3.03.2019

başladı gene survivor işkencesi.
her gün kafamı s.k.yor resmen!
her akşam başka bir şey yok televizyonda izlenecek diye savunuyor mecburen survivor izleyecekmişiz!
şu var bu var diyorum yok diye iddia ediyor. açsa da 2 dakika katlanıyor bir survivora bakayım diyor 45 dakika izliyor sonra öbürüne dönüp 2 dakika bana izletiyor.
bu da benim istediğimi izlemişiz sayılıyor!!!

odama çekiliyorum bu defa da sesini iyice açıp tüm evi inletiyor, çığlık çığlığalar maç kazanınca!
kıs diyorum e ben duyayım diye açmış iyiliğim içinmiş!
istemiyorum duymak yaa tüm evin içi kalt.kların sesiyle inlemesin!!!!!!!!!

kaç sene oldu 15 mi? anlamıyor 15 senedir. seneden seneye bile unutması değil her gün 5 kere söylememe rağmen umursamıyor illa izletecek!

sinirlenirsem de ben suçluyu saygı duymuyormuşum zevklerine!
sen benimkilere duyuyor musun da?  her türlü zevkini bana kabul ettirmek için yırtınır!
ben istediğim bir şeyi izleyeceksem de söylenir durur! konuşur! önümde dikilip kıçını izletir sonra da bana ben anlamadım der!!!
sürekli konuşur uyarsam da e sen izleee der. e sürekli konuşur bana soru soruyor ekrana değil kendisine bakayım istiyor!

sırf evde televizyon izlerken de değil hele sinemada da aynı!
filmin ilk yarım saati bana bakarak konuşur kulağıma. ya izlesene filmi!!! etrafa bakar onu bunu şikayet eder. amaa başkaları rahatsız olmasın diye dürtüp dürtüp bana kulağıma üfleyerek konuşur. benim rahatsız olmamın asssssssla önemi yoktur.

tüm akşam ne zaman yayın varsa evi inletmesi yetmiyor; sabah kahvaltıda akşam yemekte carcar survivor anlatıyor. isimlerini de hatırlamazsam sinirleniyor!

ee sen benim sevdiğim oyuncuları tanıyor musun? bana adam akıllı izletiyor musun? kendi sevmiyorsa ki çoğunu sevmiyor, eski sevdiklerini de artık yaşlanmış bulduğu için sevmiyor! hatta bazen sövüyor insanlara beddua ediyor. ama kendisi benim zevklerime çooook saygılıymışmış....

yetmiyor ben işteyken telefon edip survivoru anlatıyor. mahsus ablam seviyor onunla konuşun diyorum ama ablamın işleri çok yoğunmuş onu rahatsız edemezmiş, akşamları da kocasına zaman ayırması lazımmış, ablam demiş ki bir kulaklık varmış ondan alsammış  ta dersde de konuşabilirmişiz o zamanmış hafta sonu alalımmıymış ondan istersem kendi kredi kartından alayımmış!!
olur annecim 7/24 kulağımın içine içine konuşursun! hatta gece de konuş istediğin zamanlarda. survivoru olumsuz hatıralarını yeni olayları sürekli başa sarıp sarıp anlatırsın!!

ablam kendi başından atsın yeter! ona kalsa çok memnun olacaktı evlenip yurtdışında bir yere gitsem, biliyordu annem de peşimi bırakmaz, oh böylece saat farkı, telefon faturası, iş yoğunluğuna saygı derken iyice az görüşürler çenesini çekmek zorunda kalmaz. nazlı da ne bok yerse yesin!


dünyanın en iyi insanı en iyi evladı ama annesinin bir koluna girmeye tenezzül etmiyor. hasta hasta beni çıkarıyorlar dışarı, bir de alıp başını gidiyor önden ki rahatça alışveriş yapsın biz yavaşlatmayalım, annesinin çenesini çekmesin. fazla eşyaları, fazla gelen ceketleri, çantaları da vestiyer gibi bana yüklesin annem de benim koluma abanıp bana konuşup kafamı şişirsin kendisi rahatsız etsin.
annesi de bu davranışları hiç görmez, hiç farkına varmaz. evli barklı saygı duyulması gereken bir insan ablam, rahat tahat alışverişini yapsın!!! hasta hasta ben de hem eşya taşıyaym hem 67 kiloluk annemin bana abanmasıyla hani bir de kıymet bilse tatlı bir söz etse bari, nerdeee.... çenesini çekeyim.

bir de rol kesmeler; daha 3 gün önce bana somon rengi kazağı aldırmamak için yırıtınıyordu, ne diller döktü ne kusurlar sıraladı; yok kalitesizmiş sünermiş kumaşı kötüymüş tüylenirmiş yok masrafmış yok paramı çarçur etmekmiş; tabi kalitesizmiş oysaki kendisi ne kaliteli şeyler giyermiş diye övünmelerle başladı!
alacağım da 75 liralık bir şey yani; 300-500 liralık bile değil. hani kalitesizini alma kalitelisini al da 10 sene giyersin de değil yani demek istediği. kalitesize dahi layık bulamıyor. onun yerine sentetik perdelere yatırayım da seneye çöpe attırsın ya da biriktireyim de sahtekarlara peşke çeksin!!!


ama yanımızda bir başkası varsa iş değişir tabi. bir rol kesmeler bir rol kesmeler....
ablam dahi olsa ne kadar bonkör ne kadar modadan anlayan birisi olduğunu kanıtlamaya çalışır!!!
kozmetik mağazasına girersek bana aldırmaya bile bazen kalkışır ama harika zevkiyle!!
yeşil far alalım da sür çok güzel oluyor!!!

iyi ki 1980lerde bir teknik öğrenmiş orada kalmış saplanmış sadece öyle makyaj güzel varsayıyor! cartlak yeşil far ya da kalem!!!
tabi senelerdir kaç kere söylesem de idrak edemediği eyeliner meselesi!!! kendisi incecik çekermiş ama soyularak çıkarıldığı için zormuş!!!
her kozmetikçiye girişimizde aynı şeyi söyler; üstsüte 2 gün girdik iki seferinde de söyledi ve ben artık öyle değil kolay çıkaracak makyaj temizleme suları var desem de öğrenemez. 3 dakika sonra başkası söyleyince ilk defa duymuş gibi olur bir aydınlanma yaşar ve bana da bu bilgiyi kakalamaya çalışır!
belki haftada 2 kere makyaj temizleme suyumu sorar bu ne diye; ayyyynısını çalışan eline verince ilk defa görmüş gibi hayretler içinde alayım diye ısrar eder. asla da evde aynısından var her gün soruyorsun bu ne diye ya dememe aldırmaz kabul etmez; o başka şey diye iddia eder!!

neyse bana somon rengi kazağı yaşıma uymaz diye aldırmadı, ama daha önce de yaptığı gibi onun yerine saçma sapan birşeyi aldırmak için yırtındı durdu!
geçen sene uçuk pembe bir kazağı aldırmamak için saaatlerce dil dökmüş ertesi günlerde ablam da varken bana şeker pembesi kısa crop top bir bluzu aldıracam diye uğraşmıştı!!!
yani ablama ne kadar bonkör ve ne kadar iyi niyetli hem de ne kadar modadan anlayan bir anne olduğunu kanıtlamak benimse zevksiz pinti ve huysuz göstermek için uğraşıyor yani!!!

cartlak şeker pembesi kısa bir bluzu ben nerde giyebilirim yaa!!!! geçenlerde de işte somon rengi kazağı aldırtmadı.... esas mesele telkin yoluyla birine bir şeyi yaptırtmak ve ya yaptırtmamak. zevk aldığı şey bu. bir çeşit challence ona göre. mücadele yarışma.

bu kez de bana tamamen dantelden şeffa gibi bir bluzu aldırmak için yırtınıyordu. sanırsın satıcı kendi. eline de almış dil dökerek peşimde dolanıyor giyerimmiş alayımmış!
bu polyesterden dantelli şeyi nerede giyeceğim ben???????? normal bir kazağı giyemiyorum ama dantel sentetik şeffaf bluzu giyebilirim! param çarçur olmuyor yani!!!!?????

hafta sonu giyersin diyor bir de!

aklı sıra ablama nazlı hafta sonları gezip tozuyor hiç karışmıyorum rolü kesecek. ablamın da çok umurunda zaten............... ne anlatırsan anlat yarım kulakla dinlediği için ben hafta sonları ne bok yiyorum haberi yok ki. ne dersen şaşkın ne dersen kabul. onu ilgilendirmiyor ki hiç.
yani annem rol keserse de inanır ben bir şey dersem de yalan da olsa inanır. anca çook garip bir şey olacak da ilgisini çekecek mesela kötü ya da çok ekstrem komik dedikodulu bir olay falan!

ama kendinin anlattığı bir incir çekirdeğini doldurmayan şeylere ben ilgi duyup merakla dinleyip bir de her zaman hatırlayacağım. ama kendinin benim iş arkadaşlarımdan birinin bile adını doğru bildiği yok! ve bu gayet normal bir şey.
aynı anası. annem de tee 55 yıl önce 3 kere gördüğü milyonlarca kez anlattığı kadının tekinin çocuklarının adını ve hayatını kronolojik olarak saymakla kalmayıp neresinde ben vardı onu dahi bileyim ister ama iki arkadaşımı birbirne karıştırır. üstelik kendinin söylediği isimlerin doğruluğundan emindir de!!!!!!!!

hafta sonu giyermişim. ne bok yiyorum da dantel bluz giyecem??

bir kere arkadaşların çoğu evli barklı. aileleriyle zaman geçirmek istiyor ya da öyle olması lazım. bekar olanlar kendi dertlerinde. kiminin ailevi sorunları var kimi koca kapaklama peşinde. bekar kız arkadaşlarıyla geçirecekleri doğru dürüst konsantrasyonları zamanları yok.
mesela iş çıkışı bir kahve içimlik vakit ve istek oluyor ama o sırada da annem kırk kere arayıp gel diye rahatsız ediyor.
sonra da bana arkadaşın yok diyor. ulan bırakmıyorsun ki zaman?

diyelim hafta sonu kırk yılınbaşı birkaç arkadaşla görüşecek zaman ve ortam var; onda da beni baltalamak için yarışma düzenliyor annem.
önceden biliyorsa; muhakkak mahsus yalan organizayson kurup bile denedim illa başka şey çıkaır. yok hastalanır yok biyere gidelim diye tutturur, kah temizlik ister.... olmadı moralim bozulsun diye bombardımana tutar. akşamondan banyoya girmeyeyim de ertesi gün saçım kötü olsun gidemeyeyim diye uğraşır.

bir de utanmadan arsızca hafta sonu giyersin demez mi? ablama rol kesiyor yani. asla engellemiyom nazlı'yı rolleri.....

olmadı kendisi de gelecem diye tutturur kendisi de sıkılmış!!!
gelse uyum sağlayıp eğlenemez ki; eğer karışık yaşlardan olanların katıldığı bir ortamsa. eskiden daha iyi ve kolay uyum sağlar hatta sahte kahkahalarla sahte davranışlarla çok eğlendim rolleri keserdi; beni uyumsuz çekingen olmakla suçlayabilmek için kendi ön plana çıkacam diye yırtınırdı.
şimdi anca benim dibimden ayrılamyıp bana kapris yapmakla meşgul oluyor.
arkadaşlarımla yiyiyp içip sohbet edeceğime annemle ilgilenip onunla konuşup dinleyip o memnun olsun diye çırpınacağım ama asla olmayacak asla rahatlayıp beni salmayacak ve bir bakacağız akşam olmuş dağılacağız ve ardından tüm akşam eleştşrş ve dedikodularına devam edecek gruptaki kişilerle ilgili!!!
öyle yapıyor sonra da bana bilmem kimle ilgili bir şey soruyor. ne bileyim ben senin isteklerini yerine getirmek için uğraşmaktan iki çift laf edemedim ki kızla nişanlısı ne bok işi yapıyormuş bileyim?

küçük gıcık kaprisli bir çocukla uğraşıyorum sanki her an......
mahsus tam biriyle bir konuşma başlatmışsam bölmek için benden bişeyler ister!!! ham de ben bir konuşturmadın yaa demeyeceğim.
kendi arkadaşlarımla buluşmaya annemi de götürecem ama onlarla konuşmak yerine annemin isteklerini yerine getirecem.
yerini beğenmez kırk kere değiştirir, sandalyesini rahat bulmaz söylenir, sürekli kımıldar mızmızlanır şikayet eder, bişeyler ister!!!! peçete su tuz şeker ıslak mendil gözlik silme peçetesi su tuvalete götür telefonuma mesaj gelmiş ona bak....
engeller böler susturur akşam olup eve dönülürken kendisi hem herkesle daha çok konuşmuş hem beni engellemiş hem de kendi rahat etsin diye uğraşılmış olarak memnun döner.... kendince memnun yani. ben memnuniyetsizim tıkanıp kalmışım diye memnun!!!!!!!!!!

ya bir hafta sonu etkinliği vardı, veli toplantısından sonra; illa da geldi. ben veliler öğrencilerle ilgileneceğime sürekli annemle uğraşmak zorunda kaldım. çocuk gibi bir rahat duramadı yaa. sürekli mızmızlanıyor kenarda olmadı dibimde bitip çekiştiriyor birşey soruyor birşey istiyor.
sandalye rahat değilmiş rahatını bul, yeri iyi değilmiş esiyormuş iyi yer bul, yok güneş gözünü almış yok esiyormuş yok kuytu köşe kalmış yok tuvalete götürecekmişim yok susamış yok acıkmış yok su ılıkmış yok soğukmuş çay bilmem neymiş şeker neredeymiş peçete vereyimmiş o kimmiş bu kimmiş o ne demiş ceketimi elime vermeye çalışır giyeyim çıkarayı..... terlermişim sırtıme mendil koyacakmış yok saçım çiirkin olmuş niye onunla konuşmuşum yok o kimmiş ne demiş sıkılmış ne zaman gidecekmişiz, yok gürültülüymüş usanmış çocuklardan...

e dedim sana kalabalık olacak çocuklardan sıkılırsın diye. gidelim diye tutturdu. oradan anca bir arkadaşla dönmek lazım. e de dönelim. millet benim kölem mi sen istiyorsun diye kendi de erken ayrılsın???????

kendisi olsa parmağında oynatırmışmış. e niye parmağında oynatacak arkadaşın yok ya? usanmış hepsi senden! çağırmıyorlar bile günlere. annem sanıyor ki senede bir toplanıyorlar kendini senede bir çağırıyorlar sadece yoksa her ay toplanıyorlarmış....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder