Mağazanın birinde astarsız ince bi ceket beğendi. Güzel ceket ama Mersin'in havasına uyacak bişey değil. Mersin ya serindir ya hamam gibi ve annem gibi kireçlenme, fıtık gibi sorunları olan birine ne terlemek ne üşümek iyi geliyor.
Yani bu tür gömleksi ceketlerin yeri bir türlü olmuyor anneme. Ya ince geliyor ya kalın.
Biiyorum çünkü en az 5 tane böyle ceket var evde. Giyer ya kalın gelir terler, üstümda kuruyacak sırtım ağrıyacak diye tedirgin olur, daha doğrusu gerilir ve beni gerer. Sürekli endişelenir, söylenir, ne önersen beğenmez, tersler. Zaten huzursuz olan annem iyiye huzursuz olur seninkini de kaçırır. Ama umrunda da olmaz. Mesela bikey yapıyor ya da biiriyle konuşuyorsun kırk yılda bir hareket etmişiz. ikide bir konuşmamı bölerek ya mendil ister ya peçete. Kımıldanır homurdanır durur.
Evet endişesinde haklı, kalın gelmesi iyi değil. Dediği çıkar tabi sonunda. Ama ince gelecek bir havaysa da aynı. Bu defada oradan esiyor buradan üflüyor diye huysuzlanır, cereyan oluyormuş diye ikide bir yer değiştirir, değiştirtir.
Tabi bir de o andaki kendi hissine göre senin de durumuna karar verir. Kendi sıcaklanmışsa ben de sıcaklanacağım, kendi üşüyorsa ben de üşüyeceğim. Bir de bunun mücadelesini verirsin çünkü kendine göre soydurup giydirmek için uğraşır.
Nazlı sıcak geldiyse üstünü çıkar.
Nazlı üşüysen önünü kapat, sırtına bişey isteyelim. Diceksiniz ki seni düşünüyor. Ama kendi hissine göre karar veriyor ve dayatıyor.
Yo üşümüyorum de. Ha demiyorum sanki. Kabul etmiyor. Mesela bi şal bulduruyor her nerdeysek, illa o sırta alınacak.
Sanki kendi değll ben yaşlıyım.
Bunun için de kavga edilir mi diyeceksiniz. Zorluyor bu yüzden ediliyor.
Israrla bana kırka giydirdi, ya da soydurur. Dediğl yapılana dek susmuyor. Bir de dayatmacı olmamak içln en masum yüz ve ses ifadeleriyle evladının herrr şeyini düşünen mükemmel anne rolüne bürünüyor.
Yok üşümüyorum anne.
Dediği yapılana kadar 5-10 dk da bir benzer cümlelerle hatırlatılıp insanın gerilmesine neden olur. Ne yani üşüdüğümü anlayamayacak kadar mı beyinsizim!
Aman Nazlı üşümesin, aman teri üstünde kurumasın, aaayyy sıcak yemekten ağzı yanmasın; ama göz göre göre mutsuz ve boktan bir evlilik yapsın!!
işte bu ceket olayını biliyorum ama kendi hep unutuyor. Hani her seferinde pişman, her pişman olduğunda küfürbaz, eve dönünce kırk yılda bir gittiğimiz yerden evde fırtınalar eser.
Adeta güzel anlara düşman. Muhakkak nasıl gezi-tatil sonrası kavga çıkarır, bu akşm ya da akşamüstü gezmelerinden sonra sinir krizi geçirir. Muhakkak. En azından bahane cekettir!
Anın tadını kaçırmayı sever yaşamayı değil, hatta sonrasında güzel anın bir kez daha zıkkım olması için uğraşır gibidir. Niyeyse mutluluğu hak etmediğimizi mi düşünüyor, mutluluğa mı karşı; ne zaman güzel vakit geçlrsek ardından onun acısı çıkıyor. Yani ben arkadaşlarımla da güzel vakit geçirip dönmüş olsam da aynı ailecek de olsa aynı.
illa o anda da zıkkım edilecek sonrasında da zıkkım olması parlatılacak.
Hani giyemiyorsun desem şimdi böyle ceket almayacak ama mağazada öyle bir tavır takınıyor ki, rollerden rol beğen adeta.
Yani annesinin çok beğendiği ceketi almasına engel olan hain kötü pinti evlat muamelesi. şöyle en masum en yavru kedi bakışıyla, sesiyle, mimiği jesti el hareketiyle; almayayım mı yani sende der.
Giyemezsin alma başka bikey alalım desen, elinden şekeri alınmış bebe kadar içli ve masum boynunu büker, öyle bakışlar atar. Gören beni pinti, kötü kalpli ennesinden esirgeyen biri sansın.
Mesela; tamama sen öyle diyorsan almayayım o zaman. Engelliyormuşum gibi.
Hani tatlı alırken de öyle ya. Ben yemem desem almaz ama sonra almadığına pişman beni suçlar. E kendine alaydın yiyeydin.
her konuda beni engelleyen kendi, ama o ben onu engelliyorum diye düşünüyor.
Haliyle alma giyemiyorsun demiyorum. iyi al diyorum madem beğendin. Ama sanki istediğl benim aldırmamam ve benim hakkımda yanlış izlenim yaratmakmış gibi ısrarla alma dememi sağlamaya çalışıyor.
Ben de anlıyorum artık, beğendiysen al diyorum. Bu defa da bu cevap yetmiyor.
Beğenmiş de işte bence giymeye yeri olur muymuş yani???
Olmayacak elbet, senede 2 kere ancak çıkarız akşam. Cidden. Ee nerde giyecek? öyle demiyorum ısrarla.
Hem kararı bana bırakmak istiyor hem sonra beni suçlamak. Beni suçlamak için bahaneye ihtiyacı yok ki, baştan aşağı kusur doluyum ki zaten gözünde.
Al diyorum beğendin.
Ama nerede giyeceğim?
Ablamlar gelince. Yada gidince.
Amaan senede 5-10! (???)
olsun güzel, beğendin de.
çok pahalı ama Nazlı.
Taksitle veririz.
Alma diyeyim diye daha bin takla. Demiyorum. Hem o izlenim bırakması hem sonra evde o beğendiği şeyi dilinden düşürmeyip beni suçlamasını duymak istemiyorum.
Gerçi al deyince de ben suçluyum sonrasında. Hiç giyemiyormuş ki olmuyormuş ikte yeri niye almışsaymış ben de hiç engellememişim boşa masraf!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder