26.04.2015

Sevgilisi Olmayan İnsanları Zıvanadan Çıkaran 14 Klişe Cümle

Sevgilisi Olmayan İnsanları Zıvanadan Çıkaran 14 Klişe Cümle


Bazen susmak, en doğru tercihtir....

1. "Takma moruk, sevgilin mi var derdin var..."

-O halde sen niye biriyle birliktesin?

2. "Neden biriyle birlikte değilsin?"

- Bilmem, kedimi haddinden çok seviyorum galiba...

3. "Tatlım, sen ondan çok daha iyilerine layıksın zaten"

Hadi ya!

4. "Gerçek aşkı bulmak için, aramayı bırakmalısın."

5. "İstersen sana birini ayarlayabilirim." Devamı da şöyle gelir, "Erkek arkadaşımın bir arkadaşı..."

Teklifi kabul etmeden önce aklınızdan geçenler...
Ve işte o arkadaş...

6. "Kusura bakma ama, sen de fazla seçicisin"

E hayat öyle yapar...

7. "Bu gece bizimle birlikte dışarıya çıkmak ister misin?"

Evet, gece boyu iki sevgiliyi izlemek harika bir fikir doğrusu..

8. "Çok yakında hayatının aşkıyla tanışacaksın."

9. "Denizde daha çok balık var."

Kafa güzel olunca, neler söylenmez ki...

10. "Senin gibi biri nasıl yalnız olabilir; aklım almıyor."

Abartmasak ?!?!

11. "Ama değişmek için, sen de hiç çaba sarfetmiyorsun."

12. "Bence henüz doğru insanla karşılaşmadın."

Ne tespit ama!..

13. "Her şeyin bir sebebi vardır."

14. "Yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil."


kaynak: http://onedio.com/haber/sevgilisi-olmayan-insanlari-zivanadan-cikaran-14-klise-cumle-494690

Kadın İle Erkeğin Birbirinden Farklı Olduğunu Ortaya Koyan 20 Bilimsel Gerçek

Kadın İle Erkeğin Birbirinden Farklı Olduğunu Ortaya Koyan 20 Bilimsel Gerçek

1. Araştırmalara göre erkek beynindeki bağlantılar aynı beyin lobunda önden arkaya doğruyken, kadın beyninde sağ ve sol loblar arasında gerçekleşir.

2. Kadınların akciğer kapasitesi erkeklere göre %30 daha azdır.

3. Erkek beyninde gri madde fazlayken, kadın beyninde beyaz madde daha fazladır ki bu da kadın beyninde sinir sinyallerinin daha hızlı iletildiği ve kadınların daha hızlı düşünüp karar verdikleri anlamına gelir.

4. Çalışmalar aşırı stres altında ve kriz durumlarında kadınların duygularına göre erkeklerin ise mantıklarına göre karar verdiğini ortaya koymuştur.

5. Hayat kadınlığı haricindeki tüm suçlarda erkekler kadınlara göre çok daha baskın tutuklanma oranına sahiptir.

6. Kadın beynindeki problem çözmeden sorumlu ön beyin lobu ve limbik korteks erkeklere nazaran daha büyüktür, bu da kadınları sorun çözmede daha başarılı yaparken, onların daha duygusal olmalarının da sebebidir.

7. Daha büyük parietal kortekse ve amigdalaya sahip olmalarından dolayı erkekler genel olarak harita okumada, üç boyutlu düşünmede ve matematikte daha başarılıyken kadınlar dil öğrenmede ve sanatta daha başarılıdır.

8. Kadınlar yüksek sıcaklıklarla baş etmede erkeklere göre daha başarılıdır çünkü metabolizmaları daha az yavaşlar.

9. Araştırmalar göstermiştir ki kadın ile erkek arasındaki farklılıkların temeli nörolojik ve genetiktir yani bu farkların kültürden kültüre büyük değişimler göstermesi çok zordur.

10. Erkekler kadınları etkilemek için "komik olma" silahına çok sık başvururken, kadınlar komik ve eğlenceli olmayı çok nadiren denerler, erkeklerin kadınlarda mizah duygusunun olmadığını düşünmesinin temel sebebi budur.

11. Kadınlarda intihara teşebbüs oranı erkeklerin üç katıdır, buna karşın erkeklerde intihar sonucu ölüm oranı çok daha yüksektir.

Bunun sebebi intihar etme yolu tercihidir. Kadınlar sıklıkla ilaçla intihar etmeyi denerken, erkekler daha çok silahı tercih etmektedir.
12. Kadınlar genellikle hoşlandıkları bir erkeği son derece gizli bir şekilde inceler, flört etmeye veya ilk hamleyi yapmaya karar verdiklerinde dahi bir erkeğin bunu anlaması bir hayli zamana alabilir.

13. Ortalama olarak erkekler kadınlardan fiziki olarak %50 daha güçlüdür.

14. Birçok psikolog erkeklerin görsel yönelimli olduğunu iddia etmektedir, yani romantizme veya kişiliğe daha az önem vermektedir.

Yani erkekler aşk ile seks arasında çok net ayrım yapabilmektedir. Aşk olmadan da rahatlıkla seks yapabilmektedirler.
15. Adet döngüsü, hamilelik, emzirme ve menopoz gibi üremeyle ilgili durumlarından dolayı kadınlar erkeklerin asla yaşamadıkları duygusal dalgalanmalar yaşarlar.

16. Yakın zamanda yapılan araştırmalar, erkeklerin hayatlarında denge, güvenlik ve bir ilişkiyi sürdürme konusunda sabırlı olma arzularının ve ihtiyaçlarının kadınlardaki kadar güçlü olmadığı konusunda ısrarcıdır.

17. Yakın zamanda yapılan bir araştırma kadın beyninde erkek beynine kıyasla %50 daha fazla koku hücresi bulunmaktadır, bu da kadınların koku duyularının erkeklerden çok daha iyi olduğunu göstermektedir.

18. Erkek beyni kadın beyninden daha büyüktür.

devilsplay.files.wordpress.com
Ancak bu büyüklük erkeklerin daha zeki olduğu anlamına gelmez, testler göstermiştir ki zeka ile cinsiyet arasında hiçbir kabul edilebilir bağlantı yoktur. Beyin büyüklüğündeki bu farkın tek sebebi vücut ölçülerindeki farktır.
19. Araştırmalar göstermiştir ki kadınlar yıldönümlerini, doğum günlerini, vs. hatırlamaya daha meyilliyken erkekler fatura son ödeme tarihlerini, vergi tarihlerini, vs. hatırlamada daha başarılı.

20. Yine araştırmalara göre anneler çocukları ile daha doğmadan önce, karınlarındayken bir bağ kurarken, erkekler ancak doğumdan birkaç ay sonra, bebek gülmeye, tepki vermeye ve kendileriyle etkileşime geçmeye başladıktan sonra bu bağı kurabiliyor.

kaynak: http://onedio.com/haber/kadin-ile-erkegin-birbirinden-farkli-oldugunu-ortaya-koyan-20-bilimsel-gercek-495959

Evlenmeye Hazır Mısın?

Evlenmeye Hazır Mısın?

Yaşınız mı geldi? Okul bitti mi? Askerliği yaptınız mı? Artık düzenli bir hayat mı istiyorsunuz? Hepsini boş verin, siz hazır mısınız?

aşağıda vereceğim linke gidip testi çözebilirsiniz.
http://onedio.com/haber/evlenmeye-hazir-misin--494728



hazırmışım ben efem öyle çıktı!!

Sen hazırlıklara başla yavaştan! Evlenmeye Hazır Mısın? http://onedio.com/haber/evlenmeye-hazir-misin--494728 @onediocom aracılığıyla o kadar saçma cevap verdim hala mı??

25.04.2015

hofff

şu çok övülen urban decay sephora'lara geliyormuş. bula bula ay sonunu mu buldu alçak? :)
gerçi Mersin'e hemen gelir mi bilmiyorum, gelmişse kızlar talan etmiş midir? ama zaten öyle bir tutturdu ki migren oooof of.

iki seksen yatıyorum karanlıklarda . etti cumartesiciğime yaa. ah benim biricik cumartesim zonklamalarla geçiyor.
zaten forum morum sephora mephora urban murban çekemez idim.
vay bana vaylar bana...




20.04.2015

ima ironi anlayamama - boş bakış - engelleme uzmanı - tacizi anlayamama

böyle ablamda da annemde de aynı boş bakış oluyor, muhtemelen bende de oluyordur.

bir şeyi anlayamadık mı.

tabi ben kendi halimi göremiyorum ama onları gözlemleyebiliyorum; ama bu boş-yavru kedi- anlayamamış bakış farklı nedenlerle oluyor.

ben belki sayısal bir konuda, ya da dikkatim dağılmışken öyle oluyorumdur.

ama bizim kızlarda başka. bu anlayamama da ilginç.

onlara sorarsan hep iyi niyetlerinden, temiz kalplerinden. böyle demekle bana kötü niyetli kötü kalpli demiş oluyorlar tabi. ablam da annem gibi ironi benzetme ima anlamakta zorlanır, pek de yapamaz. ama annemin şöyle bir yöntemi oluyor; sana gitmeyeceksin yapmayacaksın yasak olmaz, yapamazsın, izin vermiyorum diyemez çünkü o kelimeleri kullanırsa baskıcı yasakçı modern olmayan anne olur! aklınca.

ama bunları söylemenin bu kelimeleri kullanmadan yollarını bulur. engelleme uzmanıdır kendisi.
mesela kork, hatta fobin olsun. ama yeter ki dediği olsun.

yüzüne bunları vurmaya da gelmez: hemen elinde koz olduğunu düşünür: ben sana yapma demedim ki, ben sana gitmeyceksin mi dedim?? ciddi de inanıyor kendine yani: hatta öyle inanıyor ki kendine seni kendi düşüncende yanıldığını düşünmene neden olmaya çalışıyor.

çok yedim zamanında ama artık sökmez.

ima ironi anlamamak nedir yahu. mesela bir tartışmada misal ver, tersini söyle alay ederek anlamaz düz mantığını alır.

hani bayıldığı bir komşu vardı keşke bana damat olsaydı dye iç çeker durur, kavgada karısının burnunu kırmış, anneme anlatırken ne zorlandım! anlamak istemiyor reddediyor beyni.

kendi fikrinin aksi çıktı mı annemde alayamama başlar; aslında kabullenememe, kendi fikirlerine hislerine vb öyle saplanır ki başkasını, değiştiğini, yanlışlığını falan kabul edemez. etmemek için de didinir. anlayamaz hatta, beyni bloke olur

ama zekidir de yani. ama bazen beyni kapanıyor.

bir türlü tam alayamıyor kimin burnu kırılmış niye kırmış kim kırmış. artık öyle anlayamıyor ki bir reddediş içinde benim yalanımı, yanlış anlamamı, anlayamamamı çıkartmaya çalışıyor!
anlatırken de alay etmek için bişey dedim ciddiye aldı.


böyle bir reddedişli-kabullenememeli bir durumda anlayamadığı zaman ve kendi istediği halde yapmayacağını düşünüp bunu bana yüklemeye çalıştığında fala garip, boş, aptal bir yavru kedi gibi bakar. bi yüz ifadesi. bir de acıdığı zaman. acıma duyduğunda bişeye.

mesela; diyelim avm'de geziyoruz: tatlı yiyelim mi diyor. ben yemiyorum tatlı bunu da gayet iyi biliyor. ama zaten mesele bana istemediğim bir şeyi yaptırmak.
istersen yiyelim diyorum.
yok diyor sen istiyorsan yiyelim.
 anne ben zaten artık tatlı yemiyorum ki biliyorsun.
iyi yemeyiz o zaman!!


çocuk ya çocuk saki. surat asıp burun ağız büküyor, düşman düşman dolanıyor. kendinin yapmak istediği bişeye benim engel olduğumu mu hissediyor öyle mi yansımak istiyor yoksa artık kendinin sadece kendinin istediği bir şeyi yapmaya hakkı olmadığını mı düşünüyor anlayamıyorum! aha da boş baktım!

madem öyle ben de diyorum ki; sen istersen ye.
yok!!!

tersleyerek itiraz ediyor! kızıyor belli! benim tatlı yemememe niye kızıyorsa. sevinmesi lazım, nazlı kendine dikkat ediyor sağlığına bakımına kilosuna falan önem veriyor demek ki hayatı seviyor sağlıklı uzun yaşamak istiyor falan diye memnun olması gerekirken aksi. çünkü anneme göre hayattaki tek zevk yemek!

kat-i kararı!! başka şeyler boş. gezmek eğlenmek gülmek okumak dinlemek uyumak yıkanmak... zaten seks yok.

sadece yemek yemek. herkes için aynı olacak özellikle de ben. anlayamıyor ciddi. nesi keyifli müzik dinlemenin falan!!

kendi menepoza girdi hisleri iyice öldü valla.


neyse işte. sen yemek istiyorsan gidelim anne.
yok istemiyorum!!!
e niye kızarak diyorsun!!
tek mi yicem ben öyle!!
ucundan alırım.
yok gitmem!!

örnek 1: böyle bir durumda ısrarla tatlıcıya götürsem zorla bana da yedirir. yarım porsiyon da değil yani tam yiyecem bak hayattan ne zevk aldın. böyle alınır!! bitti!! yıllardır o kadar tatlı şeker tüketimini düşürdüm ki artık sevmez oldum. meğer annemin iştahı, zorlaması falan filanla ben iştahlandırılarak tıkınırmışım! severek yemiyorum artık. hadi belki ilk iki çatalını. sonrası bana ağır geliyor. ama orada iki tepsi baklava yiyip şeker komasına girer gibi olup tıkansam annem memnun olacak. hatta tutturdu da bir keresinde bir porsiyon daha ye diye!!
kendinin hem hormonları hem hisleri söndü üstelik hayattan beklentileri de iyice düştü ve hiç de kilo sorunu olmaz.
anlayamamak değil bu sadece anlıyormusunuz?
sadece kabullenememek değil. sana yani bana hiç saygı duymamak.
nasılsa kendi doğurdu nasılsa kendi kızı! istediği gibi davranır!!

o da ayrı mesele.

örnek 2: böyle bir durumda gitsek de ben yemesem sadece bir çatal alsam önünde. zıkkım yer gibi yiyor ya! surat asa asa düşmanının etini yiyor sanki.
sensiz boğazımda geçmiyor meselesi de değil.

küçüğe saygı mı duyulur? yaşlılara saygı duyulur!! niye bana duysun ben kimim ki!!
ne erkeğim ne kocam var ne yaşlıyım ne ünvanım!

homurdanarak surat asarak yer. yani yiyor ama sana da yemememeni zıkkım ediyor!



anneme göre ben hayattan zevk almıyorum bilmiyorum!!!

anlayamamaktan bş bakıştan nereye geldik.


----

bazen de acıdı mı boş bakar. bir kaç kere eve hasta kedi medi getirdi ki biz de ben de yllarca evcil hayvan istedik ev kirlenir diye istemedi annem.

tabi şimdi te o zamanlarda da ev işi bana kalınca rahat rahat pisletilebilir ev. nasılsa nazlı temizliyor onun emeğine falan saygı duymaya gerek var mı?

o çok övündüğü mantığı bazen aşırı derecede kaybolur.
ama aşırı. yok bipolar kadar değil de eşiğinde herhalde.

hadi hasta hayvanlara çare buldum. bütün yaz hayatını ve benim de otomatikman sitedeki kedilere adadı, kendini hasta edecek kadar.
sokaklarda aptal aptal sokak kedisi mi aradık, sitenin içinde mi, garip yerlere beni sokmak bile istedi. metruk gibi kalmış eski bir kulübenin içi, diğer siteye geçmek için yüksek duvardan atlayıvermemi istedi...

çok mantıklıdır kendisi. ohooo kendi gençken ne atlar çıkarmış heryerden. derelere tepelere en sarp yokuşlara!! ah bu yeni gençlerde hiç iş yokmuş!!
hiç aklına gelmiyor aynı hayatı yaşamadığımız. hem çağ hem koşullar. onlar kalabalık neşeli sosyal bir aile ve çevreyken biz üç antisosyal pısırık olarak aşırı hareketsiz bir hayat yaşadık!!

iki şey düşünür savunur söyle ama bunlar arasında bir bağ kuramaz, lafların nereye gittiğini anlayamaz.


bazen söylediklerin değil söylemediklerin de bir şey ifade eder.

çok benzeri ablamda da var.


bir mantık örneği daha size: çöp karıştıran yaşlı birini görmüş, çok üzülmüş, ben inip çağıracakmışım banyoda yıkayacakmışım! ??
niye kendi yapmıyor? çünkü angaryaları pis işleri ben yapmalıyım.
böyle ağlamaklı bir halde. bir cız noktası var oraya dokunmuş. ama şöyle bişey var normalde eve yabancı gelmesinden hele banyoya girmesinden nefret eder, hatta üzüntü yarattığı için sinirlenir böyle acıklı olaylara, acıyacağı kimselere; görmek istemez.

sonra ben banyoyu bir güzel temizlermişim!


tam teşekküllü hizmetçiyim ben. zaten eve temizlik için yardımcı aldık mı ona acıdığı kadar bana acımaz. akrabaları vardır onun, valla vururlar kocaları!!

tabi benim arkamda kim var bıyıklı ordusu mu_ vurun kahpeye!!


sürekli çelişki içinde ne farkında ne yüzüne vurulmasını istiyor. sus ve itaat et.
öyle de yapsan memnun olmayıp seni pısırıklıkla kişiliksizlikle suçlar, napacakmışım evlenince kaynanayla nasıl başedermişim??
ya bir karar ver?
karar vermesine gerek yok her durumda bukalemun gibi ama annesine bağlı bir bukalemun, hemen o ne istiyor anlayıp ona göre kişilik değiştireceğim. falan. ama belli etmeden göze sokmadan...

ah yani beni anlamıyor ve saygı duyma gereği duymuyor sonuç olarak.

dediği gibi tıkınıp kilo da alsam sonra götün büyüdü dese ben ne onu suçlayacağım ne bişey diyeceğim mesela  o tatlıları götürdükten sonra....


böyle anlayamadı mı acıma duygusuna basıldı mı işine gelmedi mi, zaten dikkati dağılmışsa herkesin olur, kabullenemedi mi, haksız çıkacağı zaman, kendi fikrinden farklı bişeyde; ima ironi benzetme tersini söyleme alaycı tavır olursa anlayamaz ve o bomboş bakışı atar o ifadeyle yüzünde! biraz da işin içine acıma girdi mi aptal yavru kedi gibi olur.


yani sıcak yemekten ağzımın yanmasından acayip korkar, neredeyse feryat eder gibi bir haykırışla yemeğin sıcak olduğunu ağzımın yanacağını söyler. hatta elimi tutup yememi engeller, yemeğime müdehale eder...
tabi ağustosta hırka giymemi isteyecek kadar da üşümemden üşütmemden korkar.

ama gel gör ki hiç sevmediğim hazzetmediğim bir adamla körü körüne , istemeyerek, mutsuz ve kötü bir evlilik hayatına sürüklenmemden zerre kadar endişe duymuyor, umursamıyor!!

_____________________________________________________________

benzer şey ablamda da mevcut.
son derece zeki, hemen kapar, acayip matematik geometri falan çözer. okuduğu kitapların lafları da aklında kalır. manyak gibi araba kullanır istese rallici olur, bilgisayarda acayip anlar

ama iş ima ironi alay gibi duygusal, hissel, soyut şeylere geldi mı hah öyle kalır!!

bu kadar çok ikilemi endişeleri yok tabi. aynı hayat koşullarında yaşamadılar. hatta ablam ev huzursuzluğundan kaçmak için kumar oynar gibi zort diye evlendi, şansına da eniştem pırlanta gibi adamdır yani.

okulda mesela bir çocuk yan baksa anlamazdı, direk asılacak hatta belli ede ede. öyle laf vurmalar bakmalar falan anlayamazdı.
yok kafası te o zamandan bir yani boş bakışlı saftirik olsa da sevgili bulmada uzmandı, ama gel gör ki alaydan anlamazdı.

hani kızların en sevdiği şey birbirini eleştirmek dalga geçmektir, böylece kendi komplekslerini bastırmış olur kendilerini üstün zannederler.
biz de o yok. ama ben bana uygulandımı hemen anlar tepki veririm ablam anlamazdı.

tam net bir örnek hatırlayamadım şimdi ama anlayamadığından eminim. lisedeyken erkek arkadaşından ayrılmıştı, kızın biri de onu üzmek için ama sahte bir şekilde bişey dedi, alayla karışık tuhaf bişekilde.

kendisi de düz mantık algılamıştı. askında kızın amacı ablamın alayı anlaması ve üzülmesiydi, ama anlamadı. ben de üzülmesin diye demedim. ama başka zamanlarda fark edersem uyarırdım.


anneme göre; ben bunu vurguladım mı; temiz kalpli ve iyi niyetlilermiş ondan.

böyle ablama birinin kendiyle alay ettiğini ama anlamadığını söylüyordum, çünkü ben çıkışmıştım kıza ablam da salak nazlı niye kavga ediyor diye düşünmüş, beni engellemeye çalışıyor. bunu anlatırken annem ablama sarılıp şapur şupur öpüp hep iyi niyetimizden temiz kalbimizden yavrum benim canım! diyerek kucaklamıştı.

gözümün önünde bana nispet yapar gibi. evet kıskandım bozuldum ve kızdım. ikimize farklı davranışı kişilik farkımızdan kaynaklanmıyordu çünkü.
ablama sevgisi merhametliydi çünkü ablam fazla yumuşak ve uyumludur, kendi düşüncesini hemen çker feda eder. ama ben öyle değilim mecbur kaldım belki de. annemle ablamın zevkleri de herhalde daha benzer ya da annem kendi zevklerini bize kabul ettirmeye çalışırken ablamda zorlanmadı çünkü kararsızdır ya da önemli değildir, inat değildir.
ama beni hep zorlardı. zevk alır hala hatta adeta.
ablamda değiştirecek şey bulamaz, benzer kendine, zaten hemen değişir.
ama ben benzemem ve beni değiştirmek için çok uğraşması, zorlaması gerekir.
demekki mücadeleden zevk alıyor.

ablamı biraz zorlasa bir konuda hemen ağlar mağlar acınırdı, ben de direnirdim daha dayanıklıydım bu da annemi deli ederdi.

bu bahsettiğim hangi rengi daha çok sevmek, yumurtayı nasıl yemeyi sevmek gibi basit ama zevk işi şeylerden tut daha önemli konulara kadar böyle.


ablamı daha çok sevmesinin sebebi, ablamın saf tepkisiz korkak ve yumuşak tarafı; hemen ağlar, hemen güler, hemen belli eder ama o kadar narin eder ki tatlılığından yersin, acırsın ama kızmazsın çünkü sinirlenmez ablam. böylece annemin yüzüne ne acı gerçekler vurulur ne kendi hatası çelişkisi ya da saçmalığı, böylece kendini güçlü ve işe yarar ihtiyaç duyulur hisseder.

nazlı güçlü ve kararlı, sert, taviz vermez ve inat demek ki ben olmasam da tek başına idare edebilecek, kimse diş geçiremeyecek diye düşünüp memnun olacağına beni birilerine bağımlı hale getirmek ister. kendine tabi sonra da kocaya.

sırf kendini güçlü hissetmek ihtiyaç duyulmak için sanki.



annem ne renk giyineceğimize karar verdi mi ablam o renkten nefret etse de gık demez, hatta bak ablan sevdi bişey diyor mu derdi, söyle kızım sen sevmedim mi? söyleyemezdi ki korkak. mecbur benden de çekinerek küçük bir sevdim derdi. bak nazlı ablan sevmiş!!!!
demek sende acayiplik!!

beni hep ablamla da kıyaslardı.
ablam zeki ve başarılı kendi çekici ve işini bilen bense güzeldim mesela bi zamanlar!!!

iltifatı bile hakaret içeriyor. gelde buna sinirlenme şimdi.


hani anlayamaması hep iyi niyeti temiz kalbindendi ya!!

demek ki ben aynı zamanda kötü niyetli ve kötü pis kalpliyim!!

aa o öyle mi demiş!! ??? demez ki. demediği, dediğinin tersi, eksik söylediğiyle de ezmeye çalışır seni.

sanki bilmeyeceğim, öğrenmişim demek neler tecrube ettiysem, zahir boşuna ters ve alıngan olmadım. zaten mizacımda olan şeyi iyice kabartmış demek.


tabi ablam böyle yumşak olunca en çok baskılanan ben oldum, en eğlenceli şey bana istemediğim şeyi yaptırtmaktır, yaptırınca yüzünde zafer ifadesi belirir annemin!!

aslında kendiyle de mücadele ve yarış bu zonunda da zafer önemli senin hislerin değil, çünkü onlara da kendi karar verecek.

sadece zevklerin değil hislerine hatta biyolojik saatine çişinin ne zaman geleceğine kadar..

şimdi ablama böyle davransa çocuk oyuncağı, hemen olur gık demez boğazı düğümlense. ama ben zorum annem de zoru sever.

zaten bazen der bunu zoru severmiş. o zaman zor olanı seçip babamı affetseydin!! biz de babasız büyümez, evde erkek olduğu için belk daha farklı hareketli bi hayatımız olurdu.

buna benzer bir şey dedim mi gururunu öne atar. tamam haklı.

ama başka zaman mesela benim gururum söz konusuyken o kadar da önemli diildir canıım!!

çünkü en mantıklı ve en gururlu annem; biz zavallı ölümlüler gurur ve mantık dağıtılırken annemden kalan kırıntılarla yetinmek zorunda kalmış zavallılarız.


iddiası da evlatlarını hiçççç ayırmadığı değil mi nazlı!!
beni sınamak için sormuyor ciddiyim kendine tamamen inanır çünkü!



evet kendini açık ara üstün ve önemli görüyor. adeta tanrı kompleksi ; domatesi nasıl seveceğime de annem karar vermek istiyor ne rengi seveceğime de.

kendi kopyasını yaratmak istiyor sonsuzluğu yakalamak için????
zaten genetik olarak vermişin yetmez mi.


ya işte hemen he dedin mi de rahat edemez, çekişmek, mücadele etmek, yenişmek, yarışmak sonunda ancak zafer kazanmak ister.

sabit fikirlidir, değişiklikten hoşlanmaz ikisi de. dondurma yerken bile sadece vanilaylı severler. ablam artık sadece kendi sevdiğinden mi annemin dayatmalarından mı öyle sandı bilmem.

ama bunu kat-i bir doğru olarak görür annem mesela. en güzeli vanilyalı dondurma diğerlerini boşa yapıyorlar!
değiştremezler. hep aynılık güven hissi mi veriyor acaba.

ben değişik yemek isterim mesela; her seferinde şaşar gıcık olur ama önce sipariş verirken mesela 3 sade diye verir. sormaz bile. yok benim ki çilekli, fıstıklı, limonlu!
ama en güzeli sade!!
değişiklikten korkmamak lazım.

korkmuyormuş ki en güzeli sadeymiş!!!

zorla denetsem de suratında tanımlanamayan bir yiyeceği yiyor ifadesi olur o kadar korkar bu kadar bir değişiklikten bile, ki hayatta en zevkli şey bişeyler yemektir!!
ama hep aynı şeyler!!


aynı- benzer şeyler yiyecek; renksiz, korkak adeta görünmez gibi giyinecek, dikkat çekmeyecek, kimse seni hatırlamasın bile: hep aynı yolları tercih edeceksin....


-------------

ay uzattım gene. spontane yazmayı özlemişim de.

gelgelelim ablamın saflığına.

böyle soyut-duygusalşeyleri zor anlar işte. yoo duygusuz ruhsuz falan değil ama. acıma duygusu da sevgisi de özlemi de bilir. var.


ama alay ironi ima anlayamıyor. anlayamıyorlar.

acaba anlasa sinirlenecek ya da üzülecek, tepki verip başına dert çıkaracak diye beyin bir çeşit savunma mekanizması geliştirerek abandone mi ediyor kendini? kapanıyor anlayamıyor böylece üzülüp sinirlenmiyor başına da iş açmamış oluyor!


o kadar ki anlayamaması yazmıştım tacizi bile anlayamadı. zor anladı yani.

bir gün odaya ağlamaklı girdi, böyle yüzü gözü kaymış ağlamamış ama şokta şaşırmış kafası karışmış kendini suçlamış gibi.

ne oldu dedim. hala o suratla anlatmıştı.

yani annem bizi o kadar korumacı yetiştirdi ki; korkak hatta paranoyak, fobi dolu birer insan olmamızı göre alarak ya da hiç bunu düşünmeyerek korkuturdu bile.
açık söylenmiyor her yaşta her kötülük tabi yaşa göre ama korkutacak kadar çok ve karanlık acayip  vde korumacılıkla söylenmiş şeylerle büyüdük.

tabi tacize tecavüze falan uğramayalım diye. yani bu kötü ve travmatik olduğu içinden çok aslında kaybedeceğimiz bekaret değeri ve gelecekte mahvolmuş bir hayat olacağından. ney daha önemli hep karışır.

ama gel gelelim gele gele de bir hal oldum: ben hemen anlarım böyle şeyleri ama ablam anlamaz. hoş annemde de anlama azdır ama yaş itibariyle daha kuvetli ablamdan.

ablam iki arkadaşının birbirine ilgi duyduğu gibi şeyleri de anlayamaz, oldu mu çook şaşırır, akıl sır erdiremez.

işte üniversiteye hazırlanırken annem ona özel ders aldırdı.
hocası da kimbilir ne zamandan beri neler yapıyordu da ablam anlamamıştı.

sonunda adam, yeni üniversite bitirip askere gidip dönmüş birisiydi, ablamın göğsünü ellemiş.

tabi elletmemesi gerektiğini biliyor, gösteremez de, önce nikah; tabi bir yanlış olduğunun farkında ama hala gelmiş bana anlatırken bile o kadar anlayamamış ki kendinin yanlış anladığını bile düşünüyor!

ellemek ne kelime elini daldırıp mıncık mıncık etmiş, hatta ucunu bulup kıvırmış!!

_?????????????????

nasıl buldu ucunuu????
ne bileyim?
ya niye itmedi elini?
ekmek ufağı falan itiyor sandım!
abla böyle bişey söylenir normalde meme avuçlanmaz!
ne bileyim!?

ne bileyim lafı aileden intikal bize!! annem de çok der.


anneme söylememek kaydıyla anlattı, çünkü delirir, bizi bırak kendini mahveder, adama ne yapabilir bilmiyorum ama acısının en çok üçümüzden çıkacağı kesindi.

söylemedik.

ama ablam anlatırken hala kendinden şüpheleniyor acaba yanlış mı anlamış?
kız daha ne olacak? aa!!
ne bileyim yani.
ya ucunu kıvırdı diyorsun daha napsın? düğme mi sandı???

işte alay, işte ironi! ve anlamaz.

yaa olabilir ha!
ayyyyy abla! taciz etmiş daha ne istiyorsun kanıt diye yaa!! anadan üryan soyunsun mu?
ayy!
ne ay? şimdiye kadar dokundu mu sana?
yok.
emin misin bak?
yok mememi ellememişti hiç.
ay nereni elledi?
vurmuştu?
nereye?
popoma!
ay Allahım ay!!
ne bileyim şaka diye ben.
ne şakası ya, şakanın ardına saklanıp taciz etmiş resmen!
ya ne bileyim.
nasıl bilmezsin nasıl anlamazsın, durduk yere karşı cins ellenmez, hele senden büyükse?
şakaşalıyorduk işte.
????!!!!!!!


bende kelime bitmişti artık. şaka dile elleşmişler resmen, ama ablam o kadar anlamamış ki adam sonunda dayanamamış iyice ilerlemiş!

ohoo daha önce kol okşamalar, saç okşamalar, yanaktan makas almalar. baktı zaar kız bişey demiyor, belki hoşlanıyor sandı.

ama daha hala bizim salak yanlış anlamış olabilir miyim diye kendinden şüpheliydi. yani boşuna mu kalktı çekip gitti, boşuna günahıını mı aldı adamın.

iyice amlamayaydın da bari karnında bebekle de anlamayaydın aaa!! aaa bebem oldu? aa ne zaman yaptı?

tövbe tövbeeee!!


-----

işte ben de kıyıp da çok üstüne gidememiştim anneme de anlatmadık.
başka bahanelerle dersten vazgeçtik.
tabi anlatılamazlar ve anlamazlar ikilisi sayesinde epey zor olmuştu.

biz dersi iptal ettik ama annem tutturuyordu gideceksin diye söz vermiş teyzesi adamın bilmem kimin bilmem kimiymiş!!

ablama kalsa gidecek napsın belki yanlış anlamıştır, annem de kızmasın.

çok ısrar edince gidecek oldu.

kız bi daha gidersen hamile dönersin artık diye çimdikleye çimdikleye bir çare arattımdı.


annem gideceksin nasıl kazanacaksın sınavı bak bir sene daha dershane paraları özel kurslar ödeyemem ben! gideceksin çalışacaksın!!!

gerek yok masraf olmasın falan aldırmıyor, bir gariplik de sezmiyor.

böyle hoca bulamazmış, seneye nazlı da gidecekmiş, çok akıllı çok başarılı çocukmuş, odtü mezunuymuş!! çok iyiymiş şahaneymiş!!

oh ailecek s.ksin bizi bari. ben de gidecekmişim!!


ablamda kuzu, tamam gidecek, o masraf olmasın diye demiş! yok masraf değilmiş hesaplamış, zaten normalden az istiyormuş para. inşallah sonraki sene de ders verirseymiş nazlı da gidecekmiş!!

ablam da bi çare düşüneyim de bari nazlı tacize uğramasın falan demiyor, kuzu gibi gidecek. yanlış anlamıştır belki canım, ekmek ufağı dökülmüştür meme ucuna, alması da çok zordur.


ben de kaş göz ediyorum ters bakıyorum. yapamıyor. anneme karşı çıkamıyor.
senelerce çıkamadı sonra öyle bir karşı çıktı ki, ohoo ablam evleniverdi: onu sonra yazayım.

sonra bana napayım diyor.
ay!!

o zaman öyle ceptelefonu falan yok, tüm telefon işlerine ders organizasyonlarına annem bakıyor.
yani adamın işi varmış diye ertelemenin imkanı yok. anında çıkarır yalanını.

gideceksin yani?
napayım nazlı? söyleyemem anneme.
tamam, gene yaparsa?
yapmaz artık herhalde.
hıı tabi kuzunun birini bulmuş, sen de!!
e napayım, anneme ne diyeceğim?
ben de geleyim bari!
e dersin var senin.


böylesini bırakacan aslında ağzının payını alsın diye ama almaz da sen vicdan azabınla kalırsın!


ben de gittim mecburen, dersi kırdım. hele bi yan baksın, yanıma çatal saklamıştım sokacaktım bir tarafına. ciddiyim. ses de edemezdi. gerçi etse ben suçlu çıkardım ya neyse.


öyle telefonla sormalar, mesajla haber vermeler devri değil ki, önceden sözleşiyorsun sözüne uyuyorsun. haber verecek olsan geç haber verebilirsin.

annemin bir arkadaşının kardeşinin oğluymuş, odtü bitirip askere gidip dönmüş o sıra işsiz kalmış ders veriyormuş. annem kimseye güvenmez güya!! birisi bi övse tamam. odtü'lü pırlanta gbi çocuk!!


kimseye güvenmez, sevmez ama bi güvendi mi kızlarını emanet eder. çok mantıklıdır kendisi!!
bi zaman da hafif meşrep gibi, tatlı deli, neşeli falan ama bir yadan da b basitliği, tuhaflığı olan bir komşumuz vardı.

annem sevdi mi tam sever!! çok sevdi. hatta öyle güvenirdi ki bizi dünyanın öbür ucuna gönderirmiş onlarla! bu hanımın sevgilisi vardı, nişanlım derdi, bizden herhalde 20 yaş falan büyüktü, abla derdik. nişanlısı ve onunla bizi dünyanın öbür ucuna gönderirmiş o kadar güveniyormuş.

abarttı mı da abartır. kaptırır kendini aptal aşık gibi olur.

beni burdan Adana'ya tek gönderemedi!! senelerce!! artık 20li yaşlardaydım. nerdeyse benimle okula gelecekti, elele anfide otururduk mesela. ama elin yabancılarına emanet eder!!

sonra bu nişanlıların bişeyleri çıktı, pavyonda çalışıyorlarmış. illa da kötü olacak değil tabi pavyonda çalışanlar ama bunların bir takım sahtekarlıkları da duyulmuştu, dolandırıcılık falan...


ha, derse beraber gittik. kapıyı adamın annesi açtı. ama yokmuş, bugün ders var mı bilmiyormuş annesi. demek korktu başı derde girer diye. böyle şeyleri söylemek lazım aslında biliyorum ama biz küçüktük ve arkamızda duracak birisi var mıydı bilmiyorduk. yok yani annem elbet arkamızda duracak, bizi savunacak, koruyacak, hakkımızı arayacak, intikam alacaktı ama sonra bizim de burnumuzdan fitil fitil gelecekti, biliyorduk.
kimbilir ne kadar suçlanacaktık, neye mal olacaktı.

ben de atılıp zaten bu son dersti teyze, abi öyle demişti, ben de o dersi dinlemek istemiştim de ondan gelmiştim. sonra bırakacam demiş zaten değil mi abla?

ben kurtulmak için yalan uyduruyorum ayak üstü. bir daha ders söz konusu olmasın diye. ama bizimkisi uymıyor bana; çok temiz kalpli ondan!

annesi de ben bilmiyorum diyor. ben de ısararla abi öyle demiş diyerek konuyu kapatıyorum. veda ediyorum. ablam peşimde.
geri döndük eve biz de.

tabi öyle kapanmadı konu. annem tutturdu da yarım yamalak olmaz sınava kadar çalıştırsın diye!!

ablam gerek yok boşuna para vermeyelim diyor. annem kararlı.
ben de destek olmaya çalışıyorum ama küçüğüm ben anlamam sınava çok var benim, böyle hoca bulunmaz, ilerde ben de gidecemmiş bağlantıyı koparmayalımmış!!

telefona yapışıyor annem. annesini arıyor adamın.


bi şeyden şüphelenmiyor da ama takmış kafaya bitti.

böyle anneler arası telefonlaşmalar sürdü bi müddet. annem ısrarla ders aldıracak.
ama iş arıyormuş ya zor oluyormuş demiş oğluşu!
ama öyle yarım yamalak olmaz ki nasıl kazanacak sınavı bir iki ay idare etsin diye tutturmada annem.


ablamdan çok ben endişeliyim valla o anda. ablam kuzucuk gidecek, belki yanlış anlamıştır yaa!!

ben de kafamda plan yapıyorum, ben de giderim sıkıysa ellesin bakalım diye!!

öyle araya iptaller, haftalar ama ısrarlı telefonlaşmalar girdi. ablam sonunda gittiği dershanenin, özel ders de veren bir hocasını buldu şükür çalıştırsın diye de, konu kapandı.

sonra ben de aynı dershaneye yazılınca, o odtülünün konusu kapandı. ama hemen değil.

annem epey uğraştı ders alsın ablam diye, anlayamadı önce kızdı suçladı yarım kaldı ders diye, ipiyle kuyuya inilmezmiş demek bunun diye... ablam da başka hoca bulunca. bitti.

-----



merak ediyorum filmlerde, dizilerde cenaze oldu mu nasıl hemen güzel, duruma uygun, siyah kıyafet buluyorlar? şahsen bende hiç yok.

yalnızlık


"Film Alıntısı
‏@FilmAlintisi

"Yalnız yerim, yalnız uyurum, yalnız ağlarım falan zaten." - The Big Bang Theory "


19.04.2015

offf

Ben tuvaletteyken telefonum çalmış, almış gelmiş, kapıyı aralayıp bana uzatıyor! Açayımmış nasıl açılıyor bu bilmiyormuş.
bizim evin tasarımı da süper zeka bir insana ait herhalde. nasıl bir kafaysa öyle bir yerleştirmiş ki banyoyu ve klozeti, kapının tam açılış yönünde klozet.
kapıyı açtığın an oturan ya da ayaktaysa kıçını silen birini görürsün. ben açmam da annem açar işte, sonra bakakalır mesela bir de! kaç kere ışığı farketmeyip daldı sonra da bakakaldı.
karışmadan duramaz da; ya yanlış anlar yazmıştım ne sokuyorsun orana diye feryat eder! tuvalet kağıdını ne sandıysa. ya da yavaş silin der. bi şey demezse de bakakalır sen sinirlenip kapatsana diye bağırana kadar anlamaz. dalar. niyeyse.

arada sırada böyle saçma anlarda ben tepki gösterip kızarsam, ileri ki süreçlerde kapıda dikilmekle yetinir. tepende dikilir gibi tuvalet kapısında dikilip hadi der, bir şey ister. 

telefon çalıyor!!! nazlııııı!!! telefon telefon!!

bir kere söylese anlayamam ya!

açamam şimdi tuvaletteyim anne!!
Aç da ben konuşurum diyor.
 Ayy tuvalette bile! Of yani!!

Sinirleniyorum haliyle, napılır tuvalette? işte onu yaparken bile mi telefonla ilgileneceğim.

çat açıyor kapıyı kolunu uzamış telefonu vermeye çalışıyor.


Açamam kapat kapıyı! Diyorum. 

Kapatmıyor, kolunu uzatmış sadece bakmıyormuş!
Sen aç ben konuşurum diye ısrar ediyor. 

Sanırsın fbi'dan arayıp görev söyleyecekler sadece bi arkadaş arayan, annem niye konuşacak benim tanımadığı arkadaşımla??? Ama anlar mı? Telefonu kapıp kapıyı da kapattırıyorum. 


Telefonu yere çalacak kadar sinirliyim ama neyse ki banyo çok küçük, dibimdeki çamaşır makinasının üstüne koyuyorum.


önemli bir telefon beklerken telefonum çalıyor mu fark etmez, umrunda bile olmaz ama saçma bir durumda tuvalete kadar dayanır aç ben konuşurum der.
 Sanırsın merkez bankası kasası şifresi, bir tuşa basmayı öğrenemedi. Hayır sürekli yeni yemek-pasta tarifleri öğreniyor; öğrenemeyeceğinden değil şimdi, teknolojiyi öğrenemiyor, istemiyor. Sonra ben evlenince diyelim ki, napacaksın diyorum, bomboş bakıyor bana, gelip yapar mışım?!! Hergün bebek gibi tv'sini açıp kapayacağım, temizlik yapacağım bana hayal ettiği hayat bu. Ha tabi gün boyu beraber evde oturacağız ki tv'yi benim evde izleyecek, eve uyumaya gidecek!

Zaten ne konuşmayı planlıyorsa benim hiç tanımadığı arkadaşımla! Bi keresinde nasılsa unutmamış nasıl açılıyor, açmış elin adamına da Nazlı banyoda yıkanıyor demiş sonra arayın!! Ayyy önce kimmiş niye arıyormuş bi sor, anla, sonra bu söylenecek bir samimiyet var mı diye bi düşün!! Elin okul müdürüne banyoda yıkanıyor de! iyice fantazili detay ver bari! Bacağını traş ediyor küvette falan de!!

Elin adamına denir mi öyle diye kızınca da anlayamıyor ne var, doğal bir şey herkes yıkanıyormuş ki!!

ben böyle bir şey desem ama bana demediğini bırakmaz. beni düşüncesizlikle suçlar, yanlış anlayıp başıma bela olmalarından korktuğunu söyler, densiz der... der de der.

ama iş kendi hatasına gelince hemen bahane ya da kılıf bulur!

mesela denir mi öyle şey elin adamına desem, aman ne olacak senin için kötü! diyebilir.

demiştir de bunları zaten.

olur olmaz zamanlarda olur olmaz şeyleri yapar ya da söyler ama hiç hatasını saçmalamasını kabul etmez. her zaman haklı. en mantıklı insan o mesela.

yani ya açıp saçmalıyor ya açamayıp tuvalete dalıyor.

düğmesine bas aç da ben konuşayım!
ne konuşacan
konuşurum ben!!

hıı zamanında birine de nazlı tuvalette çıkamadı kabız olmuş demişti!


tekrarcılık _ sözünü geçirme _ ikileme yetmez üçleme yetmez dörtleme

1-

  • O üzerinde kalabilir Nazlı!

Dışarı çıkmak için hazırlanıyorum çünkü!

2-

  • üzerinde kalabilir Nazlı!

 Tişörtümü kastediyor. Değiştireceğim çünkü evde giye giye eprimiş, sünmüş; ama annem iyi göremediği ve bu tişörtümü sevdiğimi bildiği için her zaman giymemi istiyor. Bi süre sonra dolabın önünde görüyor beni.

Annem böyle elinde sigara dolanır durur ya evin içinde; tabi duman dağılınca zararlı değil, her yer de açıkmış zaten, neredeyse faydalı bile diyecek; heryer açık dediği de üşütürüz korkusuyla 35derece sıcakta tek yön pencere açık!!

Görüyor ve yineliyor:

3-

  • o üzerinde kalabilir Nazlı!
  • Kalabilir ama kalmayacak, değiştireceğim.
  • Ne gerek var güzel bu, şurdan şuraya ne gerek var uğraşıyorsun, üstündekilerle gidiver gel!


Annem sitenin girişindeki minimarkete gideceğimi düşünüyor; başka gidecek nere var kimin var ne manası var ne hakkım var ne gerek var ki???

Söylemedim nereye gidecem, mecburen yoksa ya peşlme takılıyor, ya engellemek için bahane arıyor resmen, ben de mecburen bilmem na lazım hem bi dolaşmış olurum diyorum. Hiç de aklına gelmiyor nazlıya yetmez diye, defalarca söylememe rağmen. gençsin falan der.
şimdi ben yaşlı mıyım genç mi?

niye yetmesin ki ikimiz de yürüyemiyoruz yaşlıyız!!
ama işine gelmeyen bişey oldu mu ne anlasın sen
çok memnun olup bolca sipariş veriyor çoğu zaman, ne güzel en yakın markete 15dk gidip gelecek ohh ne güzel aktivite bize yeter!

4-

  • o üzerinde kalsaydı Nazlı!
  • Değiştiriyorum işte.
  • Ama kalabilirdi güzel!
  • Ama değiştirmek istiyorum.
  • Aman ben iyiliğin için dedim boşuna oyalanma diye, kalabilirdi!
  • Bu kadar da uğraşmayacaksam üşeneceksem artık.
  • Aman canım benimki bir öneriydi.


öneri olsa 1 kere bilemedin 2 kere söylenir 4 kere değil.
Annem böyle bişeyi kendi fikrine göre yaptırmak ama yaptırım cümlesi kullanmamak için çok defa söyler. Bilir eskiden usandığım için sussun diye yapardım dediğini; ceketini giy, onu giy, kalsın, çıkar her neyse artık... O zamanla da kendini haklı zannediyor, kazandım zannediyor.



garip yani: kendi hislerini anlayabildiği için sadece herkes için özellikle de benim için geçerli sanır. kendi üşüdü mü illa da ben de üşürüm, sıcaklandı mı ben de, yoruldu mu ben de!

survivor işkencesi_ geçmiş zaman övünmeleri

survivor işkencesi başladı çoktan.
başka bir şey izleyemez oldu gene annem. sevdiği dizilerden bile vazgeçti. survivor aşağı survivor yukarı.
bana da zorla izletiyor.
ya odama çekiliyorum ya tv karşısında internete bağlanıyorum.
ama buna da gıcık oluyor ve adeta bir ihanetmiş gibi yaptığım beni eleştiriyor.

o diziler bişeye benzemezmiş izlenecek gibi değilmiş bu ne kadar heyecanlıymış ben hiç anlamıyormuşum!!
sevilmezmiymiş, hiç anlamıyor muşum, zevksizmişim, heyecan sevmezmişiim zaten ben!!

kendi seviyor çok ya!!

monotonluğa bayılır. mottosu. hergün ayı şeyleri yaşa, aynı kıyafeti giy, br yerden bir yere aynı yoldan git, çok memnun olr.
çok sever heyecan ya!! değişiklik de sever,

giyerim diye aldığı en az 7 ayakkabı, onlarca ceket kazak bluz eşofman var ama elini sürmüyor.
bi giyecek olsa da pişman oluyor, rahat edemiyor, dırdırdır söyleniyor.

çok sever değişiklik ve heyecan tabi! farklı bir ayakkabı giymeye başka bir markete gitmeye her zaman gittiğimiz markete başka bir yoldan gitmeye bile çekinir.


_______-

hıh mesela şimdi de övünmenin fırsatını buldu!
ne kadar hırslıymış sahra!! ay ! kendi de zamanında çok hareketliymiş çok ama çok hırslıymış!!
hep giderleşmiş yaylaya annem de illa tepelere çıkacakmış ağaçlara tırmanacakmış.
çok güzel gezerlermiş, oohooo ailecek cümbür cemaat. eskiden televziyon da olmadığı için ya gezer ya sohbet eder ya şarkılı türkülü yemekli eğlenceler yaparlarmış.

yayladaki komşuları yetmez adana'dan da gelirmiş misafir ,belki 30 belki 40 kişi olurlarmış, ne kadar eğlenirlermiş ama ne kadar çok!!

birisi varmış ud çalan kızlar da şarkı söyler gençler de dans edermiş, alkışlarlarmış.

ben hayatımda bir kere bile pikniğe gitmemiş, böyle cümbür cemaat eğlenmemişken gözüme sokar gibi geçmiş zamanıyla övünür annem. bu kız böyle şeyler yaşamadı abartmayayım demez.
en cümbür cemaat halimiz teyzemle eşinin geldiği zamanlar, ablam annem ben, belki eğer sıkılıp çekip gitmezlerse kuzenler, teyzemin oğullarından biri. bizden de büyüklerdi sıkılıp giderlerdi bi yerlere.
yani en fazla 5-6 kişilik bir organizasyon yaşadım ve öyle eğlenceli çalgılı çengili hiiççç değil.
hatta mütemadiyen yasta gibi.
zoraki yemeklerde azarlanan kızlar!
en çok da ben. benim böyle oldu.

teyzemler gelmezse değişiklik yaşamayı, dışarı çıkmayı hak edemezdik!

başımızda erkek yok!! bize eğlence olmaz!!

mütemadiyen yasta olmamız lazım! baştan bitmiş hayatımız!! eğlenemeyiz, mutlu da olamayız, ha tıkın, yediğinle mutlu ol. ama evde!


anti sosyal ve hatta mütemadiyen yaslı! kös kös bir hayat. robot gibi. monoton da.

eğlence yasak!!

eskiden ben küçükken yeniyetmeyken yırtınırdım resmen, bir doğumgünü bayram yılbaşı kutlaması için eğlence bahanesi olsun diye.

annem her zaman gereksiz görür mümkün mertebe engellemeye çalışırdı. sonrada suratsız suratsız mecburen dahil olur bir an önce bu işkence bu saçmalık bitsin der gibi oflar poflar eleştirir hadi yeter der dururdu!!





YAZMIŞ İŞTE BAŞKA NE DENİR?

"Hatun Kişisi ‏@HatunKisisi  23 Ara
Çirkin şansı yoktur, güzel kız egosundan kaçan erkeğin sığınma talebi vardır."

Doğadan Form Kiraz Saplı Çay : denedim, yorumluyorum


Yaz ayları yaklaşıyor, gerçi henüz hala kazak giymekteyiz incesinden de olsa ama geliyor işte!
Gelsin işte! Hemen gelsin!! :))
Amaaa önce biraz form tutmakta fayda var.
Bunun yollarından biri kolay ve pratik bir çözüm olarak bitki çayları. Bence öyle yani.
Ben 3 beyazı kestim çoktan üstüne bitki çaylarını ekledim.

Öncelikle Doğadan markasının form kiraz saplı bu bitki çayını denedim.


"Form Kiraz Saplı
Form ailesinin yeni üyesi Doğadan Form Kiraz Saplı;  içeriğindeki bitkiler sayesinde formda kalmanıza yardımcı oluyor."

  • Form tutmanıza yardımcı oluyor, şöyle bağırsakları çalıştırarak, boşaltmanıza haliyle de karnınızın düzleşmesine sebep oluyor.
  • Yalnız günde 2 bardaktan fazla içmemenizi tavsiye ederim, zaten üzerinde de yazıyor
  • Çünkü 2 bardağı geçti mi çok afedersiniz ishal gibi bir durum çıkıyor ortaya! Ama ha! ^^
  • Tabi aç karnına içmenin de böyle bir etkisi oluyor.
  • Tadı şekersizken çok feci bence, sevemedim, ama içine tatlandırmak için birazcık bal katınca işte içilir hale geliyor.
  • Günde 2 bardak içmişseniz, 3-5 saat sonra bağırsaklarınızda gaz, hareketlenme falan hissedebilirsiniz. Hatta birazcık bu hareketlenmeler can da yakabiliyor.


18.04.2015

komşu

bir komşumuz var anne ona bayılıyor, hayranı, fanatiği hatta.
ne biçim de bir karısı varmışmış.
bir gün de tutmuş bana keşke onla değil senle evli olsaydı diyor iç çekerek.
çok nazikmiş çok ama çok beyefendiymiş, çok terbiyeliymiş, çok düzgünmüş çok!!

hani sanmayın ki ailecek falan görüşüyoruz.
annem misafirden pek hoşlanmaz.
teyzem ve bir iki arkadaşı hariç görüşmek istemez ki teyzem torun bakıyor yüzünü gören cennetlik, o arkadaşlarıyla da yılda 2 kere anca görüşür. geri kalan zamanlarında tek başına ve bana takık.
baktı artık ablama sökmüyor, hem onun kocası var başında ve uzak.
elde kim var? been.

nazlı aşağı nazlı yukarı. hobi falan da kalmadı.
sürekli düşünüp plan yapıyor.
bırak düğünü gelinliği kafasında evimi döşedi, çocuklarımı terbiye etti falan.
öyle de bir anlatıyor ki sanki ben annemle evleneceğim, zavallı adam bir piyon!
benim de hayatımda tek değişen şey geceleri de hizmet verecek olmam. gerisi aynı.

annemin konuşmalarnın sonucu bu. çıkan bu.


işte senelerdir bu adama adeta aşık. ama benim adıma.??
öve öve bitiremez.

gerçekten hiiiiç sosyal hayatımız yok. olmadı da. sene de bir iki teyzemler gelecek de biz de dışarı çıkma hakkına kavuşacağız.
biz çıkamayız. erkek yok başımızda.

ne nedenini düşünür bu olmazların ne esnetmeye çalışır. hop diye kabul eder.
çünkü değişiklik ve eğlence aramamak br yana düşman. hayatı bir görev robotu gibi yaşamak lazım adeta kafasında.

o geziler falan hep zorla. ya arkadaşlarıyla yarışmak için ya ablamın teyzemin bahaneleriyle.
yok onlar da pısırık. bir dağ köyüne bıraksan, o ilkel koşullarda tek başlarına ekmekleri suları olsun yaşar giderler.

düsturu bize arkadaş lazım değil!! çok darbe yemiş çok insanlardan!!
olabilir. inzivaya mı çekilelim.

mantık aramayın. ya da savunduğu şeyler arasında bir matık aramayın sürekli çelişkili.

arkadaş lazım değil, gece akşam çıkılmaz, çevre lazım değil, sosyal hayata gerek yok, okuldan işten çıkar çıkmaz eve koş, kimseyle konuşma, önüne bak, kıçın oynamasın, kendine bakma, renkli giyinme, bir yerlere gitme, ardadaş falan edinmeye kalkma, iş ev arasında önüne bakarak mekik doku, gezmeye gerek yok, müzik hiç güzel değil dinleme, sadece yemek yemek zevkli şu dünyada, benim düşünmeme gerek yok herşeye annem karar versin ben susup başıma gelenleri çekeyim, idare edeyim falan, bu arada tüm bu anti sosyalliğe rağmen tammmmm da annemin hayallerindeki damadı bulacağım!!
daha iyi koca mı bulacan. koca nasıl bulunur. onlar nereden bulmuş kocalarını.


ya da senin önüne getirdikleri mersin'in en garip tiplerinden biriyle evlenip, sus. herşeyi zaten annen planlamış bana düşünmemek ve çenemi kapatmak düşer!!
ayyyyy


nerden geldim nereye.

adama hayran, koridorda bahçede asansörde karşılaşsak adeta aşık gibi bakıyor adama yaa.
valla çok komik sahne aslında.

komşu adam uzun boylu annem de 1,50. ama iddiasına göre 1,59!!
neyse. yukarı yukarı bakıyor adama gözlerinin içi parlayarak hayran!!

annem hep başkalarına hayran olur.
en dibindekilere hayranlık duymaz.
özellikle de bana.

ister fotoğraf çekimine gidecek kadar hazırlanmış ol, başka bir gen kıza hayran olur kalır öyle.
hatta kızı yakalarasa iltifatlara boğar! döner de bana değil mi nazlı? der!

bir de tabi erkeklerin arkasından konuşur.

şöyle kötü huylu böyle pis böyle sadakatsiz böyle ahlaksız vb. sonra sen yani ben kendi kızı körü körüne evlensin bekler. ne mantık diil mi.

eskiden baş düşmanı ev kadınlarıydı mesela. biz okuldayken küçükken. sürekli aşağılar hakaret ederdi. hatta bu beyinsizler bir adamın altına yatmaktan başka bişey bilmezler derdi.
bizi de mesleği, işi, kendi parası olacak kızlar olarak yetiştirdi.

ama gel gör ki şimdi benden sadece ev kadını çıkarma peşinde. çalışmayıp annesinin her dediğini yapan 5 çocuklu bir kukla anne falan.

tai bi zaman bakımsız kadınlar da gıcıktı düşmandı. hem de bir de ev kadınıysa! yok olmalılar.
hele hoppalar zaten...

şimdilerde beni kendiyle akran sanırmış gibi biz yürüyemeyiz, biz gidemeyiz, biz yorulduk bize dokunuyor sırtımız aağrıyor gibi laflarla konuşuyor.
kendi gibi sadece temizliğine dikkat etmekle yetinen bir kız olmamı bekliyor.


hep tersi.

bu hayran olduğu komşunun kibarlığı ya sahte, ya mecburen ya da işte büyüklere saygısından.

annem anlamıyor çünkü aşık.
hatta karısı düşmanı. keşke ben böyle koca bulsaymışım?!
hiç sosyal hayatı çevresi olmayan annesiyle gezen birinin nasıl olsun bulması? bakkalda mı karşılaşcaz ki bakkalda oyalanmayı sevmez.

ha bir gün kitapçıda birisinden üst raflardaki dergiyi rica etmiştim. genç adam ben de severim bu dergiyi dedi.
konuşcaz işte mesela. belki hayalindeki damat?

zırt diye annem çıktı ordan sinirli sinirli!! hadi oyalanma diye beni kasaya sürükledi!!!


tüm bunlara rağmen bulacağım.
ya da annemin tüm erkekler ve evlilik hakkındaki kötü anı ve fikirlerine rağmen düşünmeden hoop evleneceğim kimi verirlerse.

ha evlilik hakkındaki fikirleri iyimser sanmayın.

her konuda karamsar, tutucu, kin ve öfke dolu bir insan nasıl iyimser olsun. üstelik kötü bir evlilikten geçmiş.

eskiden beridir kötülediği, kötü anılar örnekler şehir efsaneleri anlattı şeylerden biri evlilik.
ee.

işte hep bu ne perhiz bu ne lahana turşusu misali

bir de bu çelişkileri yüzüne vur. ohho sen düşmansın.

işini bilir kendinin haksızlıüı ortaya çıkmasın, konu değişsin diye tonla yöntemi var.
su ve yağ misali.


nefret ediyor kötülüyor ama bir erkek biraz kibar davransızn tamam. yelkenler hop suya. keşke damadım olsa hayallerinde annem...


öeve öve bitiremez adamı, hayran. yine karşılaşmışlar anneme çok kibar davranmış belli. keşke diyor senle evli olsa ne biçim kadın o!!

tabi burada ne benim onu beğenmem ne onun beni beğenmesi ne anlaşabilmemiz falan önemli değil. sözkonusu bile değil!!!



ay ne kibar adaam!
kim?
işte komşu hakan bey. ne kadar iyi ne kadar efendi yaa!! işte iyi örnek!! ama karısı pespayenin teki!!
hıı tabi.
tabi nazlı, keşke onla diil senle evli olsaydı!
ya ne güzel nurgül yerine beni döver benim burnumu kırardı!!
kiim??
senin o bayıldığın komşu karısının burnunu kırmış.
kim?
hakan bey işte.
karısının mı?
evet karısının.
nurgül hanımın!
ay evet anne nurgül hanımın.
sen nerden biliyorsun?
nurgül birisiyle konuşurken ben de vardım yanlarında duydum.
belki başkasından bahsediyor canım ne biliyorsun sen de!!


ben yanlış anlamışımdır, ben yalan söylüyorumdur, hatta ben gerizekalı, kötü kalpliyimdir, nurgül yalan söylüyorsur, ama annem yanılmaz, hakan bey yapmaz.
ay aşkının hatasını kabul edemiyor adeta! anlamamak kabul etmemek için direniyor resmen.
komik mi desem saçma mı desem trajikomik mi desem absürd mü.

e burnu kırık, sargılı.
e belki kaza yaptılar Allah Allaaah sen de!!
yahu yanındakine diyordu Hakan yaptı.
e başka bişeyi kastediyordur!!
e niye kırık burnu?
kaza yapmıştır arabayla, salak zaten araba kullanamaz ki o uyuz toslamıştır bir yere!
anne arkadaşı burnunu sordu hayretle!
kimin burnunu??
benim burnumu! çok beğenmiş hangi doktor yaptı diyor.
aaa ameliyatlı mı sandı senin burnunu?


dalga geçende ironi mironi yapan da kabahat . anlamaz ki!! böyle alaycı bir benzetmeyle kendi anlamamazlığını, inanamazlığını kabullenemezliğini vurgulamaya çalışmak da nesi? anlamaz.


oooofff of!! kimin burnunu olacak?
e sen dedim benim burnum?
e dalga geçiyorum!! dedim ya arkadaşına gelmiş, görünce sormuş!!
amaan sen de, senin burnunu sormadı mı yani?
ay Allahım!!!!!! niye sorsun anne?
ne bileyim ben?


koptu. kafası iyice karıştı. ama esas mesele adamın kötülüğü hatası değil. annemin asla hata yapmamazlığı. kendi haklı çıksın yeter.

baştan anlat kolaysa.


ya evvelki gün asansör beklerken karşılaştık.
hakan beyle mi?
ay ne hakan'ı ?? nurgül'le!!
ee?
yanında bir kadın arkadaşıyla konuşuyor, belli ki yeni görüşmüşler, soruyor burnuna ne oldu?
kadın kim?
ne bileyim ben? arkadaşı zahir.
hayır apartmandan mı? tanıdık mı daha önce gördün mü??
dedektif miyim ben bana ne o kadından?arkadaşı işte belli!
ee??
nurgül de sesini kısarak hakan diyor, kadın şaşırıyor.
niye hakan diyor?
ay niye olacak yaa??!!!! kocası yapmış işte!!
Allah Allaaaaah!! belki başka şey kasteti nazlı!!
arkadaşı sargılı burnunu soracak o kocasının adını söyleyecek kadın şaşacak aa diyecek ama kastettiği başka şey olacak!! bu kadar bariz bişey!!
niye olmasın?
ay Allahım!!! ay!!