18.11.2013

öyle giyilmez ki

zaman zaman bahsetmişimdir, ay ne zaman zamanı zırt pırt. neyse yani annemin moda anlayışından.
aslında bunları bi başlıkta toplayaymışım eyiymiş.

annemin moda anlayışı çok klasik ve hatta 80ler ve 90ların en sade modellerinde takılı kalmıştır.
hani işte blazer ceketle kot pantolonun olmayacağını düşündüğü gibi.
ve ceketin altından kesinlikle gömlek, kazak görünmemelidir.

eskiden öyleydi ya kalın kazakları bile pantolonun içine tıkardık.

bu kural gibi şeylerden vazgeçemiyor.

artık böyle diyorum, gömlek-kazak görünebilir ceket altından, hatta özellikle görünecek.
çok çirkin, salaş, biçimsiz oluyormuş, böyle giyiniverip  çıkmış özenmemiş gibi.
salaşlığın moda olması, tarz sanılması anlaşılır gibi değilmiş, saçma ötesiymiş.

kendime yağ yeşili bir ceket aldım. ne denir ki o modele, anorak değil, trençkot değil, böyle ceketle parka arası.
son zamanlarda sportif, salaş kıyafetlere de boncuk-payet-zımba işleniyor ya.
eşofmanlara, svetşörtlere, ayakkabılara, hatta lastik pabuçlara.

annem de buna anlam veremiyor, işte bunlar onun asla olmazlarına giriyor. klasik modellere işleselermiş neyse eşofmanvari bluzlara, kareli gömleklere ne alakaymış! olacak şey değilmiş. hiç giyilecek şeymiymiş bunlar yahu! boncuk herşeye yakışmazmış hele şu zımba denen itici şeyler yokmuymuş, yok artıkmış, resmen kötü kadın kıyafeti gibi oluyormuş.
sportif-salaş şeylere boncuk falan yakıştıramamak bir yana çok yoğun işlemeli de olmamalıymış.
hadi böyle belli belirsiz incecik bir sıra halinde olsaymış neyse.
çok işli şeyler gündüz giyilmezmiş.

ohoo hele ki lame-dore şeyler! prıltılı buluzlar. ayy nefret ediyormuş!


artık bunlar moda ama, desen ne çare! annem bir kere olmaz giyilmez demiş. bu onun için yıkılamaz bir kural.
kendi zaten giymez, ama ona kalsa başkalarına da müdehale edecek.
mesela ben! dünyayı yönetmenin ilk adımı en yakınındakini yönetmekten başlamaktır!!

ona kalsa, hani güya 'ben kızlarıma hiç karışmam' der, ama emir kipi kullanmadan kendi istediğini de yaptırmaya çalışır. eleştirerek, başkalarında görüp beğenmeyerek, kızım sana söylüyorum gelinim sen duy uygulamasını bana uyarlar.
anneme kalsa ben ya ceket-etek ya da ceket-pantolon kumaş takımlar giyeceğim, bazen de filmlerdeki mürebbiyeler gibi, yani biraz ciddi, öğretmen, memur işi şeyler.
ya da böyle cici, hanım kadın, ne denir koca arayan kaynanaya yaraşacak, taşralı, tutucu kız kıyafetleri. ama genç işi değil, bebe ya da bisiklet yaka minik bir cebi işl, hırka, kazaklar, kumaş çok dar olmayan etekler, hadi çok dar olmayan kumaş pantolonlar... ayakkabı olarak da böyle cici, minik topuklu ayakkabılar.

ne zaman böyle şeyler görse alışverişte, bana telkin yoluyla aşılamaya çalışır. ay çok güzelmiş, bana çok yakışırmış haaa!!!  çok şık ve iyi görünürmüşüm. ha bu arada öyle canlı canlı renkler olmayacak, mümkün olduğunca soft renklerde olacak.

ben modanın kölesi olmam, ama içinden bana uyanını bulurum, kombinlerim. öyle biraz rahat, az rock, salaş, modern şeyleri severim. öyle çok aşırı rock havası yapmam, mesela zımbayı çok sert kullanmam.

nasıl beni hazırlıksız çıkarıp sonra başkalarını hoş buluyorsa annem benim de giyiyimimi pek beğenmez, bana daha klasik şeyler yakışacağını iddia ediyor. esas mesele giyimimi yönetmek. ama başkalarında çok sık olmasa da böyle değişik tarzları beğendiği, yakıştırdığı oluyor. ama bende değil. başkalarında.

mesela şimdi işte yeni aldığım parkaya benzeyen yağ yeşili ceketimin cep kapağı da boncuk işli.

işte bu;

annem hiç beğenmedi, bir araba laf etti. hiç uymazmış bana!!
kendi zevkine uymuyor esas mesele o. kendinin fotokopisi olayım istiyor. her konuda. sanırsın kendi çok şık ya da çok mutlu.
neden bana uymuyor?
bir cevabı yok, ona göre bana yakışmazmış öyle tarzlar.

sen beğenmiyorsun da ondan sana öyle geliyor diyorum. bana giyme demiyormuş elbet!! ama uyarıyormuş yakışmıyor diye!

tabi ben de inandım! tüm meselesi benle mücadele, beni değiştirmek, kendine benzetmek ve yönetmek...

bu cekete benzer bir ceketi televizyonda birinde gördük, çok beğendi, yakışmış bilmem kime.
ama o başkası ve asla ulaşamayacağı bir başkası. bende burnunun dibindeyim!!

ceketi görünce herhalde sökeceksin o boncukları!!! diyor.
olacak şeymiymiş o cekete boncuklu iş olur muymuş hiç!!

sökmedim elbet. ama annem bir kaç kere hatırlattaı sökeceksin değil mi? diye.
hatta sen üşeniyorsan ben söküvereyim diye almış eline ceketi!
hayır öyle giyeceğim onun modeli öyle!!

öyle model mi olurmuş hiç! çok boncuk varmış cekette!!!
oysa aslında sadece iki küçük cebinin kapağı küçük boncuklarla işli...

bu botu da abartılı buldu;
ne gerek varmış zımbaya;

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder