Kendini dünyanın en anlayışlı en medeni en açık fikirli çağdaş en mantıklı en hassas en düşünceli bir cumhuriyet kadını olarak tanımlıyor: ama bu sadece dış dünyaya bir gösteri olarak aslında; bir imaj çalışması.
Aslında taşra tutuculuğu dediğimiz türden. Giyim kuşam yeme içme gezme görme konularında sınırlı serbest; yani kocayla ya da aileyle olduğu sürece ve tabi ki sınırını bileceksin! Namus=bekaret en temel özelliğimiz. Hatta mümkün mertebe herşeyi ileride'ye ve koca'ya saklayacağız; mesela tiyatroya ya da konsere gitmeyi bile!?
Kocan yoksa öyle çok hakkın yok. Yani bunlar kesin sınırlarla çizilmiş yasaklar değil; hele yasak kelimesini kullanmak zaten medeni olmamanın anlayışlı modern olmamanın simgesi olduğu için hiç kullanmayacaksın.
Onun yerine başka türlü dolambaçlı kelimelerle yollarla sınırlayacaksın!
Herşeyin de bir sınırı var canım!
Mesela çok gülmek, açık giyinmek.
Tabi başında kocan varsa bu sınırları o belirler. Ama tabi yasak kelimesi olmamalı: psikolojik baskı varken neden gereksin ki yasaklamalar? Değil mi ama??
Mesela kızın okul gezisine mi gitmek istiyor? Hayır gitmeyeceksin yasak demek yerine; gezide başına gelebilecek türlü kötü senaryoyu bir kaç hafta kafasına işlersin!!
Türlü türlü felaket senaryosuyla hem kızını korkutursun hem kendi yaratıcılığınla övünür hem konuşup, üstünlük sağlayıp deşarj olursun!
Mesela okul otobüsü şaranpole yuvarlansa; tam gebermedim diye sevinirken adamın biri bacakların kırık ve etrafta yaşayan biri yok diye sana tecavüz etse! Hatta mahalleden arkadaşlarını da çağrsa onlar da tecavüz etse: sonra ne yapacaksın? Hem üstüne kemiklerin de kaynamasa sakat kalsan! Annen ne yapacak? Yaa senden daha önemlisi elin ne dediğidir elbet anneciğin napacak?
Erkeklerden korksa, gezmekten, bi başına olmaktan, sokağa çıkmaktan fobi derecesinde korksa daha iyi işte! Başına dert olmaz daha sonra!
İlerde de hödüğün birine yamarız eşşek gibi çeker; şansına kalmış adam nasıl yaşatırsa artık!
Kendisi özgür üstün medeni modern çağdaş kendi parası olan tek başına ayakta duran gururlu bir kadın! Ama sen aşağı sınıftan zavallı bir çilekeş olarak tüm hayallerini kocaya saklayıp artık o hödükle ne yaşarsan! Tabi bu arada bi ömürdür annen evlilik ve erkekler hakkında bir olumlu cümle bir olumlu örnek daha göstermemişken annen istiyor diye körü köreüne ve baş gelen çekilir mantığıyla evlenecen?!
Kendisi prenses gibi büyütülmüş modern ve gururlu bir kadın olduğunda bir aldatmayı bir tokatı bile affetmeyecek kadar üstün hak ve özelliklere sahip bi insanken sen napacan başa gelen çekilir kıvamında olacan!
Nerden geldi bunlar aklıma;
aşırı anlayışlı ve modern annem asssla bağnaz tutucu sabit fikirli değildir asssla! Ama anlayamadığı kabul edemediği mantığna oturmayan şeyleri reddeder, kabul edemez! Hülya Avşar'ın programında Rüzgar Erkoçları da görünce aynı aşırı anlayışlı aşırı modern insana büründü de.
Anlayamıyormuş olacak şey değilmiş hastalıkmış bu resmen. Neyse ne hem bize ne? Değil işte! Türküz bizi ilgilendirir herkesin seçimi hayatı!
İnsan kendini zorlar diyor. Mesela evlenseymiş belki düzelirmiş!
Zaten annemin jenerasyonunun kafası bu: büyülü sik! Evlensen her sorunun geçer!
Sahte ve hiç istemediği, mutsuz bir hayat kursa; evliliğin arkasına saklansa: ya mutsuzluktan kim ölmüş ki!?
2-3 çocuk yapsa oyalanır aklına bile gelmez geçer!?
Hem illa da çok aşık olmak çok sevmek gerekmez kl zaten?!
Kim ölmüş sevgisizlikten mutsuzluktan?
Hem çocuklarından hıncını alarak deşarj da olur tabi! Mutsuz yalan bir hayatın olsa nolacak? Kim bilecek kim soracak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder