apartmana doğalgaz geldi, hani mersin çok soğuk ya. artık bi de bu faturanın peşine düşeceğiz ne mutlu.
bu aralar konumuz bu. kaloriferleri ne kadar yakarız acaba. bi soğusa da öğrensek, olasılık teorileri ve örneklemelerden usandım valla.
aynı şeyler defalarca konuşuluyor biz de içim sıkıldı.
tabi abonelik öncesi falan zımbırtılar, ödemeler bitmek bilmiyor.
neyse doğalgaz dağıtan firmaya mıydı neydi, gittik ödeme yaptık. epey oluyor.
bi süre önce de bir belge geldi. bu ödediğimizin makbuzu.
tabi bunu anlamam için bakmam, okumam gerekir. fatura-belge nostradamusu değilim sonuçta.
apartman görevlisi anneme 'size bir fatura geldi' şeklinde verince zarfı.
annem sinirden sinir, tansiyondan tansiyon beğendi.
nasıl bağırarak sinirleniyor, küfür üstüne küfür.
yıllar geçtikçe daha sinirli biri oluyor.
1.50lik annemden bu volümde bir ses nasıl çıkıyor, sanırsın Halit Ergenç dublaj yapıyor, bi de gelip tam tepemde.
zaten aynı şeyi 2 kere dumaktan da söylemekten de hiç hazzetmem, ama aynı volümde bir daha söylüyor, bi süre sonra bir daha. hem de aynısını.
ne oldu gene diyorum.
küfürler eşliğinde anlatıyor. fatura gelmiş de ödediğimiz şeyi bi daha istiyorlarmış da...
ayyy diyor ay tansiyonum ay. öldürecekler bunlar beni!
yahu nerede fatura.
koymuş bir yere sinirle unutmuş, onun yerine sinirlenmeyi tercih ediyor.
tansiyonu çıkmış.
arıyorum heryeri bir de ben bakayım diye.
çünkü kendisi peşin hükümlü ve telaşe müdürüdür.
uzun uğraşlardan sonra bulabiliyorum. biz faturalar, ödenmiş faturaların belgelerini bir kutuda topluyoruz.
kaybolmasın diye ben icad ettim.
mecbur kaldım çünkü annem faturalar konusunda pimpirikli.
hani bazen su faturalarının altında nedendir bilinmez şekilde önceki döneminkiler de yazıyor ya. sonra altına ödediyseniz dikkate almayınız diyor.
ama ne fayda, nasıl dikkate almasın. önceki dönemden kalan borçlar diye gördü mü çıldırır zaten. tansiyonunu oynatıncaya kadar sinirlenir.
hayır bir de öyle volümle sinirlenir ki beni de yorar, harab eder, beraberinde beni de götürmek istercesine!!
anne ödedim ben desem de ödemeyi beceremediğimi düşünerek bana çemkirdiği de çok oldu.
bir de inanmaz bana! illa beni bir daha gönderir ödeme noktasına. yok şimdiki ödeme noktalarına güvenmez, buradaki tedaş ve ya meski bürosuna boşuna bir daha yollar.dı.
artık otomatiğe bağladık şükür. ama bu şüpheye düşmesine engel değil ki. ya ödenmemişse diye bir fobisi var.
bu defada banka şubesine göndermeye çalışıyor beni!!
ha bir de tedaşa meskiye yollar, ama benim dediğim cevabı alsam da anneme yetmez. iyice sordun mu??? iyice baktılar mı?? der bir güvensizlik!
sen gidip sor bir de bana inanmıyorsan.
nasıl gidecekmiş, bu yaşta o kadar zaman nasıl bekleyecekmiş, ah nazlı ah, iyi sordun mu???
5-6 ayrı dilde mi sorayım, sordum işte!
ne dedin??
doğru diyememişimdir bendeniz beyin özürlü!!
adam ne dedi??
öyle mi dedi böyle mi dedi....
bilgisayardan baktı.
iyi baktı mı??
fatura ödemeyi unutma fobisi!
bu kez de peşin hükmünden boşuna sinir krizi geçiriyor. ciddiyim tansiyonu fırlamış, hem bağırıyor hem küfrediyor doğalgaz şirketlerine.
(bu arada bu satırları ben yazarken salondan çağırıyor beni yalan dünya başlamış, özettir diyorum, ama özet diye yazmıyormış!!! kaçırıyormuşum. büyük kayıp, artık anlamam mümkün değil!!)
aldım okudum faturayı. üzerinde fatura yazıyor olması yetmiş anneme hasta olmaya.
e bu ödediğimizin faturası işte.
tamam! biliyoruz herhalde!
e niye sinirleniyorsun ki. ödedik bunu.
ödedik ama bir daha istiyorlar, belli ki yanlışlık yapmışlar işte!!! kim bilir kimin hatası!!!
(kesin nazlınındır)
anne burada bi daha ödeyin demiyor ki. ama makbuz yazması gerekirken fatura başlığında.
bir daha ödettirecekler işte!
yahu elimizde makbuz var ya niye bi daha ödeyelim!!!!
var mı, iyi sakladın mı?
off dosyalarda ya!
boşuna sinirleniyorsun, önce bir iyi okuyaydın ya.
tabi bıyığım yok ki inansın. ertesi gün beraber firmaya gidiyoruz, bizim işlemleri yapan bayanı buluyoruz. annem sinirli sinirli soruyor. benim dediğimi diyor işte.
boşuna kendini hasta etmeyi seviyor yok!
tabi o akşam böyle bitmedi, tansiyonundan siniri çıktı, sinirinde tansiyonu, sonra sakinleşene kadar helak oldu.
bütün akşamı da zehir etti. gece bile doğru dürüst uyuyamamış. sabahın köründe kalkıp beni beklemiş, gene sinirlenmiş. ne kadar rahat bir insanmışım mışıl mışıl uyumuşum!!!
yani faturayı bir daha ödeteceklerinden min, kavga çıkarmaya hazır gidiyor, o kadar hazırlamış ki kendini, bayanın sakin konuşması bile onu şüphete düşürüyor. iki kere soruyor....
ama tatmin olmuyor. hayır ödenmiş, bu elinizdeki makbuzu demek yerine ödememiş görünüyorsunuz ve elli kere daha ödeteceğiz size falan deseler daha memnun olacak.
hayal kırıklığıyla ayrıldı firmenın bürosundan.
boşuna kendini de heder etti beni de yordu. asabımı bozdu.
huzurumu kaçırdı.
boşuna bir şüphe ve güvensizlik.
tabi annem göre ben buz dağları gibi rahatım!!!
yani ben de sinirden kalp krizi geçirsem, bayılıp hastanelik olsam falan daha çok memnun olacak....
birinin bu evde soğukkanlı olması lazım yoksa halimiz beter olacak!!
annem bir sinir küpü, üstelik peşin hükümlü, telaşe müdürü ve yanlış anlamalara çok açık. ablamında olduğu yıllarda da ablam bir ayrı saftirik, korkak, pasif, o da ayrı bir telaşlı, mecburen soğukkanlılık bana kaldı. e ben de onlar gibi olsam bizi hastaneler karakollardan zor toplarlardı.
küçüğüm diye de beni dinlemez, hesaba almaz.
boşuna kaç kere kendini paraladı hasta oldu.
bu sinir ve tansiyon ataklarından sonraki günleri de iyi geçmez, ağrılar, yorgunluk, çarpıntı.
ha bir de seninkinin de iyi geçmesini istemez gibi davranır.
hani birine moral vermek için konuyu değiştirirsin, komik ilginç falan bir şey anlatır az şaklabanlık yaparsın ki o negatif hava dağılsın.
işte annem bundan hiç anlamaz, şakadan anlamadığı hoşlanmadığı gibi, ya da ironiden.
seni ruhsuzlukla suçlar. o sinirinden tansiyonu çıkmış hastalanmışken , oturup da nasıl eğlenceli birşeyden bahseder, eğlenceli bir şey yapmak istersin???!!! bu ne duyarsızlık böyle nazlı!!
bunu da epey gördüğümden şaklabanlık, konu değişme, moral verme falan boş çaba hatta kabahatken yapmıyor, akışına bırakıyorum.
yapsam sonunda gene anlamayıp beni rahat ve duyarsızlıkla suçlayacak, sonra ben kendimi savunmak zorunda kalacağım asabım bozulacak. sonra bana ama canım sen de ben bunları anlayacak durumdamıyım da espri yapmaya çalışıyorsun! diyecek falan...
hiç bişey yapmadan bırakmak en iyisi. sadece olayı çözmek ve boşuna sinirlendin demek lazım.
daha yeni çünkü hala evde yas havası gibi bir hava var. ve gülmek, eğlenmek suçsumsu!!
__________
bir de bu ara telefon sapığımız var. sabit telefondan arayıp susuyor. annem paranoyalarda şu anda...
sakın sen açma diyor. e sen de açma o zaman. ne bilecekmiş o zaman kim.
sinirleniyor tansiyonu çıkıyor, haplar falan da hak getire...
polis dinliyor telefonu de aramazlar bir daha diyorum.
konu nerelere geldi yazamamam şimdi.
beni bir sorguladı kime vermişim sabit noyu????
kimde var kim yapar. aklımın almadığı kimseleri suçladı....
benim de her telefonum çaldığında tepeme dikilip soruyor kim???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder