yazlıktayken her zamanki kuaförüme uzaktayım haliyle. aman dedim şimdi bi bunun için gideceğime kendim mi azıcık kesiversem, gelecek ay boyatırken düzeltir. saçlarımın ön kısmı çok uzamış.
saçımı orta boyda yani omuz hizasında, arkaları kısa yanları omuzuma doğru daha uzun kestirmiştim.
annem bu sivriliğe sinir olmuş, keselim, keseceğim diye diretmişti bir süre. sonra gözü alıştı.
kahkülüm yoktu da, herhalde kahkül sayılmaz, alnıma gelen kısımlarda katlar vardı biraz, onlar uzamış.
kendi kendime söylerken duymuş beni, tutturdu getir ben keseyim!! kuaför gibi keserim ben öğrendim.
hıı tabi.
bir zamanlar bu numaraları yutmuştum. ama ne kesmek! yukarıdaki fotoğraftaki kısa kahkül bile uzun ve sempatik, kullanışlı kalır.
ben ayarlayıp elimle göstermiştim şu kadarını diye; ışık yüzünden beni kendine çevirdi ve kendi bildiği gibi kırrrttt diye kesti.
keserken de o kadar memnun ki. aynı eskiden benim malzemelerimi elimden alıp, sen yapamıyorsun öyle olmaz deyip, benim yerime keyif ala ala resim yaparkenki hali var yüzünde. böyle zamanlarda dudaklarımı büzer!
hani bu kadar kısa bir de düz durabilse, sıcaktan, rutuvetten, terden kıvrılıp kalıyor çok kısa kahkül.aylarca sinir oldum sinir, şekil mekil almıyor, napsan olmuyor. ağladığımı bilirim sinirden.
olmuş ki niye üzülüyorummuş. bu mu olmuş? besleme saçı gibi!!
zaten çocukken de bizi mahalle arasında uyduruk bir kuaföre götürürdü, eğer kendi kesmediyse. o zaman saç daha doğal herhalde, bir de kahkülmüş perçemmiş olmadığı için fazla; kendi kesiverirdi.
uzun saç yasaktı; kulak enn fazla çene hizasında. uzatmak istesen hayır hiç uğraşamam derdi.
ona göre uğraşacak olan kendiydi çünkü. hele her çocuk gibi bizse de bit bulaşmıştı da anneme kalsa kazıyacaktık neredeyse o kadar kısa kalacaktı.
hayır uzatamazsın nazlı, hiç uğraşamam!! aaa! işim gücüm var benim sen biliyor musun ben ne çekiyorum bir de senin saçınla mı uğraşacağım???
sen niye uğraşıyorsun ki?
kim uğraşacak ya kim? kısa olacak o kadar! aaaaa!!
tabi anneme kalsa evlenene kadar kendi yıkayacaktı herhalde bizi, kendim yıkanabilmek için bile ne uğraşlar verdim ezelden beridir sebepsiz yere bana daha fazla güvenmez, erkek bekleyip, umup ben doğunca sözünü tutmamış mı oldum nedir_??
keselim, keseceğim diye az tutturmadı. sonunda başka kuaför buldum. ama eskisi çok iyiymiş.
aman bir keresinde keşiş gibi kestiydi saçımı. sanki taramış taramış sonra kafama çukur bir kap koyup dışında kalan saç kısımlarını yuvarlacık kesivermiş.
ablamında öyleydi ama benim saçım hep daha ince telli ve yumuşak olduğundan, bir de demek serde dalgalılık var, rutubeti rüzgarı gördü mü olmadık yerlerden kıvrılırdı. besleme nazlı!!
sinirimden ağlamıştım gene. ne varmış ki bunda üzülecek?
anneme göre üzülünce ağlanır ve ağlamak zayıflıktır.
ben sinirlenince ağlıyordum. çünkü ne anlayan dinleyen ne hak veren vardı napiim hollywood filmi erkeği değilim ki duvara yumruk atayım, ya da masanın üstündekileri yere fırlatayım.
iyi oldu iyi napacan yeter!
bu mu iyi?
nesi kötü nazlı sen de taktın artık!!!
ona göre güzel-iyi görünmek bizim neyimize ne anlarız zaten gereksizdi. bir de tabi alay konusu olmak var okulda. olmazdı öyle şey, benim alınganlığımdı, ben abartıyordum. sakin anlatsan bir kulağından girer öbüründen çıkar; tepkili anlatsan abartıyorsun der, sinirli anlatsan çok sinirlisin, üzgün ağlamaklı anlatsan saçmalıyorsun ve bunun için ağlanmaz, ne kadar zayıfsın ah sen ilerde ne yapacaksın? sırf bana inanmamak için mücadele verir, bahane üretir. sırf haklısın dememek için adeta; benim hislerimi hiçe sayara. anca ablam sultan hazretleri, o derslerinde çok başarılı ve bir tarafı hissiz insan da onaylarsa lütfedip annemden korkusunu, aman başımıza iş açılmasın korkusunu yenerse o da.. gel de sinir olma. evde seni anlamayan 2 insan. biri bir tarafı hissiz olduğundan diğeri özellikle senin dediğin hiç bişeye inanmamak için adeta and içmiş biri olduğundan.
ay sınavım o kadar iyi geçti ki, hep bildiğim yerden sordular! diye mutluluk ve zaferle duygularını paylaş ama karşında sana inanmayan bir anne.
hıı iyi.
valla çok iyi geçti.
60 alırmısın?
ne 60ı en az 95 alırım!
aman sen de emin misin?
niye ben 95 alamaz mıyım? aldığım çok oldu.
alırsın tabi! dudak bükerek diyordu bunu. yani aslında alamam ama annem muhteşem iyi kalpli bir anne olduğundan zavallı, gerizakalı ve yalancı yavrusuna haklısın alırsın falan diyerek bir lütufta bulunuyor...
100 almıştım!!!
alay konusu olduğuma da ve daha çook şeye benzer tepkiler verdi. annem başkasının haklı olmasına dayanamaz. kabul ederken de tabi mecbur kaldığında, öyle bir hava yaratarak gene kendi kazanmış sayar kendini; dudak bükerek, büzerek, gözleri biraz aşağıya kayarken kabul eder. yani haklı değilsin ama ben anlayış abidesi olduğum için senin haklı olduğunu söylüyorum.
gel de deli olma, gel de kavga etme.
zaten amaç da bu.
annemin bilerek yaptığını sanırım . bazen. belki hep.
mahsus böyle davranarak sinirinle oynar; ya da çok üstüne gelerek ki çok sinirlenip aşırı tepki ver, sert söyle bağır; sonra kendi küssün sen de vicdan azabı ve kendini affettirmek için bir süre her dediğini yap!!
annem kayıptan bile kendine kazanç çıkarır...
o besleme ya da keşiş gibi saçla ne dediler bilir misiniz bana? kime benzettiler?
dump and dumper'daki jim carrey!!
bu kadar kısa değildi tabi.
işte uyduruk kuaförün kestiği keşiş gibi saç modelinden sonra bir de annem kahkül kesti aynen böyle...
uğraş dur. daha da bana şimdi ben keseyim diyor eline makas almış!!
çok heveslidir kendisi. ama deneyleri hep benim üzerimde. kendi saçını kes! ama kısaymış onun, asimetrik olabilirmiş, belli olurmuş, o yüzden profesyonel birinin kesmesi şartmış. ama benim daha uzunmuş kendi kesebilirmiş.
gel keselim hadi.
çok memnun ve hevesli. böylece kuaförlük hevesini almış olacak.
yok sonra.
e şimdi kesivereyim işte.
kuaföre gidince keser.
sen dedin uzamış, zor şekil alıyor hadi getir kesivereyim, ben çok iyi keserim.
yok anne vazgeçtim biraz daha uzasın.
aaaa ama şimdi kendin dedin ya!! ne kadar kararsızsın nazlı!!
fikir değiştirmek karasızlık değildir!
öyledir hem de nasıl. getir ya kesivereyim!
kesemiyorsun ki. en son kestiğinde beni jim carrey' bedezettin!
o kim yaa?
çok kısa kesmiştin yani.
sen istemiştin.
bahanesi hazır : sen istedin.
ben düdük gibi kes mi dedim, gösterdiğim yerden kesmedin ki.
aman neyse ne olmuş yani? güzeldi bence.
hıı.
niye öyle kullananlar vaar!!
benim saçıma uygun değil ki.
niyeymiş o?
ince telli, kıvrılıyor.
amaan sen de.
zaten kendim yıkanmam da bir mücadeleydi. sonra başka kuaföre gitmek. bu kuaförümüzden eminmişiz ya orada uyuz varsa, bit varsa, daha kimbilir neler kapılırmış.
iyi kesemiyor o.
benimkini çok iyi kesti ama.
benimkini kesmedi.
ayıp olur ama kızım şimdi senelerdir ona kestiriyoruz.
olsun. ister ayıp olsun ister suç!!
keşiş saçımı adam edinceye kadar o yeni kuaförüm neler çekti adam. hala ona giderim. neredeyse 20 yıl oldu.
______________________-
cevaplayamayacağım sorular derlen özel, gizli bi şeyden bahsetmiyorum.
annem itiraz etmeyi, yönetmeyi, başkası yerine karar vermeyi sever ya.
komşu sitenin bahçesinde iri köpekler var. bazen gece deli gibi havlıyorlar. annem sinir oluyor. ben de bayılmıyorum ama şöyle demiyorum;
niye havlıyor bunlar nazlı? ne gerek var ne saçma!! aaa gereksiz yere havlayıp duruyor!!
sokak köpeğinedir.
yok ki hiç.
kedi görmüştür.
yoo, heryer boş!
onların algıs farklı ya vardır bişey.
ama gereksiz çok gereksiz niye gereksiz yere havlıyor nazlı??? neye havlıyor bu şimdi nazlı??
ne bileyim değil mi? ne onlar benim köpeğim, ne veteriner hekimim ne de köpeğim? ne bileyim neye havlıyor?!! ama müdehaleyi o kadar seviyor ki köpeğin ne zaman havlayacağına bile kendi karar vermek istiyor. ve bana cidden soruyor. bulduğum sebepleriyse beğenmez.
hava çok bastı yaa az önce esiyordu şimdi niye bastı nazlı?
rüzgar durmuş işte.
niye ama niye?
ne bileyim ki ben? meteorolog muyum?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder