29.06.2013

hep aynı terennüm hıı yok taverna olmadı terene, terane ayyy neyse ne! sosyopat tarifi.

kafamın bozulması için evet mersin'in nemi yeter. tamam uzun saç kullancam diye diretiyorum ama bazen bu sıcakta yolasım ya da kazıtasım geliyor. ayy daha dur daha dur, daha dur daha dur, ön,müzde temmuz vaarrrr, helee ağustos var...
ha toplamıyormuyum saçımı, elbet. bilmem ben mi böyleyim, kafamın içi de terliyor. neyseki çok aşırı değil. upuzun saçlarını omuzlarına salıp, hem de streç skinny uzuuun jeanla dolaşan soğuk nevale ya da anemik midir nedir o kızlara da gıcığım.

aman annem duymasın, yoksa gene başlar.
neye başlar.işte . saçımızı kestirelim mevzuuna. annemin iddiaları saplantıları, inadı bitmez. istediğini yaptırıncaya kadar senelerce bile uğraşır. uzun bir zaman dilimine yayar, zamanla söyleye söyleye aynı şeyleri, iddiasını seni ikna etmek, beynine yavaşça sızarak işlemekte üstüne yoktur.
bazen emin olamıyorum yani beni kendine benzetmek, kendince hizaya sokmak için bilinçli bir yaklaşım mı yoksa savunduğu şeye fazlasıyla inanan biri olduğu için mi böyle yapıyor.

sıcaklar başladımı annem kısa saçın ne kadar kolaylık, rahatlık olduğundan dem vuran konuşmaları sıklaşır. ha kışın da yıkama kurutma zorluklarıdır baş mesele.. saçın yıpranması, kırılıp dökülmesi,  kuruması falan da cabası.

gene başladık ta. değişiklik istedi canım geçende, rengini değiştireyim saçın, annem de zaten gidiyordu kuaföre, beraber gittik. saçı kesilirken kısa saçın muhteşem özelliklerini saya saya bitiremedi. baktı ben de tık yok, tutup beni şikayet etti kuaföre.
her gün yıkıyormuşum saçımı, mahvediyormuşum!!

zaten bir banyo yatın mı yapacan mı sendromu ay şeysi var ki her gün aynı sohbet geçiyor. e sıcak ter mi kokam?

ha bir gün kim kokluyor ki dedi.

kimse koklamayacaksa pis koksam da olur, kimse bakmayacaksa bakımsız ve çirkin olsam da olur... gibisinden bir gereksizlik iması... niye kendim için yapamıyorum acaba. bu soruya ne annemin ne hayattaki tek zevkin yemek yemek olduğunu başka da bir şey olmadığını iddia eden teyzemin bir cevabı var.

öyle görmüş, öğrenmiş ve alışmışlar. her şey görev icabı.

saçımızı kısacık kestirelim! denemekten hiç vazgeçmedi. bir gün kapıldım, daha ufakken karışrdı zaten, hep tartışma konusu oldu bazı şeyler aramızda. allem etti kallem etti, beni inandırdı kısa saçın mükemmelliyetine.
önceden tartışarak ikna yolu denerdi bu kez sonradan anladım tabi, suyuma giderek ikna etti.
bak görecekmişim ne kadar rahat edecekmişim annem ne kadar haklı diyecekmişim.
o sıra zaten çok uzun değildi saçım. yani öyle kalçama kadar uzatacak kadar çılgın değilim. hem kim uğraşacak hem zaten modern durmuyor. ben böyle kürek kemiği civarı boy kullanırım. zaten orta boyluyum aşırı uzun olmaz.
ay neysse o sıra saçım omuzlarımdan az aşağıda bir boyda. aklına uydum kısa kestirdim. erkek traşı değilde işte böyle kulaklar fora, ense şaplaklık bir boy.

bundan kısaydı
2013 kısa saç kesimleri  http://www.yenisacmodelleri.com/2013-kadin-kisa-sac-kesimleri-ve-modelleri.html

of bu konuya değinmiştim ama.. neyse.
Bing : short hair styles

benim de böyle yüzüm olsa, bana da yakışsa neyse.
SHORT hair styles - Search
şöyle bişey.


annem mutluluktan havalarda kendine minnettar kalacağımı ve sonsuza kadar aynı saç modelini kullanacağımı hatta bu modeli ve boyu gelecek kuşaklara aktarmak için yoğun çaba harcayacağımı sanıyormuş gibiydi.

lakin fotomodel diilim, sarışın diilim. oğlan çocuğuna döndüydüm. yakışmadı. çok mutsuz oldum. kulağım da meğersem kepçeymiş :)) :((

sıcakta da terleyince saçın tepesi na böyle fotolardaki gibi durmuyo ki. ya tepeme yapışıyor ya kıvrılıyor biçimsizce.

üstelik yüz tipime de uygun değil. yuvarlak yüze bu kadar kısa saç.. nooooo...

hani çook iyi bir kuaför kesse, şahane şekil verse, full makyaj yapılsa fotoğraf çekimi içinmiş gibi, bel-ki fena durmayabilir, hani tarz yapılırsa. ama günlük hayat böyle dğil ki.

kepçe kulaklı, bastırık saçlı, koca yanaklı, hem de sivilceli bir oğlana, ergene benzediydim. dur anacım ona da foto bulayım.



yemin içerim bundan güzeldim ha!!

bir arkadaşım kenan doğulu'ya benzemişsin demişti. düşün!


Bing : short hair styles

buna benzesem gene iyiydi.



hal böyle olunca moralim bozuk gezdim, annemse yanıldığımı kanıtlamak için övündü.
e ona yakışıyor. bana valla yakışmıyor. hani en fazla çene hizasında kısa boy olabilir.
ama anlat anlatabilirsen.
anlamadı zaten. bir daha aklına uymadım. tuhaf anneler hep haklı çıkar ama ben de hep tutmuyor.

annemin algısına, beğenisine, seçimine vs uyup davrandımmı aksilik oluyor.

ayy hava çok soğuk kalın giyin der, 1 aldırma 2 aldırma gün gelir aklına uyarsın, işte ter içinde kalırım o vakit, daha beter hastalanırım mesela.

farklı algımız, seçimlerimiz ama annem kendilerininkinin doğruluğundan emin. e despot, emirci anne olmamak için de bir iddiası var, güya mecbur etmiyor, emir vermiyor,  yasaklamıyor, -caksın, -ceksin li konuşmuyor. ama üstü kapalı bir baskı yapar ki... yüzüne de vurdun mu bir inkar eder ki... hiç öyle bir şey yapmazmış, ne yasaklarmış ne etkilemeye çalışırmış hiç!!

hiç diyorsa birşeye kesin tersidir. tecrubeyle sabit.

geçende yani sıcaklar iyiden iyiye bastırmaya başladığında tuturdu da kalın perdeni tam kapatma hava alamazsın. yeni hedef nazlı'ya kalın perdesini çektirtmemek. bir dene bak ne kadar haklıyım. ama işte ışık rahatsız ediyor sabahları, alışırmışım.

hı? bir daha onun aklına uyup saçımı kestirtmedim. hayır. ve bunu ciddi olarak anlayamıyor.

klimayı aaaçç. hıı. normal hava püfür püfür eserken niye. ne anlıyorlar bu klima havasından illa da klima bilmem. aşırı sıcaklarda açıyorum ama milletin mütemadiyen kapalı pencereleri sıkı sıkı, klima çalışıyor hep. sanırsın çok iyi bir şey, bir sınıf atlama, başarı, lüks, insanı havalı yapan birşey, bir etiket sanırsın.

birine diyorum öyle dün güzel esiyodu niye. ee kliması varmış ki onun esintiyi naapsın zaten.
doğal hava solumak varken... nye?ee klima var ama. diyor. mecbur çalıştırmaya ya. illa para ödeyecek. bunlar bomboş evlerde saattlerce kalorifer çalıştıran insanlar. faturayı ödemek için hayattalar.

ay nerden nereye.


saç. ha yok perde. işte aklına uyduğum bir an, kalın perdem açık, yani şöyle pencerenin kapalı, açılmayan yerini örtüyor da esinti gelecek bölümü açık.

hıhı esiyor. gece küt! annem ışığımı açıyor. e göremezmişim napıyorsam! giyiniyorum. kabak gibi ortadayı. şehirlerde binalar birbirine çok yakın oluyor. hani karanlıkta ince perde engeller görüntüyü ama ışık açınca aynı şey değil. görünür.


annem yıllarca biz kızlarını perde açıkken giyinmemek konusunda uyardı durdu. öğretecem diye kendini paraladı. ve diğer öğrettiği şeyler gibi unutup bunun da tersini yaptı.


anne  perde açık, ışığı kapat, giyiniyorum.
göremezsin ama.
görebiliyorum! kapatırmışın ışığı?!!
nasıl görecen nazlı.
ya kapat işte, komşulara gövde gösterisi mi yapayım (yıllarca kullandığı tabir).

sinirlenip, söylenerek kapatıyor. bana da iyilik yaramıyormuş, karanlıkta nasıl görecemmiş, kedi miymişim?
çok net olmasa da görüyorum, el yordamıyla da bulup giyiniyorum.

1990lar perde açık giyinmeyin ha!! kafamız ütülendi.

okuldan gelip üstümü değişirken aniden odamıza dalar, bir hışım, bir sinir, kesin bu salaklar bir hata yaptı der gibi, perdeye bakardı. yada dışardan sorar kızlar perdeyi çektiniz değil mi??

şimdi perdeni açık bırak deyip ışığını da açıyor??

bi keresinde de migrenim tuttu, karanlıkta odamdayım, geçende. dediği gibi kalın perdem açık, rüzgarı kesmesin. küt gene ışığı açıor. napıyorum merak etmiş!!


çok gizli bir şey yaparken bana suç üstü yapıp yüzüme vurmak istiyor belki.

elinizi yıkayın ha meselesi gibi. yok kendi de çok yıkar ama o zamalar benim yıkamadığımı var sayıp bazen tartışmayla bir daha yıkattırırdı. inanmamasının sebebi yağcılarda inecek var ablam gibi annem elinizi yıkadınız mı diye sorduğunda yıkadım ben dememem. banyoya seğirttiğimizi görüyor ama illa sağlamasını  yapacak.

şimdi yıkama demiyor ama tabi de, mesela uzun sürüyormuş. diyelim dışardan geldim yemeğe oturulacak hemen olsun istiyor. e dışardan gelmişim bi çantamı odama koyayım, bu çantayı ortalarda bırakmama kendi özel yerine koyma alışkanlığını da kendi verdi ha. bir elimi yıkayayım. hani sanki anlamamışım gibi defalarca mutfağa çağırır. en az 3.

beni kapıda görünce 1; nazlıı gel yemek hazır. geliyorum.
 tamam anne bi elimi yıkayayım. çantamı koyayım, ne bilim bi tuvalet ihtiyacı olamaz mı. taş çatlasa 5 dakika. ama anneme göre yüzyıllar.
ben tuvaletteyken, ya da elimi yıkıyorken 2; nazlı yemek hazır! geliyorum.
ses giderek sinirli çıkıyor. annesini bekleten pis alçak!
ona göre gelmiyorum, duymadım, anlamadım. bunlardan biri.
artık sabrı taşıyor banyonun önünde nazlı! yemek hazır diyorum. esas duymayan o ama ben duymamış oluyorm.
geliyorum diyorum ya anne. e hadi nazlı!

bekletiyormuşum.
anne dışardan gelince ilk yapılması gereken şey nedir? ellerini yıkamak! sen öğrettin.
belki varsa ihtiyaç gidermek. çantanı kaldırmak. hatta giysini değişmek. ama ben profesyonel manken değilim 1 dakikada elbise değişeyim.
uzun sürüyormuş ya da duymamışım sanmış.
yahu suratıma söyledin, ben de yüzüne bakarak geliyorum dedim.

eskiden elimi yıkamadığımı sanan da kendi şimdi el yıkamaya ayırdığım zamana kızan da kendi.

telefon-kapı çalınca da aynı. duymamışım gibi bana seslenerek söyler ve anında olsun ister. henüz ışınlanma icad edilmedi. yerinden kalkıp gitmek 30 saniye bile alsa bir süre alır elbet.

anneme göre uzunmuş, hatta beni yavaşlıkla suçluyor. ama işin esası kendi yavaşladı, yok tez canlıdır ama eskisi gibi diil hareketlerinin hızı. gerçi ben yavaşmışım.

hele ben banyoda ya da tuvaletteyken kapı telefon çaldıysa ki genelde böyle olur işte o zaman esas ben suçluyum. vs vb.

::::::::::::::::::::::::::::

bi ara da sütyene takmıştı. sütyen düşmenlığı. iki lafın biri sütyenin zararları. bari evde takma. diye diye. hadi bi denedim onda da kapı çaldı illa bana açtırdı.




eskiden beraber yürürken biz küçük ve adımlarımız haliyle küçükken hızlı yürümekten gerisinde kalırdık, hem bir suçluluk hem bir kızgınlıkla çıkışırdı bize hadi hadi diye.
şimdi ben onun için yavaş yürüyorum. ama ben hızlı yürüyemediğim için sanmaz mı.
istersen sen yürüyüp gideblirsin yürüyebilirsen.
diyor.
 yüzüne vurmayayım diyorum ama.

beraber yürüyelim diye yavaş yürüyorum anne.
yoo yürüyebilirsen yürü sen önden.
neden yürüyemeyeyim ki?


bilmişlik tasladığımı düşünürse, ki bunun için birşeyi bildiğimi ısrarla söylemem yeter, sen ne bilcen dünkü çocuk.

e ama yaşım kaçıyormuş, evlilik konusu açılınca. ya erken menepoza girersen demişliği var. yani yaşlıyım.
yürürken de yaşlıyım. ben anlamadım.

bir de zırt pırt beni gazlamaya çalışır. dışarda sürekli birilerinden birşeylerden şikayetçi. tamamen haksız diyemem ama kendi üşendimi daimi öğretmenliğe, beni devreye sokmaya çalıiıyor.
git ona bunu de buna bunu de.. o öyle olmaz git söyle... herkese karışılmaz ki...

-----------

yemek yemekten başka bir zevk yok'ta birleştiler teyzemle annem.
seks de mi deyince afallayarak, kötüleyerek kızdılar.

::::::::::::::::::

çok bilmişmişim, her lafına bi cevabım varmış. evde sessiz, sözünden çıkmayan bir pısırık, dışarda herkese karışan biri olacağım. ve tek zevki yemek yemek olan.

sosyopat istiyor herhalde...

müzik dinliyorum duymamışım annemi, e dinleme diyor.

yemek yemekten başka hiç bir şey zevk vermiyor bizim kızlara. müzik yok, kitap yok, az biraz tv, gezme. bu kadar....

ben kızları, yeğenleri diil de yaşlı kardeşleriyim sanırsın.

çok sert müzikler dinliyormuşum bari huzurlu şeyler dinleyeymişim... böyle yavaş.. bune böyle??

bu na da karışma teşebbüsleri

___________________________

odamda müzik dinlediğimi bildiği halde salondan bir şeyler söyleyip duruyor. ben de sandım ki bir şey istiyor, yok televizyona laf yetiştiriyormuş. ben de sandım ki gene böyle devam edecek, sonra bir şey istemiş duymamışım. vay haline nazlı. müzik dinliyorum ya anne diyorum. ve cevap dinleme o zaman!!
evet nazlı müzik ne ki? hiç birşey yeterince iyi ve güzel değil zaten, müzik de anlamsız, gereksiz, faydasız, tek zevk yemek yemek onu da az yiyon ne var ki hayatın anlamında!! nazlı!
gezme, dolaşma, süslenme, giyinme, film az izle, müzik dinlemesen de olur, az internete bak, tv izle, çok yemek ye tek zevk bu!!
teyzemle annemden karar çıktı tek zevk yemek yemektir.!

farkında değiller herhalde beni yaşlı kızkardeşleri sandılar. ha bari bu kız biraz mutlu olsun diyeceklerine hiç bir şey zevkli değil ki yemekten başka...
genç olduğumu vurgulasam ne fayda.

_______________________

sürekli birşeyler yememi istiyor. ağzım boş durmasın. mide çok boş kalmaya gelmezmiş. oburluğun bahanesi. beni de kendilerine benzetecekler, emekli teyze havasına girdirecekler ya. annem kilolu diil de teyzem fena ve ben ona çekmişim bünyesel olaraktan.

meyve ye.
süt iç.
börek var ye.
çilek var ye.
sütlaç var ye.
kola var iç.
çay koyayım mı?
kahve yap.
helva kavurayım mı?
helva var ye.
bisküvi ye.
kraker ye.
cip alsanda yiyelim.


bir de odama kadar getirip ısrar ediyor, börek, sen seversin al ye. yemezsem hainim gözünde. bir de kalkıp odama kadar getirmiş. yıllardır çok az börek yerim. sadece yemek yiyerek hayattan tat alınmayacağını çoktan öğrendim. hem de yaşayarak. zamanında da beni böyle tıkındıra tıkındıra şişko olmuştum, kıyafetlerim olmazdı, yakışmazdı, yaşıtlarımdan geri kalırdım, üzülürdüm. ha böyle deyince ama artık yeni yetme olmadığımı, zaten bir yaştan sonra da anca yemekle mutlu olunabildiğini, boşvermem salıp gitmem gerektiğini iddia ediyor-lar.


yarım saate böyle bir yoklama.
asla ağzım boş kalmamalı. hepsini arka arkaya yiyip içsem sevinecekler.

umutsuz vaka yani. şimdiden kendimden vazgeçip, neymiş süs püs, güzellik falan, nasılsa evlenmiyorum, başka hobilerinde bir tadı yok, ye iç göt büyüt, sal gitsin...

böyle deyince de bu vazgeçmek miymiş yani? kendileri vazmı geçmişler!?? esas hayattan zevk alma yolunu bulmuşlar bana öğreteceklermiş. o da yemek yemek. başka bir şey mutluluk vermiyormuş. işte bana yorulmadan uğraşmadan kolay yolu gösteriyorlarmış, senelerce beni ne mutlu eder diye hobi vs bilmem ne ararmama gerek yokmuş artık! zaten hayatta başka ne varmış ki? önemsiz şeylermiş, yetersizmiş, gezme desen maliyetli, uğraşdur, giyinme desen aman üç günlük dünya da biraz temiz ütülü olsa yetermiş, moda ikonu mu olucanmış sanki, düğüne mi gidiliyomuş da hergün makyaj,saç, bunlar mutlu etmiyor kızımmış! yani ancak bir an. sonra fıs. boşa çaba, zaman kaybı ve masrafmış. en zevklisi yemek yemekmiş. işte..

bana da iyilik yaramıyormuş!!

sanırsın kendileri çok mutlu şimdi tıkınıyorlar diye. hep şikayet, hep eleştiri, herşeye herkese bir kusur, kabahat, hiçbişeyi beğenmezler, herşey yanlış, yarım, saçma, gereksiz, anlamsız.

hatta bazen iyice coşturup nefrete vardırırlar işi....

teyzemi o kadar bilemedim ama annem özellikle menapozdan sonra iyice kusurcu başı oldu, hatta hiçbirşeyi sevmiyor, hatta nefret ediyor. sürekli bir sinir ve nefret duygusuyla geziyor. bazen alçak dozda bazen yüksek.

yaşlanınca böyle mi oluyor insan?

_____________________________


konumuz gezi;
eğer evden başka bir yerde bulunacaksak yani. annem "ay başka bir yatakta da hiç uyuyamam"der durur, ama yatar yatmaz uyur, sabah da hiç uyuyamadığından şikayet eder. oysa i esas ben uyuyamadığım için nasıl da uyuduğunu bilmekteyimdir, ama kabul etmez. onca saat uyuyamayıp beş dakikalığına daldığımda, ya da kulaklıkla müzik dinlerken gözlerimi kapadığım sırada tuvalete giderken beni görmüşse o ara o anı beklemş gibi, ohhh nazlı mışıl mışıl uyuyor der. ona göre ben çok rahat bir insanımdır!!

hem yer değişikliğinden hem annemin horlamasından uyuyamamşımdır oysa, ayrı oda tutuuun. hııı olur, biz de para basıyoz! bi keresinde öyle denk geldi, ufacıktan birer kişilik iki oda kalmış karşılıklı minik otelde. o kadar huzursuz oldu ki ve beni de huzursuz etti ki geziden birşey anlamayayım diye uğraştı adeta. ha ben de de yaş o sıra kaç , siz sandınız ki 13- 15 falan, 28!!
bir turla gitmiştik, emekl hanım doluydu, onların emeklilik, torun torba muhabbetlerinden içim şişmişti, rehberle beraber biraz dolaşmıştık. tabi annem gene huzursuz zihinsel engelli nazlısını kaçırırlarsa ya! şeker vereyim deyin ben gelirim ha sizle! sonra da paylıyor beni niye bırakıp gitmişim onu, endişeden öldürmüşüm. hem o sıra bana yaşında 30a dayandı imaları çekiyor hem de 28 yaşında gezide rehberle beraber dolaşamayayım. annesiinin dibinden ayrılamayan, cici, ödlek bir kız ama birilerine bir yanlışını söyleyip öğretmek zorunda olan ve o sırada da fevkalade sinirli, canavarımsı bir yaratık olayım. sosyopatla psikopat arası.
bir de havlu mevzuu var. tur kısa diye taşımak istemedi illa. ne gerek varmış, yahu yaz günü. olsunmuş almazmış duş. başka zamanlar da böyle der bizi pişman ederdi. kırk yılda bir kızlar tatili yapalım der yanımıza havlu aldırmaz, otelin havlularından tiksinirdi. kriiiiiiz!
bu kez kendi almadı yanına havlu, ama ilk duş almak isteyen de kendi oldu. fakat odalar ayrı ya işte vodvil bşlıyor. iki  dakka uzanamadım ki. tık tık kapı. kim o annem, havlum nerde benim nazlı? almadın ya anne. aa doğru, e sininkini ver bari. e ben ne kullanacam? e ben duş alayım da onu kullanırsın işte. iyi al. kapılar kapanır. annem geri döner, nazlıı kapını iyice kilitle ha! kimseye açma ha!! sor da öyle aç ha!! beyinsiz yeni yetme ben anlayamam ki bunu!  bilemem ki. nazlıııı istersen gel beraber yatalım! yok artık anne! bebek miyim ben? aman sana da iyilik yaramıyor! korkarsın diye. niye korkayım aptal mıyım ödlek miyim. aman tamam. nazlıı bir şey olursa bana seslen ha.
15 dakika sıonra. ben sanıyorum ki annem duşa girdi, bana havluyu verecek, ter içindeyim bende duş almalıyım, ama beklemek durumundayım. kapı çalıyor tık tık. gidip açıyorum. hah annem benim açığımı yakaladı. işte aptal nazlı kapıyı hemen açtı ya kötü adamlar olsa?? otel emekli hanım dolu oysa!! herşeyden şikayet edip istekleri hiç bitmeyen orta yaşlı çoğu aprisli emekli kadınlar kapattı oteli.  beni azarlamak için bi fırsat işte. açığımı yakaladı. işte aptalsın, tedbirsizsin, tek başına ah nazlı ne yapacaksın! böyle demiyor ama o manaya geliyor.
kapıyı açar açmaz bir hışımla niye hemen açıyorsun, ne dedim ben sor dedim ya başkası olsa nazlı??? offf anne!! kapının sesini duydum herhalde! inanmıyor ama. kendi duyamaz ben de duyamam ki! ne oldu. getirdiğimiz sabun nerede? temizlerimi bulamadım. odasına girip elimle koymuş gibi bulup veriyorum. hadi hemen gir de ben de bekliyorum. diyorum ama nafile uzattıkça uzatıyor. çıkarken kapını kilitle ha anne banyodayken hele! diye laf çakıyorum.
anca 1 saat sonra yorgunluktan mayıştıktan sonra getiriyor havluyu ıpıslak. benimkine de kurulanma denirse artık!
dediğine göre sabaha kadar uyuyamamış hiç. kualğı hep kirişteymiş, bu ne biçim organizasyonmuş, anne kızı ayırmışlar!! hiç diyorsa hep tam tersidir. neyse. beni sorgulamadan kızacam biliyor, ama rol yapamaz, ağzımı aramaya çalışıyor korkmuşmuyum. ama onun yerine uyuyup uyumadığımı soruyor. mışıl mışıl uyudum dedim ki hakikat bu, horlama yok, nazlı şu nerede bu nerede diye soran yok, hışır hışır poşet karıştırıp hiç bir şey bulamayıp sinir küpüne dönen yok. ama uyumak da kabahat! kendisi bir gram uyuyamazken ben nasıl uyumuşum böyle tek başıma..

23.06.2013

bazen şu filmi yaşıyormuşum gibi geliyor ama o kadar bile eğlenceli diiiil - desene 1993te takılı kalmışım...

Groundhog Day -
Bugün Aslında Dündü 


Bir hava durumu spikeri olan Phil Connors, yapımcısı ve sevimli kameramanı ile birlikte Pennsylvania'daki Punxsutawney kasabasına geleneksel Groundhog Day şenliklerini görüntülemek için gönderilir. O gün, belki de Phil'in hayatının en kötü günüdür, ama bundan beteri de vardır: Phil'in karabasanı, her gün tekrarlanır. Artık her gün, onun için Groundhog Day yeniden yaşanmaktadır. Phil, o gün olacak her şeyi bildiği için bunun avantajlarını kullanmayı zamanla öğrenir. Ama, hayatının kadının kalbini kazanması için daha yapması gereken çok şey vardır.

altyazılı olarak 2 parça halinde izlemek ister misiniz?? işte link;


kısa yazı

kısa.

bazen de böyle geliyor

dırdır vırvır bırbır fırfır cırcır
dırdır vırvır bırbır fırfır cırcır
dırdır vırvır bırbır fırfır cırcır
dırdır vırvır bırbır fırfır cırcır

bana öyle geliyor bazen

vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır
vırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvırvır

19.06.2013

dırdır

dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır dırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdırdır

10.06.2013

dönemler - telefon çağı, banyo muhabbeti, çıktın mı sorgusu, alışverişkolizm, aşırı acıma dönemi, beni kandırmaya çalışmaca, sinir dönemi, survivor....dilemma

hoff. kırk yılın başı bir arkadaşım gelmiş, bir kaç saatliğine uzaklaşmışız, ama annem bu arada 4-5 kere aradı.

sinemaya gidelim dedik, annem de biliyor yani ama gene de aramadan duramıyor.
___________________
o böyle bazen dönemlere girer ve en aşırısını yaşar, saplantılı biçimde.
üniversite zamanı benim okulda ne yiyip içtiğime kafayı takmıştı, her gün eve gelince ızahat veriyordum. ertesi sabah da tuvalete çıkıp çıkmadığımı sorardı. yıllarca sürdü. benim terslemelerim ve eleştirmelerim sayesinde son buldu. ama bu takıntı gene bazen hortlamıyor değil.

banyo muhabbeti zaten hiç bitmez. daha dün elektrikli süpürgeyle yerleri aldım, işim bitince yapıştırdı lafı. sen şimdi banyo yaparsın! böyle suratında garip, gıcık kapan bir ifadeyle, hainmişim gibi.
hem ter hem toz içinde kalmışım zaten pis oturacak değilim ya!!!
elbette, anne, görmüyormusun sucuk gibi oldum.
yavaş yavaş süpürseymişim yerleri hem yorulmaz hem terlemezmişim.
hıı yaa böylece banyoya girmeme de gerek kalmaz, bundan böyle hep kaplumbağa gibi hareket edeyim de terlemeyeyim yıkanmam gerekmesin sonsuza kadar.
öf nazlı ne sonsuzu!
iyilik yaramıyormuş bana da. üşütürüm diyeymiş.
haziranın ortasında mı?
galiba banyoda kendimi tatmin ettiğimi sanıyor, aman banyoya girmesin de ulaşamasın şeyine!
ne biliim.


aşırı acıma dönemi de bir başka. daha uzun aralıklarla hortluyor şükür. ama bir hortladımı yandın. yazmışımdır gerçi ama. arabayla yoldan geçerken camdan gördüğü bir sokak köpeği için çok ağlamışlığı var. ama birşey yapmak için çaba yoktu o anda. eniştemle ablamda vardı, birde  eniştenin bi akrabası. ayy ne kadar iyi bir kadınmış. ben o an görmedim. e durup bir kenarda en azından bir su verebilirdik, ağlamayla olmuyor ki. elinden gelen bir şeyi yapmak lazım. daha eski zamanlarda eve almak istemişliği varki hasta bir hayvancağızı, biz küçükken de yetişme çağındayken de evde hayvan beslenmemesi gerektiğinin en ateşli savunucusuydu kendisi.

alışverişkolik bir dönem var ki ondanda kesin bahsetmişimdir. alıp alıp giymemek.

 çok pinti bir kız arkadaşım vardı. mağazaları tek tek gezer, en beğendiği giysileri uzun uzun dener, aynada bakar, etraftaki kızların görüşlerini alıp, saatlerce meşgul ettiği çalışana, biraz düşüneceğini, kararsız kaldığını söyleyip, çıkar giderdi. ne geri döner de alır ne de yaptığı çirkin, pinti ve bencil hareketin farkına varırdı. hem yanında illa götürdüğü arkadaşlarının (kurban 1; ben, bir iki seferden sonra yemedim) zamanını çalmış, yormuş ve sıkmış olduğunu anlar, ne de çalışanı boşuna meşgul ettiğini. anlamak ne kelime alışveriş dediğimiz esnada öyle bir duyguya giriyor ki kendini bi tatmin etme yolu bu onun. alışveriş merkesinde o kadar zaman geçirmiş ama hala 7 yıllık kıyafetlerini giyen bir kız daha var mıdır bilmem. hani kızlar alışveriş bağımlısıdır,aileler sevgilileri madur ederler bu da tersi.tamtersi. aman ne güzel keşke benim sevgilim/kızım/karım da öyle olsa demeyin. arkadaşlar kurbanı değildir sadece unutmayın! sizi saatlerce bir mağazada oyalayıp sonrada eli boş çıkınca bunun için miydi bu kadar çaba dersiniz. ki bu pintinin bu durumlarda, yani ben artık alışverişe gidelimmi beraber dediğinde ortadan kaybolduğum için, bu görevin erkek arkadaşına kalmışlığı ve çocukcağızı delirtmişliği de var. ha niye çocuk almadı ona, ona da aldırmıyor. öylesine pinti. kendi de almasın, yanındaki de!!
işte anneminki de tersi alıp alıp eskimesin diye giyememe!!
daha bugün kendine yeni terlik aldı, dolaba kaldırdı. bu alınıp da dolaba kaldırılan 7. terlik!! hala bilmem kaç yıllık terliği giyiyor. çok rahatmış ama alışmış. e bunları ne demeye aldın? sonra giyermiş. hayır bana da olmuyor ki ben giyeyim!!
hergün diyor ki bugün forum'a mı gitsek.
yahu daha dün gittik ya.
yok yaa te evvelsi gündü o.
inanmıyor. valla dğndü.
değildi.
sanki dün değilde evvelsi gün olsa çok geç kalmış olacak.
gören de bizi forum'da çalışıyor sanır. neredeyse hergün öğleden sonra gidiyoruz, illa bir bahane buluyor.

anne yaa yeter artık, usandım forum'dan ya. daha dün gittik bari bir kaç gün geçsin de birşeyler değişsin, valla ürünlerin yerini çalışanlar kadar öğrendim ha!

amaaan sen de nazlı! dün gitmedik ki! bir günde neler değişir!!!!

inandıramadım, faturayı gösterdim de öyle.
ne alıcaz?
bakarız, aklımıza gelir!

dükkan dükkan dolaşıp, boş boş, ne aradığını bilmeden... bekleyeceğiz ki aklımıza gelsin de alalım.

işte bu da alışveriş bağımlılığı dönemi.

birde beni de peşinden sürüklemese! çoğu zaman.
hani aldıkları da dolapta tozlanıyor, ama ben de hemen giyince, eskirmiş, şimdi giymeyeyimmiş!!

e modası geçer!!

ben de modası hiç geçmeyecek klasik parçalar alsammış öyle olmazmış, ben gidip salaş tişört alıyormuşum!  şöyle yaşıma uygun olaymış, 10 sene sonrada giyebileceğim bişey olaymışmış...

artık öyle kaliteli kumaş üretilmiyor ki. bilmem gucci öyle mi? gidip gucci'den alabilecek değilim ya....
bugünde tencere diye tutturdu. istemeyince beni şöyle tavlamaya çalıştı;
belki biriyle tanışırmışım!!

annemle avm'de ev eşyaları mağazalarında biriyle tanışacam. ne hayal gücü.
hani yalnızken olsa neyse.
olabilirmiş, kendi engel değilmiş ya! önüme barikat mı kurmuş?

aslında evet, yanımda barikat gibi, ama cüsse açısından değil, psikolojik açıdan. neredeyse her an dipdibe, sürekli konuşuyor, biraz ayrıdüşsek yanına çağırıp,eve hiç lazım olmayan bir şey hakkında fikrimi soruyor, diyelim ki aradığımız birşey var ve çalışanla muhabbete daldık, kıskanmış gibi surat asarak bahane yaratabiliyor bu manzaraya rağmen yanıma yanaşıp konuşabilecek bir cengaver yiğit bir ademoğlu varsa, alnından öpem!!! tez evlenem! haydi goşun nikah masasına!
nikahına beni çağır sevgilim istersen şahidin olurum senin....


başka dönemler de vardır kesin. meselaaa ne vardıııı...
bana kıyamama ve aşırı kıyma dönemi.
bir ara bir akrabaya ziyarete gittik. 15. katta oturuyorlardı ve biz çıkarken elektrik kesilmişti. aman dedik uzun süre de gelmeyince, inmesi daha kolay merdivenden inelim. dile kolay 15 kat. in in bitmiyor.
tam 1. kata geldik, nefesimiz kesilmiş, yorulmuşuz.
patlattı lafı ; gözlüğünü unutmuş, hadi çık alıver nazlı!!

14 kat inmişim yayan, geri bir 14 kat daha çıkıp, sonra gerisin geri tekrar ineceğim. e kendi çıkacak değilmiş ya. 63 yaşında kadınmış!! işine gelince yaşlıyım diyor...

çantana iyice baktın mı anne, içine atmış olmayasın.
yok yok. sen git al gel.

benzer bir olayı daha önce de yaşadık. neyseki 4 kattı o zamanki sayı ki o bile nefes keser. ee ben atletmiyim? normal bi türk kızıyım işte, biz de kas türk kasıdır!!! :)) ha bir de o zaman bekletmişim diye fırça yemiştim, ayakta dikilip kalmış, merdivene oturacak değilmiş ya..

anne 15 katı nasıl daha 2 kere daha çıkayım ineyim?? daha yeni indik.
e gözlük orda mı kalsın? ne takacam ben şimdi dışarda??

dereceli gözlüğü de var ama gözünün cam ibi gördüğünü iddia edip, inadıma takmıyor. bu güneş gözlüğü.
işime gelir, ne zaman gözlüğünü taksa, bana yeni kusurlar buluyor!! :(:)

kocaman bir çanta taşır, içinde yok yoktur, ama büyük çantanın içinde bişey bulmak da zordur. hep bir şey ararken sinirlenir, kuyu gibi çanta der.

iyice bak çantana annecim, 45 kat çıkıcam!
yok işte yok!
üstünkörü bakıyor, çok karıştırınca sinirleniyormuş.

yani bana 15 katı iki indirip bir çıkarmaya acımıyor da sıcak yemeği ağzıma götürmeye kalktımmı kıyameti koparıyor. sırf evde olsa dışarda da. elimden çatalı almaya, almaya çalışırken de üstüme dökmüşlüğü de var.
ağzın yanacak! diye bir feryad edişi var. duyan da ben bebe sanır.
hem de bazen bana yaşlandığımı ima ediyor, bazı şeyler için geç kalınmaya başladığını falan, hem de bebek gibi ağzın yanmasın!!
versiyon çok, yeme yeme diye bağırıp, yemeğimi üflemesi de var.
kendi çatalıyla yemeğimi açıp soğuması için gıdaları aralaması da, sözle elle müdehale de.

ama 15 katı in in çık!! o an hiiç oralı değil. gözlüğü de gözlüğü.

ya anne atmışsındır içeri girince çantana.
dıştan bir elliyor çantayı. bana kızarak yok işteyok yok diyor.

15 katta 3 tur atılır mı körü körüne.
bir de sinirleniyor ki..

ver ben bakacam!
sen bana inanmıyor musun? suçlayarak vicdan yaptırmaca.
annecim, iyice bakmadın bile!

sonunda ben bakıyorum. ee çantasındaki şalın arasına gömülmüş!!

aa burda mıymış???? diyor...

.............

bir de işte alışverişde olduğu gibi heryere beraber gitme ısrarı dönemi var. bir süre çalışmayayım, derse falan gitmeyeyim de evde çok kalayım bu dönem başlıor!!

oraya gidelim buraya gidelim, sen gitmezsen bn de gitmem'e varıyor iş..
hatta bazen bana vicdan yaptırarak kazanıyor zaferini. annem en başta mücadeleyi seviyor...
demiştim.
-----

uykusu gelince hadi yatalım deyip benimde kuzu kuzu odama seğirtmemi beklediği dönemler de var..

hadi yatalım demişse ve ben cevap vermemişsem bir beklentili bakışı da var ki. e hadi. der gibi.
__________-

sinirli dönemi de var. ki onunda dereceleri var.
hafif sinir dırdır şeklinde sürekli konuşup herşeyi eleştirmek. herşeyi ama kişilerden, olaylara, eşyalara, tencerenin kulpuna kadar... sürekli fonda annemin dırdırı, eleştirileri.
orta sinir zamanı bu dırdır insanlara ve davranışlara dönüyor, ucu size bile dokunabilir.
bu satırları okurken kambur durmuyorsunuz inşallah!!!
yolda sokakta, gittiğimiz bir yerde herkesi eleştirir, herşey yanlış!!
hani çok doğru değiller ama bazı şeyler de bize ne, yada bize ne demeliyiz ki huzur bulalım. ama annem için bu ne mümkün! tüm dünya bir huzursuzluk kaynağı. pesimizm eşliğinde. umutsuzluk dibe vurur bu dönemin sonunda. hayatta berbattır, insanlarda, dünya da... öyle bir eleştirir ki ki kimi zamanda haklıdır ama gene de o çok abartır ve uzatır, hani intihara meyilli biri olsan kendini kesesin gelir. o sıra tüm gelecek umudu tükenmiştir... e böyle şeylerle kendini dışavurup rahatladığı için ve için için abarttığını hissettiği için ertesi günün sabahı yapay bir neşeyle kalkıp, numaradan gülücükler ve öpücükler dağıtmak ister. ama seni akşamdan kalma gibi etmiştir haberi, umuru yoktur.

bir üçüncü dönem var ki yüksek sinir, 2. fazla fazla uzun sürdüğünde ortaya çıkar. bu da nefret dönem.
son 10 yılda oluşmuş bir dönem bu, eskiden o kadar çok yoktu. eleştirir va tartışırdı, bazı şeyleri beğenmezdi, ama herhalde bize umut olsun diye de iyi şeyler de var der örneklerdi. hatta abartıp gene yapaylaşırdı.
annemin oyunculuğa hiç kabiliyeti yok. yok eğer kabiliyetsiz ve yapay bir neşeyi canlandırması gerekirse bak doğal olarak oscar alır..
son 10 yıldır çünkü ondan biraz daha öncesinde menapoza girmeye başladı. ne zaman ki hormonlar değişti, ufacık kadının içinden bir nefret canavarı çıktı. erkek gibi sinirleniyor o cüssesiyle.
gücü yetse duvar yıkacak. illa da ciddi bir sebep gerekmiyor yani. mesela ayağını mutfak dolabına çarpmaktan ağza alınmayacak küfürlere kadar getiriyor işi.
menapozdan sonra nefret küpüne döndü. epey tirat atıyor nefret hakkında. yoo nefreti eleştirmiyor nefret ediyor, nefretten bile nefret ediyor..

........................

nazlııı gel survivor başladıı!! dönemi var bir de. gene bu çook sempatik kaldı önceki döneme göre.
bağımlı gibi survivor hastası, be de izleyeyim istiyor. elimden geleni yapıyorum ama çok sıkıcı yaa, çok uzun. dizilerden bile uzun!! zaten yorumlarımı da pek beğenmiyor. en azından şöyle başlıyor benim yorumumdan sonra; öyle değil de...

yıllardır annemden gizlemeye çalıştığım bir gerçek var; internetim limitsiz! ve internetten survivor videoları izlenebiliyor.
geçende tv'den duymuş herhalde bana;
twitterdan survivor izlenebiliyormuş nazlı! dedi sevinçle.
beni bir korku aldı o ise sevinmemi bekliyor.
düşünsenize her an bana survivor izletecek!! iş-ken-ce.

internetim sınırlı, kotayı aşar, net yavaş açılıyor, videolar zor yükleniyor diye uyutuyorum...:)) napiim. 7/24 survivor izleyemem!!




___________________________________

telefonla beni yoklama dönemi hadi başa dönelim.

bi süredir görmediğim bi arkadaşımla buluştuk, sinemaya gidicez, tıkıncak, kıkırdiycaz...plan bu. aama annem bu oyunu bozar! tatar anne!! (tatar ramazan' izliyoz da bu aralar)

zırrrrr
nazlıı gelirken ekmek almayı unutma ha.
tamam anne.
napıyorsunuz.
ünlüoğlu'ndayız.
hıı. iyi.

bir süre sonra.

zırrrrr
alo nazlı, fırın eldiveni nerede? bulamadım.
3. çekmecede anne.

artık filme gireceğiz.

zırrrrr
nazlı! e bu çekmecede senin külotlar var!!
ben şoktayım.
anne 3. çekmece!
ee tamam açtım don var 3. çekmecedee!!
yahu komidinin değil!
e ne bileyim ben nerenin 3. çekmecesi?
annecim fırın eldiveninin benim komodinde ne işi olur?
ne bileyim ben, olur olur, sen koyarsın (senden herşey beklenir manasında).
yok artık!!
e nerde?
yahu mutfaktaaa nerede olacak.
hıı. mutfağın neresinde işte o zaman.

mutfağa geçmiş.
3 çekmeceee.
hangi 3. çekmece?

annem, mutfakta kaç  çekmece var ki?
yok orada?!!
2. dedir o zaman.
orada da yok.
1.ye bak.
çatal falan var orada.

annecim film başlıyor.
aman tamam! batsın filminiz nerede bu eldiven??

sanırsın 46 odalı malikanede yaşıyoruz, seçenek ne kadar ki? olmadı başka bezle tutarsın. yok illa eldiven.

bulamıyorum nazlı!
çok sinirlenmiş, beni suçlayıcı konuşuyor.
bir evde durmuyormuşum ki.

tamam bundan sonra ev hapsine çarptırılmış gibi çıkmam evden, içi geçmiş aptal bir ev kızı gibi sümsük giyinir, hanımkadınlarla takılır, kitap film müzik falan bırakırım, örgü, temizlik, yemek tarifi...

buldun mu anne?
yok bulamadım.
söylenmeye devam ediyor, telefonu tezgaha koymuş. takır tukur sesler geliyor. yahu bardakların oraya bile bakıyor! ne işi var orada.

sonunda pek kullanmadığımız orta boy bir gözde buluyor.

film sırasında sessize aldım. arada açtım ki zırrr 3 kere aramış. geri döndüm. niye açmıyorsun diye çıkışıyor.

anne film izliyoruz ya. olsunmuş açayımmış!! küçük sesle konuşurmuşum.
 ba ba ba ba. sinemada en ufak çıta deli olan, herkesi azarlayan bir başkası sanki kendi değil.

hani derler ya sana yapılmasını istemediğin şeyi kendin yapma diye. hiiç öyle bi şey yok. tam tersi.

nooldu??
hiiç, unuttum. hadi görüşürüz.

film çıkışı sırası, zırrrrrr nazlıı neyle döneceksin??

dikkatinizi çekerim ben yeni yetme değilim. hatta annemin ara sıra laf çakmalarıyla iki de bir hatırlıyorum ki bu yıl 33 oldum.
ama yolu bilmiyorum gibi bana neyle döneceğimi soruyor. yaksiye tek binmeyeyimmiş haa. sanki uzaktayız, dolmuş varken ne taksisi?


anne her zamanki gibi dolmuşa bineceğim.
ha iyi.
öbür marketin orda in de karanlıkta yürüme ha.
tamam..

beni karanlıklara sigara uğruna yollayabilen kişi bunu söyliyen!!




6.06.2013

sen gitmezsen ben de gitmem

annem;
-hadi aysellere gidiyoruz
+aysel kim?

ben bütün arkadaşlarını ve onların arkadaşlarını tanıyamam ki.

-teyzenin komşusu yok mu?
+hı

ee bana ne ki? teyzene gidelim dese neyse, b,r de komşusuna mı gideceğim?

-hadi nazlıı, oyalanma! sen şimdi süslenmeden de çıkamazsın!

süslenmeden çıkmak en iyi ve kolayıymış. zaten süsleniyor muşum da ne oluyormuş? birini mi bulacakmışım? bazen böyle der. ya da kimin için süslendiğimi sorar.
demek ki hayatta herşeyi kendimiz dışında birileri için yapmalıyız. kendim için mesela iyi beslenmeliymişim. ama süslenmek boşa zaman kaybıymış. bazen böyle der.
zaten şimdiye kadar süslenmişim de ne olmuş?

ha bazen benim de sallama günlerim tutar. bir şey olur fazla özenmem, ya da üşengeçliğim tutar pek dikkat etmem.
ha o zaman da eleştirecek bir şey bulur. solgun göründüğümü söyler mesela.

hem beni bekletme çabuk hazırlan der, hem de para harcanmasın malzemelere, kıyafet okey de makyaj malzemesine masraf saçma! aa hem de makyajına özenmedin mi solgunsun

insalar ne acayip, bir hiç makyajla, süsle, bakımla alakası olmayan tipler var bir de aşırı fırapan tipler. giyimi kuşamı makyajı saçındaki özenden üç kişi nasiplenebilir.

annem hem süsümü fazla kaçırdığımı iddia eder beraber çıktığımızda, aslında o beklemekten sinirlendiği için. niye mi bekletiyorum bende. e hep son dakika çıkarır. hadi bilmem nere gidelim. iki dakikada hazır. pantolon değişir, saç taranır, belki parfüm sıkılır.

sonra da tepemde dikilip beni eleştirmeye, acele ettirmeye başlar.

iyi günüyse eleştirmek, tepende dikilmek yerine kandırma yoluna gider. aptal ya da çocuk kandırır gibi.

-böyle de gidebilirsin, böyle de güzelsin!

diyelim ki o gün sallamış olduğun gün, ha başka gün de oluyor öyle ya. gittiğimiz bir yerde, bir yerden geçerken ya da böyle güzel, alımlı, bakımlı vs bir genç hanım geçer görürse de beğenerek bakar. sonra da bana dönüp ne güzel değil mi der.

güzel elbet ama güzel görünmenin bir bedeli var. zaman, emek ve para harcamadan mümkün değil iyi-güzel-bakımlı-şık görünmek!!
ya bu yaşıma geldim sevgili kıskanır gibi durumlara düşürüyor beni. benim yanımda bir başka genç kızı, hanımı  neyse beğenerek hayranlıkla bakıyor, hatta iltifat ediyor.

annem de bazen şöyle bir özellik görüyorum, uzun zamandır yakından tanıdığı, fazlasıyla detaylarıyla bildiğiinsanlara toleransı, hayranlığı az biraz. ama daha az tanıdığı kimseler ilgisini çekiyor. bir çeşit merak gibi. hayranlıkla sohbet ediyor o kişiyi iyi tanımadığı, kusurlarını falan bilmediği için...
daha küçükken de farkederdim bunu. tuhaf gelirdi.

neyse tutturdu da aysele gideceğiz.
ben neden gidiyorum ki,  ev kızı gibi hem de akranım olmayan annem yaşındaki hanımlara ev ziyaretine.
daha küçükken de bizi sürüklerdi bazen. ama dersi bahane eder kurtulurduk çoğunlukla.
artık bahane görmüyor yapacağım herhangi bir işi.

hatırladım aysel teyzeyi. kötü biri sayılmaz ama dünyanın en klasik ve en sıkıcı insanlarından biri. bir keresinde teyzemlerdeyken gelmişti. o kadar da çok konuşuyor ki. önce bir saat dantela anlattı. bizimkiler de dinledi. dantel de yaptıkları yoktu ama kadın değişiklik geldi herhalde.
aha da sonra konu yıllar öncesine döndü. yaşlanınca insanlar çok mu fazla geçmişe dönük yaşıyor acaba??

ha bir de ben yanlarından ayrılmayayım istiyorlar. ellerimi dizimin üstüne koyup başımı bir omzuma doğru yatırıp geçmişe dalayım.

teyzemlerde bilgisayar da yok. bir bahane dışarı çıkmaya çalıştım, telefon çalıyor numarası yapıp mutfağa kaçtım tv yi açtım.

aaa kabalık ediyormuşum, niye sıkılmışım bile dedi annem. böyle yüzünde endişeli bir merakla mutfağa gelip. nereye kaybolmuşum? 100 metrekare evde nereye gidebileceksem?
pozcu'daydı evleri, demişim ki. niye ben ev kızı gibi hanım teyze muhabbetine gireceğim, akranlarım dışarda pozcuda sahildde ne bilem nerde? onlar mı akranımmış yaşıma göre davranayımmış biraz! ha ama bir şeyi savunayım bilmişlik taslıyorum ben ne bilecem ki dünkü çocuk.

her yaşın bir adabı varmış.

bıraksam beni hanım hanımcık şık şıkırdım ev kızı gibi giydirirler. böyle bir salaş tişört düşmanlığı var bizim kızlarda. eskimiş gibi çaputa para mı verilirmiş. kolu ağzı nerede belli değilmiş. hani şu bisiklet yaka dar klasik tişörtlerden alayımmış bari ille de tişörtse.

ama artık bluz yaşım gelmiş. bir yaştan sonra penye hani evde rahat da dışarda iyi durmuyormuş. sanırsın 70lik nineyim. hani gençtim. gençmişim de hani o kadar değil.


insanların yaşama, giyim kuşam alışkanlıklarının yaşa bağlanması ne saçma, ha tabi aslında şöyle kısıtlanarak değişmeli; yaş, evlimi bekar mı, anne mi değil mi, çalışıyor mu çalışmıyor mu, özel de mi kamuda mı, kilosuna göre...

yani değişik giyinme yaşın tabi annen müsade ederse , senin yerine kıyafet almaya kalkmazsa 15-22 yaş arası.
 yok hala öğrenciysen hadi bi 25.

neyse o gün offf deyip çıktım, pozcuda alışveriş yaptım. teyzeme geri döndüğümda hala eskilerden bahsediyorlardı.

töbe daha da görmek istemem o sıkıcı kadını. yakası pullu bisiklet yaka merserize bluzuyla oturup 1960ları dinleyemem. hani o yıllarda heyecanlı bir hayatları olmuş olsa, ne biliim çiçek çocuk olup bisikletle ülkeyi gezen, ne biliim vs olsalar neyse.

annem şimdi beni protestoda.
illa teyzemlerin komşusu aysel hanıma gideceğiz.

+ben niye geliyorum sen giiit.

ayrı gayrı gibi olmasınmış.
inada bindirdi artık, sen gelmezsen ben de gitmem diyor.
sıkılıyorum diyorum.
sıkııl.

hayır ya gitmiycem'!

----

ben bazen öğretmenim ya mesleğimi icra etmek istiyorum. bir fırsat yakalarsam çalışıyorum. ama dershanelerin durumu malum.

çalışmadığım dönemlerde daha çok böyle oluyor annem. herşeyi beraber yapmak istiyor.

ha çok iyi anlaşıp uyumlu olduğumuzdan mı hayır. bir kusur mutlaka bulur ve ben de laf yetiştirmeden duramam.

kendini ezdirmemeyi kendi öğretti.

hadi bilmem nereye gidelim, bilmem ney alalım, yatalım artık, uyuyalım artık, banyo yapalım bugün..
senkronize düşünüyor herşeyi