ben telefonla konuşurken annem benle ya da konuştuğum kişiyle sohbet etmek ister nedense. ya ondan gizli evin dışında konuşuyorum, ya da başka odalara, balkona kaçıyorum. tabi gene de beni bulamaz değil evin içindeysek. öylesine bir sohbet de olsa önemli bir görüşme de olsa illa fonda annem, bir de duymazdan geliyorsam sinir olur dikkatimi çekmek için uğraşır. 'hı bişey mi dedin anne?' demeye hiç gelmez, işte sohbete katılma fırsatı! tamamen konsantre olmuş gibi o anda onu duymamış numarası yapmak zorunda kalıyorum genelde.
diyelim ki bir arkadaşla konuşuyorum;
"kimle konuşuyorsun? haa şunu da anlatsana hani o gün şöyle olmuştu..." olayı hatırlatmak için konuşmaya devam ediyor ve kendini dinlememi istiyor!
"ya beni dinlesene kızım!"
'anne arkadaşımla konuşuyorum'
kızıp gidiyor. konuşmaya o kadar hasret kalmış ki sanırsın, bırak da çocuklar saçma saçma konuşsun işte. tabi telefondaki geriden gelen sesi, bir anda benim sesimin kesilmesini ya da konuyla ilgisiz bir şey söylememi anlamıyor ben 'annem bir şey diyor da canım' demeden...
"bazen de hoparlörü aç da konuşayım bende" tanısa da arkadaşımı tanımasa da.
her telefon konuşmam konferans görüşmesine dönüşecek illa ki.
kabahatli de benim yani. 'ya annem kızlar arasında bir konuşma ya da işte hal hatır sorma! sen müdahil olmasan olmaz mı?'
"ben yabancı mıyım??"
onlarla konuştuğum herşeyi annemle konuşmalıymışım.
ama aynı paylaşımlar yok ki mesela bazen bir şey anlatıyorum hiç anlamıyor, "bu mu yani bu kadar güldüğünüz??" diye yapıştırıyor. e niye anlatayım o zaman?? di mi ama!
ya da diyelim ki ciddi bir görüşmem var, gene tepemde onu da de bunu da de şunu da de! bunları duymaktan adam ne diyor anlamıyorum, izin isteyip anne karışma desem yani işaretle, güceniyor, iyiliğim içinmiş, ya unutursammış!. sanki kendimi anlatamayacam salağım,! hatırlatacağına sürekli konuştuğu beyninin düşünmesine izin vermediği için kendisi unutturmuş oluyor esasen.
unutmamam gereken birşeyi onlarca defa söyler mesela, beni isyan ettirene kadar.
birisine birşey mi söylemem gerek, bi yerden dönerken bir şey mi almam gerek vs neyse işte o kadar çok tekrarlıyor ki gün içinde beynin abandone oluveriyor, bilgisayar ekranım gibi donakalıyor.
böyle yapmasan deyince, napsınmış bu onun unutmama tekniğiymiş, sürekli tekrarlayarak. ama beni rahatsız ediyor, hatta bazen aptal muamelesi yaptığını düşünüp sinirleniyorum. illa bana 'ben aptal mıyım? on kere söylemezsen anlayamam mı?' dedirtecek. gücenir o zaman da ben sana hiç öyle der miyim diye...
ama yaptığın o anne! hiç de bile.
neden sabrımı zorluyor, arayıp bulup damarıma basmaya çalışıyor anlamıyorum. bunları arayıp düşünüp yapmasına gerek yok, doğal hali öyle, huy. çünkü istediğin kadar uyar, sadece o gün hatırlar o uyarıyı bi dahaki duruma gene aynı!
şöyle hitap eder bir de; bir şey hatırlatırken işte neyse artık o şey; hani sanki ilk defa duyduğum şaşkınlık verecek bir şey, oysa ki o şeyi ya ben düşünmüş 'şunu da yapayım' falan demişimdir ya da onun benden yapmamı istediği bir şeydir;
"nazlııı! sakın unutma ha ... yapacaktın ha!!"
'anne hatırlıyorum balık değilim ben!' daha bir saat falan geçmiştir çünkü. hani akşamdan düşünmüşsündür yarın yapacağın şeyi ama sabahtan da değildir ya. gidip yapıncaya kadar saat başı bildirim alırsın. yani bazen önemli birşeydir ama bazen de eften püften, çook gerekli bir şey değildir. ama onun için fark etmez bir kere hatırlatma görevini üstlendi ya, tamam.
diyelim akşamdan öyle laf arasında 'pedim de bitmiş alayım yarın bulunsun' dedim, işte yeni görev. sabah beni görüp günaydın dedikten sonra başlar hatırlatmalar. öyle üstün körü hıı demen yetmez dinlemediğini sanıp akşam dediklerini tekrarlar. sanki kalp ilacımı unuttum! ay ilaç deyince bir de ilaç hatırlatmaları var...
o kadar çok sorar, sorgular ki seni de şaşırtır. hep tartışma hayatım bu yüzden. o bazı şeyleri bana iyilik olarak (kötü niyeti yok ama) yaptığını düşünüyor bense beni aptal yerine koyduğunu. keşke aptal olsaymışım daha kolay olurmuş benim için, bir aptalla uğraştığı için o sinir olurdu ama olsun...
o onlarca söyleyip güya bana hatırlattığı şeyi yaptığımda da, sağlamasını yapmadan rahatlayamaz. napacaksam yaptım gittim döndüm diyelim, bir süre sonra bilmem ne aldın değil mi? bilmem nereye gittin değil mi? bilmem neyi ödedin değil mi? bilmem neyi kime dedin değil mi?
ama napsınmış yapması gereken şeyi hemen yapmak gibi bir durumu varmış, aklına gelir gelmez. bugünün işini yarına bırakmak doğru değilmiş kızı!
ama bazen o an yapamazsın, çeşitli engeller olur, o zaman da uykuları kaçar... tabi bu peçete almaktan falan daha önemli durumlarda.. gece uyanıp evin içinde dolanıp sigara içer, 'öf bu ne gürültü! uyandırdın beni!' dememi gerektirmeyecek ama gene de uyandırabilecek gürültüler çıkarır, bilerek mi bilmeyerek mi? sandalyeye çarpmak gibi. görünürde kaza ama sesi uyandırıcı...
arada bir kalkarım, ama kulağımı tıkayıp devam ederim uyumaya. kalkmışsam çok memnun olur o şeyi bir daha bir daha konuşmak için bir fırsat doğmuştur. annemin tek rahatlama yöntemi, genelde olumsuz durumları aylarca tekrar tekrar konuşmak. asla unutturmaz. hiç ummadığın bir yerde hatırlatıp beynine indirdiği bile olur.
niye geniş zamanda yazıyorum mu? çok sık yapıyor bunları da ondan. di'li geçmiş zamanda yazsam artık yapmıyor sanırsınız.. anca azaltmış olabilir..
ertesi gün sınavım varsa o benden daha çok uyuyamaz, benim uyumuş ve rahat olmaya ihtiyacım varken annem beni daha da çok gerer, 'kraldan çok kralcı' olduğu içinmiş, benden daha çok strese giriyor... zaten bu gibi davranışlarıyla senin de rahat olman ve strese girmemen neredeyse imkansız..
"e anne hiç uyumadan girsem sınava halim ne olur?"
'biliyorum da elimde değil!'
---------
telefon meselesine bir örnek;
bir keresinde bir rezervasyon yaptırıyorum; hani insan söyleyeceklerini aklında tutup arar, ama arada sürekli konuşan biri varsa kafan karışmaz mı? aptal bir otel rezervasyonunu bana zehir etti.
konuşuyor sürekli dibime otumuş, adam da duymuyor tabi o da otelini anlatıyo. biri sağdan biri soldan.
bir de iki de bir annem 'beni dinle, dedin mi şöyle' gibisinden uyarıyor.
yahu bitişiğindeyim işte dedim mi demedim mi duymadın mı!
sürekli birşeyi demeyi unuttuğumu farz ediyor.
sanki öyle birşeyi söylemeyi unutacağım ki bambaşka bir zamanda ve yerde oda ayıracaklar, gideceğiz ve sokaklarda kalacağız gece yarıları, mahvolacağız (kabus fantezisi).
aaa abandone oldum be! bırakıverdim telefonu annemin eline 'al sen konuş salak kızın unutur bişeyi sen yap '
sonradan ama napsınmış, bir keresinde bir şey unutmuşuz (iki ayrı yatak olsun demeyi), çift kişilik yatak vermişler (yıl 1994, görüşmeyi yapan da kendiydi, boş odaları da vardı verdilerdi!). ya klimasız bir odaysa, ya wc si ortaksaymış?? yahu internetten baktık ya, hem 3 veya 4 yıldızlı otel. yok olsun işimizi sağlama almalıymışız, tek tek sormalıymışız.... hem de üç dört otele... ödev hazırlar gibi notlar alacağızmış...
neden anneme göre ben salağım? sizce de salak mıyım? gerçekten bi okuyun yazdıklarımı, salak biri bunları yazabilir mi??
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder