28.09.2014

kıskanç koca sendromu hortladı ve herşeyi kontrol etme-yönetme isteği_saplantı

kimdi o adam nazlı?
hangi adam?
o köşedeki?
ne köşesi anlayamadım.
ay köşedeki işte nazlı köşedeki!!! aaa sen de hiç bir şeyi anlamıyorsun!!
ne bileyim ben köşelerdeki adamların listesini mi tutuyorum!!! ne köşesi ne adamı??
offf konuştuğun adam nazlı, köşedeki!!!
74. sevgilim, benden olan bebeğe naptın diye soruyor!!
amaan sen de!! saçma saçma konuşma!
sen de saçma soru sorma!
saçma değil ki! gayet mantıklı, merak ettim kim.
kim olabilir yahu site için de anne.
ne bileyim ben!? ondan soruyorum kimbilir kim?


__________________-
konuştun dediği de 1dk mı nedir, selam verip hal hatır soran bir komşu. ama anneme göre saatler sürek erotik bir konuşma, başıma bir şey gelecek sonra!! en iyisi bu kızı evden bakkala bile salmayayım da sonra ben birini bulur kakalarım kızımı! mı diyor nedir içinden. ya da ben sinirlenip inadına evlenivereyim, ya da baskısından usanıp.. şimdi bu anneme göre uzuuuun süren konuşmada kimbilir neler konuşuldu. annem nasıl mı gördü? her zaman ki gibi beni kontrol etmek için arkamdan bakıyordur bir pencereden, balkondan falan. bazen böyle bakar, o sırada da telefon eder; oradan gitme nazlı bilmem ne ne ne, oradan geçme nazlı bilmem kim kim...

buna bile karışıyor yani.

neye karışmıyor ki. hele yazlıkta ondan mutlusu yok, sürekli gözünün önünde, elinin altındayım. kelimelerle soramasa, önceki gün terslemişimdir, gözlerini diker, inceler, soru sorar bakışlarla, bir şey dersen de öyle baktığını iddia eder, ne varmış bakamaz mıymış?

ne arıyorsun dolapta. neden değiştiriyorsun tişörtünü o kadar kirlenmemiştir. ne yapacaksın o kilotu.
nereye gideceksin, banyo mu yapacaksın..... vb vs

kızacağımı bildiği için de kendince usturuplu bir biçimde, ama meraklı ve bir kararsızlık sezdiği an kendi fikrini-kararını yaptıracak şekilde, küçük ve sanki öylesine sormuş gibi rol yaparak sorar, sesini değiştirir. nasıl ortamda takdir beklenebilecek birileri hele erkekse varsa sesi inceliveriyor, cilveleniyorsa: bana hesap sorarken de değişiyor.

sürekli küçük sorular sorgular. kararsızlık yakaladığı an kendi kararını yaptırmalar. bilmez miyim.

sesine öyle de bir hava veriyor ki, ben ters başlarsan ne var sorduk ben senin iyiliğin için soramaz mıyım merak edemez miyim kızımı izleyemez miyim bakamaz mıyım yasak mı kim demiş bakamazsın diye soramazsın diye kanun mu var?..... diye üste çıkabilmek için....

annemin istediği her hareketimi henüz yapmadan önce anneme söylemem. illa yaptırtmayacağından değil ama illa söylemem.
çünkü kendinde iç ses yok. o nedir haberi bile yoktur. sürekli dışından.

bir tuvalete gideyim, bir su içeyim, üzerime bir hırka alayım.... eylemi gerçekleştirmeden önce ilan etmek lazım. yoksa olmaz.

işte ben söylemem çünkü saçma. arada bir belki söylersem.
bunu anlayamadığından ona göre napacağı belli olmayan bir tipim gibi.
tuvalete kalkarım, yazlıkta anlaması kolay ve kısa süreli, ama şehirde sorar: nereye?
napacaksın?.....

______________________-

komşu anne kim olacak!
hangi komşu? hangi daireden?
aile şeceresini mi bileceğim? bizim bloktaki onlarca komşudan biri!
ee ne diyor?
saçında ak çıktı mı diyor! (dalga geçen de kabahat)
ona neymiş ki?
offf ne diyecek selam veriyor ya anne, sen demez misin nezaket kuralları selam vermek falan..
eee ?
ee merhaba nasılsınız diyor.
başka, çok uzun konuştunuz!
iyiyim siz nasılsınız dedim, iyilermiş! hülya hanım yok mu, onun kocası işte.
haa o muydu o?
evet.
ama hülya hanımın kocası daha uzun boylu.
uzun zaten.
ama çok daha uzun.
ee o değil yalan mı söylüyorum? amma sorguladın anne yaa tamam komşulara selam da vermem artık!
aman ondan mı o adam çok uzundu bu konuştuğun daha kısa, acaba seher hanımın kocası da sen mi karıştırdın.
ne farkeder komşunun biri işte!
bence seher'inkiydi o.
o kadar uzaktan nasıl göreceksin acaba dürbünün mü var?
ama hülya'nınki çok uzundu o konuştuğun daha orta!
hülya hanıma selam gönderdim bişey demedi, öyle olsa ben seher hanımın kocasıyım demez mi?
haa o zaman deseydin ya baştan bana.
insan herşeyi kelime kelime hatırlayamaz ki.


anneme göre hatırlanır, hatırlanmalı ve her detayı anneme anlatılarak günlerce analiz edilmelidir...
ayyyyy bu kadar uzun detaylı boş konuşmaya konuşmalara tahammülüm yok, sinirleniyorum bir yerden sonra. anneme kalsa defalarca konuşabilir bunları...
önemli konuları da.
dönemsel gündemler olur bizde ve o her neyse defalarca ama defalarca, temcit pilavı yanında iyi kalır; yüzlerce defa konuşulur, aynıları, ezberlenecek kadar... ayyyy.. ama öyle rahatlıyormuş. başkasının kafasını şişirerek, havasını keyfini kaçırarak.....



o kadar da müdehaleci ki. kedilere bile. taa 3. kattan bahçeye sesleniyor, isimlerini bilmiyorlar ki ama annem isim vermiş, balkondan bağırıp direktif veriyor sürekli. acilen şehre dönmeli!!

nazlı git bak sarıyı dövecekler.
kim?
siyah bir kedi! git bak bir.

gitsen baksan yetişemezsin, yetişsen bir süre sonra gene bişey için gönderir. kızı değil muaviniyim adeta...

bırak kendini korusun.
koruyamaz o git bak!!
öğrensin anne sokak kedisi o.
 olsun çok eziliyor.
tamam da her olayda ben ayıramam koruyamam ki.
iyi izlersek koruyabiliriz!!!
hı???


yukardan direktif veriyor kedilere, anlasalar bari.
hle bugün sürekli bu rüzgarda balkondan kedilere takmış emirler yağdırıyor!

anne üşüteceksin yaa çok rüzgar var.
napim yazık.

hastalanacak sonra kaprisini ben çekecem. en küçük soğuk algınlığına bile dayanamıyor ki., başlıyor öleyim ben öleyimlere.... öksüre öksüre de pofur pofur sigara içiyor. içecekmiş işte içecekmiş kimse engelleyemezmiş!! öksürüyorsun ama. öksürürüm!!


yazık da herşeyi kontrol edemezsin. zaten kabullenemediği bu. herşeyi kontrol edememek. bu saplantılı aşırılıklar bu yüzden.
istiyor ki herşey kendi kontrolünde olsun...


bir iki gitsem yüz bulur sürekli beni aşağıya yollar, salak gibi dolanıp duracağım sitenin içinde...
o kedi burada dursun bu kedi burada dursun bunu yapsın şunu yapsın.....


ikide bir bana nazlı git bak diyor; ben zırt pırt dolanacağom böyle... annem yukardan yırtınacak benim yapamadığımı düşünüp çıldırarak bağırarak bana direktif verecek... oldu bunlar. ben ininceye kadar kediler uzaklaşmış. bulamıyor içeri girecek oluyorum annem balkondan deli gibi bağırıyor nazlı bu tarafta bu tarafta koş koş!!

gerçekten çok salak bir manzara.

gönlü olsun içi rahat etsin diye yaptım bir iki; e sonra yüz buldu. günde kaç kere beni yollamaya çalışıyor saçma bir istekle. şu kediye bunu yap bunu ver o kediyi şuraya gönder...vb. daha da yukardan balkondan avaz avaz!!
ne bir şey izletti ne bir şey okuttu. fıldır fıldır evde kedi diye; kontrol altına alacak, kendi nizamı olacak... saplantı başladı... bana da rahat yok. gitmiyorum diye kızıyor.

it miyim ben yaa? yukardan bağıracak nazlı şuraya nazlı buraya koş... salak salak oraya buraya koşturup duracağım.... sokak kedisi onlar anlamıyorlar öyle nizam falan...

hani kendi bahçende beslersin yetişirsin, öğretirsin. ben 3. kattan koşturup duracağım.
bir iki yaptım diye de benden yüz buldu; koş diyor!!! ne tarafa gitmiş o sarı!! döverlermiş buraya getireyimmiş.
nasıl getireceğim? gel diyecekmişim! e geri döner sonra mama var sansa bile. yine getirirsin!!

ne kadar mantıklı değil mi....

gitmem daha deyip kestirip attım. başka çare yok. yorulmak bir yana salak gibi görünmek bir yana.
herşeyi kontrol edemeyiz, biz sevdiğimiz için yapıyoruz elimizden geleni, daha napalım. ama yetinmez ki...

zamanında da böyle saplantılı şekilde takmıştı.
eski evimizdeyken. ben inmeyince her istediğinde kendi inmişti, yorulunca da sürekl balkondan bağırıyordu kedilere, öyle yap böyle yap diye. tv bile izleyemez, dikkatini veremezdi; sürekli balkondan bağırırdı. anlamazlar tabi sinirlenir elli kere söylerdi aynı şeyi. gece gündüz demeden yapardı bunu. gece yarıları bile kedi sesleri duyup balkona çıkar, bakınır etrafa bağırır çağırırdı.
kedinin biri bir süre görünmedi mi gecelerce dönene kadar uyku uyuyamazdı.. kötü birşey olmuş olsa bile biz yapabileceğimiz elimizden geleni yaptık. hayır yetmez!! her şeyi kontrol edecek! bazı şeyleri kontrol edememek fikrine bile katlanamıyor.
böyle takıldı mı bir şeye bitti matık falan arama..

bu kedi de olur ben de olabilirim ya da sehpa ve tabure sevdası da olabilir...

tabi nasıl ki kötü olayları sürekli hatırlayıp anarak, ya da bir şeyleri hep beğenmeyip eleştirirken, rahatsız olduğu bir şeyden bahsederken çok uzatıp, tekrarlayıp sana nasıl yansııyor; dırdırı olumsuzluğuyla senin keyfini nasıl kaçırıyorsa bu saplantı zamalarında da senin yani benim de huzurumu haçırır... hiç bir şey demese bile, küstürsem bile kendime, suratsızlığı, of pof ay of'larla; pıtır pıtır evin içinde huzursuz dolanmaları, yakınlamarıyla dikkatini dağıtır en azından!!
huzurunu kaçırmak, uyutmamak, iştahını kaçırmak da olabilir...

bu aşırı saplantı nasıl mı geçiyor. önce bu kadar hareketten yoruluyor, hem bedensel hem ruhsal olarak. tabi kontrol de edemiyor herşeyi bu da yoruyor. sonunda ya balkona çıkıp durmaktan ya terlemekten hastalanıyor, tutuluyor bir yerleri. tabi uykusuzluktan da. çünkü takıntıdan uyku da uyuyamıyor... geceleri balkonda kontrolde... nazlı nerede bu kedi, orada mı burada mı... aslında inip bakayım bekliyor. bilince ne olacaksa. içi rahat edecekmiş. orada kalacak mı bakalım. şuradadır buradadır desem de tahminlerimi hiç beğenmiyor. bakınıp gelsem hele gece bile uyandırıp kontrol ettirir herhalde...
 ben kaç kere diyorum bırak sen hasta oluyorsun naparlarsa yapsınlar biz yeterince iyilik ediyoruz ama dinlemiyor ki . illa kendi istediği olacak. sonunda artık fıtık ağrılarından ya da soğuk algınlığından yataktan çıkamayacak hale gelince vazgeçmek zorunda kalıyor.

bir de karşılık bekliyor ki kedilerden. bazısı sırnaşır mesela ama ay paçama değdi diye kaçışır; sevip okşayamaz da ben mıncırım mesela iyice.... ona göre karşılık kendine bağlanıp her dediğini yapsın bekliyor.. ev kedisi olsa bile yapmaz ki...

yine hastalık yolunda. beni de dinlemiyor...



esela bugün hava iyi, dün kötüydü. sabah öyle laflarken dedim ki saçımı boyasam iyi olur bugün. bütün gün bana hatırlatıp durdu. şimdiye kadar 4 kere oldu.
tamam unutmadım. ayrıca yemin içmedim ki; ister boyarım ister yarın öbürgün.
ama anlamıyor. bizde laf ağızdan bir kere çıkar!!

şimdi bu saatte değil akşama anne diyorum ama bir saat sonra yine;
 istersen boya akşam saçını nazlı.
zaten dedim ya.
tamam boya işte.
şimdi değil akşama.

ama söyledim ya bir kere hemen olsun ister gibi; hatırlatıyor tekrar tekrar.
bir de kendi fikri gibi ya da aslında boyayamam da izin verir gibi.

sabır da bir yere kadar. bilmem kaçıncı tekrardan sonra artık bana fenalık geliyor.
biraz ters çıkıyor ağzımdan tamam akşam boyayacağım cümlesi.
bozuluyor efem, iyiliğim için demiş. elli kere mi denir yaa. ben demişim zaten niye hatırlatıyorsun.

bir yerden sonra tekrar baskı gibi de oluyor. bunalıyor insan yaa.
unutmadım akşama diyorum mesela. bir vakit sonra gene bu akşam boyarsın saçını?

tersleyince de ben senin iyiliğin için'e sığınır...

şimdi mi boyayaım bu saate? başım ağrır ama.
yook şimdi değil sonra boya.
e ben zate akşama dedim ya.
iyi nazlı akşama boya!
zaten akşama boyayacağım anne.
iyi tamam karışan mı var?
e niye elli kere diyorsun?
konuşuyoruz ne var konuşmayalım mı?

tartışma çıkarmak için uğraşıyor adeta... o an kalkıp boyamaya kalksam başın ağrır diye engelleyecek. akşam yap sonra yatarsın diyecek. bilmem mi.


insanın hem sabrını hem sinirini zorluyor bu tekrarlamalar.... benim en azndan...



bir şeye taktı ı böyle evin içinde fıldır fıldır bir o yana bir bu yana. bana da bir şey yaptırmaz. hele yazlıkta. kapı duvar da yok, sürekli dolanıyor konuşuyor ayak ucuma oturuyor konuşuyor....
tabiiiii elinde sigarayla!!!

az kaldı hasta düşecek... sonra öleyim de öleyim. sonra birden küsecek hayvancağızlara. hiç yüz vermeyecek...

az kaldı ama önce dişi kedileri korumak görevi var erkek kedilerden!!
kız kediler de namuslu olsun canım!!!

evde çıldıracak sürekli dolanıyor, balkondan bağırıp su döküyor... erkek kedileri kovalıyor...

beni komşudan bile koruyor ya ... :D

erkeklerle konuşma bakiresi de olsam değil mi?

mesela toplu taşımada da beni cam kenarına koyar, gelip geçenler koluma değecekmiş hem!!!

koluna değilme bakiresi de olayım!!!

hele kediler!!! şimdi sıra onlarda...
tamam gebe kalmasın çok çoğalıyor nüfusları ama bunun için geceleri uyumadan çiftleşmelerini engellemek mi gerek, kısırlaştıralım... yok uyumayıp hasta olup beni de delirtip yapmak lazım bişeyler, normal yol değil.
aaaayyy normal yol onunki ennn mantıklısı en!!!


ne zaman boyayacaksın saçını? akşam mı?
evet anne dedim ya!!


kaçıncı soruş bu ....

evin içinde elinde sigara turlayıp duruyor, tabi kapım da yok haliyle hiç sınır yık ama sinir var. konuşuması bir süre kesilse aniden aynı yerden başlayabilir! ya da kafasında zaten düşünüyordur her hangi bir yerinden düşüncenin. 5 dk susabiliyor ancak. sonra gene aynı şeyler aynı şeyle...

o öyle rahatlıyor ben yazarak.
beni okumayabilirisin ama onu dinlememek imkansız dibinde. gelip ayak ucuma oturuyor sigarasıyla yana üflüyor güya.... vırvırvırvırvırırırırırırırııdıdıdıdıdıdıdıırdrdrdrdr.
aynı şeyler hem de.

ha bir de böyle aralarda bana hava bildirimi yapar. ben ne güneşli olduğunu görebilir anlayabilirim ya da başka özellik.
güneş çıktı nazlı. çok rüzgarlı nazlı... öyle nazlı böyle nazlı.
arada ne giyeceğimi de bildirir. yooo dışrda değil içerde. üzerine hırka al. alırsın giy der. sana sıcak gelmiş gelmemiş dediği olacak. ama o da yetmez önünü de ilikle iyice!! iliklemezsen bir fırsat bulup yakalar müdehale eder.
bana yetiyor kapatmam önünü. hayır kabul etmez!! inanmaz aldırmaz. kapanacak.
kapatsan önünü şal vereyim mi der. battaniye vereyim mi? boğazını sar en iyisi!!

öyle yumuşak istemem, gerek yok demekle olmuyor illa tersleyeceksin, küstüreceksin başka çare yok. bir anda lahana bebek olursun yoksa.

yumuşak söyledin mi dikkate almaz, hani zaten önemsemiyor o ayrı. illa ters kesin ve bastıra bastıra sert söyleyeceksin!!!

hayır bu üzerine titremek düşünmek değil, aşıyor; bu baskıya, senin iradeni-fikrini vs önemsememeye varıyor. saplantı ve kontrolcülüğe....sınır yok saygı yok.

hele bu üşüme meselesi başka saplantı. ortalık yerde tartıştırır insanı. sürekli sırtına hırka alması gereken bir zavallıdır nazlı ağustosta bile!!
şakaklarından ter akar, sırtına gömlek verir!
anne sıcak!
olsun sen giy.


tabi başkalarına da bir gösteri gerekmektedir; nazlı annesinin fedakarliklarını ve düşünceliliğini anlayamayan ters bir kız!

anne hava 37 derece.
olsun rüzgar var.
sıcaktan terden öldüm.

indiririm gömleği, kaldırır koyar, sabrımın sınırını zorlar. annem beni benden iyi tanıyor bebek gibi bana bakıyor...

çok yardım sever canım, beni evde de kabinlerde de giydirip soyduracak. 35 yaşındaki kızını!!!

sonra senin iyiliğin için nutku gelir, ben boynu çok tutulan biriymişim.
ben mi? yoo.

ben gömleği kaldırıp katlayıp bir yere sokuşturmazsam giydirir.
bir üşürsün saplantısı var ki bu kadar olur... mersin'in ağustosunda bana kayak kıyafeti giydirecek nerdeyse...


terini çekerdi.
çekmesin.
çeksin sırtın ağrır sonra.
ben gencim niye ağrısın sırtım.
ağrıyor ama.
temizlik yapıp yorulunca o!
amaan sana da iyilik yaramaz.
evet yaramaz yapmasın kimse iyilik.


anneme kalsa beni yakalayıp bir yerlerine mendil sokuşturur sıcakta terlemişim diye.
kaç kere dedi.
 mendil koyayım mı sırtına, tabi eli çoktan tişörtüme varmış.

terimi silecekmiş. makyaj bozulur yapma, güneş kremi gider sürme!
böyle yaşlı teyzeler gibi suratına peçete yapıştırıp fark etmeyerek sürekli silinen biri olmalıyım!!!



_________

ben de yürüyüş yaparak ve yazarak rahatlıyorum buna saygı var mı? hayır.

zaten ben kimim ki??

terslemeden, küstürmeden im-kan-sız!!

terssin diyor gelme üstüne gelmiyormuş ki hiç iyiliğime soruyormuş söylüyormuş hep iyi niyetinden...

küstürmek de çok işe yarasa bari...

sigara için en çok kavga ettik, küstük, yalvardım. çoktaaaaan unuttu o son kavgamızı çoktan.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder