10.06.2013

dönemler - telefon çağı, banyo muhabbeti, çıktın mı sorgusu, alışverişkolizm, aşırı acıma dönemi, beni kandırmaya çalışmaca, sinir dönemi, survivor....dilemma

hoff. kırk yılın başı bir arkadaşım gelmiş, bir kaç saatliğine uzaklaşmışız, ama annem bu arada 4-5 kere aradı.

sinemaya gidelim dedik, annem de biliyor yani ama gene de aramadan duramıyor.
___________________
o böyle bazen dönemlere girer ve en aşırısını yaşar, saplantılı biçimde.
üniversite zamanı benim okulda ne yiyip içtiğime kafayı takmıştı, her gün eve gelince ızahat veriyordum. ertesi sabah da tuvalete çıkıp çıkmadığımı sorardı. yıllarca sürdü. benim terslemelerim ve eleştirmelerim sayesinde son buldu. ama bu takıntı gene bazen hortlamıyor değil.

banyo muhabbeti zaten hiç bitmez. daha dün elektrikli süpürgeyle yerleri aldım, işim bitince yapıştırdı lafı. sen şimdi banyo yaparsın! böyle suratında garip, gıcık kapan bir ifadeyle, hainmişim gibi.
hem ter hem toz içinde kalmışım zaten pis oturacak değilim ya!!!
elbette, anne, görmüyormusun sucuk gibi oldum.
yavaş yavaş süpürseymişim yerleri hem yorulmaz hem terlemezmişim.
hıı yaa böylece banyoya girmeme de gerek kalmaz, bundan böyle hep kaplumbağa gibi hareket edeyim de terlemeyeyim yıkanmam gerekmesin sonsuza kadar.
öf nazlı ne sonsuzu!
iyilik yaramıyormuş bana da. üşütürüm diyeymiş.
haziranın ortasında mı?
galiba banyoda kendimi tatmin ettiğimi sanıyor, aman banyoya girmesin de ulaşamasın şeyine!
ne biliim.


aşırı acıma dönemi de bir başka. daha uzun aralıklarla hortluyor şükür. ama bir hortladımı yandın. yazmışımdır gerçi ama. arabayla yoldan geçerken camdan gördüğü bir sokak köpeği için çok ağlamışlığı var. ama birşey yapmak için çaba yoktu o anda. eniştemle ablamda vardı, birde  eniştenin bi akrabası. ayy ne kadar iyi bir kadınmış. ben o an görmedim. e durup bir kenarda en azından bir su verebilirdik, ağlamayla olmuyor ki. elinden gelen bir şeyi yapmak lazım. daha eski zamanlarda eve almak istemişliği varki hasta bir hayvancağızı, biz küçükken de yetişme çağındayken de evde hayvan beslenmemesi gerektiğinin en ateşli savunucusuydu kendisi.

alışverişkolik bir dönem var ki ondanda kesin bahsetmişimdir. alıp alıp giymemek.

 çok pinti bir kız arkadaşım vardı. mağazaları tek tek gezer, en beğendiği giysileri uzun uzun dener, aynada bakar, etraftaki kızların görüşlerini alıp, saatlerce meşgul ettiği çalışana, biraz düşüneceğini, kararsız kaldığını söyleyip, çıkar giderdi. ne geri döner de alır ne de yaptığı çirkin, pinti ve bencil hareketin farkına varırdı. hem yanında illa götürdüğü arkadaşlarının (kurban 1; ben, bir iki seferden sonra yemedim) zamanını çalmış, yormuş ve sıkmış olduğunu anlar, ne de çalışanı boşuna meşgul ettiğini. anlamak ne kelime alışveriş dediğimiz esnada öyle bir duyguya giriyor ki kendini bi tatmin etme yolu bu onun. alışveriş merkesinde o kadar zaman geçirmiş ama hala 7 yıllık kıyafetlerini giyen bir kız daha var mıdır bilmem. hani kızlar alışveriş bağımlısıdır,aileler sevgilileri madur ederler bu da tersi.tamtersi. aman ne güzel keşke benim sevgilim/kızım/karım da öyle olsa demeyin. arkadaşlar kurbanı değildir sadece unutmayın! sizi saatlerce bir mağazada oyalayıp sonrada eli boş çıkınca bunun için miydi bu kadar çaba dersiniz. ki bu pintinin bu durumlarda, yani ben artık alışverişe gidelimmi beraber dediğinde ortadan kaybolduğum için, bu görevin erkek arkadaşına kalmışlığı ve çocukcağızı delirtmişliği de var. ha niye çocuk almadı ona, ona da aldırmıyor. öylesine pinti. kendi de almasın, yanındaki de!!
işte anneminki de tersi alıp alıp eskimesin diye giyememe!!
daha bugün kendine yeni terlik aldı, dolaba kaldırdı. bu alınıp da dolaba kaldırılan 7. terlik!! hala bilmem kaç yıllık terliği giyiyor. çok rahatmış ama alışmış. e bunları ne demeye aldın? sonra giyermiş. hayır bana da olmuyor ki ben giyeyim!!
hergün diyor ki bugün forum'a mı gitsek.
yahu daha dün gittik ya.
yok yaa te evvelsi gündü o.
inanmıyor. valla dğndü.
değildi.
sanki dün değilde evvelsi gün olsa çok geç kalmış olacak.
gören de bizi forum'da çalışıyor sanır. neredeyse hergün öğleden sonra gidiyoruz, illa bir bahane buluyor.

anne yaa yeter artık, usandım forum'dan ya. daha dün gittik bari bir kaç gün geçsin de birşeyler değişsin, valla ürünlerin yerini çalışanlar kadar öğrendim ha!

amaaan sen de nazlı! dün gitmedik ki! bir günde neler değişir!!!!

inandıramadım, faturayı gösterdim de öyle.
ne alıcaz?
bakarız, aklımıza gelir!

dükkan dükkan dolaşıp, boş boş, ne aradığını bilmeden... bekleyeceğiz ki aklımıza gelsin de alalım.

işte bu da alışveriş bağımlılığı dönemi.

birde beni de peşinden sürüklemese! çoğu zaman.
hani aldıkları da dolapta tozlanıyor, ama ben de hemen giyince, eskirmiş, şimdi giymeyeyimmiş!!

e modası geçer!!

ben de modası hiç geçmeyecek klasik parçalar alsammış öyle olmazmış, ben gidip salaş tişört alıyormuşum!  şöyle yaşıma uygun olaymış, 10 sene sonrada giyebileceğim bişey olaymışmış...

artık öyle kaliteli kumaş üretilmiyor ki. bilmem gucci öyle mi? gidip gucci'den alabilecek değilim ya....
bugünde tencere diye tutturdu. istemeyince beni şöyle tavlamaya çalıştı;
belki biriyle tanışırmışım!!

annemle avm'de ev eşyaları mağazalarında biriyle tanışacam. ne hayal gücü.
hani yalnızken olsa neyse.
olabilirmiş, kendi engel değilmiş ya! önüme barikat mı kurmuş?

aslında evet, yanımda barikat gibi, ama cüsse açısından değil, psikolojik açıdan. neredeyse her an dipdibe, sürekli konuşuyor, biraz ayrıdüşsek yanına çağırıp,eve hiç lazım olmayan bir şey hakkında fikrimi soruyor, diyelim ki aradığımız birşey var ve çalışanla muhabbete daldık, kıskanmış gibi surat asarak bahane yaratabiliyor bu manzaraya rağmen yanıma yanaşıp konuşabilecek bir cengaver yiğit bir ademoğlu varsa, alnından öpem!!! tez evlenem! haydi goşun nikah masasına!
nikahına beni çağır sevgilim istersen şahidin olurum senin....


başka dönemler de vardır kesin. meselaaa ne vardıııı...
bana kıyamama ve aşırı kıyma dönemi.
bir ara bir akrabaya ziyarete gittik. 15. katta oturuyorlardı ve biz çıkarken elektrik kesilmişti. aman dedik uzun süre de gelmeyince, inmesi daha kolay merdivenden inelim. dile kolay 15 kat. in in bitmiyor.
tam 1. kata geldik, nefesimiz kesilmiş, yorulmuşuz.
patlattı lafı ; gözlüğünü unutmuş, hadi çık alıver nazlı!!

14 kat inmişim yayan, geri bir 14 kat daha çıkıp, sonra gerisin geri tekrar ineceğim. e kendi çıkacak değilmiş ya. 63 yaşında kadınmış!! işine gelince yaşlıyım diyor...

çantana iyice baktın mı anne, içine atmış olmayasın.
yok yok. sen git al gel.

benzer bir olayı daha önce de yaşadık. neyseki 4 kattı o zamanki sayı ki o bile nefes keser. ee ben atletmiyim? normal bi türk kızıyım işte, biz de kas türk kasıdır!!! :)) ha bir de o zaman bekletmişim diye fırça yemiştim, ayakta dikilip kalmış, merdivene oturacak değilmiş ya..

anne 15 katı nasıl daha 2 kere daha çıkayım ineyim?? daha yeni indik.
e gözlük orda mı kalsın? ne takacam ben şimdi dışarda??

dereceli gözlüğü de var ama gözünün cam ibi gördüğünü iddia edip, inadıma takmıyor. bu güneş gözlüğü.
işime gelir, ne zaman gözlüğünü taksa, bana yeni kusurlar buluyor!! :(:)

kocaman bir çanta taşır, içinde yok yoktur, ama büyük çantanın içinde bişey bulmak da zordur. hep bir şey ararken sinirlenir, kuyu gibi çanta der.

iyice bak çantana annecim, 45 kat çıkıcam!
yok işte yok!
üstünkörü bakıyor, çok karıştırınca sinirleniyormuş.

yani bana 15 katı iki indirip bir çıkarmaya acımıyor da sıcak yemeği ağzıma götürmeye kalktımmı kıyameti koparıyor. sırf evde olsa dışarda da. elimden çatalı almaya, almaya çalışırken de üstüme dökmüşlüğü de var.
ağzın yanacak! diye bir feryad edişi var. duyan da ben bebe sanır.
hem de bazen bana yaşlandığımı ima ediyor, bazı şeyler için geç kalınmaya başladığını falan, hem de bebek gibi ağzın yanmasın!!
versiyon çok, yeme yeme diye bağırıp, yemeğimi üflemesi de var.
kendi çatalıyla yemeğimi açıp soğuması için gıdaları aralaması da, sözle elle müdehale de.

ama 15 katı in in çık!! o an hiiç oralı değil. gözlüğü de gözlüğü.

ya anne atmışsındır içeri girince çantana.
dıştan bir elliyor çantayı. bana kızarak yok işteyok yok diyor.

15 katta 3 tur atılır mı körü körüne.
bir de sinirleniyor ki..

ver ben bakacam!
sen bana inanmıyor musun? suçlayarak vicdan yaptırmaca.
annecim, iyice bakmadın bile!

sonunda ben bakıyorum. ee çantasındaki şalın arasına gömülmüş!!

aa burda mıymış???? diyor...

.............

bir de işte alışverişde olduğu gibi heryere beraber gitme ısrarı dönemi var. bir süre çalışmayayım, derse falan gitmeyeyim de evde çok kalayım bu dönem başlıor!!

oraya gidelim buraya gidelim, sen gitmezsen bn de gitmem'e varıyor iş..
hatta bazen bana vicdan yaptırarak kazanıyor zaferini. annem en başta mücadeleyi seviyor...
demiştim.
-----

uykusu gelince hadi yatalım deyip benimde kuzu kuzu odama seğirtmemi beklediği dönemler de var..

hadi yatalım demişse ve ben cevap vermemişsem bir beklentili bakışı da var ki. e hadi. der gibi.
__________-

sinirli dönemi de var. ki onunda dereceleri var.
hafif sinir dırdır şeklinde sürekli konuşup herşeyi eleştirmek. herşeyi ama kişilerden, olaylara, eşyalara, tencerenin kulpuna kadar... sürekli fonda annemin dırdırı, eleştirileri.
orta sinir zamanı bu dırdır insanlara ve davranışlara dönüyor, ucu size bile dokunabilir.
bu satırları okurken kambur durmuyorsunuz inşallah!!!
yolda sokakta, gittiğimiz bir yerde herkesi eleştirir, herşey yanlış!!
hani çok doğru değiller ama bazı şeyler de bize ne, yada bize ne demeliyiz ki huzur bulalım. ama annem için bu ne mümkün! tüm dünya bir huzursuzluk kaynağı. pesimizm eşliğinde. umutsuzluk dibe vurur bu dönemin sonunda. hayatta berbattır, insanlarda, dünya da... öyle bir eleştirir ki ki kimi zamanda haklıdır ama gene de o çok abartır ve uzatır, hani intihara meyilli biri olsan kendini kesesin gelir. o sıra tüm gelecek umudu tükenmiştir... e böyle şeylerle kendini dışavurup rahatladığı için ve için için abarttığını hissettiği için ertesi günün sabahı yapay bir neşeyle kalkıp, numaradan gülücükler ve öpücükler dağıtmak ister. ama seni akşamdan kalma gibi etmiştir haberi, umuru yoktur.

bir üçüncü dönem var ki yüksek sinir, 2. fazla fazla uzun sürdüğünde ortaya çıkar. bu da nefret dönem.
son 10 yılda oluşmuş bir dönem bu, eskiden o kadar çok yoktu. eleştirir va tartışırdı, bazı şeyleri beğenmezdi, ama herhalde bize umut olsun diye de iyi şeyler de var der örneklerdi. hatta abartıp gene yapaylaşırdı.
annemin oyunculuğa hiç kabiliyeti yok. yok eğer kabiliyetsiz ve yapay bir neşeyi canlandırması gerekirse bak doğal olarak oscar alır..
son 10 yıldır çünkü ondan biraz daha öncesinde menapoza girmeye başladı. ne zaman ki hormonlar değişti, ufacık kadının içinden bir nefret canavarı çıktı. erkek gibi sinirleniyor o cüssesiyle.
gücü yetse duvar yıkacak. illa da ciddi bir sebep gerekmiyor yani. mesela ayağını mutfak dolabına çarpmaktan ağza alınmayacak küfürlere kadar getiriyor işi.
menapozdan sonra nefret küpüne döndü. epey tirat atıyor nefret hakkında. yoo nefreti eleştirmiyor nefret ediyor, nefretten bile nefret ediyor..

........................

nazlııı gel survivor başladıı!! dönemi var bir de. gene bu çook sempatik kaldı önceki döneme göre.
bağımlı gibi survivor hastası, be de izleyeyim istiyor. elimden geleni yapıyorum ama çok sıkıcı yaa, çok uzun. dizilerden bile uzun!! zaten yorumlarımı da pek beğenmiyor. en azından şöyle başlıyor benim yorumumdan sonra; öyle değil de...

yıllardır annemden gizlemeye çalıştığım bir gerçek var; internetim limitsiz! ve internetten survivor videoları izlenebiliyor.
geçende tv'den duymuş herhalde bana;
twitterdan survivor izlenebiliyormuş nazlı! dedi sevinçle.
beni bir korku aldı o ise sevinmemi bekliyor.
düşünsenize her an bana survivor izletecek!! iş-ken-ce.

internetim sınırlı, kotayı aşar, net yavaş açılıyor, videolar zor yükleniyor diye uyutuyorum...:)) napiim. 7/24 survivor izleyemem!!




___________________________________

telefonla beni yoklama dönemi hadi başa dönelim.

bi süredir görmediğim bi arkadaşımla buluştuk, sinemaya gidicez, tıkıncak, kıkırdiycaz...plan bu. aama annem bu oyunu bozar! tatar anne!! (tatar ramazan' izliyoz da bu aralar)

zırrrrr
nazlıı gelirken ekmek almayı unutma ha.
tamam anne.
napıyorsunuz.
ünlüoğlu'ndayız.
hıı. iyi.

bir süre sonra.

zırrrrr
alo nazlı, fırın eldiveni nerede? bulamadım.
3. çekmecede anne.

artık filme gireceğiz.

zırrrrr
nazlı! e bu çekmecede senin külotlar var!!
ben şoktayım.
anne 3. çekmece!
ee tamam açtım don var 3. çekmecedee!!
yahu komidinin değil!
e ne bileyim ben nerenin 3. çekmecesi?
annecim fırın eldiveninin benim komodinde ne işi olur?
ne bileyim ben, olur olur, sen koyarsın (senden herşey beklenir manasında).
yok artık!!
e nerde?
yahu mutfaktaaa nerede olacak.
hıı. mutfağın neresinde işte o zaman.

mutfağa geçmiş.
3 çekmeceee.
hangi 3. çekmece?

annem, mutfakta kaç  çekmece var ki?
yok orada?!!
2. dedir o zaman.
orada da yok.
1.ye bak.
çatal falan var orada.

annecim film başlıyor.
aman tamam! batsın filminiz nerede bu eldiven??

sanırsın 46 odalı malikanede yaşıyoruz, seçenek ne kadar ki? olmadı başka bezle tutarsın. yok illa eldiven.

bulamıyorum nazlı!
çok sinirlenmiş, beni suçlayıcı konuşuyor.
bir evde durmuyormuşum ki.

tamam bundan sonra ev hapsine çarptırılmış gibi çıkmam evden, içi geçmiş aptal bir ev kızı gibi sümsük giyinir, hanımkadınlarla takılır, kitap film müzik falan bırakırım, örgü, temizlik, yemek tarifi...

buldun mu anne?
yok bulamadım.
söylenmeye devam ediyor, telefonu tezgaha koymuş. takır tukur sesler geliyor. yahu bardakların oraya bile bakıyor! ne işi var orada.

sonunda pek kullanmadığımız orta boy bir gözde buluyor.

film sırasında sessize aldım. arada açtım ki zırrr 3 kere aramış. geri döndüm. niye açmıyorsun diye çıkışıyor.

anne film izliyoruz ya. olsunmuş açayımmış!! küçük sesle konuşurmuşum.
 ba ba ba ba. sinemada en ufak çıta deli olan, herkesi azarlayan bir başkası sanki kendi değil.

hani derler ya sana yapılmasını istemediğin şeyi kendin yapma diye. hiiç öyle bi şey yok. tam tersi.

nooldu??
hiiç, unuttum. hadi görüşürüz.

film çıkışı sırası, zırrrrrr nazlıı neyle döneceksin??

dikkatinizi çekerim ben yeni yetme değilim. hatta annemin ara sıra laf çakmalarıyla iki de bir hatırlıyorum ki bu yıl 33 oldum.
ama yolu bilmiyorum gibi bana neyle döneceğimi soruyor. yaksiye tek binmeyeyimmiş haa. sanki uzaktayız, dolmuş varken ne taksisi?


anne her zamanki gibi dolmuşa bineceğim.
ha iyi.
öbür marketin orda in de karanlıkta yürüme ha.
tamam..

beni karanlıklara sigara uğruna yollayabilen kişi bunu söyliyen!!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder