8.07.2014

dergi atma hobisi_ neyse ben bir ara düzeltirim

Odamda bir dergi bulmuş, karıştırmış, sonra bana diyor ki;
dergi almışsın ben de bakardım niye söylemiyorsun? 
Ne dergisi? 
Bu işte! 
O altı senelik dergi anne. 
Hayır şimdi buldum çalışma masanda! 
E kalmış işte bir yerden çıkmıştır.
Wondering what to do with that leaning tower of magazines threatening to topple at any moment? Look no further! Here are oodles of ideas for reusing...
Annem de dergi atma hobisi var. Evde fazlalık istemez, okuyup bitirince anında çöpe atar, benimkileri de bulur atar; hatta okumayı bitirmemiş ol mesela unutmuşsun ama ay bitmiş yeni ay başlamış, ortalıktaysa bulur atar! Okusaydın der bana da, madem okumayacakmışım ne alıyormuşum??? Evde fazlalık istemem, tozuyla uğraşamam der. 
Ee yıllardır tozu alan ya benim ya yardımcı kadın sen almıyorsun ki. Olsun neyse ne fazlalık istemem o kadar, her yeri karıştırıyor!! çok eski bir adeti annemin taa o 90lardaki aşırı titiz döneminden kalma, kalmış gazete ve dergilere düşman! 

Resmen nefret eder atabilmek için de gün sayar; nazlı bitti mi o dergi atacağım! Daha ayın 20sidir ama annem gıcık olmaya başlamıştır. Erken atmasın diye saklarım artık; zaten yıllar önce çok uğraşarak artık odamı toplamasını, eşyalarımı düzenlemesini yasakladım. Kendi kafasına göre düzenler bişey bulamam ona sorarsam da ben kabahatliyim çünkü.... 

öyle fazladan düzen bozan şeyleri sevmez; kitap sever onları kitaplığımıza dizeriz, ama dergi, broşür, katalogdan neffret eder. Eskiden çalışma masamı da kendince toparlardı; tabi aklı sıra bana iyilik ve kendi düzeni daha iyi ve mantıklı; yaprak testlerimi mi dershanenin verdği kağıtları mı arkadaşımın verdiği çizimi mi atmadı not kağıtlarımı mı? neler neler... 

Düzeni bozan şeylerden hoşlanmazmış; nizam düzgün hayat demekmiş, kurallar iyiymiş falan; mesele kendi düzeni; eğer o düzen illa gerekmiş de bozulacaksa da kendi istediği şekilde olmalı! 

Mesela yırtık kot; sevmez kimseye de özellikle de bana yakıştırmaz; ne hanım kızlığa yakışırmış ne yaşıma ama illa da giyeceksem kendi istediği gibi yırtılacak!
Eski kotumu yırtıyordum da; tutturdu da şöyle olsun böyle olsun... Kesin bir dille söyledim ama dayanamıyor neyse ben bi ara yaparım sana bile dedi; durum böyle olunca o kotun öyle kalması gerektiğiyle ilgili anneme mantıklı gelecek bir konuşma yapmam gerekti; yoksa taktı mı takar kafaya. 

Ben bi zaman batikli tişört seviyorum diye ne kadar tişörtüm varsa hepsini 'benim için' hipoyla batiklemişti, düz renk bi tişörtüm kalmamıştı.

 Zaten yırtık kotum olduğunu bunu diz kısmı dar geldiği ama atmak istemediğim ve giyilir hale getirmek için dizlerine kesik attığımı söyledim; diğeri gibi çok yırtıklı olursa birbirinin aynı olur o zaman da bana değişiklik de olmaz; iki benzer yırtıklı kotun manası da kalmaz dedim. Ne efendim bir yırtıklı kotum var onun her iki bacağında da çok sayıda yırtık var; annem illa o kadar ve o şekilde olur sanıyor; sanki kural ve mecburiyet var. Sever annem kural, görev, mecburiyet....  neyse hak verdi şükür!! 

Böyle tuhaf takıntılı bencillikleri var; mesela nazlı ceketini giy! Ben üşüdüm! Kendi üşümüş giymiş ben de üşüyüp giyeceğim!! Giydirene ya da münakaşa çıkarana kadar diretir. sonunda inada bile biner napıp edip bana giydirmeye çalışır. Ben üşümedim desen nafile; kendi üşümüş dünya üşüyecek! Kendi acıkmış sıkılmış ya da başka bir şey herkez öyle hissedecek; henüz dünyaya hükmetmek için siyasete atılmadı nasılsa elinin altında uğraşacağı ben varım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder