ben ne zaman rejim yapmaya kalksam annem baltalamak için uğraşıyor. bana mı öyle geliyor acaba??
dönem dönem kilo aldığım olmuştur bazen de kafaya fena takar fazla kiloları atmak için kolay bir rejim yöntemine başvururum : boğazını tutacaksın! ve üç beyaz yok!
bu dönemlerde annem nedense en çok sevdiğim yemekleri daha sık yapar olur. tabağıma biraz daha fazla yemek koyar ya da koymaya çalışır, daha fazla ekmek koyar masaya benim tarafa. hatta yemeği beğenmişsem , ki bunu beğenmesem bile söylerim emek vermiş kadın, 'istersen bir tabak daha ye!' der sevinçle. tabaklar dolusu yemek tıkınsam sevinecek.
bu konuya kesin daha önce değinmişimdir çünkü bu konu bizim evde geçici bir konu değil, yineleyen bir konu. mesele. neyse işte.
tam rejimdeyim canı evde tatlı yapmak ister, börek gibi hamur işleri yapmak ister. bir de bana sorar yapayım mı diye. 'annecim rejimdeyim dedim ya!' ben aslında yapma demek istiyorum ama annem bunu anlamaz daha doğrusu anlamıyormuş gibi yapar. rejim yapmayayım, şişko mu olayım istiyor yoksa irademi mi sınamak, zorlamak istiyor tam anlayamadım! yüzüme öyle bakar 'yani yapayım mı?' der.
'annecim yapma. yiyemem rejimdeyim ya! ama senin canın çekiryorsa az yap sen ye'
ama az yapamaz ki. ve ben yemezsem yiyemez ki! esirgiyor gibi olurmuş. ben de salsam kendimi ikimizde evden çıkamayacak kadar obez tipler olacağız, boyuna yiyeceğiz.
ha çok sağlıksız olmasın diye margarini eser miktarda kullanır mesela ama bu kadar hamur işi varken az yağ ne kadar işe yarar.
bazen kendinin canı çeker bir şey ama bana da sormadan yapamaz, eğer o yiyeceği benim canım çekmiyorsa yandık.
-'ev baklavası canım çekti, yapayım mı?'
+'canın çektiyse yap!' (burada beklediği cevap ayyy ne kadar güzel olur! çok yap da doyalım!)
-'senin canın çekmedi mi?'
+'aklıma bile gelmedi!'
eğer benim canım çekmemiş ve yemek istemiyorsam istediği cevabı alamamış demektir. o zaman da canı sıkılır. o yiyecek neyse mesela yapmaz. sonra da somurtur durur. beni suçlar gibi konuyu açar uzatır da uzatır. benim canım çok istemişti de ama azıcık da yapılmazmış da... sanki yapmasına engel olmşum gibi sitemkar davranır. dayatmacı olmadan, yani emir kipi kullanmıyor ama o fikri sana kabul ettirmeye uğraşıyor. hobi gibi bu durum onun için. uğraşır bazen o günki konu budur. 'ben yemem ama sen kendine yap ya da al biraz ' derim ama olmaz. canı sıkılır niye ben yemiyormuşum. küçük küçük söylenir. illa benim sevmediğim bir yiyacak değil sevdiğim ama o sıralar hiç canımın istemediği ya da bir sebepten yemeyeceğim bir şey. ısrar, canın çeksin diye ballandıra ballandıra anlatmalar, ardından hala ikna olmamışsam sitemkar sözler, hani sanki ben engelliyor, yedirmiyormuşum gibi davranışlar. hani bazen de benim inadım tutar artık. bir kere de beni düşünmesin istemem demişim git kendin ye bir güzel. kıskanacağım sanki! hay allahım.
anneme göre aynı şeyleri yemeliyiz illa. kendi canı çekti diye yapıp yiyemez. hani çerez merez olayındaki gibi eğer duramamış yapmış ve ya almışsa ben yemeden rahat edemez. en azından bir parça. bir ısrar bir sitem.. yemezsen günün dırdırla heba olur.
ha diyeceksiniz ki evden çık. e bir daha dönmeyecem mi? elbet dönecem ve günler uzun!!!
yani bazen sırf gönlü olsun, içi rahat etsin diye bir lokma yiyorum. yeter ki konu kapansın ve o yiyecek ne ise geri kalanını o yesin içi rahat.
tamam ama o kadar kolay kurtaramazsınız paçayı. o yiyecek bitinceye kadar çin işkencesi misali sorar, kendisi her yiyeceği zaman bana da
- 'nazlı yer misin sen de?'
+'hayır anne!'
-'hımmmmıh ama çok güzel!'
+'afiyet olsun sana o zaman canım'
isterse o yiyeceği hiç sevmediğini bilsin yine de soracak. anne gönlü işte diyeceksiniz ama bir kere de anlayamıyor muşum gibi defalarca sorulması asap bozucu olabiliyor. (öğretmenlikten de kalan bir alışkanlık bir şeyi en az iki kere söylemek) sonunda bazen de beni uyumsuz olmakla suçlar.
insan bir yiyecek türünü ya da o yiyeceği seviyorsa her zaman severmiş ve her zaman yemek istermiş bir kere!
ben yemezsen yiyemezmiş, kendi için yapıp yiyemiyor ya sonra niye bana bırakmadın dersemmiş?? 31,5 yıllık hayatımda (annem 32 dememe gıcık oluyor) böyle bir sitemkar cümle kurmadım.
ya buzdolabını falan açıp ee hani bilmem ne hani yapmıştın bana bırakmadın mı? dersemmiş...
mesela tatlı seviyor muymuşum? şimdi bir de tartışma çıkıyor. seviyorum. ee o zaman neden şimdi yemiyor muşum. insan tatlı seviyorsa her zaman yemek istermiş. anne her zaman nasıl yiyeyim?
mesele kendi fikirlerini bana da kabul ettirmek. her zaman tatlı yemek istersem ve yersem benim halim nice olur?? tatlı yiyeyim diye erkenden mi öleyim??
paçayı bir şekilde kurtarıp konuyu kapatıyorum. kitap okuma, dışarı çıkma, baş ağrısı, uykunun gelmesi gibi bahaneler...
rejim yapayım dememin sihirli bir etkisi var birden ekmek dilimleri büyüyor mesela bizim evde!! bir dilim yiyeceğim ya o bir dilim iki dilim genişliğinde. ardından 'biraz daha istermisin?'
galiba beni delirtmeye çalışıyor! :)) söyleyince kızıyor saçmalama diyor. bana baskı yapmıyor muş ki!! emir kipi kullanmayınca baskı olmuyor ona göre.
şöyle bir şey var yüzümüz benzese de tipimiz, huylarımız benzemez pek annemle. ama annem bana klonu gibi davranır ya da ikizi. canımız aynı anda çekmeli bir şeyi gibi. bir de annem benim kadar hızlı ve kolay kilo almaz. yılların verdiği bir birikim var kilo olarak ama gene de hızla alınmış kilolar değil.
ama ben daha hızlı kilo alırım metabolizmalarımız farklı. ama annem zaten aramızdaki zaten olağan olan farklılıkları anlamıyor, kabul edemiyor.
rejim yapayım dedim ya ev börek çeşitleriyle doldu geçende. yemiyorum diye sitemde sürekli. en sonunda yolunu buldu
-'o kadar uğraştım yaptım, ben tek başıma bitiremem ki? bozulup atılacak ziyan olacak!'
+'e annecim fazla yemem rejimdeyim dedim çok yapma kendine göre yap da dedim ama dinlememişsin'
-'yazık günah atılır bunlar o zaman. bunu bulamayan aç gezen insanlar da var kızım! yazık günah değil mi??'
hah duygu sömürüsü metodu!! çocukken de daha çok yiyeyim diye yapardı. sürekli aç insanlardan bahsedip acıma duygumu kullanarak fazladan yemek yedirirdi. sürekli bunu bulamayan da var. evet var e o zaman ya fazla yapma, alma ya da bul o insanları onlara ver. hayır ama en yakınında kızı varken o yesin o kilo alsın...
yemekten hemen sonra börekten dört dilim kesmiş getirip koyuyor önüme gene.
ya rejim yapıyorum diye kötü beslemiyorum, sağlıksız ve açım demek değil ha. sadece artık un-tuz-şekeri kestim. ciddi işe yaradı bende.
a bir ara da rejimdeyken korkuyordu gazetede okumuş anoreksik, blumik kızlarla ilgili bir haber, kabus senaryoları kurmuş kafasında. sürekli kontrol halindeydi kusuyor muyum diye. ben de yeni yetme, bilgisiz kız değilim yani. bu yaşta salak mıyım bütün sistemimi bozacam. kendi çok çok hızlı ve fazla kilo almadığı için öyle çok ciddi rejimler falan yapmadığı, gerek kalmadığı için sanıyor ki rejimin sonu anoreksiya ve ölüm! hatta bir gün kavga etmiştik. annemin paranoyaları beynimi oynatıyor ne yapayım.
insan yemek yedikten sonra elini, ağzını yıkamaz mı? dişini fırçalamaz mı? tesadüf o gün banyo kapısı kapalı yapmışım. önce tuvalete gittim zahir. ne bileyim hatırlamıyorum. işim bitti tam çıkacam kapıyı açtım karşımda aşırı endişeli annem!
-'kustun mu sen???' haykırarak!
+'anne ne kusması! tuvalete gittim!' şüpheyle bakıyor
-'hııı??!!'
içeri girip elini ağzını yıkama bahanesiyle kusmuk komusu aranıyor.. kıyamet de orada kopuyor. hemen anlayıp sinirleniyorum. bizim ailede aptal da yok zavallı güçsüz de. evleniverip giden son derece klasik kafalı ablam bile ne aptaldır ne de güçsüz. ama annem sürekli o modda. ona göreyse annelik koruma iç güdüsüymüş!
ablama 'seni açık göz annemden kaçmak için evleniverip gittin değil mi? beni bi başıma kodun gittin! değdi mi bari' diye takılıyorum. iki ebeveynin iki çocuk için taşıması gereken endişeyi bir kişi son derece aklı başında ve mantıklı tek bir kızı için taşıyor! ablam için endişenmiyor mu? elbette ama o uzakta kalıyor ne de olsa. onun için duyduğu endişeleri bana yöneltiyor...
o kavga sonunda anoreksik ya da blumik bir salak olmayacağıma inandı gibi, ya da numara yapıyor. bence ikincisi. ama endişesini dile getirmemek için rejimdeyken ben iştah açıcı ve fazla şeyler yapıyor ki iştahım açık kalsın ve anoreksik falan olma olasılığımın tehlikesi azalsın!!!
rejimdeyim ya dün de sütlaç yapmış, ısrarla az yap kendine dememe rağmen. sevmem hiç desem de nafile ya gerçi. bu kez de sevmem için uğraşır ikna yoluna. pierce brosnan2ı beğenmemem gerektiği gibi.
anne senin kızınım, benzer genler taşıyor ve beraber yaşıyoruz ama ikizler bile bu kadar birbirinden ayrı olabiliyorken neden benim tamamen senin aynın olmamı bekliyorsun anlamıyorum diyorum bazen. hiç öyle bir beklentisi yokmuş, konu her neyse sadece fikrini belirtiyormuş baskı yapmıyormuş dayatmıyormuş ki!! bunu yiyeceksin, bunu giyeceksin falan deyip döve döve yaptırmıyorsun diye baskı yapmıyor mu oluyorsun? baskı yapmıyormuş ki!!! fikir beyanıymış! ama o fikri kabul ettirmek, onay almak için belki farkında mı değil acaba bilinçaltı mı devreye giriyor, türlü şey yapar...
onun sevdiği benim sevmediğim bir şeyse öve öve bitiremez, büyütür, anlatır, durmadan iyi özelliklerini sayar. yiyecekse ne kadar lezzetli ve faydalı olduğunu, her neyse işte duruma göre fayda-zarar, sebep-sonuç falan dinlemeden konuşur durur. onun sevmediği benim sevdiğim birşeyse de aynı. vazgeçmez. belki sadece o an için. sonra ilk fırsat bulduğunda tekrarlar. bu durum ona göre fikirlerinin arkasında durmakmış!!!
ama diyelim ki bir konu da ben yanıldım ya da fikrimi değiştirdim ve ona uydum. ondan mutlusu yok. fakat eline geçen bu kozu da kullanmayı bilir! başka bir konu tartışılırken ve kendi bir şeyi överken, belki yererken bu durumu örnek verir ve bekler gene kendine uymanı. hani bak o zaman demiştin ki artık seviyorum-ya da sevmiyorum!! şimdi de de yani!!
örnek; şort-yelek ve etek-yelek takımlar şahane kıyafetlerdir!! bunu savunur ve bana giydirmek için elinden geleni ardına koymaz. galiba huy olarak mücadele, rekabetli mücadele, sözünü geçirme, anlatma, hitab etme gibi durumları seviyor... bu takım mevzuna bir sonraki yazımda değineyim...
rejim konusundan nerelere geldim gene yaa amma da saptım sapıttım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder