ütüyü ısıtmış getirmiş salona akşam. Yat da diyor ütüleyeyim.
Hı?
Yat yat! ütüleyeceğim!
Sırtımı ütüleyecekmiş?! Niye? Geçen ay sırtım tutulmuştu ondan, 1 ay oldu geçmedi sanıyor! Kendinin bir ağrısı bir rahatsızlığı hazımsızlığı oldu mu minimum 3 hafta bazen 5 hafta çeker!
Ya da sırf kapris yapıp ilgi odağı olmak ve beni bişeylerden hatta keyifli bir diziden, filmden men etmek için bunu kullanır. Sanki her zaman dırdır etmiyor, söylenmiyor, sürekli olumsuz konuşmuyor gibi! Rahatsızlığı şiddetliyse temennisi geberip kurtulmamız! Doktora gidip tedavi olmayacak, beraber mezara gireceğiz! Bu daha yaşamadı demez bende beraber gebereceğim!
Benden de kendinin aynı rahatsızlıkları aynı şekil ve miktarda bekliyor ve istiyor! Aynısını yaa.
Geçende zor bela göz doktoruna gittik. Aman ne kaprisler sanırsın 7 yaşında bir çocuk! Daha oturmuş sıra beklerken bile çok beklemişiz, prenses gibi büyütülmüş o, özel muamele beklermiş,çok beklemişiz gidecekmişiz! Zaten hastane prosedüründen bir haber, sürekli bir telaş, endişe ve sinir içinde.
Eski devlet hastanelerinin yoğunluğunu ve geriliğini bekliyor özel hastaneden. Saatlerce ayakta sıra beklemeler, birbirine çemkiren hastalar, azarlayıp günün sinirini atan hemşire ve doktorlar, kapı önlerinde dikilip sıra almalar...
Sanırsın 30 yıl başka gezegende yaşamış ya da İsviçre'de! Görsen o havalarda, hayatında hiç yurtdışına çıkmadı; tövbeler olsun çıkmasın da beni de sürükler yanında artık ne kaprisler!
Bi ara gemi yolculuğuna özenmişti birinden duymuş! Bana işkence olsun diye herhalde istedi. Bir sürü ihtiyarla aynı gemide, odada annemin sigarasını ve horlamasıyla beraber bitmek bilmeyen taleplerini, kaprislerini karşılamaya çalışıp didişip, tatil diye geldiğimiz yerde hizmetçi mi olacağım; üstellk ağzından olumlu bir cümle çıkmadan günler geçecek! Artık sadece tost yiyip kamarada otururdu!
Başka bir zaman da birine özenmiş, tekerlekli sandalyeyle gezmiş ayağı yorulmamış diye. çok yatmış kafasına! Onun iki yarma oğlu, kocası var sandalyeyi itecek! Kendini sadece ben!!! Sadece müzededir Louvre'da dedim yok ısrarla tüm Avrupa diyor. Tüm Avrupa'yı annemin sandalyesini iterek gezeceğim! Ve kaprislerini olumsuzluklarını sigarasını çekerek! şahane fikir.
Neyse. Göz doktoruna zor bela gittik. Zaten 2 ay kafa ütüledim de zor ikna oldu; hala sıra kapma derdinde hiç haberi yok hastane giriş sisteminden! Kimliğini vermek istemiyor, avuç izini anlamıyor, her bişey gerektiğinde vazgeçtim gidelim diyor başka zaman! Tabi ona kalsa ben her gün yarım gün izin alıp annemi eğleyeyim, hatta iyisi mi o senelerce biz büyürken aşağıladığı, demediğini bırakmadığı boş karılara döneyim! Ev işi, tıkınmak, dedikodudan başka bişey bilmeyen! Nasılsa ablamın parlak bir kariyeri var, ben böyle de harcanabilirim!
Neyse bir de doktora durumunu anlatırken hep aşırı geriden başlar! 1980 lerden, hep tüm sağlık sorunları benden sonra başlamıştır! Kapısına dayanıp beni doğur dediğim o da lütfettiği için! Tabi kadınlarda her doğum vücuttan bişelerin eksilmesine ve hasara yol açıyor. O zaman doğurma. Hayır doğurup burnundan fitil fitil getirmek, herşeyi başına kakmak ve sonsuz suçlamalarla kendini rahatlatmak, her sorunun sebebini dayandıracak bi1inin olması daha iyi!
Bıraksan saatlerce 80leri anlatacak hatta alakasız konulara da geçiyor; darbe, bir arkadaşının düğünü, bimemklmin evi...bir türlü göze gelmeye niyeti yok, bir söz aldı tamam! Zar zor anlatıyor derdini ama ona kalsa daha başka şeyler konuşacak!
Sonunda çok çok az katarakt başlamış çıkıyor; tedavi var ama ilerlerse ameliyat.
Aman küçük çocuğumuz kaprislerde ameliyat olmazmış da bilmem neymik de geberelim de! Bir de tavırları sanırsın tiyatro sahnesinde; sahte bir prensesi oynuyor! Evde küfürler savuran, en kaba konuşmaları, benzetme hareket ve taklitleri yapan kendi değil sanki!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder