15.02.2013

napıyorsun orada - bırak şimdi tuvaleti

geçende sabah erkenden kalkmamız lazım, Adana'da bilmem nereye gideceğiz. daha akşamdan bir stres sardı annemi, nasıl gideceğiz, neyle gideceğiz, kaçta kalkmak lazım....vs. sanki sınava gidiyoruz.
nazlı sabah erken kalkamaz, gecikiriz kesin, işlerimizi yapamayız, iflas ederiz, biter ve mahvoluruz... yani böyle demiyor, bizde böyle şeyler açıkça konuşulmaz, üstü örtülü.. telefonun alarmı uyandırır beni diyorum ama güven olmaz telefona ona göre. neredeyse en iyisi hiç uyumamak diyecek. sabahı sabah etti, gece en az beş kere kalkıp ya tuvalete ya su içmeye gitti. bir takırtı bir tukurtu.
amaç beni de uyandırıp sabaha kadar saçma ve karamsar şeyler konuşarak vakit geçirmek sanki... ne diye gidiliyor biliyonuz mu annemin eski arkadaşları bilmem nerede buluşuyor. ay gecikirsek almazlar aralarına. e sen gitme diyorsunuz sıkıysa gitme. bir ömür beni yalnız bıraktın şarkısını dinlerim artık.
gitmeye bile zor ikna oldu. istemiyorsan gitme mecbur değilsin diyorum. mecbur değilmiş ama sonra gelmedi derlermiş, kaçtı derlemiş. miş miş miş. çoğu insanın işi gücü dedikodudur ya. ben de gideyim de ne zamandır görmediğim bir arkadaşımı aradım onunla biraz vakit geçiririm, o gelinceye kadar da bir avm de falan dolanırım. gibisinden bir hayal. neyse işte.

duydum ama kalkmadım gece. ne diye bu kadar stres yapıyor anlamıyorum, strese neden oluyorlarsa görme suratlarını yaa.. esas mesele treni kaçırma stresi, sanki bir sonra bir sefer daha yok! tek seferdi ve bir daha asla Adana'ya gidemeyeceğiz! arkamızdan da gelmedi diye büyük bir dedikodu çıkıp bizi mahvedecek!! anlamadım ki nasıl bir karabasan tasviridir bu.

tabi ki sabah telefonun alarmı çaldı. hani sabah ilk iş napılır,ben de onu yapmak için banyoya girdim. tuvaleti kullanacağım. tabi duymuş kalktığımı, kapı seslerinden, gelmiş banyo kapısına; (tam olmasa da benzer diyaloglar)
-'hadi oyalanma treni kaçıracağız!!'
+"iki saat var daha!"
-'napıyorsun orada? oyalanma! hadi nazlı!'
+"offf anne tuvalette napılır? hala mı soruyorsun"
-'geç kalacağız'
+"tuvaletim saatlerce sürmez ki!"
-'bırak şimdi tuvaleti oyalanma!!'

ben tuvaletteyken acele ettirme ve bu durumu kendini yavaşlatan bir mesele olarak görme konusunda bir uzman!

+"yapmayayım da napayım? çeyiz diye mi saklayayım?"

çocukken beni sümkürtmeye çalışıp başarılı olamadığı zaman bana 'hadi! tutup kocana çeyiz diye mi saklayacaksın?!' diye azarlardı. hemde burnumu sıkıştırıp, kafamı da arkadan mendile doğru bastırarak.
çok sümüklü de olsam bari. yok diyelim sümük, daha hastalık o evreye gelmemiş, ama önden burun arkadan kafa preslenirse çıkar diye düşününerek davranırdı. çıkmazsa da işte öyle azarlardı.
hele ki sabah kalkar kalkmaz tuvalet meselesi. tutamazsın ki gelmişse, hem zaten tutmamalısın da değil mi.. kendimi mi zehirleyeyim yaa içimde bırakıp... ihtiyaç meselesi.
biraz iğrenç oldu ama.

eskiden de beni böyle geç kalacağız diye acele ettirmesinden çok çektim. geç kalma korkusu her şeyden önce temel boşaltım ihtiyacından bile. ama sonra olur olmaz bilemezsin bir yerde e geliyor. 24 saat tutulmaz ki. sonra gene azar. ona göre olur olmadık yerde tuvaleti gelen bir velet.
e sabah acelenden yaptırtmadın diyorum. hatırlamıyor ki. yapsaydın diyor bir de. şimdi nereden tuvalet bulunacakmış, genel tuvaletler temiz olmazmış, ah nazlı ah!!

huylu huyundan vazgeçer mi ? hala aynı. tuvalette oyalanıyormuşum iddiasında. ya diyorum ihtiyaçlarımı da mı karşılamayayım. çabuk ol diyor...

herhalde dinlemiyorum artık. napacaksam yapıyorum işte. geç falan da kalmıyoruz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder