hele mahalle arası kuaförlerine??????????
ama benim bir işim çıkmışsa bir arkadaşımla görüşeceksem mesela anneme göre hiiiiiç önemi yok benim üstümün başımın saçımın makyajımın!!!
hatta olmasa da olur! gereksiz lüzumsuz zaman kaybı boşa para harcama!! ama kendi arkadaşları için süsleneceğim hem de kendi demode fikirleriyle!!
tabi ne annem ne teyzem ne de onun yaşındaki tanıdıklar asla trendlerden ve çağdan haberdar olmadıkları için kendi gençliklerinde ve makyaja ilgi duydukları sırada öğrendiklerinin hala geçerli olduğundan eminler!!!!
her yaz annem gözünün içine yeşil far çekmek diye tutturur!! benim yaptığım makyajları beğenmiyor kendi daha iyi biliyormuş!! yeşil kalem ve far!!
mayıstan itibaren başlıyor her hafta yazlığa geçelim!!! bu hafta geçeriz değil mi? hatta çanta hazırlayıp kapıya koyuyor geçeceğiz bu hafta yazlığımıza diye de her komşuya anlatıyor!!!
yazlıkta şahane olsa bari!!! kiracıların paraladığı mutfak-banyo dolaplarıyla, kışlık evde ne kadar eskimiş eprimiş görmekten usandığım arızalı şey varsa hepsi burada. üstelik daha gürültülü, ciyyak ciyyak bağıran veletler havuzlarda, site bahçesinde ıslak ıslak koşuşturuyor!!!!!!!
yazlığı daha çok sevdiğini iddia eder hep önceden ama gelir gelmez söylenmeye başlar!!!
esas mesele yazlığı sevmesi değil benim orada asla rahat edemediğimden emin olması herhelde!!!
bir türlü idrak etmek kabullenmek istemiyor, yazlıktan işe gitmem çok zor olacak.
herhalde beter olayım istiyor. hem de bir kere sormuyor her hafta aynı şey. ben de her hafta aynı cevabı veriyorum annem de somurtuyor.
sıkılmış buradan yazlık daha güzelmiş.
yazın öyle demiyor ama???
3 gün sonra şikayetleri arttırarak başlıyor söylenmeye. çok kalabalıkmış çok gürültülüymüş çok fazla piç kurusu varmış!!!!!!!!!! hani daha çok seviyordun?
çok sıcakmış esmiyormuş.... sürekli şikayet.
annemi hawai'ye götürsen gene şikayet edecek, dırdır edecek, surat asacak, eleştirecek, tad kaçıracak, anın güzelliğini yaşamak yerine tadını-büyüsünü-güzelliğini kaçıracak bir şeyler bulur!! asla bulamadığı olamaz.
hiç bulamazsa mızıl mızıl yaratır sen de kusur arar.
mesela dondormayı çirkin yiyorsundur!!! saçında rutubetten bozulmuş uyuz gibi olmuştur!!!
ayağına taş batmıştır ayyy!!!! durur terliğini-sandaletini çıkarırken koluma yapışır, abanır da abanır, ayağının altını kontrol eder küfrederek!!!
sinek vardır hep ısırıyordur sinir olmuştur.
merak etmeyin siz de gelseniz sizin ruhunuzun duymayacağı şekilde yapar bunu. işkence bana en çok. başkalarına kıyamaz!!! mesela ben sinirlensem sıkılsam bir şeyden bana huzur kaçırdığımız sinir bozduğumu rahaaaat rahat ve pişkiiin pişkin söyler!!! ne hakkım varmış??????
senin benim huzurumu kaçırmaya gayet hakkın var ama?
hayır o kaçırmıyormuş ki.
kendisi karar verir böyle şeylere. gayet emin ve pişkin "hayır ben kaçırmadım huzurunu sen benimkini kaçırdın" diye savunur kendini. "hayır ben sinirini bozmadım".
sen istediğin kadar de sen bozdun hayır kabul etmez kendisi bozmamıştır!!! benim sinirimin neye nasıl ne zaman bozulacağına kendisi karar verir.
ola ki kendinin asabı bozulmuş ama benim ki bozulmamışsa sinirinden çatlar ve benim de moralimi bozmak için ince ince üstüme gelir.
başkalarına kıyamaz ama. mümkün mertebe belli etmemeye çalışır onlara. başkalarına saygı duymak lazım tabi!!!!
bir de yağ gibi üstü çıkmaya çalışıp elinde biriktirdiği sen de bunu yaptın sen de bunu dedin kozları var ki küçük bir çocuk gibi komiktir. 1993te dediğim bir şeyi bana koz olarak kullanmak ister mesela..... sanki ben de 90lardan kalma kozlar yokmuş gibi....
küçük bir çocuk gibi inat ve bencil ve huysuz. aman yaşlandı ondan demeyin hep böyleydi ama giderek daha beter hal alıyor üstelik hiç sevimli değil, küfürbaz ve osuruyor ve de horluyor.
sana baktı büyüttü nazlı.
ben mi dedim doğur??? hep aynı şeye sığınır bahane olarak doğurdum denir. sanki kapıya ben dayanmışım doğursun diye. sevmediği adamla ne diye ikinci çocuk yaparsın ki? sonra bir ömür başıma kakar. beni hiç istememiş babam!!!! kavga etmiş bağırmış sövmüş tokatlamış!!!!
bak beni dünyaya getirmek için ne çileler çekmiş. demek ki bedelini fitil fitil ödeyeceğim bir ömür.
o gün güzel geçmişse en azından 1 kere laf geçirmeden duramaz. ennnnn azından sivilcem çıkmıştır!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder