Ben külodumu 4 günde bi değiştiriyorum.
iyi.
Bu bir soru cümlesi aslında annemcede. Soru şeklinde olmadığı zaman sorguluyor olmuyor diye düşünüyor.
Susup kulak kabartıyor ya da yüzüne gözünü dikip bakıyor bu durumlarda.
Bir de ben kullanmadan önce banyo kesemi bir yıkıyorum elde demesi var.
Cevap bekliyor. Ya bizi küçükken öyle eğitti. Hatta sinir harbiyle, eze eze, azarlayarak. O zamanlar uzun yıllar titizlik hastasıydı kendi de.
Tüm hafta sonunu harıl harıl ve çok sinirli bir halde temizlik yaparak geçirirdi. Her hafta sonu! Ola ki düzen bozuldu da bişey çıktı; çok daha sinirli ve sabırsız olurdu. Her neredeysek huzursuz, tadını elbette çıkarmaz kaçırır, bir ana önce eve dönüp işine bakmak isterdi, tabi bizim eğlenmemize de gıcık olur elinden geldiğince de engellemeye çalışırdı. Kimseye belli etmeyerek ama, bizi kenara çekip, çimdikleyerek hadi gidelimler, yeter yeter hadiler, bunu yapma bunu yapma demeler....
Okuldan döndük mü tiksinirdi, el yıkatır, inanmaz bi daha yıkatır, üstümüzden çantamızdan iğrenir, hemen değiştirtirdi. öyle kıyafetleri, çantayı istediğimiz yere koyamazdık, sadece kapının arkasına. Tabi kişisel temizlik hakkında da nutuklar, yaptırımlar, kontroller, baskılar. Alıştık, öğrendik, huyumuz oldu.
Yıllar geçti tüm saplatılarını unuttu, hatta yadsıyarak yaşıyor.
Hani kirli pantolon konusu, yatağımın üstüne kirli şeyler koyma konuları.
Gayet rahat, benim titizliğim umrunda değil.
Yani mutfak, ev ve çamaşır tamam. Bana has titizliklere aldırmıyor.
Ne hoş değil mi?
Sorguluyor musun falan desen, kıvırmak için sohbet açıyorum der. Sanki yeni tanışıyoruz da bilmiyoruz hiç. Artık külotumu hangi zamanlarda değişeceğimi annemden mi öğreneceğim? Bıraksaydın pasaklı büyüseydik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder