30.09.2015

Saçım çok uzamış bi katlarını aldırmam lazım.
iyi gideriz bi ara.
Arayıp randevu alayım o zaman.
Yook! şimdiden alınır mı?
E belki meşguldür almak lazım.
1-2 ay sonrasına şimdiden almak mı lazım? O kadar mı yoğun??
Niye 1-2 ay sonrasına?
Ee benimki uzamadı! Uzasın öyle gideriz!
????
Ben annemi bekleyeceğim aklınca. O 1-2 ay 4 ay olur ben bilmem mi. Hani ikimiz beraber gitmeye yeminliyiz mecburuz sanki. Tek başına kuaföre gidilmez, gidemem.
O kadar da ciddi, normal ki onun için.
Arıyorum.
Ay arama daha aaa benimki uzamadıı!
Seninki uzayınca da gideriz anne.
Hayır kapat! Kapat Nazlı!
?????
Ya ne gerek vaarr!??
Benim saçım uzadı anne.
Uzasın, bekleyemez mi Allah Allaaaah???
Bekleyemem.
Ya kapat başka zaman gideriz ben şimdi gidemem!
Sen gitme aynı anda kestirmeye mecbur değiliz anne.
Ayyy ay sen de!
Ne ben de ne anne? Yapışık ikiz miyiz kuaföre ayrı gidemeyelim?
Ay benimki daha kısa kısa aa anlayamadın ben şimdi kestiremem!
E sen kestirmeee.
Ay napacam ben orada o zaman sıkılırım seni mi bekleyecem??? Amaaan ik çıkarıyorsun başıma!
E gelme.
Hı?
Madem gerek yok kestirmene gelme Allah Allaaaah.
üfff gereksiz gereksiz yaa!
Ay neyini anlamıyorsun ki anne bana gerekli ben kestirecem.
Bana değil bana!
Ay sen kestirme o zaman aaa!
Daha önceden bir saplantısı var; kuaföre aynı anda gidilip napılacaksa yapılacak öyle zırt pırt aklına esti mi gidemezsin olmaz.
Daha önce de beni bekle, gideriz bi ara diye diye beni oyalar, bekletirdi, aylar geçerdi artık.
Aklına göre senede enn fazla 2 kere gidilir, o zamanı bekleyeceğiz beraber, sonra aynı anda gidecez.
Hatta bu saplantı uğruna kendi saçını kendi keser, benimkini de kesmek ister. Sonuç: Nazlı bir besleme.
üfff ne gerek var şimdi yahu?? Sonra giderdik!
Sen gidersin sonra.
E beni bekleyeydin!
Sen erken kestir.
Olmaz çok kısalır!
E sen sonra kestirirsin o zaman.
Aman senin saçın gene uzayacak da bekle babam bekle.
Bekleme anne. Niye aynı anda gitmeye mecburuz ki???
Amaaan. Ben keserdim neresi uzamış??? şu uçlar mı? Ver makası ben keseyim!
Ver ver ben keseyim! Açmıyor zaten telefonu bak, en iyisi ben keseyim şu yanları. Zaten çok garip resmen yamuk, ben keserim bi güzel Nazlı! Ver nerde makas???
Aldım ben randevu.
Amaaan ne gerek? Ben keserdim. öyle yamuk kestirme ha düz olsun düz! Ne o öyle eğri gibi, olmaz ki artık.
Niye moda bu.
Aman bize ne modadan? Bu yaşta aman ne modası.
Ben gencim beni alakadar ediyor.
Aman çok da ediyor, bi saçla mı? Saçma zaten aynı boyda olur saç, eğri duruyor yaa!
...
Mecburenmiş, söylenerek benle geliyor. Surat asarak. Mecburen kestirecekmiş çok kısa olacak bu havada üşütecekmiş benim yüzümden!
Ay kestirme o zaman anne!
Napayım? Napayım???
Kes-tir-meee!
Kestirme diyor napacam ya???
Ne bileyim? Niye illa aynı anda kestirmemiz gerektiğini düşünüyorsun ki?
E napalım? Zırt pırt mı gidelim?
Gideriz ne var gidemez miyiz paramız mı yok?
En alındığı şey en bozulduğu. Paramız mı yok.
Diyalog gibi bişey 1:
Göze de sürülüyor mu o?
Göz çevresi kremi zaten o.
Hangisi? O mu?
Hıı bu?
Yok bu sivilce kremi.
Hayır göz çevresi.
Ama sen bana demiştin, bu sivilce için diye.
Yoo demedim.
Dedin?
Demedim anne göz çevresi bu, sivilce şuu.
E ben bunu şu sivilceme sürmüştüm sen sivilce deyince.
Göz kremi o.
Hıı? Hangisi sivilce?
şu?
Bu nasıl sürülecek?
Sivilcenin üstüne.
Süreyim o zaman.....
Diyalog gibi bişey 2:
Kahretsin Allah belasını versi! Ne boktan şey bu Nazlıı! Akıtıyor bu sıkılmıyor bu! Ayyyyy ay delirecem delirecem ayy!
Böcek ilacını sıkamamış, görmüyor ki gözü, gözlüğünü de hep takmıyor. üstüne başına sıkmış. Bi de bozuk bu diye kızıyor, ne bi.im ilaç almışım!!???
Lens mi taksın? El becerisini kaybetmiş nasıl takacak? Uğraşamaz. çizdirsin mi? Güvenmiyormuş ölürmüşüz daha iyi.
Sonra da göremiyor. Ama eskiden göremese bile fazla, el becerisi vardı, el yordamıyla fırt fırt bulurdu, becerirdi; o da kaybolmuş şimdi.
Hem sinirleniyor, sövüyor, söyleniyor; hem de hala sıkmaya çalışıyor üzerine geliyor. Bir de bana vermemek için bırakmıyor ilacı. Kendi sıkacakmış. Ters tutmuş ama...
Elinden zorla aldım zorla benim üstümü de batırdı sonunda.
Yok elleri de hissiyatını kaybetmiş. Parfümü bile sıkamıyor. Gözü fısfıs yerini görmüyor hadi, eli de hissetmiyor. Bana sıktırıyor. Sonra da sıktığım yeri beğenmiyor.
Daha ağağı sıkacaktın yaa. Ay çok aşağı oldu! Kulağıma kaçacak Nazlı! Böylefotoğraf çektirirken poz vermesi kadar kısa sürede sıkmamı bekliyor, elime şişeyl zorla bırakırken. Kımıldama da sıkayım bi dur dur demek zorunda kalıyorum. Hatta bazen bebek gibi yakalayıp tutmam gerekiyor...
Aceleci, ve kendi düşüncesine daldı mı duymaz. O kadar acıkmış ki bir gün ablamları ziyaretten döndüğümüzde havaalanında beklerken. Evden hazırladığımız sandviçi bir ısırışı var, bırak peçeteyi streç filmiyle yedi.
Ben durdurana kadar yuttu. Bi de böyle zorla elinden alacakmışım gibi garip tavırlar. Ya dur dur açalım!
Demeye kalmıyor.
Streç filme sardıran kendi ama ne görüyor ne eli hissediyor. Bir kısmını açamadı ama tıktı ağzına.
Ben de o sırada koca bebeğimin meyve suyunu açıyorum, yetişinceye kadar....
Durdur anne açılmadı.
Duymuyor dalmış.
Açılmadı streçi anne!
Duymuyor.
Anne!
Hart hurt hart hurt ağzında!
Saniyeler içinde elimdekileri bırakıp elini tutuncaya kadar yuttu bile!
Böyle daldı mı ruhu duymaz, elle müdehale etmezsen dikkatini çekemezsin. Elini tutup çektim. Elinden maması alınan çocuk gibi böyle itirazı.
Açılmadı ki streçi yedin!
Açamadın mı sen daha meyve suyumu????
Kendi açamıyor. Açmaya kalksa da hep döküp saçıyor artık. çubuk krekarler yerlere saçılır, meyve suları etrafa sıçrar. Bi tek kendini ve etrafını değil beni de bulayabilir.
Yedin ya yedin!
Yicem tabi acıktım Nazlı! Aa.
Anne streç filmini yedin!
?????
Ver şunu iyice açayım.
Açtım ben!
Açılmamış işte bak!
insan ağzında fark eder bu ne diye yaa yuttu!????
E niye söylemiyorsun????
Bi de bu var; duymadığının farkında değil ki. Söylemediğimi iddia eder.
Ama en güzeli ben karşıdan karşıya geçerken arkamdan seslenip durmasıydı. Orta refü#e gelinde döndüm baktım. Sinirleniyor bana, el kol hareketleriyle bakmıyorsu sesleniyorum, paran var mı diyor.
Yolun ortasındayım nasıl bakayım diyorum, dediğini duyamayıp, fırsat bulup yanına geri dönünce.
Sesleniyormuş bakmamışım.
Karşıya geçiyorum anne nasıl bakayım???
Döön! O kadar seslendim.
Döndüm ya işte.
Hemen dönseydin!
Yolun ortasında mı dönecem anne arabalar gelirken yaa???
Ne var bakıverseydin!
Arabalr üzerime sürerken durup sana bakayım???
Dur diyen mi var sana???? Yürürken bak!
Vücudum düz yürüsün kafam sana mı dönsün???
Ay ne var sanki bunda???
Hem saçma hem tehlikeli, sana bakacam derken tepeleneyim mi???
Bu tartışma sokakta oluyor. Bana seslenmesinin sebebi paran var mı demekmiş? Niye param olmayacaksa? Parasızken bile bu kadar sormazdı. Nasıl bir kabus senaryosu yazdıysa artık.
Nazlııı??

Hıh efendim?

Burada 50likler vardıı? Nerdeee ??

Bilmiyorum.

Sen mi aldın?

Hayır.

E nerde?

Bilmiyorum anne.

Allah Allaaaah şuraya komuştum.

Nereye?

Vestiyerin köşesine hani.

Düşmüş olmasın.

Yoo yerde yok.

Bakınıyoruz yok.

Niye koydun ki oraya?

Okula giderken alırsın diye, aldın mı?

Ya almadım diyorum ya!

Al canım zaten sana lazım olur diye koymuştum, iyi.

Ben almadım ki.

Ee nerde?

Ne bileyim?

Bakınıyoruz gene.

Ne kadar vardı ki?

iki 50lik!

Kuruş mu?

Yok yahu elli lira lira!

Niye oraya koyuyorsun ki 100 lira? Uçmuş olmasın?

Nereye uçacak?

Ne bileyim rüzgardan bişeyin altına falan.

Aaa????

Bakınıyoruz yok.

Dönüp geri mi kodum acaba çantama diyerek çantasına bakıyor. Yok.

Allah Allaaaaah yok yok! Nereye gitti?

üstüne bişey koyduk mu?

Ne koyacağız ayol bomboş işte orası!

Torba falan yani anne, naylona yapışmış olmasın.

Ne naylonu?

Yaa üstüne torba konmuş da torbaya yapışmış olmasın?

Hııı. Ee torba nerde?

Bilmiyorum anne zaten koyduk mu diyorum.

Bilmem hatırlamıyorum.

Dolanıp bakınıyoruz hala yok.

Sen bi bak bakayım çantana. Aldın da unuttun belki?

Ay anne almadım yaa! Param var benim niye alayım?

Sen bak bak belki unuttun.

Unutmadım bende 20lik hep.

Sen bak yine deee!

Ayyyy! Bakıyorım yok.

Yok mu?

Dedim ya yok! Ben orada para olduğunu bile bilmiyordum.

Nereye gitti o zaman?

Ne biliim ben?

Ay sen bilmiyorsun ben bilmiyorum ne oldu yürüdü gitti mi para???

Bilmiyorum diyorum ya anne! Almadım ben! Görmedim bile!

Ay tamam. Alsaydın zaten sana koymuştum.

Annecim ben al-ma-dııım!

Ay ne oldu o zaman???

Bil-mi-yo-ruuuum. Ortalık yerlere para koymasana sen de uçar düşer müşer.

Ay durduk yere niye uçsun düşsün?

Kağıt bu, hafif belli mi olur?

Ayyy yok yok Allah Allaaaaahhh!

Tüm akşam konuşma konusu bu.

Sonunda ne çıktı????

Bayram kutlamaya gelen çocuklara harçlık diye vermiş! 5 lira sanmış!??

Geri de istenmez? Diyor. Yani mesaj şu: ben isteyemem sen git geri iste.

Napayım istenmez artık.
Alerji-evlenme-anahtarlar-kilitlemek-

Bi alerji oldu kolunda, doktora gittik, psikolojikmiş.

Yazlıktan ayrılacağız diye stres içinde. Muhakkak her tatil, gezi, yolculuk, yemeğe gitme vb 'değişiklik'lerden sonra aynı sendrom: kavgası gelmek. Oluyor.

Birisiyle i3ice bir kavga etmedem gidemez, dönemez. Mesela yaz başında da şehirdeki sitenin görevlisiyle kavga etmişti. Yine kavgası geldi. Başka türlü rahatlayamıyor. şlmdi fırsat kolluyor resmen. Bahane arıyor her an.

Neyse doktorun yanında da kuzucuk, masumcuk gibi bir rol çiziyor. Sanki duymamışım gibi de ya da bana tercüme eder gibi adamın dediğini tekrarlıyor. Psikolojik nedenlerle olur işte bu bu şeyler diyor. Annem de bana dönüp çok da masum, saf, tatlı bir ifadeyle psikolojikmiş diyor.

Başkalarının yanında ve bizbizeyken farklıdır. Elbet insan yabancıların yanında az bir rol kesiyor ama anneminki epeyce.

Tüm gün dırdır ve iğnelemeleri, eleştiri, kapris istekleriyle başının etini yer ama başkaları varsa neşeli, iyi niyetli, masum, anlayışlı, sevgi dolu biri gibi rol keser.

Mahsus da yumuşak sokar ki seni tepen atsın, tersle veeee masumcuk, kuzucuk, yaşlı, koynuna alıp yatıracağın anneye ters davranan kötü kız evlat resmi çiz!!

Yemezler. Sonra akşam başı na@kakacak yeni eleştirileri olsun.!

Yani bana laf vuruyor; evlenmiyorum diye üzülüp alerji olmuş! Tabi onun yerine boktan bir evlilik yapıp ben taşınayım doktora ne olacak! Görüntü kurtulsun yeter!.öğretmen hanımın kızı evlendi densin.

Neyse ardından forumda gezdik, alışveriş yaptık. Akşam bana krem nerde diyor.

Kendi kodu çantasına bakıyor bulamıyor. Sonunda gözünde çıktı ama kapris bitmedi.

Nasıl sürülecek bu?

Krem ya işte.

Tamam da nasıl?

Elinle.

Ayyyy bi anlayamadın nereye nasıl ne kadar süreceğim??? Küçük bu yeter mi?

Yeteer.

Eee???? Nereme sürecem?

Ay anne alerjin nerdeyse oraya!

Hıı. Hepsini mi?

Ya doktor demedimi bir hafta kullanın en azından?

Ee. Yeter mi ki bu?

Az süreceksin demek.

öyle diyorsun da ya geçmezse? Bak bi daha gidemem ha!

Geçermiş ya işte.

Ama ne kadar sürecem Nazlı???

Ay hayatında alerji kremi sürmedin mi anne? Az bişey sür işte.

Nasıl sürecem ben bunu yaaa, amaaaan ö4ff! Gebersek de kurtulsak!

Oldu!

Nasıl sürlür buuuuu???

Ay anne krem nasıl sürülürse öyle alerjinin üstüneee.

Haa bu gidişlerin bir de dönüşü var. Anahtar mevzusunda. Hani çıkarken dedim anahtarı sen aldın kilitleyemedim. iddia eder bazen ben kendiminkini aldım adım kadar eminim. Sonra çantasına baktırırım da anca anlar.

Dönmeden önce de hatırlatırım anahtarlar sende, sen aç bari kapıyı. Tamam der. Kapıya geliriz; kalır öyle, bekler, bana bakar; e hadi aaaç!

Anahtar sende anne ya.

Kendininkiyle aç sen de!

Benimki de sen de.

Değil, niye bende olsun?

E çıkarken aldın gittin ya kapıdakini, dedim ya kilitleyemedim.

Haaa. Seninki de mi bende? Ee sendeki anahtar ne o zaman???

Bende anahtar yok işte.

Niye?

Ay anne sen kendininkini çantadan çıkarmıyorsun, kapıya benimkini takıyoruz onu da alıp çıkıyorsun!

Ee senin çantandaki anahtar ne o zaman kızım???

şehirdeki evin anahtarııı.(şehirde geçen bi durumsa hiçbişey)

????

????

Ver de açayım hadi?

Amaaan??? üffff. Ben açamıyorum, karanlık burasııı! Görünmüyor!

Ver ben açayım.......

Ama her seferinde aşağı yukarı durum aynı.

----

tam çıkacağız, yakalıyorum. Alma anahtarı da!

Niye?

Kapıyı kilitleyeceğim.

Kendi anahtarınla kilitle! Bi de ikide bi çantayı açmayla kapamayla uğraşamam!

Aldığın benim anahtarım ama!.

Hayıır benim!

Ayy ay! Kilitleyemeyeceğim o zaman!

Yürüyüp gidiyor ve sesleniyor kendinkiyle kitleee!

Benimki sende zateeen!

---

başka bi sefer de tam elini attığnda yakalıyorum anahtara.

Alma anne o benim!

Yoo beniim!

Seninki kırmızı, çantana koydun!

Yoo çantamda değil bu benim! Sen çantana koymuşundur öbürünü!

El9den zorla alıyorum, daha da bende de anahtar bulunsun Nazlı nolur nolmaz!

Seninki çantanda zaten anne hiç çıkarmıyorsun ki!

çıkardım işte buu :)))

çözümsüz.

---

işe giderken de alıp çıkıyorum ya ee ben napacam anahtarsız? Hiç mi çıkmicam evden Nazlı?? Aaa!

Seninki çantanda onu kullan anne!
internet bağlantımda bi sorun oldu, servis sağlayıcıyı aradım. çok ciddi konuşuyorum diye tepeme dikildi, yüzüme de gözünü dikti; tv gibi beni izliyor, dinliyor tabi ki elinde sigara pofurdatıyor.
Modemi kapatıp açın dedi görevli.
Kalkktım yerimden modemin yanına gidecem ama çekilmiyor birisi.
Modemi kapatacağım.
????
Ne çekiliyor ne bişey. öyle bakıyor yüzüme.
Geçmem lazım diyorum hala aynı.
Anlamıyor ki modem ne?
Kim kim???
Ttnet anne modeme bakmam lazım?
Taner kim?
Ttnet ttnet!
Ne diyor??
internetim bozuldu anne bi geçeyim.
Ay geeeeç! Geçme diyen mi var?
Hep aynı kapıda durur, geçeceğin yerde durur, kapı eşiğiymiş, araç çıkışı mı dersin? Duruyor.
Hem geçmeni de bekliyor. Ama çekildiği yok, geeeeç geçme diyen mi var der.
Ama çekilmeyi bilmez. Sürtünerek geçtin mi ya artık dayanamayıp elle müdehale ettin mi de çok bozulur.
Tuhaf???
Anlayıp da az kayıncaya kadar....
Telefon yazıyor anne!
Niye?
Ay ben aradım?
Taner beyi mi?
Taner değil internet! Bilgisayar!
Hııı? Aa daha yepyeni????
Ay ann az kayar mısım modeme bakmam lazım hadi!
Geeç Allah Alllaaaaah!
Sanki basket oynuyoruz da benim potaya ulaşmamı engellemeye çalışıyor.

Ben mutfağa yöneliyorum annem önümde dikiliyor.

Su içeceğim diyorum. Tamam diyor sigara içmeye, konuşmaya ve önümde durmaya devam ediyor.

Ama öyle bir yer ki geniş değil, zaten genişce olsa bile ortadan gideceği için mümkün olmayacak. Yani sağından da solundan da geçmeme imkan yok.

Bi dah diyorum su içeceğim.

iyi iç diyor duruyor.

Bazen değil huy bu, durmayı sever. Tuhaf yerler, geçilecek yerler, kapı, oda, asansör, merdiven gibi yerlerin tam ortası ve önü ya da eşiği. Durur dikilir, elinle müdehale edip geçmezsen anlayamıyor. O zaman da bozuluyor, ittin beni!

E çekilmiyorsun geçmem lazım görüyorsun acelem var. E söylee.

Söylersin zaten anlamaz ki. Geçebilirmiyim geçmem lazım falan dersin fark etmez. Ya da geeeç der ama çekilmez.

Neden bilmem. Böyle bir anlayamaması var.

Evden çıkacağız kapının tam eşiğinde dikilir, hadiii çııık der, kapıyı kilitle!

Ama öyle bi yerde dikiliyordur ki sabit, senin oraya sığamayacağın darlıktadır.

Anlamaz. Geçmeye çalışırsın hani çıkıp kapıyı çekip kilitlemen lazım.

Mecburen sürtünürsün ya da çantan değer.

Ne olur bilin? Bozuiur, tersler, itildiğini düşünür.

Ama yer bırakmıyorsun ki!

Ya da asansöre biner, içeri attığı ilk adımda durur, tam ortada. Ne sağda ne solda yer bırakır. Ya yetişemezsin kapı kapanır, şaşırır! Senin yavaş olduğunu sanır, asansörün düğmesine basmayı unuttuğu için ışık söner ve telaşlanır! Nazlıııı!!!

Tuşa basar kapının açılmasını sağlarım, gene aynı yerde sabit dikilmektedir.

Tersler seni, endişelenmiştir ama kımılmadaz!

Söyleyerek müdehale ederek binersin anca anlar kımıldar. Ama yine de seni kendini itmekle suçlar.

Anlayamıyor aklı almıyor.

Ama tam ortada ve öndesin anne bana yer bırakmıyorsun ki.

E söyleee çekil de kay de!

Demiyorum sanki!

Duymuyor ki. O sırada kendisi yapılacak işi, gidilecek yeri ve ya benim neden peşinden gelmediğim düşüncesine dalmıııış gitmiştir.

Diyelim ki ben önce, önden çıktım.

Yine tuhaf bi yerde durmayı başarır.

Kapının önü mesela. Kapıyı kitle Nazlı! Der.

Ama önümden çekilmez. Hadii der bi de.

Tamam bi ulaşayım derim. şaşar.

Yine sürtünerek ilerlemem gerekir kapıya.

Ya da asansörde isek çıkışta aynı olur. önce çıkmak ister hep. Kapı açılır, annem geçer bastığı zeminde durur, yürümez, sağa sola geçmez, dikilir!

illa koluna falan dokunup, sürtünerek geçmek zorundasın, o zaman da hayretle bakar ne çarpıyorsun der gibi!

Hele toplu taşıma en güzeli. önce inmişse indiği, bastığı yerde duruyor. Ya işte ilerleyiversene biraz. Yok indi durdu. 2 saniyeden bahsetmiyorum, bıraksan öyle kalacak. Ama arkasından inmeni bekliyor.yer varmış gibi.

Saçma ama oluyor.

Eskiden de böyleydi ama daha hızlı hareket edebildiği için bu kadar uzun sürmüyordu.

şimdi besbelli ki çıkacağım, aşikar yani. Ceketimi giyiyorum, telefonu şarjdan çıkarıp çantamı topluyorum ve bunları acele yapıyorum. Annemde odamın kapısında durmuş beni izliyor.

Hani belli çıkacak hemen, zaten kapıya doğru seğirtiyorum demek ki geçecek. Anlaşılmaz mı bu. Yooo. öye durmuş izliyor, kapıya yaklaşırken bari kenara kaçıl. Yok öyle donmuş gibi duruyor.

Eeee?

Karşı karşıya beliyoruz ben ona o bana bakıyor ve haaaalaaaaaa duruyor. Bunu farketmek ve yer değiştirmek kaç saniye sürer ki?

çıkmam lazım.

???

Bi geçeyim.

Geeeeç?!

Yine sürtünerek geçmek zorunda kalıyorum bozuluyor. E yeterli yer yok ki, tek kanat bir kapı!

Hep böyle bi dikilme.

Akşam eve gelince de. Ben evde yokken kapıyı kilitler, haliyle ben anahtarı üstünde kapıyı açamayacağım için zili çalarım.

Koridor aşırı dar değil. Biz de çam yarması değiliz ama yine de yanyana iki kişi aynı anda geçemez kolayca.

Noluyor, sürtünerek geçiyorum. ??

çok yavaş olunca da uzuyor. Yani bi an önce insan ayakkabısını, ceketini falan çıkarmak elini yıkayıp bi su içmek falan istiyor değil mi. Ama bunları hemen yapamıyorsun! Ben yani.

Zaten ben işte olduğum sürece düşünmüş taşınmış plan yapmış olduğu için taramalı tüfek gibi sıralıyor lafları.

Hani sabahları da benden önce kalktığı zamanlar aynısı olur.

Kendi düşüncesindedir. Bu kız yorgun mu susası mı aç mı aklına gelmez, taleplerini sıralar.

Ya da sabahsa bi yüzünü yıkasın su içsin tuvalete gitsin bilmez, yakaldı mı dikilir karşında, banyo ya da oda kapısı önünde dikilir, vırvırvır konuşur, yapmanı istediklerini sıralar!

Sabah daha günaydın demeden, bi tuvalete gideyim beklemeden ne çok talep sıraladı. Heme yapsan arkası kesilmez.

Ya tamam bi yüzümü yıkayayım bi tuvalete gideyim bi su içeyim!!

Aman yapma diyen mi var??? Klasikleşmiş lafı.

Yaptırmıyor ama. önünde dikilip suya tuvalete neyse işte bişeye ulaşmanı engelliyor.

Kaç sabah önümde dikilip vırvırvır vır, illa şöyle bir iteleyerek geçmem lazım illa. O zaman jda beni itiyor beni dinlemiyor diyor.

Bi yüzümü yıkayayım da tamam!

Vırvırvırvır...

Anne! Bi tuvalete gideyim ya tamammmmm!

iyii giiit sana gitme diyen mi var?

Ee banyo nerede?

???

Tam kapının önündesin bi geçeyim!

Bu defada kapının önünde dikilir konuşur.....

Ya da kaç sabah elime telefon tutuşturdu bilmem kimi ara diye. Sanki kayıtlı ya da ezberimde o saçma kişi. Bi tuvalete gitsin bi yudum su içsin. Yok arasın!

çevirir veririm almaz eline. Al sen ara dedin konuş! Almaz. Bakar.??????

Böyle şeylere tepki verdiğim zamanlar da dikkat etmeye çalışır.

Ama o zaman iş daha uzar.

Zannediyor ki mesela eve girerken önce ben girmek istiyorum kızmam ondan.

Sen gir der. Tam ortada dikilir. Ben yamuk yumuk hareketlerle kapıyı açmaya çalışırsın, hala çekilmiyor.

Suratını buruşturuyor; beni ittiriyor, çantası çarpıyor, hiç dikkat etmiyor Nazlı.

Kendi de bana yer açmayı bilmiyor ama.

Bi de ben hızlı ve sert hareket ediyormuşum. Ya ben yaşlı değilim ki, gencim enerjiğim hızlıyım ve huyum öyle ve ya hepsi.

Ben herrr konuda kendinin istediği ve belirlediği gibi olacağım!!

...

Eskiden de vardı böyle ama yaşlandıkça daha da yavaşladı ve ne senin hızını anlayabiliyor ne kabul edebiliyor.

Hele bişeye acele etmek gerektiğinde..... Ohooooo....

Balkondan içeri girdik şimdi ama kapısından dışarı doğru bişeye bakıp konuşuyoruz. O sırada bir böcek içeri girecek oluyor.

Ben ay böcek ay böcek girecek diyorum.

Annem kendi konuşmasına dalmış şimdi anlamıyor bile. Acele kapıyı kapatacak oluyorum, böceeek diyerek. Annem hareket edeceğine, dışarı bakıyor, bana bakıyor, yere bakıyor, tekrar bana bakıyor....

O kadar dalmış ki o, o konuya anlamıyor; Nazlı niye ağzını açıp kapıyor falan diyor sanki????

Ben acele kapıyı kapatmaya çalışırken hiiiç anlamıyor ki. Duruyor öyle. Sonunda anlayıp kımıldadığında çoktaaaaaan içeri girmiş oluyor.

Yani görmesi, beynine iletilmesi, sonra beynin hareket et sinyali vermesi ve vücuduna hareket gelmesi arasında çok fazla zaman var. Maalesef. Ama anlamıyor bunu.

Sonunda kapattık kapıyı. Ama hala ne var ki diyor. Böcek anne böceek!

Ayy nerde???? Niye kapatmıyorsun hemen!???

Onun için çırpınıyorum ya!

Eee?

Ee girdi!

Aaa????

Hani işte geçende başka bi böcek olayında ilaç sıkmak istemiş ama göremiyor ki. Ne ilacın fıslayacak yerini görebiliyor, ne biliyor hani insan ambleminin yönünden falan anlar ya da el yordamıyla, ne de hızlı hareket edebiliyor.

Böcek yerine üzerine sıkmış ilacı. Sinirlenerek de beni çağırıyor. Bozuk ilaç almışııımmm!!

Vermiyor bir de elinden alıp ben sıkayım o zaman deyince. Kendi sıkacakmış, beni de ilaçlıyor.....
Ben yokken elektrik süpürgesini çalıştırmaya kalkmış, dağıtmış.
insan bu kadar mı bilmez?
Banyo armatürünü bile doğru bilmiyor.
Açacam diye ayrılma tuşuna basmış, birleştirmeye çalışırken torbasını çıkartmış! Sinirlenmiş, dağıtmış, tansiyonu çıkmış!
Elektrik kesik, çok sıkılmış, arka arkaya sigara içerek evi dumanaltı ediyor. Ne güzel senin internetin var diyor.

Yok ki elektrik kesik.

Ne alakası var? Var işte açııııık!

Bilgisayar açık anne internet değil!

Bi de alay eder gibi gülerek ne alaka diyor?

E modem çalışmaz elektrik olmayınca.

Haa? Yaaa??? Yok mu şimdi yani? Açık ama???

Ay hala bilgisayarla internetin farkını anlayamıyor, öğrenemedi!
Karşı bloklardan bi daireye hırsız girmiş, gece yarısı bağırış çağırışlar.

Annem de içerden sesleniyor saat 3.5 falan.

Nazlııııı! Noluyor?

Hırsız girmiş komşuya!

Nereyeee??

Komşuya karşı bloktan.

Hangisi?

Ne bileyim birine işte.

Kim ama kiiim?

Bilmiyorum görünmüyor ki!

Merakından kalkıp bakıyor balkondan. Olduğu yerden de bana anlatıyor.

Sonra merakı geçince;

hadi gel beraber uyyalım koyun koyuna korktuysan!

Ne korkması yaa.

E kalkmadın da.

Bana ne uyumaya çalışıyorum ben!

Hadi gel yanıma yat hadi.

Gelmem sen de uyu artık.

Niye bakmadın?

Ne yararı var? Ben mi kurtaracam?

Gel beraber uyuyalım sarılırız.

üff anne ne sarılması????
Kedilere mama veriyoruz, komşularla sohbet ediyor. Her zaman bana bir göndermesi, üstü kapalı suçlamaları vardır. Hem ben sinirleneyim de tersleyeyim, kendi masumcuk masumcuk dursun ben de annesine saygısız, böyle melek anneye cevap veren kötü kız olayım, o evladını seven ve hep bu aksi kızı idare etmek zorunda kalan iyi kalpli, masum anne rolüne bürünmüş olsun. Tabi ki dışarıda böyle. Evde çatır çatır cevap verip beni her türlü ezmek, eleştirmek için elinden geleni yapar, hatta mümkünse her koşulda yağ gibi üste çıksın, özgüvenimi kırsın, olsun! Yeter ki kazansın! Elinde biriktirdikleri kusurlarımı, hatalarımı önüme saçsın! Bazen de beni bağırttırıp kendi haklı hale gelsin diye.
Ama dışarda, başkalarının yanında masum masum durur; dünyanın en anlayışlı annesi rolüne bürünür.
Komşulara da üzgün ve masum haliyle, gözlerini devirerek, dudağını sarkıtarak; kedilerini çok özleyeceğini, kendi olmadan aç kalacak ve öleceklerinden korktuğunu ama şehre dönmeye de mecbur olduğunu anlatıyor.
Napalımmış mecbur muşuz! Aslında ona kalsa burada da mis gibi yaşarmış, evimiz bize yetiyormuş ama işte kızının işi başlayacakmış! Kızı istiyormuş dönmeyi kendine kalsa burada da yaşaaar gidermiş. işte kedilere üzülüyormuş, aç kalacaklar diye, ölecekler diye. Ama kızının işleri olmasaymış gitmezlermiş!!
Yani ben kedileri sevmeyen ve önemsemeyen biri oluyorum!
Hıı yazlıktan da gidilir işe ama daha uzun yol çeker; o bir yana şehirde 3 oda 1 salon ev boş duracak! Biz ise kediler için 1+1'de yaşayacağız! Benim çalışacağım ya da yalnız kalacağım, rahat uyuyacağım bir odam bile olmayacak!
Mesele adeta benim rahat etmemem!
Biri ay kalın o zaman buradan gitsin diyor annem bu komşuya hayran kalıyor.
Başka biri e biz besliyoruz niye aç kalsınlar diyor annem somurtuyor.
Başka biri ona katılıp kızcağız yollarda sürünmesin diyince dudağı bükülüyor.
Hene halden anlayan çıktı. Bi zaman köye ya da yaylaya yerleşmek ve bahçesiyle uğraşmak istediğini ama ben istemediğim için yapamadığını söylüyordu birilerine. Onlar da tamm annemin istediği gibi aaa taşının o zaman ayol, niye istemiyor ki kızın gibisinden ses efektleriyle tepki verince pek memnun oluyordu. Hiç akıllarına gelmiyor ben napçam köyde????
Sanki kız evladı değil yaşlı emekli kocası ya da kardeşiyim!
şimdi saçım uzamış katlarını aldırmam lazım dedim iyi ki bir.
Eline almış makası ben keseceğim diyor.
Oldu. Evin beslemesi gibi eder artık. iyi ki bi kestirmişiz önceden.
Böyle saçım çok uzunken arkalardan, uçlarını kesmişti bir zaman. Islattık dümdüz taradık, U şekinde olan uçlarını kesip düzlemiş iyi olmuştu.
Ama şimdi esas saplantısı asimetrik kesim saçlarımın ön/yan uçlarını almak. Kestirdiğimden beri takık.
Olmaz tabi!
Bi de şey var aynı anda gitmek zorundaymışız gibi konuşur kuaföre.
Benimki daha uzamadı!
???
Benimki uzadı.
Benimki uzamadı daha gelecek ay gideriz!
Dinlemiyorum tabi artık, zamanında çok yuttum, böyle diye diye 5 ay kuaföre gitmemişliğim var. şimdi kendim gidip kestiriyorum. Gıcık oluyor!
Mesela sinemaya da beraber gitmeye mecburuz gibi davranır ve sanki sinema gündemini çook takip ediyor gibi; sinemada hiç iyi bişey olmadığını iddia eder durur. Amaç fikir ekimi sanki. Bensiz sinemaya gitme, hiç gitme.
Vaar.
Aman ne var? Bi boka benzemez şeyler!
Biliyor musun ne var vizyonda anne?
Yok ki hiç bişey yok!
Sinemada bişey yok, akşam yapacak bişey yok, gidecek bi yer yok....
Sanırsın ücra bir kasabadayız. Sanki olsa haberi olacak. Bilmez, takip etmez ama ahkam keser.
Bazen geç vakit trafiğe bakıp anlam veremez bu kalabalık ne? Eve dönüyorlar zahir akşam yapacak bişey yok ki!
Eskaza geç saatte dışardaysak yollardaki kalabalığa şaşar; bu kadar insan niye dışarda? Bi olay mı olmuş? Miting mi vardı?
Saç demişken aklıma geldi; annem diyor ki saçına çember taksan?
??? Niye?
Demişim ya kahkülüm bozuluyor diye. Güzel olurmuş.
Sevmem ben çember falan ya.
Olsun tak iyi olur.
Başka bir zaman da saçıma şekil verme konusunda fikir veriyor.
Aslında fikir vermekte öte dayatma. Senin saçının yapısı ve şekliyle benimki bir değil ki?
Saçımın önünü 2-3 saç tokasıyla tuttursam çıkıncaya kadar güzel olurmuş. Kendi öyle yapıyormuş. Benim saçıma olmaz, olmuyor demenin faydası olmaz. Annem sabit fikirli. Olur diye düşonüyor.
Olmuyor denetti bana, saçımın önü inek yalamış gibi tepeme yapışık oluyor. iyiymiş ya işte öyle olsun kabarık saç kalmadı ki diyor. Ben kabarık yapmıyorum ki zaten normal, doğal bir dökümü var.
Yaptım berbat oldu ama anneme göre oldu, olur, hep böyle yap. çünkü esklden kendi öyle yaparmış ... .
Banyodayken küfürler savuruyor. Ben de korktum, düştü müştü sandım Allah korusun.

Meğer duş başlığından su gelmiyormuş.

Ana avrat soy sop kalmadı.

Ne oldu diye sordum duş başlığından su akmıyormuş! Bozulmuş.

Su kesik mi?

Hayır alttan akıyor başlıktan akmıyor.

Pimiyle oynadın mı?

Ne??

Ya orda ayar yeri var ya!

Ay tabi kaynar suyla mı yıkanacam Nazlı! Ayarladım suyu ama alttan akıyor!

Hayır küçük bi düğme var ya çektin mi onu?

Ne düğmesi??

Hani pim gibi.

Ne gibi??

Ya yok mu küçük çıkık bir düğmee?

Nerede?

Armatürde. Onu yukarı çekeceksin ya.

Haa niyee?

E su başlıktan mı aksın alttan mı diyee.

Hani ya yok öyle bişey!

Tam ortada anne.

Ne ortası?

Armatürüün.

Altında mı?

üstünde anne tam ortada hani suyu ayarladığımız başlığın altında.

Yok öyle bişey haniii???

Ya olmaz mı iyice bak!

Yok yooookkk!

Var sen bak!

Yok Nazlı yok işteee!

Ben bakayım mı?

Bak.

Girip bakıyorum, işteee.

O muuu?

Hıı.

E sen demedin.

Bi saattir ne anlatıyorum?

Napılacak bu?

Yukarı çekip kıvıracaksın başlıktan akacak.

Allah Allaaah bu da yeni çıktı.

Hep öyle.

Ben bilmiyorum.
iyi bi saçım da uzamış iyi şekil almıyor kestirmem lazım demişim. Anneme ne hastalığını ne planını söylemek gerek. Almış eline makası gayet kararlı geliyor yanıma ben saçımı tararken getir keseceğim!
Gerek yok!
Sen dedin kesmek lazım!
Kuaföre gideceğim.
Amaan çok uzak ben keserim.
Bırak ya ne kesmesi?
Ver ben kesecem!
Hayır kesemezsin!
Yahu sen demedin mi uzamış???
Sana mı dedim kes?
iyilik yaramaz sana ben keseyim işte ne güzel!
Kesemiyorsun!
Ben mi? çok güzel keserim ben!!
Zamanında bi kahkülümo kesti de beni yolunmuş tavuk gibi etti bi daha kestirirmiyim hiç??? Hani tutamı alırsın eline uç kısmından, dıştan kesersin ya annem öyle gösterip alttan kırrrtt diye bir de keyiften ağzını büzerek tek hamlede kesip beni beslemeye çevirmişti!
Keyif alırken da ağzını büzer. Oh oh der.
Bi de memnun bi de beğendi, o kadar kısa ki kahkül. Ne güzel alnım açılmış, ne o öyle göze giriyordu demişti.
O saçı adam edinceye kadar neler çektim neler? Yolunmuş tavuk gibi gezdim ama kendi eserini çok beğendi. Tabi ne kadar çirkin görünürsem o kadar iyi. Kimse beni beğenmez ama kendi boktan bir herife yamar!
Daha önceden kahkülümü değil ama altları, çok uzayıp çantama dolanan uç kısımlarl bi kesmişti. O zaman iyi olmuştu ama yüze yakın yerler assssslaaaa!.
Bu son yıllarda da asimetrik kesim saça düşman ve kırpmak istiyor. ilk kestirdiğimde de bu ne buralar uzun kalmıış demişti.
Saç modelinden hiç anlamadığından değil, bıraksan saatlerce eleştirir milletin saçını ama annem herşeyi düz, klasik sever, değişikliğe gelemez. Tutturdu da orayı keseceğim diye. O kadar da emin ki, yani benim ne hakkım var kendi kafa derimden çıkıp uzayan saçta değil mi? O beni doğurdu benim sahibim, her istediğini yapabilir. Kaç kere makasla peşimde dolandı da püskürttüm. öyle sakince söylenmez anneme; kibarlık incelik beklese de anlamaz ki, ciddiye almaz; illa herşeyi ya çok abartacam ya bağıra çağıra tartışarak kabul ettirecem. Sonra da bana sinirlisin kabasın bağırıyorsun der. Hayatımde hiç bişeyi anneme yumuşak anlatımla inandıramadım kabul ettiremedim ki.
Bi hastalığını söyleen mesela o o kadar aklında kalıyor ki, o anlık durum tüm hayatına yayılmış hasta ve yaşlı bir kızsın sanıyor??? iyi ki midem ağrımış, heryerde her fırsatta bana hatırlatıyor ama miden ağrıyor sonra! Ya her zaman ağrımıyor bir anlıktıı! Yaaa???
Bi planını söylemeye de gelmez, değiştirmek için uğraşır. Ya ev işi çıkarır ya başka plan yapar olmadı hastalanır. Hayır numara değil. Ciddi hastalanır. Kendi olmadan kılımı kıpırdatamamamı istiyor. Sonra da beni ökküzden seçtiği koccacığıma emanet edecek, sanki zihinsel engelliyim de!
Niye öyle arada derede giyiniyorsun Nazlı? şurada giyinsene!

Olmuyor orada.

Niyeymiş? Benim yatağıım????

Kapı var karşıda.

Açık değil ki.

Açılıyor ama.

Nasıl?

Sen anne sen açıyorsun!

Yazlıkta tek büyük oda annemin, dolap falan ortak. Tabi aslında annem kontrol kendinde sandığı için pek memnun bundan. Mesela ben banyo havlumu banyoda bırakıyorum ki istediğimde duşa girebileyim ama annem alıp dolaba kaldırıyor illa. Bilecek ne zaman yıkanıyor Nazlı. Hergün de aynı sohbet. Yıkanacanmı duş mu aldın??

Dolaba kaldırıyor ki kendi yattıktan sonra duşa giremeyeyim sanki.

Gidip odadan alamaz mısın demeyin alırım, alırım da efendim ödü patlıyor uykusu kaçıyormuş. En iyisi erken yıkanayımmış yıkanacaksam neymiş öyle gece yarıları???

Ayyyy ay. Kendi benim ödümü patlatır ama saygı duymaz, ben dikkat ediyorum. Gece ggenelde 2 kere tuvalete kalkar. Yok kalkışı değil gürültülü kısmı, sifon bile değil, konuşması.

Evet her kalkışında; ben bi tuvalete gideyim, ay hiç uyuyamuyorum gibi yorumlar yapar. Alçak sesle de değil pek. Yapma de! Demedim sanki! Aklıma gelmiyor mu sandınız?

Ayyy diyor o zaman. Ne zaman? Ay beni uyandırdın anne, ay uyuyorum ben yaa falan dediğimde. Ay ödünü koparmışım, uykusu açılmış, niye konuşmuşum ki??????

Kendi konuşmamış! iddia ediyor ağzımı açmadım diye bir de ben konuşup uyandırmışım, korkutmuşum onun tansiyonu varmış yaa???

Son aylarda da içerden bana sus, sesini kıs diye bağırması, tepeme dikilmesi meşhur oldu ki saat 3ler 4ler falan ben uyuyorum zaten. Ama anlamıyor her gürültü benden sebep ya.

Duymuyor dediğimi bir de üstüne hem kesin emin hem dalgın tepeme dikilip kapat tv'yi diyor.

Açık değil ki.

Kapat işte bu saatteee.

Zaten kapalı anne!

Ay kapat yat artık yaa bu saatte oturulur mu.

Oturmuyorum uyuyordum yaa!

iyi işte yat uyu artık!

Ayyyy ay çıldıracam yaa. Geçiştirmeye çalışıyorum ama nafile sabit fikir, o kadar ki tv'nin kapalı olduğunu anlamıyor.

içeri dönüyor az sonra yine sesleniyor.

Ayyy ay Nazlı! Ay bari sesini kıs sesiniii!

Oofffff benden değil sesleeerrrrr.

Ayyy uyutmuyorsun beee!

Anlamıyor. Kalksam ışığı açsam gene anlamaz bu kez ikte ışık açık der falan.

Gürültü komşudan anne komşudan benden değiillllll!

öööfff!

Ne öf= ödümü patlatan sensin!

Sabah bile aynı kafada. Ama ses sendendi. Değil komşudan! Anlamak mı istemiyor?

E inip çalaydın kapıyı o zaman!

Yazlık pijamayla, saat dörtte!?

Giyinirdin süslenirdin!

Sen yere vursaydın madem.

Ben komşunun gürültüsünü duymadım ki ne yaptılar? Ben senin tv sesini duydum uyandım! Ayy çok rahatsız oldum Nazlııı!

Ayyyyyy ay! Sabah sabah aklını oynattırırsın insanıııın!

Niyeymiş???

Sen bağırdın ya gece?

Ee?

O sırada ben uyuyordum, uyandırdın.

E uyandın madem kapataydın tv'yi.

Ayyy ne var anlamayacak yahu anne? Zaten kapalıydı uyuyordum ben!

Aa niye demedin?

Oooo kaç kere dedim kaç??? Tepeme dikildin tv kapalı görmüyorsun bile.

E ses nereden geliyordu o zaman açıkmış demek.

Ayyy ay. Valla oynatacam, kapalıydı diyorum!

E ses ses?? Sen anlamadın ses nerden o zaman yahu?

Alt kattan anne alt kat komşumuzdan!

Allah Allah??? Ama salonda ışık vardı.

Dışarının ışığı o.

-----

şimdi ne zaman annemin odasında, yazlık, yatağın üstünde üst baş değişiyor olsam küt annem kapıyı açar.

Ha şöyle; hangi süpper zekalı mimar çizdiyse, ebeveyn yatak odası diye ayarladığı odanın salona açılan iç kapısının tammmmm karşısında evin dış kapısı var! Evet. Yatakta yatıyor olsan karşıda dış kapı. Binanın koridoruna bakan!

E noluyor o zaman? Millete manzara.

Ee iç kapıyı kapat Nazlıı.

Oldu. Hiç aklıma gelmediydi. Var kapısı odanın elbet ama önünda zigon sehpa. Zaten her köşe zlgon sehpa. Bi köşeyi hızlı dönsen çarpıyorsun.

üşenmeyip sehpayı itip kapattığında da annemden muhteşem yorum; aman ne var kim görecek sanki sen de!

Tamam kapıyı her seferinde açıp kapamaya üşeniyorum, ama diyelim evden çıkarken de üst değişiliyor günde 1 kere değil ya.

Annem buna o zaman değişme kıayfetini!?!

E evde giydiğin sünüyor ister istemez, niye dışarda öyle gezeyim? Değiş iyi o zaman. Ayyy .

Söylesen de tersler. üstümü değişecem kapıyı açma. Aman açtık sanki!

Açtııı. E söylemedin. Söyledim. Söylemedin! Söylediim!

Söylesen de gözünün önünde banyodan çıkmış geçsen de nafile. Gider küt diye açar kapıyı.

Bi keresinde annemin aklına uydum. Der ki hep banyodan çıkınca heme giyinme yatağa uzan en iyisi en doğrusu. Ee uzandım, çıktığmı da yattığımı da gördü, gitti kapıyı açtı. Ben yatakta ufacık havluyla yatan Nazlı manzarası.

Hayır koridordan da hiç eksik olmaz gelen geçen. Komşuydu, kuryeydi vb.

Yaa açma kapıyı açmaa!

Annem duyup durumu anlayıncaya kadar manzarasın. insan ister istemez bakıyor.

Annem de yani çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulardı, bizi öyle yetiştirdi, kimse görmesin sizi. Aman. Oran buran açık mı, frikik verme. Sütyen askısının görünmesinden dahi hoşlamaz annem. Ayıpmış. Ee manzara ettin beni ya.

O gene iyi yatıktım. Başka bi zaman kıçımı gösterdi ya millete.

Tam çamaşırımı giyiyorum çat, kapı sonuna kadar açık dakikalarca, ben kaçılana kadar kıçım manzara.

Görmemiştir. Ya adam kapıdaydı. Ne bileyim ben sen giyiniyorsun söyleseydin!

Her şeyi bilecek, salonda ayağa kalkarsın; nereye. Ne zaman tuvalete gidiyorsun ne zaman üst değişiyorsun vb bilecek.

Söylediğin zaman da ya tersler, iyi be bana ne gibisine. Ya da karışır; niye? Ne lüzumu var? Ne gerek var? Kalsın? çok kirli değildir.....vb.
Yazlıktan ayrılıp şehre geçince aynı sorun vuku buluyor: kapıyı kilitlemek.
Sen kilitle diyerek bana 'sorumluluk' verir ama inanmaz ya da unutup kendi kilitler. Aslında kilitlediılni sanır.
Aklında hep Nazlı unutmuştur düşoncesi. Ama hadi öyle, kapıya gelince fark etmez mi insan? Kapının hangi yöne kileitlendiğini bilmiyor. Ben zaten kilitliyorum annem gidip Nazlı yapmamış, unutmuştur diye kilitlemek isterken açıyor.
Bi de gelip bana; sen kilitleyecektin hani? Unutmuşsun işte! Dediği çok oldu.
Yoo kilitledim ben.
Kilitlememişsin işte Nazlı ben kilitledim!
Yoo ben kilitlemiştim.
Unutmuşsun demek işte! Yeni nesilde hiç iş yok hiç!
Defalarca benzer konuşmalar.
Kapıya gider bakarım açık! çağırırım.
Bu defada aynısı. Kanıtlamazsam inanmaz. Hatta gördüğüne bile inanmıyor. Ben kötülük abidesiyim ya.
Anneeee??
Hı?
Gel bi.
Ne? Niye açtın ki kapıyı bu saatte???
Ben açmadım sen açmışsın!
Yahu ben içerde oturuyordum sen açmışın işte!
Ooofff kilitleyecem diye açmışsın.
Hayır açmadım, ben kilitledim!
Ben kilitlemiştim zaten sen kilitleyecem diye açmışsın!
Ayyy açmadım Nazlı açmaddııımmm! Sen kilitlememişsin ki?
Kilitlemiştim!.
E kilitlememişsin demek!
Ayyy gene aynı şey yaa. Her sene aynı. Hangi yöne kilitleniyor bu?
Ne bileyim kilitliyorum ben iştee!
Açmışsın.
Ay açmadım Nazlı açmadıım! Aaa adım kadar eminim adım kadar!
Ben eminim esas! Kilitledim!
Unutmuşsun demek.
Sen unutmuşsun gene kapı hangi yöne kilitleniyor! Elleme işte ben kilitliyorum!
Sen unutuyorsun!
Sen unutuyorsun esas! üstünde iki anahtar var! Hala açıyorsun ya!
Of ben açmadım kızım anlayamayacak ne var?Ben kilitlediiiimmmmmm!
Kilitlememişsiiiin! Kilitledim sanmış açmışsın!
Bu tartışma sonsuza kadar sürebilir. Ama defalarca kanıtlandı ki önceden annem kapının hangi yöne doğru kilitlendiğini bilmiyor!
Ama bu durum defalarca tekrarlanacak. önce bi kapı kulpuna el atıp yoklasa açık mı diye anlayacak ben kilitlemişim. Ama gerek görmüyor; Nazlı'ya sen kilitle dedim ama unutmuş bari ben kilitleyeyim diye düşonüp direk anahtarı çeviriyor ve açmış oluyor.
Hayır madem öyle hep kendi kilitlesin. Ay ama yoruluyormuş efendim o yaşlıymış! Zor oluyormuş her gün.
E ben yapayım. Ama sonra inanmıyor ki gidip açıyor. Açmadığından da eminmiş.
Zaten yazın da yazlıkta sorun oluyor. O da başka türlü. Orada ev küçük diye görüyor, duyuyor kilitlediğimi. Ama bu defa evden çıkarken mesele.
çünkü annem kendi anahtarını çantasından çıkartmak istemiyor kaybolur diye falan. E benimkiyle kilitliyoruz girip çıkarken.
şimdi beraber çıkacağız ya 5 dakikada hazır; kısacık saçını tarar (bek ben de kısacık kessem böyle ne rahat hiç uğraşmam!), pantolonunu değişir, dışarı ayakkabısını ve ya terliğini giyer = hazır.
Napar kapar anahtarı çıkar, koridorda yürümeye başlar.
Ee iki anahtar da onda nasıl kilitlenecek ev?? Hiiç aklına gelmez Nazlı kilitleyecek ama!
Arada fark edebilirsem yetişirsem söylerim anahtarı bırak diye. Bazen de elinde yakalarım da alırım ama sonra gene aynı, unutur çünkü.
Mecbur çekip çıkarım.
Kapattın mı? Kilitledin mi?
Anahtar sende anne almışsın gene eline nasıl kilitleyeyim?
Kendi anahtarınla kilitle Nazlı!
O da sende.
Değil.
ikte sende anne elinde.
Yok bu benimki!
Hayır seninki hep çantanda bu benim olan.
Bu senin mi şimdi?
Eveeet seninki hep çantanda ya!
Ee kapı açık mı kaldı?????
E çektim.
Kilitlemedin mi???
Annecim var olan 2 anahtarı da sen kaptığın için nasıl kilitleyeyim???
Annemin oyalamaları, geçlktirmeleri: ilerde yaparsın

ilerde gidersin

ilerde alırsın

ilerde yaparız

ilerde gideriz

ilerde alırız

ilerde çıkar karşına

bir gün çıkar karşına

ilerdeler hiç gelmiyor! bu şeyleri tek başına yapamayacağına inanmış, yani hem sen yapamazsın hem olmaz, kocasız olmaz bunlar.

Mesela geziye gitmek, yurtdışına çıkmak, lüks bir restoranda yemek yemek, akşam ya da gece hayatı, konser, tiyatro gibi etkinlikler. Bunları tek başına yapamazsın olmaz.

Yok yani paylaşmadan tadının çıkmayacağını düşündüğünden değil tek kız başına yapamayacağından, hem senin yeteneklerinin dışında, hem haklarının!

Evli değilsen kocan yoksa bunlara da hakkın yok açısından.

Bir de bana hatta beni delirtecek kadar sık karşına çıkar birisi derdi. Hem de en sıkıntılı, asosyal, işsiz güçsüz zamanımda. Anlatsan anlamaz çıkarmış rastlarmışım! Sürekli annem peşimdeyken mi?

Hiç sosyal ortamım yokken mi?

Bim makette mi?

Güya bana moral verecekti.

Yıllar geçti bu lafını unuttu ve şimdi de konu komşunun falan bulduğu küçük öküzlere mecbur ve muhtaç olduğuma inanmış.

Ama Nazlı napalım'lara başladı.

Bi şeye takar ama fazla çözüm yolu bulamaz, kendini bi çeşit çaresi hissederse bunu der; ama Napalım Nazlı Napalım??? Açılımı; başka çare yok ki. Mantıklı olmasına gerek yok annem inansın yeter. Evi hasta hayvanlarla doldururken; ki acıması geçici, uğraşamaz sabırsız ve sıkılgan.

Eve evsiz adam alıp yıkamak isterken! çok gelişmiş bi tiksinme huyu varken ve yabancılardan hep korkarken, zamanında bizi yabancı insanlara karşı tedbirli olmak için eğitirken.

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu??

Eve kaçak göçmen doldurup bakmayı hayal ederken!

2 muhabbet kuşuna bile bi kaç ay dayanamazken????
Bi film başladı televizyonda.

Annem: ben bu adamı sevmiyorum.

Bu adamı?

Onu da sevmiyorum.

şu kadını?

Sevmiyorum hiç.

şunu?

Onu da beğenmiyorum,

ya şu?

Ay onu da sevmem hiç!!

Kimseyi sevmez ki zaten, hayatı sevmediği şeyler üzerinden tanımlar, sevmemek gene iyi genelde neffffffret eder.

Kimseyi sevmiyorun ki sen.

???

Oyuncuların hiç birini.

Sevmiyorum bunları.

Hiç birini sevmiyorsun ki zaten.

Hhııı sevmiyorum mecbur muyum?

Değilsin de sadece bu filmdekileri değil hiçbir filmdeki hiçbir oyuncuyu sevmiyorsun.

Kim ben mi?

Evet sen.

Sevdiklerim de var.

Kim mesela?

Ne bileyim ben adlarını? işim gücüm mü yok adlarını ezber edecem? Boş muyum ben?

insan sevdiği oyuncunun adını merak eder, sen hiçbirini sevmiyorsun.

Sevmem! Mecbur muyum?

Hiçbiri de sevilmezz mi yaa?

Ay sevmiyorum sevmiyoruuum aaa!

Bir kişiyi bile mi?

Bilmiyorum adını! işim mi yok ad ezberleyecem? Boş muyum?

Ben boşum yani sevdiğlm oyuncuların adını biliyorum? Meraksızsın.

Hiiç umrumda değil! Hiç hiç! Zaten hiç bir boka benzemiyor ki filmler! Ben binlerce film izledim Nazlı binnnlerce! çooooktaaaan öğrendim ben ne iyi ne kötü!

Hangisi iyi mesela?

Aman be sende?!

Ya iyi dediğin filmi merak ettim bulup izleyecem.

Aman!

Sevdiği film milm yok, oyuncu şarkıcı da yok. Az sempati duysa bile adını öğrenmez, işi mi yok? şu kadın bu adam der tarif bile edemiyor, fimden diziden bahset hatırlayayım derim ne dizinin ne filmin adını bilir ne nerede geçtiğini, hiçbişey hatırlamaz. izlerken bile başka şeyler düşünüyor filmi anlamıyor ki sonra da sıkılıyor filmlerden. Vermiyorsun kendini. Ama canım binnnnlerrrce film izlemiş.

Sanısın özel bir ilgisi vardı zamanında. Sormuştum hiç yok. Ee nerde izledin binlerce film? Birinden bile bahsedmez ad bilmez ama ahkam kesmekte üstüne yok. Mesele hiç merak etmemesi. Kendi umursamayınca ben öncelikle ve tüm dünya da umursamamalı! Ay o binlerce film izlemiş!

Biraz yazar bilir o kadar.

işte kendini öyle anlatır; onu sevmem bunu sevmem ondan neffret ederim!

Sonra da kendinin karamsar olduğunu düşonmüyor!

Hemde ne nefret etmek, elin yabancı oyuncusuna beddua edecek kadar bir nefret????
Böyle bi kaç gün üstüste dışarı çıktık, marina avm idi forumdu pozcuydu derken annemin hoşuna gitti. Diyor ki Nazlı her gün böyle bu saatlerde çıkalım dolaşalım yürüyüş yapalım mı? Ha??? Hergün. Ha? Ben çok hareketsiz kalıyorum benim yaşımdakilere hareket lazım?

Hafta sonu yaparız.

Yook! Haftasonuna kadar bekleyemem! Hergün hergün!

Okullar açılacak ama ondan.

Hı?? Amaaaaannnn!

Keşke olmasaymışmış! Ee ben işsizken billdin mi kıymetini? Sürekli eleştiri, azar, tartışma, hor görme. Yok efendim kendi olsaymış ohooo kaç tane iş bulmuşmuş ben beceremiyormuşum! Benle gelseymiş halbuki hemen alırlarmışmış. Ne çok burun kıvırdı bana şimdi tutmuş da çalışmasaydın keşke diyor. Sırf kendi menfaati lçin haa o da benim iyiliğim için falan değil.

Bigün görüşmeye benle geldi illa bıraktı işi benim çocukluğumu anlattı müdüre, benden de bi güzel rol çaldı; sevimli, evladını çok seven, düşünceli, bilge, emekli öğretmen imajı çizmek için uğraştı. Hani ya benle geldin aldılar mı????
Odam küçük olduğu için makyaj masam yok. Kenarda köşede, eski çalışma masamın kenarında, banyoda yapmam gerekiyor. Tabi saç işi de banyoda. Yani benim binbir uğraş ve dırdır çekerek yenilettiğim, küçük bi lavabo taktırdığım, yenilenince annemin çok hoşuna giden ve benim en yoğun olduğum anlarda orayı kullanmaya karar verdiği eski misafir tuvaleti.
Saç makyajı aynı yerde yapamayınca bir oraya bir odama seğlrtmem gerekiyor. Annem de buna gıcık. Nerden mi biliyor? Elinde sigarayla sürekli evi turluyor da ondan.
Yeter diyor ayyy başım döndü bi oyana bi bu yana gitme!!
Napayım malzemelerim iki ayrı yerdeee.
Ay yapma o zaman bişey yeter yaaa aaaaa!!
izleme sen de!???
Tabi bazen tam da benim gireceğim zaman kullanıyor beni bekletiyor!
Bitirdin sandım işini!
Bitirmedin mi daha işini napıyorsun ki bu kadar????
şimdi de yapma o zaman! Başı dönüyormuş ben de geç kalıyormuşum hem ben işe gecikeceğim diye endişesinden tansiyonu çıkıyormuş! Yapmayayımmış artık!!
Ya dün değil miydi pazara giderken süslenmiyorum diye bir araba laf ettiğin????
Evet her zaman çok süsleniyorsun der gerek yokmuş.
çoğu zaman da karışır. Ama ona karışmak değil yorum yapmak denirmiş!!
Beni bezdirmeye çalışıyor.
Neyse ben her zaman az çok bakımlı olurm, hep de kızar aman markete pazara gidiyoruz ne gerek var, yapılmaz falan.
Benimde dün yapmayasım tuttu.
Aa bu defa da yapmıyorum diye kızdı, az renk vereymişim de suratıma göz altlarım mormuş da... Pazarcıya mı beğendirecem kendimi???
Olsun sen yap biraz kiminle karşılaşacağın belli olmaz!
Yani kısacası benim makya# yapıp yapmayacağıma ne kadar yapacağıma annemin ruh durumu karar verecek! Güya!
Tutturdu da su sebili alalım otomatik diye. Bilmemkimlerde görmüş çok iyiymiş.

Ya bende de var aynı şey aslında ama annem de böyle çok laf biliyor, bilmiş bilmiş konuşup etrafı eleştiriye boğuyor ama birisi de anneme hava attı mı yutuyor.

çok güzel makineymiş, her an sıcak soğıuk suyu oluyormuş.

Ya tamam da suyu üstüne kim koyacak?

Seeen!

Ben nasıl kaldıracağım onu?

Elinleee.

Ay soruyu düz mantık algılamaz mı yani bu kadar saçma ve komik olur. Nasıl ki yaz yüzü koyun yatarken kalmadan bardaktan su içmemi beklediği gibi. Yani duruşumun abukluğunu anlatmak için nasıl içeryim demiştim gene cevabı düz mantıktı; ağzınlaaaa!??

Ya ben onu nasıl oraya kadar kaldıracağım anne?

Ya elinle elinle şöyle işteee!!

Hareketlerle gösteriyor bana gerizekalı olduğum için damacanayı nasıl kaldıracağımı bilmiyordum!

Ben de yere sırt üstü yatıp bacağınla kaldırılıyor sanmıştım!

Olur mu hiç canım???

Anneme ironi falan yapmaya çalışan da kabahat. Anlamamak bir yana kendinin değil benim anlayamadığımı sanıyor!! Tarif ediyor bana hareketlerle.

Ne kadar mankafa bir kızı var bi türlü anlayamıyor yahu!

Ay anne alemsin ben onu mu diyorum? Ağır yani ağır 19 litre yaa!

Ee?

Ne e'si? Rambo mu sandın beni sen? Allah Allaaaah ızbandut gibi bişey olsam bari! Demek iri kıyım olaydım nolacaktı?

Ha ?? Ne var onlar nasıl kaldırmış?

Ne bileyim?

Arayıp sorayım mı?

Ayyy! Sor! Hıı!

???

Ya evleri erkek dolu erkek biri kucaklayıvermiştir ben kaldıramam onu kaldıramam yaa!

Amaaaan sen de genç olacaksın ben neler kaldırırdım neler, ondan ağır yün halıları kaldırırdım!

Afferim çok iyi etmişsin? Ben de kendimi öyle hor kullanayım da bir an önce fıtıkmış kireçlenmeymiş diz ağrısıymış olayım da doktor doktor gezeyim!!

Sana hastalan diyen mi var, hem çok ağır değildir ki?

Kendinin eli değmiyor ki haberi olsun! Sucu içeri koduktan sonra yerine sürüyen ben, suyu dolduran ben. Ya bi gün sürahileri doldurmayı unutmuşum da çıkmışım diye susuz kalmış, surat astı, kızdı, küstü! Daha dandik plastik pompayla sürahiyi doldurmayı bilmiyor su sebili makimasını nasıl kullansın???

Evet eskiden çok ağır kaldırırdı, çok yorardı kendini. çok mu iyi oldu? Fıtıkları var!? Yani ameliyatlık değil çok şükür de ağrıları çok oluyor hele mevsim geçişlerinde. Doktorun biri de bir havluyu önce çok sıcak sonra buzlu suya bi bi daldırıp sırtına kompres yapın dedi. Ben elimi kaynar sulara daldıracam yani?

Ağrısı tuttu mu canından bezer, zaten karamsar, daha sabahtan ölsek gebersek de kurtulsaklarla kaprise başlar. Tamam ağrısı var ama çözüm arayacağına söver, moral bozar ve gebersek der. Niye ben de gebereceksim artık?

Masajlar, ovalamalar, ütü basmalar yaramaz. Söver de söver. Annem insanın yaşam enerjisini emiyor valla.

Ama çare aramaz. Ya gidelim doktora kuvvetli bi ağrı kesici versin, ağrı kesen merhemlerden versin! Yok ameliyat der! Ameliyatlık bişey yok! ilaç verir. Yok gitmez. Evde çile çekmek ve bana işkence etmek daha zevkli ki???

Demiyor ki hiç ben gençken enerjimden, kuvvetimden kendimi çok hor kullandım da böyle oldum bari Nazlı olmasın kıyamam.

Yoo hiç demez, aklına gelmez.

Senra da ben desem senin gibi mi olayım bozulur.

insan nasıl düşünmez ben anlamıyorum kızımın sağlığı daha iyi olsun yaşlılığında diye??

Hani öıretmenken hafta içi yorulur ama hafta sonunu da ev işine adardı çılgınlarcasına acısını çıkarır kendini cezalandırır gibi. Biz de odada hapisteyiz. çok yorulur sinirlenirdi sonra da, ağrıları bile olurdu bazen. Yapma o kadar deri anlamaz. Kadın tutalım deriz kıyamayız annemize güya iyiliğine dedik amaaan azar işitiriz , o kadar paramız mı varmış da bizim ne kadar masraflıymışız biz de haberimi mi varmış???

Kaç kere annemin salondan gelen gürültü ve sövmelerine kıyamayıp yanına gidip yardım etmek ya da o kadar yorma kendini dedim de azar işittim. Hatta adeta o anı beklemiş gibi patlarcasına kızardı. Kaç kere ağladım sana iyilik yaramaz zaten belin, sırtın ağrırsa bana ovalatma diye. Ama anlamaz gene yapar gene yapardı. Beni ağlattığı için de özür babında pasta. Yorgunken yapmış hele bi1 yeme! Hele bi!

öyle öyle şişko ve sivilceli oldum bi doktora götürmedi o zaman.

Ne yaptı çoook bilinçli öğretmen annem? Suratıma sarımsak sürdü.

Anca bi süre sonra ben kendim gittim doktora aşırı çoğalınca; hem sınav stresi hem ablamın ani evliliğinden dolayı annemin sinir patlamalarından etkilenerek.

Aa ne alakası var ki sivilcenle! iyi temizlemiyorsundur ondan!

Derdi. Ben mi??? O zamanlar kükürtlü sabun vardı eczaneden vermişlerdi onunla yıkardım. Ama kesin bendedir kabahat! Hep bendedir.

Yedirirdi yağlı, şekerli pasta, börek, çörek; ben zaten stresten iştahlıyım ama zaten hele bir yeme hele bir. işte o zaman eline bir koz geçmiş olurdu. Beni uzuuuun uzun azarlayıp suçlayıp ezip rahatlamak için bir fırsat elde etmiş olurdu! Hele bir yeme hele bir!

Tabi sivilceli bi şişko olursam daha iyiydi kimse kız yerine koymaz, dersime bakarım, sonra beni k,rükörüne evlendirir!

Koltukları çekecem, halıları taşıyacam orayı burayı silecem diye kendini yıprattı hasta etti ama demiyor ki Nazlı da böyle olmasın.

Hiç demiyor. Ben böyle deyince de ya bozulur üste çıkmaya çalışır ya kendi gücü kuvvetini över.

Kendine daha iyi baksaydın şimdi bu kadar ağrın olmaz, daha kolay hareket ederdin.

Ama ben de aynısı olayım ne var???
Bilgisayarını sordum Nazlı.
???
Ya demiyor musun bilgisayarım kesildi.
Ee.
E Nurettin bey'in oğluna sordum, bilgisayar bozulmuştur, tamirciye götürsün dedi! Ben dedim sana, aammaaaaan yepyeni bilgisayardıı...
Bilgisayar değil kesilen anne internet.
Ee sanki başka!
Başka tabi!
???
Bilgisayar sağlam.
E dedi tamir ettirsin!
Bozuk değil.
E sen demedin mi bilgisayar kesiliyor!
Bilgisayar değil kesilen internet!
E işte tamirci bul!
Bilgisayar değil ki kesilen anne internet başka bişey! Telefon hattı gibi hani.
Haaaa, öyleydi dii mi? Ee tamirciye götürmek lazım değil mi?
Değil!
Napcaz peki?
Ben hallettim.
Nasıl?
Ttneti aradım ya.
Haa ne zaman?
Geçende hani!
Hıı.
Ttnetle konuşurken annem, tepeme dikildi ve Taner bey anladı, gözünü ayırmadan beni dinledi ve izledi! Modeme giderken esas önümde dikildi! Anlayamadı bi türlü.
Bu kulak tıkanıklığı başıma bela oldu. Yanlış anlamaları durdurak bilmedi.

Ayağımın içine taş girdi diyor, çırpmak için kenara çekiliyorum bir yerde.

Annem aa külodunun içine taş mı girdi diye bağırıyor!

Niyeyse benim küldum ve ya oram buramla kaldı.
Laf vurma.

Bilmem kimden bahsediyor. Bi komşu. Annem onun çok olumsuz, kötücül olduğunu düşünüyor ki haklı.

Sonra diyor ki kadın sırf kötülük düşünüyormuş!

Hep kusur arıyormuş! Oysa insan kusur arasa çok kolay bulurmuş en yakınında bile.

Saymaya kalksan dur durak bilmezmişsin.

Ama bazen susmak gerekirmiş, idare etmek lazımmış. Yutmak lazımmış.

Yoksa herkesle kötü olurmuşsun.
Okuldayken ben aradı. Bir telaş bir korkuyla dur durak bilmeden dinlemeden konuşuyor.
Lavabo su akıtıyormuş da şöyleymiş böyleymiş napacakmışız ay çekemezmiş tamir mamir... Zor susturdum.
Hangi lavabo?
Ayy bi anlayamadın Nazlı lavabo lavabooo!
Kendi anlatabiliyor ama gerizeka kızı anlayamıyor bi! Andavallıyım valla!
Hangisi anne? Mutfak mı banyo mu misafir tuvaleti mi? Hangisi? Hangi aciliyette akıyor?????
Ayyy lavabo lavaboo!
Anne hangisiii??
üf yazlıktaki be yazlıktaki!
E söylesene müneccimmiyim ben?
Komşu aradı komşuu!
Hem ahmak hem sağırım bağırıyor ve uzatıyor.
Eee?
Akıyormuş yaptırın dedi.
Oluk oluk mu akıyormuş?
Ne? Aaaa??!!! Koyu koyu mu akıyormuş???
Dinlemediği için böyle yanlış anlaşılmalar çok oluyor...
Mesela bi komşunun medeni halini bana sordu, Alper beyle Nida hanım evli mi Nazlı?
Onlar kim yaa?
Ya hani yok mu şu blokta oturan uzun boylu adam, hani kadın kıvırcık saçlı?
Hıı.
Ha evliler mi?
Ne bileyim ben muhtar mıyım anne?
Yüzük takmıyor, görmedim ben hiç parmağında, ama aynı eve giriyorlar????
Bilmiyorum görmedim.
Evliller mi acaba?
Bilmiyorum anne.
Hayır bize ne de merak ettim ikisinde de yüzük yok ama aynı eve giriyorlar Nazlı.
Hiç bilmiyorum, bizi de alakadar etmez.
Tabi canım etmez bize ne?
Ama sonra benim evli olmadıklarını, ama beraber yaşadıklarını ima ettiğimi sanmış. Hatta başka komşulara da beraber yaşıyorlarmış galiba, nikahlı değillermiş demiş. Almış siteyi bir dedikodu.
iyi mi. Hatta çok sonra bu Alper bey bi başka komşuyla bu yüzden münakaşa etti.
Bi zaman sonra annemden unutulmaz cevap bana;
Evlilermiş Nazlı.
Kiim?
Alper beyle Nida hanım?
Onlar kimdi yaa?
Ya sen dedin ya evli değiller beraber yaşıyorlar!
Demedim. Kimler bilmiyorum bile.
Ay kızın sen dedin ya bizi ilgilendirmez dedin!
Kim onlar yahu anne ben tanımıyorum bile!???
Ya yok mu şu bloktaki çok uzun adam? Kıvırcık saçlı kadın!! Evlilermiş sen değiller dedin, bizi ilgilendirmez!
Sen dedin anne ben değil.
Ben bilmiyorum ki evliller mi?
E ben tanımıyorum bileee.
Ama sen demiştin bizi hiç ilgilendirmez??
Offff sen tahmin yürüttün ben de bize ne dedim anne?
Yoo sen dedin nikahsızlar?!
Off anne!! Sen yüzük görmedim ellerinde ama aynı eve giriyorlar diyordun?!
Hee!
Eee? Sen dedin işte belki de nikahlı değiller!
E sen bize ne ilgilendirmez dedin.
Hıı. Bize ne?
işte evlilermiş ama sen dedin nikahsızlar, nikahlılarmış canıım.
Ya ben demedim! Ben bize ne dedim! Offf!
Haa.
Sen tahmin yürüttün ben de dergi okuyordum, konu kapansın diye bize ne ki dedim.
Haa. Kavga çıkmış.
Ne kavgası?
Alper bey biriyle tartışmış.
Niye?
Sen kimden duydun nikahsızlar diye Nazlı?
Senden anne senden!
Ben bilmiyordum ki?
Ayy çıldıracağım!
Ay ne büyütüyorsun? Senden duyduum!
Ayy ay! Ben tanımıyorum bile yaa!
E kimden duydun?
Duymadıııııımmmm!
Aman ne kızıyorsun? Yani laf kulaklarına gitmiş kavga çıkmış, nikahlıyız diye bağırmış acamcağız.
????
Yazık çok kızmış?
Başkaları da konuşmuş demek.
Herhalde. Sen birine söyledin mi?
Kime söyleyecem yaa?
Ne bileyim. Yayılmış laf yazık. Nikah varmış.
iyi bize ne.
Tabi canım bize ne? Ama yani sen nikahsızlar herhalde deyince....?
Ay oynatacağım ben demediiiiiimmmmm!!
Ama ben senden duymuştum? Tabi başkasına dememişsindir de başkasından duymuşsundur diye dedim.
Of niye anlamıyorsun ki?
Neyi?
Ben demedim öyle bişey anne! Tanımıyorum bileeee. Sen tarif etmesen hatırlamam bile.
E nerden biliyorsundu o zaman?
Ay beni delirmeye mi çalışıyorsun yaa!!
Ay sana da bişey sorulmuyor be!
Ya sen tarif ettin ya adamı elinde yüzük görmedim dedin!
Ee?
Eee sonra acaba nikahsızlar mı ki dedin?
Ben mi??? Ben demedim!
Sen dedin seeen! Bana dedin! Ben de dergi bakıyordum, bize ne dedim konu değiştirdim!
Haaa?? öyle mi??? E ben kimden duydum evli değiller.
Duymadın!
Ama duydum biliyorum ben?!
Duymamışsındır anne!
Allah Allah?!
üf bize ne zaten?
Hıı tabi bize ne?!
çıldırtır bu diyaloglar! Demiştim ki çok uzatıyor diye susturmak için bize ne nikahlılar ve ya nikahsızlar, bizi ne ilgilendirir.
Annem de almış bu lafın içinden, beni yarım yurum dinlediğl için sadece nikahsızlar lafını!! içinden cımbızla çekmiş! Laf da burdan yayıldı belki!
Neyse lavabo konusuna dönelim.
Telefonda oluk oluk mu akıyormuş diye sormaz olaydım. Sen git bunu koyu koyu akıyormuş anla, sinirinden tansiyonun oynasın!
Diyor ki önce bana git bak yazlığa!
Okuldayım şimdi taa oraya nasıl gideyim anne? Kapıcıyı arayalım.
O ne yapacak anahtar bıraktırtmadın ki, bak işte ev doldu ev!
Ne doldu çok mu akıyormuş?
Ay sen dedin ya çok akıyor koyu koyuuu!
şimdi evde 2 lavabo var. Biri büyük banyodaki, diğeri benim tadilatını yaptırtıp kapaklı dolap eklettiğim eski misafir tuvaletindeki.
Annem çok sevdi, güya ben rahat kullanayım diye yenilettiğimiz tuvaleti kullanıyor sürekli! Güya büyük banyodakini annem bunu ben kullanacaktım ki kapıda beklemeler olmasın.
Nerdee.
Neyse kullansın da beni engelleyecek zamanda olmasa keşke.
Neyse dışardan gelince hemen ellerimizi yıkarız biz. Güya 2 lavabo var rahat yıkarız derdi. Ben nereye giriyorsam, önce ben giriyorum zira ben daha hızlıyım, benim peşimden oraya giriyor. Lavabo öbüründen küçük üstelik ama illa itiş itiş yıkayacak elini. illa dibimde. illa beni engelleyecek.
Ben elimi yıkarken dibimde durup bana çarpa çarpa sabun almaya çalışıyor. Pompalı sıvı sabun şişesiyle mücadele edip, beceremez ve küfreder.
Diğer lavaboda halbuki normal sabun var, orada değil benim dibimde bana çarparak ve engelleyerek yıkamayı seviyor.
Beceremiyor elinden düşürüyor, benden bekliyor, ne biçim şişe almışım???! Beni eleştirmek için bir fırsat doğmuş oluyor.
öbür tarafta yıkasaydın desen kendi evi değil miymiş istediği yerde yıkayamas mıymış???? Gibi şeyler söyler.
Ya sıvı sabun pompası da kullanılamaz mı artık???
Ben veremediğim zaman ne yyapıyorsa artık, mesela her sabah girdiğimde kilitlenmiş halde buluyorum şişeyi????
Her seferinde kıvırmana gerek yok ki üstüne bassan yeter diyorum. öyle yapıyormuş zaten!!
E nasıl kilitleniyor kapak????
şişeye de olduğu yerde basıp eline biraz sabun alamıyor. illa o kirli elle şişe avuçlanacak, elden kayıp düşürülecek, düşmezse de kapakla oynanıp kilitlecek, sabun çıkmayınca sinlrlenecek!
Ucu zaten lavaboya dönük, bir elini altına tutup öbürüyle azcık bassa yeter. Ama yok illa avuçlayıp kurcalayacak şişeyi...
Neyse bi yerden geldik mi de öyle. Sabunu almayı başardı mı da sabırsızlanıyor acele ediyor, beni de itiyor poposuyla kenara?
Bekliyorum bitirsin işini, ters bakıyor ne bekliyor da engelliyormuşum kendini? Durulayıp çıkaymışım ya!
Aynısı olmasın diye ben büyük banyonun lavabosuna gidiyorum el yıkamaya ki küçük yerde itişmeyelim.
Ne oluyor?
Peşlmden seğirtip dibime geliyor. Elimde sabunu köpürtürken hadi deyip elimden alıyor sabunu, tam ben durulayacakken kendi köpürtüyor.....
illa peşimde. Denedim ben nerde yıkıyorsam dibime geliyor. Popo popoya, ittire itişe sabun havlu musluk paylaşamayarak ve beni de kendini yavaşlatmakla suçlayarak yapıyor.
Kalkıp durulama için öbür tarafa gidiyorum. Bozuluyor efendim aman yememiş musluğu!
Uyamıyoruz artık.

Annem iyi duyamadığı için televizyonun sesini çok açıyor, banaysa sesler çok fazla geliyor, tansiyonum çıkıyor. Zaten bütün gün bir gürültüyle geçiyor bi de evde bangır bangır televizyon.

Dayanamıyor odama kaçıyorum, oraya bile geliyor da ses, neyse, bu seferde annem beni kendiyle ilgilenmemek, yalnız bırakmakla suçluyor!

Ses fazla geliyor, tansiyonum yüksek diyorum. Napayım duyamıyorum diyor.

Ama ben gidip oturacam yanında!???
Bi yerden dönerken çok rüzgar var diye arkama saklandı. işin traji komiğl bir de kemerime yapıştı. Tabi önünü de göremiyor, peşim sıra yürüyor.
E kaldırımın ucuna gelince ne başlar?
Yol! Ee yola gelince napılır? Bodoslama yürünür mü? Durulur, sağna soluna bakılmaz mı?
Ben de durdum, bizim ki de sanırsın çok hızlı yürüyormuş da aniden durmuş gibi; ki insanın kemerine 52 kiloluk annen yapışır, adeta asılırsa hızlı yürüyemiyorsun, bir de acayip rüzgar var üstelik; kütt diye bana çarptı, çarpmak ama nasıl var gücüyle beni itiyor. Bir yandan da yürüsene niye durdun diyor.
Ya yol var yol! Anne itekleme arabaaa!
çok komik gören ya da izleyen için, ama bana öyle gelmiyor!
Hala hadi diyerek abanıyor sırtıma!
Artık bir hışım dönecem öyle yapışmış ki dönemiyorum doğru dürüst!
Resmen yolda itiş kakışlı münakaşa ediyoruz.
Rüzgar varmış, göremiyormuş, iyi nefes alamıyormuş, ben de yürümüyormuşum, bir an önce eve varmak istiyormuş artık çok da yorulmuş.
Yani ben de o an dikkatsiz olsam ezilip gebereceğiz. Ya geniş ve yoğun bir yol değil, ara sokak, ama salak insanlar evinin garajından çıkarken bile hız yapıyor.
Bi keresinde karşı siteden çıkan bi araç nerdeyse anneme çarpacaktı.
Böyle itiş kakışlar bir de annemin asıcak-soğuk algısına göre hareket etmek istediği zamanlarda olur.
Sabit fikirli olduğu için , kendi ne zaman sıcaklanır ya da üşürse ayyynısının tıpkısını benim hissedeceğimi sanır, ya da bekler.
Bana zorla bikey giydirmeye çalışmak daha zor tabi, ama ısssrarla sırtına koyar!
Fakat çıkartmak daha kolay; yapışır yakasına fakan soydurmak için uğraşır.
Dellrtir insanı bir de haykırır çok sıcak diye. Sen sıcaklandın belki ben sıcaklanmadım??? öyle bişey olamaz!
Annem karar verecek buna!

acıktık biz. üşüdük biz. sıcalandık biz. bize yeter. biz istemeyiz. biz sevmeyiz. ...... biz biz biz. sanırsın kızı değil klonuyum! ve ya emekli yaşlı kocası.
kendi istiyormuş köye yerleşmek ama ben engelliyormuşum, ya da yazlıkda yaşar gidermişiz, hem kediler doyarmış. ama ben dönelim diyormuşum!!

ne kadar vicdansızmışım! hiç acımıyormuşum kedilere, sevgisizmişim!!

işte beni suçlayabileceği bir mesele daha!!

se ya. sen bana acımıyorsun! bana yok vicdanın!
ben miiii????
sen ya. o kadar yolu ben nasıl gidip gelecem her gün??? sonra diyeceksin ki geç geliyorsun!!
aman mecbursun da sanki gitmeye otur!!
tabi. işsizken bildin değerimi!! eleştirip durdurn, başıma kakrın!! şimdi sokak kedileri için feda edeceğim kendimi ne güzel!!

29.09.2015

damdaki Nazlı

Sabah sabah yine daha günaydın falan demeden önümü kesiyor. Tabi tuvalete gitmiş, yüzümü yıkamış ya da su içmiş de değilim.

Daha demin kalktım. Ama benden ne bekliyor bilin?

Tabi benden önce kalkmış, planlar yapmış, beklemiş. Bana da yapmak düşüyor. Benim hiç düşünüp o güzel başımı yormama gerek yok ki. Ben sadece bana söyleneni yapsam yeter!

Dama çıkmak!

Sabah kalktığım anda önümde dururp vıvırvır taleplerini dile getiriyor.

Televizyon çıkmıyor, anten kaymış, dama çık bak düzelt!

Eski antenler yok ki artık. Başka bi şey olmuştur. Uydudan muydudan. Yok ama sen bi yudum su içmeden, kahvaltı etmeden, yüzünü yıkamadan falan koooş dama.
Sabah sabah yine daha günaydın falan demeden önümü kesiyor. Tabi tuvalete gitmiş, yüzümü yıkamış ya da su içmiş de değilim.

Daha demin kalktım. Ama benden ne bekliyor bilin?

Tabi benden önce kalkmış, planlar yapmış, beklemiş. Bana da yapmak düşüyor. Benim hiç düşünüp o güzel başımı yormama gerek yok ki. Ben sadece bana söyleneni yapsam yeter!

Dama çıkmak!

Sabah kalktığım anda önümde dururp vıvırvır taleplerini dile getiriyor.

Televizyon çıkmıyor, anten kaymış, dama çık bak düzelt!

Eski antenler yok ki artık. Başka bi şey olmuştur. Uydudan muydudan. Yok ama sen bi yudum su içmeden, kahvaltı etmeden, yüzünü yıkamadan falan koooş dama.
Nazlıı!
Efendim.
şu çocukları git sev bari.
Sebep?
Ay laf çıkmış Nazlı hanım çocukları sevmiyor diye.
Niye?
Ne bileyim, çıkmış işte git şunlarla ilgilen bari.
Oldu işim yok.
Hadiii.
Durmuş bekliyor gidip sevmemi.
Ben de yürüyüp gidiyorum.
Ama diyor laf çıkmış çocuk sevmiyorsun diye. çok üzülmüş.
Seveyimmiş bari.
öğretmenim diye çocuklara bedava ve sürekli terbiye, eğitim, ders ve ödev yaptırmam lazım.
öğretmenim diye tüm çocukları sevmek, öpmek, koklamak, sarmalamak zorundayım.
Bak sonra sevmiyor çocukları derler.
Bi zaman da öğretmenim diye bana ödev yaptırtmak isterlerdi. Daha doğrusu annem benden bahsederken teklif edermiş Nazlı yardım etsin diye. Bi ara birileri beni bedava kreş sanmıştı.
Annem de rahat kabul etmiş gelsinler demişti.
şimdiye kadar

kimbilir kaç kez ve kaç yıl akneyle uğraştım. Uzmanı olacam artık.

Piyasada kullanmadığım krem ilaç falan kalmadı.

ilk zamanlar hiiç takan olmadı. Ruhu duymadı, umrunda olmadı. Haliyle doktora da götüren olmadı.

Neyse bir süre sonra sorun çözülür gibi oldu. Ama tam atlatıyor gibiydim sınav stresi, ablamın ani evliliğinin annemin üzerinde yarattığı şok etki derken psikoloji diye bişey kalmadı. Gene bastı sivilceler. önünü almaya çalıştım, hafifledi. Ama yıllar sonra yeniden hortladı ama bu sefer her zamankinden daha fenaydı. Sivilce değil çıbandı mübarek.

Meğersem hormonalmiş. Doğum kontrol hapı ve roaccutane aknetrentle düzeldi.

Ama ne zaman asabım bozulsa ve hormonlarım dengesizleşse hooop çıkıyor sana 3 sivilce.

Neyse.

Canlar bende yaş 35 ama halaaaa sivilce çıkarıyorum. Yani 20 yıldır mücadele ettiğim bir durum.

Bunca zamanda annem hiiç öğrenememiş????

Mesela ilk zamanlar doktor tavsiyesiyle zayıflamıştım. Yetişme çağındayken ders stresiydi falandı, annemle ne zaman atışsak; annem bol bol pasta börek çörek

yapar dayardı burnuma. Ben bilmeden yerdim, valla ne kilo alırsın ne akne çıkar derdi. Zaten hele bir yeme?!

Başına kakar durur, nankör olursun; emekti masrafdı. Sıkıysa yeme.

Neyse kilo verdim, abur cubur, bahatlı falan şeyleri kestim, tedavi oldum.

Genelde geçti, bazen nüksetti.

Bunca yıl, uğraş, ilaçlar, kremler; annem hala tam öğrenemedi neyden çıkıyor akne.

Dün diyor ki çok yeme de çikolata sivilcen çıkmasın.

çikolatadan değil ki.

E neyden ya hep çikolatadan!

Yıllarca denedim çikolatanın dibini bulsam çıkmıyor; iki parça cips yesem zorrrt sivilce.
O ne öyle yyaa?? Olmaz ki öyle şey!

Bilimkurgu işte.

Neyse ne olacak şey değil, saçma! Olmazki.

Zaten sürreel.

Neyse ne ayol! Aaaa olacak şey mi.

işte bilim kurgu ondan.

Ammaaaan. Ne saçma.

Zaten teması o, olmayacak şeyi olabilir gibi gösterip konu uydurmak.

Aman konu mu bitti.

E bitirdiler.

Bitmez, böyle saçmalık da olmaaazzzq izlemem ben!

çevir o zaman.....

çevirmek yerine izleyip beğenmemek, eleştirmek ve nefret etmek daha eğlenceli geliyor.

Annem sevmez öyle bilimkurgunun herl türüsünü. Komedi de sevmez, kamik gelmiyor, yabancı dizileri hiiç anlamaz. Benden tercüme bekliyor adeta; nesi komik ki bunun????

Drama. Ağlak zırlak siniri bozuk dramalar.

27.09.2015

Aynı filmlerdeki gibi;
hani film başladığı anda herşey çok yolunda güzel gidiyorsa anlarsın ki kötü bişey olacak. Aynı öyle günümüz.
O kadar anlamıyor unutuyor ki teknolojiyle ilgili şeyleri; 10 yıllık kapaklı telefonunu öğrenemedi gitti.
Bi anlattım mı bi süre gidiyor ama birkaç hafta geçse hoop unutmuş.
Nazlıı bu nasıl açılıyor diye ben tuvaletteyken bie içeri daldığı olur.
Yada katlanan kapağı açar sonra bana getirir bu nasıl açıluyordu?
Açmışsın işte anne konuşabilirsin!
Kapağı kapatır ve kulağına dayar, alooo! E bu konuşmuyor!
Kapattın çünkü.
Hı??
Kapattın!
Yok açtım işte!
Az önce açmıştın ben zaten açmışsın deyince geri kapattın.
E konuşulmaz mı böyle??
Ayyyy!

bilgisayar-internet nedir___ ne alalım __ geçmiş zaman

Noldu?
internet kesik.
ödememişsindir faturayı.
ödedim, ödemesem de kesilmiyor ki.
Allah Allah ne olacaktı ya?!
Faiz biniyor kesilmiyor ki.
Niye kesik ya demek ödemedin!
Ay ne diyorum ben şimdi?
E niye kesik olacak ya Nazlı! (bıyık altından sırıtarak kusurunu buldum işte dercesine)
teknik bir sorun herhalde.
Bilgisayar mı bozuldu! Ay yeni aldık onca masraf!
Bilgisayardan değil anne!
Neyden olacak ya? Ailah Allaaaah!
Ohooo kimbilir neyden?
E neyden olabilir ki başka faturayı ödedim diyorsun demek bilgisayar bozuldu! Amaaaan masraf şimdi!
Ayyy ttnette sorun vardır!
Neyde?
Telekom telekomun verdiği internette yani.


Aman gereksiz zaten hiç olmasa da olur! Bize lazım değll ki iş yeri mi burası!
Annemin 20 yıllık desturu! Burası iş yeri değil ki bize lazım olsun bilgisayar internet!!


Zamanında elimize bi para geçmişti: güya annem bize soruyor ama laf olsun diye, çok modern bir anne olduğunu kanıtlayacak!

 Ama aslında çoktaaaan karar vermiş!

Ablam kima alalım dedi. Yok efendim çok elektrik yakarmış nasıl ödeyecekmişiz. 
Ben bilgisayar alalım dedim. Ne gerek varmış evde bilgisayara? iş yeri miymiş burası? iş yerinde olurmuş bilgisayar dediğin! Bize lazım olmazmış ki!


Annem çok ileri görüşlü ve önsezili olduğunu iddia eder. Ama değil. Gerçi klima hala sevmez, hem yüksek fatura korkusu hem tv de duyduğu mikroplardan korkar. Ve hala bilgisayarın bize gerekmeyeceğine inanıyor. Hatta emin. iş yeri değil ki ev. 

Annem teknoloji çağına hiç yetişemedi zaten. Bazı arkadaşları akıllı telefon, tablet kullanıyor annem daha tvyi açamıyor bazen o kadar.
Anlatsan da anlamaz. Yani iş ödev falan yapacaksam okuldan bakayımmış internete evde gerek yokmuş ki.


Hatta hiç olmasa diye söylenir. Boşa zaman çalıyormuş iş yapmıyormuşum bu yüzden!
Keşke internet hiç olmasa da ben de tüm gün evde o seneleeerce hakaret ettiği, aşağı gördüğü aptal ev kadınları gibi sırf temizlik yapsam! 

Oysa aptal ev kadınları diye ne hakaretler ederdi, boş bulurdu, zavallılar derdi, anca kocasının altına yatar bunlar am karısı bunlar anca diye söverdi. şimdi en büyük hayranı!

Ha elimize geçen parayla ne mi aldı? Bilgisayar değil klima da değil.
Tabak çanak takımı bilmem kaç parça! Hem de 2 takım! çeyizmiş!


Tabi ki kendi zevkine göre! Ablam bile beğenip kullanmıyor evinde. Benimki mi? Vitrinin içinde duruyor. Annem bazen iş olsun diye ya da 62 parça yemek takımımı görüp evliliğe heves edeyim diye çıkar da yıkayalım der. Kullanmadığımız şeyi niye yıkayıp kurulayıp parlatacağız ki?
Kullanııın mı dediniz? Asssla olmazmış. Sanki tabak takımım da evleninceye kadar bakire kalmalı!