30.09.2014

nazlı yapar _ apartman yöneticileri ve ev sahipleri kompleksleri _ çöpçü ruhlu komşu teyze

nazlı yapar.
neyi?
pis işleri!!

eski apartmanımızdayken site yönetiminde bir sorun oldu. site yöneticisi istifa etti. tabi aslında blöftü yaptığı ama herkes usanmış. zira kendini apartman yöneticisi yerine apartmanın padişahı ya da sahibi gibi görmeye başlamıştı. her kararı kendi kendine alıyor, herşeyin hesabını soruyor ve kendi işine gelen şeyleri apartmanın aidat parasıyla hallediyordu.
şimdiye kadar en az durbakayıııım 6 apartman ya da sitede oturmuşum ve site yöneticisinin padişah kompleksi hep olmuş, az ya da çok.

mesela bir tanesi apartmanın ardiye gibi kalmış odalarını kendi malı ilan etmiş, yok ilan etmiyor alenen kendine ilan etmiş; kendi eski eşyalarını sakmalamak için kullanırdı.
başka biri çok geniş bırakılmış havalandırma boşluğuna, kendi katında bir zemin çektirip yine kendine ardiye yapmıştı. banyolar hava alamazdı, kimseninse şikayet etmeye hakkı yok gibi davranırdı.
zaten çoğu ses çıkaramazdı, öyle alışmışlar hatta bağımlılık yapmış ki bir erkek tarafından ezilmek, haklarının yenmesi ve baskı altında kalmak, onlara normal gelirdi.
bir başkası ise asansörü kendinin varsayardı. çünkü apartman kendi arsasına yapılmış!!! hem öyle hem ilk taşınıp oturan kendiydi, hem de en üst kattaydı. zaman zaman herkese asansör nasıl kullanılır brifingi verirdi, ona göre kimse kullanmayı bilmiyordu. üstelik asansör kendine aitti yani bize bahşetmesi bir lütuftu! sanki kimse asansör görmemiş hayatında. hem zaten asansör kendi malı olamaz. müteahhitin arsa karşılığı verdiği daireleri çoktan satmış, yani herkes gibi tek bir daireye sahip. ama bunu kabullenemiyordu apartman da kendinin asansör de kendinin. hem nasıl kullanılır anlatıyor da zaten asansörü bulmak mesele. en üst katta ya orada tutmak ve istediği an kullanabilmek çin kapısını açık bırakırdı kapısının önüne taş koyarak!!!!


ha bir de en üst katta oturan insan kompleksi var!
çok kişide gördüm, herkes aynı değildir ama.
en üst kattaki dairelerde oturanlar kendilerini daha mühim görüyordu, sana tepeden bakar, konuşurken de bir şey alt tabakalarla konuşuyormuş gibi bir hale gelirlerdi. hep laf arasında da biz en üst kattayız gibi şeyler derlerdi. bunu bazı eski sınıf arkadaşlarımda da görmüştüm; en üst katta oturmayı bir övünme fırsatı, üstünlük taslama bahanesi olarak kullandılar.
bir gün birine kaça almışsınız evi demiştim, niye diye sordu, e diğer daireler çok ucuz da sizinki kral dairesi gibi de çok mu pahalı?
evini tarif ederken en üst katta oturuyoruz derlerken, böyle gözleri süzülür


bir de siteye ya da apartmana ilk taşınan, en eski ev sahibi binayı sahiplenir. kendinin zanneder. en çok kendinde hak görür. buna da en eski ev sahibi kompleksi diyelim...
ilk ben taşındım diye her fırsatta övünmek gene hafif kalır bir de maydonoz olurlar her duruma, pek bir sahiplenirler apartmaı ya da siteyi.

onlara göre her kararı kendileri almalıdır! çünkü ilk onlar gelmiş. tabi bir de ev sahibi kompleksi var ki kiracıları hor gören!
kiracıların söz hakkı olmasa da olur onlara göre. aidatın miktarına, faturaların nasıl ödenip apartmanın nasıl temizleneceğine onlar karar vermek ister; yönetici olmasalar bile.

tabi bu kadar çok şeye karışabilen, buna zaman ayırabilenmeler genelde emekliler oluyor tabi.
emekli olunca yapacak bir şeyi kalmayanlar apartmana sardırıyor.

oooo esas bir tanesini unuttum. en eski ev sahibi kompleksine de sahip yetmez gibi bir de çöpçü ruha!
biriktirme hastalığı var.
bu yazlıkta her katta 4 daire var ama o bulunduğu katı kendinin gibi kullanıyor. her yer dolu. uyduruk saksı müsvettesi şeylere dikili envai çeşit çiçek gene iyi kalır diğer malzemelerin yanında.
atamıyor hiç birşeyi. o kadar da şirret ki kimse bulaşamıyor.
kapısının etrafında onca eski eşya. lazımmış, lazım olunca kullanacakmış.
evi zaten öyle dopdolu. köşe bucak eşya boş yer yok. duvardan duvara kanepeler, dolaplar. büyük kızı takılıyormuş annesine anne bak şurada boş bir delik kalmış o araya da bir şey koy diye.
hadi evin içi kendini ilgilendirir. yani çöpçü de dediysek evi çöp ev değil ama eski eşya da çok, tamir isteyen şeyleri bile ne tamir ettirmiş ne kullanıyor kenarda bekliyorlar.
kapısının yanında kocaman ama çok eski bir dolap var ince uzun. içi de zımbırtı dolu. çeşitli kutular, poşetler. kırık çanaklar, eski tencere ve çaydanlık, kırık vazo, sepet, kavanoz, saksılar. bu dolabın üstüne de artık kullanmadığı her nedense, setüstü ocağını koydurmuş, hortumu bir yandan sarkıyor.
bu kapının bir yanındakiler yani! bu dolabın hemen dibinde eski bir komodin var. onun da içi torba dolu. üstünü de boş sanmayın!!! üstünde ucu kırık bir kiremit ile renkleri solmuş, bezden yapılma sahte çiçekler duruyor.
kapısının diğer tarafındakiler; eski bir terlik, uzun saplı bir fırça, eskimiş, paslanmış bir çamaşır askısı ve eprimiş, yamulmuş kapaklı bir kirli çamaşır sepeti. sepetin içinde neler var bilin!!!??? hadi bir tahmin!?
tatatataaaaaaammmm; torbalar! naylon mu istersin, kağıt torba mı? rengarenk, boy boy!!

bu görsel şov bitti diye üzülmeyin bitmedi.
daha kapısının yanındaki yukarı çıkan merdivenler var. hani bizim kata çiçek diye yayılmış. o ayrı. işte envai çeşit saksıda, çömlekte, plastik kapta çiçek, bitki, bişey otları.
üst kata çıkan merdivenlerde de elbet çiçek var. ama o kadar da değil; bambudan yapılmış ama güneşten solmuş, kurumuş, pul pul olmuş, eprimiş, üç katlı bir şey. ney. şey işte. ne denir ona. üç katlı ya da raflı bir eşya.
her katında ayrı bir şey var. alt rafında eski bir pil, bozuk bir üçlü fiş, bir anahtar, eski plastik sararmış kurumuş bir ne denir ona lamba tuşu, butonu. orta katında çiçekler için küçük bir oyuncak kürek, biraz naylon ip, bir torbanın içinde bir şey, bir kutu, kırık bir florasan lamba, en üstte bir poşet, eski bir terliğin teki, plastik bir kutu, kırık seramik parçaları.
diğer üst basamaklarda; torbaların içinde çiçekler için topraklar, çakıl taşları, kırık fayans parçaları.

dah abitmedi bir kaç basamak böyle ağzı bağlı torbalardan sonra; basamakların bitip düz zeminin başladığı alanda bir bebek küveti! içi toprak dolu, çiçek ekilmiş. yanında eski bir sepet, bir pencere pervazı, bir içi boş çerçeve.
bitti. şaka şaka bitmedi.
bunların yanında daha üst kata çıkan basamaklara gelmeden, dibine bir de banyoda kullanılan plastik raf yerleştirilmiş. bu da üç katlı. her bir katta çiçek var. en altta kırık porselen bir çaydanlıkla, kırık kupalar. çaydanlığa çiçek ekilmiş ama kupalar kırık ve boş, mahsun mahsun duruyorlar :), orta katında: lastik eldiven, eski pencereleri cama tutturmak için çekilen macunlara benzeyen bir poşetin içinde macun, poşet açık; eskimiş plastik bir şey, ne olduğunu kestiremedim, üstüste eski kültablaları, eski, kapaksız, camdan kolonya şişesi, birkaç da mandal. en üst rafında ise eski bir, plastik çocuk çizmesi. bir tane. çifti yok, sağ teki kayıp. yanında melamin tabaklar, eski dergiler, ayakkabı boyası ve eski bir diş fırçası.
bu raflı şeyın yanında yarısı arkasında kalacak şekilde eskimiş, boyaları dökülmüş bir çamaşır askısı daha. yukarı çıkan basamaklarda 5 ya da 7 mi 9 mu neyse plastik su şişeleri su dolu, yoğurt kaplarına dikilmiş sevimsiz kaktüsler....

sanırım bu kadar. bir yerde kocaman bir çöp kovası var, o da bizim katta dolap, komodin ve başka bir şeylerin sırasında.

daha bu kadar yayılmak yetmemiş; damda da var atamadığı şeyler. antenler için çıktığımda gördüm.
eskimiş, solmuş, yırtılıp süngerleri fırlamış, ikili bir kanepe, kırık eskimiş bir çift ahşap sandalye, eskimiş, turuncu derisi yer yer yırtılmış, kocaman eski bir sandık; su şişeleri plastik cam karışık, klasik küçük kola şişeleri bir kaç tane; bir ayağı kırık bir tabure, bir sehpa; rolu yapılmış fena halde tozlu baloncuklu naylon kümesi; bir pencereden çıktığı anlaşılan teli yırtılmış bir sineklik, çeşitli boylarda açılmış ve katlanıp üstüste konup bağlanmış karton koliler, ucu kırık plastik leğen, eski elektirik süpürgesi; hayyyret sağlam bir şey de var; o daaaaa: hasır bir sepet büyükçe ve eski tipte bir süpürge. yedek tüp boş mu dolu mu belli değil. ahşap bir kasada hafif yanık odunlar ve altlarında seramikler. paspas.

______________
nerden nereye geldim gene yaa...

napardım ben? pis işleri.

ha zamanında, önceden oturduğumuz apartmandaki kompleksli yöneticinin blöfü yenmeyip ayrılmak durumunda kalınca apartmanın işleri aksadı. kimse de yöneticiliğe yanaşmadı. o zaman da bir karar almışlar. her hafta sırayla bir daire apartmanı temizleyecek ve her ay bir daire para toplayıp faturaları yatıracak.
bizim evde bunları kim yapacak?
annem mi ablam ankara'dan gelip mi yapacak? hayır tabi ki evin küçüğü, her zaman ayak işlerine bakmakla yükümlü, o da yetmez gibi pis işlerle de yükümlü ben!
evin temizliğine yardım ettiğim yetmedi; o zamanlar annemin bel-sırt-boyun ağrıları o kadar çok olmadığı için beraber yapardık. faturaları yatırdığım yetmedi bir de apartmanınkiler kaldı.
kapı kapı  dolaşıp aidat topladığım, her dairede niye bu kadar toplandığını izah etmek zorunda kalmam, hem şüpheli hem salak hem de meymenetsiz suratlarını çekmem, sonra kendimizinkiler yetmez gibi bir de apartman faturaları için kuyrukta beklemem de yetmezmiş gibi; kendi o yaşında sıra mıra bekleyecek kapı kapı dolaşacak değilmiş ya! tabi ki ben! gereksiz ve ya pis işler uzmanı nazlı!!! yapacak.

bunlar temiz kısmı. pis kısmı ise apartman temizliği. ama söz vermiş anlaşmışlar!!! 5 katlı apartmanını, 12 daireden giren çıkanın, hele bazılarında başbelası pasaklı çocukları. yerlere atılmış izmarit, peçete, naylon birşeyler, sakız gibi envai eşit pis şeyi, çamur, toz, ayakla gelmiş yaprak, ot gibi şeyleri de ben temizleyecekmişim!!

kendi temizleyecek değilmiş ya o yaşta!! temizlikçi kadına üç kuruş ayırmaktansa iş bana kalacak.
üstelik yönetimin işten ayrılmasından hemen sonra ilk kez oluyor bu. ben eşşek gibi temizlesem acımadan kirletecekler, hatta beğenmeyecekler; sonra hiçbiri yapmayacak ben eşşekliğimle kalacağım. netekim öyle de oldu zaten. ama anneme göre ben ilk defasında böyle kaytarmasam onlar da yapacakmış.!!!

temizliği de öyle viledayla siliverme falan değil. viledamız yokmuş apartmanın, temizlikçi yanında getirip götürürmüş. ee evdekini kullansam mahvolurmuş; en iyisi kocaman eski bir bezle silmekmiş.
hıııı???? elimde eski kocaman bir bezle ben götümü çıkara çıkara yerlere eğilip apartmanı temizleyeceğim hem de 5 kat ve girişi???!!!

tabi bu bana önceden ne soruldu yapar mısın diye ne haber verildi böyle olacak diye. kendi aralarında konuşup kararlaştırmışlar bana sa sürpriiiiiiizzzz!!!

elime bir bez tutuşturdu beni ayakta yakalayıp; hadi diyor sıra bizde apartman silinecek.
merdiven demirleri mi?
hayır merdivenler.
eğilip yerlere ben merdiven sileceğim??
napalım yönetim yok.
ee temizlikçi gelsin.
para yok.
toplansın.


yok ama illa da ben silecekmişim. öyle anlaşılmııış. niye benim haberim yok niye ben silecem.

toplantıda anlaşılmış öyle.

hadi nazlı siliver.

silmedim elbet, sinirden tepem attı. istersen her akşam çöp de toplayayım! layık görüldüğüm şeye bak. biraz para toplanıp başkası yapacağına....ben.


utanmış nazlı silmedi demeye efendim. benim gözümden sakındığım, o yaşında okula, işe giderken arkasından baktığım, nerdeyse elinden tutup götüreceğim, aman başına bişey gelir diye uykusuz kaldığım korktuğum kızıma apartman temizletmem demiyor yani. çünkü bu konu namusla ilgili değil. koruması gerekmez.

sonraki haftalarda da temizlik yapılmadı. kimse yanaşmadı. zaten yapmayacaklardı ben biliyorum. ama işte anneme göre ben yapsaydım ilkinde herkes yapacaktı.


şimdilerde de kedi çişi ve kakası temizlemekle yükümlüyüm!!
nazlııı bu kedi çişi mi? kokla bak! sil.
sanki benim kedim de....


mama verdiğim, 20 kedinin içine daldığım, paçalarımın tüy olduğu, cırmalandığım yetmiyor.
etrafta kedi aradığım. acaba çöp konteynırının içinde mi kaldı nazlı, ya da arkasında? şunu çek de bir bak. kocaman kim bilir kaç kilo çöp konteynırını çekeceğim içine ve arkasına bakacağım! konteynrların da arkası ve yanları beton bir hazneyle kapalı, düzgün dursun diye. ama ben çekip o pis yerlere bakacağım... ne belimin kolumun ağrıması, ne yorulmam, tiksinmem, üstümün kirlenmesi, ne mikrop kapmam önemli yani...
daha da kaka-çiş temizleyeceğim!! oh ne güzel ne güzel. düştükçe düştük. bakalım sırada ne var.
sitenin bebek boklarını, yaşlıların altını bedavaya hem de hor görülerek temizleyeyim mi??




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder