annem ablamı arayıp arayıp diyor ki;
'aman yavrum sakın kalabalıklara girme ha sakın markete falan gitme ha'
oysa ablacığım kafe kafe restoran restoran mağaza mağaza dolaşıyor çoktandır, sapıtmış gibi instagrama fotoğraf atmak için. önlem alıyormuş tabi ki.
başka bir gün annem bana diyor ki ke;
'keşke biz de Ankara'da yaşasaydık ya da keşke ablanlar da burada yaşasaydı'
zamanında ablamların eline bir fırsat geçmişti, Mersin'de iyi bi iş olanağı çıkmıştı ama ablam bahaneler uydurarak istemedi, kocasını da engelledi. niye gelsin de annesinin çenesini yakından çeksin tabi. işini bilir o. niye sürekli müdahalelerine, kaprislerine, ihtiyaçlarına karşılık vermek zorunda kalsın herşeyi benim üstüme yıkıp seyreylemek varken? nasılsa anneciği biricik gözbebeği ilk göz ağrısı uzakta diye hoş görüyor herşeyi, şimdi aynı şehirde olsa beklentiler artacak değişecek niye sorumluluk alsın ki hiç bir şey yapmadan hoş görülmek, anlayışla karşılanmak ve iltifatlara boğulmak varken?
her iş nazlı'ya kalsın, nazlı eleştirilsin, nazlı'ya ahkam kesilsin, nazlı kapris çeksin, nazlı saçmalıklarla uğraşsın, tüm sorumlulukları yerine getirse bile beğenilmesin yaranamasın.
ha annem niye aynı şehirde yaşamamızı istiyor ablamlarla keşke keşke diye bilin bakalım?!!!
ablamların market alışverişini de ben yaparmışım da ondan!!!!!!!!
ne güzel olurmuş ablacığım hiç girmezmiş markete, markette de bulaşıyormuş korona, hiç tehlikeye girmezmiş ablacığım böylece!!!!!!!!
hiç yazmadım değil mi virüsün yayıldığı karantina zamanları kaymaklı yoğurt bulamadım diye ettiği kavgaları annemin??
anneme kalsa market market gezip anneciğime kaymaklı yoğurt bulacağım? virüs de neymiş annem kaymaklı yoğurt yesin de ben gebereyim!!!!
bir de ağzını yaya yaya demez mi 'ablan olsa bulurdu' diye.
nah bulurdu!! kıyıp gönderebilir miydin ki markete???????
belli canım çok fedakar bir evlat! 3 aylık karantina da zorla 3-5 kere aradı! 2 sini de ben aradığım için mecburen cevapladı. nasılsa anneciği ay işi vardır yavrumun diye hoş görecek!!!
hem bu kadar pişkince umursamaz hem de o kadar yavşakçasına sanki annemin kendisi annemin tek evladı da ben bakıcısıymışım gibi bana der ki annemin bir sağlık sorununu fark edince;
niye götürmüyorsun annemi doktora????
annesinin doktora gitmekten korkusundan nefret ettiğini, doktor kelimesi ağzımdan çıkar çıkmaz günlerce süren tartışmaların çıktığının defalarca anlatsan da o kadar farkında değil ki o kadar umurunda değil ki anlatsan da aklında kalmıyor bile.
yazın küçük hanım annemin 40 yıllık varislerini yeni fark edince verdiği tepki çok teatraldı. annem de demiyor ki 43 yılda ilk kez mi gördün bacağımı? yoo gevşek gevşek gülümseyerek evladına hayranlık duymakla meşgul.
sen kaynananı fizik tedavilere kaplıcalara götürürken iyi ama sana delilercesina hayran tapan anneni bir kere bile bir yere götürmenin lafını etmezsin!
tabi ki bencilliği vurdumduymazlığı ve yavşaklığı yüzünden kavga çıkacak. demez mi o zaman geçen sene götürmüştüm!!!
ulan amına koduğum sen mi götürdün??????????
doktoru bulup arayıp randevu alan ben. annemin tüm kavgalarına ağır hakaretamiz laflarına suratına kaprisine katlanan ben. ulan salak taksiyi çağıran bile ben. hatta asansörün tuşuna bile basan ben. taksi parasını veren gene ben. annemi taksiden çıkaran kaprisina katlanıp koluma abanmasına aldırmayan, hastane girişini yaptıran bile benim!!! ama doktora ablam götürmüşmüş anasına onaylıyor hemen!!
kafasını instagramdan kaldıramadı ki tüm gün, ne evde ne taksi de ne hastanede. doktoru bile dinlemedi ama kendisi götürmüşmüş doktora.
hangi hastaneydi doktorun adı neydi hangi eczaneden aldık ilaçları ilaçların adı neydi ne kadar zaman kullanması gerekiyordu???????? hiç bir soruya cevabı yok ama kaynanasınınkileri sorsan susmadan 7 saat konuşur.
...
o kadar ilgili bir insan ki -gittikçe anasına benziyor bencillikte ve pişkinlikte uzmanlık- daha benim hangi okulda öğretmen olduğumu dahi bilmiyor milyon kere anlatmış olsan da. kızarsan da aman canım ben nereden bileyim oluyor ve şakşakçısı annem de onaylıyor.
çünkü annem de bilmiyor doğru dürüst. kendi duygu düşünce istek ve anılarına o kadar gömülmüş ki dış dünyayı algılamıyor beyni.
benim için bir komşuya bilmem ne okulunda çalışıyor demiş mesela.
kadın da bana gelmiş diyor ki bir gün; ee nazlı hanım nasıl gidiyor işler? satışlar iyi mi?
ne satışı?
ne bileyim yani işteki?
ben bişey satmıyorum ki öğretmenim.
haa anneniz bilmem ne okulunda çalışıyor demişti ama.
evet o okul işte.
öğretmen misiniz orada?
evet canım öğretmenim. her sabah karşılaşıyoruz ya.
haa doğru.
senelerce öğretmen olayım diye beynimi yedi benim içn öğretmenlik yapıyor bile demiyor annem sağolsun!!! salak komşu da ne sandıysa, sabahın körlerinde ne bok yemeye o kadar resmi, o kadar ofis kıyafeti gibi giyinip elimde bir çanta bir laptop çantasıyla okul servisine biniyorum ki beyinsiz karı? bunların anca amları çalışıyor çünkü devreler yanmış ayaklı amlar sadece...
---
ha ablacığım da anası kılıklı hangi okulda çalıştığımı hatırlayamamış eltisine söylemek için!!!!!!!
ama ben ablamın 1996'da ilk stajını 2 ay için falan yaptığı iş yerindeki müdirenin o zaman ana okulunda olan oğlunun doğum günü partisine gelen sınıf arkadaşının annesinin et beninin yerini hatırlayacağım!!! hatırlamazsam ne kadar ilgisiz ne kadar alakasız ne kadar dikkatsiz ve çevresiyle ilgilenmeyen bencil bir insan olurum.
lan sen benim 8-9 yıldır çalıştığım okulun adını bilmiyorsun kaltak!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder