Eve doğalgaz bağlandı ya annemde her gün endişe; çok mu yandı?
Gözü de görmüyor ama gözlük de takmıyor, sonra da gene yanlış görüp öfkeleniyor.
Sayacın altına nasıl kullanıdığını ve bir sorun olduğunda ne yapılacağını anlatan bir küçük tabela-stiker gibi bir şey yapıştırmışlar ya.
Annem bi hışım salona girdi geçende, fenalık geçirme modunda. Bişe yok bahane arıyor canı felaket-sorun-kavga-olay çekiyor. Odaları dalaşmış, tüm petekleri kapatmış.
Ay nazlııı! Daha 1-2 saat önce 185 yazıyordu şimdi 187 yazıyor!! Ay bu kadar hızlı değişiyorsa napacağız biz?
Daha 5 dakika önce başka bir konuya uzuuuun uzun dalmıştı, sonra şu çöpü kapıya koyayım dedi, döndü başka bişey söylüyor. Oysa salondan çıkarken de mutfaktan çöpü alırken de hala konuşuyordu.
Ben bi an anlamaz bakınca azarlar gibi gaz gaz diyor!
Ne olmuş?
Ay daha ne olsun nazlı??? 185ti komşuya geçerken baktım, 1-2 saat anca oldu 187 olmuş! Kapattım heryeri çok gelecek fatura!!
Ne 187si?
işte sayacı nazlı!neyi olacak off sen de!
Bir sinir bir telaş! Zaten o manasız telaşı, endişesi, velveleciliği ve peşin hükümlülüğü ve tabi dinlememesinden.
Git bak diyor şimdi durmuş mu sayaç???
Sen sayacı nasıl gördün?
çok yukarda da, zaten gözlüksüz!
Gördüm ne var! Git bi bak şimdi kaç olmuş!
Gittim baktım, sen git bilgi kartonunu oku! Sayaç o sanıyor.
Koskoca makina monte ettiler duvara oysa. içeri geliyorum.
Kaç???
E sen sayacı okumamışsın ki anne! Tabelasını okumuşsun var ya bilgi kartonu onu!
Hayır kızım doğru okudum okumamız yok değil herhalde!!
Tabelası o anne!
Değillll!!! Sen iyi bak git!
inanmıyor bana bilgisiz va salak kızına işte ders verme zamanı!
Gösteriyor karton tabela gibi bilgi şeysini.
işte bu! Bak 187 olmuş, neyse iyi ki kapatmışım, durmuş bak!!
Anne o yazı, bilgi kartı! 187 bi durum olursa aransın diye telefon numarası.
Ama 185ti.
Değil annecim!
Neyse bu yenilgiden sonra her gün en az 2 kere sayacı okuttu! Bak bakalım kaç, şimdi kaç....
alışverişte herşeyin fiyatını sorduğu gibi. Sürekli nazlı bu kaça, nazlı bu ne kadar. Almayacağımız şeyleri bile... çenem yoruluyor benim, ikimizin de aklında kalmıyor zaten. Ama olsun soruyor gene de!
Hatta sonra saçma diyaloglar geçiyor,
mavi bluz ne kadardı nazlı?
Hangisi?
Ne nerede gördüğümüzü hatırlıyor ne bi detay. Ama ben makina gibi fiyat hatırlayacağım. Sonra da peşine düşmek istiyor mavi bluzun, aynı mağazaları bi daha gezecekmişiz!! arayıp, bulacakmışız!!! ben de önce sandım ki kendine bakıyor bluzu. meğer banaymış!!! hem öyle mavi sevmem, hem modeli nasıl anlatsam, ana kuzusu, hanım kız, koca beklediği için kendini kaynanalara satmaya çalışan, ev hanımlarının günlerini arşınlayan kız bluzu!!! o kadar gıcık yani!
bisiklet yaka, bi kere hem sevmem hem yuvarlak yüze yakışmaz. ama anneme göre tam tersi, daha iyiymiş yüzüm çıkarmış ortaya!!!! (bi de saçımı kısacık kestirsem!!)
çiğ bir elektrik mavisi, bi kere hem sevmem ayyyy sev-mem işte!!!
ama annem çok seviyor. ben sevmem deyince, ben severim diyor. hatta saçma bir diyaloğa kadar gidiyor bu!! ben sevmem dedikçe ben severim diyor annem ve bir kaç kez tekrarlanıyor bu diyalog.
benim tepem atıncaya kadar. sınırımı, sinirimi zorluyor resmen. sonra da bana çok sinirlisin, fevrisin diyor. sürekli bana istemediğim şeyleri yaptırmak için uğraşıyorsun diyorum. yoo hiç demişmi 'yapacaksın!!' , dememiş ki!!! anlamıyorum sanıyorsun değil mi, kendi istediklerini bana illa da emir vererek değil başka yollarla yaptırmaya çalışırsın sen. amaaan sen de hiç öyle bir şey yapmam!! diyor.
annem hiç diyorsa yalandır!!
iş-ken-ceeee!!
Aa ama o gençken önce tüm mağazaları gezer, beğendiklerini dener, sonra karar verir, ama bir daha deneyip öyle karar verirmiş! çok sabırlıymış gençken!! Harcayacak fazla zamanı varmış bence.
Bütün bir gün bir elbise peşinde koşacak vaktim yok benim...
ne işim varmış ki sanki?????
Teşekkür ederim işsizim yüzüme vurdun demek ki zamanım o kadar boş ve değersiz ki salak bi elbisenin peşinde tüm günü harcayabilirim!
Ne varmış sıkılacak????
Sıkılmak değil ki, işkence hele tamamen zıt zevklere sahip iki kişinin çıkması ve annemin bana nerede aptal ev kzı tipli, sıkıcı derecede klasik kıyafet beğenip, bana aldırmak için uğraşması!
Giyersin nazlı!
Bunu evde bile giymem!
Ama yakışır!
Offf! ihtihtiyacım yok dolap dolu.
Olsun ben beğendim!
Hem aldıracak hem sonra ama eskimesin diye giydirmeyecek; aa onu mu giydin?eskiyecek ama çok giyersen! diyecek.
sırf sussun, gönlü olsun diye sevmediğim şeyler aldım zamanında. hatta ısrar edip bana aldırırken, alıyorum ama dolapta duracak, giymem dedim. ama tabi bu bile onun için bir mücadele bahanesi içinden ben sana giydirmesini bilirim diyor herhalde. ama başarılı olamadı.
sadece yakışır, güzel olur diyerek kandırmaya çalışmaz. duygu sömürüsü, vicdan yaptırmaya çalışır.
giymeyeceksem niye almışım da, çarçur edecek paramız mı varmış da, ne kadar müsrifmişim de, bunu bulup giyemeyen varmış da.... boşuna mı o kadar dolaşmışız da, bak ayakları ağrıyormuş da...
e anne ben sana dedim, ben bunu beğenmedim giymem diye sen ısrarla aldırdın.
ay sanki silah dayadım kafana! almayaydın!!
annemin silaha ihtiyacı yok ki!!! dili, söyledikleri, duygu sömürüleri, ikna etme yolları zaten birer silah. sırf artık kafamın etini yemesin diye alırdım. hani almazsam hem o mağazadaki gün, hem sonraki 2 gün dırdır eder, her aklına geldiğinde çok yakışırdı, güzel olurdu, giyerdin, fiyatı da uygundu diye konuşur.
yoruluyor artık insan sırf sussun, bu konu kapansın diye alır koyardım kenara.
annem ısrar ederken açıkça söylüyorum, bunu giymem!!! bu bile anneme gaz veriyor işte, ilham mı desem ne desem.
önce beğenmediğim ama kendinin beğendiği bir şeyi aldırma mücadelesi veriyor, ardından giydirme.
resmen bundan keyif alıyor, tek keyfinin sigara ve yemek olduğunu iddia etmesin!!
esas zevki beni değiştirmeye, kendinin bir kopyası yapmaya çalışmak.
zaten belli ki pek çok yönüm ve fiziğim zamanla kendine benzeyecek!!
ama zamanı beklemek istemiyor ki, hemen olsun, şimdi olsun!!!
büyüdüm artık bu numaraları çok yuttum, artık kitabını yazdım ama!!!
zamanında benim hiç beğenmediğim şeyleri beni kandırıp çok aldırdı, giymeye mecbur bıraktı.
duygu sömürüsü yaptı, vicdanımla oynadı...buldu yolunu işte.
ortaokul mezuniyet gecemde mesela, hüsran!!! benim için kötüydü ama annem için şahane!!
bi gece düzenlenecekti, ama akşam saatlerinde aslında.
herkes özenir de gelir diye alışverişe çıkmıştık.
o zamanlar öyle avm falan da yok. öyle çok moda şeyler, tarzlar yok, belki yetişkinler için biraz ama yeniyetmeler ve çocuklar için değil! işte ykm, ender, toros, petrol gibi mağazalardan ne alırsak alırdık mecburen.
mezuniyet yazın olmaz mı? evet. ama annem bana ilk baharda ve sonbaharda da giyerim diye, tuhaf bir maviden etek-ceket takım bir kıyafet aldırdı!!!
tüm ısrarlarıma rağmen, ağlamaklı olmuştum hatta. ama ağlasam ya aptalmışım gibi davranır ya zavallı.
ne kadar bu olmaz ki desem de nafile. müsriflik edemezmiş, tuvalet giyecek halim yokmuş ya!! aaa bu yaşta, daha çocukmuşuz biz!! hem bunu sonra da giyebilirmişim!!!
ben onu o gecede değil sonra da giymezdim, ama söylesen nafile. ben aptal bir oyuncak bebeğim ona göre.
memur olmayı hayal eden ve evcilik oyunu için uyduruk bir takım giymiş bir çocuğa benzemiştim. ne havaya ne geceye uygundu.
evde zaten bir ayakkabım vardı, sade krem rengi onu giyecektim. a daha bitmedi yani. üşütürüm diye mayısın sonu muydu neydi. o kıyafetin altına bir de çorap giydirdi!!! yok kilotlu naylon çorap değil. pamuklu beyaz soket çorap, hem de ben büküp katladıkça annem deliye döndü!!
hatta zorla eğilip çorabımı düzelttiydi, öyle bükülmezmiş, açacakmışım.
sinir küpüne dönmüştüm sinir!!!
kıyafetim kötü, annem müfettiş gibi bizimle geliyor, tepemizde....
geldi bir de bizlerle aynı masada oturdu, arkadaşlar başbaşa eğlensin çocuklar nereden desin.
hayır kontrol edecek!!! zaten çok garip bir mekan tutulmuş, yemekler bir rezalet!! uyduruk bir düğün yapılacakmış da mezuniyet gecesine çevrilmiş gibi herşey...
yemekler kötü diye yememek olmazmış, aç kalmaktansa!!!
ben yemek istemedikçe ısrar ediyor aç kalacaksın. bir akşam yemesem aç kalmam evde yerim!! eve gidinceye kadar çok varmış!!! yiyeyim diye etmediği kalmadı.
benim için mezuniyet değil işkence gecesi oldu. kıyafetim haliyle ruh halim kötü, kızların maskarası olmuşum bırak oğlanları, daha da kötü yemekleri yiyeyim diye annem tepemde dırdırdır... bir ara tabağıma bile müdehale etti, baktı ben arkadaşlarımla konuşmaktan tabağımdakiler soğuyacak... ona kalsa ağzıma verecek!! fark ettim de engel oldum ama bu sefer yemem konusunda tartıştık.
tadı çok kötü anne!
olsun aç kalmaktan iyidir!
yemeyeceğim!
nazlı aç kalacaksın!!!!
ede yerim!
olmaz!
güya bir de belli etmeden kimseye yapıyor bunları. ama dediğim gibi annemde rol kabiliyeti yok.
mezuniyetimde eğlenmem gerekirken sinir küpüne döndürdü beni, zaten ergenim, zaten moralim bozulmuş, daha da pis ve kötü yemekleri yiyecekmişim.
tabağımı karıştırıyor baktım, etleri bölüyor, ben bölemezmişim niyeyse öyle der, korktum sonra benim ağzıma yemek vermeye kalkar da beni küçük düşürür diye!!
yaptığı oldu böyle çünkü. niye küçük düşecekmişim ki? annesi kızını çok seviyor derlermiş!!!
kazık kadar kızın ağzına yemek vermeye kalkarsan öyle düşünmezler,
bilhassa akranlarım, böyle şeyler gençlere komik gelir ya. ama annem hiiiç anlamaz ki.zaten bir şeyin komik gelmesini alamaz ki!! akranlarıma komik geldiğini benle dalga geçeceklerini anlasın!! o benim saçmalamam, kuruntummuş!!!
hele mezuniyet gecesinde hiç anlamaz. şu an bile kalabalık bir ortamda ağzıma yemek tıksa, sonra da hai bebeklerin elini suratını eze eze silerler ya öyle elimi ağzımı silse bu anneme göre normal bir şey!
garip değil alay edilecek birşey hiç değil!! ne var yavrusunu çok seviyor demek derler!!!
neyse baktım niyetli ağzıma yemek vermeye, fark ettim neyse ki, yoksa aptal kıyafetimle madara olduğum yetmez gibi bir daha alay konusu olacaktım, bir hışım kaptım elinden çatalı, bırakmak istemedi, ben böleyim eti sana diyor, aldım çatalı sırf sussun diye, o kötü yemeği, belki de bozuktu ya da at ve ya eşek etiydi, yedim.
sırf artık karışmasın, ilişmesin diye.. tabi anneme göre az yemişimdir, tüm masadakileri yesem sonra da ağlasam açım diye memnun olur, hayattan çok zevk alıyor kızım der, obez demez!!
tabi gecede dans etmemize de gıcık oldu. ona göre çok manasız bir eylem, zaten dansçı mı olacağız,iyi dans edemiyoruz bile!!
ben pistteyken manalı manalı bakışlar attı, yeter artık der gibi. yorulmadın mı diyerek işaretler etti.
zavallı nazlı, o kadar güçsüz ve ahmak ki 15 dakika dans etse yorulur, belki ölür bile. zaten çok manasız bir şey dans!!!
kıyafetim berbat, bari eğleneyim!!
gerçi anneme göre ben masadan hiç kalkmasam, arkadaşlarımı izlesem ve tıkınsam daha iyi!! nasılsa dans manasız ve biz beceremiyoruz, gereksiz, otur izle daha iyi...
ha sonra bir gün de şöyle hatırlayabilir seni pasif bulup; sen de çok uyumsuzdun falan diyebilir.
bir arkadaşımın doğumgününe gitmiştim, annem de gelmişti, yoksa bırakmaz. çirkin ve aptal kızını kandırıp, kaçırırlar, satarlar sonra ölür!!
ama çok hastaydım, yani feci regl sancım vardı ve ilaç almamıştım. zaten annemden habersiz yutardım ağrı kesiciyi, yutulmazmış ne varmış ne kadar sancılanabilirmiş ki insan??!!
unutmuşum o gün gizliden yutmayı, daha ortaokuldayım, fazla iştirak edememiştim arkadaşlara. zaten tavırları da bir garipti, tam o yetişme çağındayız ama onlar erken serpilmiş karı gibi olmuşlar, gerçi içlerinde saçmalayan aptal bir çocuk vardı.
arkadaşımın annesi sayesinde yetişkinler başka odaya geçti, anneme kalsa bizle oturur, başımızda dururdu.
12 yeniyetme kız arkadaş evin salonunda ne yapabilecekse sanki.
dans ediyor, gülüyor, dedikodu yapıyor ve birşeyler yiyor içiyoruz o kadar, ha bir de hediyeler....
başka odadalar ama annem arada sırada salonun kapısının önünden geçip kontrol etmeden durabilir mi?
kim nerene kiminle ne yapıyor diye bir oyun var ya onu oynayıp çok gülmüştük, ben fazla dans edememiştim, sancım var diye halim yoktu.
meğer annem salonun önünden her geçtiğinde ebni ayakta görmemiş!! ve yaftayı yapıştırmış!!
pasif ve uyumsuz!!! hiç görmemiş dans ettiğimi, eğlenmemişim ve kimbilir doğumgünü sahibi arkadaşımı da sıkmışım, üzmüşümdür!!
ne kadar güldüğümüzü anlatsam da inanmak istemedi belli. kendi fikri doğru çıksın, olsun da gerisini kim takar???!!
hatta ben iki hediye almıştım. annem tabi bu işe de karıştığı için; ona göre hediye çorap, cüzdan, kitap gibi işe yarayan şeyler olur!
anne herkez benzer şeyler alır o zaman! olsun, saçma olacağına aynısından olsun, gelecek yıl kullanır!! dedi ve bana illa da sıkıcı bir cüzdan aldırdı.
bari üzerinde komik-şirin bi desen olsun, yyoook sanırsın neneme alıyorum hediye!!
ben de ondan gizli komik stikerlar aldım süsledim cüzdanı, hatta içine sahte para koydum, bir de sevdiği şarkıcının fotoğrafını kestim dergiden, kimlik-fotoğraf
konan şeffaf yere onu koydum..
hediyeyi açınca sıkıcı bir cüzdan gibi görünüyordu ama içini aç dedim, yaptıklarımı çok beğendi arkadaşım, ne güzel gülmüştük.
hoşuna gitti onun ama bizleri izleyen büyüklerden annemin değil, saçmalıktan başka bir şey değilmiş, mahvetmişim caanım cüzdanı!!!
ama çok hoşuna gitti arkadaşımın anne!! aman! diyor.
hem isterse söker stikerları öyle kullanır!!
diyorum ya annem anlamaz öyle şeyleri, komik, eğlenceli, keyifli şeyleri. yoo mantık ve matematik insanı olduğundan değil. bilmem neden. öyle şeyler manasız gelir ona.
ona göre herşey düz, düzgün, sade ve kullanışlı olsa yeterlidir. süslemek falan gereksiz şatafat abartıdır. renkleri bile sade-silik sever.
herkes de öyle olsun ister!! ona kalsa zaten diktatör gibi neşe-eğlence-renk-süs vs gibi şeyleri yasaklar valla!!
hani İstila diye bir film vardı ya, uzaylılar ruhları çalıyordu, duygusuzluktan insanlar terlemiyordu bile, nicole kidman ile daniel craig vardı..
öyle bir dünya olur anneme kalsa. görevler ve mecburiyetler dünyası. keyif sadece tıkınırken...
keyif almak insanı görevinden, işinden caydırırmışşş
ve bir daha asla annemin bazı sözlerini dinlememeyi öğrendim. giyim konusunda ve böyle bir yere benimle gelme konusunda!
anneme kalsa üniversite mezuniyetime de gelecekti!! kep töreni değil yani ona geldi zaten. geceye!!
ne var herkesin velisi gelmeyecek miymiş???
ne velisi anne? biz 22 yaşındayız! (herkes değil de işte aşağı yukarı)
eee??
o yaştaki üniversite mezununun velisi mi olur?
niye olmasın??