11.11.2019

inadına yapmayı seviyor. sen ne dersen de sadece kendi hisleri olduğu için, senin istemediğini de defalarca yapmanın peşinde sanırsın çocuk.

mesela zamanında ilk defa zorla bin dereden su getirerek cilt doktoruna gittik.
anneme göre sivilcelerine sarımsak sürsek yeterdi. senelerce beni engelledi oyaladı.
hem de okula gittiğim yıllarda sarımsak sürecekmişim, daha iyiydi kokarca gibi gezerim. iyice dışlanır alay azar konusu olurum daha iyi.
ne kadar dışlanır sevilmez ezilirsem o kadar iyi. ben de köşemde otururmuşum dersime çalışırmışım.

haa hem ne eğlenecem ne gülecem ne arkadaşlık edecem dışlanıp azarlanacam aşağılanacam ne müzik dinleyecem ne dolaşama eşşek bir robot gibi sadece ders çalışacam hem de sonunda bütün bu fedakarlıkların karşılığında da kendi istediğim bölüm olmasa da okuyup anneme beğendiremeyeceğim sırf onun istediği şeyi okusam hatta sonunda evde pineklememi isteyecek senelerce işsizsin diye laf soktuktan sonra evde börek yiyip temizlik yapan o yavan komşu kadınlara dönecem. sonra ondanda şikayet edecek çünkü esas zevk aldıı beni kukla gibi oynatıp asla memnun olmamak.

bir sene bütün sırtım sivilcelendi ama anneme göre sarımsak sürmek sodayla silmek ve kendisinin derimi yüzercesine yıkaması yeterliydi tedavi için. anneme göre ben pis olduğum için çıkıyordu iyi temizleyemiyordum kendisi sürtse şahane olurdu asla 1 sivilcem çıkmazdı!
belki hormondan belki tasarruf etmek için aldığı ucuz şampuandandı. markasız doldurma değildi şampuan ama adı sanı bilinmeyen içinde ne olduğu anlaşılmayan bir markadandı.

annem doktora gitmeye düşman acayıp karşı. evde kendi kendine geber yeter ki doktora gitme.
en bildiği çare limon, sarımsak ve zencefil.

bir ara beni inadından sürekli daha ince giyinmeye ikna ettiği için sürekli ateşim çıkıyor soğuk alıyordum; bildiği şey limon suyu.
her sabah burnuma katıksız limon suyunu dayadı durdu hemde aşırı şekerli efendim kolay içilsin diye iyiliğimeymiş.

limonu içe içe içe sonunda midem haşat oldu. gastrit!

benim iyiliğime diye kendi hislerine inanıp bana kışa doğru ince giydirmek için yırtınırdı. ama nasıl bir inatla canla başla bir çaba anlatamam.
hala yapıyor hala.
her sabah ben hazırlanırken ütünü yapayım bahanesiyle ne giyeceğime karar verirdi.

neden bilmem yapı meselesi mi tansiyondan mı
- sonradan teyzemin geliniyle çok acayip onaylayarak yanımda konuştukları gibi benim 3 gün bile anne sütü içemediğimi yüzüme vurup durmuşken aralarında anne sütünü en az 6 ay içen insanların daha güzel daha sağlıklı olduğunu ve daha uzun yaşadıklarını anlatıp durmuşlardı - demek ben çirkin ve sağlıksızım ve genç öleceğim ha. deyince de eblek gibi suratıma bakakaldıydı. lan sen değil misin ilk günün sonunda erkek doğmadı diye üzüntüden sütü kesilen!! sen değil misin ablamı 3 ay emzirdiğini anlatıp durup beni emziremediğini söyleyen. e bunları konuşmak bana laf sokmak olmuyor mu yani????????***

evet annem nedense az üşür, üşüdüğünü de hssetmez gerçi sonunda da hasta olur o da ayrı mesele. ama uzun zaman üşümez, kalın giymeye gerek duymaz, çorap kullanımına bile karşıdır.
çocukken illa da yatacağımız zaman çıkarttırırdı çoraplarımızı.
kendisi sıcaklıyormuş çünkü. gündüz evde ayaktayken giyilirmiş ama yatarken çıkacakmış.
ama ben üşüyorum.
hayır çıkacak.
kendi algısını baz alır başka türlüsünün olacağını düşünemez annem inanmaz da.

dünya kendi algısına göre işliyor. kendisi üşürse biz de üşüyeceğiz sıcaklarca bizde sıcaklayacağız acıkırsak çişimiz gelirse midemiz hazmetmezse de senkronize olmak zorunda!

bir yaz günü üşüyesi tutmuştu mesela yazlıkta. hasta mı oldu midesi iyi değil diye miydi bilmem. kalkmış benim üstüme de battaniye örtüyor ağustosta.
klima yok haa. yasak klima açmak. vantilatör de yasak ve balkon penceresi hariç kapı açmak da yasak. öyle damın sıcağıyla terleye terleye uyursun.
ha sen aç klima desen evde kavga çıkıyor; hasta olacağından korkuyor ki klima kendinden uzakta. bir vantilatör açayım dediydim. o zaman da vantilatör fobisi de var annemde. kalkmış kapatacağına tam bana doğru sabitlemiş. sabaha kalktım ki her yerim tutuk ve acayip bir baş dönmem var!!!

geceleri gizlice karanlıkta çorabımı bulup geri giyerdim.

asla anlamaz kabul edemez bunun yerine kavga edip kendi fikrini sana empoze etmek için yırtınır.
lan sıcaklıyorum ya da üşüyorum işte senle ben aynı değiliz!
ama kendinini o kadar mükemmel görüyor ki o kadar kusursuz zannediyor ki anlamak istemiyor.

----------

ne zaman annemin aklına uysam ben hastayım. garip zamanlarda üşümez sıcaklar sen de ince giy diye yırtınır yırtınız böyle bir mücadele yok. dediği olsun bedelinde sen zatürre ol mühim değil suçlamaz kendini!!
---
ay hele o menapoz döneminde 2 kere sayesinde bronşit olduk ben 3.sünü de oldum sonradan ablam üniversite diye gitmişti. gene de akıllanamaz. gene de hatasını ya da farklı olduğumuzu kabul etmek yerine sen bedelini fitil fitil öde. umrunda değil.
hani çok benzediğimiz için mi kabullenemiyor algı ve zevk farklarımızı hayır.
sadece kontrol manyağı ve dediğim dedik ve sabit fikirli.
---------

o kadar ki doktorla inatlaşacak kadar.
kendisinin doğurduğu çocuğu daha mı iyi bilecek doktor!!!!
mesela kendisi menapozda heryeri açıp açıp kış günü cereyanda oturtmaktan değil terlediğimiz için hasta olmştuk. demek ki daha ince giyinmeliydi. kendisi menapozdan yanıyor diye biz de yanacaktık illa.
doktorun inadına tamam ilaçları düzenli içirtti söylene söylene ama inadına daha ince giyinelim diye mücadeleye girişti. üzerimden söke söke kaban çıkartıığını bilirim ben. terliyormuşum üstümde kuruyormuş sıcakmış hava ondanmış.
bir bronsit geçti 2.si başladı çünkü ben sürekli üşüyerek dolanıyordum.

----
doktorun tavsiyelerini dinlerken de ne kadar sinirli olur. tavsiye vermesi kendisine hakarettir anneme göre. sen mi bileceksin ben mi ben doğurdum!!!

----

zorla bir cilt uzmanına gittik adamı dinlememek için nasıl triplere giriyor nasıl.
annem kendi havasında tamamen kabul etmiyor.
adamında eleştirdiği yok yani. efendin ne demek börek çörek yağlı şeyler kızartma çerez yemesin!!! bunu demesi anneme hakaret oluyrmuş gibi hissediyordu.
bu yüzden inadına inadına ama nasıl aylarca inadından daha fazla daha yağlı baharatlı kızartmalı yemekler börek çörek kek falan yaptı yaptı burnuma dayadı.
doktorun yemesin çok az yesin dediği herşeyin her zamankinden daha fazlasını yedirecem diye bana yırtındı durdu.
sonunda kilo aldım iyice beter oldu hormonalrım o zamnda başka yeni şikayetler buldu yok şişkoymuşum götüm büyükmiş. bir yandan da aslında çok memnundu.
farkındaydı akranlarımın benden hoşlanmadığından bundan büyük hoşlanıyordu.

böylece arkadaş edinemeyeceğim ve daha çok evde olup ders çalışacağım ve erkekler beni beğenmediği için erkek arkadaş sorunarım da olmayacak. sadece dersimde işimde gücümde olacağım ve sonunda da kendş beğendiği küçük bir domuzu bana yamayıp kukla gibi oynayacaktı. uzun vadeli bir yönetim planı.

----

daha bir kaçsene evvel roacutane tedavisi şart olunca 3. aydan sonra kollstrolüm yüksekti. doktor da uyarırken onu yeme bunu yeme.
zaten senelerdir annemin inatlarına rağmen büyük mücadelelerle yağlı baharatlı kızartma aburcubur hatta şekeri bile kesmiştim.
mücadele çünkü annem midesi haşat oluğ gastrit-ülser-reflü oluncaya kadar uslanmadı. anca kendisne dokunuyorsa uzaklaştı o yiyeceklerden. ama daha da bana ısrar ederdi istersem kızartma yapsınmış kendisi yiyemezmiş ama ben yiyeyimmiş.
ben de yiyemiyorum işte!!
anneme göre o sıralar annemin yerine de yemeliydim. sorsan de dünyanın en bilinçli en mantıklı insanıdır ama söz konusu yemekse bizim ailenin kadınlarına göre gençken yenir.
gençken çöp öğütücüsü gibi tıkınıp kendini hem şişko hem hasta edeceksin.

yani doktor gene tekrarlıyor onu yene bunu yeme kolestrole dikkat etmek lazım gelecek ay gene bakalım diye. annem de sırf merakından pelimde debel dübel sürüklendiği için gelmiş ağzını yüzünü buruşturarak dinliyor ve içinden sen mi bilecen ben mi ben doğurdum doktordan farkım yok dercesine inatla aksini düşünüyordu.
ertesi günlerde de doktorun inadına inadına yemekler yaptı.
hatta bri sabah bana 9 yumurta haşlayıp tamamen tuzla kaplayıp elime tutuşturmuş her tenefüs gizlice masanın latından sokumlayacakmışım yumurtaları diye ögüt veriyordu.
adam diyor ki bu ilaç karaciğeri yorar zorlar klestrolü yükseldir perhiz şart, yani karaciğere zararlı. ama annem inadıne sanki karaciğerim iflas etsin siter gibi haftalarca yırtındı da yırtındı bana daha fazla yedirmek daha kızartmalı ağır yemekler yaptı durdu.
ta ki reflüsü azana kadar!!

o zaman acıyı kedisi çektiği için inat edemiyor ama. ben olunda inat edebilir!!

ya o her sabah bana limon suyu içirmeleri, bütün gün midem yanıyor der dururdum inanmaz umursamazdı! büyük iyilikti ona göre. sonunda gaztritten tedavi olmam gerekti.
ama kendisiyle bir alaka bulamadı.

----------------

hala saplantı halinde bana hangi incelikte kıyafet giyeceğimi empoze etmek için uğraşır.
yazın hırka bile giymem için yırtınan annem sonbahar geçişlerinde de ince giyineyim diye yırtınır.
uğraçma kelimesi az kalır çünkü türlü türlü numaralar icatediyor.
son zamanlarda hava olacağından daha ılık diye takmış kafayı beni bir gömlekle işe göndermeyle kafayı bozmuş. sapıtmış adeta.
tamam iş yerindeki dolabımda 2 çeşit hırka yedekli manyak annemden gizli giyiniyorum. anneme kalsa kendi dediğine uysam tam olacak.
asla anlamıyor asla ben üşüyen bir insanım.
kendi üşümüyor da üşüdüğünü de anlamıyor yatağa düşünceye kadar.
ben üşüyürom üşüttüğümü de hissediyorum. ama annem ısrarla anlamak istemiyor.
son zamanlarda her sabah bir kavga ve mücadele. herhalde evden sinirli mutsuz endişeli falan çıkmamdan çok memnun. böylece gün boyu öyle kalır da dygu dururmum yüzüm hiç gülmez eğlenmem keyif almam zerre mutlu olmam.
ne bileyim.
böyle geçişlerde giydiğim mevsimlik ceketlerim var annemin baş düşmanı baş. nasıl nefret ediyor o ceketlerden anlatamam.
geçen sene ince gömlek gibi olanın kollarıyla aklını bozmuştu. her manşette 3er düğme var ve ben sıkılıyorum darlığından diye kollarını katlayarak kullanıyordum.
ama annem o kadar nefret ediyor ki ceketten ve katlanmış koldan her sabah benden gizli üşenmeden katları açıp düğmeleri iliklemeye kafayı takmıştı.
her sabah sinirlenerek açıyor katlıyorum ama inadına her sabah aynı. yapma sıkılıyorum desen de. daha da memnun sankş daha da sıkıl daha da sinirlen yüzün 1 saniye gülmesin!!
sonunda önce düğmeleri çıkarrtım sonra terziye kolunu kestirttim. eylül ekim gibi giyiyorum.
annem hem sabahları artık o kadar evden çıkmadığı için hava nasıl anlamıyor anlamak istemiyor hem benim daha üşüyen üşüten bir insan olduğumu da anlamıyor anlamak istemiyor kabul etmekse asla kitabında yok.
kasım itibariyle bir tık daha kalın bir ceketime geçtim annemin baş düşmanı.
her sabah tüm evin salonu mutfağın kapısı bacası açık oluyor kalktığımda. üşüdüğümü ve kolay üşüttüğümü bilmesine defalarca ama her sabah hatırlatmama rağmen ısrarla ve inatla aynı şeyi yapıyor.
nasıl söylersen söyle; ister güzellikle ister kavgayla, kendisi kendiliğinden kendi ihtiyacına düşüncesine göre davranışı-durumu değiştirmediği sürece olmaz. ben istediğim kadar hasta olayım söyleyeyim istediğim kadar açma bu kadar diye ama b,r kulağından girer öbüründen çıkar hatta yüzüne umurunda değil bir ifadeyle bakıp asla cevap dahi vermez.
ya kendi üşümeye başlayacak ve bunu hissedecek ya hissetmediği için yataklara düşecek kadar hasta olacak da vazgeçecek bu kadar kapı pencere açmaktan.

ama kış günü bütün evi dolanarak 10-13 sigara içip yayar dumanı kapı pencere açmaya da karşsır. sen o zerleri soluyarak uyu umurunda değiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiil.

----
ha şimdi yeni ceketimi her sabah saklıyor. kaldırıp teee en akla gelmedik dolap köşelerine koyuyor ki bende bir gömlekle çıkayım dişarı çünkü anneme göre sıcakmış. karar verildi senin başka birşey hissetmene imkan ve izin yok.
tam aksi de olacak bir gün. çok da soğuk olmayan bir gün sana anorak mont giydirmek için yırtınacak. hatta marmariste bir temmuz günü bile..
her sabah bir de ceket aramakla zaman kaybediyorum. bir de yılan gibi sinsi ki ben son dakkaya kadar fark edemeyeyim hatta ayakkabımı giydikten sonra fark edeyim ve almaya üşendiğim için tek gömlekle çıkayım diye uğraşıyor.
2020 de kırk sene olacak ama annem hala beni anlamak da kabul etmek de sitemiyor.

mesela yazın hamam sıcağında en üst kattaki evimiz sauna gibi olunca klima çalıştırmaya da vantilaöre de şiddetle karşı ve boncuk gibi terlememi anlayamıyor. aklı almamakta ısrarcı.

her sabah ceket nerede diye evde dolanıyorum ve bilmiyor gibi davranmakla kalmıyor mahsus beni engellemek için ya önümde dikiliyor ya aynı yöne gidiyormuşuz gibi davrabarak yolumu tıkayığ bloke ediyor. bekliyor ki aman neyse almayayım bugün diyeyim ve sonunda doğru yolu bulayım!!!!!!!!!11
ama ne zaman annemin bu konudaki aklına uysam hastayım ama her seferinde. ya sıcaklanıp terlemekten ya üşüyüp soğuk almaktan ya ateşim çıkar ya başım ağrır boynum tutulur. ama annem bedelleri kabullenmiş yeter ki kendi dediği olsun!!!

dün sabah sinirlenip tüm dolabı yere indirdim. mahsus da taaaa en gerilere saklamış ki bulamayayım. önceki gün bulamamış başka ceket almıştım çok inanılmaz bozuldu ve havanın sıcak olduğunu tepine tepine haykırdı. elleini kollarını açıp yanıyorum sıcak diye haykırıyor deli!!

iyi sen soğuk duşa gir ıslak saçla da cereyanda otur serinle bana ne!!!

---------------------

çocukken o çorap saplantısı ne zaman neden başladı bilmiyorum. hep öyle değildi. herhalde kendsi sıcaklandığını fark etti ve bizim hayda hayda sıcakladığımıza karar verdi. ben ne kadar ayağım buz gibi oluyor üşüyor desem de nuh der peygamber demezdi.
önceleri talimatla çıkarttırıp yerine koydururdu. bir de askeriye gibi herşeyin yeri vardı. bir şeyi yeri hariç bir yere koyarsan bir saat azarlanırsın. ne düzensizliğin ne pisliğin ne laf anlamazlığın kalır ne iyilik bilmezliğin, o bize tertip düzeni öğretmek için uğraşıyordur. ama sen çantanı neden buratya değil şuraraya koydun!!! yani yerlerde sürünmüş pis çantayı koynuma almamışımdır odamızdaki koltuğun yanına değilde gardrobun yanına koymuşumdur. aman ne büyük suç. benden adam olmaz. benden karı olmaz. beni kim alacak çok merak ediyorlardır. kim bilir kaynanam bana neler edecektir neler diyecektir.??????????
çorabın yeri de sabah giyileceği için üzerimizden çıkarttığımız hırkanın altı dır. asla üstü ya da yanı olmaz.
önce çorap çıkarılıp koltuğun bir yanına konacak sonra da üstüne hırka çıkarılıp konacak.
ama üşüyor ayağım. üşümez ısınır. ısınmıyor hep üşüyor. üşümeeeeez. ama üşüyor anne. üşümez nazlı üşümez ısnır yatakta aaaaaaaaaaaaaa. sen mi bileceksin ben mi? ama ayak beniim.

gece karanlıkta gizlice alır geri giyerdim. hayır pis çorap da değil yani yatağı kirletsin.
sonunda nasılsa ablam söylemiş nazlı geri giyiyor diye.
talimat yetmedi gözünün önünde çıkarttırıp alıp kendi odasına saklamaya başladı.
hayır çelikleneyim diye yapsa - hani derler ya sakınan göze çöp batar sakınma da alışsın, değil öyle.

anneme kalsa hala şiddetle karşı çorapla yatmaya!!!! çoğu akşam defalarca tekrarlar hava sıcakmış çoraba gerek yokmuş, giymeyecekmiş!! iyi ya sen giyme sitersen ıslak havlulara dolan çıplak falan yat bana ne!!!
ama kendisini o kadar mükemmel o kadar kesin doğru falan görüyor ki başkasının hislerini anlamak empati kurmak bir yana farklılığın varlığunı kabul etmek istemiyor ki.
sen hatalısın yanlışlar abidesisin.

senelerce kışları üşüyerek uyudum ayaklarım bir türlü ısınamazdı, belki de o yüzden zırt pırt ateşlenirdim beklki kendi aklına göre ince veya kalın giydirdiği için, senelerce ilk adet gördüğüm yıllarda aşırı şiddetli sancılar çektim ama annem genede yatarken çorap giymeme karşı çıktı.
manyak mıdır nedir üşüyorsan al giiy demesi gerekmez mi.
ama kendisi üşüyor ki senin ne hakla üşümen gelecek!!!

bende gizlice başka bir çorabımı yatak çorabı yapmıştım. ama annemi ikna etmem imkansızdı. nasıl sanırsın 12 yaşında 55 kişiyle sikişip gelmişimcesine bir hain muamelesi gördüm ki akıl alır şey değil.

nasıl ki sivilceli yıllarımda sürekli üçümüz tek bir el ve yüz havlusu kullandıysak annemin inadından ama bana baıp bakıp sivilceler iğrenç aynı havluya siliyoruz iğrenç lafları eşliğinde!!!! o zaman benim ayrı olsun dersem de kıyamet kopar.
aman ben ne bilirmişim o benim yüzümden ne kadar çok çamaşır mı yıkayacakmış daha çok deterjan daha çok elektrik daha çok masraf demekmiş de bilmem neymiş de beni ağlamaklı yapıncya kadar laf sayar rahatlardı.
sonrada aynı havluya siliyoruz iğrenç derdi.

doktor söyleyince de zor ikna oldu. ben kendi çorabımı kendi havlumu kendim yıkamaya başlayıncaya kadar burun kıvırıp kabul etmedi.

-----------
ohoo annem senelerce sütyen takmamıza  karşıydı. ben isteyince hani bakayım diye görmek isterdi büyümüş mü ona göre alacakmış. benim biliyor mememi açıp göstermeyeceğimi özellikle öyle söylüyor ki kontrol elinde kalsın.
daha iyi değil mi işte sallanıp da dikkat çekmez. anneme göre sütyen takarsan erkekler bakarsa aman aşık falan olur biri eller falan ama mutsuz özgüvensiz bakımsız dolaşsın da kimse beğenmesin adam yerine koymasın ne arkadaşlık ne sevgililik etmek istesin aman yalnızlıkyan mutsuzluktan gebersin.
ama kendisi pişkin pişkin başka kzıları çok aşırı beğenip iltifat yağmuruna tutsun o ayrı mesele.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder