uzun anlamsız karamsar birbirine benzeyen yazılar... *biraz atıyor ve abartıyor olabilirim de olmayabilirim de, garanti yok. *bu blogdaki yazılar gerçek kişi, olay ve mekanlardan ilham alınarak yazılmıştır. *isimler akıl sağlığım açısından, bir çemberin iç açıları yüzünden falan fiştan değiştirilmiştir. *benzer durumlardaki isimler tutmuyorsa ondandır... *bu blogdaki yazılar sırasında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir (kendim hariç^^) *varsa fotoğraflar alıntıdır. *hepsi saçmalıktır ^__^
30.10.2013
boşa kürek çekmek
resmen boşa kürek çekiyorum, bo-şa!!!
boşa güzellikle anlatıyorum ya da boşa kavga ediyorum.
neden???? neden?
neden annem beni anlamamakta ısrarcı?
neden benim taleplerimi ya da hoşlanmadığım şeyleri unutuyor?
kimbilir kaç kez uyardım ya da tartıştık, ama nafile. gene aynı şeyler. yoruldum, usandım artık yaa.
hani büyütmeyeyim diyorum bazen, ses çıkartmıyorum, belki kendi hatırlar, hah şimdi hatırlayacak diyor bekliyorum. hayır yok öyle bir şey daha da rahatlıyor...
ya hiç hatırlamıyor ya da arada bir hatırlayınca ve ben o sıralar uyarıda bulunmamışsam artık önemsemediğimi sanıyor.
bilmiyorum.
ama işte hep aynı terane.
bazı konularda titizim, takıntılarım var ve bu konuda saygı istiyorum. çok mu.
kendinin beni uyardığı konularda ben dikkatli oluyorum ama.
mesela ceryanda kalıp üşütme korkusu var. kendi odamı havalandırırken kapımı kapatırım, hatta başka odaları açmam ki ceryanda kalmasın.
elektronik eşyaların herşeyiyle ben ilgileniyorum, unutuyor sevmiyor diye.
zaten güzel yemek yapar ama oldu ki iyi değil, söylemiyorum.
evin temizliğini hep ben yapıyorum, yorulmasın. az ve kolayını bırakıyorum ona. çamaşırla ilgili tüm işler bende. nazlıı bu da yıkanacak, şu da yıkanacak... hiç bitmez. çünkü ev battaniye, yorgan, örtü vs cenneti! 10 kişiye yetecek malzeme var ama hiçbir zaman 4-5 kişiyi geçmez. ablamla eniştem geldiği zaman teyzem gelir ama kalmaz, zorluk olmasın şimdi der. zaten başka gelip kalacak kimse yok. ama hazırda malzeme var. ve bunlar kullanılmasa da düzenli olarak yıkanmalı ya da havalandırılmalıdır...perdeler ve halılar bir işkence zaten, o konuda yardımcı tutuyoruz şükür. eskiden beraber yapardık ama artık beli ağrıdığı için yapamıyor.
ben tek başıma da baş edemiyorum onca şeyle. zeyna değilim sonuçta.
ama daha hala beğenmemeleriyle karşılaşıyorum, pek bir şey demiyorum.
vb.
ama benim istediğim nafile.
ya yanımda sigara içme, sigara içerken odama girme.
hiç ama. unutuveriyor.
mesela şu an bilgisayar koltuğum çok rahatmış diye, elinde pofur pofur sigara geldi oturdu, konuşuyor.
bekliyorum ki hatırlasın, kalksın, aa sen sigaradan rahatsız olursun deyip kalksın. yooo.
oturmaya devam. yaklaşık 20dk oldu, tık yok.
ya cidden çok rahatsız oluyorum sigaradan, nefes alamıyorum, ben oda parfümü de sevmem mesela. odamda temiz hava olsun yeter bana. yıllardır içer, hani eskiden biz küçüğüz, büyüme çağındayız diye dikkat ederdi, çoğu zaman balkonda içer, girerdi. ya da mutfakta içer, havalandırırdı. şimdi rahat. aldırmıyor. ha bir de bazen uyarınca aman bilmeden neler soluyorsun kimbilir diyor, şukadarcık sigaradan ne olacakmış.
gene aynısı işte. sen içmiyorsun ki çok etkilemez, suratına üflemiyorum ya, dağılır gider..
elbet dağılır ama bu yok olduğu anlamına gelmez ta zararlı maddelerin, gene kalıyor havada, ya da koku siniyor.....
bir süre aldırma, uyarma, tamamen unutulur mu yaa...
her seferinde uyarınca da ben kabahatliyim, annesine şuncacık zevki çok gören bir kavgacı bir evlat! benim için ne fedakarlıklar yapmış benimse işim gücüm eleştirmekmiş..
sanırsın kendi beni eleştirmiyor. eğer kafası birşeylerle meşgul değilse ona göre ayaklı hatalar abidesiyim. baştan aşağı herşeyim yanlış... tam kendi istediği gibi olsam, hiç itiraz etmesem de pısırığım, ezik olursam kaynanam neler yapar bana diyor!
hem yumuşak huylu, uyumlu söz dinleyen ol, hem de isyankar olma, kendi bildiğini okuma!!
bi ara evlenmem konusunda birşeyler dedi; sonunda şu manaya geldi adeta; baskı altında olmadan, kendini mecbur hissetmeden, kendini evlenmeye ama severek evlenmeye zorla!! yani başkasının etkisi baskısı olmasın resmen kimseyi suçlayama ama kendini kendin zorla!! nasıl? karlı iş değil mi? sonunda sadece kendime kızabilirim, sen istedin diyebilsin... öyle birşey.
bir süre oldu, hergün tartışmamak için kendimi tuttuğumdan bak gene unutmuş sigara kokusu nefretimi.
annem çok şeyden neffret eder, ben de ediyorum bundan işte. eet! etme diyen mi var sana??
kendi kendine et!!
bilgisayar koltuğun çok rahat ay insanın kalkası gelmiyor bundan diyor elinde sigara.
belkiyorum hatırlasın, hiiç oralı değil.
yıllar yılı gıcık kaptığım ve sıklıkla tartıştığımız sigara kokusu nefretim aniden uçuverdi, keşke odama 15-20 kişi daha gelse sigara içse ben de o dumanla uyusam!!!
bazen de bakışlarımla anlatmaya çalışırım ama gözünün iyi görmediğini ve inatla gözlük takmak istemediğini bildiğim halde. bu kadar yakından da görür anlar herhalde diye.
alış nazlı anneni öyle kabullen!
o beni niye böyle kabullenmiyor, sürekli değiştirmek için küçük küçük çalışıyor, bıkmadan usanmadan...
asla karışmam adı altında emir kipi kullanmadan bıktırma-dırdır yoluyla pes ettirip istediğini yaptırmaya çalışıyor. usanmak bilmeden sabırla, tekrarla...
mesela yatak örtüsü, yani yatağımın üstüne konacak şeyler konusunda da titizim. ki bu titizliği yıllardır ve yıllar önce kendi aşıladı. bir zamanlar o kadar titizdi ki neredeyse bizden bile tiksinecekti. yok o çantalar heryere konmayacak ha! yok dolap düzgün olacak ha! yok kirlenmiş okul kıyafetiniz bir yere değmesin ha! elinizi yıkadınız mı! yıkarsın inanmaz bir daha yıkatır hatta. o kadar çok hipo kullanırdı ki sonunda hepimizde alerji oldu!! kendinin cildinde bizim nefes yollarımızda. hapşırmaktan, göz kızarmasından birhal olduk. bir de ceryanda kalınca üşüttüğü için o hipo kokusu işi bitip bir odaya dinlenmeye çekilinceye kadar evin içinde kalır, yayılırdı.... ta ki doktor uyarısına kadar...
ne efendim okulda heryerde oturduğumuz, her yere koyduğumuz pis kıyafet ve ya çantamızla odamızda oturmuşuz, bilmem nereye koymuşuz çantayı.... yedik zılgıtı. e bir iki sonunda alıştık öyle yapmamaya.
lavaboya saç dökülmüş, banyo giderine saç kaçmasın diye ne tedirgin olduk, ne fırçalar yedik, nelerle suçlandık.
ama şimdilerde kendinin bize her çeşit yolla öğrettiklerini reddedercesine rahat davranıyor, o günleri de hiç öyle hatırlamak istemiyor...
eskiden o kadar aldırmazdım ama annem ısrarcı diye ben de alıştım huy edindim ama annem şimdi hiiç umursamıyor.
ben yazmaktan siz okumaktan sıkıldınız...
ama gene yaşıyorum gene yazıyorum naapiim.
mesela az önce çıktı odamdan. mecbur kaldım uyarmaya. bi de canı sıkılıyor buna.
annecim, odamda sigara içiyorsun hiç hoşlanmadığımı, çok rahatsız olduğumu biliyorsun!
aman be nazlı!
nefes alamıyorum diyorum yaa! Allah aşkına odamda sigara içme! sigarayla girme!
aman tamam, sanki saatlerce kalıp paket bitirdik!
azıcıktan bile rahatsız oluyorum işte!
surat asıyor...
e bekledim anne, şimdi hatırlar kalkarsın diye, hiç aklına bile gelmedi!!
mesela perdeleri açmak ya da pencereyi açmak- kapatmak için bile sigarayla girdiğinde ben o kokuyu alıyorum ve rahatsız oluyorum.
bahaneymiş odasında onu istemiyormuşum!! bak haklı çıkmak için yumuşak karın, küslük ve sitem kullanıyor resmen.
ne varmış, ben de içmişim, görmüş odamda kül tablası!
ya sadece bi denedim, çok sıkıntılıydım, kısa bi süre içtim. acaba dedim annemin her gün sabah kalkar kalkmaz ilk yaptığı gibi sigaraya sarılsam gerçekten sıkıntıma bir çare olur mu? bi zevk alır, mutlu hisseder miyim?
ama hissetmedim, ağzımda acı bi tattan başka bişey, bi mana bulamadım. bıraktım.
bi arkadaşım var onunla beraber dertleşirken, kırk yılda bir o da, o da ben de birer tane içeriz kahveyle. ikimizin ritüeli gibi oldu, o kadar.
:))) yok canım filmlerdeki gibi seks sonrası değil!! siz de ne fesatsınız be!! ^^
_______
sigarayı hatırlasa yatak örtüsü titizliğimi unutur.
ya da hatırladığını sanır...
annem çoğu zama şöyle der; neffret ediyorum bu otobüslerden (tüm toplu taşıma araçları), çok tiksiniyorum.
hatta orada burada oturduğu pantolonundan bile tiksindiğini söyler, hiç bir yere değdirmemek lazımmış aslında bunları!
ama daha önceleri de olduğu gibi gelip rahatlıkla benim yatağıma oturabilir, uzanabilir, bu tiksintisinden bahsederken kendi yatağına oturmadan üstünü değişmişliği, ama hatta bu tiksintisini anlatırken gelip yatağıma oturmuşluğu var!!!!
ama benim yatağıma oturuyorsun şimdi anne! dediğimde de ha aman sen de nazlı! der.
gene aynı şey; benzer şeyler söyledi, paçası da toz olmuşmuş; ve yorulmuş diye gelip benim yatağıma biir güzel uzanıverdi.
söyleyince de şaşıyor, bozuluyor.
üstelik acele çıkarttığı için evden beni yatağımı toplayamamıştım, yani çarşafa uzandı pis pantolonla!
benzer bir durumdaki uyarılarımdan sonra güya dikkat etmeye çalışır, ama ya öğrenemiyor ya aklında tutamıyor, bana beni önemsemiyor gibi geliyor.
kirli diye düşünülen, yerlerde süründü, arabalar, otobüsler, uçaklar vs. bir şeyi; mesela bavul, çanta, torba, pantolon, yere koyduğumuz bir çeşit sepet; rahatlıkla bana sormadan yatağımın üstüne koyabiliyor. sonra da bana baak doğru yaptım der gibi bir tavır ve nidalarla bunlar yatağımın üstüne koyduğunu söylüyor..
tepki gösterince de hem şaşırıyor hem kızıyor.
ama diyelim çamaşırı toplamış ve benimkileri bana verecek, soruyor nazlıııı!! bunları nereye koyayım, temiz bunlar!
yatağın üstüne dersem gene şaşırıyor, hai yatağın üstüne konmazmıştı ya birşey!
annecim kirli şeyleri koyma! temizleri koyabilirsin!
nazlıı! faturayı yatırmak lazım; şu parayı yatağının üstüne koyuyorum!!!
neden çantama koymaz ki?!!!
koymaaa! yetişiyorum, ver bana diyorum. benim elim de kirlenmesinmiş yatağın üstüne koyacakmış!
ya para pistir kimbilir kaç kişinin pis elinden geçiyor diyen sen değil misin anne?
eee?
ee? ben yatağın üstüne pis şeyler konmasın istiyorum yaa!!!
hıı! elin kirlenmesin diye! e nereye koyayım?
bu durumda koymadık saçma yer bırakmadı, nedense bilerek bir hedefmiş gibi temiz şeyleri seçti!!! yastığımın altı, makyaj malzemelerimin olduğu kutunun içi, hijyenik pedlerimin bulunduğu çekmece...!!!
çantama da koyacaksa mesela, bozuk para gözüne ya da cüzdanıma koymak yerine ya içine atıverir, ya en içte hani çantanın arka kısmında içte fermuarlı bir göz olur ya oraya koyar!
bozuk paralar sık lazım olan şeyler, haliyle kolay ulaşabileceğimiz yerlere koyarız, çantanın içine neden saklayayım ki. sonra içinde ara ki bulasın. hem kim bilir defalarca çantalarımın illa ki önündeki küçük ve kolay ulaşılan gözünden bozuk para çıkarır ve ya koyarken görmüş olmasına rağmen unutur!!
özellikle de konuşurum bozuk paralar şurada diye. içteki o fermuarlı göze makyaj malzememi ve ya hijyenik pedimi koyuyorum diye. hatta iyi ediyorsun tabi demişliği de var. ama nafile!
özellikle gibi ama değil tabi unuttuğundan, illa o gözü bulur, çanta çok doluyken bile ulaşıp oraya koymayı başarır!
sonra da çok doğru yaptım değil mi der gibi, onay bekler gibi söyler bunu!
bak nazlı öğrendim titizliğini, parayı arka iç göze koydum!!
bak nazlı, öğrendim unutmadım, birçok yeri dolaşmış, tekerlekleri tozlu bavulu nasıl da koydum yatağının üstüne!!
değil mi???
hala öğrenemedi inanır mısınız? kirli şeyler yatağın üstüne koyulabilir hatta koyulmalıdır ama temizler koyulmamalıdır diye düşündüğümü sanıyor!!
ama nazlı sen de! daha geçende demedin mi temiz çamaşırları toplamıştım, koydurtmadın yatağına!!
ama anne hemen önce de pis, tozlu bavulu koymuştun! ve ben de başka yatak örtüsü almaya gitmiştim yüklükten!!
eee? işte koydurtmadın ki!
e kirlenmişti ya işte bavuldan, hala değişmemiştim! pis bavulun değdiği yere koyacaktın çamaşırı!!
haa! senin bu takıntıların da yani...
sen öğrettin!
Allah Allah ben niye öğreteyim?
yıllarca kafamızın etini yedin, ilk-orta-lise hayatımız boyunca sen çok titizdin ya! öğrendik, alıştık işte!
yani ben senin kadar titiz değildim! biraz titizdim ama takıntılı değildim!
öyle mi? elimi yıkadığıma bile bazen inanmaz bir daha yıkatırdın, tüm savunmalarıma rağmen!
yok canııım sende!
o zaman ne kadar içerledim biliyor musunuz!? annem benden tiksiniyor diye düşünürdüm. arada bir olurdu böyle. tüm gün ayağımızda kalan çoraplardan tiksinir, hem iç çamaşırımızı hem çoraplarımıızı değiştirtirdi.
o çoraplara dokunamadığını hatırlıyorum, parmağının ucuyla almıştı... şimdi benim hergün iç çamaşırı ve giyiyorsam çorap değiştirmeme şaşıyor, gereksiz buluyor, beni aşırı titizlikle, takıntılı olmakla suçluyor. e sen öğrettin böyle böyle yapardın diyorum. o zaman kirliydik de şimdi daha mı temiziz?
kendi öğretiyor, kendine titizleniyor, bana gelince de bunları unutuyor. ne garip.
o kadar sık oluyor ki bunlar ben de şaşırıyorum, dejavu mu acaba diye!!!
kabus dejavusu!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder