annem ısrar ve emir yerine aynı şeyi yüzlerce defa tekrarlayarak o fikri zihne aşılama (inception gibi) yöntemini geliştirmeye devam etmekteler!
bir hafta sonra ablamlarla kızkalesine gideceğiz. biz 5-6 gün kalacağız onlar sonra başbaşa devam edecek. annem şimdiden çalışmalara başladı. hem hangi kıyafetler giyilir diye hem 1 havlu yeter demeye.
zaten ben taşıyorum ki ağır şeyleri, annemin beli çok iyi değildir, ona taşıtmam.
zaten 20 kilo olacak değil ya bavul, hatta çanta. ama annem hala mümkün mertebe en aza indirgemeye çalışıyor.
ama sonra orada pişman olacak ve söylenip duracak. ben biliyorum.
90larda annemin aşırı titiz yıllarını yaşadık. saplantılı biçimde. mutfakta su içip de bardağı yerine koymayı unuttuk diye az azar işitmedik. o kadar saplantılı bir titizliği oldu ki o dönem, bu unutkanlık onun için kabustu. sadece azar değil nutuk çekerdi. o da yetmez bizi mimlerdi. düzensiz, unutkan ve pasaklı nazlı. iyi ki bir su bardağı ortada kalmış, ya da meyve tabağı... ablamında şükür bir şeyleri yanlış yerde unuttuğu çok olurdu, tek mimli ben değildim ;) daha önce de yazmıştım o yıllarda bir el yıkama performansı geliştirdi annem. bir de benim yıkadığıma inanmazdı. çünkü sorunca yıkadınız mı diye, ablam yağcı hanım hemen evet anne diyerek yağını çekerdi. bense sinirlenirdim. çünkü yıllaaaaardır kafamızı ütüleye ütüleye öğretti zaten kişisel temizliği neden hala öğrenemediğimizi sanıyor diye. hele böyle söyledin mi daha da şüphe çekerdim. yani gerçekten elimi yıkamamış olsam ama yağcı şekilde yıkadım anne desem buna daha çok inanırdı.
ben tutup sen zaten öğrettin çoktan anne derdim, ya da işte yukardaki gibi neden kişisel temizliği öğretmesine rağmen hala öğrenemediğimizi düşündüğünü sorardım. ama bardakları yanlış yerlerde unutan biri olarak savruk, pis bir hain olduğum için bana hiç güven olmazdı. dün bardağı yanlış yerde unutan bugün kimbilir neler yapar!
hatta daha o zamanlar akıllanmamıştım bu konuda, ki hala aynı şeyi unutup yaparım. ima, ironi, teşbih vs. ne halt denir onu.
tersini söylerdim ki gülsün , onu beklerdim ama boşuna. gülsün ve aman ağız alışkanlığı biliyorum yıkadığını kızım desin. nah der! yok yıkamadım derdim. yıkadım desem şüphe duyacak ama yıkamadım deyince hemen inanır. düşünmeden de azara başlar.
annemde de ablamda da aynı dahiyane özellik var! espriden de pek anlamazlar. yüzlerine de baksan çok ciddi insanlar olduklarını düşünmezsin böyle iyimser bir ifade. ama ciddiyetten espri, şaka, ironi, ima .. anlamazlar. sevmezler. ikisine de komedi komik gelmez. annem artık pek güleryüzlü değil ama ablam mesela birşeyi komik bulmakta zorlanmasına ve pek gülmemesine rağmen güleryüzlüdür insanlara...
yok yıkamadım, 6 gündür bir kere bile elimi yıkamadım! iyice abartıyorum ki amaaan sende nazlı sorduk! desin. onun yerine aha işte bir kusurunu buldum, seni azarlayıp, kavga çıkarıp, ezip, ders verecek bir fırsat der gibi düşünmeden üstüne balıklama atlayan bir anne. yahu hiç mi düşünmez ben küçüklüğünden beri öğrettim buna el yıkamayı da 15 yaşında hala öğrenememiş nasıl olsun. hayır düşünmez. ben bardakların yerini bilmeyen, sağda solda unutan pasaklının tekiyim! elimi, yüzümü, saçımı, g.tümü bile yıkamayı bilmem mümkün değil...
hemen parlar azara başlar, e ben de buluğdayım, öfkeleniriim, bir de dinlemez, seni dırdırına annem öyle bir dalar ki, öyle bir kaptırır ki konuşmaya kendini karşısındakini duymaz. yüzüne baksa dahi. kendi dünyasında kalır o. böyle dik dik yüzüne de baksa o an sadece kendi sesini mi duyuyor acaba, bilmem, seni duymaz. herhalde ona göre karşısındaki o sırada sadece ağzını açıp kapamaktadır. dinlesin beni diye mecbur sesimi yükseltirim. ya yıkadım yıkadım!!! neden hala soruyorsun! gibi.
benzer kavgalar çok oldu o yıllarda. annem inatla bize özelliikle de bana mimli nazlı'ya inanmaz....
her işe karışır. bahanesi de bize hastalık bulaşması. sanırsınız sıtma, dizanteri, hatta veba salgını var....
ders çalışacağız diye ağır temizlik işlerinden yırtardık çoğu zaman, ama bu kez de kendi temizler ve kendine göre düzenlerdi, giysilerimiz ve diğer eşyalarımızı. ara ki bir şeyi bulabilesin!
e bundan da çok kavga çıktı..
yıllar içinde bu saplantısı azaldı hatta neredeyse yok oldu. şimdi o günleri öyle hatırlamıyor bile, beni aşırı titiz buluyor ki ben bardak kavgası yapmam. ne efendim ellerimi dirseğime kadar anti bakteriyel jelle yıkıyormuşum dışardan gelince. ne kadar saçma ve gereksizmiş şu antibakteriyeller, eskiden yokmuş, aha birşey mi olmuş.,
tabi tatiller ve ya gezi, tur.. de ayrı çileydi. bizi de kapıp bir tura falan katıldıysak vay halimize. herşeyden tiksinir dokunamaz ve sürekli söylenir, bizden peçete, kolonyalı mendil isterdi. o zamanlar ıslak mendil yoktu.
biz de etrafınd aona sürekli peçete yetiştirmeye çalışırdık. bitmişse mesela kolonyalı mendil istediğinde bir bakışı var yüzüne insanın sanırsın sırtından bıçaklamış hainsin. naptın o kadar mendili? ne çabuk bitti?
hani sanırsın var da ben vermiyorum. öyle bir davranış.
ve sanırsın bu kolonyalı mendiller sonsuz sayıda, bitmek bilmez. ama o kadar çok ister ki nasıl bitmesin, o sıra sonsuz mendilin bile olsa son bulur.
seyehate çıktık diyelim otobüsle. mola yerinde tuvalete gitmek icap eder. nazlı! mendil! önce ellerimizi silecekmişiz. silinir atılır mendil. aa ama sonra wc kapısını açmak icap eder ki onu elle açmamız yasak. nazlıı! mendil! mendille açılır atılır. aa ama içerde klozete oturulmaz. nazlıı! mendil! tuvaletten çıkılır, umumi tuvalette musluğa da dokunulmaz. ee? nazlıı mendil!
daha ilk mola yerinde üç kişi bitirir tüm ıslak mendilleri hatta selpakları da. büfeden gidip alınır ama paraya dokunulduğu için elimi tekrar silmem gerekir bile!
otel odaları da bir işkence. önce kolonyalı mendille kapı kulplar, elektrik tuşları, varsa kumanda, buzdolabı kapısı, musluk başları vs silinecek. aa tek mendille değil ha!
o zaman ki kolonyalı mendiller tek paketlenmiş, kutusunda da 10 tane anca var ve şimdiki ıslak mendiller gibi ucuz değil o kadar.
mendil bitince sana hain muamelesi yapan, yanında çarşaf ve yastık kılıfı taşıtan kadın nerelere gitti!???
nazlı! kolonyalı mendil ver. mendillerin ne kadra para olduğu, içinde kaç adet olduğu hakkında en ufak fikri yoktu. sadece ister ve elini uzatırdı. bitii deyince de o hayal kırıklığıya dolu, sinirli ve suçlayıcı bakış! nası bitti? ne çabuk? anne içinde 10 tane var zaten. eee? zaten benden de bu beklenir! insanı yarı yolda bırakırım! bir şeyi de tam yapayımmış! iki kutu aldım. cebimdeki para anca yetti. sanki altın alıyor kaç kuruş olacak ki o şeyler? işte şu kadar anne! ne ? ilk defa fiyatını öğrenip şaşırıyor inanmıyor. kazıklanmış olmayayım?
her yerde aynı fiyat yıllardır anne! demek yıllarca kazıklanacak kadar avanakmışım. ah ben nazlı enayi ve salağın önde gideniyim. annem olmasa bu gezi diyarında kaybolurum. en iyisi annemin elinden tutayım da başka kadının peşinden annem diye gitmeyeyim!!! bu kadar salak mışım gibi bir muamele. anca salak ablam da onaylarsa inanabiliyor. ikisi birden yanılamaz hesabı.
bu kez de ne o pinti gibi iki kutu almışım, beş kutu alıp yedekleseymişim ya!
unutuyor ki cebimize fazla para vermediğini. gezide özellikle kaybedersekmiş ya.
böyle bir gezide ne olmuş, nasıl olmuşsa bizi daha önceden tanıdığı bir öğretmen arkadaşı ve çocuklarıya yürüyüşe gönderdiydi. kıkırdaya kıkırdaya geziyoruz, diğer çocukların canı dondurma istemiş anneleri de zaten yanlarında. ama bizde para yoktu o an. anneleri tabi bize de aldı. ama kızların garipseyerek bakışları çok dokunmuştu bana. bir dondurma parası da mı olmaz. ben de gururumdan bozuntuya vermeden acele çıkınca öbür çantada unuttuk sanırım dedim. ablam da bana şaşkın bakıyor? sonra da soruyor ama neyse belli etmeden ne öbür çantası?
kızların garipseyen, küçümseyen bakışını ne anlasın o? anca suratına suratına aşağılayacaklar da öyle... gizli, üstü kapalı anlatımları anlamıyor, bir üstüne iyi niyetli ve iyimser, sen iddia etsen de anlamaz, konduramaz, nazlının hüsnü kuruntusu der. ki sonradan öyle dedi. o kızlar çok iyiymiş, öyle şeyler düşünmezlermiş ki?!! aah ah. öyle yellozdu ki o küçük şırfıntılar bir de anneleri yanlarında olmasa, annelerine yağ çekecem iyi görünecem diye öyle sakin ve şirin dururlar....
geziye katılanlar arasında biz yaşlarda ailesiyle gelmiş oğlan onlarla değil benle konuştu diye ah ne hallere düştüler, ne yan bakışlar attılar, fırsat bulsalar iftira bile atarlar da denk gelmemiştir. ne konuşmuşuz öyle fısır fısır bakayım o çocukla hııı?? imalı soru. yanımda da ablam melek. adı melek değil ruhu melek... bişey de konuştuğumuz yok aslında sen hangi lisedeydin muhabbeti, bu gibi birşyeler. sizin okulda benim kuzenim var demişti çocuk tanırmıymışım bilmem kim. falan. fısıltı da değildi yani.
hangi okuldayız onu konuştuk. diyorum ben. kızlar imalı birer 'yaa?!' çekiyor. yani ben yalan söylüyorum onlara göre. ben de hafif tersleyerek 'evet ya!' diyorum.
daha sonra bir fırsatta ablama ay ne fesat şeyler onlar, imalı imalı yaa'ymış efendim! diyorum. şaşkın bakıyor yüzüme, niye fesatlarmış. yahu abla ne biçim ifadeyle sordular öyle sanırsın ben okul değil de başka şeyler konuşmuşum da yalan söylüyorum. hiç anlamadı ki anlatan da kabahat. imalı kı sormuşlar fark etmemiş.
bu kız dünyasının imalı soruları, ses tonları ve bakışlarını anlamayan ablam, yakışıklı birini gördü mü, ya da hoşuna giden hemen beğenir, fark eder, bir fırsat bulup da konuşurdu!!! ha!
zatenablam hep erkek odaklı oldu. kız arkadaşı da fazla olamazdı. kızları o örtülü, imalı anlatımlarını, dedikodularını anlamaz. en iyi kız arkadaşı gene benim ama o da ben de kardeşi olduğumdan yani. kardeş olmasak ohoo çoktan kopmuştuk...
şu bir sevgili, bir eş bulup tamamen ona odaklanan ve tüm ihtiyaçlarını onda gören, onunla karşılayan kız tipi.
hani alışverişe de ağdaya da onla gitmek ister, ama çocukların bundan sıkılacağını anlayamaz. erkek arkadaşla paylaşılan ayrıdır ama bir de hemcinsinden arkadaş istersin paylaşım ve anlaşma da başkadır. ama ablam pek ihtiyaç görmez. yoo kimseyi de ayırt etmez pek politiktir ama gene de 1 erkek arkadaş ona yeter.
bir kaç kişiyi öyle kız muhabbetinden, saç, tırnak vs alışveriş muhabbetinden boğdu! boğulmayan eniştemi bulunca da bırakmadı :)) iyi yüzme biliyo demek!
::::::::::::::::::::::::::
annemin 90lardaki titizliğinden anca %20 kalmıştır. ben titizim şimdi ama onun 90larda yaşadığı ve yaşattığı kadar bile değil. iyice boşladı hatta.
yaz sıcağı ve kızkalesi ve 1 havlunun yeteceği iddiası.
daha önce yazmışım 1 havlu yeter diye. yetmez! ama bu belli.
bir de bahane şu oluyor, ben banyoya girdimmi çıkmak bilmezmişim, halbuki çocukken sevmezmişim şimdi çıkmıyormuşum, ben uzun kalırmışım banyoda işte beni bekleyemezmiş, en iyisi benden önce girivermekmiş banyoya...
bu iddialarının sonucu benim o 1 havluyu hem de kuruyken anca rüyamda görmem!! duştan-banyodan neyse işte çıkar yatağa uzanıp kurumayı bekler. ee ben girecem banyoya anne. e giiir seni tutan mı var??
unuttu bile 1 havluyu! e havlu? haa sen gir ben sana veririm.
bunu da yedim. girdim banyoya işim bitti havludan haber yok, sesleniyorum uyumuş ruhu duymuyor. bir keresinde uyandırdım diye kızmıştı bile. ne güzel dalmış, şimdi bir daha uyuyabilecekmiymiş bakalım. e napim anne havlu senin üstünde! haa doğru. tabi uyuyamadı ve saatlerce konuştu. ...
zaten havluya kavuştuğum zamanlarda havlu görevini su çekme işlevini yerine getiremeyecek durumda olurdu. ıslak havluyla kurulanmak ne mümkün.
bi keresinde de öyle bir uyumuş, sırtını dönmüş ki, o sıra da kulağında bir sorun var, hiiç beni duymadı bile. mecburen otelin havlusuna silinmiştim. hani tamam yıkıyorlar da nasıl. neyseki mis gibi yumuşatıcı kokuyordu.
sabah da görünce kızmıştı bana e niye istememişim havluyu da otel havlusu yeterinde temizmiymiş!
oysa ben ne çektim, kaç kere seslendim, yan odadan duyacaklar annemin ruhu duymuyor. iyice bağırayımmış bende o zaman! olur en iyisi gidip ben bir MDOB'sinden şan dersleri alayım da mezzosoprano gibi nameli bağırayım... aaaannnnnnneeeee baaannaa haaavvvlluuuyuyuuuu veririrmmiiiiiisissssiiinnn! diye!!
yani yılllaaaardır yaşadım tecrube ettim 1 havlunun mümkünatı yok yetmeye! ama nnem hala 1 havluda ısrarlı, kararlı.! tabi nasıl olsa ben uzun kalırım diye bahane edip önce kendi girecek duşa, kupkuru havlulara önce kendi sarınacak, ben de öyle bekleyeceğim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder