24.10.2012

muhteşem yüzyıl gerginliği - annem yoksa hürrem'in reenkarnasyonu mu?? - hoca bana taktı taktı

bugün muhteşem yüzyıl günü. biz çok seviyoz! fakat bazen ben sıkılıyorum. aynı odada fazla olmaktan, oturup kalmaktan. offf çok uzun sürüyor yaaa!!!

işte şu satırları yazdığım anlada annem salonda izliyor ben kaçtım. yaklaşık yarım saat önce.

wc ye (ay çok kibarııım wc derim ben hep!!) falan giitim sandı ama dakikalar uzadıkça meraklanmıştır, reklam da değildi, birden kalktım bastım gittim.

bir süre önce salondan çıkıp merakla odama geldi. hafif kaşları çatık;
-'ne yapıyorsun sen?' (odaya girip etrafı bir kolaçan edip, ekrana bir bakıyor. ona göre dolaşmak bana göre kontrol. ne bekliyorsa'~')
+"??"

(boş bir bakış attım. anne bilgisayar başındayım işte, ne yapıyor olabilirim ki? mantı açıyorum!! vb demek istercesine)

-'dizi bitmedi! izlemeyecek misin?'

(hep bir mecburiyetim, görevim, ödevim, yeminim varmış gibi böyle sorar, aniden dizinin sonunu getirmekten vazgeçersem. herşeyin bir nedeni var ya. )
+"hayır"
-'e nazlı niye çıkarken söylemiyorsun?? bak kaçırdım şimdi'
+"hıı bir kaç edalı bakış kaçırmışsındır anne!"

annem salondan ya da her neyse beraber bir süredir bulunduğumuz herhangi bir odadan çıkarken açıklama bekliyor. bazen umudu kesip benden direkt soruyor

-'nereye??'
+"afrika'ya! nil nehrini yüzerek geçecem!" gibi o an aklıma gelen absürd bir şeyi deyiveriyorum.
-'!! '_*'
ya napiim? akşamın bi saati sanki gidecek bir yerim varmış, bohçamı alıp kaçacak biri varmış da fırsat kolluyormuşum gibi nereye gidebilirim ki??? izlemek-izlememek benim seçimim diil mi??

+"akşam akşam nereye gideceğim ki anne!!" diyorum.

hani sanki hakkımda hiçbirşey bilmiyor gibi davranıyor da. sürekli evin içinde nereye gittiğimi merak ediyor. akşamın bir vakti börek açacak ya da balkon yıkıyacak kadar da işgüzar değilim ki. gideceğim de nereye?

el cevap;
-'ne bileyim ben???!!!'
+"ne mi bileceksin??"

atışma konusu çıktı.. annem akşamın bir saati, arabam hatta sıklıkla görüştüğüm yakııın bir arkadaşım bırak sevgiliyi yokken bir yere esiverip gitmemi bekliyor herhalde. bir sürpriz nazlı evden kaçıp hooop kocaya varıyor!! yarın yaldırım nikahı!! of!

hayır bir de üşenirim ki valla kaçamam da ^^

haha! hele teyzem de bizdeyse senkronize şekilde kafaları bana dönüyor!! nazlı nereye gidiyor?? dan dan dan dan!! azzzz sonra!!! nazlııı tuvalette ne yaptııı!!! azz sonnra!! tövbe tövbeee.

_________

bazen de kalkmaya üşeniyor (soya çekim üşengeçiz), içerden sesleniyor (neredesin? izlemeyecek misin? ama kaçırırsın! bak sonra karışmam. ne biliiim sanki izlemeye mecburum, yarım bırakmak hönkara hakaretmiş de, hürrem vurdururmuş gibi kellemi....der gibi bir tonda. gitmişim dönmemişim işte. demekki izlemiycem. ama annem illa ispat ister.)

-'nazlııı!!! izlemeyecek misiiiiiinnn????'
+"hayıır"

bir süre sonra ses iyice yükselir, izlemeyeceksem duyayım. bazen.
gidip senini kıstırmam gerekir, bütün ev inliyor.

-'kaçırmazsın işte'
-"kaçarsa kaçsın! suç mu yaa?? sanki çok şey kaçacak da bir dahaki sefere hiiç bir şey anlamayacağım?"
-'sana da iyilik yaramıyor!'

sıkılmışım zaten, çıkmışım odadan niye duymak isteyeyim?

ama belirtmedim annemi soru işaretleriyle başbaşa bıraktım. acaba kızım nereye gitti, neden dönmedi, acaba başına bir şey mi geldi??

kazara düştüm diyelim ayağım takıldı, kendi kendime halledemez miyim 1, diyelim halledemedim seslenmezmiyim zaten 2..
_________________
işte bazen de seslenerek o salonda olmadığım vakit bilgi verir, ya da başka ilgimi çekebilecek bir şey bulup çağırır. biraz önce yaptığı gibi. dizi bitmiş, başka bi kanalda başka bir şey bulmuş. çağırıyor. soruyor izlemeyecekmiymişim. baktı yok bir süre sonra bilmem ney yemeyecekmiymişim. e çıkarmış, yemeyeceksem niye çıkarmış. sonradan fikir değiştirilmesinden de hiç hoşlanmaz.. bir süre daha geçiyor bilmem ney içermiymişim.. seninle zaman geçirmek bir paylaşımda bulunmak aranızı ılıtmak istiyo diyeceksiniz.

 ev kızıyım işte her an beraberiz, yapışık ikiz olcaz neredeyse, yani beraber az zaman geçirme söz konusu değil. hele her zaman izlediğim bir dizi ya da programı izlemek istememem canını sıkıyor.
niye??
yani ciddi bir sorun olmuş sanıyor. hani sadece bana değil programla ilgili beni iten bir olay!! sadece canımın istememesi yetersiz geliyor ona.. dudak bükerek gidiyor.
sanki görevim bu medya yazarıyım sanırsın. ben izlemesem ne olacak? paylaşım dediği ya da sandığı da bir bakıma ona göre kendi fikrini savunmak, kendi zevklerini bana aşılama çabası. 32 yaşındayken bile!! kendininkilere benzemeyen çoğu yönümü benzetmeye çabalıyor kendine göre fikrini savunma. bazı programları ikimiz de seviyoruz ama...
kendi gibi olayım istiyor bence nasıl ablam ona benziyor yönleri fazla, benim de öyle olsun.
işte bunu belirtince kendi fikirlerini savunuyormuş oluyor.. ama o kadar iddiacı ki, savunduğu şey neyse cümlenin sonunda "evet haklısın anne ben de" bekliyor. gelmeyince uzatıyor. hayır illa tartışma gibi olması gerekmiyor, bitmek bilmeyen bir monoloğu diyaloğa çevirme çabası sadece. diyaloğa dönünce ama uyamıyoruz. conan o'brien in programı komik gelmiyor iddiacılığı mesela. bi keresende anlattım üşenmedim nesi komik gelebiliyormuş diye. ikna olmuyor ve olasılıklı konuşmam 'ama sana da komik gelmeyen yanları var yani' ye varıyor. çıkarım bana da komik gelmiyo aslında!!!

 bu kısır döngü ve dejavu etkisi sürüp gidiyor. zevkler ve renkler tartışılmaz anne, desem de tartışmadığını fikir beyanında bulunduğunu iddia ediyor.
 böyle bir durumda mesela ablam ses çıkarmaz, annem komik değil dese ama ona komik geliyor olsa bile bir şey demez, komik geliyorsa güler gelmiyorsa gülmez mesela. cevap vermez, tepki vermez. belki tartışma açmamak için bir yöntem olarak geliştirdi. ya da annemin konuşmasını tamamladığındaki bakışı ve onaylayan cevap bekleyişini anlamıyor umursamıyor. ben sorunca amaan ne bileyim işte ne fark eder diyor. iyi onun tepkisizliğine aldırmıyor da ben ses çıkarmazsam, bir fırsat bulup o konu yeniden gündeme geliyor bu kez soru işaretli olarak. şu öğretmenlerin ister istemez dikkatlerini çektiği tiptenim herhalde, ne çok ineğim ne çok tembel ya da yaramaz. hoca bana taktı taktı!! insanlar biraz sessiz ya da muğlak bulduklarını kendilerine benzetebileceğini mi sanıyo acaba??
_________

bi keresinde de feci bir migren ağrısı çekiyorum, bir şeyler yedim, ağrı kesici yuttum, özellikle de belirttim ki saatlerce salona dönmezsem kaçtığım, kaçırıldığım, başıma birşey geldiği falan gibi düşüncelere kapılmasın. migren durumunda ilacın tesir etmesi için zaman ve karanlık, sessiz bir oda gerekiyor. sesini de az tutmasını dayanamadığımı belirterek rica ettim. odama çekildim. göz bandımı, kulak tıkacımı taktım, hafif bir müzik açtım kulaklığa... iyi şeyler düşünmeye çalışarak yatakta tortop oldum. sıcak da iyi geliyor ağrıya.
ohh uyumuşum daha uyuyacaktım ki maalesef olmadı...

ne güzel işte uyumuşum ne var merak edip uyandıracak soracak.

hani eve gelene sen mi geldin der gibi uyuyana da uyudun mu deniyor.

-'nazlıı, uyudun mu??' (yüksek sesle müzik dinlediğimi sanmış)
+"hııı" (yüksek ses müziğe katlanacak halim var mı? bilemiyormuş.)
-'hiç mi izlemeyeceksin??'
+"ağrı geçsin diye yattım işte dizi mizi umrumda mı anne! dalmıştım ne güzel"
-'geçtiyse kalk izle' (görevimi yerine getirmeliyim ya)
+"geçseydi ve uyansaydım gelmez miydim"
-'izlemeyecen mi?' (garantili sorgulamanın ikinci sorusunda yazım kurallarına dikkat etmiyoz)
+"anne mecbur muyum yaa!!"

ben bir an önce bir kez daha dalmak istiyorum oysa ki...
bakıyor ki ağrıdan tersleşiyorum ve oynatmak üzereyim, ıhlamur yapayım mı, çay yapayım mı? kahve iyi gelir mi? nane limon yapayım mı? sıralıyor.

+"sessizlik,karanlık ve uyku tek istediğim"

tabi öyle kolay kurtulamam. bir şeyler içmeden sıcak sıcak. ışık rahatsız ediyor çok migrende ama illa çağırılıyorum içecek hazırlanmış, alıp odama seğirtiyorum acil. aa odanda mı içecen?? migreni olmayan migreni olanı hiiiiiiç anlamıyor. oldu olacak suratıma paparazzi flaşları patlatılsın ve o sırada gece klübüne götürüleyim, kolonların dibine oturayım!!!

ne kadar çok ağrıyor desem de inandırıcı olamıyorum demek, duygularımı çok ifade eden, yaygaracı biri değilim. her şeyi çok büyüten, abartarak anlatan kimselere de fazla inanılmıyor işin garibi. sıklıkla yalan söyleyenlere de . ikisi de değilim ama neden etkisiz elemanım.

illa mahvolmuş gibi ne bileyim tiyatro çevirerek söylemeliyim ki ikna olsun. yoksa o kadar ciddiye alınacak bir şey değil, bir kısmı naz olan bir dikkat çekme sorunu sanabiliyor. ya da aman işte baş ağrısı ne var odalara kapanacak gibi geliyor... oysa beynimin içinde bir matkap var adeta! hem görüşümü, duyuşumu, anlayışımı, düşüncelerimi etkileyen ve engelleyen... ama kendimi kapapıkoyverirsem de güçsüz, dayanıksız bir zavallı ima ve ilan ediliyorum... tabi böyle deyince inkar ediyo, belki davranışlarının dozunun karşıdakine nasıl göründüğünün ne hissettirdiğinin farkında değil.
ah işte ablam hiç böyle değil. ağlamak isterse ağlar, büyütülürse büyütülür. ahmak yerine konmak da zavallı güçsüz şey, ben olmasam bu ne yapacak bakışı yemek de hiç umurunda olmaz. alınmıyor bunlara.
çok farkına varmıyor aslında ondan. ben söyleyince de "eeee" diyor. alınmamış, dokunmamış. o anda ihtiyacı olan deşarjı sağlamış ve hem de ilgi görmüş... gerisi umurunda değil. unutuverir. zaten başı da ağrımaz.

annemle ablamın ortak yönleri daha fazladır ama annemi memnun etse de benimle uğraşıp kendine benzetmeye çalışmak daha iyi gelri... ablamın çook uğraşılacak bir zıtlığı da yok, daha sert bir mizacı da.

buna örnek yemek yapma olayı var da sonra yazarım :

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder