zırr telefon sürekli. bir de açamayınca kızıyor ki. anlamıyor öğrencilere telefon yasak deyip önlerinde sürekli telefonda konuşmak bir işe yaramıyor.
ona neymiş?? napsınmış??
mesaj atsın, linedan mayndan yazsın mı dediniz? 10 yıllık katlanan kapaklı telefonu zor kullanıyor nasıl yapsın onu?
bir de uzatıyor konuşmayı bir de uzatıyor. sohbet etmek istiyor.
şimdi öncden teyzem vardı, beraber takılırlardı. ama o torun bakmaya gidip orada kalakalınca tek kaldı ve tüm ilgisi, ihtiyaçları bana yöneldi.
herşeyi benden bekler oldu. bu yüzden çalışmam hoşuna gitmiyor. şöyle hemen elinin altında olsam daha iyi. hani çalışmazken değerimi biliyor muydu bari. hayır.
tabi ki hayır. sürekli eleştiri, sürekli dırdır. bi kusurumu bulmak için adeta yer arar çırpınırdı.
saatte en az bir kere arayıp bişey soruyor. herşeyin yerini, nasıl çalıştığını tamamen silmiş hafızadan. arayıp bulmak diye bişey de yok.
nazlııı?? küçük havlular nerede?
nazlııı tuvalet kağıdı nerede?
nazlııı tencere nerede?
nazlııı büyük tava nerede?
nazlııı çay bardağı altlıkları nerede?
......
bir de sanki ben bilgisayarım anneme tam koordinatını vereceğim!! hani hiç işim gücüm yok havluların, tabak çanağın yerlerini detaylı ezberimde tutacağım. iki üç kapak açsa bulacak, onun yerine beni arıyor. bilmiyorum dolabın birindedir dememe de gıcık!!
kendi de bazanın içinde dememiş herhalde!! tam olarak neredeymiş???
hai benden daha güçlüydü hafızası? niye hatırlamıyor.
teyzem dönmez artık, gelini iyiniyetli, fedakar bir kaynana buldu bırakmaz, çocuğuna baktırır rahat eder.
bu durumda işte herşey bana kaldı. sadece kızı değil kız kardeşi ve emekli kocasıyım. öyle davranıyor da.
ben eve dönünce de tüm gün beklemiş, sıkılmış, tonla plan yapmış, çok şey bekleyen birini buluyorum karşımda. kaprisli bir çocuk gibi.
İşe gitmeni istemeyen sürekli bişeyler isteyip mızıldanan.
saatlerce plan yapıp bekleyince hemen olsun ister. bu kız yorgun mu, elini yüzünü yıkamak bi tuvalete gitmek ister mi? yoo niye istesin nazlı br robot!! robot hizmetçi köle!
bir de annemi memnun etmek zorundayım. ama bu o kadar zor hatta imkansız ki. ağzımla kuş tutsam beğenmez tesr tutmuşsun kuşu der. öyle birisi. mükemmelliyetçiymiş çok!
sadece ondan değil maalesef.
negatif.
mantıklı olduğunu iddia ediyor, ama sırf onu memnun etmek için okuldan yorgun dönmeme rağmen saatlerce forum'da dolandık, memnun oldu mu? hayır. hiç ama hiçbirşeyi beğenmiyor. sürekli şikayet edip dırdırdrır.... burun kıvırmalar, dudak bükmeler, surat asmalar.
sanki ihmal ettiğim küçük kızımın kaprisini çeker gibiyim.
ama maalesef bi çocuğun sempatikliği yok. fena halde küfürbaz memnuniyetsizliğin, kaprisliliğin yanısıra.
sonra bir parfümeriye girdik, bana iyilikmiş, güzel kokayım diyeymiş. bir şişesi 800 lira ola bir parfümü bana aldırmak için yırtındı yaa. mağaza çalışanı bu kadar cesaret edemiyor.
800 lira anne!
iyii.
sen 800lirayı anladın mı?
yok alamadım!! cahil miyim????
80 lira değil yani!!!
şimdi doğruya doğru, herşeyi unutur da şu para meselelerini unutmaz milyonla lirayı falan da karıştırmaz. liradan sıfırlar atılınca hiç ama hiç şaşırmadı. ama iddia ettiği kadar mantıklı hiç değil.
yaz başında kendime tablet aldım. bir araba laf etti. bu ufacık şeye o kadar para erilir mi diye. tabi bu kadar dırdır ettiği şeyi sonra nihale sanıp üstüne sıcak çaydanlık koydu!!!
yok. kendi parasını harcamaktan da hoşlanır. pinti değil. ama mesele aldığı yeni şeyleri kullanmaz, dolapta bekletir!! bana da kullandırtmaz. almasını bilir sever ama kullanmak istemez.
hem eskimesin diye kıyamaz hem de eskilerine alışmıştır, rahatını alışkanlığını bozmak istemez..
almadım tabi ki!! bir parfüme, yani litre litre sanmayın normal boyda...
almayı sever ama kullandırtmaza örnek deri ceketim.
dünürlerle yarışmak için, beraber gezerken bana gerçek deri ve pahalı bir ceket aldırdı illa da.
kaç sene oldu bilmem, o zaman 750 lira gibi bişeydi.
sonra bana onu hiç giydirtmedi. ne zaman elimi atsam giymek için bir bahane buldu vazgeçirtti.
yok yağmur yağacak leke olur nasıl çıkacak o leke.
yok toplu taşımayla gideceğiz veledin biri çizer, yırtarsa.
yok bugün sıcak kalın gelir.
yok bugün fazla soğuk ince gelir.
3 senede 2 kere giydim mi bilmem. dinlemeyip giydim mi de dırdırı bitmez. ya bişey olursa tonla para verdik. giymeyeceksem niye aldım ki??
sırf mesele dünürlerden geri kalmamaktı çünkü. ne benim ihtiyacım ne iyi görünmem. ne de hiç deri ceketim olmadı demeyeyim ilerde önemli. tek derdi yarıştı.
sonra zaman geçti. geçen sene tutmuş onu, istedi diye temizlikçi kadına vermiş.
evet. bana giydirmeye kıyamadığı ceketi vermiş.
önce beni aradı vereyim mi. telefonda sakın verme deri ceket o dedim kaç defa. ama kadın bir punduna getirmiş. annemin unutkanlığından ya da zaafından yararlanmış.
anneme biraz kibarlık göster, biraz pohpohla sonra da kendini acındır evini bile veresi gelir!!
benim dediğimi de deli ceket o sevmiyorum anlamıştı.
ama diyordu hiç giymiyorsun, uyduruk bir şeydi.
nasıl aldığımızı hatırlatana kadar göbeğim çatladı sonra evde. tamamen unutmuş. tüm satın alma hikayesini en detayıyla anlatınca anca hatırladı. o da saçma bir ayrıntıdan.
ama hala diyordu ki: ama hiç giymiyorsun?
bir de saf bir de içten söylüyor ki. kendinin giydirmediğini zerre hatırlamıyor.
ama defalarca elimi atarken yakalayıp engelledi, kaç defa da üstümden çıkarttırdı.
sonra da öyle bir unutmuş ki dandik ceket sanmış.
bana giydirmeye kıyamadığı derimod markalı deri ceketimi temizlikçi kadına vermiş.
geri aldım tabi. ama alıncaya kadar neler çektim.
zaten annem benim sevdiğim ya da değer verdiğim marka şeyleri başkasına vermeye bayılır.??
yani bayılmaz da ne markasının ne benim değer verdiğimin farkındadır.
başka bir kadına da benim zeki triko mayolarımı vermiş. bir de uydurukları verdim diye iddia etmez mi??
tabi şehirdeki eve dönünce, fena halde kirlenmiş camları bulduk. ama lafı hep aynı annemin.
ayyy nasıl katlanacağız şimdi bir kadına?
sen yap demenin versiyonu bu. defalarca aynısını tekrarlar. zamanında yutmuştum. cam silecek diye bir hafta sırt, omuz ağrısı çektim ama üstün körü bir eline sağlık'tan sonra köşelerin kaldığını söyledi durdu.
yemezler artık.
yani şimdi, yıllarca işsizlikten sonra bir iş bulmuşken bırakıversem, kendimi ev temizliğine ve annemi memnun etmeye adasam çok memnun olacak.
hemen elinin altında olsam sürekli.
ama bir süre sonra gene aynı şeye başlayacak.
işsizliğimi kusur görmeye. kendi olsa ne işler bulurmuş'lara...
bir de demez mi hani ne güzel bir işin vardı bir ara nazlı.
hangisi.
hani haftada 2-3 gün gidiyordun sadece ne güzeldi.
hıı çok güzeldi.
güzeldi niye?? 4-5 günün boştu ne güzel.
parası da ona göreydi tabi.
olsun yetiyordu.
nesi yetsin anne?
niye mis gibi maaş.
ne maaşı anne saatlik ücret.
yok yok bu başka tam maaştı.
vekil öğretmenlikti o anne.
neyse ne , 2-3 gündü mis gibi alıyordun maaşını.
ne mis gibi yaa 230 lira mıydı ne.
yok yok onu demiyorum sen tam maaş alıyordun ya bir işte.
yok öyle birşey.
ayhu hatırlamıyor musun aaa?? dersin haftada 2,5 gündü ne güzeldi.
tamam 2,5 gündü ama maaş 230 liraydı.
hayır hayır o başkadır sen tam maaş alıyordun.
anne eğitim bakanlığı enayi mi? 2,5 gün çalışmaya tam maaş versin?
veriyordu ama.
vermiyordu, vekil öğretmenlik o.
nasıl?
ya izinli, ya da atanmamış bir öğretmenin yerine bakıyorsun.
ay işte ne güzel.
nesi güzel, izni bitince ya da atama olunca seni şutluyorlar.
aa öyle miydi?
tabi ya neydi?
ama parası çok iyiydi, sen telefon almıştın kendine hani var ya ben o işi diyorum.
ben de onu diyorum.
yok sen başkasını diyorsun nazlı.
hayır sen hatırlamıyorsun.
hatırlıyorum ben!!!
karıştırmışsın.
niye karıştırayım bunadım mı ben??
estafurullah, çok zaman oldu da ondan.
ama o güzel işti keşke gene öyle olsa.
annecim 230 lira ücretin nesi iyi??
ama ben tam maaş biliyorum!! telefon almıştın.
taksitle.
olsun almıştın.
taksitle her zaman alınıyor ki..
ne güzel 2 gündü.
parası azdı anne!!
ama yeterdi.
nesi yetecek 230 liranın???
emin misin 230? bence tamdı.
annecim sen babamdan kalan maaşı aldığım zamanla karıştırdın.
aman baban batsın!!!
---------------
işte nefret dolu bir cümle daha. ne zaman bir saniyelik bile konu açılsa nefret püskürtür.
.....................................
eve temizliğe gelen kadın da her seferinde laf vurarak bi şeyler ister. bu başka birisi. deri cekete göz koyan değil. annem saf kadın ne bilsin deri ceket diyor. ama ne safı, cin gibi cin, annemi pohpohlayarak uyuttuğu için annem saf kadın sanıyordu.
bu da başka türlü, laf vurarak beklenti içinde. aldığı para yetmiyor, her ay evden bişey alıp götürmek istiyor. annemi de anlamış, hanım efendi falan diye hitap ederek gönlünü kazanıyor. geçen sefer aklı kışlık bottaydı. yook yani öyle eskimişi falan beğenmiyorlar artık. sanırsın milyonerin villası. emekli öğretmen evi be! çok marka olmasa da yepyeni bişey bekliyor. gözü iki de bir benim siyah botuma takılıyor. annem eskiden böyle şeyleri hemen anlar ve gardını alırdı, şimdi biraz pohpohla, övgülere boğ, hanım efendiciğim de, eski öğretmenlerin bilgi ve kibarlığından konu açıp anneme getir. beni bile verir. öyle yumuşadı. acıma duygusu zaafa dönüştü.
başka bir sefer de makyaj malzemelerime gözü kaya kaya laf vuruyor, kızı da çok seviyormuş makyaj ama alamıyormuş ki....
bi ara ben de makyaj blogu açtım ama yürütemedim. yani öyle koleksiyon videolarındaki gibi çekmeceler dolusu malzemem yok. küçük koçtaş'tan alınma orta boy karton kutuya sığacak kadar.
annemi gene etkilemiş, gelmiş bana diyor ki, nazlıı şu yeni aldığın seti kadına verelim de kızı sevinsin hı??
hıı????
bana onu aldım diye bir araba laf etti!!???
Benefit'ten deneme boy ürünler içeren bir set aldım. aman bir laf etti bir laf etti. çok pahalıymış da sanki ne önemi varmış da marka diye kazıklıyorlarmış da sanki çok lazımmış da bize...
niye biz diyorsa. makyaj hiç yapmıyor artık. eskiden yapardı, yavaş yavaş azalttı, artık el sürmemekle birlikte nefret eder halde.
göz çevresi kremi, nemlendirici falan da kullanmıyor. kaç sene önce aldığım krem setini kullanıyor aklına esince, yenisini alayım o eskimiştir alerji falan yapar diyorum. yok daha bitmemiş.
kullanma tarihi geçeli yıl oldu. ama hiç aklına bile gelmiyor ki. gelse de benimkilerden kullanmak istiyor, o zaman da yanlış şeyleri kullanıyor...
neyse bana layık bulmadı Benefit setini de temizlikçi kadının kızına layık buldu!! bana fazla gördü, çok pahalıymış da lazım değilmiş de... ama temizlikçi kadının kızına layık. gelde delirme.
o kadar da samimi soruyor ki, gözleri falan dolmuş, çok acımış.
hı vereyim mi Nazlı??
sen bana onu aldım diye bir araba laf etmedin mi anne ?
???? vereyim mi?
hayır tabi ki!! bana pahalı dedin lüzumu yoktu dedin şimdi başkasına mı layık buldun?? bana layık değil marka malzemeler de başka kızlara layık yani???
aman ben öyle mi dedim?
demene ggerek yok ki!! resmen düşüncen bu!! deri ceketler, marka mayolar, marka makyaj malzemeleri benim neyime? bana bim'den alınmış ne idüğü bellisiz allıklar layık??!!!
aman be sende de hiç acıma yok!!
sen de çok da bi bana acımazsın!! gözünü boyadı resmen! her geldiğinde evde markalı ne varsa alıp götürsün bari!!
normalde ben de böyle aç gözlü olmayana yardım etmek isterim. ama bu aç gözlü resmen annemi de uyutuyor. evde olmasam o an ne olacaktı acaba?
aman zamanında biri özendi diye bir ruj verecek oldum burun kıvırdıydı. e golden rose'muş bu. ne olacaktı ya.
sanki ben holding sahibi milyonerim de Armani'den Gucci'den alışveriş yapıp temizlikçi kadına verecem?!!!
ne güzel yolunacak tavuk arıyor.
bu da ayrı. sanki öbürü anlatmış da bu emekli öğretmeni etkilemenin yollarını. aynısı.
hem bile bile deri ceketi almış, her halinden belli, hemde kendinde kalsın istiyordu. geri alana kadar en az 10 telefon ettim, açmıyor bir de üstüne yatacak.
annem hala dandik sanmıştır diyor, ya üstünde eşşek kadar derimod yazıyor.
hayır bide aklımı oynattıran, bana giydirmeyip de başkasına verivermesi.
ya da benefit setini bana pahalı bulup da temizlikçiye vermek istemesi.
annesi çalışıyor işte, alsın bişeyler madem seviyor kızı makyaj.
ama o nereden alsın marka makyaj şeyleri nazlı?
sanki ben de hep marka kullanıyorum, kırk yılın başı özenip markalı bişey aldım onu da bana layık görmüyorsun!!
ne alakası var ayol!!??
var işte besbelli. sen kendi davranışlarını görmüyorsun!!
gelmiş bana diyor ki bim'de allık var ha alayım mı sana. geçende.
çalışıp kazanıp kendime aldığım şeyiyse pahalı buluyor. 3 liralık ne idüğü bellisiz şeylere layığım ben!!
gel de bozulma!!
sonra böyle tartıştık diye herhalde bana 800liralık parfüm aldırmaya çalışıyor. dikkatinizi çekerim kendi bana almıyor, yani ben sana bunu layık görüyorum ayaklarında ama ben kendi kartımla alacağım!!
alsam sonra onu kullandırmaz, bir süre sonra da unutur temizlikçiye vermek ister...
*************
öyle kaç defa oldu. ne zaman kendime pahalı, kaliteli bir şey alsam, günlerca başımın etini yiyor, sonra da ara ara aklına geldikçe laf vuruyor. bana kaliteli şeyi yakıştıramıyor. ha kendine alıyor mu. yok. alışmış en ucuza. hep ucuz en ucuz. ucuz etin yahnisi yavan olur deyimi annemde boşuna valla.
tablet aldım başımın etini yedi, sonra öyle bir unuttu ki üstüne nihale sanıp sıcak çaydanlık koydu. deri ceket aldırması da sırf dünürlerden geri kalmamak için. aldı dolapta bekletti, giydirmemek için yırtındı yaa. üzerimden söküp aldığını bilirim. yağmur yağacak gibiymiş, leke olurmuş sonra nasıl çıkacakmış. bu kadar koruduğu ceketi gitti sonra imitasyon sandı, beğenmediğim için giyiyorum sandı temizlikçiye verdi, üzeriden kocaman derimod yazmasına rağmen. ben hep drugstore makyaj ürünleri alırım. eskiden beri pastel, flormar, golden rose, loreal, maybelline, max factor gibi. kırk yılın başı heves edip bir benefit set aldım onu bana çok gördü yaa. akıl sır erdiremiyorum.
hem fiyatını duyunca dırdır başımın etini yedi: bize lazım değilmiş ki.
sana değilse değil! ben daha hayattan vazgeçmedim. herhalde 35 yaşımdan ölmek için gün sayacak değilim, ben yaşlandım gayrı diye diye.
bana lazım. yok efendim verelim onu. vermeyince de vicdansız oluyorum!!
sen ya bana iyi bişeyi layık görmüyorsun resmen!
ama ablama görür ha.
kışın hep beraber bir tekin acar mağazasına girdik, ablam parfüm alacaktı Ankara'da.
annem benim koluma sımsıkı yapıştı, köşede ezik ezik bekletmeye çalıştı.
biz alamayız diline dolandı.
niye alamayacakmışız? kendi dul ben kız kurusuyum diye hayattaki tüm keyiflerden vazgeçmesi gereken zavallılar mıyız?
böyle lüks mağazalarda annem aynı tutukluğu yaşar; biz alamayız.
gucciye armaniye girmiş değiliz ha.
zor kurtuldum elinden de bakındım. yine de peşimde dolandı, beni telkin ediyor: alamayız biz.
ablam kokulara bakmak için çağırınca elinden kurtuldum . o da beni kollamak için çağırmıyor elbette.
kendime ufak bişeyler aldım ama onu da fazla görmüştü clinique'ten bi maskara bi ruj-allık. dırdırdır.
tepemi attırdı: çalışıyorum kazanıyorum anne niye alamayayım?? merak etme kendi paramla aldım!! diye.
_______________________________________
bu son temizlikçiyi de zorla buldum, akla karayı seçtim. herkes dolu efenim! herkes düzenli iş istiyor efenim. annem de o süreçte düzenli olarak başımın etini yedi.
üsüt kapalı laflar, tenkitler. nasıl dayanacakmış da başka kadına ben de gidiyormuşum da bi başına kalacakmış da hırlısı hırsızı varmış da camlar leş gibi olmuş da kadın bulunamıyormuş da ama aslında çok da iş yokmuş da şimdi elin yabancı kadını eve dalacakmış heryeri elleyecekmiş de çok kolaymış da aslında cam silmek bir sürü de para alırmış da şuncacık işten.
e düzenli sayılacak şekilde gelen bir kadın bulmuştuk, sayende papaz olduk, hadi o aç gözlü içten pazarlıklı sen ne yutarsın göz yumarsın? bana giydirmeye kıyamadığı 750liralık deri ceketi dandik nazlı giymiyor diye verivermiş.
ya bırak kocaman etiketi buram buram deri kokuyor.
****
tabi bu dırdırın amacı beni temizlikçi kadın bulmaktan vazgeçirmek ve benim yapmamı sağlamak.
evet. bu numaraları çok yedim. ne güzel okulu bırakır kendini ev işine adamış ev kızı olurum. senelerrce aşşağıladığı boş amaçsız gereksiz bulduğu, tepine tepine taklitlerini yaparak kocalarının altına yatmaktan başka işe yaramayan amcık karıları dediği ama şimdilerde hayran olduğu ve benim de işi gücü maaşı emekliliği sosyal hayatı arkadaşlarımı bırakıp onlar gibi olmamı istediği ev kadınları-kızları.
aman dikkat. çok farklı haaa!! kız-kadın ayrımı önemli. kıza kadın dersen yanlış anlaşılır çok ayıp; kadına kız dersen de büyük kabahat işlemiş kızlara hakaret etmiş sayılırsın. kadınlar kız olmayı kaybetmiş, geri dönülmez bir yola girmişlerdir!!
neyse konuya dönelim.
zamanında çalışırken de işsizken de yuttum bu numaraları ve bana hiç ama hiç acımadan iş yaptırdı. fark gözle görülür. temizlikçi kadınlara öyle davranamaz onların arkasnda bıyıklı ordusu vardır, kocalar abiler oğullar en başta.
benimse kimsem yok vurun kahpeye.
temizlikçi kadınla yorgunluk kahvesi içmek ister bana şurası da kalmış burası da iyi olmamış der....
ben yorulmuşum yıpranmışım gereksiz hareketler yapmışım fazla kimyasal solumuşum ne olmuş? nasılsa kendi doğurmadı mı istediğini yapar izin mi alacaktı bir de?
eline sağlık diyeceğine, sen yorulma diyeceğine kusur bulup benim tepemi attırır.
mesela daha önce gelen kadınlardan biri hijyen bilmezdi. elinde bir bez bi lavaboyu siler bir camı bir klozeti bir daha mutfağı.
annem bunu hatırlata hatırlata bir olur ki kadın çağıracağıma ben yapayım.
ne güzel hem hafta sonu aktivitesi işte!!!
ne olmuş ki. niye arkadaşlarını göresin okulda gördüğün yetmedi mi? niye gezip tozasın kocan mı var? önce evlenecen kocan lütfederse seni gezdirecek.
tüm hafta sonları ne güzel evi paklarım, ya da annemi asla memnun olmasa da gezdirir memnun etmeye çalışır ne derse yaparım.
....
neyse zar zor kadın buldum. ayarladım. akşamdan da dedim ki ben kova-bez-deterjan falan hazırladım lavabonun altına koydum.
annem benden erken uyanıyor artık, hem hafta sonu biraz daha uyuyayım.
tamam dedi.
ama sabah kadın gelmiş annem de içeri sesleniyor saat 7.30.
nazlıııı nazlıı nazlıııı nazlııı.
hııı???
ezler neredeee??
lavabonun altındaaa.
illa uyandıracak. yani nerede olabilir ki temizlik bezi? iç çamaşırı çekmecemde mi? herkes ne yapar bir lavabonun altına koyar değil mi.
bir süre sonra tam tekrar dalacakken uykuya.
nazlııııı nazlııı!!
efendim??
nazlıııı!
neee!!
nazlııı kadın geldi.
iyiii.
nazlııı bezler nerdee?
lavabonun altında yaaa..
nazlıııı nazlıı.
offfff bi uyutmadın anne yaa.
hıı?? nazlııı? nazlıııı....
duymuyor ki dediğimi. kapının ardından. çat diye dalıyor. hiç birini duymamış homurtu sanmış ki en baştan alıyor.
nazlııı kadın geldi.
ay uyutmadın yaa.
kadın geldi kadın.
iyi!!!!
geldi kadın nazlı!
ay iyi anne iyi!!!
hah. nerede bezler.
lavabonun altında.
nerede?
lavabonun altında dedim ya akşam.
niye söylemiyorsun ki.
gidiyor ama bir süre sonra geri geliyor.
nazlııı??
ayyyyyyy!!!
yok bezler, neredeee?
lavabonun altında dedim ya!!
yok orada?
koynuma alıp yattım!! sanki 70 tane lavabo var. birinde değilse birindedir işte git bak. ama ne gerek nazlıyı rahatsız etmek daha eğlenceli!!
lavabonun altında, kovanın içine koydum hepsini dedim ya.
demedin ki, borunun orada yok.
sağır duymaz uydurur.
lavabo anne lavabo!!
haaaaa!! hangisi?
mutfak.
bir süre geçiyor, artık uykum dağıldı, huzurum kaçtı. yıllardır bi alışamadı bana yaa. bi benim huyuma alışamadı kabullenemedi.
ben özellikle beni uyandırmazsan olur mu dedim. uyandırılmaktan da hiç hoşlanmam. yıllarca bundan vazgeçirene kadar neler çektim.
maalesef kesinlikle güzellikten anlamıyor. kendi düşünce, fikir, doğru ve alışkanlıklarına o kadar inanıyor o kadar bağlı ki, o kadar sabit ki fikri; defalarca okul zamanında da beni uyandırma diye tembihlerdim. defalarca her yolla her tarzda denedim. kabullenemeniyor.
eskiden mutfaktan başbaş bağırır ödümü koparırdı.
çocukken kapıyı açıp bağırırdı.
bir ara hem çocukken hem yetişkinken bile elleyerek uyandırmaya karar vermişti.
irkiliyorum sonra da sinirim bozuluyor. ama anlamıyor anlayamıyor.
bi zaman da öperek uyandıracakmış. şimdi ablam tam annemin istediği tepkileri verir. sabah sapığın biri dudaklarına yapışsa uyanırken öpüşecek kadar salak uyanır.
annem öpünce de gülerek falan uyanırdı. ben irkilir silinirdim.
anlayamaz ama bunun mizacı da bu. hayır kendi istediği gibi olacak o kadar. sen de ablan gibi uyan!! ama uyanamazsın öyle. uyan!! annen istiyor öyle uyanacaksın!!
bi keresinde o kadar irkildim ki kolum çarpmış suratına.
ama vazgeçmedi direndi. kabul edemiyor benim huyumun daha farklı olmasını yaa. sonra vazgeçti bu defa okşamalara başladı. ya ödüm kopuyor. kopsun. kararlı. öyle uyandıracak. ama yumuşak dokunuyormuş ki!!
sonunda kendi kendime ondan önce uyanmakta bulmuştum çareyi. memnun değil tabi. sen ne zaman uyandın????
ben uyandırırdım!!
benim de huyum böyle. hayır öyle olmayacak!! annen nasıl istiyorsa öyle olacak!!
yıllarce böyle kendim uyandım da kurtuldum elinden. ama bu sefer hafta sonlarına dadandı. uyanmadık diye kaç defa hafta sonu bizi erkenden uyandırdı.
bu gün cumartesi anne!
gitmyecek misin okula?
cumartesi bugün okul yok ki!
aaa cumartesi miydiii bende kalkmadınız diyyeee...
yıllar geçti, ablam evlenip gitti, tabi önce okumaya.
ben kaldım ne olacak kafayı bana taktı. ama gene ondan önce uyanmış buldu beni. sonra ablamın evliliğiyle uğraştı, bir sürü olay, bir süürü sendrom.
arada kaynadım sandım.
bu seferde ben okulu bitirdikten epey sonra annem 'nazlı evlenemeyecek mi' diye düşüncelere dalmaktan sabahları 5 te falan uyanır olmuş. napsa da nazlı evlense. bir sürü düşünce, plan. acaba onu mu arasa acaba bununla mı görüşse.
sabah kalkmamı beklemeden ama uynadırmak için gürültü ederdi.
okşayarak, elleyerek, öperek, bağırarak, çağırarak uyandırmıyormuş ki.
bunlardan vazgeçirmek için sadece ondan önce uyanmam yetmedi bir yerde.
maalesef işte güzelce anlattın mı anlamama özelliği var. duymuyor sanki.
istediğin kadar mantıklı konuş,izah et, ben böyleyim de anlamazdan gelir.
illa çok abartmak bağırıp çağırmak gerekir.
sonra da sana çok sinirlisin der evlenince kocana böyle bağıramazsın!! kim ççeker seni falan.
ben bağıran ve sinirli biri olurum ama hiç bir konuda normal anlatımımı ciddiye almaz. hiç almadı. anca abartıp bağırıp çağırıp hatta ciddi kavga çıkartmak zorundasın. kendine küstüreceksin de öyle. ama o küslük de geçebilir. gene küstüreceksin. zamanla yöntem değiştirir.
sonradan moda gürültü yapmak oldu. sanki bu gürültüler ödümü patlatmıyor. aniden çarpan bir kapı gülümseyerek uyanmana yol açar çünkü nazlı manyak.
kendim ya da alarmla rahat rahat uyanırım ben ama anlamaz ki.
ha arada alarmlar devreye girmişti bi zaman. ama makinalara güvenmezmiş ben uyandırırım derdi. defalarca tartışma çıktı ama defalarca, küslükler.....
kabul edemiyor benim huylarımı yaa. 35. yılda bile. hala kendi istediği gibi olsun.
akşamdan özellikle tembihledim, ben uyanmasam 1-2 saat daha uyusam çok uykusuz kalıyorum, malzemeleri hazırladım. tamam dedi sen uyu.
ee sabaha topyekün unutmuş...
bulmak bu kadar mı zor?? nerede olabilir ki bez mez??? nazlı koynuna alıp yatmıştır belki çok acayip birisi??!!!
daha çok fazla zaman geçmeden annem gene kapıda belirdi.
nazlııı.
off ya offf!!
nazlıı!!
efendim anneee!!
girelim mi?
nereye?
odana?
of sabah sabah ya!!!! (kendi kendime söyleniyorum)
hıı gelsin miii??
niye ya niyee??
e camı silecek?!
başka oda mı kalmadı yaa.
e sen dedin benim odamdan başlasın diyee!!
demedim.
nee?
demedim ben başka yerden başlasın.
çat diye odamda. hah başlasın gel gel!!
ya bi gidin bi gidin!!! offff!! bir pazarım var yani bir pazar!!
sen dedin buradan başlasın.
de-me-ddiiiiimmmm.
e nerden başlasın o zaman?
nerden isterse.
haa. nerden isterse diyor ordan başlasın diyor.
nazlıı mutfağı da silsin mi?
kalkıyorum yataktan.
kalkma yat yat!
nasıl yatacam yaa? tepemde dikilmiş bağıra bağıra!
e napayım bilmiyorum nereden başlasın.
ne fark eder ki anne?
ne bileyim ben sen titizsin ya hani ayşe kadın vardı ya ondan onun gibi olmasın diye.
(ayşe kadın önce klozeti sonra aynı bezle mutfağı sonra yeri ve tekrar lavaboyu silen hijyen profesörü.)
ama bu sırf cam silecek ne önemi var sırasının. hem ben uyuyayım demişim rica etmişim hem benim odamdan başlayacak...
offf of.
nerden başlasın?
nerden canı istiyorsa.
odandan mı başlasın?
anne başka yerden yaa, hem yat yat diyor hem odandan mı?? ,
e napayım?
ayy hiç fikri yok temizlik hakkında sanırsın. sorsan herşeyi bilir, ahkam keser eleştirir....
-----------------
Nazlııı bunlardan hangisi toz bezi olsuun?
iki en yeni tişörtümü bulmuş, gösteriyor.
Niye kendi eskilerini çıkarmadın?
Bu mu bu mu?
Yeni onlar toz bezi olmaz.
E napcaz ya? şu olsun!
Yeni onlar dedim! Bi de gidip askıdan mı çıkarıp seçtin anne???
Kendinin beğenmediği tişörtleri seçmiş bir de!
......
Haftaya da gelsin münevver değil mi nazlı bundan sonra her cumartesi temizlik günü olsun!
Oldu! Aklı sıra cumartesilerimi belki pazarları beni evde hapiste tutmak sanki.
Her hafta 130 lira mı verecem? Oldu olacak nüfusuma geçireyim?!
Napaılm veririz.
Oldu bu yüzden çalışıyorum zaten, her cumartesi dinlenmek yerine evde iş yapmak ve maaşımı bağlamak için.
E napalım pazar mı gelsin?
Yok evde yatılı kalsın her maaş günü paralarımı ona verir lazım oldukça harçlık alırım.
Aman ya sen de! Napalım ya?
Ne zaman istersek o zaman çağırırız.
Meşgul olursa ya Nazlı? Her hafta gelsin.
Ben her cumartesi evde pinekleyemem!
Diyeceksiniz ki sen çık git. Annem yabancıyla tek kalmak istemez. Zaten mecburiyetten ne zaman tek kalsa bir iş karıştırır: ya deri ceketi dandik diye verir ya marka mayolarımı vb.
Ama istediği beni evde tutmak mesele o. Bir hayatım olmamalı kuklası olmalıyım!
Sonrada zamanı olmaz gelemezmiş napalım kirli mi kalsınmış ev.
Yani sen yaparsın.
Napalımmış verirmişiz para, veremezsek biz mi temizleyecekmişiz.
Yani sen maaşını buna bağla yoksa sen yaparsın.
Tabi ki bizli cümle kuruyor, ama yıllar oldu temizlik yapmayalı?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder