30.09.2015

Diyalog gibi bişey 1:
Göze de sürülüyor mu o?
Göz çevresi kremi zaten o.
Hangisi? O mu?
Hıı bu?
Yok bu sivilce kremi.
Hayır göz çevresi.
Ama sen bana demiştin, bu sivilce için diye.
Yoo demedim.
Dedin?
Demedim anne göz çevresi bu, sivilce şuu.
E ben bunu şu sivilceme sürmüştüm sen sivilce deyince.
Göz kremi o.
Hıı? Hangisi sivilce?
şu?
Bu nasıl sürülecek?
Sivilcenin üstüne.
Süreyim o zaman.....
Diyalog gibi bişey 2:
Kahretsin Allah belasını versi! Ne boktan şey bu Nazlıı! Akıtıyor bu sıkılmıyor bu! Ayyyyy ay delirecem delirecem ayy!
Böcek ilacını sıkamamış, görmüyor ki gözü, gözlüğünü de hep takmıyor. üstüne başına sıkmış. Bi de bozuk bu diye kızıyor, ne bi.im ilaç almışım!!???
Lens mi taksın? El becerisini kaybetmiş nasıl takacak? Uğraşamaz. çizdirsin mi? Güvenmiyormuş ölürmüşüz daha iyi.
Sonra da göremiyor. Ama eskiden göremese bile fazla, el becerisi vardı, el yordamıyla fırt fırt bulurdu, becerirdi; o da kaybolmuş şimdi.
Hem sinirleniyor, sövüyor, söyleniyor; hem de hala sıkmaya çalışıyor üzerine geliyor. Bir de bana vermemek için bırakmıyor ilacı. Kendi sıkacakmış. Ters tutmuş ama...
Elinden zorla aldım zorla benim üstümü de batırdı sonunda.
Yok elleri de hissiyatını kaybetmiş. Parfümü bile sıkamıyor. Gözü fısfıs yerini görmüyor hadi, eli de hissetmiyor. Bana sıktırıyor. Sonra da sıktığım yeri beğenmiyor.
Daha ağağı sıkacaktın yaa. Ay çok aşağı oldu! Kulağıma kaçacak Nazlı! Böylefotoğraf çektirirken poz vermesi kadar kısa sürede sıkmamı bekliyor, elime şişeyl zorla bırakırken. Kımıldama da sıkayım bi dur dur demek zorunda kalıyorum. Hatta bazen bebek gibi yakalayıp tutmam gerekiyor...
Aceleci, ve kendi düşüncesine daldı mı duymaz. O kadar acıkmış ki bir gün ablamları ziyaretten döndüğümüzde havaalanında beklerken. Evden hazırladığımız sandviçi bir ısırışı var, bırak peçeteyi streç filmiyle yedi.
Ben durdurana kadar yuttu. Bi de böyle zorla elinden alacakmışım gibi garip tavırlar. Ya dur dur açalım!
Demeye kalmıyor.
Streç filme sardıran kendi ama ne görüyor ne eli hissediyor. Bir kısmını açamadı ama tıktı ağzına.
Ben de o sırada koca bebeğimin meyve suyunu açıyorum, yetişinceye kadar....
Durdur anne açılmadı.
Duymuyor dalmış.
Açılmadı streçi anne!
Duymuyor.
Anne!
Hart hurt hart hurt ağzında!
Saniyeler içinde elimdekileri bırakıp elini tutuncaya kadar yuttu bile!
Böyle daldı mı ruhu duymaz, elle müdehale etmezsen dikkatini çekemezsin. Elini tutup çektim. Elinden maması alınan çocuk gibi böyle itirazı.
Açılmadı ki streçi yedin!
Açamadın mı sen daha meyve suyumu????
Kendi açamıyor. Açmaya kalksa da hep döküp saçıyor artık. çubuk krekarler yerlere saçılır, meyve suları etrafa sıçrar. Bi tek kendini ve etrafını değil beni de bulayabilir.
Yedin ya yedin!
Yicem tabi acıktım Nazlı! Aa.
Anne streç filmini yedin!
?????
Ver şunu iyice açayım.
Açtım ben!
Açılmamış işte bak!
insan ağzında fark eder bu ne diye yaa yuttu!????
E niye söylemiyorsun????
Bi de bu var; duymadığının farkında değil ki. Söylemediğimi iddia eder.
Ama en güzeli ben karşıdan karşıya geçerken arkamdan seslenip durmasıydı. Orta refü#e gelinde döndüm baktım. Sinirleniyor bana, el kol hareketleriyle bakmıyorsu sesleniyorum, paran var mı diyor.
Yolun ortasındayım nasıl bakayım diyorum, dediğini duyamayıp, fırsat bulup yanına geri dönünce.
Sesleniyormuş bakmamışım.
Karşıya geçiyorum anne nasıl bakayım???
Döön! O kadar seslendim.
Döndüm ya işte.
Hemen dönseydin!
Yolun ortasında mı dönecem anne arabalar gelirken yaa???
Ne var bakıverseydin!
Arabalr üzerime sürerken durup sana bakayım???
Dur diyen mi var sana???? Yürürken bak!
Vücudum düz yürüsün kafam sana mı dönsün???
Ay ne var sanki bunda???
Hem saçma hem tehlikeli, sana bakacam derken tepeleneyim mi???
Bu tartışma sokakta oluyor. Bana seslenmesinin sebebi paran var mı demekmiş? Niye param olmayacaksa? Parasızken bile bu kadar sormazdı. Nasıl bir kabus senaryosu yazdıysa artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder