zaten bütün gün ayakta dikilmişim yorulmuşum ayaklarım kopmuş ama 5-10 dakika bile dinlenmeden, bir bardak su bile içemeden bir de alışverişe gitmemiz gerekiyor!
hatta beni gene o muhteşem olumsuz sözleriyle kapıda karşılayıp, içeri almak yerine ittire ittire acilen alışverişe gitmemizi istiyor.
çok anlayışlı çok mantıklı çok vicdanlı bir insandır kendisi ama bana karşı değil!!!
ya bir soluklanayım bir su içeyim elimdeki çantaları koyayım!!!!
üstelik tabi ki koridorun ışığı açık değil assssla öğrenemedi lambayı, sonra da karanlık diye küfür eder. sanki zihninde daha elektrik icat olmamış.
konuşa konuşa ittiriyor beni dışarı hava kararmadan iyice alışverişe gidecekmişiz!!
anneme göre saat 4ten sonra bile dışarı adım atılamaz artık ya benim işten dönme saatim daha geç acele acele gidip dönmeliyiz.
ya tamam tamaaam şu çantamı koyayım içeri bari!!!!!
çekilmiyor ki!!!! anca konuşuyor anca. kendi düşüncelerinden sürekli konuştuğu için kendi sesinden başka birşey duyamıyor!! dış sesini de iç sesini de bastırmak için bağırmak zorundasın yoksa anlamaz sırf kulaklarının işitmediğinden değil beyinde sinyal çakmıyor!!
hergün kapıda bir itişme kakışma olmadan olmaz.
giriş dar normal bir kapının genişliğini düşünün 30 santim falan da pay; işte o kadar. hemen kapının soluna benim kendim kullanayım diye çile çekerek yenilettiğim misafir tuvaletinin duvarı var.
yani kapıyı açan kişi geri çekilip yol vermezse eve giremezsin öyle saçma.
ama asla çekilmez kapıyı açıp dikilip söylenir anca ve seni yavaşlıkla suçlar!!!!
yer mi var ki gireyim?????? üstelik asla kendisi ışık açmaz; saçma sapan gereksiz zamanlarda bir bakmışsın açmış ama!!!!
anlamaz sen ne durumdasın asla. bir yere gidilmeyecekse aynı didişme itişme yemek yemek için yaratılır. geri çekilip yer vermiyorsun ki hızlı hareket edeyim. bunu zihni almıyor.
ben illa duvarlara sürtünerek girmek zorundayım eve. ya da kendine.
o zaman da anlamaz.
sonra koridor-giriş genişliyor ama ilk 1 metre böyle daracık ve annem asla çekilmez ben hep duvara sürtünmek durumundayım.
bir yere gidilmeyecekse de yemek için acele ettiği için söylenmektedir.
evden huzurla çıkamadığım gibi rahatlayarak da giremiyorum yani. işkence sanki.
o kadar acıkmış olur ki laftan anlamaz acele eder. ve sürekli tepemde dolanıp bana yeri darlatarak rahatsız eder. sanki basketbol oynuyoruz da potaya yaklaştırmamaya çalışıyor gibi.
içeri girişim ayrı dert ayakkabımı çıkarmam ayrı der, hele ceket falan ayrı der. sürekli etrafımda söylenerek dolanıyor bir alan bir rahat bırakmıyor!!
kendisi öğretti ısrarla, senelerce azarlayarak dışardan geldiğimiz zaman asssssla elimizi iyice yıkamadan sofraya oturmamayı. ama şimdilerde gözü dönmüş kıtlıkta kalmış bir aç gibi davranıyor. dakikalarca girişte kavga ediyoruz. annem söylenerek dolanıyor etrafımda ben tamam diyorum ama anlayamıyor. ayakkabıyla mı girecem eve yaaaa!!!kabanla mı oturacam masaya! elimi yıkamadan mı yiyecem yemek???
e çıkar e yıka diyor ama beni yavaşlatmaktan başka bir şey yapmıyor etrafımda dolanarak. zar zor ayakkabıyı çıkarıyorum sonra ceketi ama geç git mutfağa değil mi hayır!! annem tüm gün içinde biriktirdiği olumsuz herşeyi boşaltmak için adeta nefes almadan konuşuyor. şükür üstümü çıkarıyorum banyoma yönelince bir bakıyorum önümde dikilmiş????
tamam bi çekil tamam sen geç otur yemeye başla demelerin bir faydası yok. illa sürtünerek girecem bir yerlere illa ittirecem başka türlü zihni almıyor. onun odağında tıkınmak var sadece gerisi alakadar etmiyor onu. elin pisse mikrop kaparsan tiksinirsen bu onun sorunu değil!!
belki işten gelince çişim de var? anlamaz ki. elimi yıkarken bile tepemde dırdırdırdırdır....
çişimi yapacam değil mi? ufacık misafir tuvaletinin içinden çıkmıyor ki konuşuyor boyuna beni acele ettiriyor.
yani zaten işte rahatlayıp deşarj olman mümkün mü? yorgun kafası şişmiş geliyorsun daha beter oluyorsun.
tamam bir çık bir çık sıkıştım tuvalete gidecem sen git yeee!! çıkmaz illa üstüne yürüyüp ittirecek kapıyı ittire ittire suratına kapatacaksın.
demez ki kızım yorulmuş, çişi gelmiş falan. o boyuna söylenir. acından ölmüş de beni beklemiş de ben oyalanıyormuşm da ne kadar düşüncesizmişim de.....
bir fırsat bulup kendini savundun mu da sen suçlusun gene!!! sen çok düşüncelisin belli. dışardan gelip ne çantamı bırakacam ne üstümü çıkaram ne elimi yıkayacam sırf masaya yemeğe oturacam!!
e çıkarma yıkama mı diyormuş?????
demesine gerek yok ki hareketleri diyor ağzından çıkmasına hacet yok.
bir de bazen böyle gelir gelmez markete gitme istedği oluyor. bir soluklansın belki susamıştır gibi bir derdi yok. başka zamanlar beni aşağıda dışarda bekliyor olurdu; ben elimdeki yükle bir de saatlerce markette dolanıp annemi eğlendirmeye çalışacağım. aç aç üstelik.
markete gitmek gerekmişse açlık susamışlık çşişi gelmek falan hiç önemsiz.
saatlerce sebze reyonunda dikiliyorum ama 1 saniye kendime bir şey almak için kendinin ilgisini çekmeyen bir reyona gidersek yoruldum diye söylenmeye başlıyor....
e diyeceksiniz ki annen kasaya gitsin sen bir koşu ne alacaksan al. kasaya gidince eğilip kalkıp koyamıyormuş eşyaları!!! zaten kendini alakadar etmeyen bir ihtiyacını almışsan alıp büyük bir hınçla başka kasalara fırlatıyor bizim değil diye de haykırıyor. mesela hijyenik pedleri!!! bizim değil bize lazım değil bize gerekmiyor demekte de ısrarcı.
sanki ben yaşlı emekli kocası ya da menapozlu yaşlı kardeşiyim!!!
arabadan kasiyerin yanına eğilip kalkarak eşyaları koyan da benim poşetleyen de taşıyan da benim!!!
aç yorgun bunalmış susamış çişi gelmiş olabilirim ama hiç bir önemim yok ki!!!! ben bir köle ben bir hizmetkarım!!!
ben beli sırtı ağrımasın aman fıtıkları azmasın diye en ağır şeyleri taşıyorum ama memnun oluyor mu asla!!!! eve dönerken de taşıyan benim götüm çıkıyor resmen. nazlı yorulmasın az alayım da demez doldurur da doldurur!!!
eğer yakındaki markete gitmişsek bir de 0 halde 4-5 blok+bahçelerini de geçeceğim sitelerin. annem bana yavaş yürüyorsun diye sitem edecek hem de gayet pişkince!!!! hamalım ya!!
bari kapıyı aç madem önden daha hızlı gidebiliyorsun. hayır kapıya benden önce varıp bana döner bakar ve somurtarak hadi diktin beni burada der!!!
elimdekiler çantam yertmiyor bir de otomatik kapıyı ben açacam. altı üstü bir anahtarlığı tutup açıyorsun ama beceremiyor ki.
çoğu zaman saçma sapan yerlere tutup hani açılmıyor diye şikayet ediyor.
söyleniyor bir de ne utanmış ne acımış bana. daha beter ol diyor sanki içinden. bende de çıksın fıtık mıtık kimin umurunda???
poşetleri yere koyup açıyorum kapıyı kızıyor bana poşetleri atmak zorundaymış şimdi!!!! yere koymadan açacakmışım!!! ve bana kapıyı açık tutuyor mu? hayır yürüyüp gidiyor. aklı sıra benden hızlı yürüdüğü için memnun. ben poşetleri geri alıncaya kadar kapı kapanmasın diye kalçamla ayağımla falan kapıyı açık tutmak zorundayım. garip saçma ve sakat hareketlerle!!!
tüm o torbalarla artık götümden ter damlayarak,kafam kazan gibi olmuş ayaklarım davul gibi şişmiş halde yürüyorum, bir de binanın kapısını açacağım!! (bazen açık kalmış oluyor ama her zaman denk gelmiyor). tabi kapıyı açmak yerine gene dikilmiş kalmış bana söyleniyor!!! ayakta dikmişim yaşlı anamı!!!
bir gün gene böyle ayyyynı sahne yaşanırken bir de sitenin ana kapısında komşulardan birilerini görmüş. diyor ki sana sesleniyorlar!!
seslenirler utanmazlar!!! elim dolu diye görmezler bilirim. hadi onlar domuz birer yabancı ama sana esas ananın acımaması çok şahane.
bana sesleniyorlarmış kapıyı açacakmışım!!! yazıkmış işten gelmişler yorgun argın kapıda kalmışlar!!
ben nereden geliyorum????????????? lunaparktan mı?
arkamdan yaşlı kız evde aldı diye dedikodu yapmayı bilirler ama utanmadan bana kapı açtırmak isterler. yaşlıydım hani? yaşlıya saygı kalmamış ki.
anneme göre de onlar haklı. yorgun gelmişler işten!!!!!
işte bu kadar duyarlı bir insandır bu kadar anlayışlı merhametli mantıklı!!!!!!!!!!!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder