Diyelim ki uydun girdin strese aman nazlı sen de amma sinirlisin! Der!
Girmedin hatta ne gerek var niye stres yapıyorsun ki dedin; ay sen de ne ruhsuzsun der!!
Böyle saati belli bir yere yetişmek gerektiği zaman annem çok stres yapar.
Siz esas bizim sınav zamanı görecektiniz; zaten biz özellikle de ben aylardır ev hapsine çarptırılmış gibi hissederken zaten stres içindeyim, bari beni rahatlatacak biri olsa. Ama nerdeee.
Rahatlamak kabahat! ruhsuzluk! bu ne vurdumduymazlık? Yok sınav saatine kadar çalışacaksınız dediği yok ama kendi endişeli telaşesinden biz de yorduğunun ne farkında ne umrunda.
E sen söyle uyar nazlı mı dediniz.
Söyledim ama ay haklısın falan diyeceğine ben annemde kusur arayan, nankör bir evlat oldum!
Korkusu sınavı kaçırmak, ya uyanamazsak, ya geç kalırsak; nerdeyse tüm gece hiç uyumayalım da sınava geç kalmayalım diyecek...
Saati kuracağız anne...
Ama saate güven olmaz ki..
Ablamda stres olur ama ses çıkaramazdı, tabi o ben de önce yaşadı bunu ama.
Daha akşamdan bu endişeleri başlar ve kendince çok önemli nasihatler verir; sınavda strese girme! Sokma!
Sabah da bir telaş bir endişe; abartılı. Geç kalacaksın korkusu; anne sınava 2,5 saat var yaa! Neredeyse geceden gidip okulun önünde kamp kuracağız.. Olsun anca hadi çıkalım! Anca mı?okul üç sokak ötede.
Ya bişey olursa ya geç kalırsan nazlı? ay bu ne rahatlık yaa! Bir yıllık emeğin gidecek! aaaa!!
--
yapmayayım kahvaltı aç gideyim ha?? Hızla yiyecekmiş yutu yutuverecekmişim! Sonrasında tuvalette uzun kalmam bile stres onun için; hadi nazlı hadi nazlı.
Bıraksalar sınavda gelip yanımda oturur, kağıdımı izler!
Of anne gitmeyeyim mi tuvalete yaa sonra sınavda mı sıkışayım??? Ha zaten saçımı taramama bile gerek yok öyle üstümde ne varsa bi sıkıntıyla çıkmalıyım.
Yıllarca insan içine çıkarken temiz ve düzgün görünmek gerek dedi ama her işine gelmediğinde ya da aşırı endişelendiğinde bunu yok saydı...
çok sinirlenmiştim, kendi giyinmiş benim tuvaletin kapısının önünde bekliyor hadi geç kalacakmışız...
Bu kadar erken gitmenin manası yok ki, içeri almazlar, bahçede güneşte oturacağız, sen de şunu yaptın mı bunu aldın mı çişin geldi mi diye konuşup durup beni iyice gereceksin! Her halde amaç bu ha? Nazlı strese girsin de başarılı olamasın, işte zaten yeterince zeki ve çalışkan değil, kanıtlamış olduk diyebilmek!!
Amaaan sen de abartma, olacak şey mi???
Beni kendi ellerinle strese sokuyorsun!
Aman sen de bahane arıyorsun!!
--
okul yıllarında da sınav zamanı stres yapardı, her gün açıklayacamışım bu gün ne sınavım var. Hatta beraber çalışalımmış ben anlatayımmış anneme hem yardım edermiş...
Senin olmamı istediğin mesleği seçtim daha ne istiyorsun? Herşeyi!
Tüm hayatımı yönetmeyi, benim tüm kararlarımı almayı. çünkü kendi çok tecrubeli ve herşeyi biliyor! Zaten ondan çok mutlu!!
--
ben öyle çalışamam ki, ama hiç anlayamadı bunu. Yalnız çalışırım, bazen yazarak bazen bikaç defa okuyarak, not çıkararak, test çözerek... Annem testi bilmediği için test çözme pratiğinin önemini de öğrenemedi....
---
ha havaalanındayız, hani belli miktarın üstündeki sıvılar geçemiyor ya. Annem de aslında uçak korkusunda ama hiç korkmazmış canım, endişe küpü. Geç kalacakmışız gibi kontrol kapısında bile acele ediyor.
insanları geçiverip önde yer almalıymışım; kimsenin hakkını yememeyi ve kurallara uymayı öğretene bak!
Ama benden öndeler iştee, geçiver! Kendi yapmıyor oysa belki yaşlı diye hoş karşılarlar. Yapmaz beni böyle kendi sinir olduğu birilerine çatmak, kavga etmek için doldurup göndermeye çalıştığı zamanlardaki gibi dibimde durup sürekli dırdır ediyor.
Hadi nazlı bunların önüne geçiver!
Haa aman afedersiniz biz öne geçebilirmiyiz annem fazla ayakta kalamıyor deme! Aa kalırım napalım gerek yok deyiverir! seni orada bi güzel bozar! Oooh oohhh nazlı bozum oldu ohhh beter ol!!
işte bana orda burda gaz verir birilerine gıcık olur ama ben gidip kavga edecekmişim; nazlı şunlara git de ki öyle yapılmaz, bunlara git de ki terbiyesizsiniz....vs vb... Beni kavgaya yollamaya çalışır. Sinir olmuş bilmem ne hereketlerinee! Naapsın????
---
ha havaalanında geçikten sonra annem çantamdaki güneş kreminden korkmaya başladı. Kabul edilen miktardan fazla diye bizi uçağa almayacalar gibi hissediyor ya da bomba sanacaklar...
Ne efendim minik boy deodorant da varmış çantada... Hemen yapıştırıyor güvenlikçiye çantada deodorant var! Gammaz gibi adeta!? Bakmak istiyor adam. Zaten şeffaf bi çantada; görünce minicik, geçin diyor tabi.
ama annem adeta geçemezsiniz, işiniz bitti 20yıl hapis yatacaksınız desinler istiyor. yetmiyor o kadarı...
Ama annem emin değil bişey olmaz değil mi uçağa alırlar mı bunu? Nazlı atalım en iyisi! Adamı dinlemeden soru bombardımanı ve tüm şeffaf çantayı elimden kapıyor atacak!!
Anne bırak bu kadarı kabul oluyor işte!
öyle mi???
Ya adam kaç kere söylesin dinlemiyorsun ki...
Aman canım sonra uçağa almazlar diye ben!
Alacaklar işte bişey olmaz küçük dedi....
Anlayana aşk olsun! Sonra check-in (anneme göre çekim, düzeltip duruyorum hıı diyor ama sonra gene kendi bildiğini okuyor çekim diyor) yapmaya gidiyoruz; görevliye de bi daha soruyor;
deodorant var bizde güneş kremi de atalım değil mi????
En iyisi hanım efendi siz kızınızı atın da rahat rahat yaşayın! Hah sevmediği bi adamla evlendirin hayatı öğrensin, hanyayı konyayı anlasın, gerçekleri bilsin!! değerinizi de anlar hem!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder