bir arkadaşım vardı bir zaman öyle, böyle güya samimiydik, içtiğimiz su ayrı gitmezdi, birbirimizin evinde bile
rahatlıkla kalır, beraber yemekler yerdik. böyle oldu insanlar işte, ben de ömürlük bir arkadaşlık sanmıştım. resmen fast food arkadaşlıktı onunkisi. önce elini veren kolunu kaptırır oldu. meğer sonradan anladım ki arkadaşlıklarını bir gün lazım olur diye, kullanırım diye ediniyor, biriktiriyormuş.
tüm arkadaşlık düzeni buymuş. o sıra kim işine yarayabilecekse hızla samimi olup kendini sevdiriyor, ama baktı faydası yok ya da geçti, hop uzuyor...
kaprisleri, istekleri arttıkça arttı. sevildiğinden emin bencil bir çocuk. bir yerden sonra usanıp hayır demeye başlayınca çok fena bozum oldu.
zaten benim istediğim bir şeyi de ya yapmaz, bahane üstüne bahane uydururdu, ya istemeyerek yaptığını belli eder gibi garip bir tavırla yapardı.
benden daha sosyaldi. çok kişiyle arkadaşlık eden ne kadar derinlikli ilişkiler kurabilir, zaten mizacında varmış yüzeysellik ve bencillik. bazı insanlar kendilerini iyi saklar. sevimli, cana yakın, samimi insan maskesi altında bencil ve içten pazarlıklı bir çocuk yatar. gören de dünyanın en iyi en tatlı insanı sanır. hani henüz kullanılıp unutulmamış,kullanıldığını anlamamış, yüz çevrilmemiş falan olanlar.
böylelikle öğrendim. ha şimdi birinin sırrını birine verirdi, dedikoducuydu, ya da kuyu kazan biriydi diyemem.
ama bunları yapmaması melek yüreğinden ya da ilkeleri olan bir insan olduğundan değil de daha çok karşısındakini dinlemediğinden ya da beceriksizliğinden ileri gelirdi.
hani şu kötülükler yapamayan ama başka birinin yapmasına da karışmayan hatta hafiften başkasının başkasına, ki bu yakını da olabilir, yapıldığında da gizli bir zevk duyan biriydi.
sahteydi. yani böyle yüzüne güler, sıcak davranır ama arkanı döner dönmez suratının alamı değişen hatta burun kıvıran tipmiş.
meğer.
çevresi geniştir, herkesle iletişim kurar, hatta belki sizle bile tanışmıştır :)
ve ne yapar eder telefonunuzu alır. bir gün işine yarar diye.
bu kadar şeyi düşünüp planlayarak yapmadığından bir süre sizin yanınızda da rahat davranmaya başlar, o zaman çakarsınız.
neyse bu arkadaşın istekleri bitmek bilmeyince artık insana daral gelmeye başlar.
ama dışardan bakan değil içerden bakan anlar, yani bunları yaşamadan bilmek imsansızdır. kötü huy ve alışkalıklarını, bencil ve çıkarcı yanlarını şirin suratının ardına öyle güzel saklar ki, birine sizi kıran bir durumu anlatsanız hayatta inanmazlar. mutlaka alınganlık etmiş, yanlış anlamışsızdır, hatta siz hatalısızdır, ne vardır yani her dediğini bi bir yapsanız ne olacaktır, o mutlu olsundur yeterdir!!
oha.
yüzlerce best friendi olan bu hanımdan bir süre sonra sıkıldım. hayır maddi talepler değildi bitmeyen istekleri.
öyle bir yanı yoktu. ama hep sen ısrar edip ısmarlarsan da memnun olurdu yani. para beklemez ama fırsat bulursa sömürür. faydalanır. ne de olsa beleş sirke baldan tatlıdır.
sürekli birşeyler istemesi ama pişkin pişkin senin istediğin bişeyi de yapmaması, yapmamaya çalışması bir süre sonra baydı. aslında ben bal gibi de hayır demesini bilen biriyimdir ama sevdiklerim için bir yere kadar çiğ tavuk yemeye razııyımdır. ama bir olur iki olur. ama ardı arkası kesilmezse e pes yani! tavır koymazsan bütün hayatını işgal edebilir.
ben de sonuçta onun annesi babası falan değilim hayatımı ona endeksleyeyim, o mutlu olsun diye herşeye katlanayım.
ha o da senin için yapıyordur, o zaman başka.
ama bu arkadaşta o özellik ne arar!
istedikleri olmamaya başladığında önce şirinlikle bir sitemkarlık, küsmekle tehdit, ardından bencil ve kızgın bir sitemkarlık gelir. sonunda yavaş yavaş sizi aramamaya, siz arayınca kısa kesmeye başlar....
bir süre sonra zaten kendiliğinden kopmuşsunuzdur.
sevgiliden bahseder gibi oldu deel mi? ayyrılık sahnesi.
e tabi bu versiyon insan tipini sevgili tipi de vardır, erkek olanı da .
neden olmasın?
öyle bir şarkı vardı.
yazıya başlarken aslında annemin birirlerine beni şikayet ederek, yavru kedi gibi bakarak, medet ummasından bahsedecektim....
ben everemedim allah rızası için bu kızı everin ben yapamadım der gibisinden.
sonra buralara geldik.
ama işte şimdi bağlıyorum. başlarda annem bu arkadaştan da medet umdu. çünkü anlatmayı ve övünmeyi sevdiği şeylerden biri de, abartarak tabi sanırsın corç kuluniy ile ahbap, çevresinin genişliği, ne kadar çok arkadaşı olduğuydu.
meğer aslında ima ettiği şey çok arkadaşım var ama senle görüşme şerefini sana bahşettim demekmiş...
işte bu bencil ve pasif agresiften de medet umdu annem.
tabi aramızın açılmaya başlamasının da sebeplerinden biri oldu onun garip bencil davranışları...
ben doğrusu herkes için ama özellikle de sevdiğim arkadaşlarım için hep en iyisini isterim. kimseleri yakıştıramam, üzülmesin isterim falan işte. tabi en çok kendime ister ve yakıştırırım en iyi şeyleri ama onlara da çok daha azını dilemem herhangi bir şeyin. tamam itiraf ediyorum ben de her kız kadar kıskanç olduğumdan elbet benden daha iyi olsunlar diye uğraşmam, ama olursa da beddua etmem. accık haset ederim otururum, napayım :))
ama hani çöpçatanlık yapmam, kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş. kimseden de beklemem.
ama annem bekledi işte.
ve o çok sevdiği neşeli, samimi, melek yürekli arkadaşım bana kendi için beğenmediği tipleri kakalamaya kalkana kadar.
nasıl anlaşıldı? anlaşılıyor işte. ne kadar garip huylu ve çirkin tip varsa bana yakıştırmasıyla başlar. sonra bu arada herkesin de kendine aşık olduğunu varsaymasını da dinlemeye başlamışsınızdır. ama o o adamları beğenmiyordur, fakat bana verebilir!!!
ay o benle çok ilgileniyor ama ben onu beğenmiyorum, istersen seni tanıştırayım nazlı?
niye canım, bana beğenmediklerini mi kakalıyorsun??
önceleri anlamazsınız, bu garip ve çirkin davranışı tatlı ve masumcuk arkadaşınıza yakıştıramazsınız, sanırsınız ki yanlış anladınız, sizin hüsnü kuruntunuz bu....
ama bir değil bir kaç defa olmaya başladığında e yok artık dersiniz.
sadece o konuda değil, yani kendinin beğenmediği herhangi bir şeyi size layık görmesidir.
yani açıktan sevgisinden yararlanarak kendinin üstün olduğunu, herşeyin en iyisini hak ettiğini ama senin işte öyle nasıl olursa olsun biri olduğunu ima etmeye başlar.
annem bu duruma önceleri pek inanası gelmiyordu ama sonunda inandı elbet.
çünkü hem artık her istediğini yapmıyordum hem de mesafe koymaya başlamıştım. tabi o da karşılıksız bırakmadı bu mesafeleri. kendi de uzaklaştı.
e işine yaramayacaksa ne diye görüşsün...
farkettim ki ortak tanıdıklarımız falan bu huylarından bir haberler bu kadar samimi olmamışlar. ya anlayamamışlar ya da tesadüfen bu arkadaşın o kadar da işi düşmemiş ki samimiyet kurması gerekmemiş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder