hoşçakalın ben gidiyorum.
blogumu bırakıyorum. artık bıloggır değilim.
evleniyorum ve suudi arabistan'a yerleşiyorum.
evet doğru duydunuz. annem herşeyi düşünmüş herşeye razıymışız!! oldu bu iş!! insan muamelesini asla ama asla göremeyeceğim bir hayat hayal etmişimdir hep! sonunda gerçek oluyor..
şaka şaka.
bir yere gittiğim yok. burayı bırakır mıyım hiç? kime dırdır edip aynı şeylerle kafasını ütüleyeceğim?
korkma doktorcuğum eğer okuyorsan. hobilerimi ve ilaçlarımı bırakmayacam...
okuldayken annem aradı bir neşe bir telaş. vırvırvır konuşuşup duruyordu. koridorla çocuklar koşturuyor çığlık çığlığa bir yerde tadilat var matkap sesleri, kapı çarpıyor duymuyorum ne diyor.
arada
bilmem kimin oğlu.... bilmem neye ney... dedi dedim demiş demişler.. lazımmış... evlenmek istiyormuş... gidiyormuş...
*gel.
akşam konuşuruz anne kapatıyorum.
*gel gel şimdi gel de konuşalım.
gelemem anne ders var bitmedi daha.
*boşver bırak gel sen.
bırakamam hadi görüşürüz....
he hı deyip kapatıyorum. karar vermiş kendisi herşeye razıymışız ya! değil mi?
ne münasebet!!!
bir de sevinç içinde eve koşarak gelmemi bekliyor. koşarak müdüre çıkacam ben evleniyorum diye istifamı basacak heidi gibi seke seke koşup eve varacam!!!
bilmem kimin nesinin bilmem nesinin oğlu 38 yaşındaymış bilmem ne şirketinin bilmem ney ney işindeymiş, bilmem ney ney için şirketi suudi arabistan'a 2 yıllığına gidiyormuş. annesi artık evlensin de yemeğini ütüsünün kim yapacak orada diyormuş. bilmem kim de öğretmen hanımın kızı nazlı var demişmiş annemi aramışmış. annem de sevinmiş tamam demiş ben herşeye razıyım demişmiş. biz herşeye razıyız demişmiş....
çok sevinçli akşam! tabi bu kadar karamsar şom ağızlı ağzından iyi laf çıkmayan biri ne kadar neşeli olursa. saatlerce düşüp taşınmış plan yapmış çoğu şeye karar vermiiiiiiiişşşşş....
okulu yani çalışmayı bırakıyorum evleniyorum veeee suudi arabistan'a yerleşiyoruuum...
laylaylaylay laylay hahahahahahahahahhihihihihihihi hohohohohohohhehehehehehehehihihkhohokikikikiikikikihahahahahahahhalalalalalalalalalal
laylaylaylaylaylay olaaa olalalalalalalalalal ola ollaaaaaa
tabi evlenmek olsun bana! şart olarak gobi çölünü yürüyerek geçeceksin, 5 aslanı avlayıp getireceksin diye şart koşsalar gene yaparım !! yeter ki evleneyim biz her şeye razıyız!!!
uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
27.01.2018
Biz hazmedemiyoruz.
Ailecek yemeğe gittik, kimse farkında değil çünkü başkalarına her zaman rol keser; ne kadar modern anlayışlı ve sevgi dolu bir insan olduğunu ıspatlamaya çalıkır, çok düşünceli bir insandır yavrularını düşünür fedakarlık yapar iyi tanır numaralarındadır hep.
Evet iyi tanır belli! Neredeyse 2000 yılından beridir şeker tuz ve un kullanmamaya çalışıyorum hadi ilk yıllar neyse de hala öğrenebilmiş değil. Her seferinde de şaşkınlıkla bakakalııyor! Aşırı duyarlı ve zeki! çayıma kahveme sütüme meyve suyuma muhakkak şeker atmaya çalışıyor!
Dönem dönem iyice inadıma gibi davranıyor; yani bu durumda asla yumuşak davranmamalısın; neyse bu sefer böyle olsun da bir daha atma şeker-tuz deyip oşeyi yiyip içmemelisin: asla yumuşak tepkiden anlamaz! Asla. Ve seni deliryinceye kadar aynı şeyi yapar. Her seferinde unutmuş, saf numarası çeker ve ertesi gün gene şekere tuza gark olursun. Aylarca dene imkansız vazgeçmez sert tepki vermezsen! illa bağırıp çağırıp kırıcı olacaksın; asla anlamaz başka türlü! Sanki özellikle yapıyor gibi devam eder yoksa.
Hatta bir süre algılamaz kabul etmez inadına sen kavga çıkartmış olsan da önceki gün gene şeker doldurur çayına gene. Her seferinde usanmadan kavga çıkarıp az da değil 1990 lardaki kadar aşırı şeker dolu çayı dayar burnuna, lavaboya dökmelisin!
Sanki çok şahane bir şey yaparmışım gibi eskiden böyle içerdin der pişkince!
Hadi ben küçüktüm ama sen zararlı olduğunu bilmeyecek kadar bilinçsizdin umursamazdın!
Ailecek yemeğe gittik, kimse farkında değil çünkü başkalarına her zaman rol keser; ne kadar modern anlayışlı ve sevgi dolu bir insan olduğunu ıspatlamaya çalıkır, çok düşünceli bir insandır yavrularını düşünür fedakarlık yapar iyi tanır numaralarındadır hep.
Evet iyi tanır belli! Neredeyse 2000 yılından beridir şeker tuz ve un kullanmamaya çalışıyorum hadi ilk yıllar neyse de hala öğrenebilmiş değil. Her seferinde de şaşkınlıkla bakakalııyor! Aşırı duyarlı ve zeki! çayıma kahveme sütüme meyve suyuma muhakkak şeker atmaya çalışıyor!
Dönem dönem iyice inadıma gibi davranıyor; yani bu durumda asla yumuşak davranmamalısın; neyse bu sefer böyle olsun da bir daha atma şeker-tuz deyip oşeyi yiyip içmemelisin: asla yumuşak tepkiden anlamaz! Asla. Ve seni deliryinceye kadar aynı şeyi yapar. Her seferinde unutmuş, saf numarası çeker ve ertesi gün gene şekere tuza gark olursun. Aylarca dene imkansız vazgeçmez sert tepki vermezsen! illa bağırıp çağırıp kırıcı olacaksın; asla anlamaz başka türlü! Sanki özellikle yapıyor gibi devam eder yoksa.
Hatta bir süre algılamaz kabul etmez inadına sen kavga çıkartmış olsan da önceki gün gene şeker doldurur çayına gene. Her seferinde usanmadan kavga çıkarıp az da değil 1990 lardaki kadar aşırı şeker dolu çayı dayar burnuna, lavaboya dökmelisin!
Sanki çok şahane bir şey yaparmışım gibi eskiden böyle içerdin der pişkince!
Hadi ben küçüktüm ama sen zararlı olduğunu bilmeyecek kadar bilinçsizdin umursamazdın!
Tabi ki her akşam aynı. işten eve geliyorum; bütün ev dumanaltı asla havalandırılmamış neredeyse göz gözü görmüyor.
Tabi ki koridor karanlık! 12 yıldır koridorun ışığın 2 ayrı yerden açılabildiğini öğrenemedi.
Tabi ki karanlık koridorda suratıma sigara üflenerek karşılanıyorum tabi ki geciktin acıktım seni bekledim söylenmeleriyle ve zaten dar olan giriş kısmında asla geri çekilmeyip yer yol vermeden!
Tabi ki koridor karanlık! 12 yıldır koridorun ışığın 2 ayrı yerden açılabildiğini öğrenemedi.
Tabi ki karanlık koridorda suratıma sigara üflenerek karşılanıyorum tabi ki geciktin acıktım seni bekledim söylenmeleriyle ve zaten dar olan giriş kısmında asla geri çekilmeyip yer yol vermeden!
Son zamanlarda diline dolanan şahane söylem, aklı sıra bana benim düşüncem zannettirecek zamanla; fikir ekme!
Bize artık aşk meşk sevgi mevgi yakışıklı makışıklı gerekmez.
Bize artık aşk meşke sevgi mevgi yaşıklılık makışıklılık lazım değil.
Biz artık aşk meşk sevgi mevgi yaşıklı makışılı aramıyoruz.
... istemiyoruz.
... Lazım değil.
... . şart değil.
... . Gerekmez.
... Gereksiz.
... . Lüzumsız.
...istemeyiz.
... .önemsemiyoruz.
... Aramıyoruz.
... Aldırmıyoruz.
... Uğraşamayız.
Gereksiz lüzumsuz istemeyiz aramayız
versiyon çok.
çok da lazımdı aşk!
Herhalde bana gene öküzün tekini kakalamak için yol yapıyor. Sağolsun çok sever beni hep iyiliğimi düşünür. Miller eğitimsiz çirkin kızlarına zengin eğitimli iyi görünümlü birilerini ayarlamak için didinir bizimki nerede boktan sepet biri bana yakıştırır!
Ortada da enayi gibi ezik gibi biz herşeye razıyız diyerek dolandığı için tanıdıklar da ona göre kısmet buluyor! Kimsenin beğenmediği cidden sorunları olan garip tipler. Hah diyorlar ezik enayi bulduk kazıklayalım!
Bize artık aşk meşk sevgi mevgi yakışıklı makışıklı gerekmez.
Bize artık aşk meşke sevgi mevgi yaşıklılık makışıklılık lazım değil.
Biz artık aşk meşk sevgi mevgi yaşıklı makışılı aramıyoruz.
... istemiyoruz.
... Lazım değil.
... . şart değil.
... . Gerekmez.
... Gereksiz.
... . Lüzumsız.
...istemeyiz.
... .önemsemiyoruz.
... Aramıyoruz.
... Aldırmıyoruz.
... Uğraşamayız.
Gereksiz lüzumsuz istemeyiz aramayız
versiyon çok.
çok da lazımdı aşk!
Herhalde bana gene öküzün tekini kakalamak için yol yapıyor. Sağolsun çok sever beni hep iyiliğimi düşünür. Miller eğitimsiz çirkin kızlarına zengin eğitimli iyi görünümlü birilerini ayarlamak için didinir bizimki nerede boktan sepet biri bana yakıştırır!
Ortada da enayi gibi ezik gibi biz herşeye razıyız diyerek dolandığı için tanıdıklar da ona göre kısmet buluyor! Kimsenin beğenmediği cidden sorunları olan garip tipler. Hah diyorlar ezik enayi bulduk kazıklayalım!
Kendinin bir ağrısı, hazımsızlığı olduğu zaman haftalarca geçmez. Benim de öyle olsun bekliyor. Es kaza ağzından bir rahatsızlığını kaçırsan hemen kayda alır. Düzeltmek için uğraşması uzun sürer. Geçti çoktan dememe de bozuluyor.
Kendinin geçmemiş!???
Kendi yaşlı ben gencim bunu kabul etmek istemez gibi.
Tersleyerek söylemezsen de beynine idrak etmiyor; bir şeyi yaptırtmak için yada yapmaması için uğraşmam gibi. Normal dilden anlamaz, illa bağırma çağırma kavga azar tersleme= küsme. Küzecek hale gelmeden vazgeçmez.
Her sabah bana boş mideye limon lçirmeye taktı gene! Hasta olmayayın gripten korusun diye ama eski gastritimi azdırıyor bunu da hatırlamadığı için inatla uğraşıyor.
Yani bi nevi kaş yapayım derken göz çıkartmak.
Diyelim geçende doktora gittik. Aman ne kaprisler 7 yaşındaki veletten beter, sevimli de değil üstelik! Tutturdu da sen de muayene ol aynı şeyler sende de var! Kendinde çok az derecede katarakt başlamış ya hazmedemiyor, kimse kendinden iyi olmasın sanki! Oldum muayene; 0, hiçbirşey yok! 43-45 yaşına kadar gelmene gerek yok diyor doktor.
Annem ısrarla bende de katarakt başladığını iddia ediyor ekşimiş surat asarak! Ama demişim ki gözüm ağrıdı ama demişim ki kaşındı yanı iyi göremedim ağrıdı! Ne zaman? Tezini yazarken! O kadar kitap okuyup yazarsan yorulur elbet; yok işte çıkmadı!
Hayır annem bir doktordan farksız bende de katarakt var!
Muayenehaneden çıkarken söyleniyor bu doktor iyi değil bilmiyor ben bu ilaçları kullanmam! Neden? E bende de varmış gözümde sorun anlamamış! Adeta sevinmiyor benim iyi olmama yaa!
Kendi yaşlılığını kabullenememe de değil; bende de aynısı çıksın bekliyor her seferinde!
Daha önce de iç hastalıkları uzmanına gitmiştik reflüsü için; tutturdu da Nazlı da da var! Yok. Vaaaaaaar!
Olsun istiyor yaa!
Mesela kendinde kemik erimesi, kireçlenme, romatizma var, ayakları da sorunlu: doğru dürüst yürüyemiyor merdiven çıkamıyor hemen yoruluyor: tabi fıtık da etken= eee bende de var!
şimdiye kadar hiç sen benim gibi olma ders al kendine bak benden iyi ol demişliği yok!
Hani genetik şeyleri ve yaşlanmayı hayatından çıkaramazsın ama geciktirebilir etkilerini azaltabilirsin. Ama asla böyle düşünmez. Hemen aynıları bende de olsun! Başlasın!
Kendinden iyi olacağıma kötü olsam memnun sanki! Herkese de konuşması ondan çoğul şekilde: biz yiyemeyiz bize dokunuyor biz hazmedemiyoruz biz çıkamıyoruz biz yürüyemiyoruz falan... Hayır dersem ben memnun olacağına kendi yalancı çıkmış gibi bozulup sinirlenip surat asıp hafızasına kaydettiği sorunlarımı yüzüme vuruyor; ama demişim ki şöyleee!
1 kere bir rahatsızlığım oldu diye hep olsun ve aramızdaki 30 yıla rağmen senin kadar hasta mı olayım???
Kendinin geçmemiş!???
Kendi yaşlı ben gencim bunu kabul etmek istemez gibi.
Tersleyerek söylemezsen de beynine idrak etmiyor; bir şeyi yaptırtmak için yada yapmaması için uğraşmam gibi. Normal dilden anlamaz, illa bağırma çağırma kavga azar tersleme= küsme. Küzecek hale gelmeden vazgeçmez.
Her sabah bana boş mideye limon lçirmeye taktı gene! Hasta olmayayın gripten korusun diye ama eski gastritimi azdırıyor bunu da hatırlamadığı için inatla uğraşıyor.
Yani bi nevi kaş yapayım derken göz çıkartmak.
Diyelim geçende doktora gittik. Aman ne kaprisler 7 yaşındaki veletten beter, sevimli de değil üstelik! Tutturdu da sen de muayene ol aynı şeyler sende de var! Kendinde çok az derecede katarakt başlamış ya hazmedemiyor, kimse kendinden iyi olmasın sanki! Oldum muayene; 0, hiçbirşey yok! 43-45 yaşına kadar gelmene gerek yok diyor doktor.
Annem ısrarla bende de katarakt başladığını iddia ediyor ekşimiş surat asarak! Ama demişim ki gözüm ağrıdı ama demişim ki kaşındı yanı iyi göremedim ağrıdı! Ne zaman? Tezini yazarken! O kadar kitap okuyup yazarsan yorulur elbet; yok işte çıkmadı!
Hayır annem bir doktordan farksız bende de katarakt var!
Muayenehaneden çıkarken söyleniyor bu doktor iyi değil bilmiyor ben bu ilaçları kullanmam! Neden? E bende de varmış gözümde sorun anlamamış! Adeta sevinmiyor benim iyi olmama yaa!
Kendi yaşlılığını kabullenememe de değil; bende de aynısı çıksın bekliyor her seferinde!
Daha önce de iç hastalıkları uzmanına gitmiştik reflüsü için; tutturdu da Nazlı da da var! Yok. Vaaaaaaar!
Olsun istiyor yaa!
Mesela kendinde kemik erimesi, kireçlenme, romatizma var, ayakları da sorunlu: doğru dürüst yürüyemiyor merdiven çıkamıyor hemen yoruluyor: tabi fıtık da etken= eee bende de var!
şimdiye kadar hiç sen benim gibi olma ders al kendine bak benden iyi ol demişliği yok!
Hani genetik şeyleri ve yaşlanmayı hayatından çıkaramazsın ama geciktirebilir etkilerini azaltabilirsin. Ama asla böyle düşünmez. Hemen aynıları bende de olsun! Başlasın!
Kendinden iyi olacağıma kötü olsam memnun sanki! Herkese de konuşması ondan çoğul şekilde: biz yiyemeyiz bize dokunuyor biz hazmedemiyoruz biz çıkamıyoruz biz yürüyemiyoruz falan... Hayır dersem ben memnun olacağına kendi yalancı çıkmış gibi bozulup sinirlenip surat asıp hafızasına kaydettiği sorunlarımı yüzüme vuruyor; ama demişim ki şöyleee!
1 kere bir rahatsızlığım oldu diye hep olsun ve aramızdaki 30 yıla rağmen senin kadar hasta mı olayım???
Kendi gençliğinin sosyalliğiyle övünür. iki uç arasında muhteşem çocukluk ve gençlik övünmeleri ile gençlik ve sonrasıyle ilgili kötü anılar ve yakınmalar. Evlilik mahvetmiş hayatını!
Ne güzel di mi? Kendimi bildim bileli böyle; ağzından güzel laf az çıkar: hele evlilik konusunda asla: en büyük mottosu evlilik insanın hayatını mahvediyor, evlilik insanın hayatına sıçıyor!
Eskiden en işi yaparken bile evlilik kurumuna kocası kaynanası ve görümcelerine söverek geçirirdi.
Sonra da benden evlilik hayranlığı, körü körüne evlilik bekliyor.
Çok modern ve ilerici olduğunu iddia eder ama tabi evlilik öncesi bazı şeyler olmaz; bu konudaki en büyük söylemi erkeklerin her zaman bakire istemesi, sonrasında baş gelecek felaketlerle ilgili örnekler: sonu ölüm hepsinin.
Böyle bir fantazya dünyasıyla büyüdük. Ablam aksine etkilendi oysa benden çok daha zeki benden çok daha hassas düşünceli falan. Dünyadaki herkes benden daha bişey bişey zaten!
Hala 60lar 70lerdeki gibi sanıyor evliliği de. Bana koca bulma aklı verebiliyor mesela; börek yapıp bekar komşulara dağıtmak! ütülerini yapmak; ne kdar moder ve feminist ve ilerici değil mi: iyi hizmetkar olmak.
Ha hiçbi yerde mümkünse kimseyle iletişime geçme ama erkeklerle hele aşırı mesafe koymak lazım. Ona göre iletişime geçtiğin kadınlar seni birilerine düşünür. Ama işin tuhafı mesela ev iş arasında mekik dokuyupr, ders aralarında köşeme çekilip tıkınırken annemle konuşup, iş çıkışı falan asssla birn yere gitmeyeceğim! Kursta sporda falan anneciğim gardiyan gibi tepemde olacak!
Ne güzel di mi? Kendimi bildim bileli böyle; ağzından güzel laf az çıkar: hele evlilik konusunda asla: en büyük mottosu evlilik insanın hayatını mahvediyor, evlilik insanın hayatına sıçıyor!
Eskiden en işi yaparken bile evlilik kurumuna kocası kaynanası ve görümcelerine söverek geçirirdi.
Sonra da benden evlilik hayranlığı, körü körüne evlilik bekliyor.
Çok modern ve ilerici olduğunu iddia eder ama tabi evlilik öncesi bazı şeyler olmaz; bu konudaki en büyük söylemi erkeklerin her zaman bakire istemesi, sonrasında baş gelecek felaketlerle ilgili örnekler: sonu ölüm hepsinin.
Böyle bir fantazya dünyasıyla büyüdük. Ablam aksine etkilendi oysa benden çok daha zeki benden çok daha hassas düşünceli falan. Dünyadaki herkes benden daha bişey bişey zaten!
Hala 60lar 70lerdeki gibi sanıyor evliliği de. Bana koca bulma aklı verebiliyor mesela; börek yapıp bekar komşulara dağıtmak! ütülerini yapmak; ne kdar moder ve feminist ve ilerici değil mi: iyi hizmetkar olmak.
Ha hiçbi yerde mümkünse kimseyle iletişime geçme ama erkeklerle hele aşırı mesafe koymak lazım. Ona göre iletişime geçtiğin kadınlar seni birilerine düşünür. Ama işin tuhafı mesela ev iş arasında mekik dokuyupr, ders aralarında köşeme çekilip tıkınırken annemle konuşup, iş çıkışı falan asssla birn yere gitmeyeceğim! Kursta sporda falan anneciğim gardiyan gibi tepemde olacak!
Dersteyken telefon kullanmıyoruz ki öğrenciler şımarıp yüz bulmasın, zaten yarım akıllarının kalan yarısı ya bir taraflarında ya da telefonda.
Ama bunu annem bir türlü idrak edemedi 7 yıl olacak çalışmaya başlayalı düzenli olarak. Sadece aralarda değil derste de arıyor! Açabildiğim zaman arayıp derste açamadığımı söylememe rağmen inatla ısrarla aramaya devam ediyor; hem anlayamıyor hem kabul etmek istemiyor. Derdi de benim başıma bir sorun çıksın. Zaten dandik boktan bir iş atılayım hatta hayali öğretmenlikten men edilmem falan sanki! Evde kös kös otururum her an hizmetinde olurum istediği an istediği psikolojik işkenceyi uygular rahatlar!
Hem kendinin gençken ne kadar sosyal olduğuyla övünür hem genç olsa nereleri gezeceğinin martavalını okur ama benim kılımı kımıldatmamı da istemez! Ben avm'ye ya da sahile bile 1 kahve içmeye gidemem! Engellemek için evde fır döner; bir süre de hiç çıkmasam beni asosyal olmakla suçlar! Yeter ki aksini söyleyip beni yerebilsin!
Arıyor anlatacağı şey de aylardır kafamı s.ken konu; sabahtan akşama kadar geçen sene aşık gibi övgüler yağdırdığı Himmet site görevlisini yermek. Tek konuşmak istediği konu bu! Yeni bir durum çıksa bari, aynı şeyleri en baştam detaylıca tekrarlamaya bayılıyor; ilk kez anlatıyormuş gibi de halleri görseniz, öyle şevkle zevkle anlatıyor nefretini!
Sabah akşam yetmiyor gün içinde de telefonda anlatmak istiyor!
Teyzemi arasa kendine fırsat kalmıyor boyuna torunlarının çişiyle bokuyla dahi övünüyor; başka konuşacak konusu kalmamış. Eskiden öyle çok kitap okurlardı ki ikisi de yarışır gibiydiler; yeni kitap almayı yetiştiremezdim. şimdi teyzem sadece torun konuşmak istiyor; gene onunkisi olumsuzluk değil. Annem de o sıralar kimden nefret ediyorsa onunla ilgili konuşmak ister; asla olumlu bir konu teması olamaz. öyle başlasa da özet geçiverir sıkılır! Ya da sonunu boka bağlamadan edemez! Teyzemde kardeşimin torunu olmuyor hala kafasını şişirmeyeyim üzülüyordur belki diye asla aklından geçirmiyor! Susmaksızın torun anlatıyor.
Anneme de fırsat kalmıyormuş ee ablacığım da çoook önemli işleri olan meşgul bir insan benim gibi dandik bir işi olan dandik birisi mi??? Boyuna telefonda saçma siparişler vermiyorsa bana himmet'i anlatmak istiyor.
Eskiden eski arkadaşlarıyla komşularla görüşür onların kafasını ütülemekten ben biraz rahat ederdim.
şimdi hepsiyle irtibatı neredeyse tamamen kesti, teyzemden sıkılıyor aşırı önemli bir insan olan saygıdeğer ablacığımın önemli işlerine mani olmak istemiyor.
Benim önemsiz dandik hayatım ve işim ne ki onların yanında???
E o konuşarak deşarj oluyormuş kimle konuşsunmuş? Ben sıkılır mıyım üzülürmüyüm bölünür müyüm işimden ne önemi var ki?!
Dersteyken açamadım diye ablamı arayıp anlatmış.
Ablam da bana sitemli mesajlar atıyor!!
Ben açmayınca kendini arıyormuş işi bölünüyormuş! Vah vah!
Himmet kimmiş bana ayarladıkları biri mi??
işte bunlar hep aşırı hassaslık aşırı düşüncelilik aşırı zeka aşırı duyarlılıktan! Ablacığım da anneciğim gibi işte! Defalarca anlatmasına rağmen beynine girmemiş Himmet kim?
Daha 2 hafta olmadı bana gene kim diye sormuştu! Hala soruyor ve soracak!
Ama bunu annem bir türlü idrak edemedi 7 yıl olacak çalışmaya başlayalı düzenli olarak. Sadece aralarda değil derste de arıyor! Açabildiğim zaman arayıp derste açamadığımı söylememe rağmen inatla ısrarla aramaya devam ediyor; hem anlayamıyor hem kabul etmek istemiyor. Derdi de benim başıma bir sorun çıksın. Zaten dandik boktan bir iş atılayım hatta hayali öğretmenlikten men edilmem falan sanki! Evde kös kös otururum her an hizmetinde olurum istediği an istediği psikolojik işkenceyi uygular rahatlar!
Hem kendinin gençken ne kadar sosyal olduğuyla övünür hem genç olsa nereleri gezeceğinin martavalını okur ama benim kılımı kımıldatmamı da istemez! Ben avm'ye ya da sahile bile 1 kahve içmeye gidemem! Engellemek için evde fır döner; bir süre de hiç çıkmasam beni asosyal olmakla suçlar! Yeter ki aksini söyleyip beni yerebilsin!
Arıyor anlatacağı şey de aylardır kafamı s.ken konu; sabahtan akşama kadar geçen sene aşık gibi övgüler yağdırdığı Himmet site görevlisini yermek. Tek konuşmak istediği konu bu! Yeni bir durum çıksa bari, aynı şeyleri en baştam detaylıca tekrarlamaya bayılıyor; ilk kez anlatıyormuş gibi de halleri görseniz, öyle şevkle zevkle anlatıyor nefretini!
Sabah akşam yetmiyor gün içinde de telefonda anlatmak istiyor!
Teyzemi arasa kendine fırsat kalmıyor boyuna torunlarının çişiyle bokuyla dahi övünüyor; başka konuşacak konusu kalmamış. Eskiden öyle çok kitap okurlardı ki ikisi de yarışır gibiydiler; yeni kitap almayı yetiştiremezdim. şimdi teyzem sadece torun konuşmak istiyor; gene onunkisi olumsuzluk değil. Annem de o sıralar kimden nefret ediyorsa onunla ilgili konuşmak ister; asla olumlu bir konu teması olamaz. öyle başlasa da özet geçiverir sıkılır! Ya da sonunu boka bağlamadan edemez! Teyzemde kardeşimin torunu olmuyor hala kafasını şişirmeyeyim üzülüyordur belki diye asla aklından geçirmiyor! Susmaksızın torun anlatıyor.
Anneme de fırsat kalmıyormuş ee ablacığım da çoook önemli işleri olan meşgul bir insan benim gibi dandik bir işi olan dandik birisi mi??? Boyuna telefonda saçma siparişler vermiyorsa bana himmet'i anlatmak istiyor.
Eskiden eski arkadaşlarıyla komşularla görüşür onların kafasını ütülemekten ben biraz rahat ederdim.
şimdi hepsiyle irtibatı neredeyse tamamen kesti, teyzemden sıkılıyor aşırı önemli bir insan olan saygıdeğer ablacığımın önemli işlerine mani olmak istemiyor.
Benim önemsiz dandik hayatım ve işim ne ki onların yanında???
E o konuşarak deşarj oluyormuş kimle konuşsunmuş? Ben sıkılır mıyım üzülürmüyüm bölünür müyüm işimden ne önemi var ki?!
Dersteyken açamadım diye ablamı arayıp anlatmış.
Ablam da bana sitemli mesajlar atıyor!!
Ben açmayınca kendini arıyormuş işi bölünüyormuş! Vah vah!
Himmet kimmiş bana ayarladıkları biri mi??
işte bunlar hep aşırı hassaslık aşırı düşüncelilik aşırı zeka aşırı duyarlılıktan! Ablacığım da anneciğim gibi işte! Defalarca anlatmasına rağmen beynine girmemiş Himmet kim?
Daha 2 hafta olmadı bana gene kim diye sormuştu! Hala soruyor ve soracak!
Bankamatikten para çekecem ama bozuk, hemen geri döndüm diye beklediği yerden bana haykırıyor yine. ATMlerin olduğu yere merdivenle inildiği için ve annem de merdivenden nefret ettiği için inmeyip başında dikiliyor.
Her zaman. her seferinde de orada dikilirken en başa sarmış oluyor bilgileri yani tamamen unutmuş!
Gidip kendi bankamın atm'sinin
önünde duruyorum. Annem çıldırıyor kalabalıksa. Ona göre ahmak Nazlı bomboş makineler varken gitti enayi aptal kalabağın arkasında durdu!
Bazen yukardan el kol hareketleri yaparak anlatmaya
çalışıyor bazen söylenerek iniyor.
şöyle söyleniyor elbette bu kadar boş makina var gitti kuyruğa girdi ahmak bu kız ahmak!
Bir sinir bir hışımla geliyor yanıma, hiddetinden dinlemiyor anca kızıyor: sesini yükseltmezsen anlamaz o zaman da bağırıyorsun bana der.
E sen bana hakaret edeceksin ben susup bekleyecem saatlerce!?
Onlar başka bankanın anne başka bankanın! Sadece çalıştığın bankanınkinden çekilir!
Sanki ben bankada mı çalışıyormuşum! O kadar zeki değilmişim! Bomboş makine doluymuş ben gidip enayi gibi kuyruğa...
Her bende gelecem seni merdivenin başında beklerim dediğinde aynı şeyler; asla hatırlamaz!
Her zaman. her seferinde de orada dikilirken en başa sarmış oluyor bilgileri yani tamamen unutmuş!
Gidip kendi bankamın atm'sinin
önünde duruyorum. Annem çıldırıyor kalabalıksa. Ona göre ahmak Nazlı bomboş makineler varken gitti enayi aptal kalabağın arkasında durdu!
Bazen yukardan el kol hareketleri yaparak anlatmaya
çalışıyor bazen söylenerek iniyor.
şöyle söyleniyor elbette bu kadar boş makina var gitti kuyruğa girdi ahmak bu kız ahmak!
Bir sinir bir hışımla geliyor yanıma, hiddetinden dinlemiyor anca kızıyor: sesini yükseltmezsen anlamaz o zaman da bağırıyorsun bana der.
E sen bana hakaret edeceksin ben susup bekleyecem saatlerce!?
Onlar başka bankanın anne başka bankanın! Sadece çalıştığın bankanınkinden çekilir!
Sanki ben bankada mı çalışıyormuşum! O kadar zeki değilmişim! Bomboş makine doluymuş ben gidip enayi gibi kuyruğa...
Her bende gelecem seni merdivenin başında beklerim dediğinde aynı şeyler; asla hatırlamaz!
Artık 90larda aldığımız elektronikler bir bir bozuluyor. Tabiki annem kabullenemiyor. Sinirinden uykuları kaçıyor!
Annemin bildiği 1 kere alınırmış!
Bu bilmek değil ki zannetmek! Sanki yüzyıllardır var bu tenkolojiler de öğrenmiş! Sanırsın koca alıyoruz 1 kere alınırmış!
O kadar teknoloji fobisi var ki zar zor karar verip korkarak paraya zor kıyarak aldığı cihazların kendinden sonra hatta benim hayatımın sonuna kadar yeteceğini hatta torunlarıma miras kalacağını sanmış! Yüzyıllarca! Bozulmayı bırak teknolojisinin eskiyeceğinin bilincinde değil! Zamana asla ayak uyduramadı; aklı hala 60larda 70lerde. Ama kendini modern çağdaş yenilikçi zannediyor bir de.
Zorla aldığı bi cihaz bozulursa sinirinden ölür; hele tamir edilemezse aklı almıyor! Nasıl?? 1995 te yapılan aletin yedek parçalarının hala var olacağını hatta üretileceğini düşünüyor!
üretilmesi gerektiğini de. Artık o teknolojinin eskidiğini söyleyen bana kızarken aynısını söyleyen servis elemamnına şaşırıyor ve ilk defa duyuyor gibi davranıyor!
Bulaşık makinası bozuldu, servisi çağırdık annem yeni buluyor makinayı!? Servisçi de şaşkın? Yedek parça bulamayacağını en iyisi yenisini almayı tavsiye edince; annem isyanlarda! Boşuna almış da bilmem ne kırk kere daha mı alınacakmış yani? Almazmış o da bir daha madem bozulacak!
Her zamanki tepkisi; küsmek. Bir daha asla teknolojik bişey almayacakmış asla!
Evler bile eskiyor yenilemeye gidiliyor o zaman ev de almayalım!
çamaşır makinesi bozulduğunda da senelerce direndi, almadık; bana yıkattı çamaşırları leğende! Zaten boşmuşum, işsizmişim diye laf sokarak! Büyük şeyleri; perde battaniye nevresim gibi: küvette yıkadık 3 sene neredeyse! iki de bir de perde yıkamak isterdi nasılsa eşşeği var! Niye yardımcı tutmadık; çekemezmiş karının tekini!
Zorla aldırdım zorla! Bir yerde ben de enayiliği bıraktım; protesto ettim; aylarca hiçbişey yıkamadım. Tabi ki zorladı, her yolu denedi; mobbing zorbalık duygu sömürüsü... Eski makineyi peşinata saydıkları bir kampanyayla aldık.
Annem için teknoloji zorluk demek. Bozulmaları da travmatik! Resmen travma yaşıyor ve küsüyor. O bozulan makinayı kullanabiliyordu zar zor öğrenmişti ki daha detaylı bir sistemi vardı. özellikle yenisini uygun fiyatlı ve kolay sistemli aldık. Gerçi anneme göre her zaman pahalıdır! Neyse: yenisini assssla öğrenemedi! 1-2 denedi tamamen vazgeçti! Bir ara sadece kapatmayı öğrenmişti; böylece çamaşır bitince çıkarıp asabiliyordu.
Ama zamanla eski tip basmalı kapama tuşunda sorun çıkınca; çalıştırmak için hani basınca içe giren kapatırken de basınca dışa çıkan düğmelerden; gevşemiş zor çıkıyor dış kapatırken.
Bundan korktu, beceremedi, fobi oldu ve şimdi assssla ellemiyor!
Ya elektrik çarparsaymış! Ben yapıyorum beni çarparsa ya? Sorun değil yani!
Zaten öyle bişey değil mekanik bir gevşeme gibi; basıyormuş olmuyormuş; oluncaya kadar bas! Bi ara ablamın öğretmeye çalıştığı akıllı telefonunki gibi dokunmatik olduğunu zannetti!
Sonra küstü asla ellemiyor and içmiş gibi, bir de yok sayıyor.
işte bulaşık makinesi için de aynısı oldu elbette!
Aylarca direndi almayacakmışız bundan sonra!
Televizyonu böyle inkar edememişti ama! Lazım. Ona da alışamadı 10 seneyi geçti, anneme göre hala yeni! Ve ekranın oralarda tuş var!???
Ablam yeni televizyonlarıyla övünmüş; bilmem ne dizileri izlemişler internete girmişler! Bana gelmiş akıl veriyor ablam tv'den girmiş internete sosyal şeylere?! Yeni tv o! Bizimki de yeni!!
Girilirmiş de ben bilmiyormuşum demek ben ilerde ne yapacakmışım ya çok değişiyormuş teknoloji!! Gelince ablam anlatsın sana o zaman!
Olacağını sanıyor ciddi!?
Neyse geçende gene 1999 da aldığımız saç kurutma makinası bozuldu.
Yenisini almaya gittik avm'deki mağazadan.
Seçtik birini, çalışan da iyilik olsun diye diyor ki aslında online mağazadan alırsanız daha uyguna geliyor.
Annem kıza hayran bana enayi diyen ve düşman bakışlarla atılıyor; oradan alalım o zaman!
Tabi kız kasaya gidiyor o sırada; annemde beni çimdikleyip kolumu sıktırarak oraya gidelim Nazlı diyor.
Tabi anneme göre online mağaza gidilecek bir yer! Nerdeymiş o dediğimiz mağaza oradan alalım o zaman diye haykırır şekilde atılıyor!
Almayacağız almayacağız iptal! Nazlı onlayn mağazaya gidel0 orada uygun diyor kız sen de enayi gibi burdan alıyorsun!
Online mağaza internetten almak demek anne ben internetten alışveriş yapmıyorum!
Ama gidin dedi mağazaya!
Tamam işte, internet mağazası demek online mağaza!
Hayır ama gidin dedi!
Annecim aynı tabir kullanılıyor işte!
Tabi bana inanmaz. Kendi o kadar zeki ki biz yetişemeyiz! Nerden bilelim???
iddia ediyor ki kız mağaza demiş ama.
öyle söyleniyor zaten.
Ama sen internet diyorsun o mağaza diyor şey mağazası!
Online demek internetteki satış sitesi demek anne sen anlamadın diye mağaza diyor.
Anladım sen anlamadın! Enayi gibi pahalıya alıyoruz!
Uğraşıyor almamak için! Oradan alalımmış soralım nerede ayıp değilmiş sormamak!
Ben billyorum söylüyorum sana işte anlamayan sensin anne sor kıza madem!
Kız o sıra meşgul başka yerde. Annem de yanında duran beye soruyor, alışverişe gelmiş yaşlıca bir amca, bozacının şahidi şlracı gibi sanki ben değil de yaşlı amca bilecek!
Bilmiyormuş nerede? Anlamazmış o!
Tam adamına sordun yani genç birine sor bari! çalışan kızı sorguya çekiyor!
Kendi kusurlu çıkarsa konu bir daha açmaz. Ama başkası mesela bensem kusurlu zevkle defalarca aynı konuyu açar. Yada beni üzen kıran sıkan bir şeyse de zevkle!şevkle açar.
Mesela kafede diyor ki aa şu kız senin arkadaşın Özlem değil mi diyor. Özlem trafik kazasında 25 yaşında öldü seneler evvel, cenazesine bile gidemedim annem bırakmadı; ya başıma bir şey gelirse diye trenle Adana'ya gidemezmişim! Oturmuş da bana neşe içinde Özlem mi o diyor!
Anne Özlem 2005 'te öldü ya!
Ne bileyim ben?!
Ne bilesin elli kere konuşmadık çünkü!
nasıl öldü ki?!
şimdi bunu anlatıp canımı sıkamam!
Aman ne var sıkılacak?
Tabi ben Süreyya teyzeden bahsedince kızıyorsun ama üzülüyorum diye!
Bahsedilecek zaman mı şimdi? üzülüyorum!
60 yaşında ölmüş arkadaşından bahsederken üzülüyorsun ama ben daha 25inde ölen arkadaşımdan bahsedilince üzülmeyeyim!??? Ne güzel!
Online mağazayı beraber gidebileceğimiz bir yer zannediyor!
Online mağazadan alsanız daha uyguna gelir deyince çalışan!
Annemin bildiği 1 kere alınırmış!
Bu bilmek değil ki zannetmek! Sanki yüzyıllardır var bu tenkolojiler de öğrenmiş! Sanırsın koca alıyoruz 1 kere alınırmış!
O kadar teknoloji fobisi var ki zar zor karar verip korkarak paraya zor kıyarak aldığı cihazların kendinden sonra hatta benim hayatımın sonuna kadar yeteceğini hatta torunlarıma miras kalacağını sanmış! Yüzyıllarca! Bozulmayı bırak teknolojisinin eskiyeceğinin bilincinde değil! Zamana asla ayak uyduramadı; aklı hala 60larda 70lerde. Ama kendini modern çağdaş yenilikçi zannediyor bir de.
Zorla aldığı bi cihaz bozulursa sinirinden ölür; hele tamir edilemezse aklı almıyor! Nasıl?? 1995 te yapılan aletin yedek parçalarının hala var olacağını hatta üretileceğini düşünüyor!
üretilmesi gerektiğini de. Artık o teknolojinin eskidiğini söyleyen bana kızarken aynısını söyleyen servis elemamnına şaşırıyor ve ilk defa duyuyor gibi davranıyor!
Bulaşık makinası bozuldu, servisi çağırdık annem yeni buluyor makinayı!? Servisçi de şaşkın? Yedek parça bulamayacağını en iyisi yenisini almayı tavsiye edince; annem isyanlarda! Boşuna almış da bilmem ne kırk kere daha mı alınacakmış yani? Almazmış o da bir daha madem bozulacak!
Her zamanki tepkisi; küsmek. Bir daha asla teknolojik bişey almayacakmış asla!
Evler bile eskiyor yenilemeye gidiliyor o zaman ev de almayalım!
çamaşır makinesi bozulduğunda da senelerce direndi, almadık; bana yıkattı çamaşırları leğende! Zaten boşmuşum, işsizmişim diye laf sokarak! Büyük şeyleri; perde battaniye nevresim gibi: küvette yıkadık 3 sene neredeyse! iki de bir de perde yıkamak isterdi nasılsa eşşeği var! Niye yardımcı tutmadık; çekemezmiş karının tekini!
Zorla aldırdım zorla! Bir yerde ben de enayiliği bıraktım; protesto ettim; aylarca hiçbişey yıkamadım. Tabi ki zorladı, her yolu denedi; mobbing zorbalık duygu sömürüsü... Eski makineyi peşinata saydıkları bir kampanyayla aldık.
Annem için teknoloji zorluk demek. Bozulmaları da travmatik! Resmen travma yaşıyor ve küsüyor. O bozulan makinayı kullanabiliyordu zar zor öğrenmişti ki daha detaylı bir sistemi vardı. özellikle yenisini uygun fiyatlı ve kolay sistemli aldık. Gerçi anneme göre her zaman pahalıdır! Neyse: yenisini assssla öğrenemedi! 1-2 denedi tamamen vazgeçti! Bir ara sadece kapatmayı öğrenmişti; böylece çamaşır bitince çıkarıp asabiliyordu.
Ama zamanla eski tip basmalı kapama tuşunda sorun çıkınca; çalıştırmak için hani basınca içe giren kapatırken de basınca dışa çıkan düğmelerden; gevşemiş zor çıkıyor dış kapatırken.
Bundan korktu, beceremedi, fobi oldu ve şimdi assssla ellemiyor!
Ya elektrik çarparsaymış! Ben yapıyorum beni çarparsa ya? Sorun değil yani!
Zaten öyle bişey değil mekanik bir gevşeme gibi; basıyormuş olmuyormuş; oluncaya kadar bas! Bi ara ablamın öğretmeye çalıştığı akıllı telefonunki gibi dokunmatik olduğunu zannetti!
Sonra küstü asla ellemiyor and içmiş gibi, bir de yok sayıyor.
işte bulaşık makinesi için de aynısı oldu elbette!
Aylarca direndi almayacakmışız bundan sonra!
Televizyonu böyle inkar edememişti ama! Lazım. Ona da alışamadı 10 seneyi geçti, anneme göre hala yeni! Ve ekranın oralarda tuş var!???
Ablam yeni televizyonlarıyla övünmüş; bilmem ne dizileri izlemişler internete girmişler! Bana gelmiş akıl veriyor ablam tv'den girmiş internete sosyal şeylere?! Yeni tv o! Bizimki de yeni!!
Girilirmiş de ben bilmiyormuşum demek ben ilerde ne yapacakmışım ya çok değişiyormuş teknoloji!! Gelince ablam anlatsın sana o zaman!
Olacağını sanıyor ciddi!?
Neyse geçende gene 1999 da aldığımız saç kurutma makinası bozuldu.
Yenisini almaya gittik avm'deki mağazadan.
Seçtik birini, çalışan da iyilik olsun diye diyor ki aslında online mağazadan alırsanız daha uyguna geliyor.
Annem kıza hayran bana enayi diyen ve düşman bakışlarla atılıyor; oradan alalım o zaman!
Tabi kız kasaya gidiyor o sırada; annemde beni çimdikleyip kolumu sıktırarak oraya gidelim Nazlı diyor.
Tabi anneme göre online mağaza gidilecek bir yer! Nerdeymiş o dediğimiz mağaza oradan alalım o zaman diye haykırır şekilde atılıyor!
Almayacağız almayacağız iptal! Nazlı onlayn mağazaya gidel0 orada uygun diyor kız sen de enayi gibi burdan alıyorsun!
Online mağaza internetten almak demek anne ben internetten alışveriş yapmıyorum!
Ama gidin dedi mağazaya!
Tamam işte, internet mağazası demek online mağaza!
Hayır ama gidin dedi!
Annecim aynı tabir kullanılıyor işte!
Tabi bana inanmaz. Kendi o kadar zeki ki biz yetişemeyiz! Nerden bilelim???
iddia ediyor ki kız mağaza demiş ama.
öyle söyleniyor zaten.
Ama sen internet diyorsun o mağaza diyor şey mağazası!
Online demek internetteki satış sitesi demek anne sen anlamadın diye mağaza diyor.
Anladım sen anlamadın! Enayi gibi pahalıya alıyoruz!
Uğraşıyor almamak için! Oradan alalımmış soralım nerede ayıp değilmiş sormamak!
Ben billyorum söylüyorum sana işte anlamayan sensin anne sor kıza madem!
Kız o sıra meşgul başka yerde. Annem de yanında duran beye soruyor, alışverişe gelmiş yaşlıca bir amca, bozacının şahidi şlracı gibi sanki ben değil de yaşlı amca bilecek!
Bilmiyormuş nerede? Anlamazmış o!
Tam adamına sordun yani genç birine sor bari! çalışan kızı sorguya çekiyor!
Kendi kusurlu çıkarsa konu bir daha açmaz. Ama başkası mesela bensem kusurlu zevkle defalarca aynı konuyu açar. Yada beni üzen kıran sıkan bir şeyse de zevkle!şevkle açar.
Mesela kafede diyor ki aa şu kız senin arkadaşın Özlem değil mi diyor. Özlem trafik kazasında 25 yaşında öldü seneler evvel, cenazesine bile gidemedim annem bırakmadı; ya başıma bir şey gelirse diye trenle Adana'ya gidemezmişim! Oturmuş da bana neşe içinde Özlem mi o diyor!
Anne Özlem 2005 'te öldü ya!
Ne bileyim ben?!
Ne bilesin elli kere konuşmadık çünkü!
nasıl öldü ki?!
şimdi bunu anlatıp canımı sıkamam!
Aman ne var sıkılacak?
Tabi ben Süreyya teyzeden bahsedince kızıyorsun ama üzülüyorum diye!
Bahsedilecek zaman mı şimdi? üzülüyorum!
60 yaşında ölmüş arkadaşından bahsederken üzülüyorsun ama ben daha 25inde ölen arkadaşımdan bahsedilince üzülmeyeyim!??? Ne güzel!
Online mağazayı beraber gidebileceğimiz bir yer zannediyor!
Online mağazadan alsanız daha uyguna gelir deyince çalışan!
Komşulardan biri diyor ki valla telefonnu yenilediğinden beri hiç dokunmuyormuş bilgisayara hiç gerek duymuyormuş artık, hatta ona boşa duruyor gibi geliyormuş, insanlar neden hala alıyormuş anlam veremiyormuş.
Bu görüşlere kim katılır hayran kalır??? = annem!
Bana da yaa bak ne diyor ne kdara haklı der gibi bakışlar atıyor. Müsrifsin bak gereksiz!
O kadına gerekmez tabi! Ne yapacak bilgisayarda? Fotoğraf mı çekiyor editlesin, yazı mı yazacak? Andavallı yerli dizilerden başka bişey izlemiyor ki internetten film izlesin? Yazı ödev vb mi hazırlayacak? işiyle ilgili veri mi toplayacak? Yazı okuyacak?
Anca koca götünün üstüne oturup dedikodu peşinde sosyal ağları dolanıp yavan fotoğraflar paylaşır! Napacak youtuber blogger mı olacak! Temizlik tıkınma dedikodu!
Aa bak tam bana örnek verilecek insan!
Bu görüşlere kim katılır hayran kalır??? = annem!
Bana da yaa bak ne diyor ne kdara haklı der gibi bakışlar atıyor. Müsrifsin bak gereksiz!
O kadına gerekmez tabi! Ne yapacak bilgisayarda? Fotoğraf mı çekiyor editlesin, yazı mı yazacak? Andavallı yerli dizilerden başka bişey izlemiyor ki internetten film izlesin? Yazı ödev vb mi hazırlayacak? işiyle ilgili veri mi toplayacak? Yazı okuyacak?
Anca koca götünün üstüne oturup dedikodu peşinde sosyal ağları dolanıp yavan fotoğraflar paylaşır! Napacak youtuber blogger mı olacak! Temizlik tıkınma dedikodu!
Aa bak tam bana örnek verilecek insan!
Genç olsa şöyle yaparmış böyle edermiş diye atıp tutuyor ama iş bana gelince öyle değil! Dünya turu Türkiye turu tiyatrolar konserlere gidermiş kendi genç olsa.
Ama ben 1 saat arkadaşımla kahve içmeyeyim! Fazla bana!
Hem sosyal değilsin girişken konuşkan cana yakın değilsin der çünkü kendi sosyal popüler girişken sevilen sevecen cana yakınmış! Hem de olmayayım diye debelenir!
Ama ben 1 saat arkadaşımla kahve içmeyeyim! Fazla bana!
Hem sosyal değilsin girişken konuşkan cana yakın değilsin der çünkü kendi sosyal popüler girişken sevilen sevecen cana yakınmış! Hem de olmayayım diye debelenir!
Eskiden hepimiz tek bir el havlusu kullanırdık. Yani banyo havluları saç havluları ayrıydı tabi ama tek bir havluya üçümüzde el yüz siliyorduk.
Benim cildim bozulmaya başladığı zaman da beni yere yere bir hal oldu.
iğrençmiş! Annemle ablama da bulaştırıyormuşum!
E başka havlu kullanayım ben.
Hayır bir havlu daha mı yıkayacamış yani!? Ne kadar uğraşıp ne kadar yoruluyormuş ben hiç bilmiyor hiç düşünmüyor hiç anlamyormuşum!
Tabi her sabah akşam bana iğrenç demek daha keyifli! Beni aşağılayıp kendini yükseltip rahatlamak varken bir havluyla daha mı uğraşcak!?
Naptı? Anca aklına sarımsak sürmek geldi siğile sürülür diye. Öyle koka koca gezecekmişim! Gezmezmişim ben de sınıfta köşemde otururmuşum!
Ne güzel hayaller değil mi benim için?!
Kimbilir neyden çıkıyor zaar pisim ondan ben iyi yıkanamazmışım! Eskiden nefret eder istemezmişim yıkanmak!? Sen banyoda derimi yüzmeye çalışırken bir de azarlayıp aşağılayıp durdurğun içindir!
Senelerce eleştirdi ama gramla bişey yapmadı; memnundu aslında hem beni yermek için hazırda bir koz vardı hem çirkin olacağım için kimsenin dikkatini çekmezdim.
Tabi ki kendinin ne etkisi olacaktı sivilceye!? Hep benim suçumdu! Yağlı çörek börek pastalar gazozlarla ne alakası vardı! Yemeyeydim o zaman?!
Tabi yeme! Ders çalışırken saat başı olmadan damlar; hem ders çalışmak yerine başka boklar yerken yakalama hayallerini kurar ama başaramaz hem de sürekli tıkınmamı sağlamaya çalışırdı. Hele yeme. Nankör! Ne masraflar ne emekler çekmiş de yapmış ben el sürmemişim de bilmem neee...
Ne havlu değişti ne bi endişelendi; tek bildiği sarımsak sürelim: tabi ki elinde sarımsakla defalarca üstüme yürürdü= neyse ki ondan genç ve çeviğim sıyırdım.
Zaten şişman ve sivilceliyim özgüvensizim bir de pis kokayım! Oldu!
Asla doktora gitme lafı ağzından çıkmadı asla! Hatta sivilceler sırtıma yayılınca bile. Sürekli beni suçladı; yıkanamıyormuşum hep pisliktenmiş ıy iğrençmiş görmek istemiyormuş!
Başka bişey almaya girdiğim bir eczanedeki kalfa bana kükürtlü sabun verdi de biraz işe yaramıştı.
Ama sonra gene çoğaldı. Hem kilo hem annemin aşırı yemekleri; o arada kendi ülser ve tansiyon sorunu yaşadığı için yağı baharatı tuzu azaltmıştı ama şeker devam!
Sonra sınav stresi; ablamın ani evliliğinin stresi....
Tüm dertleri çeken kendi benim ne stresim olacak dandik 2 sınav altı üstü kendi olsa nereleri kazanırmış kendi olsa acayip puanlar çekermişmiş!
Tabi ablamın ani evliliği sırf senelerce ablamın burnundan da gelmedi; benim de burnumdan geldi. Saatlerce tepeme oturup dünürleri eleştirirdi; bazen aynı şeyleri üstüste defalarca. Ders çalışmam falan umrunda değildi. Zaten ablama boşan diyecektim!
Hergün aynı şey. Tabi ben biliyorum; mesela 1 kere boşan desem sonra 55 yıl sonra boşansa= Nazlı'nın suçu! Ben demişim kötü etkilemişim olacak. Asla yemedim; her konuşmasından sonra boşan gel diyor ve Nazlı da boşansın gelsin özledim diyor değil mi Nazlı diye bana onaylatmaya çalışırdı.
Ben ayrı konuşuyorsam da dibime oturup sıkılarak dinler başka şey anlatıyorsam, susayım değiştireyim konuyu diye uğraşır ve en son bana abla boşan gel demem için uğraşırdı!
E hep kavga ediyorlarmış! Annesi ablamı kavgalarda yıpransın diye mi doğurmuş! Sizin yüzünüzden! Evlilik değil kaynanalar yarışmasıydı resmen. Bildiğimden asla kendim demedim.
Boşanıp gelecekmiş eve; annemle ben de çalışacakmışız? Ben okumayacakmışım? Niye? Ablam okumazken benim okumam olmazmış üzülürmüş. Ablam niye okumuyor ki? Nasıl okusun böyle? Nasıl? Boşanmış ayol! Evliler boşanmışlar okuyamaz mı? Yanlış anlaşılır başına bir şey gelirmiş!
Ne güzel ablam hatalı bir evlilik yaptı diye benim de bitecek eğitim hayatım! Ne güzel. öyle olsa da ilerde der di ki sen de okumadın zaten okumada da gözün yoktu! Der eminim pişkince der....
ilk defa doktora gitmeyi ben düşündüm ama bir süre engelledi. Aslen sevmez hastane doktor falan. Bi şekilde engelledi. işine geliyordu sivilceli olmam; ne kadar çirkin olursam o kadar uzak durur insanlar beğenmez hem elinde de laf sokmak için hep bir fırsatı olsun hazırda. Baktım sürekli bir bahane buluyor kendim gittim. Tabi ilk zamanlar anlaşılamadı polikistik over yüzünden olduğu. Anneme kalsa hep pislikten! Benim varlığım pislik tabi!
Jeller, kremler verdi. Tabi ki annem çok bozuldu beraber gidermişiz. Bir aydır oyalıyorsun. Aman çok da aceleymiş bunca zaman sivilce suratmışım biraz daha kalsa ne olurmuş?! Sonra kininden sürekli ilaçlara söylendi pahalıymış! Sigorta ödüyor?
Tabi bu lafları bağıra çağıra söylemez; tepki çekmeyecek şekilde yumışak yumuşak sokarak söyler! Böylece her istediğini söyleyebiliyor; emir vermemiş yasaklamamış bağırmamış!
kibarlık rolü altında istediği gibi hakaretamiz konuşur tepeni attırır; amaç da o zaten sen sinirlen aksi sert konuş ki: bak desinler anneciği ne kadar kibar iyi kalpli iyi niyetli ama kızı hiç iyilik bilmiyor ne kadar kötü ve aksi bir insan yazık valla kadına ay bir de çirkin sivilceli şişko!
Doktora beni yüzümü iyi yıkamamakla şikayet ediyor ikinci kontrole giderken! Ben mi? Her sabah tepeme dikilip çok su harcıyorsun bir avuç çarpsan yeter diyen sen değil misin anneciğim??? Ben de kendi gibi sahte bir sevecenlik ekledim sesime! Başka havlu kullanmama izin vermeyen iğrenç diye, bize de bulaştıracaksın diye söylene söylene bana başka ayrı havlu kullandırtmayan kim?sen!
Kükürtlü sabunu bile ben akıl ettim sana kalsa el sabunu yeter de artar bile!
Doktor ayrı havlu özel sabun falan nutuğu atar, arkasına abur cubur pasta börek karbonhidrat çerezi falan yasaklayıp kilomu da kontrol etmemi önerirken annemin tavırlarını görmelisiniz: ağzı büzük benim ne alakam var herşey bu kız yüzünden der gibi burnunu havalara kaldırarark başka yerlere odaklanıyordu. Hatta konuşup konuyu hızlıca kapatmak istiyor. Doktor desin ki senin varlığın pislik iğrençlik Nazlı ne yapsan geçmez böyle boktan bir hayat sür yeter sana falan! Ama o ne yapıyor bana değer veriyor önemsiyor şuna buna dikkat et diyor kötü doktor pis doktor hiç bişey bilmeyen doktor! Annem elbet nefret etti doktordan!
Sonraki yıllarda hem ona hem bana inat daha da hevesle; yasak bişey yapmanın şevkiyle daha da çok yedirmeye çalıştı pasta börek vb. Hatta çıkarsa çıksınmış sivilce zamanla geçermiş çok da önemli değilmiş klmin umrundaymış!
Benim önemsenmem umursanmamdan nefret etmesi o yıllara dayanır.
Baktım inadıma yedirmeye çalışıyor; insanın sağlığıyla oynanır mı yemesin diyor işte ama hayır beter olsun Nazlı; ufak şeyler bunlar; ne güzel daha da çirkin iğrenç olsun kimse beğenmesin sevmesin!
Benim cildim bozulmaya başladığı zaman da beni yere yere bir hal oldu.
iğrençmiş! Annemle ablama da bulaştırıyormuşum!
E başka havlu kullanayım ben.
Hayır bir havlu daha mı yıkayacamış yani!? Ne kadar uğraşıp ne kadar yoruluyormuş ben hiç bilmiyor hiç düşünmüyor hiç anlamyormuşum!
Tabi her sabah akşam bana iğrenç demek daha keyifli! Beni aşağılayıp kendini yükseltip rahatlamak varken bir havluyla daha mı uğraşcak!?
Naptı? Anca aklına sarımsak sürmek geldi siğile sürülür diye. Öyle koka koca gezecekmişim! Gezmezmişim ben de sınıfta köşemde otururmuşum!
Ne güzel hayaller değil mi benim için?!
Kimbilir neyden çıkıyor zaar pisim ondan ben iyi yıkanamazmışım! Eskiden nefret eder istemezmişim yıkanmak!? Sen banyoda derimi yüzmeye çalışırken bir de azarlayıp aşağılayıp durdurğun içindir!
Senelerce eleştirdi ama gramla bişey yapmadı; memnundu aslında hem beni yermek için hazırda bir koz vardı hem çirkin olacağım için kimsenin dikkatini çekmezdim.
Tabi ki kendinin ne etkisi olacaktı sivilceye!? Hep benim suçumdu! Yağlı çörek börek pastalar gazozlarla ne alakası vardı! Yemeyeydim o zaman?!
Tabi yeme! Ders çalışırken saat başı olmadan damlar; hem ders çalışmak yerine başka boklar yerken yakalama hayallerini kurar ama başaramaz hem de sürekli tıkınmamı sağlamaya çalışırdı. Hele yeme. Nankör! Ne masraflar ne emekler çekmiş de yapmış ben el sürmemişim de bilmem neee...
Ne havlu değişti ne bi endişelendi; tek bildiği sarımsak sürelim: tabi ki elinde sarımsakla defalarca üstüme yürürdü= neyse ki ondan genç ve çeviğim sıyırdım.
Zaten şişman ve sivilceliyim özgüvensizim bir de pis kokayım! Oldu!
Asla doktora gitme lafı ağzından çıkmadı asla! Hatta sivilceler sırtıma yayılınca bile. Sürekli beni suçladı; yıkanamıyormuşum hep pisliktenmiş ıy iğrençmiş görmek istemiyormuş!
Başka bişey almaya girdiğim bir eczanedeki kalfa bana kükürtlü sabun verdi de biraz işe yaramıştı.
Ama sonra gene çoğaldı. Hem kilo hem annemin aşırı yemekleri; o arada kendi ülser ve tansiyon sorunu yaşadığı için yağı baharatı tuzu azaltmıştı ama şeker devam!
Sonra sınav stresi; ablamın ani evliliğinin stresi....
Tüm dertleri çeken kendi benim ne stresim olacak dandik 2 sınav altı üstü kendi olsa nereleri kazanırmış kendi olsa acayip puanlar çekermişmiş!
Tabi ablamın ani evliliği sırf senelerce ablamın burnundan da gelmedi; benim de burnumdan geldi. Saatlerce tepeme oturup dünürleri eleştirirdi; bazen aynı şeyleri üstüste defalarca. Ders çalışmam falan umrunda değildi. Zaten ablama boşan diyecektim!
Hergün aynı şey. Tabi ben biliyorum; mesela 1 kere boşan desem sonra 55 yıl sonra boşansa= Nazlı'nın suçu! Ben demişim kötü etkilemişim olacak. Asla yemedim; her konuşmasından sonra boşan gel diyor ve Nazlı da boşansın gelsin özledim diyor değil mi Nazlı diye bana onaylatmaya çalışırdı.
Ben ayrı konuşuyorsam da dibime oturup sıkılarak dinler başka şey anlatıyorsam, susayım değiştireyim konuyu diye uğraşır ve en son bana abla boşan gel demem için uğraşırdı!
E hep kavga ediyorlarmış! Annesi ablamı kavgalarda yıpransın diye mi doğurmuş! Sizin yüzünüzden! Evlilik değil kaynanalar yarışmasıydı resmen. Bildiğimden asla kendim demedim.
Boşanıp gelecekmiş eve; annemle ben de çalışacakmışız? Ben okumayacakmışım? Niye? Ablam okumazken benim okumam olmazmış üzülürmüş. Ablam niye okumuyor ki? Nasıl okusun böyle? Nasıl? Boşanmış ayol! Evliler boşanmışlar okuyamaz mı? Yanlış anlaşılır başına bir şey gelirmiş!
Ne güzel ablam hatalı bir evlilik yaptı diye benim de bitecek eğitim hayatım! Ne güzel. öyle olsa da ilerde der di ki sen de okumadın zaten okumada da gözün yoktu! Der eminim pişkince der....
ilk defa doktora gitmeyi ben düşündüm ama bir süre engelledi. Aslen sevmez hastane doktor falan. Bi şekilde engelledi. işine geliyordu sivilceli olmam; ne kadar çirkin olursam o kadar uzak durur insanlar beğenmez hem elinde de laf sokmak için hep bir fırsatı olsun hazırda. Baktım sürekli bir bahane buluyor kendim gittim. Tabi ilk zamanlar anlaşılamadı polikistik over yüzünden olduğu. Anneme kalsa hep pislikten! Benim varlığım pislik tabi!
Jeller, kremler verdi. Tabi ki annem çok bozuldu beraber gidermişiz. Bir aydır oyalıyorsun. Aman çok da aceleymiş bunca zaman sivilce suratmışım biraz daha kalsa ne olurmuş?! Sonra kininden sürekli ilaçlara söylendi pahalıymış! Sigorta ödüyor?
Tabi bu lafları bağıra çağıra söylemez; tepki çekmeyecek şekilde yumışak yumuşak sokarak söyler! Böylece her istediğini söyleyebiliyor; emir vermemiş yasaklamamış bağırmamış!
kibarlık rolü altında istediği gibi hakaretamiz konuşur tepeni attırır; amaç da o zaten sen sinirlen aksi sert konuş ki: bak desinler anneciği ne kadar kibar iyi kalpli iyi niyetli ama kızı hiç iyilik bilmiyor ne kadar kötü ve aksi bir insan yazık valla kadına ay bir de çirkin sivilceli şişko!
Doktora beni yüzümü iyi yıkamamakla şikayet ediyor ikinci kontrole giderken! Ben mi? Her sabah tepeme dikilip çok su harcıyorsun bir avuç çarpsan yeter diyen sen değil misin anneciğim??? Ben de kendi gibi sahte bir sevecenlik ekledim sesime! Başka havlu kullanmama izin vermeyen iğrenç diye, bize de bulaştıracaksın diye söylene söylene bana başka ayrı havlu kullandırtmayan kim?sen!
Kükürtlü sabunu bile ben akıl ettim sana kalsa el sabunu yeter de artar bile!
Doktor ayrı havlu özel sabun falan nutuğu atar, arkasına abur cubur pasta börek karbonhidrat çerezi falan yasaklayıp kilomu da kontrol etmemi önerirken annemin tavırlarını görmelisiniz: ağzı büzük benim ne alakam var herşey bu kız yüzünden der gibi burnunu havalara kaldırarark başka yerlere odaklanıyordu. Hatta konuşup konuyu hızlıca kapatmak istiyor. Doktor desin ki senin varlığın pislik iğrençlik Nazlı ne yapsan geçmez böyle boktan bir hayat sür yeter sana falan! Ama o ne yapıyor bana değer veriyor önemsiyor şuna buna dikkat et diyor kötü doktor pis doktor hiç bişey bilmeyen doktor! Annem elbet nefret etti doktordan!
Sonraki yıllarda hem ona hem bana inat daha da hevesle; yasak bişey yapmanın şevkiyle daha da çok yedirmeye çalıştı pasta börek vb. Hatta çıkarsa çıksınmış sivilce zamanla geçermiş çok da önemli değilmiş klmin umrundaymış!
Benim önemsenmem umursanmamdan nefret etmesi o yıllara dayanır.
Baktım inadıma yedirmeye çalışıyor; insanın sağlığıyla oynanır mı yemesin diyor işte ama hayır beter olsun Nazlı; ufak şeyler bunlar; ne güzel daha da çirkin iğrenç olsun kimse beğenmesin sevmesin!
Bilgisayarım bozulmuştu açılmıyordu; annemden şahane yorum;
e düğmesine baas!
öyle açılıyor anne zaten.
Tamam işte bas!
Basıyorum zaten açılmıyor!
Başka düğmelere bas! Dolu, düğmeden başka ne var??? şuna bas mesela belki oluyordur!
Ben anlamam demez bayılır akıl vermeye!
Çok kullanıyormuşum ondan bozulmuş. Benim bildiğim 1 kere alınır ile başlar... Sadece lazım olduğu zaman kullansammış!
Yıllar önce tez yazarken zorla aldı bilgisayar ama ne itirazlar ne iddialar. Bize lazım değilmiş asla olmazmış ik adamı değilmişiz ki! Bi yazı yazmak için boşa masrafmış mezun olduktan sonra da asla ama asla gerekmeyecekmiş adı gibi eminmiş!
Hala aynı iddialar da ya...
Hatta masaüstüydü aldığımız, şu parçasını almasak olmaz mı diye pazarlık ettiydi, anneme göre olurdu! Annem emekli olduğu yıllardan çok önce vardı okullarda bilgisayar ama hiç kullanmamış gereken yerde birilerine yaptırmış.
Zannediyordu ki 2003 te alınan 2063 'e kadar yeter de artar bile!
O kadar pazarlıktan sonra şimdi de zamanının en iyisini aldığımızı iddia ediyor! En ucuzunu aldık! Nasıl yalan!
e düğmesine baas!
öyle açılıyor anne zaten.
Tamam işte bas!
Basıyorum zaten açılmıyor!
Başka düğmelere bas! Dolu, düğmeden başka ne var??? şuna bas mesela belki oluyordur!
Ben anlamam demez bayılır akıl vermeye!
Çok kullanıyormuşum ondan bozulmuş. Benim bildiğim 1 kere alınır ile başlar... Sadece lazım olduğu zaman kullansammış!
Yıllar önce tez yazarken zorla aldı bilgisayar ama ne itirazlar ne iddialar. Bize lazım değilmiş asla olmazmış ik adamı değilmişiz ki! Bi yazı yazmak için boşa masrafmış mezun olduktan sonra da asla ama asla gerekmeyecekmiş adı gibi eminmiş!
Hala aynı iddialar da ya...
Hatta masaüstüydü aldığımız, şu parçasını almasak olmaz mı diye pazarlık ettiydi, anneme göre olurdu! Annem emekli olduğu yıllardan çok önce vardı okullarda bilgisayar ama hiç kullanmamış gereken yerde birilerine yaptırmış.
Zannediyordu ki 2003 te alınan 2063 'e kadar yeter de artar bile!
O kadar pazarlıktan sonra şimdi de zamanının en iyisini aldığımızı iddia ediyor! En ucuzunu aldık! Nasıl yalan!
Hayal gücü çok kuvvetlidir kendisinin.
Beni her gün yine Migros'a yollamaya çalışıyor. Her gün her aradığından başka bir sipariş veriyor. Ama eve gecikmeyeceğim!? Dersten erken çıkayımmış, servis beni götürsünmüş markete ama eve de getirsinmiş ha tek dönmeyeyimmiş acaba şöförle konuşsamıymış beni ona emanet ediyormuş! Bilmem nerede bilmem kim aracından inip evine girinceye kadar kaçırılmış! Beni apartman kapısına kadar getiriyormuş değil mi? Küçük çocukları bile elinden tutup apartmana sokmuyorlar beni mi? Ama ben kızmışım?!????
Söylenmezmiş de ama hiç evlenmediğimi belirtmiyor muymuşum?
Televizyonda ne kadar boktan program varsa izleyip kafasında kuruyor! Servisten inip eve girinceye kadar bozulursa ya kızlığım??? Elimden tutup getirsinler!?? Beyin özürlüyüm de!
Markete de koca bulurum diye gönderiyormuş sağolsun! Ama öyle bi saat dolanmayacam ha hemen alıp çıkacam!? O 5 dakikada da annemin hayallerindeki damadı getirecem eve???
Tabi öyle herkesle sohbet de etmeyecem hele gülümsemek falan?! Kendisi eder sohbet sonra da bana yabanisin der; ben birine bişey soracak olsam bile önüme atlayıp beni susturup kendi soruyor! Koruyormuş beni! E kimseyle diyaloğa giremiyorsun diyorsun? Nasıl fırsat olsun???
Okulda da köşeme çekilip tıkınırken kendisiyle konuşayım istiyor, çıkışlarda oyalanmadan eve gelmemi, öyle çay kahve için oyalanmamamı istiyor. Hafta sonları da çıkmayıp evi temizleyeyim?
Kimseyle konuşma dışrı çıkma soru bile sorma ama yabanisin sosyal değilsin girişken değilsin arkadaşın yok çevren yok???
Mesela iş çıkışı,boş günlerde, hafta sonu ne zaman bir yere gidecek bir şey yapacak olsam ya başıma musallat olmaya çalışıyor, ya gitmemi engellemek i.in psikolojik saldırılar düzenliyor ya da hiç olmadı moralimi bozmak için çalışıyor; saçım da yağlıymış! Sivilcem de çıkmış! Hava da boktanmış! Soğukmuş üşütürmüşüm sıcakmış terler kokarmışım!
Kendisi ter kokusu önleyici spreyleri yıllardır idrak edemediği için herkesi öyle sanıyor! Kendi leş gibi terler, kokar sonra üstüne sprey deodorant falan sıkar ve şöyle der bir boka yaramıyor bu! Kokmadan önce sıkılacağını asssla öğrenemedi! Gerçi iddiası hiçbir vücut sıvısının asla kokmadığıdır ama başkaları çok pis kokar!
Ne kadar gıcık kaptığımı bildiği şey varsa yapar üstüne de babanbabaannenanneannendeden temalı karanlık konuşmaları yapar.
Ki gittiğim yerde yaptığım şeyde asla eğlenemeyeyim! Memnun mutlu olmayayım keyif almayayım!
Hani insanların moral ya da motivasyon ritüelleri konuşlamarı vardır annemde de tam tersi! Kapının ağzına kadar motora bağlamış gibi ne kadar olumsuz şey varsa sıralar olmadı doğal felaketler kazalar taciz tecavüz cinayet siyaset sıralar! Asansöre bininceye kadar nefes almadan konuşur!
Kendine kalsa peşime takılacak ve arkadaşlarımla da bunları konuşup rahatlayacak, herkese kulp takıp çatacak yer arayacak! Ya da telefonda konuşalım! 2 saat geçmeden arar bir şey isteme bahanesiyle dakikalarca olumsuz konuşur ki ola ki 5 salise keyif alırsam kaçsın! Lokmalarım boğazıma dizilip zıkkım olsun! Herşey zıkkım zehir olsun!
Başarıyor da! 7/24 tepemde bunları yaptığı için içimde küçük bir annem var ve sürekli olumsuz anları, anıları, olayları, haberleri hatırlatarak, herşeyin kusurunu fısıldayıp üzerine sana yakışmaz, sen giyemezsin, biz alamayız gibi demaralize laflar ederek alışveriş keyfimi bile çalmaya çalışıyor!
Tebrikler annecim! Zaten fazla neşeli mutlu eğlenen iyimser biri değildin geldin tamamen içine sıçtın! Tebrikler asla memnun mutlu keyifli olmuyor eğlenemiyorum, yakında yediğim içtiğlmden de zevk almam! Oooooh beter olayım!
Eğlenmiş mutlu dönsem asıma memnun olmaz acısını çıkarmaya çalışır! Bi yere gitmez bişey yapmazsam da kendi istediği gibi sıkılır çatacak yer arar bana sarar! Niye çıkmıyor gitmiyormuşum sorgular?!
Yani ben sürekli aktif olmak isteyeceğim annem de engellemeye içine etmeye çalışacak; mücadele meydan okuma gibi hissedecek!
Her seferinde de herşey zıkkım olacak bana oooooh beter olayım!
Beni her gün yine Migros'a yollamaya çalışıyor. Her gün her aradığından başka bir sipariş veriyor. Ama eve gecikmeyeceğim!? Dersten erken çıkayımmış, servis beni götürsünmüş markete ama eve de getirsinmiş ha tek dönmeyeyimmiş acaba şöförle konuşsamıymış beni ona emanet ediyormuş! Bilmem nerede bilmem kim aracından inip evine girinceye kadar kaçırılmış! Beni apartman kapısına kadar getiriyormuş değil mi? Küçük çocukları bile elinden tutup apartmana sokmuyorlar beni mi? Ama ben kızmışım?!????
Söylenmezmiş de ama hiç evlenmediğimi belirtmiyor muymuşum?
Televizyonda ne kadar boktan program varsa izleyip kafasında kuruyor! Servisten inip eve girinceye kadar bozulursa ya kızlığım??? Elimden tutup getirsinler!?? Beyin özürlüyüm de!
Markete de koca bulurum diye gönderiyormuş sağolsun! Ama öyle bi saat dolanmayacam ha hemen alıp çıkacam!? O 5 dakikada da annemin hayallerindeki damadı getirecem eve???
Tabi öyle herkesle sohbet de etmeyecem hele gülümsemek falan?! Kendisi eder sohbet sonra da bana yabanisin der; ben birine bişey soracak olsam bile önüme atlayıp beni susturup kendi soruyor! Koruyormuş beni! E kimseyle diyaloğa giremiyorsun diyorsun? Nasıl fırsat olsun???
Okulda da köşeme çekilip tıkınırken kendisiyle konuşayım istiyor, çıkışlarda oyalanmadan eve gelmemi, öyle çay kahve için oyalanmamamı istiyor. Hafta sonları da çıkmayıp evi temizleyeyim?
Kimseyle konuşma dışrı çıkma soru bile sorma ama yabanisin sosyal değilsin girişken değilsin arkadaşın yok çevren yok???
Mesela iş çıkışı,boş günlerde, hafta sonu ne zaman bir yere gidecek bir şey yapacak olsam ya başıma musallat olmaya çalışıyor, ya gitmemi engellemek i.in psikolojik saldırılar düzenliyor ya da hiç olmadı moralimi bozmak için çalışıyor; saçım da yağlıymış! Sivilcem de çıkmış! Hava da boktanmış! Soğukmuş üşütürmüşüm sıcakmış terler kokarmışım!
Kendisi ter kokusu önleyici spreyleri yıllardır idrak edemediği için herkesi öyle sanıyor! Kendi leş gibi terler, kokar sonra üstüne sprey deodorant falan sıkar ve şöyle der bir boka yaramıyor bu! Kokmadan önce sıkılacağını asssla öğrenemedi! Gerçi iddiası hiçbir vücut sıvısının asla kokmadığıdır ama başkaları çok pis kokar!
Ne kadar gıcık kaptığımı bildiği şey varsa yapar üstüne de babanbabaannenanneannendeden temalı karanlık konuşmaları yapar.
Ki gittiğim yerde yaptığım şeyde asla eğlenemeyeyim! Memnun mutlu olmayayım keyif almayayım!
Hani insanların moral ya da motivasyon ritüelleri konuşlamarı vardır annemde de tam tersi! Kapının ağzına kadar motora bağlamış gibi ne kadar olumsuz şey varsa sıralar olmadı doğal felaketler kazalar taciz tecavüz cinayet siyaset sıralar! Asansöre bininceye kadar nefes almadan konuşur!
Kendine kalsa peşime takılacak ve arkadaşlarımla da bunları konuşup rahatlayacak, herkese kulp takıp çatacak yer arayacak! Ya da telefonda konuşalım! 2 saat geçmeden arar bir şey isteme bahanesiyle dakikalarca olumsuz konuşur ki ola ki 5 salise keyif alırsam kaçsın! Lokmalarım boğazıma dizilip zıkkım olsun! Herşey zıkkım zehir olsun!
Başarıyor da! 7/24 tepemde bunları yaptığı için içimde küçük bir annem var ve sürekli olumsuz anları, anıları, olayları, haberleri hatırlatarak, herşeyin kusurunu fısıldayıp üzerine sana yakışmaz, sen giyemezsin, biz alamayız gibi demaralize laflar ederek alışveriş keyfimi bile çalmaya çalışıyor!
Tebrikler annecim! Zaten fazla neşeli mutlu eğlenen iyimser biri değildin geldin tamamen içine sıçtın! Tebrikler asla memnun mutlu keyifli olmuyor eğlenemiyorum, yakında yediğim içtiğlmden de zevk almam! Oooooh beter olayım!
Eğlenmiş mutlu dönsem asıma memnun olmaz acısını çıkarmaya çalışır! Bi yere gitmez bişey yapmazsam da kendi istediği gibi sıkılır çatacak yer arar bana sarar! Niye çıkmıyor gitmiyormuşum sorgular?!
Yani ben sürekli aktif olmak isteyeceğim annem de engellemeye içine etmeye çalışacak; mücadele meydan okuma gibi hissedecek!
Her seferinde de herşey zıkkım olacak bana oooooh beter olayım!
çok iyi bir insanmış kendisi, iyilik yapmayı çok severmiş!
Hayır, sadece kendini iyi göstermeyi sever rol kesmeyi bilir. Başkalarına kibar tatlı dilli anlayışlı sevecen modern fikirli davranır, yüzlerine sadece tabi!
Mesela ben onun bunun evini temizleyecem ütülerini yapacam alışverişlerini yatalak kocalarını aman teyze fıtık olmasın diye ben taşıyacam kapıları reverans yaparak açacam ama iyi olan ben değil annem olacak!
Bu kadar seviyorsan iyilik sen yap.
Niye kendini mi paralayacakmış elalem için! E ben paralayacam ama!
Kimyasal soluyup ağır kaldıracam falan.
Aa tabi unutmuşum ben önemlilerden değllim ben kimin umrundalar takınındanım!
Hayır, sadece kendini iyi göstermeyi sever rol kesmeyi bilir. Başkalarına kibar tatlı dilli anlayışlı sevecen modern fikirli davranır, yüzlerine sadece tabi!
Mesela ben onun bunun evini temizleyecem ütülerini yapacam alışverişlerini yatalak kocalarını aman teyze fıtık olmasın diye ben taşıyacam kapıları reverans yaparak açacam ama iyi olan ben değil annem olacak!
Bu kadar seviyorsan iyilik sen yap.
Niye kendini mi paralayacakmış elalem için! E ben paralayacam ama!
Kimyasal soluyup ağır kaldıracam falan.
Aa tabi unutmuşum ben önemlilerden değllim ben kimin umrundalar takınındanım!
Makinelerle imtihan.
Cep telefonu, fotoğraf makinesi, bilgisayar bize gerekmiyor!
Ona göre 2003 'te zorla aldığım bilgisayar hala yeni!
Ne gerek var bize lazım değil iddiasında halen!
Anneme göre bir makine sadece 1 kere alınır bir ömür yeter yetmeli! Eğer bozulursa küsüyor.
Kaç kere beddualar küfürlerden sonra bir daha asla ama assssla çamaşır makinesi almamaya yemin etmişti. Senelerce direndi elde yıkadık çamaşırı!
Yakın zamanda da bulaşık makinesi için bir benzeri yaşandı.
Yaklaşık 10 sene evvel değişmek zorunda kaldığımız televizyonsa hala yeni ona göre ve alışmada zorlanıyor. Hala ekranın orada düğmeler var diye dükünüyor!
Mesela arada sırada aklına gelip ağzımı yokluyor: eski masaüstü bilgisayarın annemin almasak olur mu diye diretip çalışanı sorguya çektiği tüplü ekranını ne yapmışım? Duruyormuş değil mi odamda????
Anneme göre bilgisayarı en iyisinden almışız bu kadar çabuk bozuluyorsa lanet olsunmuş bir daha asla almayacakmışız o zaman biz de! Zaten iş adamı değiliz ki bize lazım değil!
Yıl olmuş 2018 , bilgisayarlar herkesin evine hayatına dahil olmuş annem hala inkarda; ve iddiada: bize lazım değiiiilll!
Sana lazım değil deyince sanki bana da çok lazımmış bende bir halt olsammış bari!
Durup durup birden aklına düşüyor, böyle bişeyin değiştirimesi gerektiğinde; bilgisayarımı ne yapmışım ben???
Ekranın bilgisayar olmadığını son 15 senede anlayamadı; sadece bozulan bir parça! Bozuldu diye küsüp elimi eteğimi çekecem bilgisayardan, bir daha asla adını anmayacağım; baş düşmanım bilgisayar: böyle yaşlılar gibi bilmeyecek gerek duymayacak ve kullanmayacağım bir daha!!
Hep benim bildiğim 1 kere alınır diye başlıyor, sanki yüzyıllardır makineler bilgisayarlar görmüş; sanırsın koca alıyoruz!
Mesela ablacığıma gerek çünkü o evli!???? Açıklaması bu. iş hayatı var. E benim? Ben altı üstü öğretmenişim!!
Okuldaki bilgisayara bakarmışım lazım olursa; o da senede 2 lazım olacak belki annemin derin bilgili hesaplarına göre!
Bazı şeyleri katiyen öğrenemiyor; bilgisayar ekranının işlemler, internet için falan yeterli olamayacağını; hani ekrana bakıp fotoğraf yazı falan görmüşlüğü var ya tamam işte orada o zaman yeter, oluyor demek başka arç ne demek???
Bilgisayarla internetin de aynı şey olmadığını anlayamadı hala!
Mesela ilk aldığımızda bilgisayarı internet bağlattırmadı! inatla yeteceğinden emindi! çok biliyor ya. Hatta arkadaşından duymuş bana diyor ki bilgisayardan bilmem kimi bul! Aşırı yenilikçi ve zeki arkadaşı da kendi gibi bilgisayardan buldum demiş ama! iddia ediyor ki bilgisayardan bakmış!! Nasıl anlatırsın???? Ya hani telefon makinesini aldın ama pttden hat bağlatmaz numara almazsan arayabilir misin birini?? Hayır. internet de öyle bir şey, hat alman lazım sırf makineyle olmuyor.
Senelerce emin olmadı bu bilgiden, internet bağlandıktan sonra bile; ben o kadar yalancı ya da zeka engelliyim ki her gördüğü insan benden daha iyi bilecek!
E niye aldık işe yaramayacaksa bu boku! Bie lazım değil ki! ,dev hazırlamayı tez yazmayı annem ne anlasın. Elde yazayımmış yetermiş! Güya kendi yazısı şahaneymiş benim yazımı temize çekermiş; ilkokul çocuğu muyum ben üniversitede ödevi elde anneme yazdıracam, yazabilse bari! Sürekli bu ne bu ne demek bu böyle mi yazılıyor diye soruyor ya da aklınca düzeltiyor ve bir paragraf bile uzun sürüyor! çünkü anlayarak tartarak yazıyormuş!
Bilgisayarla ilgili ya da cep telefonuyla her türlü araç gereci de anlayabilmiş değil! Veeeee bie gerekmediğini düşünüyor!
Ben sen miyim? çağı yakalayamamış yaşlı emekli bir hanımmıyım??
Ablam tabletini akıllı telefonunu gösterip anlatır öğretmeye çalışırken görün siz yüzünü, nasıl mutlu gururlu ayyy yavrusu ne kadar zekiymiş!
Kanguruların kesesinin içindeki bakteriyi öğreniyor da bi dandik telefonun nasıl açıldığını öğrenemiyor!
Bir de bana ev telefonunu kapatalım mı diyor! Nasıl arayacasksın? Cepten. Açamıyorsun ki daha?! Ben açar ben arar mışım!
Oldu? Artık sabah akşam her an tepemde şunu ara bunu bilmem ne yap?!
Tabi ki böyle yeniliklere çağa makinelere alışamayan uyamayan bir insan fotoğraf kamerasını ne yapsın? Senelerce onun bunun kamerasının peşinde koştum 1-2 fotom olsun diye. Bunu da saçma bulur bana gereksiz işler uzmanı derdi! Ona göre 5 senede bir vesikalığım, teyzemler geldiğinde çekerse bir kaç tane anı fotoğrafım olsa yeterdi de artardı bile; o da iyi çıkmayayım diye uğraşırmış gibi davranırdı.
Moral bozmak mesela! Çekmesek bu sefer, Nazlı'nın suratı sivilce dolu gerek yok! Güya bana iyilik yapıyor rollerinde!
O da olmazsa tam çekim esnasında beni konuşturmaya çalışarak ya da güya üzerimi düzeltmeye çalışırarak kötü çıkmamı ya da çıkmamamı sağlamaya çalışırdı.
Tabi kendi de çoğu zaman ağzı açık gözü kapalı çıkar çünkü 1 saniye duramıyor gevezelik etmeden; ama neden benim çirkin suratım iyi çıksın ki! Gereksiz! Her çekmeye yeltendiğimde hala gereksiz olduğunu iddia eder!
Kendinin her piknik ya da etkinlikte var fotosu ama ta o zamanlardan! Ama bana gereksiz!
O kadar çok fotoğrafımda garip çıkmışım ki; şimdi bakıp bana neden böyle çıktığımı soruyor bir de! Ya tam çekim anında annem seslenmiş ben dönmüşüm de kameraya bakamamışım ya da hızdan suratım kaymış: ya güya saçımı düzeltecekken kolu suratıma gelmiş de çıkmamışım, ya da dokunulmayı sevmememe rağmen tam o an sahte sevgi gösterisinde garip bir yerimi ellediği için garip ifadem olmuş.
Bunlar kameranın arkasında bir başkası varken.
Kendisi varken daha beter! Zaten yıllarca ordan burdan idare ettim sonunda teyzemler kendi eskilerini bana verdiler. Tabi ona da film makarası baskı derdini anlayamadı ya! Ona göre 1 makara film takılır 3-5 sene yeter! E içinde kalırsa bozulur film ki biri bozulmuştu. O zaman da olmazmış foto zaten nemize lazımmış ki!
Sende hayattan bezginlik nefret var diye bende de mi olacak? En azından geçmiş anılarını bakıp hatırlıyorsun kendin; ama bana gelince pek olmasa da olur sen kadar mühim değilim!
Teyzemlerin o eskimiş Kodak makinasına bile senelerce alışamadı; insan bu kadar korkak tepkili ve geri olabilir mi? Otomatik makine ha, bi deklanşöre basacak. Senelerce yerini öğrenemedi; her eline verdiğimde iyice anlatmam gerek şuraya basacaksın diye. Bahanesi gerekmemesi masraf ve gözünün görmemesi; elin de mi hissetmiyor?!
Kaç kere çektim diye kapattı makineyi! Kızınca da çok da önemli çok da umrumda olmayıversin!der. Tabi benim anılarıma ne gerek değil mi yeryüzünde hiç varolmamış gibi olsam ne yazar kendisi gibi prenses miyim ben!
Başka zamanlar da illaaaa objektife parmak sokar! Her kadrajda annemin parmağı. Eli de kocaman olsa bari ufacık. Ama muhakkak o işaret parmağı karenin tam ortasında! Ya da en azından benim önümde: öyle çok foto var ki öyle. Her seferinde ısrarla uyarmam şart şuraya basacaksın parmağını buraya koyma diye: bu bile zor geliyor ona: oysa sorsan öğrenmeye aç çok hevesli ve zeki bir insan! Dandik bir foto makinesine basamaz; çok ayrıntılıymışmış!
Bazı fotolarda da makinenin sapı! Ne tesadüf tam benim önümde! Demek istiyor ki senin fotoğrafına gerek yok istemiyorum lüzumsuz!
ilk dijitali 10 sene falan önce kendi çalışıp kazandığım parayla aldım. Tabi ki her zamanki gibi peşimden geldi; kandırırlarmış beni; sana ayakkabıyı makine diye satabilirler hele biraz yağ çekseler tamam! Ve tabi ki erkeklerle konuşurken yanımda olmalı! Alırken tabi ki de dırdırsız olur mu??? Bize lazım değil telkininde; bekliyor ki başka insanlar da toplaşıp aşağılasın beni sana lazım değil sen önemsi değersiz lüzumsuz birisin neyine senin foto çekmek falan sen kimsin ki yeteneksiz beceriksiz çirkinsin desinler!
Hemen hemen tüm yaşıtlarımın en azından 1-2 düğünden kalma videosu var ama benim hiç yok-tu. Ablamın düğününe kadar. Gerçi orada da çıkmayayım kötü çıkayım diye kendini paraladı! Mesela istediğim elbiseyi ve makyaj malzemelerini değil kendinin seçtiklerini alarak; biliyor moralim bozulunca kabuğuma çekilirlm; düğünde de kendimi çirkin kötü hissedeyim ki kenarda surat asıp oturayım kendi gibi; mecburen çekilecek 1-2 fotoda da suratsız çıkayım: yıllar sonra da bana sen de amma suratsız çıkmışsın desin!
Ben bebekken de gülmezmişim ciddi endişeli suratsızmışım: dünürlerin yanında diyo bunu güya büyük bir saptama= zaar sevilmediğimi istemnediğlmi huzursuz mutsuz bir yuvayı algılamışım, zaar sürekli surat asıp azarlayarak tersleyerek eleştirerek davranıyor!
Dijitali alırken de tepemde vıvırvır; varmış ya işte bize ömür boyu yetermiş! Ben dünyadan geri kalsam ne olacak değil mi kimim ben? Bütün bi hayat 3 foto yeterdi bana!
Şlmdilerde selfiden nefret ediyor; herkes kendine çok hayranmış bir bok da olsalar bari! Ben de çekiyorum ya bana geliyor laf! Kendini dev aynasında görme der ben özgüvenli konuşursam!
Neyseki dijitalin ek kabloları beraber geldi yoksa alınmayacağını iddia ederdi! Tabi ki alışamadı hala!
10 yıl geçti, eskidi değiştim eskisine alışamadı! Yine parmak objektifte! Eskininde bunun da takılı bir kulbu ipi varsa çıkarttım çünkü napar eder kadraja ve suratımın önüne sokar!
Silersin madem hepsini!
Bir de bunu öğrendi ama zorla. Dijitali sadece film masrafından kurtulduğu için sevdi bi nebze sevdiyse; madem öyle; hafıza kartı 25-30 yılda dolar! Dolmasın az çekelim!!
Sonunda fotoların bilgisayara yüklenip hafızanın boşaltılabildiğini öğrettim! O zaman da yok ip yok parmak yok kadraj dersem; sil o zaman diyor! Tabi ne gerek var Nazlı'nın fotoğraflarına?!
Şimdi mecburen yeniledim ama bize gerekmiyor ki!
Eskimesini anlamıyor teknolojinin nesi eskiyormuş ki???? Anlat anlatabilirsen görüntü kalitesi falan diye. Nemize lazımmış yetermiş bize o kalite!
Bazen pişkince dönüp soruyor; bilmem ne zaman bilmem nereye gitmişiz ya bilmem kimlerle? Ee? Neden yokmuş fotoğrafımız???
Ciddi de soruyor sürekli engel olduğunun farkında değil.
Ha bir de o var! Mahsus bi yere falan gideceğimizde makineyi yanıma almamam için uğraşır!
Gerek olmaz iddiasında çekmeyecekmişiz! Belki ben çekecem? Ne gerek var ki??? Sadece söyleyince cevap yapışıyor baktı; bu sefer acele ettirerek oyalayarak konuşup kafamı oyalayarak soru sorup bişey isteyip yanıma almayı unutturmaya çalışır.
Hala yapar bunu!
Gereksizmiş değiştirmem! Biraz gevşemişti deklanşörü asla basamıyordu; o zaman bizde çekmezmişiz! Ne güzel çözüm!
Ona göre 1 kere alınır; 2006 da aldığın 2049 'a kadar yeter; bozulmuşsa da küs! Vazgeç, bir daha assssla foton olmasın!
Nasılsa ablamlar gelecek lütfedim belki 1 tane çeker!
Tabi ki aynı sorunlar cep telefonu için de geçerli oldu!
Geçende çıktığımızda foto makinesini almadım diye memnundu zart diye ceple çektim! Hala öğrenemedi ki telefonda foto makinesini.
Zaten ilk haber olduğunda da karşı çıkmıştı; ne gerek var ki?
Anılara değer verir ama sadece kendininkilere; eski fotolara bakıp konuşmayı aşırı uzun ve gereksiz detaylar vermeye bayılır. Mesela bilmem ne pikniğindeki fotosunda saçındaki tokayı aldığı bujiteri dükkanı sahibinin tüm aile fertleriyle ilgili detayları anlatır.
Ama iş bana gelince Gereksiiiizzzz!
Davranışlarının çelişkili ve çifte standartlı olduğunu da düşünmez. çok hakkaniyetli bulur kendini!
Cep telefonu, fotoğraf makinesi, bilgisayar bize gerekmiyor!
Ona göre 2003 'te zorla aldığım bilgisayar hala yeni!
Ne gerek var bize lazım değil iddiasında halen!
Anneme göre bir makine sadece 1 kere alınır bir ömür yeter yetmeli! Eğer bozulursa küsüyor.
Kaç kere beddualar küfürlerden sonra bir daha asla ama assssla çamaşır makinesi almamaya yemin etmişti. Senelerce direndi elde yıkadık çamaşırı!
Yakın zamanda da bulaşık makinesi için bir benzeri yaşandı.
Yaklaşık 10 sene evvel değişmek zorunda kaldığımız televizyonsa hala yeni ona göre ve alışmada zorlanıyor. Hala ekranın orada düğmeler var diye dükünüyor!
Mesela arada sırada aklına gelip ağzımı yokluyor: eski masaüstü bilgisayarın annemin almasak olur mu diye diretip çalışanı sorguya çektiği tüplü ekranını ne yapmışım? Duruyormuş değil mi odamda????
Anneme göre bilgisayarı en iyisinden almışız bu kadar çabuk bozuluyorsa lanet olsunmuş bir daha asla almayacakmışız o zaman biz de! Zaten iş adamı değiliz ki bize lazım değil!
Yıl olmuş 2018 , bilgisayarlar herkesin evine hayatına dahil olmuş annem hala inkarda; ve iddiada: bize lazım değiiiilll!
Sana lazım değil deyince sanki bana da çok lazımmış bende bir halt olsammış bari!
Durup durup birden aklına düşüyor, böyle bişeyin değiştirimesi gerektiğinde; bilgisayarımı ne yapmışım ben???
Ekranın bilgisayar olmadığını son 15 senede anlayamadı; sadece bozulan bir parça! Bozuldu diye küsüp elimi eteğimi çekecem bilgisayardan, bir daha asla adını anmayacağım; baş düşmanım bilgisayar: böyle yaşlılar gibi bilmeyecek gerek duymayacak ve kullanmayacağım bir daha!!
Hep benim bildiğim 1 kere alınır diye başlıyor, sanki yüzyıllardır makineler bilgisayarlar görmüş; sanırsın koca alıyoruz!
Mesela ablacığıma gerek çünkü o evli!???? Açıklaması bu. iş hayatı var. E benim? Ben altı üstü öğretmenişim!!
Okuldaki bilgisayara bakarmışım lazım olursa; o da senede 2 lazım olacak belki annemin derin bilgili hesaplarına göre!
Bazı şeyleri katiyen öğrenemiyor; bilgisayar ekranının işlemler, internet için falan yeterli olamayacağını; hani ekrana bakıp fotoğraf yazı falan görmüşlüğü var ya tamam işte orada o zaman yeter, oluyor demek başka arç ne demek???
Bilgisayarla internetin de aynı şey olmadığını anlayamadı hala!
Mesela ilk aldığımızda bilgisayarı internet bağlattırmadı! inatla yeteceğinden emindi! çok biliyor ya. Hatta arkadaşından duymuş bana diyor ki bilgisayardan bilmem kimi bul! Aşırı yenilikçi ve zeki arkadaşı da kendi gibi bilgisayardan buldum demiş ama! iddia ediyor ki bilgisayardan bakmış!! Nasıl anlatırsın???? Ya hani telefon makinesini aldın ama pttden hat bağlatmaz numara almazsan arayabilir misin birini?? Hayır. internet de öyle bir şey, hat alman lazım sırf makineyle olmuyor.
Senelerce emin olmadı bu bilgiden, internet bağlandıktan sonra bile; ben o kadar yalancı ya da zeka engelliyim ki her gördüğü insan benden daha iyi bilecek!
E niye aldık işe yaramayacaksa bu boku! Bie lazım değil ki! ,dev hazırlamayı tez yazmayı annem ne anlasın. Elde yazayımmış yetermiş! Güya kendi yazısı şahaneymiş benim yazımı temize çekermiş; ilkokul çocuğu muyum ben üniversitede ödevi elde anneme yazdıracam, yazabilse bari! Sürekli bu ne bu ne demek bu böyle mi yazılıyor diye soruyor ya da aklınca düzeltiyor ve bir paragraf bile uzun sürüyor! çünkü anlayarak tartarak yazıyormuş!
Bilgisayarla ilgili ya da cep telefonuyla her türlü araç gereci de anlayabilmiş değil! Veeeee bie gerekmediğini düşünüyor!
Ben sen miyim? çağı yakalayamamış yaşlı emekli bir hanımmıyım??
Ablam tabletini akıllı telefonunu gösterip anlatır öğretmeye çalışırken görün siz yüzünü, nasıl mutlu gururlu ayyy yavrusu ne kadar zekiymiş!
Kanguruların kesesinin içindeki bakteriyi öğreniyor da bi dandik telefonun nasıl açıldığını öğrenemiyor!
Bir de bana ev telefonunu kapatalım mı diyor! Nasıl arayacasksın? Cepten. Açamıyorsun ki daha?! Ben açar ben arar mışım!
Oldu? Artık sabah akşam her an tepemde şunu ara bunu bilmem ne yap?!
Tabi ki böyle yeniliklere çağa makinelere alışamayan uyamayan bir insan fotoğraf kamerasını ne yapsın? Senelerce onun bunun kamerasının peşinde koştum 1-2 fotom olsun diye. Bunu da saçma bulur bana gereksiz işler uzmanı derdi! Ona göre 5 senede bir vesikalığım, teyzemler geldiğinde çekerse bir kaç tane anı fotoğrafım olsa yeterdi de artardı bile; o da iyi çıkmayayım diye uğraşırmış gibi davranırdı.
Moral bozmak mesela! Çekmesek bu sefer, Nazlı'nın suratı sivilce dolu gerek yok! Güya bana iyilik yapıyor rollerinde!
O da olmazsa tam çekim esnasında beni konuşturmaya çalışarak ya da güya üzerimi düzeltmeye çalışırarak kötü çıkmamı ya da çıkmamamı sağlamaya çalışırdı.
Tabi kendi de çoğu zaman ağzı açık gözü kapalı çıkar çünkü 1 saniye duramıyor gevezelik etmeden; ama neden benim çirkin suratım iyi çıksın ki! Gereksiz! Her çekmeye yeltendiğimde hala gereksiz olduğunu iddia eder!
Kendinin her piknik ya da etkinlikte var fotosu ama ta o zamanlardan! Ama bana gereksiz!
O kadar çok fotoğrafımda garip çıkmışım ki; şimdi bakıp bana neden böyle çıktığımı soruyor bir de! Ya tam çekim anında annem seslenmiş ben dönmüşüm de kameraya bakamamışım ya da hızdan suratım kaymış: ya güya saçımı düzeltecekken kolu suratıma gelmiş de çıkmamışım, ya da dokunulmayı sevmememe rağmen tam o an sahte sevgi gösterisinde garip bir yerimi ellediği için garip ifadem olmuş.
Bunlar kameranın arkasında bir başkası varken.
Kendisi varken daha beter! Zaten yıllarca ordan burdan idare ettim sonunda teyzemler kendi eskilerini bana verdiler. Tabi ona da film makarası baskı derdini anlayamadı ya! Ona göre 1 makara film takılır 3-5 sene yeter! E içinde kalırsa bozulur film ki biri bozulmuştu. O zaman da olmazmış foto zaten nemize lazımmış ki!
Sende hayattan bezginlik nefret var diye bende de mi olacak? En azından geçmiş anılarını bakıp hatırlıyorsun kendin; ama bana gelince pek olmasa da olur sen kadar mühim değilim!
Teyzemlerin o eskimiş Kodak makinasına bile senelerce alışamadı; insan bu kadar korkak tepkili ve geri olabilir mi? Otomatik makine ha, bi deklanşöre basacak. Senelerce yerini öğrenemedi; her eline verdiğimde iyice anlatmam gerek şuraya basacaksın diye. Bahanesi gerekmemesi masraf ve gözünün görmemesi; elin de mi hissetmiyor?!
Kaç kere çektim diye kapattı makineyi! Kızınca da çok da önemli çok da umrumda olmayıversin!der. Tabi benim anılarıma ne gerek değil mi yeryüzünde hiç varolmamış gibi olsam ne yazar kendisi gibi prenses miyim ben!
Başka zamanlar da illaaaa objektife parmak sokar! Her kadrajda annemin parmağı. Eli de kocaman olsa bari ufacık. Ama muhakkak o işaret parmağı karenin tam ortasında! Ya da en azından benim önümde: öyle çok foto var ki öyle. Her seferinde ısrarla uyarmam şart şuraya basacaksın parmağını buraya koyma diye: bu bile zor geliyor ona: oysa sorsan öğrenmeye aç çok hevesli ve zeki bir insan! Dandik bir foto makinesine basamaz; çok ayrıntılıymışmış!
Bazı fotolarda da makinenin sapı! Ne tesadüf tam benim önümde! Demek istiyor ki senin fotoğrafına gerek yok istemiyorum lüzumsuz!
ilk dijitali 10 sene falan önce kendi çalışıp kazandığım parayla aldım. Tabi ki her zamanki gibi peşimden geldi; kandırırlarmış beni; sana ayakkabıyı makine diye satabilirler hele biraz yağ çekseler tamam! Ve tabi ki erkeklerle konuşurken yanımda olmalı! Alırken tabi ki de dırdırsız olur mu??? Bize lazım değil telkininde; bekliyor ki başka insanlar da toplaşıp aşağılasın beni sana lazım değil sen önemsi değersiz lüzumsuz birisin neyine senin foto çekmek falan sen kimsin ki yeteneksiz beceriksiz çirkinsin desinler!
Hemen hemen tüm yaşıtlarımın en azından 1-2 düğünden kalma videosu var ama benim hiç yok-tu. Ablamın düğününe kadar. Gerçi orada da çıkmayayım kötü çıkayım diye kendini paraladı! Mesela istediğim elbiseyi ve makyaj malzemelerini değil kendinin seçtiklerini alarak; biliyor moralim bozulunca kabuğuma çekilirlm; düğünde de kendimi çirkin kötü hissedeyim ki kenarda surat asıp oturayım kendi gibi; mecburen çekilecek 1-2 fotoda da suratsız çıkayım: yıllar sonra da bana sen de amma suratsız çıkmışsın desin!
Ben bebekken de gülmezmişim ciddi endişeli suratsızmışım: dünürlerin yanında diyo bunu güya büyük bir saptama= zaar sevilmediğimi istemnediğlmi huzursuz mutsuz bir yuvayı algılamışım, zaar sürekli surat asıp azarlayarak tersleyerek eleştirerek davranıyor!
Dijitali alırken de tepemde vıvırvır; varmış ya işte bize ömür boyu yetermiş! Ben dünyadan geri kalsam ne olacak değil mi kimim ben? Bütün bi hayat 3 foto yeterdi bana!
Şlmdilerde selfiden nefret ediyor; herkes kendine çok hayranmış bir bok da olsalar bari! Ben de çekiyorum ya bana geliyor laf! Kendini dev aynasında görme der ben özgüvenli konuşursam!
Neyseki dijitalin ek kabloları beraber geldi yoksa alınmayacağını iddia ederdi! Tabi ki alışamadı hala!
10 yıl geçti, eskidi değiştim eskisine alışamadı! Yine parmak objektifte! Eskininde bunun da takılı bir kulbu ipi varsa çıkarttım çünkü napar eder kadraja ve suratımın önüne sokar!
Silersin madem hepsini!
Bir de bunu öğrendi ama zorla. Dijitali sadece film masrafından kurtulduğu için sevdi bi nebze sevdiyse; madem öyle; hafıza kartı 25-30 yılda dolar! Dolmasın az çekelim!!
Sonunda fotoların bilgisayara yüklenip hafızanın boşaltılabildiğini öğrettim! O zaman da yok ip yok parmak yok kadraj dersem; sil o zaman diyor! Tabi ne gerek var Nazlı'nın fotoğraflarına?!
Şimdi mecburen yeniledim ama bize gerekmiyor ki!
Eskimesini anlamıyor teknolojinin nesi eskiyormuş ki???? Anlat anlatabilirsen görüntü kalitesi falan diye. Nemize lazımmış yetermiş bize o kalite!
Bazen pişkince dönüp soruyor; bilmem ne zaman bilmem nereye gitmişiz ya bilmem kimlerle? Ee? Neden yokmuş fotoğrafımız???
Ciddi de soruyor sürekli engel olduğunun farkında değil.
Ha bir de o var! Mahsus bi yere falan gideceğimizde makineyi yanıma almamam için uğraşır!
Gerek olmaz iddiasında çekmeyecekmişiz! Belki ben çekecem? Ne gerek var ki??? Sadece söyleyince cevap yapışıyor baktı; bu sefer acele ettirerek oyalayarak konuşup kafamı oyalayarak soru sorup bişey isteyip yanıma almayı unutturmaya çalışır.
Hala yapar bunu!
Gereksizmiş değiştirmem! Biraz gevşemişti deklanşörü asla basamıyordu; o zaman bizde çekmezmişiz! Ne güzel çözüm!
Ona göre 1 kere alınır; 2006 da aldığın 2049 'a kadar yeter; bozulmuşsa da küs! Vazgeç, bir daha assssla foton olmasın!
Nasılsa ablamlar gelecek lütfedim belki 1 tane çeker!
Tabi ki aynı sorunlar cep telefonu için de geçerli oldu!
Geçende çıktığımızda foto makinesini almadım diye memnundu zart diye ceple çektim! Hala öğrenemedi ki telefonda foto makinesini.
Zaten ilk haber olduğunda da karşı çıkmıştı; ne gerek var ki?
Anılara değer verir ama sadece kendininkilere; eski fotolara bakıp konuşmayı aşırı uzun ve gereksiz detaylar vermeye bayılır. Mesela bilmem ne pikniğindeki fotosunda saçındaki tokayı aldığı bujiteri dükkanı sahibinin tüm aile fertleriyle ilgili detayları anlatır.
Ama iş bana gelince Gereksiiiizzzz!
Davranışlarının çelişkili ve çifte standartlı olduğunu da düşünmez. çok hakkaniyetli bulur kendini!
Ablama saatlerce site görevlisini anlatmış baştan sona. Salak da bana soruyor Himmet kim?
Yıllardır site görevlisi annem de milyon kez anlattı!
işte aynı anasının duyalılığı! Kulağı duyar ama beyni algılamaz! Himmet kim Nazlı annemin bahsettiği??? Bir tahmini bile yok salağın!
Ama kendi iş yerindeki anlattığı herkesin adını özgeçmişini ablamın anlattığı her olayı hatırla bil ister ama senin anlattığını doğru dürüst dinlemez, bilme gereği duymaz...
Karşılık bekleme sadece ver bunlara. Gene de yaranamazsın. Himmet kim? Anneme de soramıyor. Hoş sorsa da kızamaz yavrusuna! Kıyamaz gözbebeğine.
Bana sabah uyanır uyanmaz akşm yatağa gidinceye kadar anlatır yeter deme hakkım yok!
Yıllardır site görevlisi annem de milyon kez anlattı!
işte aynı anasının duyalılığı! Kulağı duyar ama beyni algılamaz! Himmet kim Nazlı annemin bahsettiği??? Bir tahmini bile yok salağın!
Ama kendi iş yerindeki anlattığı herkesin adını özgeçmişini ablamın anlattığı her olayı hatırla bil ister ama senin anlattığını doğru dürüst dinlemez, bilme gereği duymaz...
Karşılık bekleme sadece ver bunlara. Gene de yaranamazsın. Himmet kim? Anneme de soramıyor. Hoş sorsa da kızamaz yavrusuna! Kıyamaz gözbebeğine.
Bana sabah uyanır uyanmaz akşm yatağa gidinceye kadar anlatır yeter deme hakkım yok!
Hep diyor mutfaktan acele cıkıp gidiyorsun sitemle.
E hızla yiyor yemeğini bir acele sigarasına yapışıyor! Daha ben bitirmeden yakıveriyor. Milyonlarca defa rahatsız oluyorum dememe rağmen umrunda bile değil yani. Hatta gün içinde bu yüzden uyarmayı bırak aklında anca kalır diye kavga bile çıkarsam fark etmiyor gene 15 dk sonra elinde sigarasıyla dibimde bitip rahaaat rahat üfleyerek içiyor.
Sigaradan çıkanın sadece koku olduğuna karar vermiş ne rahatsız ediciymiş ne de zararlı! Ben abartıyormuşum ben kavgacıymışım ben korkakmışım!
Nasılsa gebersem umrunda olmayacak ki!
E hızla yiyor yemeğini bir acele sigarasına yapışıyor! Daha ben bitirmeden yakıveriyor. Milyonlarca defa rahatsız oluyorum dememe rağmen umrunda bile değil yani. Hatta gün içinde bu yüzden uyarmayı bırak aklında anca kalır diye kavga bile çıkarsam fark etmiyor gene 15 dk sonra elinde sigarasıyla dibimde bitip rahaaat rahat üfleyerek içiyor.
Sigaradan çıkanın sadece koku olduğuna karar vermiş ne rahatsız ediciymiş ne de zararlı! Ben abartıyormuşum ben kavgacıymışım ben korkakmışım!
Nasılsa gebersem umrunda olmayacak ki!
Eski bir arkadaşım var sürücü kursumdan tanıştığım, benden 6 yaş büyük yani 1974 lü.
Annem tanışmasına rağmen bilmesine rağmen illa da senden 6 yaş küçük diye iddia ediyor.
Yeni nişanlanmış da konusu açıldı.
30 yaşında değil mi?
44 anne.
1986 lı nasıl 44 olsun?
86lı değil 74lü.
Ben 86lı biliyorum senden 6 yaş küçük!
Değil.
herkes benden küçük herkes benden güzel herkes benden başarılı anneme göre.
Annem tanışmasına rağmen bilmesine rağmen illa da senden 6 yaş küçük diye iddia ediyor.
Yeni nişanlanmış da konusu açıldı.
30 yaşında değil mi?
44 anne.
1986 lı nasıl 44 olsun?
86lı değil 74lü.
Ben 86lı biliyorum senden 6 yaş küçük!
Değil.
herkes benden küçük herkes benden güzel herkes benden başarılı anneme göre.
Anlamama- yanlış anlama- anlatamama-
Birisi de diyorum sabah kahvaltıda gecenin köründe elektrik süpürgesi çalıştırdı bi saat temizlik yaptı gecenin 3ünde falan. Uykumdan uyandım artık.
Kim?
Birisi işte.
Kiim?
Ses geliyordu.
Kim kim? Kimden!??
Ne bileyim anne? Ses geliyordu!
Kimden yani sen anlamıyorsun?!
Birisi diye bahsettiğin kişinin kim olduğunu bilirmisiniz? Bilmediğiniz için kişi belirtmediğiniz zaman kullanırsınuz bu kelimeyi!
Tabi annem olsa malum olurdu kim! Ne bilsinmiş başka bir yerden mi yani başka siteden mi sokaktan mı?
Elektrik süpürgesi sokakta?? Başka sitede nasıl duyacağım?! Tabi ki bizim sitede!
E tamam işte kim?????
Gecenin körü diyorum! Ses gürültü diyorum kimlik bilgilerini mi sıralayayım? Ses diyorsam bir komşu demek birisi diyorsam belirsiz bi1 komşu!
Anneme kalsa kim olduğunu 12.yy a kadar şeceresini sayacam!
---
bazen böyle idrak edemez. Anlaşılmayacak şey mi söylediğlm!? işine gelmeyince de benim konuşmamın anlaşılmadığını bozuk olduğnu iddia eder! Kendisi istanbul Türkçesi konuşuyormuş spiker gibi!
Sanırsın istanbullu, toplamda 5 kere gitmişliği bile yok! Basbayağı Adana Çukurova şivesiyle gonuşur!
Geçende de bana telefonda yedek var mı diyor? Ama neyin yedeği asla söylemiyor! Kafasında düşündüğü şeyi söylemeden ben bileceğim? Uzun bir saçma diyalogla annem ısrarla yedek dedi ben neyin dedim bir türlü anlayamadı! Ve asla söylemedi neyin yedeği? çıldırtıcı bir diyalogdu insanın asabını bozar. Herhalde amaç da oydu! Aman olur ya işimi yaparken 5 saniye falan keyif alırım mutlu hissederim aman aman herşey zehir olsun bok olsun bana!
Sayesind kendine benzedim; sürekli lçimdeki ses yapamazsın alamayız yakışmaz bize olma uymaz hazmedemiyoruz yiyemiyoruz yürüyemiyoruz pahalı biz alamayız diyor ve hep herşeyin olumsuz tarafını fısıldıyor! Kendimi mutlu keyif almış hissedersen suçluluk duyup kendimi cezalandırmayı geçiriyorum aklımdan! Bir şekilde kötü hissedeceğim bişeyi yaparak ya da mutlu ettiren bişeyi yapmayarak!
Sonunda bende kendi gibi oldum! Ne yaparsan yap annene benzersin derler ya!
Annemde her olayın durumun anının olumsuz tarafını hatırlar. Ablamda aksi mesela. Ama annem iyi bir çocukluk ve aile hayatı yaşamış buna rağmen. Ablamsa asla benim kadar azarlanmadı hor görülmedi; onu aynı şekilde etkilememiş demek ve salak ayrıca!
Mesela eskiden hafta sonlarımızın ne kadar eğlenceli geçtiğini söylüyor ablam, sonra da salak salak bana dönüp değil mi diyor! Beraber ne güzel yemek yapıyormuşuz!
işine gelmeyeni hatırlamaz kendisi! istemez kabul etmez görmek de istemez.
Bir süre sonra farkına varmaz bile oluyor.
Mesela annemin bana sürekli psikolojik baskıyı fazla kaçırdığını bana ke kendine farklı davrandığını göremez; kendi canı sıkılmasın diye kapamış gözünü kulağını! Hatta bunu duymak da istemez; neden morali bozulsun? Gerçekleri duyup canının sıkılması yerine işlne geleni duymayı sever, başkaları ne durumda çok umrunda olmaz. Ama işi düşünce senden pişkince yardım bekler. Eskiden bana annemin evliliğine karışmaması için benden destek beklerdi istesem annemi engellermişim. Annem beni ha bire haşlarken sen ne yapardın? Görmezden gelirdin! Hatta annem bozacının şahidi şıracı diye bana ablana soralım dediğinde napardın annemin tarafını tutardın aman sana da karışır sonra diye.
Ama ben derslerim sınavlarım boşverip ablaın evliliği için feda edeceğim üstelik elbirliği yapmış gibi uğraşıp dikkatimi dağıtıp moralimi sağlığımı bozup 1 yıl kaybetmeme sebep olmuşlarken. Hem de gayet akayt pişkince bunda asla ama asla 1 gram dahi payları olmadığına inanıp savunurlarken bile!
Hafta sonları asla aktivite aileyle keyif yaptık sanmayın! Annem deliler gibi temizlik yapıp kendini paralarken biz odamıza tıkılıydık! Temizlikten vakit bulamadığı içln de yumurta yapardık ablamla! O da durur mu karışmadan? Sürekli azarlayarak karışırdı. Ablamı 2 azarlasa beni muhakkak 3 azarlardı ekstra beceriksizllikle vb suçlardı. Yapmazsa ablama haksızlık ettiğini hissediyordı içinden sanki!
Yani hafta sonları çoğunlukla arkadaşlardan uzak, gülmeden, şanslıysak tv izleyere, odaamıza tıkılı, azarlanarak geçirirdik; ama ablama göre ne güzeldi kıkırdayarak yumurta yaparmışız! O kıkırtıların üstüne azar aşağılanma yiyen sen değildin tabi!
Niye hatırlasın bunu ne ilgilendirir onu???
Birisi de diyorum sabah kahvaltıda gecenin köründe elektrik süpürgesi çalıştırdı bi saat temizlik yaptı gecenin 3ünde falan. Uykumdan uyandım artık.
Kim?
Birisi işte.
Kiim?
Ses geliyordu.
Kim kim? Kimden!??
Ne bileyim anne? Ses geliyordu!
Kimden yani sen anlamıyorsun?!
Birisi diye bahsettiğin kişinin kim olduğunu bilirmisiniz? Bilmediğiniz için kişi belirtmediğiniz zaman kullanırsınuz bu kelimeyi!
Tabi annem olsa malum olurdu kim! Ne bilsinmiş başka bir yerden mi yani başka siteden mi sokaktan mı?
Elektrik süpürgesi sokakta?? Başka sitede nasıl duyacağım?! Tabi ki bizim sitede!
E tamam işte kim?????
Gecenin körü diyorum! Ses gürültü diyorum kimlik bilgilerini mi sıralayayım? Ses diyorsam bir komşu demek birisi diyorsam belirsiz bi1 komşu!
Anneme kalsa kim olduğunu 12.yy a kadar şeceresini sayacam!
---
bazen böyle idrak edemez. Anlaşılmayacak şey mi söylediğlm!? işine gelmeyince de benim konuşmamın anlaşılmadığını bozuk olduğnu iddia eder! Kendisi istanbul Türkçesi konuşuyormuş spiker gibi!
Sanırsın istanbullu, toplamda 5 kere gitmişliği bile yok! Basbayağı Adana Çukurova şivesiyle gonuşur!
Geçende de bana telefonda yedek var mı diyor? Ama neyin yedeği asla söylemiyor! Kafasında düşündüğü şeyi söylemeden ben bileceğim? Uzun bir saçma diyalogla annem ısrarla yedek dedi ben neyin dedim bir türlü anlayamadı! Ve asla söylemedi neyin yedeği? çıldırtıcı bir diyalogdu insanın asabını bozar. Herhalde amaç da oydu! Aman olur ya işimi yaparken 5 saniye falan keyif alırım mutlu hissederim aman aman herşey zehir olsun bok olsun bana!
Sayesind kendine benzedim; sürekli lçimdeki ses yapamazsın alamayız yakışmaz bize olma uymaz hazmedemiyoruz yiyemiyoruz yürüyemiyoruz pahalı biz alamayız diyor ve hep herşeyin olumsuz tarafını fısıldıyor! Kendimi mutlu keyif almış hissedersen suçluluk duyup kendimi cezalandırmayı geçiriyorum aklımdan! Bir şekilde kötü hissedeceğim bişeyi yaparak ya da mutlu ettiren bişeyi yapmayarak!
Sonunda bende kendi gibi oldum! Ne yaparsan yap annene benzersin derler ya!
Annemde her olayın durumun anının olumsuz tarafını hatırlar. Ablamda aksi mesela. Ama annem iyi bir çocukluk ve aile hayatı yaşamış buna rağmen. Ablamsa asla benim kadar azarlanmadı hor görülmedi; onu aynı şekilde etkilememiş demek ve salak ayrıca!
Mesela eskiden hafta sonlarımızın ne kadar eğlenceli geçtiğini söylüyor ablam, sonra da salak salak bana dönüp değil mi diyor! Beraber ne güzel yemek yapıyormuşuz!
işine gelmeyeni hatırlamaz kendisi! istemez kabul etmez görmek de istemez.
Bir süre sonra farkına varmaz bile oluyor.
Mesela annemin bana sürekli psikolojik baskıyı fazla kaçırdığını bana ke kendine farklı davrandığını göremez; kendi canı sıkılmasın diye kapamış gözünü kulağını! Hatta bunu duymak da istemez; neden morali bozulsun? Gerçekleri duyup canının sıkılması yerine işlne geleni duymayı sever, başkaları ne durumda çok umrunda olmaz. Ama işi düşünce senden pişkince yardım bekler. Eskiden bana annemin evliliğine karışmaması için benden destek beklerdi istesem annemi engellermişim. Annem beni ha bire haşlarken sen ne yapardın? Görmezden gelirdin! Hatta annem bozacının şahidi şıracı diye bana ablana soralım dediğinde napardın annemin tarafını tutardın aman sana da karışır sonra diye.
Ama ben derslerim sınavlarım boşverip ablaın evliliği için feda edeceğim üstelik elbirliği yapmış gibi uğraşıp dikkatimi dağıtıp moralimi sağlığımı bozup 1 yıl kaybetmeme sebep olmuşlarken. Hem de gayet akayt pişkince bunda asla ama asla 1 gram dahi payları olmadığına inanıp savunurlarken bile!
Hafta sonları asla aktivite aileyle keyif yaptık sanmayın! Annem deliler gibi temizlik yapıp kendini paralarken biz odamıza tıkılıydık! Temizlikten vakit bulamadığı içln de yumurta yapardık ablamla! O da durur mu karışmadan? Sürekli azarlayarak karışırdı. Ablamı 2 azarlasa beni muhakkak 3 azarlardı ekstra beceriksizllikle vb suçlardı. Yapmazsa ablama haksızlık ettiğini hissediyordı içinden sanki!
Yani hafta sonları çoğunlukla arkadaşlardan uzak, gülmeden, şanslıysak tv izleyere, odaamıza tıkılı, azarlanarak geçirirdik; ama ablama göre ne güzeldi kıkırdayarak yumurta yaparmışız! O kıkırtıların üstüne azar aşağılanma yiyen sen değildin tabi!
Niye hatırlasın bunu ne ilgilendirir onu???
şimdi sevmeme şaşıyormuş eskiden hiç sevmezmişim diş fırçalamayı! Macunu yutarım diye korkarmışım.
Hiç kendinin alakası yok canım! Ben kendi kendime korkular geliştirmişim!?
Korkutan kendi değil sanki! Resmen zorbaydı, sürekli küçük sesle yumuşakça ama aksi ve aşırı eleştirel aşağılamacı şekilde laf sokardı. Kimbillr neler diyodu da hoşlanmıyordum.
Banyo yapma için de aynını der. Nasıl davrandığının farkında değil ki sadece kendi duygu ve düşüncelerini önemser. ikimizi de soyar banyoya kokar, ablamla beni bazen bir birimize çarpıştırır hırsından; tabi ki sürekli azarlar ve aşağılardı: iiiğğğ iğrenç ne kadar pissin, iğrenç pislikler çıkıyor diye söylene söylene; elbette işin ucu babamıza ve evliliğin hayatını mahvettiğine vardırır; cevap verir ya da su sabun yaktı diye mızıldanırsan aynı baban gibi kıllı olmakla suçlanırsın; kendinin cildi pürüzsüzmüş bebek kadar kıllı değilmiş hep 2.çocuktan sonra bozulmuş hormonları cildi!
Sürekli suçlandığın ve aşağılandığın bir eylemi nasıl seversin? üstelik derini de yüzecekmiş gibi sürter!
Hiç kendinin alakası yok canım! Ben kendi kendime korkular geliştirmişim!?
Korkutan kendi değil sanki! Resmen zorbaydı, sürekli küçük sesle yumuşakça ama aksi ve aşırı eleştirel aşağılamacı şekilde laf sokardı. Kimbillr neler diyodu da hoşlanmıyordum.
Banyo yapma için de aynını der. Nasıl davrandığının farkında değil ki sadece kendi duygu ve düşüncelerini önemser. ikimizi de soyar banyoya kokar, ablamla beni bazen bir birimize çarpıştırır hırsından; tabi ki sürekli azarlar ve aşağılardı: iiiğğğ iğrenç ne kadar pissin, iğrenç pislikler çıkıyor diye söylene söylene; elbette işin ucu babamıza ve evliliğin hayatını mahvettiğine vardırır; cevap verir ya da su sabun yaktı diye mızıldanırsan aynı baban gibi kıllı olmakla suçlanırsın; kendinin cildi pürüzsüzmüş bebek kadar kıllı değilmiş hep 2.çocuktan sonra bozulmuş hormonları cildi!
Sürekli suçlandığın ve aşağılandığın bir eylemi nasıl seversin? üstelik derini de yüzecekmiş gibi sürter!
Ablam bir süre önce güya anneme mesaj atmayı öğretmişti watsaptan. Ablam çok güzel anlatıyormuş hemen anlamış!
Aylar geçti ne hatırlar ne bişey. Ablam ısrarla anneme mesaj atıyor, annem telefon öttü Nazlı diye bana getiriyor; açıp bakmayı dahi hatırlamıyor.
Açıp bakacak anneme okuyacak ve annem söyleyecek ben yazacakmışım mesajı!
Annemin mesaj zannettiği de saatlerce konuşmak; bu mesajla yazılmaz ara anlat diyorum hayır mesaj olsunmuş! Kısa olması lazım diyorum kısa kısa 4 5 defa yaz diyor.
Benim başka işim gücüm yok ya! Köle sekreter temizlikçi hizmetçi!
Tabi ki bıraksan enayi gibi saatlerce konuşacak ve onu dikte etmeni isteyecek!
Kısa mesajın anlamını ne bilsin. Bi de yavaş yazdığımı düşünüyor! Konudan konuya aşırı detaylara girerken. O kadar uzun yazılmaz! Uzun yazılan şeysi yokmuymuş tivitır mı ne oradan yazayıımış!
Herşeyi çok bilir ya akıl verir bir de! Gayet de ciddi ve emin!
Aradım ablamı eline verdim telefonu, o kadar yazılmaz sekreter miyim ben al konuş!
Ne güzel, evden çıkamamak için yeni bahane; ablan mesaj yazacak ne zaman nasıl cevaplayacam ben sen yaz!
Aylar geçti ne hatırlar ne bişey. Ablam ısrarla anneme mesaj atıyor, annem telefon öttü Nazlı diye bana getiriyor; açıp bakmayı dahi hatırlamıyor.
Açıp bakacak anneme okuyacak ve annem söyleyecek ben yazacakmışım mesajı!
Annemin mesaj zannettiği de saatlerce konuşmak; bu mesajla yazılmaz ara anlat diyorum hayır mesaj olsunmuş! Kısa olması lazım diyorum kısa kısa 4 5 defa yaz diyor.
Benim başka işim gücüm yok ya! Köle sekreter temizlikçi hizmetçi!
Tabi ki bıraksan enayi gibi saatlerce konuşacak ve onu dikte etmeni isteyecek!
Kısa mesajın anlamını ne bilsin. Bi de yavaş yazdığımı düşünüyor! Konudan konuya aşırı detaylara girerken. O kadar uzun yazılmaz! Uzun yazılan şeysi yokmuymuş tivitır mı ne oradan yazayıımış!
Herşeyi çok bilir ya akıl verir bir de! Gayet de ciddi ve emin!
Aradım ablamı eline verdim telefonu, o kadar yazılmaz sekreter miyim ben al konuş!
Ne güzel, evden çıkamamak için yeni bahane; ablan mesaj yazacak ne zaman nasıl cevaplayacam ben sen yaz!
küçük azmettirici.
ablam en bilinçli en akıllı havalarını takınmış bana diyor ki nazlı şikayet edin o zaman.
annem ben telefonu açamadığım zamanlar ablamı arayıp himmet'i şikayet ediyormuş. hatta aşırı zeki ablam 12 senedir yok 8 senedir adam sitede kim olduğunu anlayamamıştı. o kadar zeki duyarlı düşünceli falandır ki!!
hatta annemin bana ayarladığı biri zannetmiş! sevinmiş bir de salak. nasıl dinlemediyse artık annemin şikayetlerini!
şikayetlerinde haklıdır ama ne bir şey yapar ne delil vardır. sadece söylenir ve beni doldurmaya çalışır.
zamanında gene aynısı olmuştu. dejavuya gerek yok.
daha önceki site görevlisine de önce bayılmıştı, sabahtan akşama kadar anlat anlat bitiremiyordu övgülerini. hep böyle olur. sonra bişeyler olmuş işkillenmiş. küçük paralar aşırdığını anlamış. ve nefreti başlamıştı. bir sene boyunca söylendi durdu şikayet şikayet.
ama anca şikayet eder annem çözüm üretmez böyle konularda. çünkü aslında şikayet etmeyi birilerinden nefret etmeyi falan seviyor.
yani komşularla anlaşacağına birlik olacağına yöneticiye şikayet edeceğine uyaracağına sürekli bana anlatırdı.
aylarca sabahtan akşama kadar gene böyle tekrar tekrar.. sonunda da muhakkak eklerdi; şikayet etmek lazım aslında yöneticiye.
küçük azmettirici.
ben de yöneticiyle karşılaştığım bir gün annemin şikayetlerini uygun bir dille anlattım. yönetici tabi görevliyi uyarmış fırçalamış. adam da bana surat yapıyor. hatta sitem ediyor.
bu durumda anneciğim ne yapıyor dersiniz? masumları oynuyor!!
hem de gayet pişkince.
hem beni dolduruyor hem işine gelmedi mi geri çekiliyor.
neden kendi kötü görünsün?!! neden kötü o olsun!!
ben de yemişim numarasını. en sevdiği şeyin iyi görünmek için numara rol yapmak olduğunu bilmezmişim gibi.
bir gün adam bana annemin yanında sitem ederken güya beni anneme şikayet ediyor. annem nasıl duruyor dinliyor biliyor musunuz? en masum en anlayışlı halini takınarak!!
hiç bir şeyden haberi yok gibi. oysa ben anlattım durumu. hem iyi etmişsin dedi bana hem adamın önünde dönekleri oynuyor.
hiç bilmiyorum ben ne oldu diyor bir de!! kendine yaşlı muamelesi yapılmasından nefret eder kızar ama işine gelinde yaşını başını bahane eder... nasıl tepem attı anlatamam! sen 1 sene hergün kafamı sik aynı şeylerle; ben seni dertten kurtarmak için senin istediğin gibi şikayet edeyim yöneticiye. ama adam bana kafa tutunca arkamda olma! ne güzel!
kendisi bir melaike gibi görünecek ben insanları işinden etmek isteyen kötü ev sahibi!!
hiç bilmiyormuş hiç haberi yokmuşmuş!!!
dökülüverdim ben de orada. çünkü sussam akşama evde bana niye beni kötü görsün falan diyecek etmeyeydim şikayet!! 1 senedir aynı şüphelerle şikayet edip kafa ütüleyen sensin, yöneticiye söylemek lazım diyip duran da sensin!!
ben de annem bana ne anlattıysa ne şüpheleri varsa motor gibi hızda kimse beni susturamaz şeklinde aktarıverdim.
herhalde esas mesele evden çıkarken huzurumun iyice kaçmasını istemesi kendisi yeterince kaçıramıyor ya!! o sıralarda da sahile inip uzun yürüyüşler yapıyordum. kafayı buna takmıştı. çıkmayayım. yani kapıcıyla karşılaşırım diye kös kös evde oturup annemin şikayetlerini kötü anılarını herşey herkes her konuyla ilgili kötü yorumlarını dinleyeyim!!
yönetici de bari hanım kızın adını söylemeyeyim de kafa tutmasın ben kulağını bükeyim dememiş rahat rahat benim söylediğimi anlatmış. ben de oysa annem diyor diye aktarmıştım yöneticiye.
yetişkinler yaşlılar çok akıllı mantıklı bilgeler canım!!
sen demedin mi şöyle sen demedin mi böyle diye tepem atınca çaktım durdum lafları!! adama da insanlar benden şikayetçi diye üzülüp utanacağına bana surat asıyorsun diye...
tabi annem evde bana çatıyor bu durumda. zor durumda bırakmışım efem!! adam bana kafa tutacak senin yüzünden ama ben zor durumda değilim!!!
neyse kapıcı bir şekilde sene sonra değişti yerine şimdiki geldi. annemin yeni sevdalısı ve şimdilerde gene aynı nefret kaynağı.
bu konu ablama defalarca anlatılsa ne yazar. kendini ırgalamıyor ki!!
şimdi de tutmuş bana dünyanın en akıllı mantıklı bilge kişisi gibi ilk kendi aklına gelmiş aşırı bilinçli bir insan gibi diyor ki madem öyle nazlı şikayet etmek lazım o zaman. aaa iyi akıl ettin hiç gelmemişti aklımıza!! gerçekten böyle zannediyor. ay kafası şişmiş çok dolmuş!! vah va.
annem 3 kere anlattı diye kafası şişmiş dolmuş.
ben 1 seneden fazladır aynı şeyleri hergün dinliyorum!! sabah kalkıyorum ilk lafı günaydın bile değil himmet'i kötülemek, akşam yatağa girinceye kadar konuşuyor aynı şeyleri. hatta ben banyoda yüzümü yıkar dişimi fırçalar ve kremlerimi sürerken bile kapıda dikilip konuşuyor!! bazen tuvalete girdiğimde bile kapıda dikilip aynı şeyleri anlatıyor. 3 kere telefonda anlattı diye kafası şişimişmiş!!
ve hergün her saat başka bir şey konuşmak istemeyen anneme bunu anlatmanın imkanı yok. başka konular açılsa bile sonunda mutlaka himmet'e bağlıyor. okulda bile bana telefon edip aynı şeyleri anlatıyor.
aslında arada boş saatlerim oluyor ama asla söylemiyorum asla. ablama bile. çünkü anında anneme yetiştirir nazlı'nın boş saatleri varmış diye; niye kendi dinlesin dırdır?
ablam yöneticiyle konuş sen en iyisi annem çekiniyor belli ki diyor. annem mi çekinecek? esas mesele benim kötü biri gibi görünmem kendininse anlayış kumkuması. istese konuşamaz mı usturupluca.
tabi geçmişi de asla hatırlamaz. kendine ucu dokunmayan şeyleri hatırlamaz. duymak da istemez hatırlatılmasını da. gerçekleri de duymaz istemez böyle.
daha önce kimbilir kaç kez konu olan bu eski olayı çoktan unutmuş; tabi annem böyle yapmıştı deyince hayretler içinde ilk kez duyuyor gibi dinliyor.
tabi i bahaneler buluyor anneciğine. zaten beni evde takan önemseyen yok ki sağolsunlar aşşırı duyarlı duygulu hassas zeki falanlar...
istiyorsa kendi şikayet etsin yönetime. bunu beni kötü göstermek için kullanamaz.
annem ben telefonu açamadığım zamanlar ablamı arayıp himmet'i şikayet ediyormuş. hatta aşırı zeki ablam 12 senedir yok 8 senedir adam sitede kim olduğunu anlayamamıştı. o kadar zeki duyarlı düşünceli falandır ki!!
hatta annemin bana ayarladığı biri zannetmiş! sevinmiş bir de salak. nasıl dinlemediyse artık annemin şikayetlerini!
şikayetlerinde haklıdır ama ne bir şey yapar ne delil vardır. sadece söylenir ve beni doldurmaya çalışır.
zamanında gene aynısı olmuştu. dejavuya gerek yok.
daha önceki site görevlisine de önce bayılmıştı, sabahtan akşama kadar anlat anlat bitiremiyordu övgülerini. hep böyle olur. sonra bişeyler olmuş işkillenmiş. küçük paralar aşırdığını anlamış. ve nefreti başlamıştı. bir sene boyunca söylendi durdu şikayet şikayet.
ama anca şikayet eder annem çözüm üretmez böyle konularda. çünkü aslında şikayet etmeyi birilerinden nefret etmeyi falan seviyor.
yani komşularla anlaşacağına birlik olacağına yöneticiye şikayet edeceğine uyaracağına sürekli bana anlatırdı.
aylarca sabahtan akşama kadar gene böyle tekrar tekrar.. sonunda da muhakkak eklerdi; şikayet etmek lazım aslında yöneticiye.
küçük azmettirici.
ben de yöneticiyle karşılaştığım bir gün annemin şikayetlerini uygun bir dille anlattım. yönetici tabi görevliyi uyarmış fırçalamış. adam da bana surat yapıyor. hatta sitem ediyor.
bu durumda anneciğim ne yapıyor dersiniz? masumları oynuyor!!
hem de gayet pişkince.
hem beni dolduruyor hem işine gelmedi mi geri çekiliyor.
neden kendi kötü görünsün?!! neden kötü o olsun!!
ben de yemişim numarasını. en sevdiği şeyin iyi görünmek için numara rol yapmak olduğunu bilmezmişim gibi.
bir gün adam bana annemin yanında sitem ederken güya beni anneme şikayet ediyor. annem nasıl duruyor dinliyor biliyor musunuz? en masum en anlayışlı halini takınarak!!
hiç bir şeyden haberi yok gibi. oysa ben anlattım durumu. hem iyi etmişsin dedi bana hem adamın önünde dönekleri oynuyor.
hiç bilmiyorum ben ne oldu diyor bir de!! kendine yaşlı muamelesi yapılmasından nefret eder kızar ama işine gelinde yaşını başını bahane eder... nasıl tepem attı anlatamam! sen 1 sene hergün kafamı sik aynı şeylerle; ben seni dertten kurtarmak için senin istediğin gibi şikayet edeyim yöneticiye. ama adam bana kafa tutunca arkamda olma! ne güzel!
kendisi bir melaike gibi görünecek ben insanları işinden etmek isteyen kötü ev sahibi!!
hiç bilmiyormuş hiç haberi yokmuşmuş!!!
dökülüverdim ben de orada. çünkü sussam akşama evde bana niye beni kötü görsün falan diyecek etmeyeydim şikayet!! 1 senedir aynı şüphelerle şikayet edip kafa ütüleyen sensin, yöneticiye söylemek lazım diyip duran da sensin!!
ben de annem bana ne anlattıysa ne şüpheleri varsa motor gibi hızda kimse beni susturamaz şeklinde aktarıverdim.
herhalde esas mesele evden çıkarken huzurumun iyice kaçmasını istemesi kendisi yeterince kaçıramıyor ya!! o sıralarda da sahile inip uzun yürüyüşler yapıyordum. kafayı buna takmıştı. çıkmayayım. yani kapıcıyla karşılaşırım diye kös kös evde oturup annemin şikayetlerini kötü anılarını herşey herkes her konuyla ilgili kötü yorumlarını dinleyeyim!!
yönetici de bari hanım kızın adını söylemeyeyim de kafa tutmasın ben kulağını bükeyim dememiş rahat rahat benim söylediğimi anlatmış. ben de oysa annem diyor diye aktarmıştım yöneticiye.
yetişkinler yaşlılar çok akıllı mantıklı bilgeler canım!!
sen demedin mi şöyle sen demedin mi böyle diye tepem atınca çaktım durdum lafları!! adama da insanlar benden şikayetçi diye üzülüp utanacağına bana surat asıyorsun diye...
tabi annem evde bana çatıyor bu durumda. zor durumda bırakmışım efem!! adam bana kafa tutacak senin yüzünden ama ben zor durumda değilim!!!
neyse kapıcı bir şekilde sene sonra değişti yerine şimdiki geldi. annemin yeni sevdalısı ve şimdilerde gene aynı nefret kaynağı.
bu konu ablama defalarca anlatılsa ne yazar. kendini ırgalamıyor ki!!
şimdi de tutmuş bana dünyanın en akıllı mantıklı bilge kişisi gibi ilk kendi aklına gelmiş aşırı bilinçli bir insan gibi diyor ki madem öyle nazlı şikayet etmek lazım o zaman. aaa iyi akıl ettin hiç gelmemişti aklımıza!! gerçekten böyle zannediyor. ay kafası şişmiş çok dolmuş!! vah va.
annem 3 kere anlattı diye kafası şişmiş dolmuş.
ben 1 seneden fazladır aynı şeyleri hergün dinliyorum!! sabah kalkıyorum ilk lafı günaydın bile değil himmet'i kötülemek, akşam yatağa girinceye kadar konuşuyor aynı şeyleri. hatta ben banyoda yüzümü yıkar dişimi fırçalar ve kremlerimi sürerken bile kapıda dikilip konuşuyor!! bazen tuvalete girdiğimde bile kapıda dikilip aynı şeyleri anlatıyor. 3 kere telefonda anlattı diye kafası şişimişmiş!!
ve hergün her saat başka bir şey konuşmak istemeyen anneme bunu anlatmanın imkanı yok. başka konular açılsa bile sonunda mutlaka himmet'e bağlıyor. okulda bile bana telefon edip aynı şeyleri anlatıyor.
aslında arada boş saatlerim oluyor ama asla söylemiyorum asla. ablama bile. çünkü anında anneme yetiştirir nazlı'nın boş saatleri varmış diye; niye kendi dinlesin dırdır?
ablam yöneticiyle konuş sen en iyisi annem çekiniyor belli ki diyor. annem mi çekinecek? esas mesele benim kötü biri gibi görünmem kendininse anlayış kumkuması. istese konuşamaz mı usturupluca.
tabi geçmişi de asla hatırlamaz. kendine ucu dokunmayan şeyleri hatırlamaz. duymak da istemez hatırlatılmasını da. gerçekleri de duymaz istemez böyle.
daha önce kimbilir kaç kez konu olan bu eski olayı çoktan unutmuş; tabi annem böyle yapmıştı deyince hayretler içinde ilk kez duyuyor gibi dinliyor.
tabi i bahaneler buluyor anneciğine. zaten beni evde takan önemseyen yok ki sağolsunlar aşşırı duyarlı duygulu hassas zeki falanlar...
istiyorsa kendi şikayet etsin yönetime. bunu beni kötü göstermek için kullanamaz.
24.01.2018
ablamdan mesaj geliyor;
hadi yaşadın bu sefer olur inşallah hayırlısı olsun canım.
???
yakışıklı mı bari?
kim yaa?
himmet mi ne annem anlatıp duruyor kaç seferdir.
site görevlisi o bizim süper zeka!
??
12 yıldır aynı sitedeyiz hala öğrenemedi. kendisi annesi gibi çook zeki çok duyarlı düşünceli hassas etrafının farkına varan bir insandır!!!
annem kaçıncı defadır anlatıyor aynı olayları. 2 kere de bana himmet kim diye sordu ama işte aşırı zekadan dolayı anlamıyor hatırlamıyor. yoksa etrafına ailesine karşı çok dikkatli ve farkındadır.
hadi yaşadın bu sefer olur inşallah hayırlısı olsun canım.
???
yakışıklı mı bari?
kim yaa?
himmet mi ne annem anlatıp duruyor kaç seferdir.
site görevlisi o bizim süper zeka!
??
12 yıldır aynı sitedeyiz hala öğrenemedi. kendisi annesi gibi çook zeki çok duyarlı düşünceli hassas etrafının farkına varan bir insandır!!!
annem kaçıncı defadır anlatıyor aynı olayları. 2 kere de bana himmet kim diye sordu ama işte aşırı zekadan dolayı anlamıyor hatırlamıyor. yoksa etrafına ailesine karşı çok dikkatli ve farkındadır.
14.01.2018
sabah çöpleri hazırlamış sağolsun! bundan sonra ben atacakmışım çöplerimizi! o adam çöplerimizi atmaya bile layık değilmiş!
kim?
annemin kafayı taktığı apartman görevlisi. 2 sene önce sorsanız yere göğe sığdıramıyordu. sabahtan akşama kadar dönüp dolaşıp aynı şeyleri anlatarak övüyordu. her gün sabah kalk aynı şeyleri akşam yatağa girinceye kadar aynı şeyleri anlatıyordu. o kadar güveniyormuş ki evin anahtarını versen kimliğini versen olurmuş hatta beni emanet edermiş dünyanın öbür ucuna bile gönderirmiş!!!
beni sahile zor gönderiyon!!
her şeyi abartılıdır böyle sevgisi de nefreti de. aşırı iki uçtadır ve çenesi düşer her iki durumda da zaten söylemeye gerek yok.
tabi gene aşırı zeki ablam bana bön bön bakarak soruyordu o zaman da ;
-----nazlıı?? memet kim?
kendisi anneciği gibi aşırı zeki hassas ve duyarlıdır bu yüzden de her şeyi anlar farkına varır leb demeden leblebiyi anlar!!!!!!!
------memet değil abla himmet!!
annem defalarca anlatmıştır ablama bile ki te nerde yaşıyor; hem telefonda anlatıyor hem eve gelince hatta oturup başka şeylerden bahsetmek istemiyor kız ta Ankara'danngelmiş, ne zamandır yüzyüze görüşmemişsiniz, olsun annem saatlerce himmet aşağı himmet yukarı!!
------ha senin evlenmeni istediği adam mı? serkan değil miydi o?
işte bunlar hep aşırı zeka ve aşırı duyarlılıktan!! hiç bir şeyi dinlememiş bile! tabi ablama göre az bahsetmiş ki ne yapsın? işine gelmedi mi aynı bahane. ya annem az bahsetmiştir ki külliyen yalan annem bir şeyden asla az bahsetmez; ya çok yoğundur bunlara ayıracak zamanı mı vardır?
---apartman görevlisi bahsettiği?!!
----serkan mı?
---himmet himmet!!!
---???? bomboş bakışlar!! zerre ilişki kuramamış! ama sorsan bilmem neyin tarifini formülünü saatlerce anlatır, ya da gıcık iş arkadaşlarının dedikodularını. yani kendi ilgi alanlarını, gerisi boş! sağolsun zeki ve duyarlı olduğu kadar ilgili bir abladır!!
aşırı zeka ve duyarlılıktan annemin bana yamamamaya çalıştığı ayıdan bozma öküz davarın serhat, saatlerdir överek bitiremediği başa sardığı adam Himmet'in de apartman görevlisi olduğunu anlatıyorum zor ayıyor. işte bunlar hep zeka ve duyarlılıktan!!
ki bunlar 2 sene önce falan oldu. annemin gece yarılarına kadar hakkında övgü dolu sözler etmeye bayıldığı, hatta bahçede çöp bidonunu taşırken acıdığı adam şimdi nefret kaynağı.
çöp taşımak yakışmıyormuş!! bana da yan gözle imalı bakıyordu o zamanlar. yani koşup gidip elinden alayım himmet abinin çöp bidonunu, taşımak ona yakışmaz ama bana bal gibi yakışır!!
neden imalı olduğunu düşünüyorum: aynı tümceyi kırk kere der ama başka yerlere bakarak!! bir süre sonra da seni suçlar!!!
mesela bir başsağlığına gitmiştik annemin eski bir arkadaşının evine, eşi kalp krizinden vefat etmiş. evde de kala kala 90lı yaşlarındaki annesiyle kalmış, çocuklar evlenip gitmişler falan. yaşlı teyze de haliyle sürekli hasta. biz misafirlikteyken sürekli tuvaletteydi ve kızına sesleniyordu nesriiiin diye.
nesrin teyze bizimle o kadar ilgilenemedi ki artık af dileyerek açıklama yapmak biraz da dert yanmak istemiş olsa gerek; annesinin kabız olduğunu doktorun fitil verdiğini ama annesinin fitili kullanamadığını çünkü fitili tıkacak yeri bir türlü bulamadığını söyledi.???? traji komik.
annem de evet acıma duygusu çoktur hatta sevgi ve nefret dozundaki gibi aşırıdır ve mantıksızcadır. kendi acıma duygusunu bastırmak için bir şey yapmak ister ama kendi yorulmasın pislenmesin: kendi acır bana yaptırır: yani her şeyin pisini çilesini ben çekeceğim!! nasıl eve evsiz adam alıp yıkayacakmışız! kendi uzaktan emir verip acıma duygusunu tatmin edecek geri kalan şeylerle ben uğraşacağım ceremesini ben çekeceğim. ama iyiliği yapmış olan da kendisi olacak. böyle de bir hesabı var. evisizi ben çağıracak, banyoya sokacak, kirlileri alacak yıkayacak kurutacak ütüleyecek olan benim, adama benim havlularım verilecek; tüm pis işlerle ben ilgileneceğim, ardından tuz ruhuyla ben ovacağım banyoyu. ya da yazlık evimize doluşturduğumuz ve beraber yaşayacağımız Suriyeli göçmen aile ile annem evde yalnız kalmasın diye ben işten ayrılacağım!!!! annem her tuvalete girmeden önce bana bildirecek ben de temizleyeceğim öyle girecek tuvalete!! tüm evin hizmetçi kölesi olacağım yani!!!??????? ya da hala bekar yalnız komşulara acıyıp tüm ev işlerini benim yapacağımı hayal eder. sağolsun bana acımaz ama!! yardıma gelen temizlikçi abla kimyasal solumasın diye beni çağırıp bana döktürmeye çalışır mesela tuz ruhunu falan!!
ha fitil konusuna dönersek. nesrin teyzenin anlatmasıyla annemin acıması bir oldu. e kalk kendin yardım et o zaman. hayır niye yoruldun ters hareket yapsın tiksinsin iğrensin? nazlı varken!!!
nasıl ki felçli kocasını banyoya sokmakta zorlandığı için belinde fıtık çıkacağından korkan komşu teyzeye beni öneriyorsa. kimbilir kaç kilo yaşlı felçli adamı karısı çocuğu değil ben sokacam banyoya!! ya ben de çıkarsa fıtık????? hadi diğer saçmalıkları geçelim!! umrunda değil ki. beni eleştirecek yeni bir kozu olur daha ne. sen de hemen fıtık oluyorsun der rahatlar...
dönüp bana acıklı bakışlar atıp sonra başka yerlere bakarak defalarca fitilin nasıl sokulacağından bahsediyor. ben anlamazdan gelince de duramıyor nazlı sokar!!!! bayılır bana atıp işleri sonra da geri çekilmeye. kendisi iyi dost fedakar görünecek ama kılını kımıldatmayacak; dönüp bana da değil mi nazlı der böyle durumlarda.
fitili nazlı sokar değil mi nazlı?
evinizi nazlı temizler değil mi nazlı?
ütülerinizi nazlı yapar değil mi nazlı?
beni pis işlere peşkeş çekmek hobisi!!
yapmıyorum tabi ki!! enayi miyim? bana bir gram acımayan birinin iyi görünmesi için ne diye kendimi feda edip duracağım boklu işlere???
sen daha iyi yaparsın anneanneme de sen bakmıştın gibi cin lafları sokar rahatlarım. madem bana bu kadar acımazsın ben de sana acımam. sağ olsun ablacığıma hiç kıyamaz ama hiç. ona gucci bana bim.
neyse şimdilerde o överek bitiremediği bıraksan sabahlara kadar bahsedebileceği adeta aşık olduğu adam ezeli düşmanı. şimdi de sabah kalkınca ilk lafı akşam uykuya dalıncaya kadar son lafı himmet!!
ablam bizde ve ona da oh ben biraz rahatladım anlatıyor saatlerce ve gene aşırı zeki ablam bana kimdi diye soruyor!!!!!
eskiden çöp bidonunu yakıştıramadığı adam şimdi annemin gözünde bizim ev atıklarımızı taşımaya bile layık değil ama tabi ki ben layığım neyse ki!!!
kim?
annemin kafayı taktığı apartman görevlisi. 2 sene önce sorsanız yere göğe sığdıramıyordu. sabahtan akşama kadar dönüp dolaşıp aynı şeyleri anlatarak övüyordu. her gün sabah kalk aynı şeyleri akşam yatağa girinceye kadar aynı şeyleri anlatıyordu. o kadar güveniyormuş ki evin anahtarını versen kimliğini versen olurmuş hatta beni emanet edermiş dünyanın öbür ucuna bile gönderirmiş!!!
beni sahile zor gönderiyon!!
her şeyi abartılıdır böyle sevgisi de nefreti de. aşırı iki uçtadır ve çenesi düşer her iki durumda da zaten söylemeye gerek yok.
tabi gene aşırı zeki ablam bana bön bön bakarak soruyordu o zaman da ;
-----nazlıı?? memet kim?
kendisi anneciği gibi aşırı zeki hassas ve duyarlıdır bu yüzden de her şeyi anlar farkına varır leb demeden leblebiyi anlar!!!!!!!
------memet değil abla himmet!!
annem defalarca anlatmıştır ablama bile ki te nerde yaşıyor; hem telefonda anlatıyor hem eve gelince hatta oturup başka şeylerden bahsetmek istemiyor kız ta Ankara'danngelmiş, ne zamandır yüzyüze görüşmemişsiniz, olsun annem saatlerce himmet aşağı himmet yukarı!!
------ha senin evlenmeni istediği adam mı? serkan değil miydi o?
işte bunlar hep aşırı zeka ve aşırı duyarlılıktan!! hiç bir şeyi dinlememiş bile! tabi ablama göre az bahsetmiş ki ne yapsın? işine gelmedi mi aynı bahane. ya annem az bahsetmiştir ki külliyen yalan annem bir şeyden asla az bahsetmez; ya çok yoğundur bunlara ayıracak zamanı mı vardır?
---apartman görevlisi bahsettiği?!!
----serkan mı?
---himmet himmet!!!
---???? bomboş bakışlar!! zerre ilişki kuramamış! ama sorsan bilmem neyin tarifini formülünü saatlerce anlatır, ya da gıcık iş arkadaşlarının dedikodularını. yani kendi ilgi alanlarını, gerisi boş! sağolsun zeki ve duyarlı olduğu kadar ilgili bir abladır!!
aşırı zeka ve duyarlılıktan annemin bana yamamamaya çalıştığı ayıdan bozma öküz davarın serhat, saatlerdir överek bitiremediği başa sardığı adam Himmet'in de apartman görevlisi olduğunu anlatıyorum zor ayıyor. işte bunlar hep zeka ve duyarlılıktan!!
ki bunlar 2 sene önce falan oldu. annemin gece yarılarına kadar hakkında övgü dolu sözler etmeye bayıldığı, hatta bahçede çöp bidonunu taşırken acıdığı adam şimdi nefret kaynağı.
çöp taşımak yakışmıyormuş!! bana da yan gözle imalı bakıyordu o zamanlar. yani koşup gidip elinden alayım himmet abinin çöp bidonunu, taşımak ona yakışmaz ama bana bal gibi yakışır!!
neden imalı olduğunu düşünüyorum: aynı tümceyi kırk kere der ama başka yerlere bakarak!! bir süre sonra da seni suçlar!!!
mesela bir başsağlığına gitmiştik annemin eski bir arkadaşının evine, eşi kalp krizinden vefat etmiş. evde de kala kala 90lı yaşlarındaki annesiyle kalmış, çocuklar evlenip gitmişler falan. yaşlı teyze de haliyle sürekli hasta. biz misafirlikteyken sürekli tuvaletteydi ve kızına sesleniyordu nesriiiin diye.
nesrin teyze bizimle o kadar ilgilenemedi ki artık af dileyerek açıklama yapmak biraz da dert yanmak istemiş olsa gerek; annesinin kabız olduğunu doktorun fitil verdiğini ama annesinin fitili kullanamadığını çünkü fitili tıkacak yeri bir türlü bulamadığını söyledi.???? traji komik.
annem de evet acıma duygusu çoktur hatta sevgi ve nefret dozundaki gibi aşırıdır ve mantıksızcadır. kendi acıma duygusunu bastırmak için bir şey yapmak ister ama kendi yorulmasın pislenmesin: kendi acır bana yaptırır: yani her şeyin pisini çilesini ben çekeceğim!! nasıl eve evsiz adam alıp yıkayacakmışız! kendi uzaktan emir verip acıma duygusunu tatmin edecek geri kalan şeylerle ben uğraşacağım ceremesini ben çekeceğim. ama iyiliği yapmış olan da kendisi olacak. böyle de bir hesabı var. evisizi ben çağıracak, banyoya sokacak, kirlileri alacak yıkayacak kurutacak ütüleyecek olan benim, adama benim havlularım verilecek; tüm pis işlerle ben ilgileneceğim, ardından tuz ruhuyla ben ovacağım banyoyu. ya da yazlık evimize doluşturduğumuz ve beraber yaşayacağımız Suriyeli göçmen aile ile annem evde yalnız kalmasın diye ben işten ayrılacağım!!!! annem her tuvalete girmeden önce bana bildirecek ben de temizleyeceğim öyle girecek tuvalete!! tüm evin hizmetçi kölesi olacağım yani!!!??????? ya da hala bekar yalnız komşulara acıyıp tüm ev işlerini benim yapacağımı hayal eder. sağolsun bana acımaz ama!! yardıma gelen temizlikçi abla kimyasal solumasın diye beni çağırıp bana döktürmeye çalışır mesela tuz ruhunu falan!!
ha fitil konusuna dönersek. nesrin teyzenin anlatmasıyla annemin acıması bir oldu. e kalk kendin yardım et o zaman. hayır niye yoruldun ters hareket yapsın tiksinsin iğrensin? nazlı varken!!!
nasıl ki felçli kocasını banyoya sokmakta zorlandığı için belinde fıtık çıkacağından korkan komşu teyzeye beni öneriyorsa. kimbilir kaç kilo yaşlı felçli adamı karısı çocuğu değil ben sokacam banyoya!! ya ben de çıkarsa fıtık????? hadi diğer saçmalıkları geçelim!! umrunda değil ki. beni eleştirecek yeni bir kozu olur daha ne. sen de hemen fıtık oluyorsun der rahatlar...
dönüp bana acıklı bakışlar atıp sonra başka yerlere bakarak defalarca fitilin nasıl sokulacağından bahsediyor. ben anlamazdan gelince de duramıyor nazlı sokar!!!! bayılır bana atıp işleri sonra da geri çekilmeye. kendisi iyi dost fedakar görünecek ama kılını kımıldatmayacak; dönüp bana da değil mi nazlı der böyle durumlarda.
fitili nazlı sokar değil mi nazlı?
evinizi nazlı temizler değil mi nazlı?
ütülerinizi nazlı yapar değil mi nazlı?
beni pis işlere peşkeş çekmek hobisi!!
yapmıyorum tabi ki!! enayi miyim? bana bir gram acımayan birinin iyi görünmesi için ne diye kendimi feda edip duracağım boklu işlere???
sen daha iyi yaparsın anneanneme de sen bakmıştın gibi cin lafları sokar rahatlarım. madem bana bu kadar acımazsın ben de sana acımam. sağ olsun ablacığıma hiç kıyamaz ama hiç. ona gucci bana bim.
neyse şimdilerde o överek bitiremediği bıraksan sabahlara kadar bahsedebileceği adeta aşık olduğu adam ezeli düşmanı. şimdi de sabah kalkınca ilk lafı akşam uykuya dalıncaya kadar son lafı himmet!!
ablam bizde ve ona da oh ben biraz rahatladım anlatıyor saatlerce ve gene aşırı zeki ablam bana kimdi diye soruyor!!!!!
eskiden çöp bidonunu yakıştıramadığı adam şimdi annemin gözünde bizim ev atıklarımızı taşımaya bile layık değil ama tabi ki ben layığım neyse ki!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)