odamda bilgisayar başındaydım bir süredir. içeriden annem sesleniyor gel diye.
+"bir şeye bakıyorum, gelirim" diye sesleniyorum
sıkılmış anlaşılan. ha bire ilginç olduğunu düşündüğü şeyleri bildiriyor seslenerek bana tee salondan..
bilmem kim varmış tv'de severmişim gel. bilmem kim bilmem ne yapmış gel. hah hah hah haa çok komikmiş gel. iyice de sesi açıyor ki merak edip gideyim salona.. yani o anda da dalmışım bir şeylere bakıyorum, gitmedim. ama duymadığımı sanıyor odama kadar geliyor.
-'nazlııı, bilmem kim var tv de gel!!' bir neşe, bir telaş, bir isyan..
neredeyse 'cık cık cık nasıl kaçırırsın bunu, sen severdin onu. bunu ona nasıl yaparsın hain' diyecek.
+"gelemem şu anda"
-'niye? ama seversin, komik şeyler anlatıyordu'
+"iyi afferim! tv ye çıkmış.!"
-'sen seversin diye'
+"severim de annecim her programda peşinden koşamam"
-'sonra kaçırdım deme ama...'
+"şimdiye kadar hiç öyle bir şey demedim ki!"
-'neyse ben sonra anlatırım sana' diyerek uzaklaşıyor...
arada bir de bu moda oluyor evde. tamam sohbet olsun diye de. benim izlemediğim bazı şeylerdeki olayları anlatmak. dizileri pek değil de ne bileyim programları ve programlara konuk olan ünlüleri falan. sette yaşadığı komik bir şeyi mi anlatmış, zaten anlatırken komikliği azalmış, olay yaşayanlara komik gelir belki o anda. ama bir de annem bana anlatıyor. ve maalesef komik şeyler anlatma konusunda yetenekli değil. ha ben de değilim zaten. herkes komik anlattığını sanır başından geçen olayları ya da fıkraları bir de. gülmeyince bozulurlar. ben bilirim mesela anlatamadığımı komik şekilde, bu yüzden pek yeltenmem. ama annem öyle değil.
daha da salondan bana laf yetiştiriyor.. çook şeyler kaçırdığımı hatırlatacak bana.. dizlerimi döveceğim ben de... çok pişman olacağım falan. sonra bana 'yaa kaçırdın, ben sana demiştim gel diye' diyecek.
benim tepkisizliğime rağmen vazgeçmiyor, devam ediyor oradan seslenmeye.. gel demese de artık ima yolunda ilerliyor.
Annem; İma'nın Yolu.
sanki mecburmuşum gibi dikkatimi çekmeye çalışıyor. ha seviyor muyuz o kişiyi amaan kaçıramazsın, bu ona haksızlık olur bak... hani bilmeden kaçırsan çıktığı programı neyse. ama böyle bile bile..
ama öyle. böylesi durumlarda tüm akşam bu benim kaçırma gafletinde bulunduğum anlar ballandıra ballandıra anlatılır.. pişman olmam beklenir, umursamazlığım karşısında o kişiye olan sevgimden şüphelenilir.
hani sonra sevsem nolacak sevmesem nolacak. o kişi bunu nereden bilecek. hem sonra ne mecburiyetim var ki ben onu da anlamadım..
ballandırarak anlatışların, pişman olmamı bekleyişlerin karşısında ben umursamaz şekilde
+"yaa anne mecbur muyum izlemeye?" ya da "o an tv izlemek istemiyordum napim" derim.
yahu Sezen Aksu bi programa çıktıydı onu bile izlemedim de... gündüzleri pek tv izlemek istemiyorum demek..
annem bunu da uzata uzata 2 gün anlattı, tekrarlarla... tabi o zaman da çağırmıştı. duymamışım sanıyor niyeyse hep;
-'nazlııı!!! gel! başladı!!'
+"başlasın izlemeyeceğim"
-'e beni niye buraya kadar getiriyorsun? kaçırdım bak başını'
+"seslendim ya buradan 'iyiii başlarsa başlasııın' diye"
ilerleyen saatlerde ve Sezen Aksu röportajının ikinci yarısının yayınında da içerden seslenmekle yetindi.
kahkahaları arttırdı, ses açıldı.. bende tık yok.
son dayanamadı, geldi kapıya;
-'nazlı gel izle'
+"off annem tv izle diye baskı yapılır mı yaa? iz-le-me-ye-ce-ğim."
-'gel biraz salonda otur, değişiklik olur'
+"?"
şimdi siz sandınız ki ben hep odamdayım, salonumuzu görmedim bile, ve annemle beraber hiç oturmuyorum.
yoo, bütün akşam salonda beraberiz, tv'ye bakıyoruz. ben sadece gündüz odamdayım. zaten evde olunca da fazlasıyla beraber zaman geçiriyoruz ki.
zaten o yüzden bu kadar fazla geliyor bana, abartıyorum. fazla mana çıkarıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder