eğer dışarı çıkmamı engelleyemiyorsa, peşime takılıp ben de geleceğim diyemiyorsa, hasta olup ağrılarından şikayet edip bana kapris de yapıp vazgeçiremiyorsa: gittiğim yerden, etkinlikten mümkün mertebe hoşlanmamam için elinden geleni yapıyor.
nasıl. onu bunu orayı burayı eleştirip sürekli olumsuz konuşarak.
hatta tiksindirerek.
o da mı olmadı.
zamanında yediğim numaralara başvurur.
götün büyük!!!!
aa bu elbiseyi mi giydin, neyse, götünü büyük gösteriyor bu.
bu pantolonu mu giydin, üzerine uzun bluz giy bari götün kocaman görünüyor.
sanmayın ki bunları bağıra çağıra, sinirli, bet bir suratla söylüyor.
görseniz tavşancık! dünyanın en tatlı en sempatik en doğal en samimi insanı sanırsınız. sesi de öyle. hep iyi niyetinden!!!
ha göt olayına gelmeden: sivilcen mi çıkmış senin gene! yorumu var.
ya da saçın da bugün her zamanki gibi iyi olmamış!
annem kendini hiiiiç kısıtlamadan aklından geçen her şeyi rahatça söyler. en çok da bana karşı fütursuzdur. bana rol kesmesine gerek yok. bana şirin görünmesine de gerek yoktur. ben sürekli gördüğü en yakın kişiyim.
benim dışımdaki herkese kardeşine ve diğer kızına bile şirin , kibar falan görünmek için rol keser.
onlara yansıtmaması gereken şeyler olduğunu düşünür.
hastalıklar dırdır kapris. bunlar en çok bana yansır.
hele daha yabancı insanlara acayip rollere girer. dünyanın en samimi en doğrucu en tatlı dilli en dürüst en kibar en bilgili en anlayışlı en modern vb havalarını yapar.
bu dışarı çıkmamam için söylediği şeylere ek bazen hepsi üstüste bombardıman olur. bazen tek tek.
bazen öncesinde kavga çıkartmaya çalışarak. o günki damarımı arar durur.
hiç mi olmadı: gittiğim yer çirkin pis ve iğrençtir, kimse elini yıkamıyordur, şeylerini elledikleri elleriyle yapıyorlardır yediğimiz şeyleri!!
çok rüzgarlıdır başım ağrıyacak omzum tutulacak.
çok sıcaktır terleyeceğim saçım bozulacak uyuz gibi görüneceğim.
çok soğuktur üşütüp yataklara düşeceğim.
gittiğim yer yeterince olumsuz değil mi?
kimle gideceğim kimle görüşeceğim önemli o zaman. muhakkak kötü biridir.
zaten benle arkadaşlık etmeye kalktığına göre kişiliksiz kötü aşağılık pis vb biri olmalıdır!! yok bu üstü kapalı anlam!!
o kişi ya da kişilerin ne cahilliği ne çirkinliği ne densizliği ne işi gücü ne kökeni ne ailesi ne bilmem nesi kalır.
bulur. yaratıcıdır olumsuzluk konusunda. mesela hep giydiği ceketin düğmeleri çirkindir!!!!???
ha bir de bunlara rağmen annem kendini şöyle tanımlar: çok anlayışlı modern bir anne. asla yasakçı değil!!! dellenir bunları duysa.
asssla karışmam kızlarıma
assla engellemem kızlarımı.
asla yasaklamam!!
assla diyor sa bir de hiçç. tamamen aksidir. bunlar sadece kılıf. bu yasak kelimesini -ceksin -caksın -mayacaksın -meyeceksin gibi -cek -cek'lı emir kipli cümleleri kurmazsa yasakçı engelleyici anne olmaz!!
buna yüzde yüz inanıyor. ama gerçekten psikolojik savaştan baskıdan mobbingden geri durmaz.
en sevdiği şey. yıldırmak!!! böylece uzun vadede olsa kazanmış olur, istediğini elde etmiş olur. seni özgüvensiz hale getirmesi, korkak, dünya kadar fobisi olan bir ödleğe çevirmiş olmasının önemi yoktur.
aa asla yapmazmış öyle bir şey!
ben seni zorlamadım, kendin istedin, kendin istemedin, veeee kafana silah mı dayadık?? temel savunma cümleleridir.
sürekli azarlanıp ufak ufak, sürekli ufak ufak küçümsenerek geçen uzuuuun yıllarım boyunca çoğu zaman korkak ve özgüvensizdim.
sırf inadımdan gezilere, doğumgünlerine, buluşmalara, turlara gidebildim-gidebildik.
ben ipin ucunu bıraksam hiç.
çocukluğumuzdan beri mesela kadınların eğitimli, çalııp kendi ayakları üzerinde durabilen, işi, maaşı, emekliliği olan insalar olması gerektiğini şiddetle savunurken: sürekli ev kadınlarını küçümseyen aşağılayan alay eden tavırlarla hatta küfrederken, ben atanamamışken, iş bulamazken suratıma eleştirilerini acımasızca bir zevkle çarparken iyiydi.
her zaman üstün olmak ister; bu seni aşağılamak pahasına olursa olsundur.
iş bulunca sevineceğine beni kopartmak için çılgınlarca çaba sarf eder oldu. ufak ufak tabi! zamana yayarak.
mesela kendisi çoook merhametli ve hayvansever bir insanmış. komşulardan biri artık köpeğine bakmıyor, adeta sokağa terk etti. bütün yaz boyunca dilinden eleştirileri düşmedi.
e peki bu kadar hayvansever ve vicdanlıydın niye bizim asla hayvanımız olmadı??? hele bir iste senden kötüsü yoktu; bir de onunla mı uğraşacakmış biz ne kadar kıymet bilmezmişiz, tek başına ev geçindirmek çevirmek ne kadar zormuş bir de hayvanla nasıl uğraşsınmış biz çok sorumsuzmuşuz bakamazmışız.....
yıllaaar sonra bir iki balığımız oldu.
ondan da yıllar sonra muhabbet kuşlarımız. ama gürültülerine dayanamayıp teyzemlere verdirdi!! hani vicdanlıydın hayvanseverdin??
hele benden kata kat vicdanlı ve hayvanseverdir!! illa benden üstün olacak. sanırsın aramızda rekabet var.
bir gün söylenirken gene komşu duydu ve yapıştırdı:
siz alın bakın o zaman köpeğe hanfendi!!!
tabi ilk şoktan sonra annem hemen dünyanın en anlayışlı en melek en merhametli en hayvansever insanı edalarıyla role bürünerek: çok istediğini ama kızının istemediğini belirtti!!
nasılsa her zaman herşeyin suçu bende. mesela ortadoğu da benim yüzümden bu haldedirkesin. aaben de kendimi ne sanıyorsam. sanırsın çok önemli bir şeyim. ben kim ortadoğu kim değil mi?
o en masum yavru kedicik tavşancık yüz ifadesiyle bana dönerek ve beni işaret ederek, boynunu da bükerek birazcık: kızım Nazlı istemiyor dedi!!!
mesela adam beni vicdansız diye eleştirip azarlasa ne kadar güzel olacak ama annemin beklediği tepkiyi veremiyor, annemin de canı sıkılıyor!!
köpek dediğim ufacık bir ev köpeği değil haa!! mavi gözlü sibirya kurdu!!!!!!!
evimiz de bir apartman dairesi, müstakil falan değil.
ben yokken napacaksın?
????? nasıl sen yokken??????????????
ben bomboş bir ev kadını mıyım anne?? ben okulda öğretmenlik yaparken napacaksın bu köpekle?
sanırsın çok yaklaşabiliyor da köpeklere. uzaktan sever uzaktan eleştirir.
tabi tüm angaryalar zorluklar bende kalacak annem sadece sevecek eğlenecek sıkıldığı zaman bana devredecek.
gene spontane yazayım dedim nereye geldim.
kısacası benim evden çıkmamı engellemek için sırayla tüm savaş baltalarını kullanır. en büyük vurgunu göt konusunda yaptığını sanıyor. olmadı illa da gidecem; ihtiyacım olan istediğim kadar eğlenemeyeyim diye uğraşır.
sinemaya mı gidecem: hiç de iyi bir film yok ki!! sanırsın sinema sektörünü takip ediyor!
gene mi gidecem: aman sinemaya da hep yeniyetme gürültücü veletler gelir haır huşur tıkınır vırvır vır konuşup dikkatini dağıtır ya da elleşmeye gelirler!!! ve bilimum olumsuz seçenek....
klimaların havası çok kurutuyor, içer, çok sıcak ya da çok soğuk oluyor, koltuklar hiç silinmiyor mikrop yuvası.....
bunlar da mı yemedi: her zaman olmasa da dönüşte beni ya hasta bir anne ya da tatsız bir olay olmuş (oldurmuş) sürekli bundan bahsedip tadımı kaçıracak biri bulunur!
geçende de sinemaya gidelim dedik aylardır ilk defa bir-iki arkadaşla.
ben de geleyim.
bilim kurgu ama.
olsun.
sen nefret edersin.
o da doğru.
deyip vazgeçti çabucak ama bombardımana başladı tabi.
annem asla memnun olmaz, mutlu olmaz, hiçbir zaman yeterince değildir hiçbirşey. kendi bu kadar mutlu olamıyor keyif alamıyorken adeta kendine de bana da yasaklamışken. benim ve aslında tüm dünyanın da aynı olmasıı ister. ama özellikle ben.
yemek yemekten başka hiçbir şeyden keyif almayan, mutlu, huzurlu olamayan, eğlenemeyen, herhangi bir şeyden keyif alamayan memnun olamayan beğenemeyen biri olmamı için için arzuluyor.
ama tut ki benim karamsarlığım nevrotikliğim tutmuş bunalım takılıyorum, ne der bana bilin???
of ne kdara karamsarsın!!!!
daha bu yaştan böyleysem ilerde ne olacağim?
daha bu kadarrına dayanamıyorsam ilerde kocamla kaynanam vb bana neler edecek neler!!
e karamsar olmasam, dayanıklı olsam da beğenmiyon ki!!!
mesele beni beğenmemek. bunun için bahane aramak, yaratmak.
diyelim keyif aldığım bir durum, mutlu döndüğüm bir gün, eğlenmiş gelmişim, gülmüşüz ailecek falan, bir aksiliği tatsızlığı üstesinden gelmişiz, gelmişim. memnun mu olur??
hayır!!!!! ben de ne kadar ruhsuzum????
hiç umrumda olmamış o olumsuz olay? hemen unutmuşuum!!!
anneme yaranmanın imkanı yoktur. ağzımla kuş tutsam ben o kuşu mu dedim der. ya da ters tutmuşsun!!
bir elimle olimpiyat şampiyonluğu bir elimle oskar heykelciği kazansam: onalr gerçek altın değil ki der. ne bileyim aman onları herkese veriyorlar der.
....
evet son vurdun geliyooor Nazlı'nın damarınaaaa: bu kıyafette götümü daha da büyük göstermiş!!!!!!
annemin boyu 1,52 ama o neredeyse 1,60 olduğunu iddia eder ya. zamanının orta boyuymuş!! kimi kandırıyon?
neyse de o ben 1,63'üm ama anneme göre kısayım!! genel ortalamın ortalarındayım işte.
daha uzun olmam için bişey yapmış mı? hayııır.
daha uzun boylu br adamla evleneydin. doktora götürüp soraydın daha uzun olmaları için ne yapmam gerekir diye. yaptın mı hayır.
spora yüzmeye gönderdin mi? hayır götümüzü incelerler, tek başına bir anne bunlarla mı uğraşsın?
boy uzatabilecek tek şey süttü evde.
ne bileyim balık yemedik mesela. travmatik şekilde balık fobisi-nefreti var kendisisnin.
bişey yapmaz zaten anca dırdır şikayet eleştiri.
evet canım götüm çok büyük, boyum kısa, saçlarım hiç iyi değil, suratım sivilceli!!! deyip çıkıyorum evden.
her zama kızlarına anlayışlı yasakçı olmayan anne olmaya çalıştı ama bunu bizi özellikle de beni ezikleyerek azarlayarak korkutarak küçümseyerek yaptı. asla özgüvenli yetişemedik.
belki boşandığı için kendi özgüveni yerle yeksan olduğundandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder