DİKKAT UZUN GENİŞ VE SPONTANE YAZI!!!
delirtici bir hafta daha. akıl sağlığımı korumaya çalışıyorum.
üç sabahtır ben mi anlatamıyorum annem mi anlamıyor, güya bana iyilik edecek. hafta sonu kendime zeytin ezmesi almıştım, tostun arasına sürer yerim diye ufak boyları var ya.
bunu gördü tamam. ilk seferinde hadi şaşırmış diğerlerinde nasıl şaşırır.
tavuk yemekleriyle gider diye aldığım hardal sosu ki annem nefret eder, o kadar nefret eder ki hardal otuna kıran girsin üretiicileri gebersin diye nefret ve beddua dolu bi şekilde ama kendiisini dünyanın en melek en saf en iyi niyetli en iyimser ve en sevgi dolu insanı diye anlatır, zanneder!!! gerçekten.
kendine uymayan sevmediği herşeyin herkesin yok olmasını diler ama hem iyi niyetli hem sevgi dolu!!!!
yani hardal sosu almak bile uzun tartışmalara sebep oluyor. ben seviyorum. ama annem ne anlar ne saygı duyar. sen yeme ben yiyeceğim. ama onun dolapta durması bile ona dokunuyor! çok garip.
benim hardal sosumun dolaptaki varlığının kendini rahatsız etmesi gayet normal ama benim sigaradan rahatsız olmam hiç normal değil!! hatta haksızlık!!!
böyle görüyor gerçekten!
neyse sabah bana iyilik edecek ya tostumu hazırlamış arasına da hardal sos boca etmiş. kesin suratını asark büzüştürerek ve hardal sektörüne söverektir!
kendime ait bir damak zevkim de olamaz!!! ne hakla!! annem üstün sınıftan her hakka sahip ben zavallı ise köle! ne damak zevkim ne renk ne giyim zevkim olabilir.
eskiden de böyleydi ama giderek yumuşacağına annem coşuyor. yaşlılık huysuzluğu bencilliği galiba. ama başkaları yaşlı başkaları huysuz başkaları bencil ona göre. mesela ben!!!
neyse ilk sabah kavanozları karıştırmış olsun, ki hardal dikey ve büyükçe zeytin ezmesi ufak ve yassı kavanozda ya neyse.
o tost atıldı. sabah sabah hardal mı yenir???
ertesi sabah gene aynı! annecim hardal sürmüşsün!
ne sürecem ya!!!!??????
ona göre dünyanın en tuhaf en zevksiz en mantıksız garip ucube insanı benim!! ne sürecek? anca benim gibi bir ucube sever hardal!!!!
zeytin sürüyorum ya ben?!
?????
sabah tosta sürdüğüm hardal değil zeytin ezmesi.
gene sabrediyorum ilk anlarda terslemiyorum, kızmıyorum. ama anlamıyor ki. annem düz sade anlatımdan anlamıyor. eskiden de biraz böyleydi ama iyice tavan yaptı bu tuhaf anlayışsızlık. bişeyi anlaması inanması için yırtınman lazım. o zaman da abartıyorsun ve sinirlisin olur.
normal izahatten anlamıyor ki.
o da ilk sabahtan sonra hardal kavanozunu en yüksekteki rafa arkalara koydum. hem boyu yetmiyor hem boynu ve belindeki fıtıktan dolayı yukarı uzanarak hareket yapamıyor alamaz diye.
bu fıtıklar da kendi yüzünden oldu; senelerce titizlik hastalığından, uyardığımızda bize çılgınlar gibi bağırıp kızdığı zamanlarda; kendini yerden yere atarak vurarak ağır eşyalar kaldırarak temizlik yapmasından oldu. doktorluk oldu doktor yasakladı başka yollar buldu kanepe altları temizliği için: yere yatarak altları almak.
hai şimdi demez ki ben kendimi çok hor kullandım yıprattım fıtık oldum, kemik erimesidir kireçlenmedir var. kızımda olmasın. demez. hiç öyle ders alma yok. ben onun kafasına uysam şimdiye çoktaaaan fıtıktım mıtıktım.
kendi yapamıyor ya ona göre tüm bu yanlış hareketleri ben yapmalıyım annemdeki sonuçları göre göre. senin gibi fıtık olursam ya dediğim zaman canı sıkılır. olsam umrunda olayacak yani. herkeste olacak diye bişey yokmuş ki!! bi deneyelim yani bakalım olacak mıyım???
merdiven tepelerinde hergün perde asıp çıkarma halı silkeleme kolduk kaldırma bakalım olacak mıyıııım bi deneyelim yaaa!!!!!
tabi son favorisi su damacanası kaldırtmak!!! cam olanı da varmış sağlıklıııı!!
ağır gelir kaldıramam alışık değilim bize küçükken hiç iş yaptırtmadı ders çalışalım diye şimdi ramboluk bekliyor ama. şimdi boşuz ya feda olsak olur. çoğul yazdım ama sadece ben yai. ablacığıma kıyamaz ki!!
bir gün de damacana kaldıramam deyince lafı evliliğe getiriyor; evlenseymişim kocam koyarmış bak damacanayı sebile!! belki adamında beli hassas fıtıklı falan? hem senin su sebiline gelip su mu takacak? anlayacağınız evlenince de peşimi bırakmayacak beraber oturacakmışız üstü kapalı havalarda.
hani zaten bir konu mevzu bahis oldu mu; sivas'da bir memur durumu vardı beraber taşındık, biri amerika'da birinden bahsetmişti beraber taşındık....
neyse üçüncü günün sabahı bile hardal sürmüş!!! zeytin ezmesi sürüyorum deyince hayret edior hardal sürüyormuşum!!!
bi çeşit unutkanlık başladı desem ezelden beridir benle ilgili hele benim bana has zevklerle ilgili şeylerimi hep unutur. çünkü önemsemez. kendine odaklı.
mesela ilkokul mezuniyetimde ta o zamandan sevmememe rağmen ısrarla bana haziran mevsimine bile uymayan çirkin yeşil bir etek ceket takım giydirmişti. alay konusu oldum bir yana mutsuzdum. ama gecede tepeme dikilip dikilip beni azarlamıştı. surat asmayayımmış yemeği yiyeyimmiş boşuna mı vermişiz para!!!
tüm bunu dışarı rol keserek yapıyor ama yavrusuna ihtimam gösteren anne kisvesinde. başkasına belli etmeden kulağıma söyleyerek çimdikleyerek! ha bi süre sonra moda girip dans edecem engellemek için elinden geleni ardına koymamıştı.
yemek iğrenç pişmemiş çiğ köfteler; bitirecekmişim!!! bitirmeden dans edemezmişim. dans da bir kerelik. sonra kös kös masada anneciğimle bitişik oturup surat asarak arkadaşlarımı izlemek!!!
o zamandan sonra tövbe ettim annemi böyle mezuniyetmiş bilmem neymiş davetlerine napıp edip götürmeyeceğim.
kendini uyumlu zannediyor biliyormusunuz? uyumsuzun önde gideni.
ona kalsa üniversite mezuniyetine de gelecekti. karışmazmış ki hiç!!!??? iddiası bu. kendi sürekli böyle söylüyor diye karışmadığını sanacağım. sadece başkaları değil yani. ben de.
o suratsız uyumsuz halleriyle herkesin huzurunu kaçırır ama ruhu duymaz başkalarını suçlar.
birkaç sene evvel kırk yılın başı istanbul'a gitmişiz, ailecek, ablamlar dünürler teyzemler, başka uzak akrabalar, tanıdıklar falan. dediler ki çiçek pasajına gidelim bilmem nereye gidelim. çalalım oynayalım tıkınalım.
bizimkine kalsa otel odasında tv karşısında uyuklayıp tost yiyeceğiz!!!!
annem boşandığı için başımızda bir erkek olmadığı için hala kendi kendini hor görüp hala cezalandırmak istiyor hala!! yeterince kopmamışız toplumdan hayattan!!!
hani bizbizeyken olmuyor kalabalık bir grup bulmuşsun işte fırsat!!! hayır cezalıyız biz mutsuzluğu hak ediyoruz!!! ama ablam gidecek ha eğlenmeye!!!! onun kocası var o üstün sınıftan!!!!
annemle ben dul ve kız kurusu; korkak korkak uymsuz mutsuz hayattan bezmiş köşemizde somurtuk bir daha yüzü asla gülmez şekilde kös kös oturacağız!!!
ben dil döktüm nuh dedi peygamber demedi. zaten akrabanın düğününde masada surat büzüp oturdu!! bakışlarıyla herkesi aşağılarken bana oynama masada mutsuz zavallı dul yetim kızkurusu havanda otur bakışları atarak engellemeye çalıştı. niye geldik o zaman? taaaa istanbul'a? gelmeyeydik kalaydık mersin'de, telefon eder kutlardık!!
gemedi demesinler diye. ama gerisine uyum sağlamayacak. ama çok uyumlu bi insandır.
ben uğraştım iikna olmadı ablamla eniştem ikna etti. yoksa odamızda tv tost pijama oturacaktık hem de gece geç falan değil haaa!!! bildiğin gündüz!!!
kalabalık eğlencede de uyum sağlayamadı, oturdu surat astı, balığın kılçığını bana işkence yöntemiyle ayıklattı. istiyor ki ben de kendime hak görmeyeyim mutluluğu eğlenceyi en ufak keyif almayı!!!! layık bulmayayım.
delirtir insanı delirtir!! inadına eğlendim!! hiç beceremem ama kalkıp oryantal bile yaptım. merak etme dedim nasıl olsa çok çirkin bir kız kurusuyum yanlış anlamazlar hafif falan demezler. yok canım estafurullah çirkin değilsin yavrum. demedi!! demez. onun gözünde dünyaın en mükemmel en güzel en akıllı mantıklı başarılı vs en ne varsa onlar kendinde ve ablacığımda!! bana bi özellik kalmamış!!
ya gene hardaldan girdim nereye geldim bee!!
3. sabah da hardallı tost. hem normal izahtan anlamıor aklında kalmıyor hem ters anlatınca da ben kötüyüm. zaten her zaman ben kötüyüm de!
sen tostumu elleme en iyisi ben yaparım.
aman sana iyilik yaramaz!! zama kaybetme diye sürdüm!!
hardal sürmüşün gene anne!taa arkaya koymştum nasıl aldın?
hardalı sakladım zeytini de peynirlerin rafına dibine koydum. görmemek imkansız ama görmemiş peynirleri ve ekmeği yanyana görmüş çıkarmış ama zeytin kavanozunu görmemiş ta yukardan uğraşmış hardalı çıkarmış!!! kavanoz farklı üstünde kocaman hardal yazıyor ben elli kere dedim görünüşü kokusu bambaşka ama illa da ben sabahları hardallı tost yiyorum sanmış!!! bi zaman salam jambon yiyordum o zamanda azıcık hardal sürmek iyi oluyordu ya. tamam yıllar öncesini öğrenmiş hatırlamış. ama evde salam yok ki!!! olsun demek zevksiz beyinsiz aşşağılık nazlı hardallı tost yiyor!!! tostomu yapmasını yasakladım da kurtuldum. yoksa yine hardal sürerdi.
-------------------
10 küsür yıldır aynı evdeyiz ama evden çıkarken asla koridorun ışığını yakmaz annem sonra gözü görmüyor diye küfreder sinirlenir evden sinirli çıkar. e karanlık oluyor koridor ışığı aaç!!! açmaz. her seferinde aynı şey. ışığı yakmaz karanlıkta göremiyor diye sinirlenir!!! ben gelip ışığı açınca da bakakalır!!! sen de aç işte!! sonra nasıl kapayacakmışız? ayağımızdaki pis ayakkabıyla nasıl girecekmişiz içeri???
temizliği ben yaparken kapıya geleni misafiri şunu buu tamirciyi rahaaat rahat ayakkabıyla içeri sokuyordu ama! buyrun öyle önemli değil nazlı temizler diyerek!! şimdi ben yapmıyorum para verip yardımcımıza temziletiyoruz diye değerlendi kıymetlendi kıyamıyor eve!!!
koridorun tee başında var sanki tuş. 10 yılı geçti öğrenemedi yaa. vavien yapmışlar işte. bi başında var tuş bi kapıya yakın yerde. birinden aç çıkarken kapının ordan kapaaaa!!!
gerçekten her gün aynı hergün!!!
zaten koridor dar bi de ışığı açmaynca trajikomik durumlar oluyor. tut ki ben de unutmuşum başından açmayı. dar yerde itişe kakışa çarpışa giyiniyoruz. hani ben ilerleyip kapının ordaki tuşa basacak olsam yer dar müsade etmiyor, kendi de bulup basamıyor!! anne duvarda tuş var iştee.
ne tuşu? elektirik tuşuuu!!!! eliyle tüm duvarı elliyor bulamıyor!!! kendi tapulu malı kendi evi 10 yılıgeçti hala bilmiyorhala öğrenemiyor yaaa. onun yerine karanlık e dar koridorda göremeden sinirleerek tartışarak çıkacağız!!!
-----
zaten akşam girerken de öyle. tam kapının açılan tarafına misafir tuvaleti koymuşlar, hani ben yenilettim kendime. haliyle daralmış koridor kapı girişi. bi tuhaf zekasızlık ürünü.
böyle birini içeri alırken kapıyı açıp ardına kadar iyice çekilik yol verip buyur etmek gerek.
tabi annem bu kadarını yapamaz. niye acalesinden. akşam okuldan gelinceye kadar ben acıkmış beni beklemiş oluyor. zaten kendi koridoruna alışamamış olan annem bir de aç iyice pratik zekasını kaybetmiş hale gelmiş oluyor.
yani kapıyı açıp geri geri çekilmezse ben eve giremem öyle salak saçma bir giriş. bir de karanlık çünkü koridora çıkarkenki tuşa basıp ışığı yakmayı unutur hep.
aç ya kapıyı açtığı an dırdırra başlıyor hadi yemeğe diye. ama çekilip bana yol vermiyor.
itiş itişiz yaa!!
hergün ama aynı hergün!!
hani kış oldu üstüm kalın elimde el çantası laptop çantası markete uğratmış bişey aldırmış poşetlerle iyice yer kaplıyorum, yorgunum.
ama karanlık koridorda kapıyı açıp olduğu yerde sabitlenir. zaten huyu. dikilmeyi saçma yerlerde kalakalmayı sever. kapı ağızları eşikler tam senin girmen gereken yerin kapısı yolu vb. acele tuvalete mi girecen kapısındaki anneni aşman lazım. böyel uyararak sürtünerek ittirerek.
bir de anlamaz kızar ay ittirme ay sürtünme . e biçekil...
girişte de işte elin az çok dolu gelirsin ama hemen içeri giremezsin çekilip yol vermez ama sendedir kabaha içeri girmiyorsundur. acele edip dalarsan da suçlusun ay çarpmışsın ay basmışsın ay ezmişsin!!!! e bi kaçıl bi çekil o zamaaaan. e kapıyı kim örtecekmiş??
ben örtemez miyim girdikten sonra???
neden anahtarla kendim açıp girmiyorum da zili çalıp anneme açtırıyorum?
annemin emri. evde tekken kapıyı kilitler anahtarda üstündedir kapının. istesem de açamam zaten.
her gün kapıda bir itiş kakış. o kapıyı bırakıp çekilmez ama ben içeri anneme değmeden girecem karanlıkta. yıllardır öğrenemedi. içeri giriyor ve tuşa basıp ışığı açmayı başarınca annem şaşırıp yukarı lambaya bir bakar!!
tabi ki sürekli motor gibi aralıksız konuşurken. ne konuşuyor? acıktığını beni beklediğini yemekleri tabağa koyduğunu hadi hemen sofraya oturmak istediğini tekrarlayarak.
bir acele ediyor ki ama çekilip yol verse be de hızlı davranabileceğim. ardımdan kapıyı örtüp, ayakkabımı çıkarıp montumu çıkarıp gidebileceğim. ama sanırsın basket-futbol oynuyoruz da benim önüme set çeker gibi hep dibimde öenümde durup dırdır ediyor. o kadar bitişiğimde ki çarpılıyor anlamıyor!!
gerçekten. yıllardır aynı anlamıyor öğrenemiyor. sabit.
tamam bi içeri gireyim de tamam bi çekil de anne sığamadım bi sen mutfağa gitt.
çekilmez tepende dibinde durur vırvırdır....
hoşgeldin falan yok haa dıdır. sanki kırk yıllık evli karı kocayız.
bazen mahsus dönüşte almamı istediği şeyin poşetini eline tutuşturup mutfağa kaçılmasını sağlayıp koridorda rahatça ayakkabımı montumu çıkarmayı başarıyorum. her zaman değil ama.
elimden alır tepemden ayrılmaz. yer dar işte bi çekil kız çantasını bıraksın ceketini ayakkabısını çıkartsın kapıyı kapasın!! yok bunları yap diye dırdır ederken adeta önüne set çekmiş gibi her hareketini kısıtlamak için dibinde durur!!!
sürekli acıktığını ekler masada soğumaktadır yemekler hadi hadi hadi!! ya tamam ayakkabımı bi çıkarayım!
e çıkaaarrr!! haidi hadi!!
e annecim içeri sokmadın ki kapı eşiğindeyim!!!
hayır ayakkabıyı dışarda çıkartmaktan çıkartanlardan nefret eder!!!
holde ulaşabilirsem bir puf var, annem ayakkabısını ancak oturarark giyebiliyor diye alıp koyduktu iyi de oldu. ben de botları çıkarırken giyerken öyle oturuyorum. ulaşabilirsem tabi.
sürekli tamam anne bi çekil falan demem gerekiyor söylemezsem kapı eşiğinde diklilip didişmiş oluyoruz dakikalarca anlayamıyor ki. söyleyince de gene eben kötüyüm zaten her halükarda ben kötüyüm. hep çekil diyormuşum!!
e söylemezem çekilmiyor. dış kapının eşiğinden başlayıp elli kere tamam annecim bi çekil bi gireyim de falan dememzsem olmayacak.
girmeye girdim pufa ulaşmak içinde demen lazım dibinde söylenrir durur anca. bi yer aç da soyunsun. mesela öyle torbalar çantalar yere atılmış, ayakkabı dağınık kalmış mont pufa atılıvermiş görüntüsünden nefffffffffffffffret eder!!!miş!!
e ama acele ettiriyorsun!! öyle herşeyi düzgün yapmak için zaman harcadığımda kuduruyor sinirden hadi demekten!!!! ee evet bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
mesela çocukken ergenken insanı canından bezdirecek kadar titizdi, tiksintiyle bakardı bize. hele okulda gelince sanırsın lağımdan çıkmışız. o çantaların konabileceği tek yer vardı odamızda hele başka yere koy hele!!!!! günlerce azar dırdır nutuk!!! hele o üniformalar!!! hele bir yatağına sandalyene koy hele bir!!!!! günlerce defalarca azarlaırsın sıçlanırsın mikrop bakteri nutukları ben sizin sağlığıız için nutukları ve sen bu yüzden yani üniformanı 1 dakikalığına sandalyeye koyduğun için hainsin, güvenilmez hijyen bilmez iyilik bilmesin!!!!!! üniforma çıkarılıp kapı arkasına asılacak sadece!!!!
mesela önce odana girip çantanı belli yere koyup, sonra ellerini yıkayıp, sonrada soyunman daha mantıklı değil mi? o heryere dokunmuş elle daha elini yıkamadan üniformanı çıkarmak neyse götün açık mı kalacak eşofmanını giyiorsun o yıkanmamış elle elliyorsun ama eşofmanı! bunu hiiiiç düşünmedi akıl etmedi. eşofmaını giydikten sonra ellerini yıkıyorsun. annemin kuralları. alıştık öğrendik falan.
ama yıllar geçti o zorla diktatörlükle öğrettikleri uçtuuuuu gitti.
kapıdan zar zor girmeyi başarıp üstümü soyup çantamı koymuşsam, hala dibimde ve mootor gibi yemeğin soğuduğunu şikayet etmekteyse anında mutfağa girmemi ister bekler.
ona göre büyük zaman kaybı yaşıyoruz o anda. ama beni yavaşlatan kendi oluyor. sürekli önümde dibimde hızlı hareket etmemi engelleyerek. en başta evin içine girmek için yol vermez illa sürtünecem ittirecem çekil diyecem, tut ki girdin ayakkabını çıkarmak için bırak pufa oturmayı eğilip çıkaracak yerin yok ki, burnumun dibinde sanki öpüşeceğiz. topuğuna bas çıkar demez mi bir de!! nasılsa dandik boktan bir ayakkabı!!! bana hep uucuz dandik boktan şeyleri yakıştırdığı için!!! niye ayakkabımın topuğu eskisin yıpransın!!???
ki bağcıklı fermuarlı da olabilri. ama kendi ayağına eğilecek yerin yok ki. dibinden ayrılmaz. illa defalarca uyaracaksın sen mutfağa git çekil tamam bi çıarayım. ama gene anlamaz ki. tamam çıkar! der. yer yok ki eğileyim? yapışık ikiziz sanırsın göbek göbeğe duruyoruz!!!
tut ki yer açtın pufa ulaştın oturdun fermuarını bağcığını çözüp ayakkabıyı çıkarıp evterliğini giydin.
e montun ceketin falan???? hala dibinde dırdır etmektedir.
bir de üstünü çıkarmak iin hareket edebilecek alanı açma mücadelesi lazım.
tabi bunlar 1-2 dak içinde oluyor ama daha kısa olabilir ama izin vermiyor ki. ama ben suçluyum elbet yavaşım!! hızlı hareket etsem mesela inadına dibimdeyken: eee çarpıyorsun hep banaaa der!!
durma dibimde yapıştık mı???
kendi gerçi ceket falan giyip soyarken bana çarpmadan duramaz ki!!! nerde olursak olalım. o yıılardır vazgeçemediği montunu fermuarının ucunu kaç kere suratıma yedim anlatamam!!!! elimle kendimi kollamazsam yaralanırım ki alnımın ortasına geçirmişliği var mosmor gezdim öyle. cevabı da suratının ne işi var orada, çekeydin kafanı.
giyinirken hiç bakmaz ki etrafına savurur ceketleri. kaç kere gözüme soktu bişeyleri.... dar yerde yapamıyor. sen tut ceketi fıtığı var diyecen. tutuşumu beğenmez. sokamaz kolunu alışmamış matador gibi savurmadan!!!
şükür ceketini vb çıkarmayı başardın mı çarpışarak ya da çarpışmayarak? asmak için portmantoya ulaşman ve annemi aşmam lazım halen önümde dibimde söyleniyor. hani pufa atsan kırışacak ceket. hadi kırışsın dedin attığın an söylenmesi yön değiştirir!!!! ou oraya koydun ama. e yol vermiyon portmantoya ulaşmak için annemi ittirmem lazım.
ya yer o kadar aşırı dar olduğundan değil annem dibimde yapışmış gibi dikilmek istediğinden. ya sen git otur msaya. yok tepemde dikilip beni engelleyerek yavaşlatmak dahe eğlenceli.
tut ki ceket çıktı, annemi aştım portmantoya ulaştım, şu anda kapağının tam önünde dırdır ediyor. ya işte besbelli kız ceketini asacak!! bi kaçılda asıversin hemen!!! hayır dikilecem dırdır edip hadi diyecem!! engellediğinin yavaşlattığının tepemde dibimde durduğunun farkında değil ki!!!
söylemiyor musun nazlı!!
yok hiç aklıma gelmedi sayın okuyucu!!! dedik ya elli kere sana da anneme gibi !!
kapağını annemi ittirerek açarım!! aa bir de bozulur yüz ifadesini görseniz komik; hayatında ilk defa portmantonun kapağının açıldığını görmüş sanırsınız!!!
tut ki ceketi astıııııın bitti mi?
ya bu el yıkanmayacak mı? en azından şimdi botunu elledi tozlu tozlu.
ama anlamaz ki hala dibimde hızlı hareket etmemi hep eleştirir yavaşlatmak için adeta engellemede ama acele etmemi bekler!!!!! hadi yemek soğudu!!!
bir gün girer girmez ne ceketimi soydum ne el yıkadım ayağımdaki kolay çıkıyordu öyle oturdum sofraya; hiiiiiiiç aklına gelmedi ceketim elimi yıkamam falan ruhu duymadı. aç kurt gibi yemeğe yumuldu. tek bildiği şey tıkınmak çünkü.
oysa eksiden elimi yıkadığıma inanmaaz bir daha yıkatırdrı eğer o sırada tepemizde değilmişse. ablama sorardı onun yıkadığına emin: ablam mükemmel, ben şeytan!!! nazlı da elini yıkadı mı diye. o da annem aksi konuşunca hassaslaşır içlenir içine kaçar pısırıklaşır iyice: yıkadı der ama sanki ben yıkamamışım da beni korumak için yalan söylüyor gibi. anneme gün doğardı. gerçekten benim bir kusumu bulduğu bulduğunu sandığı zamanlar sevinir!!! beni eleştirmek için harika bir koz bir fırsat daha geçmiştir eline!!!! hala öyle.
şimdi elimi yıkadığıma inamayıp bir kez daha yıkatan annemin elimi yıkamam umurunda değil!!!!! zerre. ama hastalanmamdan nefret eder o ayrı!!
bu kez elimi yıkamak için o koridoru holü neyse işte daraltan benim yaptırtarak kendime mal ttiğim misafir tuvaletine ulaşmam lazım. ama annem önümde dikilip dırdıra dalmış.
yıkamayayım mı elimi??
hı??? bla bla bla..... o kadar çok konuşuyor ki tamamen kendi konuşması vedüşüncelerinin içinde kalmış!!! anlamıyor boş bakıyor duymuyor.
bu defa annem önümde dibimde ya sürtünerek elimi uzatıp tuvaletin ışığını açıyorum; annem şokta!!!! nazlı ona neden sürtünüyor ay ittiriyooorrr???? bomboş gözlerle bana bakıyor!!!!
elimi yıkayacam elimiii!!!!
???????
zorla ittirip aşıyor, lavaboya şükür ulaşıyorum!!! bu arada sen mutfağa git ben geliyorum diyorum. ama normal tonda söylersen kendi sesinden duymaz bağırmalısın duysun diye!! anca duyar ama o zaman da bağıran kız olursun!!!!!
şükür ellerini yıkayıp hijyene de kavuştun ama tut ki çişin var!!! yandın. nasıl edecen. hala anlayıp da mutfağa gitmemiştir ki!!! kapının eşiğinde dikilip seni izlemektedir!!
sanki uzaylısın ve çok absürd bişey yapıyorsun!! el yıkamanın önemi belli hala söyler öğretti ama inkar eder gibi o an zaman kaybı görüyor!! ama hızlı hareket etmmei engelliyorsuuun!
ben hızlı hareket ederim annem hep eleştirir!!!!
kendi de biz çocukken hızlıydı, bize de toslar dururdu, bizi yavaş bulup azarlardı. noldu? unuttu. yaşlanıp yavaşladı beni hızlı bulur oldu. ha yavaş mısın o gün o da suç!!! ayağının altında yumurta var sanki!!!!
bu hep böyle engellediğinin yavaşlattığının hiç farkında değil, varamıyor da. mesela çok mu susamışsın o suya ulaşmanı yavaşlatır anlamaz niye acele ediyorsun????
gerçekte idrak edemiyor.
çalışmadığım zamanlarda sabahları da aynen böyle. beni odamın kapısında karşılar ve talepleri bitmez. onu ara unu ara şurayı kaldır burayı indir..... günaydın yok!!! tuvalete gitmemi hele sabah kalkar kalkmaz anlayamamanın ötesinde!! susamamı da!!
bir gün gene denemek için acaba fark eder mi diye. sabah her dediğini yapmıştım. saat oldu 12 ben ne su içtim ne tuvalete gittim ne yüzümü yıkadım dişimi fırçaladım ne de ağzıma bi lokma koydum!!!! ruhu duymadı derler ya!!!!
yani annemin anlamasını beklememin bir faysası yok. sen yaacaksın ona aldırmayacaksın o kadar.
..................
ha bir de aynı akşam giriş merasiminde annem tutturdu da içeri girmeden bu torbaları bağış kutusuna at diye. ama o gün de nasıl sıkışmışım acayip çişim var. ama anlar mı anlamaz. düşmez o jeton.
anlayamıyor çünkü sadece kendi düşünceleri hisleri kararlar vb var, başka insan faktörü bilmez annem.
tuvalete gitmem lazım tuvaleteeeee!!!!!!!!
ne bağırıyorsun gitme diyen mi var!!!!!
anlamıyorsun ki başka türlü.
anlayamaz. ve bu tamlamaya bayılır: "sana yapma-gitme vb diyen mi var? " ve " kafana silah mı dayadık"
silaha ihtiyacı yok ki pabuç kadar bir dil motor gibi bir çene ve istediğini yaptırtmak için sonsuz bir azmi var.
tuvaletin kapısında dikilip konuşmakta hala ha!!!!
illa torbalar giysi bağış kutusuna atılacakmış!!
sabah atarım.
ama şimdi şöyleymiş de böleymiş de burayı kaplıyormuşda......
sabah atarım bu soğukta aşağı inmem!
çok inatsın!!!
soğukta yorgun ve açken bir de bağış kutusuna yürüyeceğim!! sen de çok acımasızsın!!!!
-------------------
annem eskilerini atmayı hiç sevmez!!! kırk yıllık hırkalarını sünse de giyer, deforme de olsa o ayakkabısından vazgeçemez. yeniliğe değişikliğe hiç açık değil.
anti-si var hatta!! olsa böyle bi kelime.
peki nasıl iki koca torba doldurmuş da bağış kutusuna atılacak??? şüpheliiiii.
neden dolmuş çünkü çoğu benim eşyalarımdan seçilmiş de ondan!!!!!
dünyanın en zeki insanı olduğu için, neyse ki kontrol etmişim, gene deri ceketimi atacak!!!
geçen senelerde giymiyorsun dandik bir şey diye kendinin dünürlerle yarışmak için bana aldığı güzel gerçek deri ceketi temizlikçimize veri vermişti. ben giymiyormuşum dandik boktan bişeymişdi!! zor geri aldım 700 lira o. kadın bilmez mi kafalamış enayi annemi. giydirmiyordu ki giyeyim??
ne zaman elimi attığımı görse bir bahane çıkarttırırdı. sıcak gelir soğuk gelir yağmur yağacak leke olru, ben çıkarmazsam kendi eliyle çekerek çıkarttırdığı dahi oldu.
5 yıl önce 700 liraydı ha, şu anda 2000 lira falandır o gibi ceketler sezonda.
ama gene unutmuş!! kokusundan anlaşılır değil mi deri tuhaf kokar. artık yaşlandıkça burnu koku almaz oldu. eskiden radar gibi burnu vardı aramızda radar burun diye şakası vardı hatta. nasıl olduysa.kendinin özelliği övüldüğü için zahir. mesela ben uçuk dudaktım!! dudağımda sık uçuk çıkar diye güzelliğnden değil yani!! ben övülemem ki!!!
kendinin 80lerden kalmıp sünmüş bir kaç parça şeyi de var ma çoğu benden!! sormadı bile rahatça karıştırıp seçmiş: kendi sevmediği şeyleri attıracak bana.
bunu da mı atalım!!!???? ya onu dericiye götürsen para eder be!!!
neyi?
bu ceketi?
giymiyorsun boşuna dolapta yer kaplıyor!!!
sen giydirmiyorsun.
ben miii???
hıı kalın gelir ince hgelir olmaz yakışmaz leke olur!!
napalım giyeydin?!!! at gitsin.
700 liralık ceketi atalım mı?
aman ucuz dandik bişey yenisini alırsın!!
700 lira ucuz mu?
aman ne ki?
700 lira anne 70lira değil, 700 milyon milyon!!
bu boktan şey mi 700!!!!!????
sen bayılarak aldın ya bana bunu!!! dünürlerle yarışmak için!! onlar 2 tane deri ceket alıveriyor diye!!!
???
gerçek deri bu gerçeeeek!!! hani gene dandik boktan sandığın için temizlikçiye verivermişsin!
o başka cekettiii.
değil bu!!!
hayır o başkaydı deri o.
deri bu zaten!! başka deri ceketim yok ki!!
hani ben mersin'de mevsimlere pek uyduramadım deri ceketi ama zaten annem bana kaliteli pahalı şeyleri yaraştırmadığından aldırmaz da. bana hep dandik boktan!!!
geçende söz vermiş yardımcı kadına kızına makyaj malzemesi verelim diye gene. ama büyük kavgamdan ders çıkarmış ki durmuş. ne büyük kavgası? kırk yılın başı kendime hakiki güzel bir parfüm aldım gerçekten pahalı onu veriyordu, üstünde kosssssskoca DIOR yazıyor!!!!
ne zaman kendime pahalı bişey alsam bi sabotaj!!
ipek gömleklerim ya çekti bozuldu ya ütüde yadı!!
deri ceketim ona buna verilmeye kalkılır ikide bir ki parasını kendi veresine rağmen unuttu yoksa kıymetlenir. kaliteli eşyalarım makyaj ürünlerim atılır dökülür verilir!!
yazın gözlüğüm kırıldı, gözlükçüye girmeyeyim diye beni kolumdan çekiştiriyor ki ışığa gözümün alerjisi var şart güneş gözlüğü yani ve ablam yeni bahsediyor övünerek GUCCİ gözlüğünden: annem yaraşır yavruma yakışır yavruma diye favori kızına hayran. ama ben alerjim olmasına rağmen yaz günü marmaris'te gözlüksüz gezecem!!! masraf olmasın BİM'den alırız diyor.
bana BİM ablama GUCCİ yaraşır!!!
makyaj malzemelerinin ambalajından fiyatı anlaşılır. ama bizimki anlamaz. ya da anlar da bana iyisini yakıştırmaz. verilecekse birine en iyi görüneni verir.
evet lüks tüketim ama başka neyim var ki? annem gibi hayattan bezmiş vazgeçmiş nefret eden mutsuz ve keyfe karşı bir insan olacak değilim!!!
bu belediyenin mahallelere kurduğu bağış kutuları iyi oldu, her evde fazladan şey var. dolup taşıyor. mesela evde düzinelerce nevresim takımı ve yatak örtüsü var. annemin hobisi. ama açıp kullanmaz. beğenmediği niye almışım bunu dedikleri de var ama onları vermeye kıyamaz da benim eşyalarıma kıyar rahatça.
iyi ki bakmışım torbalara, zahir ondan bakmayayım diye acele attırmak istedi.
kendi beğenmediklerini pişkince seçmiş!! bazıları yeni bile etiketi üstünde!!!
bana iyi güel kaliteli pahalı lüks falan yakıştıramıyor ama ablama kurban olsunlar!!!
aman ne çok kavga çıktı ne çok. en son bana hediye gelen bi seti ve hiç açılmamış, hala izolo bantı üstünde duran bir ruju yardımcı kadına verdim. ne dese beğenirsin aa MAx Factor'muymuş, biliyormuş bunu hiç iyi değilmiş!
hanfendi Max Factor beğenmiyor. burun kıvırıyor. bu kadın da aç gözlü ama annem de çok yüz veriyor. temizlik yaparken etrafı kolaçan edip göz koyduğu marka şeyleri bir şekilde istiyor annem de o acıma duygusyla zaten saatlerdeir pohpolanmış ne istese razı hale gelmiş oluyor.
ben çalışıp kazanacam o da aktris değilim ya bölüm başına 50 bin alayım öğretmenim altı üstü ve gidip lüks markalardan alıp yardımcımıza vereceğim! ne güzel.
DİOR parfüm ESTEE LAUDER krem, CLINIQUE ruj.
olur bundan sonra çalışır kazanır seni CHANEL'den giydirirm Halime, ne istersin başka ARMANİ iyi mi mesela sever misin???
annem memnun yedi, atlıyor, yani ben BİM'den geçinsem kendi paramla aldığım lüks şeyleri versem olur bana layık değiller ki!!
ben tersleyince de üzülüp bana kaş göz ediyor, bu kadını da tepemize çıkardı. hepsini çıkarır zaten. aç gözlü olmayanı da o hale getiriyor.
mesela bi keresinde daha hafta sonu aldığım gerçek deri botumu istedi ima yoluyla; annem imadan anlar mı? anlamaz ama demek ben yapınca anlamıyor kadının yaptığını hemen anladı; tutturdu da verelim de verelim, ha üstüne gündeliğini de vereceğiz ha!!!
ben maaşımı alınca kadına vereyim istersen anne ha.
napaılım ama yazıkk!!
ben botu alırken pahalı boşuna alıyorsun falan diye söylenip durdun ama bana layık bulmadın!!
ben mi??
işine gelmeyince ben mi? vermeyeceğim bişey bu ne aç gözlülük yaa evde marka ne görse istiyor sen bana giydirmeye kıyamıyorsun başkasına verirken ooooohhhh rahat!! o zama senin Ekol'den aldığın kabanı verelim kış geldi üşümesin!!
aa olmaz giyiorum ben onuuu! sen giymiyorsun ki.
dün aldım daha düüüüüüün evde mi giyecektim? sen o kabanı giyior musun danki!!
giyiorum tabi!!
hıı etiketi hala üstünde 1 kere bile giymedin! sanki bilmiyorum.
zenginiz diye mi övünüyor acaba annem kadınlara. sonunda hepsi nerde markalı bişey görse istemeye başlıyor. annem dünden razı. nazlı bim'den giyinsin ama guccileri armanileri ona buna versin...
hayır mantık dışı da. eskimiş olsa daralmış olsa neyse kullanmaya doyamadığın şeyleri verecek ben giyerken ne kadar dırdır ediyor anlatamam size.
yıpranırmış bilmem ne parfüm bitermiş yetermiş!!! bana kıyamıyor ama başkasına öyle rahat veriyor ki. sevapmış!!
bana acımamak günah değil ama!
bıraksan en kötü en basit çirkin ucuz şeylerle yaşayıp ağır eşyalar kaldırıp kendimi sakat da edeceğim ama başkalarına çok yazık bana hiç değil!!
.........
haftasonu gene forum turumuzda bana parka aldıracam diye didindi durdu. parka sevmem hele yeşil hiç sevmem kapüşon sevmem hele kenarı kürklü kapüşon nefret ederim
ama bana eziyet etmek anneme haz verdiği için benim sevmediğim şeyleri bana yaptırma challenge'ına bayılır, saatlerce bana dil döktü giyidrdi çıkarttırdı ona buna sordu; görsenzi beni seviyor sanırsınız. nefret ettiğim şeyleri aldırmak için yırtınır tepinir saaatlerle kafa ütüler.
anlatsan anlamaz bi kulaktan girer öbür kulağa ulaşmadan çıkar. 480 lira hemde aldıracağı kürklü kapüşonlu parka mont! ucuz da değil.
ya orta boyluyum düşük omuzluyum bana kapüşon olmuyor. daha iyi ne kadar kötü görünürsem o kadar memnun.
niye alayım sen yardımcı kadına ver diye mi?? ne zaman pahalı bişey alsam ama kendi zevkime göreyse gönül rahatlığıyla verir!!!
insan hayret ediyor ablam gucci gözlüğe dünya para saymış öpe öpe yaraşır yavrusuna yakışır bebeğine!! bana bim.
ya da sevmeyeceğim şeyler.
ben mutsuzken akdın memnun haa. okuldan bi yerden keyifle gelsem kaçırmak için hiç bir şey yoksa haberlerdeki şeyleri anlatır söylenir keyfimi kaçırmaya çalışır. sevdiğim kıyafeti giymekten keyif almam bile batıyor sadece yemek.
buna razı memnun.
o da kilo alıyorum diye kısıtlı. ama buna da dayanamıyor. ama kilo aldığım an götün kocaman demek de bir zevk onun için sanki.
daha torbalara pahalı pahalı kazaklarımı pantolonlarımı ayakkabımı da tıkmış. bi de bana niye kaliteli pahalı yakıştırmıyorsun deyip gerçekleri yüzüne vurmama bozulur.
göz göre göre enayi yerine konacam yani.
eğer bunları atmamı istiyorsan senin de şunlarını bunlarını vereceğiz o zama diye tutturdum bir güzel de seçtim. beni durdurmaya kalktığında da iyice sürtünerek götümle hani dev gibi ya götüm ittim işe yaradı.
kendi eskilerine bile bir anlam yükleyip kıyamıyor ama beni daha giyilmemiş, pahalı ya da sevdiğim herşeye kıyıyor. bırak bunları beğenmemeyi harcadığım paralara da acımıyor.
nasıl kavga etmezsin göz göre göre ahmak enayi yerine konacan!!
ama sevgili ablacığıma taze sağlıklı doğal peynirler ulaşsın diye beni sütçüyle evlendirmeye bile razı. gerçekten. hani gıda ziraat mühendisliği falan okuyup çiftçiliğe soyunmuş okumuş bir adam da değil ha bildiğin okul yüzü görmemiş insanlar.
oysa kendinden bahsederken tepine tepine davulda dengi dengine der. efendim babamın ailesini kendi ailesine yakıştıramaz. dedemler moders şehirli kimselermiş babamınkiler köylü.
davul da dengi dengine der. şimdiki aklı olsa daha uzun daha yakışıklı daha eğitimli biriyle evlenirmiş!!
hani anneme göre muhteşem adaylar kapılarda yatmuş dizi dizi isteyen mühendisler doktorlar avukatlar ama o giymiş babamla evlenmiş!!! çok popüler çok güzelmiş herkes ona aşıkmış ölüyormuş çuvalla mektup geliyormuş ama o babamı seçmiş!!!
e bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? bunlar bana geçerli değil!!
bana okumamış cahil köylü bir adam ve ailesi tam yaraşır. belki çok iyi insanlarmış nazlı insanları ayırtt etmemek lazımmış!!!
hem bak cem seymen ne diyormuş programında ülkemizde çiftçiliğin gelişmediğini ufacık hollandanın tarım devi olduğunu organik sebze meyvenin yetişmesi lazımmış, ablama da gönderirmişiz o anarada hiç iyi beslenemiyormuş!!
ha anlaşıldıııı: ablam sağlıklı beslensin diye.
sorsan beni ne zorluklaaaaaar ne fedakarlıklaaaaar ile okutmuş!! senelerce ders baskısı stres hastalıktan hastalık beğendim be!! ama gidip köylü olacam ablam için fedayım!!
ne güzel. niye okuttun ki o zaman vereydim 15imde oh!! şimdiye boy boy bebem olurdu, sizde yıllardır organik yiyip içiyor olurdunuz!!
bilseydi ablamların çocuğu olmayacağını en baştan gözünü bile kırpmazdı biliyormusunuz!
sütçü nerden mi çıktı? apartman görevlimizin bir akrabasının oğlu ben yaşlarda ve bekarmış. hadi o zavallılar akılsız hadsiz beyinsiz de bunu söyleyebilmiş sen ne diye heveslenirsin??
sormayacaklar mı sana yeni damadın ne iş yapıyor diye sütçü mü diyecen?
çiftlikleri varmııış!!
herşeyi düşünmüşün yani.
tabi herrrrşeyleri düşünmüş!
iyi o zama okul yüzü görmemiş, çirkin sütçüyle evleneyim anne yeter ki siz organik beslenin, işi de bırakır şalvarımı giyer inekleri ben sağarım artık.
hem öyle marka şıklık falan derdim de olmaz bir yelek bir çzme bir şalvar: 5 tane de bebek doğururm. oh.
o kadar absürd anlatıyorum ki ve ağzı bozuk canı sıkılıyor bile ha.
durumun mantıksızlığını dahi göremiyor.
millet cahilliklerine çirkinliklerine eğitimsizliklerine bakmadan kızlarını daha zengin daha okumuş daha düzgün biriyle evlendirecem diye de dalavereler çeviriyor bizimki sütçüye tav!!!
öyle bi iş çeviren var ki; kızıyla mühendis adamı kafalamak için adamı evinde sarhoş edip kızlığımı bozdun numarasıyla evililiğe mecbur eden var valla!!! tecavüz davası açarım vururm tehditleri; kızın ailesi birlik olmuşcasına öyle bi oyun ettiler ki yazık terbiyeli mühendiz ve ailesine: 2 ayda düğün yaparken buldular kendilerini!! kız hem yelloz hem çirkin hem ilkokul mezunu. tek istedikleri geliri düzgün birini kafalayıp evlendirmekti. başardılar...
annemse sütçüde olur bir taraf arıyor!! kendi mantığına uyduruyor. ne kadar ezik bir psikolojisi varmış. boşanmış dul biz yetimiz evde kalmışım diye ne aşağılık kompleksiymiş arkadaş!!!
yani ablamlara eniştemin ailesine teyzemlerin o kadar çevresi yok da neyse baskı yapıp çöpçatanlık yaptırtmak aklına dahi gelmiyor; densiz kapıcının sütçü akrabasına layık buluyor....
bravo.
uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
30.11.2016
29.11.2016
bu sene zırt pırt hastalanıyorum. neyse ben hasta yatarken, yorganın içine gömülmüş; adeta sabote eder gibi yine bizimkisi.
geçen sefer rahaaat rahat odama dalıp, balkon kapısını açıp çiçekleri sulamıştı. ben hasta yatarken balkon kapısı ardına kadar açık kaldı dakikalarca. uyardım duymadı, kalktım söylenerek kapattım anlamadı. balkonda musluk yok o yüzden şişeyle su taşıyıp dökmesi gereekiyor. suyu bitince tekrar kapıyı açıp açık bıraktı dakikalarca. mutfağa gidip doldurmuş, ağııır ağıırrr geliyor!!!!
bu insan ben üşüteceğim diye ödü kopan bi insan. yaz günü bile anorak yelek giymemi isteyen, her zaman daha fazla katman kıyafet giymem için direten bir insan.!!
ama annem sadece kendi takıntı yaptığı zamanlar böyle. o kadar kandi dünyasında ki!! kendi takıntılı değilse o ara böyle ruhu duymaz halde oluyor.
ama mersin'in hamam sıcağında kapı pencere örttürüp, klima çalıştırtmayıp yaşamak isteyen kendi gene. klimadan üşütürmüşüz mikropluymuş içi!! 5 yılda on kere kullanmadık nasıl kirli??
binlerce insanın mikroplu havasını soluduğu br yer sanki ev!! klima fobisi var. taktırma o zaman. hayır elalem kliması yok der 2 tane taktıracağım!!
sanmayın ki vantiratöre sıcak bakıyor!! gece sıcaklık artar yazın mersin'de, rutubetli çünkü, hava adeta nefes alma diye üzerine çöker. yazlık tarafı esintili aslında ama evde iki kişiyiz diye korkuyor her yeri kapattırıyor. demir yaptıralım. keserlermiiiş!!
yatağımızda ka ter içinde uyumaya çalışıyoruz. annem benden daha az hisseder sıcağı daha az terler. tabi sadece kendine dönük olduğundan zerre empati kuramaz anlayamaz. yani anlatsan da algılayamıyor beyni.
vantiratörün rüzgarından üşüteceğinden korkmuş bu kez bu yaz!!
dev gibi bi şey de değil ha orta boy eski vantiratörlerden. ve kendi yatak odasında yatıyor yani oraya %15 bile gelmez rüzgarının. rüzgarından üşütüp zatürre olacak, dayanamayacak ölecek! yeni fobisi.
onun yerine sıcakta terleyerek uyu!! kendi de terliyor hatta terlemekten alerji bile çıkardı. ama sabit fikirli işte vantiratör yasaaaaak!!
geçen yaz da olmuştu ama bu yaz iyice sapıttı. her gece kavga her gece kavga. bir de aklı sıra ben geri zekalıyım beni kandıracak. gece kalkıp kapatıyor. ben de anlamayacam o kadar malım ki. terler içinde uyanmayacağım hiç.
o kadar saçma kavgalar ki. sonunda çareyi vantiratörü gece bana çevirip sabitmekte bulmuş bi gece.
yani normalde hiç bir aleti neredeyse çalıştıramaz, beceremez, unutur gözü görmez. daha sitenin otomatik kapısını zor öğrendi, kaç kere dışardan gelirken kapıya tosladı anlatamam. içerden çıkarken otomatik açılıyor diye dışardan girerken de açılacak sanmış.
nasıl güvenli olacak o zaman??? elaleme de açılırsaa kapı deyince. yabancıya değil bize açılacak sanmış!! bilgisayar bizi tanıyıp açıyormuş kapıyı sanmış!!
dandik bir sitede bilim kurgu etkili kapı???
ee tüm gece hatır hutur dönmüş bana vantiratör, zaten evi temizleyecem diye hırkım çıkmış. kendi köşede anca eleştirel gözlerle beni izledi ve ekledi: kışın hafta sonları gelip temizlik yapsak böyle olmazdı!! ne güzel hafta sonu aktiviteleri!!! gezip eğlenmek ne eşşekler köleler cezalılar gibi sadece kös kös mutsuz suratsız nefretle dolu bir halde temizlik yapacaksın!! işte hayat!!!!!
e sabaha başım bir dönüyor bir dönüyor ayakta duramıyorum. hiç de anlamıyor istifini bozmuyor. çok uyuyormuşum da ondanmış!!!
vantiratör çarpmış!! günlerce geçmedi ve bir türlü anlayamadı idrak edemiyor!! hastalandım işler engellendi diye surat asıyor. daha perdeleri çıkarıp yıkayacakmışıızzz!!
çileden çıkardı beni çileden. hem böyle zor idrak eder, yani görünürü anlayamayan beyin özürlü değil kabul mü edemiyor inanamıyor mu.
kendi fikri gördüğü inandığı vb şeyler dışındakileri her zaman böyle kabul edemez. delirtir insanı. seni dellendirir sonra ne kadar sinirlisn ne kadar aksisin bağırıyorsun der.
ama normal anlatımdan anlamıyorsun ki; illa abartacak bağıracak çıldıracak ağlayacasın falan.
tuvalette tuvalet kağıdı bitmiş, yattığım yere sesleniyor nerede takmamışsııın.
ayağa gerçekten kalkamıyorum öyle böyle değil yani. anneme göre abartıyorum, kapris işten kaçma!!
oysa geri zekalı düşük sınıflı aşağılık bir köle olarak görevlerini yerine getirmem lazım.
ama annem üstün sınıftan!! o herşeyin en kalitelisini iyisini kullanmış el bebek gül bebek büyütülmüş popüler şahane bi ,insan ben zavallı ise pislik düşük bir köle...
bi tuvalet kağıdının yerini anlayamadı. yani nereye konabilir yedek kağıtlar?? hı tüm dünyada herkes yedek tuvalet kağıdını nereye koyar?? banyodaki dolaplardan birine değil mi? hepsi sığmazsa da 1-2 tanesini koyar.
ama annem bunu anlayamadı. kalkmış giysi dolabını karıştırmış, karman çorma etmiş!!
banyo dolabı dedikçe banyoda giyilen bornozun dolabı diye talan etmiş gömme dolabı.
sesini duyuyorum söyleniyor bir de. sonra banyodaki dolap diyorum gene idark etmiyor.
ufak bir lavabo seti. hani aynanın yanında dikey ufak kapaklı bir dolabı olmaz mı??
bunu anlamadı ya ne aynası aynanın yanında dolap yokmuuşşş!! kız lavabo lavabooooooooo.
hergün elini yıkaren saçını tararken binlerce kez gördüğü aynanın yanındaki dolabı, kapağı anlayamadı.
beni çileden çıkartmak için miydi desem çok gerçekçiydi. bulamıyormuş yokmuş!!!
ne kadar faklı şekillerde tarif etsem anlamadı daha beter oldu.
bu anlaşılmayacak bişey mi. ben söylemeden kapakları açıp baksa görür.
başım döne döne duvarlara sandalyelere tutunarak kalkıp eline verdim de anca. ne bilsimiş orada???
hastanelik oldum resmen hastanelik. daha hala jeton düşmedi annemde yazın.
temizlik planları bozulduğu için mutsuz suratsız anca. siteden bi tanıdığım kız vardı hemşirelik okuyan onu aradım koluma girdi de hastaneye gidebildim. daha da çıkışta annem diyor ki:
forum'da gezelim mi?
benim gezecek halim mi var? başımın dönmesinden elin kızına abanıyorum!!
---- gene hastayım işte bu ara. yorganın içinde yatarken bir tıkıtılarla uyandım. çantamda bişey arıyor.
ne oldu ne arıyorsun?
sen uyu!
uyandırdın işte ne arıyorsun?
kimliğini.
napacan ki?
lazım.
niye lazım sana kimliğim.
istediler.
kim istiyor yaaa!!!!!???
telefondan.
ne telefonu.?
lazımmış.
kime lazımmışş!!
polise. sen yat uyu.
ay beni delirtecek ne polisi ne telefonu?
ya polis aradı, kimliğimiz terör örgütü tarafından kullanılıyormuş!! onaylatacam doğru mu lazımmış!
kendi söylediklerini çürütmede üstüne yok. yıllarca savunduğu şeylerin aksini yapmada.
onu bunu ahmak bulur kendi buna kanmıvermiş.
biraz tatlı dil biraz hürmet sözleri annemde yelkenler suya!
bigün okuldan geldim girişte bi genç adam annemde bir kağıt imzalıyor. pazarlamacıdan nefret eden annem bebek yüzlü diye kanmış çocuğa. o kadar da parasızız o sıralar, inanılmaz derecede. eski evle ilgili bişeyler olmuş ona harcama yapılmış, para kalmamıştı.
ama annem tutmuş çocuk bebek yüzlü tatlı dilli diye elektrik süpürgesi, mutfak gereçleri almış! o zamanlar kredi kartımız da yoktu. annem şiddetle korşıydı. haliyle nakit de yok harcayacak para da.
ama zaten sahip olduğumuz gereçleri anında alıvermiş.
en köpürünce de yazzık çocuğa ayağına giriyor, çeyiz olurmuş bana, kullamazmışız!!
tutar tam hatırlamıyorum da diyelim 580 lira olsun. ama kendini dünyanın en zeki en uyanık en şüpheci en detaycı en mantıklı falan insanı sanan annem 5800liraya imza atmış.
tabi bunlar 30 saniyede gelişiyor. elinden bir hışım kaptığım dosyada görüverip neyse ki kıyameti koparttım! carrrrrt diye tüm dosyasını yırttım. annem de daha hala anlayamamış ay yavrucuğu ay oğlucuğu yazıkmış öğrenciymiş diye haykırarak beni tutmaya çalışıyor.
al nüfusuna geçir küçük sahtekarını!! 5800 liraya imza atmışsın 5800!!! sahtekar pislik!!!
annem anlayıp kabulleninceye kadar çocuk sıvıştı tabi.
yani o kadar parasızız ki eve peynir alacak paramız yok, makarna bulgur boyuna. tostuma sabah yoğurt sürüp yapıyorum o kadar.
maaşı borca gidiyor, ben öğrenciyim hala. ve inadından o lanet olası babamın maaş hakkımı almama müsade etmiyor gene de o parasızlıkta.
lanet olası babama senelerce beddua etti ettirdi senelerce sövdü söylendi bana neler ettinin kara listesini tuttu binlerce kez saydı, tepine tepine nefret etti ama ölüverince aniden bizden çok ağladı.
ne kadar iyi bir insan diyecekler anneme mesele o.
o kadar çok abartılı ağladı ki biz sönük kaldık. herkes bize kızdı suçladı. umurunda bile olmadı.
zaten sadece o 'elalem'in kendi hakkındaki görüşlerini önemser, senin yani benim hakkımdakilere hiiiiiç bakmaz takılmaz hiiiiç umursamaz.
neyse sahtekarlara kanana ahmak insanları eleştire dursun bebek suratlıdan benim kurtarmam olsun; bir kaç kez telefon sahtelarlarına kanacaktı.
hadi onlar ufak şeylerdi. bu kez kimlik numarası verecekmiş!!
aslında sonradan esası anlaşılıyor; kendinin kimlik numarasını istemişler ama şüphelenip vermek istememiş ama ya doğruysa diye en iyisi nazlı'nınkini vereyim diye düşünmüş!!
tabi dolandırılacaksa soyulacaksa kimliği çalınacaksa ne bileyim sahte şirketler kurulacaksa ne olacaksa nazlı'nın başına gelsin. bu yaşta mahkemelerde hapislerde mi sürünecek kadın ben dururken!!
ay hem ne güzel işten de kovulur bir daha da iş bulamam mahvolmuş hayatımle kös kös evde oturur boyuna tıkınır ve cam silerim: o senelerce kafamızı ütülediği şekilde o aşağılık o boş emek ve ev işinden başka bir halta yaramayan köle karılar gibi; nefret ederdi onlardan amcık karısı derdi, anca bir yarrağın altına yatmayı bilirlermiş tek başlarına bir bok yapamazlarmış diye hor görür aşağılar eleştirir söverdi. şimdi hayran!! bayılıyor ve benim de öyl e olmamı istoyr...
yorganın içinden bi çıkışım var kiiii. çantama atladım yakalayıp tuttum. yoksa alıp gidecek kimliği.
tabi angaryalar bende gene. arayıp polise şikayet etmeler falan. annemi dolandırmaya çalıştılar dememe de çok bozuluyor güceniyor. öyle demeyecekmişim beni dolandırmaya çalıştılar diyecekmişim.
çalışmadılar ki!!!_?????
kendi yerine benim kimliğimi vermeyi tercih eden kendi. ne olacaksa benim başıma gelsin yani. ne güzel mantık değilmi.
geçen sefer rahaaat rahat odama dalıp, balkon kapısını açıp çiçekleri sulamıştı. ben hasta yatarken balkon kapısı ardına kadar açık kaldı dakikalarca. uyardım duymadı, kalktım söylenerek kapattım anlamadı. balkonda musluk yok o yüzden şişeyle su taşıyıp dökmesi gereekiyor. suyu bitince tekrar kapıyı açıp açık bıraktı dakikalarca. mutfağa gidip doldurmuş, ağııır ağıırrr geliyor!!!!
bu insan ben üşüteceğim diye ödü kopan bi insan. yaz günü bile anorak yelek giymemi isteyen, her zaman daha fazla katman kıyafet giymem için direten bir insan.!!
ama annem sadece kendi takıntı yaptığı zamanlar böyle. o kadar kandi dünyasında ki!! kendi takıntılı değilse o ara böyle ruhu duymaz halde oluyor.
ama mersin'in hamam sıcağında kapı pencere örttürüp, klima çalıştırtmayıp yaşamak isteyen kendi gene. klimadan üşütürmüşüz mikropluymuş içi!! 5 yılda on kere kullanmadık nasıl kirli??
binlerce insanın mikroplu havasını soluduğu br yer sanki ev!! klima fobisi var. taktırma o zaman. hayır elalem kliması yok der 2 tane taktıracağım!!
sanmayın ki vantiratöre sıcak bakıyor!! gece sıcaklık artar yazın mersin'de, rutubetli çünkü, hava adeta nefes alma diye üzerine çöker. yazlık tarafı esintili aslında ama evde iki kişiyiz diye korkuyor her yeri kapattırıyor. demir yaptıralım. keserlermiiiş!!
yatağımızda ka ter içinde uyumaya çalışıyoruz. annem benden daha az hisseder sıcağı daha az terler. tabi sadece kendine dönük olduğundan zerre empati kuramaz anlayamaz. yani anlatsan da algılayamıyor beyni.
vantiratörün rüzgarından üşüteceğinden korkmuş bu kez bu yaz!!
dev gibi bi şey de değil ha orta boy eski vantiratörlerden. ve kendi yatak odasında yatıyor yani oraya %15 bile gelmez rüzgarının. rüzgarından üşütüp zatürre olacak, dayanamayacak ölecek! yeni fobisi.
onun yerine sıcakta terleyerek uyu!! kendi de terliyor hatta terlemekten alerji bile çıkardı. ama sabit fikirli işte vantiratör yasaaaaak!!
geçen yaz da olmuştu ama bu yaz iyice sapıttı. her gece kavga her gece kavga. bir de aklı sıra ben geri zekalıyım beni kandıracak. gece kalkıp kapatıyor. ben de anlamayacam o kadar malım ki. terler içinde uyanmayacağım hiç.
o kadar saçma kavgalar ki. sonunda çareyi vantiratörü gece bana çevirip sabitmekte bulmuş bi gece.
yani normalde hiç bir aleti neredeyse çalıştıramaz, beceremez, unutur gözü görmez. daha sitenin otomatik kapısını zor öğrendi, kaç kere dışardan gelirken kapıya tosladı anlatamam. içerden çıkarken otomatik açılıyor diye dışardan girerken de açılacak sanmış.
nasıl güvenli olacak o zaman??? elaleme de açılırsaa kapı deyince. yabancıya değil bize açılacak sanmış!! bilgisayar bizi tanıyıp açıyormuş kapıyı sanmış!!
dandik bir sitede bilim kurgu etkili kapı???
ee tüm gece hatır hutur dönmüş bana vantiratör, zaten evi temizleyecem diye hırkım çıkmış. kendi köşede anca eleştirel gözlerle beni izledi ve ekledi: kışın hafta sonları gelip temizlik yapsak böyle olmazdı!! ne güzel hafta sonu aktiviteleri!!! gezip eğlenmek ne eşşekler köleler cezalılar gibi sadece kös kös mutsuz suratsız nefretle dolu bir halde temizlik yapacaksın!! işte hayat!!!!!
e sabaha başım bir dönüyor bir dönüyor ayakta duramıyorum. hiç de anlamıyor istifini bozmuyor. çok uyuyormuşum da ondanmış!!!
vantiratör çarpmış!! günlerce geçmedi ve bir türlü anlayamadı idrak edemiyor!! hastalandım işler engellendi diye surat asıyor. daha perdeleri çıkarıp yıkayacakmışıızzz!!
çileden çıkardı beni çileden. hem böyle zor idrak eder, yani görünürü anlayamayan beyin özürlü değil kabul mü edemiyor inanamıyor mu.
kendi fikri gördüğü inandığı vb şeyler dışındakileri her zaman böyle kabul edemez. delirtir insanı. seni dellendirir sonra ne kadar sinirlisn ne kadar aksisin bağırıyorsun der.
ama normal anlatımdan anlamıyorsun ki; illa abartacak bağıracak çıldıracak ağlayacasın falan.
tuvalette tuvalet kağıdı bitmiş, yattığım yere sesleniyor nerede takmamışsııın.
ayağa gerçekten kalkamıyorum öyle böyle değil yani. anneme göre abartıyorum, kapris işten kaçma!!
oysa geri zekalı düşük sınıflı aşağılık bir köle olarak görevlerini yerine getirmem lazım.
ama annem üstün sınıftan!! o herşeyin en kalitelisini iyisini kullanmış el bebek gül bebek büyütülmüş popüler şahane bi ,insan ben zavallı ise pislik düşük bir köle...
bi tuvalet kağıdının yerini anlayamadı. yani nereye konabilir yedek kağıtlar?? hı tüm dünyada herkes yedek tuvalet kağıdını nereye koyar?? banyodaki dolaplardan birine değil mi? hepsi sığmazsa da 1-2 tanesini koyar.
ama annem bunu anlayamadı. kalkmış giysi dolabını karıştırmış, karman çorma etmiş!!
banyo dolabı dedikçe banyoda giyilen bornozun dolabı diye talan etmiş gömme dolabı.
sesini duyuyorum söyleniyor bir de. sonra banyodaki dolap diyorum gene idark etmiyor.
ufak bir lavabo seti. hani aynanın yanında dikey ufak kapaklı bir dolabı olmaz mı??
bunu anlamadı ya ne aynası aynanın yanında dolap yokmuuşşş!! kız lavabo lavabooooooooo.
hergün elini yıkaren saçını tararken binlerce kez gördüğü aynanın yanındaki dolabı, kapağı anlayamadı.
beni çileden çıkartmak için miydi desem çok gerçekçiydi. bulamıyormuş yokmuş!!!
ne kadar faklı şekillerde tarif etsem anlamadı daha beter oldu.
bu anlaşılmayacak bişey mi. ben söylemeden kapakları açıp baksa görür.
başım döne döne duvarlara sandalyelere tutunarak kalkıp eline verdim de anca. ne bilsimiş orada???
hastanelik oldum resmen hastanelik. daha hala jeton düşmedi annemde yazın.
temizlik planları bozulduğu için mutsuz suratsız anca. siteden bi tanıdığım kız vardı hemşirelik okuyan onu aradım koluma girdi de hastaneye gidebildim. daha da çıkışta annem diyor ki:
forum'da gezelim mi?
benim gezecek halim mi var? başımın dönmesinden elin kızına abanıyorum!!
---- gene hastayım işte bu ara. yorganın içinde yatarken bir tıkıtılarla uyandım. çantamda bişey arıyor.
ne oldu ne arıyorsun?
sen uyu!
uyandırdın işte ne arıyorsun?
kimliğini.
napacan ki?
lazım.
niye lazım sana kimliğim.
istediler.
kim istiyor yaaa!!!!!???
telefondan.
ne telefonu.?
lazımmış.
kime lazımmışş!!
polise. sen yat uyu.
ay beni delirtecek ne polisi ne telefonu?
ya polis aradı, kimliğimiz terör örgütü tarafından kullanılıyormuş!! onaylatacam doğru mu lazımmış!
kendi söylediklerini çürütmede üstüne yok. yıllarca savunduğu şeylerin aksini yapmada.
onu bunu ahmak bulur kendi buna kanmıvermiş.
biraz tatlı dil biraz hürmet sözleri annemde yelkenler suya!
bigün okuldan geldim girişte bi genç adam annemde bir kağıt imzalıyor. pazarlamacıdan nefret eden annem bebek yüzlü diye kanmış çocuğa. o kadar da parasızız o sıralar, inanılmaz derecede. eski evle ilgili bişeyler olmuş ona harcama yapılmış, para kalmamıştı.
ama annem tutmuş çocuk bebek yüzlü tatlı dilli diye elektrik süpürgesi, mutfak gereçleri almış! o zamanlar kredi kartımız da yoktu. annem şiddetle korşıydı. haliyle nakit de yok harcayacak para da.
ama zaten sahip olduğumuz gereçleri anında alıvermiş.
en köpürünce de yazzık çocuğa ayağına giriyor, çeyiz olurmuş bana, kullamazmışız!!
tutar tam hatırlamıyorum da diyelim 580 lira olsun. ama kendini dünyanın en zeki en uyanık en şüpheci en detaycı en mantıklı falan insanı sanan annem 5800liraya imza atmış.
tabi bunlar 30 saniyede gelişiyor. elinden bir hışım kaptığım dosyada görüverip neyse ki kıyameti koparttım! carrrrrt diye tüm dosyasını yırttım. annem de daha hala anlayamamış ay yavrucuğu ay oğlucuğu yazıkmış öğrenciymiş diye haykırarak beni tutmaya çalışıyor.
al nüfusuna geçir küçük sahtekarını!! 5800 liraya imza atmışsın 5800!!! sahtekar pislik!!!
annem anlayıp kabulleninceye kadar çocuk sıvıştı tabi.
yani o kadar parasızız ki eve peynir alacak paramız yok, makarna bulgur boyuna. tostuma sabah yoğurt sürüp yapıyorum o kadar.
maaşı borca gidiyor, ben öğrenciyim hala. ve inadından o lanet olası babamın maaş hakkımı almama müsade etmiyor gene de o parasızlıkta.
lanet olası babama senelerce beddua etti ettirdi senelerce sövdü söylendi bana neler ettinin kara listesini tuttu binlerce kez saydı, tepine tepine nefret etti ama ölüverince aniden bizden çok ağladı.
ne kadar iyi bir insan diyecekler anneme mesele o.
o kadar çok abartılı ağladı ki biz sönük kaldık. herkes bize kızdı suçladı. umurunda bile olmadı.
zaten sadece o 'elalem'in kendi hakkındaki görüşlerini önemser, senin yani benim hakkımdakilere hiiiiiç bakmaz takılmaz hiiiiç umursamaz.
neyse sahtekarlara kanana ahmak insanları eleştire dursun bebek suratlıdan benim kurtarmam olsun; bir kaç kez telefon sahtelarlarına kanacaktı.
hadi onlar ufak şeylerdi. bu kez kimlik numarası verecekmiş!!
aslında sonradan esası anlaşılıyor; kendinin kimlik numarasını istemişler ama şüphelenip vermek istememiş ama ya doğruysa diye en iyisi nazlı'nınkini vereyim diye düşünmüş!!
tabi dolandırılacaksa soyulacaksa kimliği çalınacaksa ne bileyim sahte şirketler kurulacaksa ne olacaksa nazlı'nın başına gelsin. bu yaşta mahkemelerde hapislerde mi sürünecek kadın ben dururken!!
ay hem ne güzel işten de kovulur bir daha da iş bulamam mahvolmuş hayatımle kös kös evde oturur boyuna tıkınır ve cam silerim: o senelerce kafamızı ütülediği şekilde o aşağılık o boş emek ve ev işinden başka bir halta yaramayan köle karılar gibi; nefret ederdi onlardan amcık karısı derdi, anca bir yarrağın altına yatmayı bilirlermiş tek başlarına bir bok yapamazlarmış diye hor görür aşağılar eleştirir söverdi. şimdi hayran!! bayılıyor ve benim de öyl e olmamı istoyr...
yorganın içinden bi çıkışım var kiiii. çantama atladım yakalayıp tuttum. yoksa alıp gidecek kimliği.
tabi angaryalar bende gene. arayıp polise şikayet etmeler falan. annemi dolandırmaya çalıştılar dememe de çok bozuluyor güceniyor. öyle demeyecekmişim beni dolandırmaya çalıştılar diyecekmişim.
çalışmadılar ki!!!_?????
kendi yerine benim kimliğimi vermeyi tercih eden kendi. ne olacaksa benim başıma gelsin yani. ne güzel mantık değilmi.
25.11.2016
Takık
nasıl bahar aylarında üzerime geçirdiğim ince ceketin kolunu her sabah hiç üşenmeden açıp düğmelerini ilikliyorsa herşeye de kendi karar vermek istiyor. çok mantıklıymış ya!
Yazın ağustosta anorak yelek giyeceğim!
Kışın ne kalınlıkta ceket giyeceğime kendi karar verecek.
O anki aklı hissiyatı bilir.
çok üşümüşse ben de kalın giyeceğim.
Sıcak basmışsa ben de ince giyeceğim.
Ama laf sokmak isterken 40 yaşına geldin der. Başka zaman da bebek gibi soydurup giydirmek ister?
Sabah bana hayretle o ceketi mi giyeceksin diyor. Çok kalınmış! Alıp kaldırıyor yerine. üşüyüp üşümediğlme üşüyüp üşümeyeceğime de ben kendim değil de annem karar verecek.
Onu giymeyeyimmiş şunu giyeyimmiş.
Şu diye çıkardığı da eskimiş bi ceket.
Yeni alalım ama dolapta koksun, giymeyelim! Eskileri giyip sünepe gibi dolaşalım.
nasıl bahar aylarında üzerime geçirdiğim ince ceketin kolunu her sabah hiç üşenmeden açıp düğmelerini ilikliyorsa herşeye de kendi karar vermek istiyor. çok mantıklıymış ya!
Yazın ağustosta anorak yelek giyeceğim!
Kışın ne kalınlıkta ceket giyeceğime kendi karar verecek.
O anki aklı hissiyatı bilir.
çok üşümüşse ben de kalın giyeceğim.
Sıcak basmışsa ben de ince giyeceğim.
Ama laf sokmak isterken 40 yaşına geldin der. Başka zaman da bebek gibi soydurup giydirmek ister?
Sabah bana hayretle o ceketi mi giyeceksin diyor. Çok kalınmış! Alıp kaldırıyor yerine. üşüyüp üşümediğlme üşüyüp üşümeyeceğime de ben kendim değil de annem karar verecek.
Onu giymeyeyimmiş şunu giyeyimmiş.
Şu diye çıkardığı da eskimiş bi ceket.
Yeni alalım ama dolapta koksun, giymeyelim! Eskileri giyip sünepe gibi dolaşalım.
şahane mantık!
Belki 15 yıldır ciddi kavga konusu ama kimin umrunda? Nazlı'nın düşoncesi sağlığı falan kimin umrunda? Amman üşütmasin, sıcak yemekten ağzı yanmasın ve kızlığı bozulmasın yeter!.
Eve geliyorum akşam, kapıyı açınca beni yoğun bir duman karşılıyor! Ev dumanaltı resmen.
Bu ne ilk ne son.
Off bu ne koku yaaa? Diye içeriyi kastediyorum. O dışarı sanıyor.
Yaa diil mi? Hep sobaları, kaloriferleri yaktılar dışarısı kötü kokuyor içeri doluyor hep zararlı gazlar!
Hiç açmamış bugün kapı pencere açmazmış zaten bundan sonra!???
Ya çok iyi etmişsin! Ne güzel içerisi mis gibi sigara dumanı! Ohhh mis çek babam çek de zararlı sigara molekülleri dolsun ciğerlerime! Oh biriksin oooh! çalsın ömrümden günlerimi. Ne güzel ben de biraz erken geberrim nolacak?
Abartıyormuşum!
Nasılsa ölecekmişiz ki kazık mı çakacakmışım sanki dünyaya???
Belki 15 yıldır ciddi kavga konusu ama kimin umrunda? Nazlı'nın düşoncesi sağlığı falan kimin umrunda? Amman üşütmasin, sıcak yemekten ağzı yanmasın ve kızlığı bozulmasın yeter!.
Eve geliyorum akşam, kapıyı açınca beni yoğun bir duman karşılıyor! Ev dumanaltı resmen.
Bu ne ilk ne son.
Off bu ne koku yaaa? Diye içeriyi kastediyorum. O dışarı sanıyor.
Yaa diil mi? Hep sobaları, kaloriferleri yaktılar dışarısı kötü kokuyor içeri doluyor hep zararlı gazlar!
Hiç açmamış bugün kapı pencere açmazmış zaten bundan sonra!???
Ya çok iyi etmişsin! Ne güzel içerisi mis gibi sigara dumanı! Ohhh mis çek babam çek de zararlı sigara molekülleri dolsun ciğerlerime! Oh biriksin oooh! çalsın ömrümden günlerimi. Ne güzel ben de biraz erken geberrim nolacak?
Abartıyormuşum!
Nasılsa ölecekmişiz ki kazık mı çakacakmışım sanki dünyaya???
Bana ahmak gibi davranılması normal ama kendine büyük haksızlık!
Geçende eczaneye uğradık, anneme ayağındaki nasır için solüsyün falan almaya. Çalışan kız da ayağı temiz tutmakla ilgili tirad atıyor. Ben de parmaklar yamulduğu içln sıkışmaktan oluşuyor dedim. Annemse saf saf dinliyor. Taa evde aklına geliyor bana ayağını yıkamayan muamelesi nasıl yapar diye! Zamanında savunsana kendini! Gücenmik alınmış. Bana anlatıyor derdini kaç defa.
Onun için dedim yamuk parmakların sıkışmasından dolayı diye... Bana nasıl der bunu? Bu gençler haddini bilmiyor falan defalarca dırdır...
Ama bana ahmak muamelesi yapılsa ooohh değmesin keyfine! Hi. Alınmaz bozulmaz hatta inanır.
Yine akne problemi yaşıyorum polikistik over sendromundan dolayı. Yanaklarımı çenemi sivice bastı.
Doktora gidecem, bu kez başka doktor olsun istedim; annemde hevesle ben de gelecem diye peşime takıldı.
Kafayı bozduğu için sanki suratımı görmez her gözlük taktığında sanki ben kendi suratımın farkında olmayan biriymişim gibi bir nidalarla suratımdaki sivilceleri bana söylemezmiş gibi.
Unutmuş bunu yanağımdaki sivilceler tamlamasını bi tarafıma uydurmuş! Oramda sanıyor! Hayali de doktorla beraber bi tarafımı incelemek!
Doktor sanki ben karşısında hayatında ilk kez sivilce çıkaran acemi bir ergenmişim gibi; köpürterek yıkıyor musun yüzünü diyor!
Annem de memnun hıııh diyerek sanki benim açığımı yakalamışcasına memnuniyetle!
Yok yıkamıyorum! 20 yıldır sivilceyle uğraşıyorum daha hayatımda yüzümü hiç yıkamadım! Kist yüzünden ikte doktor hanım yazmıyor mu kayıtlarda??? Yıkamadığımdan değil yani!
Diyorum şakayla karışık ama sinirli!
Annem yıkıyormusun Nazlı ben hiç görmedim? Diyor.
E bundan sonra her yıkayışımda çağırırım şahit olursun!
Hı tamam.
Ay Allahım ergen miyim ben? 36 yaşına gel 20 yıldır sivilcen olsun ama yüzünü yıkamak aklına gelmemiş olsun?? Mantıklılar dünyası valla!
Göreviymiş doktor hanımın sormak.
Annem anlamıyor tabi. Böyle ters konuşmaları, ironi, ima, ses tonu, söyleyiş tarzındaki alaycılıktan falan anlamaz. Düz mantık. Gerçekten yüzümü yıkamadığıma inanmış.
Mesela orda büyüteçle cildime bakıp: ayy 30 yıllık birikmiş pislik var burada hiç yüzünü yıkamamışsın dese doktor annem havalara uçacak! Hatta bir de tüm yüzünü sarımsakla kaplayacan dese daha da.
Her şeye önerisi sarımsak da annemin. Hatta dayanamıyor soruyor sarımsak sürsek iyi gelmez mi sivilcelere diye. Kadın da sarımsağın içeriğindekilerin bilimsel açıklamalarıyla başlıyor konuşmaya annem bunu evet çok doğru olarak algılıyor tabi!!
Sonra başlıyor bana kaş göz etmeye?
Ne? çok zeki olduğu içi9 oramda da sivilce çıktığını zannetmiş, soyunacakmışım da bakacaklarmış!???
Sen dedin yanak???
Bu yanak bu! Hergün farkında değilmişim gibi suratında sivilce çıkmış Nazlı diyen sensin!
E işte yıkamıyormuşsun ya zahir ondan.
Delirtir insanı!
Şaka olsun diye dedin herhalde yıkıyorum hatır hutur! Sen gelip çok uğraşıyorsun her tarafı ıslatıyorsun diye şikayet etmez misin? Yıkamıyorum da napıyorum o zaman?
Aman ne bileyim ben?
Haksız çıkacaksa saf gibi davranır ne bileyim ben der.
......
Aynı salak taraf ablamda da var.
Blzde kaldığı bir gün, sabah mutfağa giriyor ben tostumu hazırlarken.
Avanak avanak;
aaa havyar mı o? Ben de yiyeyim hiç yemedim!
Hıı havyar! Ben bayılırım hergün yerim!
Ay ben hiç yemedim bi bakayım bende tadınaa!
Salak işte bizim evde havyarın işi ne mantıksız ahmak!??? Ablam annemin balıktan kılçıktan nefret ettiğlni öğrenememiş ha! Hani yıllarca evde her seferinde zıkkım yemiş gibi travmatik balık yemekleri yememişiz, defalarca beraber balıkçıya gittiğimizde annem kapris yapmamış gibi.
Gerçekten annem gibi kendine odaklılığından anımsamıyor.
Balığa kıran girsin diye söven Japonlara hayret eden annem eve havyar mı sokacak?
Hem de öyle pahalı olabilecek bişeyi bana layık görecek????
Ablama Gucci bana BİM!
E zeytin buuu?! Diyor kaşıkladıktan sonra.
Herhalde zeytin? Nolacak ya.
E sen dedim havyar diyeee!
Geçende eczaneye uğradık, anneme ayağındaki nasır için solüsyün falan almaya. Çalışan kız da ayağı temiz tutmakla ilgili tirad atıyor. Ben de parmaklar yamulduğu içln sıkışmaktan oluşuyor dedim. Annemse saf saf dinliyor. Taa evde aklına geliyor bana ayağını yıkamayan muamelesi nasıl yapar diye! Zamanında savunsana kendini! Gücenmik alınmış. Bana anlatıyor derdini kaç defa.
Onun için dedim yamuk parmakların sıkışmasından dolayı diye... Bana nasıl der bunu? Bu gençler haddini bilmiyor falan defalarca dırdır...
Ama bana ahmak muamelesi yapılsa ooohh değmesin keyfine! Hi. Alınmaz bozulmaz hatta inanır.
Yine akne problemi yaşıyorum polikistik over sendromundan dolayı. Yanaklarımı çenemi sivice bastı.
Doktora gidecem, bu kez başka doktor olsun istedim; annemde hevesle ben de gelecem diye peşime takıldı.
Kafayı bozduğu için sanki suratımı görmez her gözlük taktığında sanki ben kendi suratımın farkında olmayan biriymişim gibi bir nidalarla suratımdaki sivilceleri bana söylemezmiş gibi.
Unutmuş bunu yanağımdaki sivilceler tamlamasını bi tarafıma uydurmuş! Oramda sanıyor! Hayali de doktorla beraber bi tarafımı incelemek!
Doktor sanki ben karşısında hayatında ilk kez sivilce çıkaran acemi bir ergenmişim gibi; köpürterek yıkıyor musun yüzünü diyor!
Annem de memnun hıııh diyerek sanki benim açığımı yakalamışcasına memnuniyetle!
Yok yıkamıyorum! 20 yıldır sivilceyle uğraşıyorum daha hayatımda yüzümü hiç yıkamadım! Kist yüzünden ikte doktor hanım yazmıyor mu kayıtlarda??? Yıkamadığımdan değil yani!
Diyorum şakayla karışık ama sinirli!
Annem yıkıyormusun Nazlı ben hiç görmedim? Diyor.
E bundan sonra her yıkayışımda çağırırım şahit olursun!
Hı tamam.
Ay Allahım ergen miyim ben? 36 yaşına gel 20 yıldır sivilcen olsun ama yüzünü yıkamak aklına gelmemiş olsun?? Mantıklılar dünyası valla!
Göreviymiş doktor hanımın sormak.
Annem anlamıyor tabi. Böyle ters konuşmaları, ironi, ima, ses tonu, söyleyiş tarzındaki alaycılıktan falan anlamaz. Düz mantık. Gerçekten yüzümü yıkamadığıma inanmış.
Mesela orda büyüteçle cildime bakıp: ayy 30 yıllık birikmiş pislik var burada hiç yüzünü yıkamamışsın dese doktor annem havalara uçacak! Hatta bir de tüm yüzünü sarımsakla kaplayacan dese daha da.
Her şeye önerisi sarımsak da annemin. Hatta dayanamıyor soruyor sarımsak sürsek iyi gelmez mi sivilcelere diye. Kadın da sarımsağın içeriğindekilerin bilimsel açıklamalarıyla başlıyor konuşmaya annem bunu evet çok doğru olarak algılıyor tabi!!
Sonra başlıyor bana kaş göz etmeye?
Ne? çok zeki olduğu içi9 oramda da sivilce çıktığını zannetmiş, soyunacakmışım da bakacaklarmış!???
Sen dedin yanak???
Bu yanak bu! Hergün farkında değilmişim gibi suratında sivilce çıkmış Nazlı diyen sensin!
E işte yıkamıyormuşsun ya zahir ondan.
Delirtir insanı!
Şaka olsun diye dedin herhalde yıkıyorum hatır hutur! Sen gelip çok uğraşıyorsun her tarafı ıslatıyorsun diye şikayet etmez misin? Yıkamıyorum da napıyorum o zaman?
Aman ne bileyim ben?
Haksız çıkacaksa saf gibi davranır ne bileyim ben der.
......
Aynı salak taraf ablamda da var.
Blzde kaldığı bir gün, sabah mutfağa giriyor ben tostumu hazırlarken.
Avanak avanak;
aaa havyar mı o? Ben de yiyeyim hiç yemedim!
Hıı havyar! Ben bayılırım hergün yerim!
Ay ben hiç yemedim bi bakayım bende tadınaa!
Salak işte bizim evde havyarın işi ne mantıksız ahmak!??? Ablam annemin balıktan kılçıktan nefret ettiğlni öğrenememiş ha! Hani yıllarca evde her seferinde zıkkım yemiş gibi travmatik balık yemekleri yememişiz, defalarca beraber balıkçıya gittiğimizde annem kapris yapmamış gibi.
Gerçekten annem gibi kendine odaklılığından anımsamıyor.
Balığa kıran girsin diye söven Japonlara hayret eden annem eve havyar mı sokacak?
Hem de öyle pahalı olabilecek bişeyi bana layık görecek????
Ablama Gucci bana BİM!
E zeytin buuu?! Diyor kaşıkladıktan sonra.
Herhalde zeytin? Nolacak ya.
E sen dedim havyar diyeee!
23.11.2016
çelişki
en korktuğu şeylerden biri üşütmem ya; kafaya çok taktığı zaman fobiye dönüşor yazın bile hırka, mont giymem için ısrar eder o şahane mantığıyla.
Ama bu saplantı geçtiği zaman tabi ki yerine başka bişey başlıyor da ama o zaman da trajikomik şekilde rahat!????
Gerçekten komik ve acayip!
Haftasonu hastaydım, çocuklardan bulaştı zahir; çok değil de dinlenirsem fazladan uyursam geçer türden.
Odama kapandım, battaniyelere dolandım uyuyacağım. Güya!
Önceden söylememe rağmen ruhsuz bi şekilde küt diye odama daldı ben uyuklarken!
Tabi ki elinde sigara; artık ne söylediklerimi umursuyor ne sağlığımı takıyor kafaya???!
Elinde sigarasını poflata poflata, çıkıyor balkona, kapıyı da ardına kadar açık bırakıyor dakikalarcaaaaaa, çiçekleri suluyor!????
Ben üşüyorum hastayım uyumaya çalışıyorum o tutmuş elindeki sigaranın dumanını yaya yaya balkon kapılarını açık tutarak çiçek suluyor!???
Yazın üşütme korkusundan - demek ki esas endişelendiği kendi ben değil- klima vantiratör çalıştırtmayan insan; gezmelerde Marmaris tatillnde bavula eski külüstür anorak yeleği tıkıp 45 derecelik sıcakta giymemi bekleyen mantık abidesi!!
Kalkıp kapatıyorum bir hışım, gidiyor açıyor havalansınmış!
Annem böyle her zaman. ikilemler çelişkiler çlfte standartlar sadece kendi duygu düşonce takıntıları...
Bir de bi şeyi düzgün söylersen yani normal tonda anlamaz. Duymadığından değil sadece kendi bencil duygularına saplandığı için beyne ulaşmıyor duydukları!
Gerçi sigarayla ilgili hiçbir çeşitteki belirtmelerimi anlamıyor anlamak istemiyor da yani bu yaptığı artık ne diyeyim.
Daha da pişkiiiin pişkin dumanı odama sala sala kapıyı da açık bırakarak şişesini doldurmaya edalı edalı yavaş yavaş gidiyor.
Daha beter olayım diye mi yapıyorsun???
Ne?? (duman sala sala)
zaten hastayım üşüyorum şu kapı yarım saattir ardına kadar açık! insafsız mısın nesin????
çiçekleri suluyoruum.
Anladın mı dediğimi ki sen?? Hastayım hasta üşoyorum uyumam dinlenme m lazıım!
iyi yat sen sen sula mı dedik???
Ay ay! Dellrtirsin lnsanı!
Kurusun mu çiçekler o kadar emek çektim????
Ha ben üşosem rahatsız olsam olur?? Ben kimim ki????
Taktı mı takar gözü görmez.
Bi zaman da limona takmıştı. Faydalı diye herşeye limon sıkıyor, içine limon sıkılmamış bişey yemenin içmenin imkanı yok. Hatta almış eline yarım limonu gözüme sıkacakmış parlarmış! Ciddi de sıkabileceğini sanıyor. Enayiyim ya ben?!
Başka bir zaman da sarımsak saplantısı. Sabahtan akşama herşey sarımsaklı! Gitmeyeyimmiş bi yere napalım yararlı?!
Yaz günü hırkaya takar kış günü sürekli sıcak bişey içmeye, saat başı yemek yemeye.....
en korktuğu şeylerden biri üşütmem ya; kafaya çok taktığı zaman fobiye dönüşor yazın bile hırka, mont giymem için ısrar eder o şahane mantığıyla.
Ama bu saplantı geçtiği zaman tabi ki yerine başka bişey başlıyor da ama o zaman da trajikomik şekilde rahat!????
Gerçekten komik ve acayip!
Haftasonu hastaydım, çocuklardan bulaştı zahir; çok değil de dinlenirsem fazladan uyursam geçer türden.
Odama kapandım, battaniyelere dolandım uyuyacağım. Güya!
Önceden söylememe rağmen ruhsuz bi şekilde küt diye odama daldı ben uyuklarken!
Tabi ki elinde sigara; artık ne söylediklerimi umursuyor ne sağlığımı takıyor kafaya???!
Elinde sigarasını poflata poflata, çıkıyor balkona, kapıyı da ardına kadar açık bırakıyor dakikalarcaaaaaa, çiçekleri suluyor!????
Ben üşüyorum hastayım uyumaya çalışıyorum o tutmuş elindeki sigaranın dumanını yaya yaya balkon kapılarını açık tutarak çiçek suluyor!???
Yazın üşütme korkusundan - demek ki esas endişelendiği kendi ben değil- klima vantiratör çalıştırtmayan insan; gezmelerde Marmaris tatillnde bavula eski külüstür anorak yeleği tıkıp 45 derecelik sıcakta giymemi bekleyen mantık abidesi!!
Kalkıp kapatıyorum bir hışım, gidiyor açıyor havalansınmış!
Annem böyle her zaman. ikilemler çelişkiler çlfte standartlar sadece kendi duygu düşonce takıntıları...
Bir de bi şeyi düzgün söylersen yani normal tonda anlamaz. Duymadığından değil sadece kendi bencil duygularına saplandığı için beyne ulaşmıyor duydukları!
Gerçi sigarayla ilgili hiçbir çeşitteki belirtmelerimi anlamıyor anlamak istemiyor da yani bu yaptığı artık ne diyeyim.
Daha da pişkiiiin pişkin dumanı odama sala sala kapıyı da açık bırakarak şişesini doldurmaya edalı edalı yavaş yavaş gidiyor.
Daha beter olayım diye mi yapıyorsun???
Ne?? (duman sala sala)
zaten hastayım üşüyorum şu kapı yarım saattir ardına kadar açık! insafsız mısın nesin????
çiçekleri suluyoruum.
Anladın mı dediğimi ki sen?? Hastayım hasta üşoyorum uyumam dinlenme m lazıım!
iyi yat sen sen sula mı dedik???
Ay ay! Dellrtirsin lnsanı!
Kurusun mu çiçekler o kadar emek çektim????
Ha ben üşosem rahatsız olsam olur?? Ben kimim ki????
Taktı mı takar gözü görmez.
Bi zaman da limona takmıştı. Faydalı diye herşeye limon sıkıyor, içine limon sıkılmamış bişey yemenin içmenin imkanı yok. Hatta almış eline yarım limonu gözüme sıkacakmış parlarmış! Ciddi de sıkabileceğini sanıyor. Enayiyim ya ben?!
Başka bir zaman da sarımsak saplantısı. Sabahtan akşama herşey sarımsaklı! Gitmeyeyimmiş bi yere napalım yararlı?!
Yaz günü hırkaya takar kış günü sürekli sıcak bişey içmeye, saat başı yemek yemeye.....
Bi film izlemeye başlamışsak ilk yarım saat adapte olamıyor, canı sürekli konuşmak istiyor: filmdeki giysilerden ilham alarak.
Tabi ki ben de filmi izlemek yerine sohbet edeyim anneciğimi izleyeyim!!
Ve herkesi tanıdığını iddi ediyor ama adları hep şu, bu!
Milyonlarca film izlediği içinmiş 5 dakikada anlıyormuş filmi!!
Hi. Dikkatini veremez ki baştan sona bir filmi izleyemedi hiç. Ya konuşur yarışır gibi ya bişeyler yer ya da uyuklar.
Kimsenin adını bilmez filmin adını bilmez. çook eskileri sadece; gençliğinde izlediklerini ailesiyle.
Ha unuttum sonra övünmeye de başlar!
Milyonlarca film izlemiş! Her şeyi görmüş.
Hıı.
Mesele asla önemsememesi dikkate almaması. Ve zevk almak istememesi!
Alamıyor ama istemiyor da.
Keyfe mutluluğa karşı! Gıcık olmak beğenmemek en sevdiği.
Sadece filmden değil herşeyden. Hiçbişeyi sevmemek beğenmemek eğlenmemek keyif almamak vb istiyor.
Sadece yemek yemek!
Eskiden de böyleydi fazlalaştı tabi yaş aldıkça.
Bi de iddiada ki; beğenmezmiş böyle filmleri; böylenin açılımı yok!
Mesela gerçek hayattaki gibi şeyler bekler; hayal gücünden anlamaz! Mecaz gönderme türleri birleştirme hiç anlamz.
Sen de anlama sevme memnun olma ister.
Her konuda özellikle sonsuz mutsuzluklta duygu bilrliği olsun.
Beraber oturup herşeyin kötülüğünden olumsuzluğundan vb bahsettik mi memnun!
Karamsarlığın ötesinde distopik bi lnsan kendisi.
Hayattan zevk alma; yemek hariç!
Ben sen gibi yaşlı mıyım ve çok mu doğru yapıyorsun?
Kendine tam inanır!??? Doğru tabii!
Film müzik giyim makyaj gezmek fotoğraf ; insanı eğlendirecek keyif verecek herşey gereksiz anlamsız saçma görüyor. üstelik hi. De keyif vermiyor eğlendirmiyormuş!
Seks? Zaten olamaz! Evlensen de zevk alama
Tabi ki ben de filmi izlemek yerine sohbet edeyim anneciğimi izleyeyim!!
Ve herkesi tanıdığını iddi ediyor ama adları hep şu, bu!
Milyonlarca film izlediği içinmiş 5 dakikada anlıyormuş filmi!!
Hi. Dikkatini veremez ki baştan sona bir filmi izleyemedi hiç. Ya konuşur yarışır gibi ya bişeyler yer ya da uyuklar.
Kimsenin adını bilmez filmin adını bilmez. çook eskileri sadece; gençliğinde izlediklerini ailesiyle.
Ha unuttum sonra övünmeye de başlar!
Milyonlarca film izlemiş! Her şeyi görmüş.
Hıı.
Mesele asla önemsememesi dikkate almaması. Ve zevk almak istememesi!
Alamıyor ama istemiyor da.
Keyfe mutluluğa karşı! Gıcık olmak beğenmemek en sevdiği.
Sadece filmden değil herşeyden. Hiçbişeyi sevmemek beğenmemek eğlenmemek keyif almamak vb istiyor.
Sadece yemek yemek!
Eskiden de böyleydi fazlalaştı tabi yaş aldıkça.
Bi de iddiada ki; beğenmezmiş böyle filmleri; böylenin açılımı yok!
Mesela gerçek hayattaki gibi şeyler bekler; hayal gücünden anlamaz! Mecaz gönderme türleri birleştirme hiç anlamz.
Sen de anlama sevme memnun olma ister.
Her konuda özellikle sonsuz mutsuzluklta duygu bilrliği olsun.
Beraber oturup herşeyin kötülüğünden olumsuzluğundan vb bahsettik mi memnun!
Karamsarlığın ötesinde distopik bi lnsan kendisi.
Hayattan zevk alma; yemek hariç!
Ben sen gibi yaşlı mıyım ve çok mu doğru yapıyorsun?
Kendine tam inanır!??? Doğru tabii!
Film müzik giyim makyaj gezmek fotoğraf ; insanı eğlendirecek keyif verecek herşey gereksiz anlamsız saçma görüyor. üstelik hi. De keyif vermiyor eğlendirmiyormuş!
Seks? Zaten olamaz! Evlensen de zevk alama
12.11.2016
Keşke.
Keşke diyor okuldayken bulsaymışsın koca.
Ne kadar tezat dolu bir insan, üstelik farkında değil.
Hayatı boyunca evlilik ve erkekler hakkında güzel 1 tek cümle bile kurmuş değil.. üstelik tüm hayatı boyunca ders baskısı yapmış birisi!
En önemlisi dersti okuldu gerisi sonra olurdu. Desturu buydu. Hiç bir zaman evlilik için yetiştirmedi bizi, okul iş meslekti tek dert.
öyle ki tüm gün pasta börek kola fanta yedirir, evden çıkartmaz, hatta odandan tuvalete geçerken görmüşse bile kıyameti kopartırdı!
Okul ve ders dışındaki herşey lüzumsuzdu saçmaydı! Müzik bile dinlemmeyecektin; ilerde kocanla.
Anca o zaman derdi; bişeyi ertelemek için bahane ilerde kocanla.
Ders dışında hi. Bişey düşonmemeliydin; öyle giyinnek süslenmek falan bile. Yıllarca diretti kendi alacaktı kıyafetlerimizi! Hani mağazaya beraber gidilir, gösteri olsun, ne anlayışlı ne harika anne desinler ama kendi karar versin ne alınacak?! Sorar ama cevap dinlemez. Ta üniversitede bile iç çamaşırımı kendi almaya çalışırdı.
Okul dışındaki aktiviteler anlamsız ve gereksidi. Yıldırmak engellemek için savaş verirdi.
Hele ilk yıl. Ablamla uğraşısı saplantısı azalınca bana sardıydı.
Okul çıkışından 5 dk geciksen kıyamet kopar evde. Anlamaz ulaşım sohbet ders uzaması falan.
Hayatında üniversite okuyan kimseyi tanımamış ki bilmez nasıl bir ortam.
Zaten yeniyetmelikten itibaren acayip şehir efsanesi gibi korku hikayeleri dinledik. Erkeklerden de ocuttu yani.
Kızların bir şekilde hayatı mahvolurdu; kah biri kafayı takar zorla, kah kendi kaşınır aşık olarak; sonuç mahvolma kabus senaryoları.
Resmen korkuyordu üniversiteden. Bende çok korkayım beklerdi. Bıraksan okula getirip götürecek. Ya da benle gelip elimden tutacak tüm gün.
Bi ara o kadar saçmaladı ki okula götürüp iyice gezdirdim gösterdim heryeri, hocalarla tanıştırdım. çok hoşuna gitmişti hatta fazla!
Yarın da ben de gelirim seni burada beklerim diye takmıştı. Tenefüslerde gidip anneciğimle oturacakmışım! Amman erkekler görmesin! Hani çirkin bulur beni bakmazlar beğenilmeyecek biri ama gene de kör baklanın kör alıcısı olur falan!!
Bu yüzden süslenmemden de nefret ederdi, yapma demez yasakçı anne değil ama psikolojik ve fiziksel olarak engellemek için türlü yol dener!
Bu yüzden mesela zayıflamamı da istemedi, öyle demez tabi, bir türlü alışaması, yıllarca reddetti!
Yani doktor demiş fazla kilo hormonları etkiliyor, kistle beraber sivilceye neden oluyor, şunları bunları yeme, zayıfla falan.
Umrunda değildi senelerce direndi, savaş verdim resmen!
Sonraki yıllarda da okuldaki gibi iş dışı aktivitelerden nefret etti; gereksiz ve saçmaydı.
Yani sadece okulunu işini düşünecek robot gibi yaşayacaksın. Ama her nasılsa istediğl gibi bir damat getireceksin evden çıkmadan!????
Hatta okulda-işte mümkün mertebe fazla iletişim kurmayacaksın bile; okul-işle ilgili konular konuşulabilir.
Nasıl arkadaşın olur böyle? Nasıl sevgilin olur?
Sonra da arkadaşın yok evlenemedin diye şikayet eder.
Aynı yedirip yedirip kiloya sebep olup arkamı döndüğüm an götün de çok büyük demesi gibi!
Hem arkadaşın çevren yok der hem de hiç zaman ayırma ister ya da baltalamak için uğraşır.
Ben de geleyim diye peşime takıldığı da ortada. Bi ara ona kafayı takmıştı llla peşlme düşüyordu bir bahane. Sonra sohbeti de ele geçirip kendi rahatlardı! Sonra kızlar beni çğırmaz oldu, ben getiriyorum sanıyorlar tabi. Annem de sorar niye görüşmüyorsun o kızlarla değişiklik olur bize!!???
Bize???!!!
Ya da geziye ikna ederim ama kendime işkence tabi. Otelde ayrı, sabah ayrı, akşam ayrı, dışarda ayrı kapris. Onu yememe bunu yemem oraya gitmem burdan çıkmam oturalım oturalım!
Hem arkadaşın yok der hem edinmeni baltalar. Ya sohbeti böler beni başka yere çağırır kopartır; ya sohbeti ele alıp rol yapar yol çalar, ya tepene dikilir!
Diyelim arkadak potansiyeli taşıyan birileri var tan sohbet edecen biraz ya yanına çağırır ya yanımıza damlayıp sohbete dalıp çalmaya çalışır ya da gelir dibimizde durup konuşmaz ama kaprisli blr çocuk gibi surat asar, somurtuk boynu bükük: kızım beni ihmal ediyor izlenimi yaratır; kızım beni yaban ellerde yalnız bırakıyor!
Hatta bi gün dibimizde bana bakarak durmuştu!????
Keşke diyor okuldayken bulsaymışsın koca.
Ne kadar tezat dolu bir insan, üstelik farkında değil.
Hayatı boyunca evlilik ve erkekler hakkında güzel 1 tek cümle bile kurmuş değil.. üstelik tüm hayatı boyunca ders baskısı yapmış birisi!
En önemlisi dersti okuldu gerisi sonra olurdu. Desturu buydu. Hiç bir zaman evlilik için yetiştirmedi bizi, okul iş meslekti tek dert.
öyle ki tüm gün pasta börek kola fanta yedirir, evden çıkartmaz, hatta odandan tuvalete geçerken görmüşse bile kıyameti kopartırdı!
Okul ve ders dışındaki herşey lüzumsuzdu saçmaydı! Müzik bile dinlemmeyecektin; ilerde kocanla.
Anca o zaman derdi; bişeyi ertelemek için bahane ilerde kocanla.
Ders dışında hi. Bişey düşonmemeliydin; öyle giyinnek süslenmek falan bile. Yıllarca diretti kendi alacaktı kıyafetlerimizi! Hani mağazaya beraber gidilir, gösteri olsun, ne anlayışlı ne harika anne desinler ama kendi karar versin ne alınacak?! Sorar ama cevap dinlemez. Ta üniversitede bile iç çamaşırımı kendi almaya çalışırdı.
Okul dışındaki aktiviteler anlamsız ve gereksidi. Yıldırmak engellemek için savaş verirdi.
Hele ilk yıl. Ablamla uğraşısı saplantısı azalınca bana sardıydı.
Okul çıkışından 5 dk geciksen kıyamet kopar evde. Anlamaz ulaşım sohbet ders uzaması falan.
Hayatında üniversite okuyan kimseyi tanımamış ki bilmez nasıl bir ortam.
Zaten yeniyetmelikten itibaren acayip şehir efsanesi gibi korku hikayeleri dinledik. Erkeklerden de ocuttu yani.
Kızların bir şekilde hayatı mahvolurdu; kah biri kafayı takar zorla, kah kendi kaşınır aşık olarak; sonuç mahvolma kabus senaryoları.
Resmen korkuyordu üniversiteden. Bende çok korkayım beklerdi. Bıraksan okula getirip götürecek. Ya da benle gelip elimden tutacak tüm gün.
Bi ara o kadar saçmaladı ki okula götürüp iyice gezdirdim gösterdim heryeri, hocalarla tanıştırdım. çok hoşuna gitmişti hatta fazla!
Yarın da ben de gelirim seni burada beklerim diye takmıştı. Tenefüslerde gidip anneciğimle oturacakmışım! Amman erkekler görmesin! Hani çirkin bulur beni bakmazlar beğenilmeyecek biri ama gene de kör baklanın kör alıcısı olur falan!!
Bu yüzden süslenmemden de nefret ederdi, yapma demez yasakçı anne değil ama psikolojik ve fiziksel olarak engellemek için türlü yol dener!
Bu yüzden mesela zayıflamamı da istemedi, öyle demez tabi, bir türlü alışaması, yıllarca reddetti!
Yani doktor demiş fazla kilo hormonları etkiliyor, kistle beraber sivilceye neden oluyor, şunları bunları yeme, zayıfla falan.
Umrunda değildi senelerce direndi, savaş verdim resmen!
Sonraki yıllarda da okuldaki gibi iş dışı aktivitelerden nefret etti; gereksiz ve saçmaydı.
Yani sadece okulunu işini düşünecek robot gibi yaşayacaksın. Ama her nasılsa istediğl gibi bir damat getireceksin evden çıkmadan!????
Hatta okulda-işte mümkün mertebe fazla iletişim kurmayacaksın bile; okul-işle ilgili konular konuşulabilir.
Nasıl arkadaşın olur böyle? Nasıl sevgilin olur?
Sonra da arkadaşın yok evlenemedin diye şikayet eder.
Aynı yedirip yedirip kiloya sebep olup arkamı döndüğüm an götün de çok büyük demesi gibi!
Hem arkadaşın çevren yok der hem de hiç zaman ayırma ister ya da baltalamak için uğraşır.
Ben de geleyim diye peşime takıldığı da ortada. Bi ara ona kafayı takmıştı llla peşlme düşüyordu bir bahane. Sonra sohbeti de ele geçirip kendi rahatlardı! Sonra kızlar beni çğırmaz oldu, ben getiriyorum sanıyorlar tabi. Annem de sorar niye görüşmüyorsun o kızlarla değişiklik olur bize!!???
Bize???!!!
Ya da geziye ikna ederim ama kendime işkence tabi. Otelde ayrı, sabah ayrı, akşam ayrı, dışarda ayrı kapris. Onu yememe bunu yemem oraya gitmem burdan çıkmam oturalım oturalım!
Hem arkadaşın yok der hem edinmeni baltalar. Ya sohbeti böler beni başka yere çağırır kopartır; ya sohbeti ele alıp rol yapar yol çalar, ya tepene dikilir!
Diyelim arkadak potansiyeli taşıyan birileri var tan sohbet edecen biraz ya yanına çağırır ya yanımıza damlayıp sohbete dalıp çalmaya çalışır ya da gelir dibimizde durup konuşmaz ama kaprisli blr çocuk gibi surat asar, somurtuk boynu bükük: kızım beni ihmal ediyor izlenimi yaratır; kızım beni yaban ellerde yalnız bırakıyor!
Hatta bi gün dibimizde bana bakarak durmuştu!????
Nerede?
Evdeki stor perdelerimizden biri bozulmuş, ne açılıyor ne kapanıyor. Bir haftadır sabah akşam tek sorunumuz bu. Daha sabahın köründen elime gene telefon tutuşturarak ara diye tutturuyor.
Bi kere o saatte dükkan açık olmaz daha, hem ayrıca telefonu niye ezbere bileyim???
Hiç anlamaz ki anca kafaya takar.
Saçma sapan insanların, yerlerin telefonunu ezbere bilmemi bekler. Sanki bu insanlara aşığım da ezberlemişim.
Amanmış zamanında hafıza mı varmış telefonda? Ezber ederlermiş hep. Onun ezberi çok iyiymiş şöyle ezberlermiş böyle ezberlermiş! övünmezse olmaz zaten, üstün olmadığı bir konu yok!
Niye şimdi ezberlemiyorsun? Hani benden zeki benden akıllı benden mantıklı benden ezberi kuvvetli!??
Haftasonu çıktığımızda mağazaya gidiyoruz; annemin yüzlerce defa söylemesi ama uygunsuz saatler olması sebebiyle midir nedir telefonu açan olmadı.
Tabi bunu da anlamadı güç! Ezberden arayacan müneccim gibi niye açmıyor bilecen?!
Sorar durur aynı şeyi?
Niye açmıyorlar Nazlı?
Nerden bileyim ben?
Doğru çevirdin mi? Belki yanlış çevirdin!
Kendin ara o zaman al kart burada!
Niye açmıyorlar Nazlı? Neden açmıyorlar Nazlı? Niye telefona bakan yok Nazlı?.....
Hafta sonu gittik işte. Daha uzaktan dükkanın değiştiği belli! Ben söylüyorum ama anlayan yok. Kafaya takmış bodoslama mağazaya dalıp bir tabureye çöküyor! Yorulmuş nefes nefese ve sinirli.
Anne mağaza değişmiş, dükkan kapanmış, kırtasiye olmuş ... . Kaç kere desen boş duymuyor seni.
Böyle kafaya taktı mı odaklandı mı kendi fikrine kör sağır hale gelir. Seni zaten dinlemediği için duymaz. Adeta omuzlarından tutup sarsman gerekir o saplandığın fikirden çık da etrafa bak ya da beni dinle diye.
Zor idrak eder.
Nafile konuşmam.
Başlıyor perdesini şikayete! Ya etraf kalem çanta falan dolu , kör müsün ne oluyor diye düşünsene.
Bakıyor görüyor ama sapladığı yerden anlayıp idrak edemiyor.
Perdeci mi var burada annee???
Geldik ya işteee.
Ya ne diyorum ben kaçıncı defaa?? Kapanmış kapanmıış!
İşte geldik ya Nazlı? Aaa!
Bak bakalım etrafa perdeci mi burası??
Ney?
Kırtasiye olmuş burası kırtasiyeee.
Perdeci nerde? Bizim stor bozuk?
Etrafa bakıp algılaması saniyelerini alıyor, beyin isyanda e perdeci nerde???
Yeni dükkan çalışanları bilmiyor annem yine de 3 kere soruyor!
Sonra defalarca bana soruyor, illa da bir cevap bekliyor!
Ne bileyim anne??? Sanki adamlar arkadaşım? Yıllar olmuş perdeyi alalı???
Nerdeler o zaman???
Ayyyy bilmiyoruuuuuuum! Ne bileyim??
Yandaki dükkanlar da bilmiyor. Ama annem hala bana soruyor!
üff taşınmış zahir.
Nereyee?
Annecim nerden bileyim açmıyorlar telefonuu!
Ama bir yere gitmişlerdir başka yerde açmışlardır!
Napalım? Sokak sokak oarı mı arayalım? Başka perdeciye sorarız artık.
Ama onlar iyiydi! Sana koca bulacaktı.
Ee buldu mu?? Hani? Kaç yıl oldu.
Sen arasaydın bi kaç defa belki bulurdu!
Hemen inanıyorsun hemen! Yer elması benle alay ediyordu ben de azarlamıştım!
Annemin böyle şeyleri anlama kabiliyeti yok ablamında. Sadece sözsel taciz ve alayı, bunun gibi şeyleri anlayamıyorlar.
Keşke azarlamayasaydın.
Yaa ayaklarına kapanıp yalvarsaydım! O çirkin ucube haline bakmadan bi de alay ediyor kaltak! Onu da alan bir enayi olmuş! Zahir ışığı kapattırıp karanlıkta yapıyor yapacağını! O surat tüm hevesini kaçırır insanın!
Evdeki stor perdelerimizden biri bozulmuş, ne açılıyor ne kapanıyor. Bir haftadır sabah akşam tek sorunumuz bu. Daha sabahın köründen elime gene telefon tutuşturarak ara diye tutturuyor.
Bi kere o saatte dükkan açık olmaz daha, hem ayrıca telefonu niye ezbere bileyim???
Hiç anlamaz ki anca kafaya takar.
Saçma sapan insanların, yerlerin telefonunu ezbere bilmemi bekler. Sanki bu insanlara aşığım da ezberlemişim.
Amanmış zamanında hafıza mı varmış telefonda? Ezber ederlermiş hep. Onun ezberi çok iyiymiş şöyle ezberlermiş böyle ezberlermiş! övünmezse olmaz zaten, üstün olmadığı bir konu yok!
Niye şimdi ezberlemiyorsun? Hani benden zeki benden akıllı benden mantıklı benden ezberi kuvvetli!??
Haftasonu çıktığımızda mağazaya gidiyoruz; annemin yüzlerce defa söylemesi ama uygunsuz saatler olması sebebiyle midir nedir telefonu açan olmadı.
Tabi bunu da anlamadı güç! Ezberden arayacan müneccim gibi niye açmıyor bilecen?!
Sorar durur aynı şeyi?
Niye açmıyorlar Nazlı?
Nerden bileyim ben?
Doğru çevirdin mi? Belki yanlış çevirdin!
Kendin ara o zaman al kart burada!
Niye açmıyorlar Nazlı? Neden açmıyorlar Nazlı? Niye telefona bakan yok Nazlı?.....
Hafta sonu gittik işte. Daha uzaktan dükkanın değiştiği belli! Ben söylüyorum ama anlayan yok. Kafaya takmış bodoslama mağazaya dalıp bir tabureye çöküyor! Yorulmuş nefes nefese ve sinirli.
Anne mağaza değişmiş, dükkan kapanmış, kırtasiye olmuş ... . Kaç kere desen boş duymuyor seni.
Böyle kafaya taktı mı odaklandı mı kendi fikrine kör sağır hale gelir. Seni zaten dinlemediği için duymaz. Adeta omuzlarından tutup sarsman gerekir o saplandığın fikirden çık da etrafa bak ya da beni dinle diye.
Zor idrak eder.
Nafile konuşmam.
Başlıyor perdesini şikayete! Ya etraf kalem çanta falan dolu , kör müsün ne oluyor diye düşünsene.
Bakıyor görüyor ama sapladığı yerden anlayıp idrak edemiyor.
Perdeci mi var burada annee???
Geldik ya işteee.
Ya ne diyorum ben kaçıncı defaa?? Kapanmış kapanmıış!
İşte geldik ya Nazlı? Aaa!
Bak bakalım etrafa perdeci mi burası??
Ney?
Kırtasiye olmuş burası kırtasiyeee.
Perdeci nerde? Bizim stor bozuk?
Etrafa bakıp algılaması saniyelerini alıyor, beyin isyanda e perdeci nerde???
Yeni dükkan çalışanları bilmiyor annem yine de 3 kere soruyor!
Sonra defalarca bana soruyor, illa da bir cevap bekliyor!
Ne bileyim anne??? Sanki adamlar arkadaşım? Yıllar olmuş perdeyi alalı???
Nerdeler o zaman???
Ayyyy bilmiyoruuuuuuum! Ne bileyim??
Yandaki dükkanlar da bilmiyor. Ama annem hala bana soruyor!
üff taşınmış zahir.
Nereyee?
Annecim nerden bileyim açmıyorlar telefonuu!
Ama bir yere gitmişlerdir başka yerde açmışlardır!
Napalım? Sokak sokak oarı mı arayalım? Başka perdeciye sorarız artık.
Ama onlar iyiydi! Sana koca bulacaktı.
Ee buldu mu?? Hani? Kaç yıl oldu.
Sen arasaydın bi kaç defa belki bulurdu!
Hemen inanıyorsun hemen! Yer elması benle alay ediyordu ben de azarlamıştım!
Annemin böyle şeyleri anlama kabiliyeti yok ablamında. Sadece sözsel taciz ve alayı, bunun gibi şeyleri anlayamıyorlar.
Keşke azarlamayasaydın.
Yaa ayaklarına kapanıp yalvarsaydım! O çirkin ucube haline bakmadan bi de alay ediyor kaltak! Onu da alan bir enayi olmuş! Zahir ışığı kapattırıp karanlıkta yapıyor yapacağını! O surat tüm hevesini kaçırır insanın!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)