Bir yere yemeye içmeye gitmişsek sürekli şikayet halinde bana mızmızlanır. Başkasına iyi görünmek çok önemlidir ama!
Herşeyden ama herşeyden şikayet eder.
Değişikliğin en ufağına bile tahammülü yok alışamıyor.
Sürekli başkasının duyamayacağı anlamayacağı tonda ve şekilde şikayet halinde.
Sandalyesi sert, rüzgar geliyor, havasız, kokuyor, masa pis, gelip geçen çok, ama incin top oynuyor. Yerini değiştirir gene beğenmez. Sürekli dırdırda bana ama başkasına hava atmaya çalışır! çok şahane yerlerde yediği için eskiden çok zor beğenirmiş çok mükemmelliyetçiymiş! Ne zaman yemiş çok iyi yerde acaba???
Yemek seçmesi de bir çile. Tabi sadece bana. Menüyü gözü görmez ama inat ve ısrarla gözlük kullanmak istemez. Bana okutur anlamaz! Türkçem bozukmuş! Senin kulağın sağır! Bi doktora gitmez.
Daha önce de aşırı bir duymazlık vardı. Televizyonun sesi sonuna kadar açık neredeyse hala duyamaz, benim sesten sinirim bozulur tansiyonum 15e çıkar umrunda olmaz. Ona ne canımmm! Zorla bir doktora götordom tabi o da ayrı kapris! Sanırsın çocuk.
içerde hasta var oturup bekleyeceğiz çok sıkılmış vazgeçmiş sağlammış kulağı onun eve dönemimmiş!
Sünnetten kaçan oğlan gibi, içeri de girmek istemez. şikayetlenir sürekli. Konuya da girmek yerine başka şeylerden bahsetmek ister doktora. çocuk gibi!
Restoranda da. Alıştığı tek yer kahve dünyası onda da hep oturmak istediği yer doluysa çileden çıkar; başka masa batar ona. Hep aynı masa ve aynı içecek olacak. Sonra da der ki bunu da görev gibi içiyoruz!
Yemekte de ya şikayet eder ya bir şey ister. Benden tabi. Peçete ver nazlı yok burda. Tuz nerede nazlı. çatal iste. Suyum bitti. Ekmeğe uzanamadım. Yerim çok dar. Masa çok uzak! şuara damladı nasıl silecem? Su bitti. Peçeteee! Bunu yemem ben! O ne ondan yiyeyim seninkini alayım bari. Karabiber nerde nazlı?
Sen sürekli hizmet edersin, bişeyler getirir verirsin. Sonra da dönüp sana yemeğini buz gibi ettin! Madem yemeyecektin niye istedin???!! Ağzına lokmanı koydurmadan sürekli şikayetlenip bişeyler istediğinin farkında değil ki!
Bir de aşırı beceriksiz oldu. Eskiden kendl kendine ütüyü bile tamir etmiş bir insandı, bizi beceriksiz bulurdu bir keyin kutusunu ya da paketini açamamışsak. Elimizden bir hışım alır tabi tırmalayarak, açıp elimize sanki al zıkkım ye der gibi verirdi! Bir de alınırsan gücenirsen kırılırsan iştahın kaçarsa sen suçlusun ve sen kötüsündür yani! Herşeyi yırtmadan kırıp dökmeden rahatça açardı.
şimdi tüm el becerisi gitmiş gibi. Ne eli hissediyor ne gözü görüyor. Hiçbir şeyin kapağını paketini falan açmayı beceremiyor. Tuz mu dökecek mesela yemeğe gözü de görmüyor hiç dökülmüyor ya da zehir gibi oluyor aşırı döküp.
Dışarda aile yemeğinde tüm şikayet ve kaprisleri yetmez gibi tuzu yemeğine boca etti, uyarmama rağmen çok dökülüyor diye; aşırı tuzlu olmuş tabi tansiyonu çıkar diye endişeleniyor. Ne yapıyor? Benim yemeğimi alıp kendininkini bana veriyor!
Bazen de sinir krizi geçirir. Ama ben suçluyum! Gözünün görmemesi el becerisinin kalmaması değil mesele. Yemeğe tuz ya da kara biber dökecek ya naptıysa tuzluk ikiye ayrılıp hepsi döküldü yemeğe! O kadar öfkelendi ki tuzluğu da yemeğe fırlatıp sinir krizi geçirir gibi nefret kustu! Teatral öfke hareketleri! Sonra da bana niye söylemiyorsun gevşek diye mahvoldu yemeğlm diye kızdı. Ben uyardım ama dinlemez ki! Ama gene ben suçluyum!
Anneme yapılan herşey haksızlıktır ama bana asla olmaz!
Al benimkini ye!
Sen ne yicen!?
Her zaman ki gibi zıkkım!
Hayır sen iyilik olsun diye ben dökeyim desen karabiberi tuzu; bozulur yaşlı mıymış o çocuk muymuş! Huysuz gıcık bir çocuktan farkı yok ki! üstelik küfürbaz karamsar lanet okumayı sever çok sigara içer kokar ossurur!
Evde herşeyin paketi, kutusu bilmem nesi bana açtırılıyor. Basit bir su pompasından bile korkuyor, kumandalara alışamıyor.
Yazlığa geldik, şarter mi atmış ne olmuş sa elektrik yok evde. Karanlık da olmuş, evde ne mum ne fener var. Telefonun flaş ışığıyla bir yerlere bakacam ama iki el lazım; eline alıp tutamıyor telefonu! Düşürdü! Bir de bişey düşüründe sinirlenip tekmeleme huyu var kendisinin.
Kapkaranlık evde telefonu mutfak dolaplarının altına fırlatmış oldu. Tabi bunu sakince yapmaz küfür kıyamet nefret!
Evde elektrik olmayışının suçlusu elbet benim! Ona göre her hafta sonu gelip temizlik yapsak böyle olmaz! çoğul konuşur bi de kendi bişey yapıyormuş gibi. Eskiden hayatı sadece temizlik olan kadınları boş bulur aşağı görürdü şimdi hayran hatta ben de öyle olayım çok istiyor.
Ya da faturayı ödememişim! Eski usul saatlerce kuyrukta bekleyip ödemenin peşinde hala, zamanım yomuşsa çalışmayayımmış!???!!
Kendini en zeki en becerikli vb görüyor ama bir aksilikte böyle eli ayağı birbirine dolanan hiçbişeyi beceremeyen birine dönüyor ve beni suçluyor kendine kızacağına.
Ne olduysa şarter atmış, pano da yüksekte. Karanlıkta kanepeyi bile bulup oturamıyor ama aşırı zeki mantıklı hassas bilinçli vb kendisi. çocuk gibi kaprisli bir de ağzı bozuk ki!
Gidip perdeleri açıyorum ışık girsin diye o zannediyor ki kendi gibi salak salak kapıda dikiliyorum. Bir çığlık atıyor ay perdeler diye! Evde biri var Nazlı!
Kim açcak yaa ben ben!
Ben göremiyorum!
Zaten kabul etmese de gözü bozuk! Karanlıkta iyice kör. Ve benden de aynı şeyleri bekliyor!
Hatta doktora gitmişsek derdini anlatırken çoğul konuştuğu bile oldu; bizim şuramız buramız! Değil mi Nazlı senin de ağrıyor değil mi? Yoo. Allah Allaaah aynı şeyleri yiyoruz! Benim de mi böyle olsun şimdiden 60larımdayım gibi????
O kadar kaprisli ki perdeleri açınca ışıyan salonda bile ne nerede bilemiyor; elinden tutup koltuğa oturtacam, korkudan koluma öyle bir asılıyor ki sanırsın az ötede uçurum var?! Otur deyince de arkasında boşluk var sanıyor!????
Eskiden el bederisi el pratiği yön duygusu ne kadar iyiydi; şimdi ne bir paket ne bir kapak açabiliyor, aletleri kullanmayı da bırak. Karanlıkta ise yön duygusu dahi yok. Oturttum daha elimi bırakmıyor.
Bi elimi bırakta anne.
Böyle mi kalacam ben?????
Kanepeye oturdun işte!
Koltuktu hani????
Ne fark eder! Cehennem çukurumu var önünde otur işte. Bir elimi bırak elimii!
Napacaksın???
Napalım sabaha kadar enayi gibi otururuz burada?! şartere bakacam elimi bırak!
O kadar komik ki hali. Sanısın kendi evi değil. şaşkın korkak ve telaşlı etrafına bakınıyor!
Zar zor telefonu aldım, flaşını açtım bizimkisi ay diye çığlık atıyor sanki biri bişey yapmış!
Ne ışığıymış o? Sanki eve bunla girmedik, sanki tutmaktan korkup düşürüp tekmelemedi!
Telefonun ışığı ya!
Neyin? Niye açmıyorsun önceden?????
Açtım! Sana bir tut da panoya bakayım dedim yere atıp tekmeledin ya telefonu???
Bir de aceleci! Sanırsın ben amele ile tesisatçı arası birisiyim. Hadiymiş çabukmuş! şarterleri açtım ama hala elektrik yok. Faturayı yatırmamışımdır ondan! Tabi benim suçum olabilir başka ne olsun??!!
Napacakmışız bunca saat şimdi? Kaprisli beceriksiz bebek! Fikir üreteceğine şikayet eder benden bekler her işi!
Site görevlisini arayacağım aşağıdaki panoya baksın.
Sen baktın ya beceremedin mi???
Büyük panoya anne aşağıdaki ana panoyaa!
Ee baktın ya işte!
Bu evin panosu! Bina panosu da var ya!
Anca şikayet anca dırdır! Ben de uğraşmasam kapıda ayakta dikilip kalacak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder