cumartesi çıkması diye bir şey yok bizde. cumartesi akşamlarını bırak gündüz bile şöyle bir gezecek fiziksel ve ruhsal enerjiye sahip arkadaşım kalmadı. bir hafta sonları varmış. giden gitti zaten, evlenen de ya da sevgilisi olan da o haftada 1 -2 günlük boşluğu doldurmaya e eşini sevgilisini tercih ediyor çoğunlukla... hep de peşlerine takılamam ya... hani o da çok eğleniyorum da sanki.. eğlenmeye şartlanmış gidiyorlar bilmem noluyor?
şöyle bir durum var sevgilin olmayınca sosyal olamıyorsun, hep eşli arkadaşlarının yanında 3. tekil şahıs vaziyetinde olamazsın ya da heryere yalnız gidemezsin, ya da hep kızlarla gidemezsin (sonunda konu dönüp dolaşıp evliliğe geliyo yaa, sonra herkesin ayrı bir derdi, otur bunu dinle..offf).
ama işin kötüsü sosyal ol/a/mayınca da sevgilin olmuyor yahu!!! iki ucu şeyli değnek!!!
okul da yok iş de yok mecburen de olsa göreceğin insan evladı gittikçe azalıyor, ev hanımlarının konuşacak şeyi azalıyor, hiç seni ırgalamayan konulara sapmaya bayılıyorlar. mesela hadi ben dizi konusu açayım. tabi ben de akıl yok kadına ne diye bing bang theory den bahseden ki.. o tutup sultan'dan bahsedip dertlenmek istiyor. hani oradan yola çıkıp sosyokültürel bir inceleme-irdeleme yapsa, ne bileyim psikolojik değerlendirme yapsa.. dizinin oyuncularının magazinel haberlerini verse. konu ülkemizdeki kadınların haline, evlilik kurumuna nasıl bakıldığına vs varsa gene ona bile razıyım. hahha çok beklen!!
nerdee. oturup bana çok ilginçmiş gibi dizinin olaylarını üstünkörü özet geçiyor :(( oynatçam.. bu ağlak dizileri ne severler, "yetmedi mi anam hayatta ağladığınız, üzüldüğünüz, ezildiğiniz" diyorum "bir de aynısını dizide izleyip duruyosunuz?? nesi ilginç ki?". bomboş bakışlarla ya da sitemkar bakışlarla, hatta kinci bakışlarla karşılaşıyorum.. bana bir şeyden anlamadığımı iddia eden bile oldu!!!
işte sonuç şudur ki cumartesi dışarı çıkmıyorum!!! eve tıkılıp tv izlemek, twitter, okumak vs bile daha eğlenceli... hı? seni seniii pazar çıkıyon seeen?? yok yaa pazar temizlik günü ne çıkması!!!
hafta içi lütfedip zaman ayırırlarsa gündüzleri tabi arkidişlerlen buluşuyoruz. bazen.
ha o bazenler lan benim daha çok sıkılmamla son buluyor ama!! hani dertleşceydük, eğlenceydük, sosyalleşeydük??
de noldu??
*evli olanlar evliliğinden (bir övüyor bir yeriyor. lan bi karar veremediniz!!),
*bebekliler sürekli bebeklerinden (ne senin sıkıldığın önemli ne bir şey onlar en iyi bebeği yaptı!!),
*çocuklular çocuklarının okul problemlerinden (borçlar, harçlar, iş dedikoduları var bir de),
*tabi çocuk sahibi olmak değiştiriyordur insanın tüm hayatını, büyük sorumluluk. ama sırf onların etrafındaki hayatlarına her arkadaşları uymak zorunda değil ki
*yeni iş sahibi olanlar iş yerlerinden (patronu çekiştirir, beğendikleri-beğenmedikleri iş arkadaşlarını eleştirirler. tanımadığım insanlar hakkında konuşulur. ben olasılıklar..),
*işinden usanmışlar şikayet eder, her sorun haliyle gözlerinde büyür,
*ha iş yerlerindeki olayların beni ilgilendirmediğini düşünenler de yeni sevgililerini överken, ayrılanlar ayrılık acısını bir tek kendi başlarına gelmiş gibi ve kaçıncı kez sana anlattıklarını hatırlamadan ilk defa anlatırcasına anlatır. tabi eşinden bahsedeni de var anne babasından da.
*sonra okul yıllarını yad etmek sırada.
*ondan sonra da bekarlar lan biz ne zaman evlenceğz? konusuna girer, kimi aman boşverin der, kimisi bi bakın bakalım.
*var mı biri, biz ne zaman evlencezz? muhabbetiyle kahveler-sigaralar tükenmiş, çene yorulmuştur. evde yemek bekleyeni, annesi babası merak edeni, yolu uzun olanı, yorgun olanı pes eder.
*hadi dağılın. bir dahaki sefere aynı şeylerle buluşuruz gene...
*eskisi kadar çok gülecek şey bulamıyoruz, ne beraber ne ayrı ayrı.
*evlenenler taksit ödemekten, çalışıp yorulmaktan vs, bekarlar para yetiştirememekten vs beli bükülmüş...
*dizi bile zor konuşuyoruz. konuşacak bir şey kalmayınca hani biraz da insana şey geliyor dizi konuşmak. nasıl desem basit mi avam mı...
*nadiren sinema müzik konuşuyoruz. hani bu konular da dizi muamelesi görür oldu gözlerinde.
sevdiğini bildiğim bir arkadaşıma Sıla'nın yeni albümünden bahsettim.
tamam hayat zor da, bu zevk almaya çalışmamızı engellememeli. aman işten güçtenmiş fırsat olmuyormuş ki müzik dinlemeye.. bir de sitemkar.
ya da ben alıngan. hani ben çalışmıyorum, okul kalmadı, evlilik, çoluk çocuk gibi durumlarım da yok boşluktan işte müzikmiş, filmmiş, diziymiş, kitapmış ilgilenebiliyorum..imaları...
hani aslında bunlar gereksiz de ben boşluktan ilgilenebiliyorum. hah ben de yani, ne kadar da boşum!! taksitlerden, eşle edilen kavga ve çocuğun yeme içme s.çma düzeninden, perde almaktan bahsetmek daha elzem.
*bazıları da hemen pes etmeye başlamış, eski alışkanlıklarını, bağlarını, ilgilerini boşlamış. utanmasalar emekli moduna girecekler.. (her aktivite çocuklu neyse ki de enerjileri mecburen açılıyor)
hatta tesadüf birini çağırmışlar yıllardır görüşmeyiz. kız üniversite zamanı ağır rockçıydı. simsiyah giyinir, Nirvana tişörtü giyer, gümüş yüzükler takar, kulağında belki 1o delikte ayrı küpe olurdu. hanım efendi bizim gibi iyi öğrencilerle sırf ders notu almak için ilgilenir, her dönem yeni uzun saçlı 'rockçı' sevgilileriyle zaman geçirirdi. görünce inanamadım. bu o muydu??
ne yüzük, ne küpe, ne çılgın saçlar, kıyafetler. e tabi iş yerinde bunlara müsade etmezler. ama iş dışında istediğini yapabilir. klasik bir iş yeri çalışanı olmuş çıkmış. yüzüne de vurmadım, "çok değişmişsin" demekle yetindim.
gene ilk vazgeçilen hobiler ve ilgi alanları olmuş.
sonra da eğlence, yaşam enerjisi ve gençlik beklerler.
ya bunlar çocuklarıyla kuşak çatışması da yaşarlar bu gidişle!!
____________________________
kırk yılda bir organizatör ruhlu biri akşam çok geçe kalmamak şartıyla bir aksiyon yaratır diyelim. onda da eğlenmeye o kadar odaklanmış, şartlanmış oluyorlar ki, haftalık stresi kesin atacam havasında, kapı gıcırtısına gülecek ya da göbek atacak kadar bana siniri bozuk görünen bir abartılı hareketler silsilesi... ha duygusal hava da çalıyosa müzik o zaman da otomatik bi duygulanıverip, sağa sola salınıyorlar.
ben de herhalde noluyo bunlara gözlemi yapmaktan eğlenemiyorum...
(müzik çok yüksek gelir, yemekler vasattır, bir de herkes çok eğlenecem, herkesler görecek, çatlayacak der gibi bir kendini, eğlenebildiğini de kanıtlama çabasında gibi kurulu bir biçimde eğlenince- ya da duygulanınca sıkılıyorum abicim! ne bu sürekli kendini kanıtlama çabası fbi mi izliyor da not veriyor anam???!!! bak yeterince eğlenemiyor görünürlerse ya dışlanacaklar ya da yargılanacaklar!! )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder