sebze meyve reyonunda 1 saat deterjanlara 30 saniye bile sabrı yok. ay hadi çok yorulmuş ama!!
tabi sebze meyve alır ama torbaların ağzını hiç bağlamaz. sonra bir şekilde kasaya koyarken ya yere ya sepete dökülür saçılır. annem sinirlenir kim toplar peki. ben eşşk gibi ben toplarım ve hiç acımaz.
kızım yerlerden sebze topluyor yazık demez, beli ağrır demez; nazlı götünü eğe büke çıkara çıkara toplasın dökülenleri eşşek gibi.
e sen bağla. ben bağlarım zaten ama yetişmek imkansız.
her zman aynı. hiç ders almaz. bu kez dökülmesin bari demez. gene aynı gene aynı.
alır ben bağlarım. ama kaşla göz arasında başka torbaları atıveriri alışveriş arasına, ne almışız bundan aldık mi diyerekten bakarken açar bağlarını öyle bırakır. hatta bunları kim bağlamış diye sinirlendiği bile oldu.
dökülüyor sonra bir yerlere dedim. toplarsın dedi sinirle.
evde sonra ne kadar zor oluyormuş benim haberim varmıymış??
ha senin benden haberin var sanki. hiiiiç umrunda değil. belki eğilip bükülmemden hoşnuttur bile. kendince beni ezmiştir falan ha.
bağlayalım şunu diyorum bişeyi verirken bağlama evde zor oluyor diye kızıp çekiştiriyor elimden. e dökülüyor sonra oraya buraya.
ay dökülsün nazlı aaaaa!
ben topluyorum ama.
iyi topla. Allah Allaaahhh!! topla ne var??
tabi bir tek kendinin gururu var. bende ne gezer? ne haddime??
_______________
torba sevgisi ayrı mesele. sonra evde torbaları yırtmadan açmak ister. yazıkmış lazım olurmuş
ha ben lazım değilim yerlerden döküntü toplamaya yararım...
hem sinir oluyorum, hem zaten yorulmuş oluyorum, hem gücüme gidiyor hem ters hareketler yapıyorum. bir de hepsini almamı bekliyor. yuvarlanaların da peşinden salak gibi koşacağım.
bayılır torbaya.
illa da bana torbayla taşıtmak ister bişeyleri.
bir zaman elinde taşımak modaydı defter kitaplarını, hala da var da. annem sinir olur illa poşetlerdi.
torba yani öyle düzgün bişey de değil. uyduruk, kırışık, hatta lekeli market torbası.
üniversiteye giderken bile yaptı aynı şeyi.
madem çantamdan bıkmışım torbayla taşıyayımmış.
iial a elime torba sıkıştırır.
hatta ben başka bişeyle ilgilenirken eşyalarımı torbaya koyar verirdi.
çok şahane bişey yapmış gibi.
gözlüklü, sivilceli, şişko, kahkülü kısacık kesilmiş, yetim besleme gibi bir öğrenci elinde de market poşetiyle gidecek okula.. okula gel de mendil yatır barı sırtıma.
___________
market arabasını sürme konusunda da yarışta.
hı.
hep ben sürüyormuşum. bayılıyorum sanki beli sırtı ağrımasın diye .
yok ben süreceğim diyor sonra söylene söylene sinirleniyor işte. hem ben sürecem diyor hem de söyleniyor. böylece bana annesini yoran kötü evlat numarası görüntüsü fala yaratması var...
kötü evlat nazlı annesine market arabası sürdürüp yoruyor, yaşlı annesinin fıtıkları ağrıyor ama
nazlı arabayı almıyor, zavallı anne kötü kalpli pis hain evlat.
eve geliyoruz, bir süre sonra aaaaa diyor yepyeni botun çizilmiş ayyyya ay nazlı ay!!!
kendi çizdi. market arabasını bana çarpıp durduğu yermedi ayağımın da üzerinden geçmeye kalktı.
bir de bana kıymet bilmez muamelesi yapmaya kalkıyor.
sen çaptığında oldu ya.
ben ne zama çarptım kızım sana??
market arabasıyla çarptın ya o zaman.
aman sende!! sen de giymeyeydin o zaman! niye giydin yepyeni şeyi!!
tabi annem gibi yeni şeyler alıp dolapta senelerce ellemeden bekletmeliyim...
sen dedin ya giy bari diye seni dinledim.
aman sen de sanki hep dinliyor da.
hep onu dinlesem kendine hiç bakmayan, evden çıkmayan, sadece pencereden izleyen eskilerini giyen bir zavallı olacağım.
-----
tabi bir şeylere bakarken hep tırmalandım nazzlııı bu kaça? elime verecek ya carrrttt elimi çizer. tırnaklar. gene benden habersiz saçımı düzeltmeye kalktı, ben o sırada onun istediği üzerine bişeyin tarihine bakıyorum. zort parmak gözde.
sürekli düzeltilecek yamuk biriyim ya. saçım bilmem ne ne olmuş. tabiii öyle olmaz!!! düzelt annen nasıl istyorsa öyle duracak saçın!!
----
tabi markette de kendi istedikleri alınacak.
aa tatlı patates varmış diyorum nasıl ki tadı.
hayır diyor hiç iyi değil hiç!
bi denesek bir daha.
ay yok hiç değil iyi berbat.
ben yerim bi.
yok nazlı aaa! kötü tadı feci.
nasıl mesela.
acayip sevmezsin.
kendi sevmemiş mesele o. yediği de teee çocukluğunda yarım yüzyıl önce. bir daha denemesine gerek yok. karar verildi bitti!! yenmeyecek!!! o kadar.
alınmadı. sen al koy sepete.
hıı. yedirir zaten evde. kendi istediği şekilde yumurtayı yemiyorum diye bile kavga çıkarıyor.
tabi zeytin alırken de kendi sevdiği zeytin alınıyor.
benimkinden de 250gram alayım. yok. iyi değilmiş o berbatmış tadı. sen yeme ben yerim. yenecek gibi değilmiş o. yürüyüp gider.
hayıııır merak etmeyin. öyle büyük büyük oynamaz bu rolleri.
minimal oynar ki kimse kızından esirgiyor demesin.
tam aksi bana itiraz edeceği, benim hatalı imajı çizeceğim şeyleri büyük oynar, konuşur ki; duyan benim kabahatli olduğumu düşünsün..
deterjan alacağız. itiraz edip duruyor, söylenip duruyor. çok yorulmuş da ay artık bitmiş de yaşlıymış da ay!!! zaten arabayı sürüyormuş, yorulmuş çok!!
imaj; kötü hain evlat nazlı yaşlı ve yorgun annesine hiç acımıyor, oyalayarak ayakta bekletiyor, üstelik market arabasını da annesine sürdürüp fıtıklarını azdırıyor. ttüüüüüüü pis evlat piiisss..
...
çanta kaybetme meselesi de var.
çantan ağırdır arabaya bırak sen git bilmem ne al.
daha önce de olduğu için tembihledim. aman canım tamam aaaa dedi.
kendi için kendi malı çok kıymetlidir. hele kimliği. ödü kopar ödü. bir yerde çıkartması gerese çıkarmamak için uğraşır. sonra da korkusundan stres yapa yapa defalarca kontrol eder kimliğini almış mı çantasına koymuş mu??
ama gene aynı ben bilmemneleri alırken kendisi bırakmış gezmiş. baktım peynir kısmında.
araba nerede?
ne arabası.
market arabası anne.
bilmem nerede?
ben de sana soruyorum işte.
ben ne bileyim?
sana bıraktım ya nasıl bilmezsin yaa.
aaa bana mı bırakmıştın.
sen dedin ya çantanı da koy git meyve suyu al.
aaaa doğruuu ee araba nerede?
sen nerede bıraktın yaa..
sebzelerin orada bırakıp gitmiş. kendi çantasına sıkı sıkı yapışır, kendi malı kıymetli ama sadece başkasınınkinin farkında bile değil.
aman ne bilsinmiş unutmuş ben aldım sanmış.
____
kasada da tartışma. illa kendi boşaltırmış market arabasını. eğilip eğilip kalkması doğru değil ki. yok yapacakmış. ittiriyor bir de beni. bir yandan da söyleniyor beli ağrımış, çok yorulmuş, yaşlıymış o.
ben yaşlısın desem ima etsem nefret eder çok kızar. hatta üste çıkmak için iyi gebereyim bari der. ama kendi böyle söylenerek, benim onun yorulmasına sebep olduğum imajını çizmeye çalışıyor!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder