18.12.2014

komik değil, eğlence yok, keyif saçma. hayat ciddi bir şeydir, görev olarak düşün!

şu reklam var ya;  hani herkes dev bir beyaz kumaşın üstüne döküp saçıyor, tepinip kirletiyor.
onu izlerken ne zevklidir dedim.
ne zevklisi diyor iğğrenç bir şey! niye zevkli olsun??

illa muhalefet olacak ya bana, o da asla yetmez ir de kendi fikirlerini kabul ettirecek. tecrubeyle sabit. neyden keyif alacağmı bile annem belirleyecek!

annemin tek kriteri kendisidir. empati kurmakla işi olmaz.
kendi neyi seviyorsa, ney hoşuna gidiyorsa, ne keyif veriyorsa ya da tamamen aksi; sen de aynı şeyleri sevmeyecek ya da seveceksin!!! çünkü enn doğrusunu annen bilir.
nazlı'nın düşünmesine bile gerek yoktur, üstüne vazife mi senin düşünmek? hissetmek falan? ne haddine nazlı!!

eskiden ezelden beridir kendi zevklerini dayatır!
kendinden o kadar emin ki, senin ne hissettiğin düşündüğün umrunda bile olmaz.
onu ilgilendirmez. bu hep böyleydi hala böyle. bunca tartışmaya çekişmeye aramızdaki farklara rağmen!
ben her konuda tamamen muti olmalıyım anneme, ona göre öyle.

eğleniyorlar ne güzel tepiniyorlar.
tepinmekle eğlenilmez!! üstleri başları da batmıştır bunların ıyyy iğrenç!!!


neyle eğleneceğimi de kendi belirleyecek. yani yapacağımdan değil, ama izlerken bile keyif almamam gerekir. yerine sinirleneceğim ay üstleri pis oldu kim temizleyecek diye!!

hayat ciddi bir şey canım, öyle eğlence yeri değil!!
annem resmen nefretten besleniyor! ve tabi en yakınındakinin herşeyi burnundan getirerek. adeta etrafının enerjisini emiyor bu nefret söylemleriyle!


ne döküp saçmak ne tepinmek hoplamak eğlenceli değilmiş!!!!

kesin bilgi!!

öylesine söylediğim bir sözdü. sanırsın eve bişeyler döküp hoplayıp zıplayacağım! zaten eşşek gibi ben temizleyeceğim bir hareketi bilinçli yapmam mümkün değil!! ama uzattı uzattı, nutuk attı!
ders veriyor bana tabi, öğretiyor. ney hoşuna gidecek ne gitmeyecek!!!
sakın düşünme hissetme karar verme, önce annene sor!!
hay Allah'ım!

birşey söylemeye gelmez böyle. sonra da hiç konuşmuyorsun diyor. sanki konuşunca dinliyor, ciddiye alıyor ya da destekliyor. tam tersi. her konuşmam muhalefet olmak, beni ezmeye bastırmaya çalışmak, benim yanıldığımı ispatlamak için bir fırsat olarak görürmüş gibi bir heyecanla atılarak tersler, karşı çıkar!

yaa sabır.

hiç eğlenceli değilmiş kesinlikle!!

tamam değil öylesine dedim falan dememi bekliyor. annem her zaman haklı.
neyin bana hoş geleceğini düşünmemeli anneme bırakmalıyım!!!

zaten eğlence keyif falan da neymiş ki!!

bilmiyorum ben de mi o yaşlara gelince böyle olacağım? ya da her yaşı 60larda olan insan mı böyle?
yani acaba hormonlar falan azalınca mı böyle oluyor?

yani hani herrzaman ben çocukken annem genç bir kadınken de bana davranışlarında bir fark yoktu.
hendi fikirlerini kabul ettirmeye çalışır senin kişiliğini zevklerini falan hiçe sayardı. yani kelime anlamıyla hiçe saymak sanki fark edip ama tınmamak gibi geliyor bana. oysa anneminki fark etmemek üzerine kurulu. umurunda değil. sadece kendi düşüncelerini, hislerini, zevklerini bilir annem. ve kriter her zaman budur!
ama yine eskiden bişeylere biraz daha fazla güler, daha keyif alırdı. mesela sahile inmişsek ya da yakından geçiyorsak denizin renginin güzelliğinden bahsederdi. ya da aa bakın kızlar bulutlara ne kadar pofuduk gibi şeyler söylerdi. bazen de çiçeklere hayranlıkla bakıp severdi, çiçeklerin güzelliğini falan anlatırdı. bir yoldan geçerken ay mis gibi portakal çiçeği ya da yasemin neyse artık koktuğunu söylerdi. gene de şimdiye nazaran daha.... bulamadım kelimeyi daha ne?? mutlu, keyifli, neşeli mi? hayır başka bişey...
yani elbet kendi fikir ve zevklerini bana-bize zorlamak gerekse bile kabul ettirmeye çalışır, seni hiçe sayardı. ama
yani hiç bir zaman benim gördüğüm, çok mutlu, neşeli, hayattan keyif alan, mutluluk ve sevgi saçan biri olmadı. daha çok görev ve mecburiyet, ciddiyet insanıdır. kaçış noktası onun bu olsa gerek. pek çok şeye mecbur kalıyoruz hayatta. o da böyle görev bilerek içini rahatlatmış olmalı.

ama gene şimdiye göre bir nebze daha iyiydi. gittikçe sert, aksi, dırdırcı, karamsar, mutsuz, mutluluktan nefret eden, çok nefret eden, keyif almayan, keyif almaya bile karşı bir insan haline geldi.

sigara içmek ve yemek yemekten başka birşeyden keyif almıyor. sigara içmemi istemez ama sadece o zaman yemek yemekten keyif almalıyım. başka bişey yook. varsayım bile istemiyor.

sanki yere kumaş serip, döküp, saçıp tepineceğim!!
bunun varsayımına bile karşı. o reklamda geçen olayın keyifli olabileceğini bile düşünmemeli, izlerken bile keyif almamalıyım!!!!

bazen der ki fazla düşünme detaylı, görev gibi düşün!
konu evlilikse mesela. böyle daha doğruymuş, kolaymış.

hayır bu sadece teslim olmak. başkalarının senin hayatını tamamen ele geçirip senin kaderinle, hayatınla oynamaları için.


reklamın ne kadar saçma, berbat olduğunu asla böyle eğlenilmeyeceğini düşünmeliyim.
hatta bu reklamdan nefret etmeliyim. yani öylesine düşünmeden hoplayıp zıplamanın keyfiyle empati kurmak, iyi yanından bakmak yerine; üstleri başları pis oldu, leke oldu diye düşünmeli, hoplamanın gereksiz ve saçma olduğunu da ekleyerek olumsuz tarafından bakmalıyım.
ki ben pek de iyimser bir tip değilimdir. ama oldu ki iyimserliğim tuttu, annem içine etmeyi iyi bilir!!

öyle bir ortamda kala kalsa; onların hallerine gülmeye başlayıp, sonra neşeye kendini kaptırıp en azından gülerek falan iştirak etmez! sinirlenir ve engellemeye çalışır!!

müdehaleci, kontrolcü, didaktik ve karamsar!

öyle ki kendi sevmediği bir şeyin yeryüzünden silinmesini ister.
mesela sevmediği bir yiyecek!! bunla ilgili yazmıştım yazacağım da sonra.

deli gibi hareket etmenin nesi eğlenceliymiş hem aptallık hem saçmalıkmış olacak şey değilmiş.

şimdi eğlenmekten nefret ediyor eğlenenden bile ama iş geçmişe gelince ballandıra ballanıra övünerek gençliğinde anneannem ve dedem de varken ailecek neler yaptıklarını anlatır.

ben bunları hiç yaşamadım aklına dahi gelmiyor. söyleyince de ben dünyanın en kötü insanıyım. susup oturup dinleyeceğim. annem çocukken ve gençken çok eğlenmiş, mutlu aile günleri olmuş.
ne bu şimdi nispet yapar gibi!!

böyle işte. lafının nereye gidebileceğini düşünmez.


....

bana eğlenceli, keyifli geldi. öyle üstün başın yerlerin falan batacağını düşünmeden hareket etmek.
işte düşünmeden hareket etmekten nefret edermiş!!

nefret etmediği bir şey yok ki!


iyi sen etme.
berbat bir reklam bu saçma ötesi!!
komik bence.
hiç komik değil!!

sanki kendine komik gelen bişey var. komedi filmlerinden dizilerinden hoşlanmaz hiç, komik değil diye tutturur. anlamıyor aslında. espriden oldum olası anlamaz. ima ironi hiciv anlamaz. anlayamadığı için mi nedir sevmez. ay nefffret eder.
hiç bir şeyi komik bulmaz. hele yabancı dizilerin durum komedilerini hiç. hani zorla yabancı dizi izleriz de izleyince de hiç komik bulmaz. sinirlenir hatta. Allah aşkına how i met your mother komik değil mi?? the big bang theory?? şu aralar mesela the exes dizisine baktık. annem hiiiiç komik bulmadı.

anlayamıyor. nesi komik ki bunun diyor.

tamam komik bulma sevme. ama yetmez sen de  komik bulmayacak ve sevmeyeceksin.
ben sanıyorum ki kendini klonlasan bile tamamen aynı olmaz seninle ki annem benim kendiyle aynı olmamı istiyor.

ne dersen de anlat. hayır. kabul etmez. karar verildi!!!

artık sıkıldım. reklam da bitti. ama annem hala hiç bir halta benzemediğini söylüyor. son noktayı koymak için de böyle bir şeyin komik de eğlenceli de olamayacağını.

....
başka bir zaman başka bir konuda benzer bir durumda sormuştum. peki sence nedir nasıl olur eğlenmek keyif almak diye.
ama sadece nelerin keyifli, eğlenceli olmayacağına işin olumsuz tarafına odaklandığı için zorlandı.
mesela yemek yapmak ve yemekmiş.

bazen de yemek yemenin en büyük keyif olduğunu söyler. bu bir insana yetmeli ona göre. herkesin başka bir karakter olacağını düşünmez, kabul etmez.

yani ben de dünyanın keşfedilmemiş yerlerine gidenlerine, derin denizlere, mağaralara dalanlara, dağlara tırmananlara; ne bileyim böyle extreme şeyler yapanlara şaşarım. tam da anlayamıyorum ama napayım?? demek onun hoşuna gidiyor. bana ne?
ama öyle bir belgesel izlesek sinirlenir annem; çok saçmaymış.

bize göre saçma ama ona göre değil demek derim.
ama saçma nazlı! der.

anneme manasız, saçma vb vs geliyorsa o şey, o durum vb her ne ise durdurulmalı, yasaklamalı yeryüzü ve belleklerden silinmelidir!!

bize ne canım biz anca izleriz.
ben izlemem bile!! ne kadar saçma! ne işin var senin okyanusun dibinde??
yeni canlılar keşfetmiş işte.
aman yetmedi canlılar!!
bilimadamı herhalde.
ne haltsa!!


ha sadece kendinin sevmemesi onaylamaması yetmiyor; tabi ben de öyle yapacam ama aslında kaldırılmalı yasaklanmalı. benzer bişey demişti tam kelime kelime hatırlayamam. ama yayınlanmamalı falan demişti. niye? gereksizmiş, ne yararı varmış, tehlikeden başka bir şey yokmuş.

annemin bu gereksiz, saçma, yersiz, nefret ederim gibi tanımlamaları bitmek bilmez!!!
keyif değil, eğlenceli değilleri de...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder